Şimdi Ara

OKUYUN VE DÜŞÜNÜN LÜTFEN

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
878
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bir internet sitesinde az önce okudum.Çok hoşuma giden bir yazı olduğu için paylaşmak istedim..

    Dizilere baktığımızda gayet geniş bir yelpaze görebiliriz. (Ki sanırım cnbc-e her türden dizi ve program yayınladığı için logosu yelpaze. Ya da değildir ne bileyim ben) Konu olarak ayırırsak; gençlik dizileri, macera dizileri, yıkılmayan kadınların dizileri, aslında gençlik dizileri kategorisi altında incelebilecek ancak alaksı olmayan tam tersine belli bir yaştan yukarısına hitap eden diziler, ve belkide en önemlisi aslında birşeylere karşı olan ama neye karşı olduğu belli olmayan çizgi filmler.

    Artık öyle birşey oldu ki insanlara "Yok hocam ben Cnbc-e seyretmiyorum" dediğimde bana garip garip bakıp anlamaya çalışıyorlar. Çok fazla Cnbc-e dizisinin övgüsünü duydum. İçinde cinsellik bastırılmış olan insanlar nip-tuck'ı, ben özgürüm diyen kızlar desperate housewives, heyyo ne kadar gencim herşeye karşı olmalıyım diyen kişiler ise southpark tavsiye ediyorlar. Hayır anlamadığım nokta neden bu kadar çok üstüme geliyorlar?

    Madem onlar benim üstüme geliyorlar bende onlara karşı atağa geçerim.

    Efendim medyanın olumsuz yönlerinden bahsetmemize sanırım hiç ama hiç gerek yok. kapitalist düzen medyayı her zaman için istediği gibi kullanmıştır. Ama en çok işine yarayan noktası, bilinçsiz halkın bilinçlenmesini engellemektir. Halkı abuk subuk programlarla uyutur. Eğlendiğini sanan insanlar düşünmeyi bırakırlar. Veya kendilerine tamamen örnek alacak karakterler bulurlar ve tahmin edebileceğiniz gibi bu karakterler tamamen düzenin istediği karakterlerdir. Kanında azıcık delikanlılık olan, varoşlarda büyümüş yada toplumun en alt tabakasında olanlar kendilerini polat alemdar sanarken, eskiden ailesinde siyasete karışmış kişiler olanlar çemberimde gül oya adlı diziyi seyrederek, 80'lerin ne kadar kötü olduğunu düşünüp mücadele etmekle birşey kazanılamayacağını anlarlar.

    Aklıma gelmişken bu konuya da değinmeden geçemiyeceğim...Entellektüel birikimi olan insanlar çemberimde gül oya dizisini çok sevdiler. Çünkü o dizi 80'lerde yaşananları özetliyordu. Ve belki de bu yönüyle insanlara doğrular anlatılabilir üstelik belki küçük bir ihtimalle düzen karşıtlığı arttırılabilirdi. Ancak bu entellektüel birikime sahip olmayanların, diziden çıkaracakları sonucun, "yazık olmuş gencecik hayatlara, boşu boşuna ölmüşler" olacağını nedense ülkenin bütün aydınları unutmuştu. Evet bu diziden dolayı belki 5 kişi düzen karşıtı olmuştur, ama milyonlarca kişi mücadele etmenin, hak aramanın yanlış ve boşuna bir teşebbüs olduğunu anlamıştır. Yani demem o ki; bu dizi yayınlanırken hiçbir medya patronu zaten, aman insanlar izlesin de bilinçlensin diye düşünmemişti.

    Bir diğer çok sevdiğim (!) dizide ise, istanbulda bir masal anlatılıyordu. Ama insanlar bunun masal olduğunu anlayamıyordu. Evin küçük veliahdına aşık olan, daha sonra evin patronuyla evlenen hizmetçi kız, çok güzel bir yaşam sürüyordu. Peki şimdi düşünelim, evde patronlar erkek olmasalar, o kızcağız o kadar büyük bir holdingte çalışma şansı ve daha sonrasında büyük kariyer elde edebilirmiydi? (Kesinlikle dizi karakterinin ahlak konusunu sorgulamıyorum, çünkü bence ortada ahlaksızlık gibi birşey yoktu.Gerçekten aşık olan bir insan bunları yaşayabilir)

    Aklıma gelmişken, çemberimde gül oya'yı hiç seyretmedim, bir istanbul masalının bazı bölümlerini ise maalesef seyrettim, çünkü yemek sırasında izlemek zorunda kalabiliyordum.

    Tamam medya bilinçsiz halkın bilinçsiz kalmasını sağlıyor. Zaten bunu söylemiştik, ki yine zaten bu genel tarafından bilinen bir gerçek. Ama asıl teklike bu değil. Şimdi diyeceksiniz ki; nasıl olur kardeşim insanlar bilinçsiz kalıyor bundan daha büyük tehlikemi olur? Bende diyeceğim ki olur. Bilinçsiz insanları bilinçlendirmek, onlara birşeyler anlatmak, bir miktar da olsa bilinçli bireylerin sorumluluğunda. Peki toplumdaki bilinçli bireylerin ortadan kalkması mı yoksa bilinçsiz kitlenin bilinçsiz kalmaya devam etmesi mi daha kötü? Elbetteki birincisi...

    İşte Cnbc-e yazının burasında cuk diye oturacağı yeri buluyor. Cnbc-e'nin izleyici kitlesini baktığınızda genel olarak üniversite okumuş yada okumakta yada okuyacak olan insanlar görürsünüz. Hatta her üniversiye okuyan bile değildir. Hayata bir miktar entellektüel bakan, sanattan zevk alan, gülşen dinlemektense en azından sezen aksu dinler. Yada ülkedeki kitap okuma oranına azda olsa katkısı vardır.

    Peki neden zararlı Cnbc-e? Düşününki efendim, hayatının büyük kısmını Cnbc-e izleyerek geçiren okumuş bir kitle var. O kimsenin beğenmediği 80'lerde bu kitle nasıl topluma yararlı mühendis olurum diye düşünüp doğuya köprü kuruyordu, nasıl daha iyi sosyolog olurum diye düşünüp toplumsal olaylara kafa yoruyordu, nasıl daha iyi doktor olurum deyip ttb de örgütlenip "eşit parasız sağlık hizmeti" diyordu. Aslında bir yerde düşünmeye ve birşeyler yapmaya zorlanıyordu. Çünkü hayattan kopuk değildi. Arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde, sabah başına gelen bir olayı yada gördüğü olayı anlatıyordu. Şimdi gidin bakalım üniversite kantinlerine, üniversite öğrencileri ne konuşuyor. "hocam southpark'ta muhammed karşıtlığı yapılmış. ama adamlar zaten herşeye karşılar ki, yoksa bence özel bir kin beslemiyorlar..Bu arada bu kenny neden sürekli ölüyor yav, acıyorum garibime.." İşte konuşulan şeyler bu kadar hayata bağlı, bu kadar politik. Bence politik olmasına çokta gerek yok. Ancak artık üniversite öğrencileri hayattan bir haberler. Okulun içine polis giriyor, edebiyat fakültesinde hocaları dövüyor, ama kimsenin olaydan haberi yok. (Dipnot: ege üniversitesinde sanırım 1998den sonra ilk defa bu sene polis öğrencilere saldırdı)

    Radikal alıp sadece kitap ekini okuyanlar mı dersiniz, yoksa cumhuriyet bombalandığında cumhuriyet gazetesi alanlar mı? Artık haberleri bile takip etmiyor üniversite öğrencileri. Rize de miting yapılıyor, nerdeyse kimse ordaki olayların ne zamandan beri bu durumda olduğunu, 100 bin kişinin neden toplandığını bilmiyor. Ama evine gidip southpark seyredip amerika karşıtlığı yapıyor.Töre cinayetleri için herbirinin söyleyeceği bir şey varken, nip-tuck seyredip, ulan bu herif amma çapkın deyip, kendini o konumda düşünüyor. Desperate housewives seyredip, ordaki ideal erkeklerden birini bulmak için her hafta başka biriyle birlikte oluyor.

    Sanırım unutulmaması gereken bir olay da şu..Günümüzde özgürlük kavramı, mücadele etmekten değil liberalizmden geçiyor ve bu gibi diziler bunun en güzel örneğini veriyorlar.

    "abi orası amerika adamlar özgürler tabii ondan bu kadar kolay eleştirebiliyorlar isa'yı. Bizde bu kadar gelişsek bizde eleştiririz"

    İşte bunu düşünenler nedense "gelişme" kavramını düşünmüyorlar. Nedense akıllarından amerikanın özgürlükler ülkesi olduğunu düşünüyorlar. Nedense işkencenin insanlık suçu olduğunu kabul edip, bu işkencenin kimler tarafından neden yapıldığını düşünmüyorlar.

    Eğer toplumda aydın kesim kalmazsa, hiçbir şekilde düzen karşıtlığı da kalmaz. Ve biliyorum ki bu yazımı okuyan insanların çoğu beni komünistlikle suçlayacaklar. Belki ileri gidip "senin yaptığın faşistlik" diyecekler. Bunu tahmin ediyorum, çünkü bu yazdıklarımı sözlü ifade ettiğimde aldığım tepkiler bunlara benziyor.

    Aziz Nesin'in çok güzel bir sözü var;
    "Okumuş insanlar emekçi halka karşı sorumludur"

    Son söz; maalesef bu düzende bağımsız medya diye bir şey yoktur. Ve yine maalesef medyanın anlattıklarını iyi halde kullanamayız. Çünkü çok daha büyük bir güç o olanakları sürekli kapamaktadır. Medya karşıtlığı şu anda aydınların en büyük sorumluluklarındandır. Televizyon izlemeyelim demiyorum. Elbette izleyelim, ancak onun bizi kandırmasına izin vermeyelim.







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.