Şimdi Ara

Neden Türk Edebiyatı Okumuyoruz? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
75
Cevap
3
Favori
4.635
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kitap okumak pahalı bir hobi haline gelmişse çok fazla okuyan kalmaz tabi(gerçi kütüphaneler ne güne duruyor?), ama buna rağmen okuyan bir millet olduğumuzu düşünüyorum.

    Yabancı yazarları okuma hevesinin de "dünyadan geri kalmamalıyım" içgüdüsüyle oluştuğunu düşünüyorum. Bence yabancı yazarları okuyacak olanlar dikkatli davranıp, kaliteli yayınevi ve tercümanları tercih etmeliler.

    ***

    Konuda Çalıkuşu hakkında birkaç şey yazılmış. Enteresan bir bilgi paylaşayım: Ruslar bu kitaba bayılmışlar. Rusyada en çok bilinen yazarımız -gördüğüm kadarıyla- Reşat Nuri. Kitabın Rusçadaki ismi:

    Королёк — птичка певчая (роман)
  • şahsen ben 10 taneı eser okuduysam bunun 1 tanesi Türk edebiyatındandır. günümüz edebiyatçılara hiç bakmadım bile. okuduklarım da kemal tahir, peyami safa, yaşar kemal gibi, orhan kemal gibi eski edebiyatçılar. hatta bu yazarların bazı eserleri beni çok etkilerken bazı eserlerinden oldukça çok sıkıldım ve birkaç kitaplarını yarıda bıraktım. o yüzden Türk edebiyatı benim zevkim için her zaman ikinci plan olmuştur.

    örnek vermek gerekirsem çoğunluğun beğendiği kürk mantolu madonna romanını ben hiç beğenmedim ve kuyucaklı yusuf’un ilk sayfalarında okumayı kestim böylelikle sabahattin ali’nin kitaplarını hiç okumadım. böyle yaptım diye cahil yaftalaması yiyemem. bu edebiyatta bulamadığım şeyleri diğer edebiyatlarda buluyorumdur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Paul Muaddib -- 18 Eylül 2018; 22:32:53 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ggreyhame

    Yakında Yusuf Atılgan'a da bulaşmamalarını diliyorum. Zira bulaştıkları insanı sündüre sündüre değersizleştiriyorlar.

    Konudan ziyade şöyle bir yorum da bırakmak istiyorum: Kemal Tahir, Dostoyevski ile kapışabilecek kalitede bir edebiyatçımız.
    "Kemal Tahir sadece Türk’ün yazabileceği, sadece Türk için yazılmış bir metin olarak Devlet Ana’yı yazdı. Çok iyi bir şey miydi? Ayrı bir şey, ama tutum önemliydi. Ben 1966 yılında Devlet Ana yayınlandığı zaman çok ferahladım, "oh" dedim "roman yazmayacağım artık."



    Ama benim ferahlığımın devam edebilmesi için Kemal Tahir’i takip eden birinin çıkması lazımdı. Çıkmadı. Türkiye’de Türk romanı olmalıdır diyen bir romancı çıkmadı. Türkiye’de Türk romanı olmamalıdır diyen adam Nobel aldı."



    İsmet Özel

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: papummmm

    Türk edebiyatı okumak için önerilen yayınevi nedir ? Bazı eserleri onlarca yayınevi basmış, kafam karışıyor doğrusu...
    Çeviri bir metin olmadığı için, sayfa sayısında da bir eksiltmeye gidilmediyse eğer -bunu basan diğer yayınevleri ile sağlaması yapılabilir- uygun olan alınabilir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • nuwanda87 kullanıcısına yanıt
    Bir sürü yayınevi aynı kitabı basmış. Kimisi sadeleştirmiş, kimisi orijinal hâliyle bırakıp bilinmeyen kelimenin yanına açıklamasını yazmış. Bu durumda kafam karışıyor, sadeleştirmiş metin okumanın veya açıklamasıyla olan metni okumanın faydası zararı nedir ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: papummmm

    Bir sürü yayınevi aynı kitabı basmış. Kimisi sadeleştirmiş, kimisi orijinal hâliyle bırakıp bilinmeyen kelimenin yanına açıklamasını yazmış. Bu durumda kafam karışıyor, sadeleştirmiş metin okumanın veya açıklamasıyla olan metni okumanın faydası zararı nedir ?
    Orijinal halini okumak tabi ki her zaman daha iyidir. Sadeleştirme yapanlar eski kelimeleri anlamayan insanlara yönelik bir iş yapmış oluyorlar ama bu sefer de metnin kendine has havası, nefaseti bozuluyor. Orijinal halini okursan, bilmediğin kelimelerin anlamına bakıp kelime hazneni genişletebilirsin. Bir de menşei yerli veya yabancı farketmeksizin her okuduğun kitabın tam metin halini oku.

    Özgür Yayınları benim gördüğüm kadarıyla hep tam ve orijinal metin yayınlıyor, bilinmeyen kelimelerin yanına da köşeli parantez açarak o kelimenin bugünkü anlamını yazıyor. Bu tarz bir okuma beni yorar diyorsan o senin bileceğin iş. Mesela Halid Ziya, İstanbul yani Osmanlı Türkçesiyle yazar ve dili çok süslüdür. Lakin Reşat Nuri Anadolu halkının anlayacağı şekilde yazmıştır. Sadeleştirilmişini okumana ve lugate bakmana gerek yoktur, herkese hitap eder.




  • Türk edebiyatı ile dünya edebiyatını karşılaştırmak ne kadar doğru?

    Bence ülke ülke karşılaştırmak gerek. İngiliz, rus, alman şeklinde. Bu şekilde ayırt edersek bana göre her ülkede kendi ülkesinin edebiyatı bir numara olur.

    Her ülkeden 5 yazar söyleyin desem Türkiye hariç kaç ülkeden 5 yazar sayabilirsiniz? Sayan elbet çıkar o ayrı. Biraz düşününce Rus edebiyatından 6-7 yazar sayabiliyorum ama başka ülkeden 2-3’ü geçmiyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çünkü ekseriyetle kötü
  • Bilimkurgu, fantastik, korku/gerilim yada ne biliyim polisiye/espiyonaj türünü sevenlerin türk edebiyatı ile ne işi olur ki? Benim sıla hasreti, vatan sevgisi, köyde yaşamanın zorlukları, istanbulun süper bir şehir olması, zorunlu yapılan göçün dramı içerikli romanları sırf türk edebiyatı diye okuma yada kitaplığımda mutlaka bulundurma gerekliliğim kesinlikle yok.

    Hiçbir türk edebiyatı eserine kötü demiyorum yada aşağılamıyorum ama bu Türk edebiyatı konusunda kendimiz çalıp kendimiz oynadığımız gerçeğini değiştirmiyor. Nesir çerçevesinden baktığımızda bir ingiliz edebiyatı ile bir rus edebiyatı ile bırak kıyaslamayı yanyana bile koyamıyorsun. Türk edebiyatı diye arşa çıkardığımız yapıtlardan hangileri dünya edebiyatına ne katmış? Kaç yabancı yazar, edebiyat dünyasını etkilemiş olan eserlerinde türk edebiyatından esinlenmiş? Türk edebiyatı, edebiyatın hangi dallarında dünyada öncü olmuş? Dünya edebiyatı klasiklerinden kaçı Türk edebiyatını dahilinde? Biri de çıkıp, cahil olduğumuz için değerini bilmiyoruz, özenti olduğumuz için okumuyoruz, kompleksli olduğumuz için burun kıvırıyoruz diye ötmeyi bırakıpda, türk edebiyatının dünya edebiyatına olan etkisi hakkında elle tutulan gözle görülen somut birşey gösteremiyor. Gösterilse bile kaç tane gösterilebilir? Kaideyi bozmayan istisnadan öteye gidebilir mi? Emin olun dünya üzerinde kaç tane ülke varsa hepsinin kendi sınırları içinde şaheser kabul ettiği eserleri var. Fakat bu eser o ülke sınırları dışına çıktığı anda etkisiz kalıyorsa "neden okumuyoruz?" sorusundan önce buna kafa yormak gerekir.

    Öte yandan "Türk isen türk sanat müziği dinlemen gerek, türk edebiyatı okuman gerek, saz çalıp türkü çığırıp folklör oynaman gerek. Bunları yapmıyorsan batı özentisisin, popüler kültürün kölesisin, aşağılık komplekslisin, eziksin" zihniyeti açık açık hastalıklı ve kokuşmuş bir zihniyettir. Hiçbir italyana, italyan edebiyatı okumuyor diye özenti veya ezik dendiğini görmezsiniz ama bu hastalıklı zihniyetin örneklerine bu konuda bile rastlamak mümkün. bu da hangi ülkenin edebiyatını okursanız okuyun, kişisel olarak gram gelişim gösterilmeyeceğinin bir örneğidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Leingrad -- 20 Eylül 2018; 23:9:25 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Leingrad

    Bilimkurgu, fantastik, korku/gerilim yada ne biliyim polisiye/espiyonaj türünü sevenlerin türk edebiyatı ile ne işi olur ki? Benim sıla hasreti, vatan sevgisi, köyde yaşamanın zorlukları, istanbulun süper bir şehir olması, zorunlu yapılan göçün dramı içerikli romanları sırf türk edebiyatı diye okuma yada kitaplığımda mutlaka bulundurma gerekliliğim kesinlikle yok.

    Hiçbir türk edebiyatı eserine kötü demiyorum yada aşağılamıyorum ama bu Türk edebiyatı konusunda kendimiz çalıp kendimiz oynadığımız gerçeğini değiştirmiyor. Nesir çerçevesinden baktığımızda bir ingiliz edebiyatı ile bir rus edebiyatı ile bırak kıyaslamayı yanyana bile koyamıyorsun. Türk edebiyatı diye arşa çıkardığımız yapıtlardan hangileri dünya edebiyatına ne katmış? Kaç yabancı yazar, edebiyat dünyasını etkilemiş olan eserlerinde türk edebiyatından esinlenmiş? Türk edebiyatı, edebiyatın hangi dallarında dünyada öncü olmuş? Dünya edebiyatı klasiklerinden kaçı Türk edebiyatını dahilinde? Biri de çıkıp, cahil olduğumuz için değerini bilmiyoruz, özenti olduğumuz için okumuyoruz, kompleksli olduğumuz için burun kıvırıyoruz diye ötmeyi bırakıpda, türk edebiyatının dünya edebiyatına olan etkisi hakkında elle tutulan gözle görülen somut birşey gösteremiyor. Gösterilse bile kaç tane gösterilebilir? Kaideyi bozmayan istisnadan öteye gidebilir mi? Emin olun dünya üzerinde kaç tane ülke varsa hepsinin kendi sınırları içinde şaheser kabul ettiği eserleri var. Fakat bu eser o ülke sınırları dışına çıktığı anda etkisiz kalıyorsa "neden okumuyoruz?" sorusundan önce buna kafa yormak gerekir.

    Öte yandan "Türk isen türk sanat müziği dinlemen gerek, türk edebiyatı okuman gerek, saz çalıp türkü çığırıp folklör oynaman gerek. Bunları yapmıyorsan batı özentisisin, popüler kültürün kölesisin, aşağılık komplekslisin, eziksin" zihniyeti açık açık hastalıklı ve kokuşmuş bir zihniyettir. Hiçbir italyana, italyan edebiyatı okumuyor diye özenti veya ezik dendiğini görmezsiniz ama bu hastalıklı zihniyetin örneklerine bu konuda bile rastlamak mümkün. bu da hangi ülkenin edebiyatını okursanız okuyun, kişisel olarak gram gelişim gösterilmeyeceğinin bir örneğidir.
    Benim bildiklerimden Yusuf Atılgan, Sabahattin Ali, Oğuz Atay gayet evrensel ölçekte, dünya standartlarında romanlar yazmışlar.

    Ayrıca her türü okuyan biri olarak dedikleriniz çok anlamsız geldi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Leingrad kullanıcısına yanıt
    Konuyu açarken "Neden okumuyorsunuz? Okuyun!" üslubuyla yazmamak için büyük gayret sarfettim. Son paragrafınızda yer ettiğiniz zihniyete sahipmişim gibi gözükmemek için uğraştım. Yazdığınız mesaj sonrasında bunu başaramadığımı anlayınca üzüldüm. Konu sahibi olarak ister istemez üzerime alındım. "Neden okumuyoruz?" sorusu samimi bir şekilde sorulan, gerçekten soru değeri taşıyan bir cümleydi. Fikirlerinize saygı duyuyorum, önceki mesajlarda da Batı'nın nesirde bizden ileri seviyede olduğu tartışıldı. Ben de buna katılıyorum. Sadece gelebilecek diğer görüşleri merak ediyordum. Bu kadar cephe almaya hiç gerek yoktu. Cevap veren kişilerin de böyle düşüncelere sahip olduğunu düşünmüyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mavi Penguen kullanıcısına yanıt
    Son paragradı sizin için söylemedim. Konuda sizin ilk mesajınızdan sonraki ikinci mejsaı atan kişi ve onun gibi düşünenler için yazdım. Kendisini blokladığım için alıntı yapamadım, ortaya söylenmiş gibi oldu.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Leingrad

    Son paragradı sizin için söylemedim. Konuda sizin ilk mesajınızdan sonraki ikinci mejsaı atan kişi ve onun gibi düşünenler için yazdım. Kendisini blokladığım için alıntı yapamadım, ortaya söylenmiş gibi oldu.
    Anladım, pekâlâ. Kusuruma bakmayın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Aşağılık kompleksi tamamen. Bir de Türk okurunun genel profilinin düşük olması ve buna bağlı olarak Orhan Pamuk gibi deha seviyesindeki yazarların okunsa bile anlaşılamaması buna etken. Sessiz Ev ve Benim Adım Kırmızı gibi metinleri yazmış, Nobel edebiyat ödülü dahil onlarca önemli ödül almış ve şu an hala hayatta olan en önemli yazarlardan birini sırf siyasi sebeplerden ötürü ödüle boğulduğunu düşünen bu düşük profilli okur yüzünden okumaya mesafeli olan insanların yanında belki ufak bir itici güçle okumaya başlayacak insanlarda bile bir önyargı oluşuyor. Gerçi okumak için itici güce ihtiyaç duyan bir insan okumasa daha iyi bana kalırsa.
  • Orhan Pamuk'un Kırmızı Saçlı Kadın'ı hariç bütün kitapları efsane yalnız. Hele Sessiz Ev'le birlikte 20'lerin başına kadar çıkardığı bütün eserleri kült ve her birinde çok farklı ve oldukça sofistike üsluplar kullanıyor. Ben şahsen üst üste bu kadar çok kült eser çıkarabilen başka yazar bilmiyorum yabancı yazarlar arasında.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 1151292116 -- 23 Eylül 2018; 18:41:58 >
  • 1151292116 1 kullanıcısına yanıt
    Çağdaşları arasında muadili çok az işte sizin de dediğiniz gibi. Hatta dünya edebiyat tarihinde bile dengi diye gosterebilecegimiz yazar sayısı iki elin parmağı kadar emin olun. Faulkner, Marquez seviyesinde bir yazar kendisi. 26 yaşında Cevdet bey ve oğulları gibi bir kitabı yazıp bitirmiş onun üstüne sessiz evi yazmış, yetmemiş peş peşe kara kitap ve benim adım kırmızıyı yazmış bir adam. Masumiyet müzesi ve sonrasında çıkan kitapları o ilk dönem tadını vermiyor ancak onlar da yine kalbur üstü kitaplar. Benim adım kirmizida meddahin anlattığı öyküleri bir düşünün ne kadar özgün o bölümler. Ya da kara kitapta celal salik'in kaleminden yazılan bölümler. Öpüş ve boğazın sularının çekildiği günü bir düşünün. Akıl almaz metinler bunlar ancak anlaşılmıyor işte. Çıkacak olan veba geceleri romanını büyük merakla bekliyorum. O ilk dönem kitaplarının tadını verecek gibi görünüyor. Bir de şunu ekleyeyim kendisi Nobel'i almadan önce ben türk okuru için değil dünya okuru için yazıyorum gibi bir şey söylemişti. Kendisi de farkında Türk okuruna fazla geldiğinin. Bu bölümde bile fantastik polisiye gibi türler üzerinden Türk edebiyatının yetersiz olduğu, kendimiz çalıp kendimizin söylediği iddia edenler varken sokaktaki adamın böyle yazarları anlamasını zaten beklemiyorum. Ne diyelim ömrü uzun olsun da bir iki kitabını daha okuyabilelim.




  • Yorumlarınız için teşekkür ederim. Orhan Pamuk okuma adına iştahımı artırdınız.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zebercet

    Çağdaşları arasında muadili çok az işte sizin de dediğiniz gibi. Hatta dünya edebiyat tarihinde bile dengi diye gosterebilecegimiz yazar sayısı iki elin parmağı kadar emin olun. Faulkner, Marquez seviyesinde bir yazar kendisi. 26 yaşında Cevdet bey ve oğulları gibi bir kitabı yazıp bitirmiş onun üstüne sessiz evi yazmış, yetmemiş peş peşe kara kitap ve benim adım kırmızıyı yazmış bir adam. Masumiyet müzesi ve sonrasında çıkan kitapları o ilk dönem tadını vermiyor ancak onlar da yine kalbur üstü kitaplar. Benim adım kirmizida meddahin anlattığı öyküleri bir düşünün ne kadar özgün o bölümler. Ya da kara kitapta celal salik'in kaleminden yazılan bölümler. Öpüş ve boğazın sularının çekildiği günü bir düşünün. Akıl almaz metinler bunlar ancak anlaşılmıyor işte. Çıkacak olan veba geceleri romanını büyük merakla bekliyorum. O ilk dönem kitaplarının tadını verecek gibi görünüyor. Bir de şunu ekleyeyim kendisi Nobel'i almadan önce ben türk okuru için değil dünya okuru için yazıyorum gibi bir şey söylemişti. Kendisi de farkında Türk okuruna fazla geldiğinin. Bu bölümde bile fantastik polisiye gibi türler üzerinden Türk edebiyatının yetersiz olduğu, kendimiz çalıp kendimizin söylediği iddia edenler varken sokaktaki adamın böyle yazarları anlamasını zaten beklemiyorum. Ne diyelim ömrü uzun olsun da bir iki kitabını daha okuyabilelim.
    Yalnız Kara Kitap'la Benim Adım Kırmızı arasında Yeni Hayat gibi apayrı bir olay var ki benim de favorimdir.



    Pamuk'un hatası kendini tekrar etmek istememesi, her defasında farklı bir tarz ve teknikle roman yazmak istemesi gibi geldi bana. Yoksa mesela Kara Kitap veya Benim Adım Kırmızı tekniğinde yazsa doksanlardaki havasını hiçbir zaman kaybetmezdi. Masumiyet Müzesi sonrası da biraz geleneksel roman konseptiyle iş yapalım diye yazılmış gibi, ha yine de çok iyiler, mesela Kafamda Bir Tuhaflık'ta gecekonduda büyüyen benim için öyle oku-geç bir kitap olmadı, iki sene baya sarstı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Hocam ben kendi adıma cevap vereyim. Ben üniversite öğrencisiyim benim işime ucuz olan geliyor 😂 mesela 60 TL ye türkiye iş bankası hasan ali yücel klasiklerinden 6-7 tane alabiliyorsam,türk yazarlarda bu sayı 2-3 ü geçmez. O yüzden şuanlık tercihlerim klasiklerden ama bende artık her siparişte 1-2 tane türk yazardan alacağım

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Evet ben de severim Kafamda Bir Tuhaflık'ı. Üslup olarak Benim Adım Kırmızı ve Sessiz Ev ayarında bir romandı. Zaten Orhan Pamuk'un en iyi yaptığı şey bilinçakışı tekniği ve keşke tüm kitapları bilinçakışı tekniğiyle yazılsaydı. Maalesef diyalog anlamında sınıfta kalıyor Pamuk. Kar romanını hatırlıyorum da o kitapta yaratmaya çalıştığı gerilim suni diyaloglar ile piyes tadını almıştı. Kar'ı yazarken büyük oranda esinlendiği Ecinniler'in onda biri bile olamadı çünkü karakterler bulundukları sınıfın cümleleri ile konuşmuyorlardı. Köylüyü de şehirliyi de aynı bilinç düzeyiyle konuşturuyor ve bu da burjuva kesimde büyümesinin bir sonucu. Bunu da bir türlü düzeltemedi. Çünkü ne kadar Kars'a, Konyaya gidip haftalarca orada kalıp gözlemler yapsa da asla tam olarak o insanların içinde yer almadı. Anlayamadı demiyorum bakın, aksine bir burjuva çocuğunun asla anlayamacağı yoğunlukta anladı o insanları, başörtülü kızları yazarken başörtülü bir kız oldu, radikal islamcı teröristi yazarken o bilinç düzeyine ulaştı ve radikal islamcı oldu, Benim Adım Kırmızı'nın Ben Kadın isimli bölümünü yazarken gerçek bir kadın oldu, zaten Orhan Pamuk'u Orhan Pamuk yapan da bu idrak seviyesi. Ama iş bu karakterleri karşılıklı konuşturmaya gelince her seferinde çuvallıyor maalesef. Kafamda Bir Tuhaflıkta Konyanın köylüsü asla o bilinç düzeyinde konuşamaz ancak bu da elinde değil, konuşturamıyor. Henüz ilk romanı olan Cevdet Bey ve Oğullarındaki diyaloglar bence bütün kitaplarının üzerindedir çünkü orada tamamen kendi büyüdüğü çevrenin insanlarını birbiriyle konuşturduğu için bütün diyaloglar doğal seyreder, bunun bir benzerini yıllar sonra ancak Masumiyet Müzesi ile başarabildi. O da Cevdet Bey ve Oğulları kadar olamadı yine de. O yüzden hiçbir zaman sözgelimi bir Yaşar Kemal gerçekçiliğine ulaşamayacak. Buna karşılık tekrar tekrar söylediğim gibi, özgünlük olarak, değil Türk edebiyatında, Dünya edebiyatında bile Orhan Pamukla kıyaslanacak çok az yazar vardır.

    Yeni Hayat'a gelince, en nefret ettiğim Orhan Pamuk romanı budur. Hangi akla hizmet böyle bir garabeti kaleme aldığını hala anlayabilmiş değilim.




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.