Şimdi Ara

olurda bir savaş çıkarsa?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
34
Cevap
2
Favori
674
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bilal oğlan ve ak tayfa avrupalarda yaşayacak ben ise ölecem he hiç kusura bakmayın ama olurda bir savaş çıkarsa saddamın askerleri taraf degiştiririm



  • Burada ki insanlar soyle diyor.

    Savas cikarsa ve kacarsaniz vatan hainisiniz.

    Suriye de cikan savastan kacanlar(cocuklar kadinlar ve yaslilar haric) kacan multeciler ise bizim kardesimiz.

    Zuahahjajajaj
  • cok yakinda C kullanıcısına yanıt
    Orada olan sence bir savaş mı ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Orada olan sence bir savaş mı ?

    Minareye kilifi uyduracagim diyorsun yani.
    Kardes kurtulus savasinda bizim yaptigimiz sey savas miydi peki. İnsanlar kendini feda etti kactilar mi hayir.

    Kacanlar da oldu elbette hatta bu oran %50 ye yaklasti ama o kacanlarin cocuklari torunlari aramizda dolasiyor simdi. Neyse daha fazla konusmayayim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cok yakinda

    quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Orada olan sence bir savaş mı ?

    Minareye kilifi uyduracagim diyorsun yani.
    Kardes kurtulus savasinda bizim yaptigimiz sey savas miydi peki. İnsanlar kendini feda etti kactilar mi hayir.

    Kacanlar da oldu elbette hatta bu oran %50 ye yaklasti ama o kacanlarin cocuklari torunlari aramizda dolasiyor simdi. Neyse daha fazla konusmayayim.

    Alıntıları Göster
    Zamanında ataların vahdettin kaçtı diye kaçsaydı acaba bu günleri görebilirmiydik bir sor kendine..




  • cok yakinda C kullanıcısına yanıt
    Kardeşim orada iç savaş var. Karşında zamanında seni koruyan askerinle mi savaşacaksın. Karşındaki adamın uçakları, kimyasal silahları, senden üstün gücü var.
    Savaş tecrüben olmadan şansın çok zor.
    Bir de ne olduğu belirsiz elli tane oluşum girdi işin içine.
    Kim kime dum duma ortalık.
    Biz de işgalciler vardı, düşman belliydi.
    İç savaşta olay çok faklı gördüğün gibi.
    Iraktan insanlar kaçmadı bak savaştılar yıllarca 2 milyona yakın insan öldü.
    Savaş ulusça, miletçe yapılır.
    Bak içimizde ki hainler savaş çıksa ilk bizi vuracak olanlardır. Ondan dolayı ulus, ülküdaş, kardeş ve millet olmak önemlidir.
  • hachiko kullanıcısına yanıt
    Bu güne kadar dikkatlerden kaçan bir husus açıklanmaktadır. Osmanlı Saltanatı, TBMM tarafından, 1 Kasım 1922’de kaldırılmıştır. Sultan Vahdettin’in Ülkeden ayrılış tarihi ise 17 Kasım 1922’dir. Diğer ifadesiyle, (eski) Sultan'ın ayrılmadan önce ne bir hükümdarlık görevi vardır, ne de saltanatı. İşte sultan Vahdettin’in ülkeden ayrılışının öyküsü;
    -“Kurtuluş Savaşı 9 Eylül 1922'de İzmir'in Kurtuluşu ve 13 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile sona erer. Bu sırada İstanbul henüz İtilaf Devletlerinin askeri işgali altındadır.
    -6 Ekim'de TBMM ordusunu temsilen Refet Paşa (Bele) komutasındaki bir askeri birlik İstanbul'a girer. Bu günlerde basın organları da, Vahideddin aleyhinde geniş çaplı ve kamuoyunda etki yapan yayınlarda bulunmakta, halk arasında bazı gruplar hakaret ve tehdit içeren gösteriler yapmaktadırlar. Bu olaylar Vahideddin'in korkuya kapılmasına sebep olur…
    -1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkardığı iki maddelik bir kanunla saltanatı lağveder (kaldırır) 4 Kasım'da son sadrazam Ahmed Tevfik Paşa istifa eder. 5 Kasım'da Refet Paşa, Babıali'deki bakanlıklara gönderdiği bir genelgeyle işlerine son verildiğini tebliğ edilir.
    -17 Kasım sabahı Vahidettin, küçük oğlu Ertuğrul Efendi ve hareminin mensuplarıyla birlikte Dolmabahçe Sarayından bir kayığa binerek Boğaziçi'nde demirlemiş olan İngiliz zırhlısı Malaya'ya iltica eder… İngilizler Vahidettin'in İngiltere'ye gelmesini kabul etmediği için devrik padişah bir süre Malta'da kalır…
    - (Sultan Vahdettin) Bu dönemde başlangıç bölümünü kendi el yazısıyla yazdığı, kalan bölümlerini yakınlarına dikte ettirdiği anılarını kayda geçirmiş, ilginç bilgiler vermiştir… (anılarında) Kaçmadığını, hayatını emniyette görmediğinden vekili olduğu şanı yüce peygamberin yaptığını yaparak " Hicret " ettiğini belirtmiştir. Ve 16 Mayıs 1926'da San Remo'da 65 yaşında hayatını kaybeder.
    -Alacaklıları olan yaşadığı semtin manavı ve kasabı cenazesine haciz koydurmuşlardır. Kızı Sabiha Sultan mücevherlerini satarak borçlarını öder ve cenazesi üzerindeki haciz kaldırılarak, damadı Ömer Faruk Efendi'nin nezaretinde Beyrut'a getirilir, oradan Şam'a nakledilir.
    -Sultan Vahdettin hakkındaki bir diğer tartışmada şudur. Bazı tarihçi ve araştırmacılar Atatürk"ün Vahdettin için, "Namuslu adamdı, isteseydi giderken Topkapı Sarayı'nı götürürdü" diye bir açıklama yaptığını iddia etmektedirler. Karşıt görüşlüler buna karşı çıkmaktadırlar. (1)
    “Vahdettin kalsaydı Ankara’nın niyeti onu idam etmekti…”

    -Tarihçi Yazar Mustafa Armağan, Vahdettin'in yurtdışına kaçmadığını, kaçırıldığını söyledi. "Çünkü tehditler, sarayın çevresinde tabanca atmalar vs. ile zaten İstanbul'da yaşaması imkânsız hale getirilmişti. Nitekim "HMS Malaya" savaş gemisiyle Malta'ya gittikten sonra Yıldız Sarayı'na giden Refet Paşa'nın, ağlamakta olan Vahdettin'in yaverlerinden Sadrazam Tevfik Paşa'nın oğlu Ali Nuri Bey'e,
    -"Ağlama Ali Bey, gittiği iyi oldu, ya kalsa idi biz onu ne yapardık? Vahdettin kalsaydı, Ankara'nın niyeti onu idam etmekti…" dedi.
    Vahdettin’in kaçması için bir sebep yoktur…

    -Vahdettin'in kaçması için bir sebep olmadığını, ancak kalmasının işleri zorlaştıracağını, ayak bağı olacağını, bu yüzden de gitmesi istendiğini, Padişah İstanbul'da tahtında oturuyorken Osmanlı'nın bedeni üzerinde gerçekleşecek "Lozan ameliyatının zira kolay olmayacağını belirtti… “.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Bu güne kadar dikkatlerden kaçan bir husus açıklanmaktadır. Osmanlı Saltanatı, TBMM tarafından, 1 Kasım 1922’de kaldırılmıştır. Sultan Vahdettin’in Ülkeden ayrılış tarihi ise 17 Kasım 1922’dir. Diğer ifadesiyle, (eski) Sultan'ın ayrılmadan önce ne bir hükümdarlık görevi vardır, ne de saltanatı. İşte sultan Vahdettin’in ülkeden ayrılışının öyküsü;
    -“Kurtuluş Savaşı 9 Eylül 1922'de İzmir'in Kurtuluşu ve 13 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile sona erer. Bu sırada İstanbul henüz İtilaf Devletlerinin askeri işgali altındadır.
    -6 Ekim'de TBMM ordusunu temsilen Refet Paşa (Bele) komutasındaki bir askeri birlik İstanbul'a girer. Bu günlerde basın organları da, Vahideddin aleyhinde geniş çaplı ve kamuoyunda etki yapan yayınlarda bulunmakta, halk arasında bazı gruplar hakaret ve tehdit içeren gösteriler yapmaktadırlar. Bu olaylar Vahideddin'in korkuya kapılmasına sebep olur…
    -1 Kasım 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkardığı iki maddelik bir kanunla saltanatı lağveder (kaldırır) 4 Kasım'da son sadrazam Ahmed Tevfik Paşa istifa eder. 5 Kasım'da Refet Paşa, Babıali'deki bakanlıklara gönderdiği bir genelgeyle işlerine son verildiğini tebliğ edilir.
    -17 Kasım sabahı Vahidettin, küçük oğlu Ertuğrul Efendi ve hareminin mensuplarıyla birlikte Dolmabahçe Sarayından bir kayığa binerek Boğaziçi'nde demirlemiş olan İngiliz zırhlısı Malaya'ya iltica eder… İngilizler Vahidettin'in İngiltere'ye gelmesini kabul etmediği için devrik padişah bir süre Malta'da kalır…
    - (Sultan Vahdettin) Bu dönemde başlangıç bölümünü kendi el yazısıyla yazdığı, kalan bölümlerini yakınlarına dikte ettirdiği anılarını kayda geçirmiş, ilginç bilgiler vermiştir… (anılarında) Kaçmadığını, hayatını emniyette görmediğinden vekili olduğu şanı yüce peygamberin yaptığını yaparak " Hicret " ettiğini belirtmiştir. Ve 16 Mayıs 1926'da San Remo'da 65 yaşında hayatını kaybeder.
    -Alacaklıları olan yaşadığı semtin manavı ve kasabı cenazesine haciz koydurmuşlardır. Kızı Sabiha Sultan mücevherlerini satarak borçlarını öder ve cenazesi üzerindeki haciz kaldırılarak, damadı Ömer Faruk Efendi'nin nezaretinde Beyrut'a getirilir, oradan Şam'a nakledilir.
    -Sultan Vahdettin hakkındaki bir diğer tartışmada şudur. Bazı tarihçi ve araştırmacılar Atatürk"ün Vahdettin için, "Namuslu adamdı, isteseydi giderken Topkapı Sarayı'nı götürürdü" diye bir açıklama yaptığını iddia etmektedirler. Karşıt görüşlüler buna karşı çıkmaktadırlar. (1)
    “Vahdettin kalsaydı Ankara’nın niyeti onu idam etmekti…”

    -Tarihçi Yazar Mustafa Armağan, Vahdettin'in yurtdışına kaçmadığını, kaçırıldığını söyledi. "Çünkü tehditler, sarayın çevresinde tabanca atmalar vs. ile zaten İstanbul'da yaşaması imkânsız hale getirilmişti. Nitekim "HMS Malaya" savaş gemisiyle Malta'ya gittikten sonra Yıldız Sarayı'na giden Refet Paşa'nın, ağlamakta olan Vahdettin'in yaverlerinden Sadrazam Tevfik Paşa'nın oğlu Ali Nuri Bey'e,
    -"Ağlama Ali Bey, gittiği iyi oldu, ya kalsa idi biz onu ne yapardık? Vahdettin kalsaydı, Ankara'nın niyeti onu idam etmekti…" dedi.
    Vahdettin’in kaçması için bir sebep yoktur…

    -Vahdettin'in kaçması için bir sebep olmadığını, ancak kalmasının işleri zorlaştıracağını, ayak bağı olacağını, bu yüzden de gitmesi istendiğini, Padişah İstanbul'da tahtında oturuyorken Osmanlı'nın bedeni üzerinde gerçekleşecek "Lozan ameliyatının zira kolay olmayacağını belirtti… “.

    Bir sürü sözde aydın bilmiş insan farklı şeyler söylüyor hangisine inanalım? Ayrı bir konuda işlenmeli bu tez...




  • hachiko kullanıcısına yanıt
    Belgelere bakmak gerekiyor kardeşim.
    Ama her belge de sağlam mı uzman olmak lazım.
    Mantıken kaçmasının kendine bir artısı yoktu ama mevcut durum gereği gitmiş olabilir.
    Tarihler bunu ıspat eder gibi ama bilemiyorum.

    Prof. Salahi R. Sonyel'in tarafsız saydığım kitabı var.
    Ona da bakabilirsin, ilginç ve güzel bir eser.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Belgelere bakmak gerekiyor kardeşim.
    Ama her belge de sağlam mı uzman olmak lazım.
    Mantıken kaçmasının kendine bir artısı yoktu ama mevcut durum gereği gitmiş olabilir.
    Tarihler bunu ıspat eder gibi ama bilemiyorum.

    Prof. Salahi R. Sonyel'in tarafsız saydığım kitabı var.
    Ona da bakabilirsin, ilginç ve güzel bir eser.

    Kardesim sen duzgun konusulunca anlasilacak birisine benzoyorsun seninle bu konuda tartismak isterim tabi isi bulandirmayacaksan.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Belgelere bakmak gerekiyor kardeşim.
    Ama her belge de sağlam mı uzman olmak lazım.
    Mantıken kaçmasının kendine bir artısı yoktu ama mevcut durum gereği gitmiş olabilir.
    Tarihler bunu ıspat eder gibi ama bilemiyorum.

    Prof. Salahi R. Sonyel'in tarafsız saydığım kitabı var.
    Ona da bakabilirsin, ilginç ve güzel bir eser.

    Mustafa Kemalin hışmından kaçmış olamaz mı? Bir sürü bilgi kirliliği var her kafadan ses var..Ayrı tartışmak gerek..
  • cok yakinda C kullanıcısına yanıt
    Hakaret olmadığı sürece tabiki.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Hakaret olmadığı sürece tabiki.

    Su asagida ki mektubu oku ve vahdettin hakkinda ki dusuncelerinin degisip degismedigini soyle.

    “Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mösyö Coolidge Cenahlarına. Siyasi olayların ve gelişmelerin tüm iç yüzünü, hangi ne denlerden dolayı Saltanat merkezimi geçici bir süre için terk et mek zorunda kaldtğtmt biliyorsunuz. Bu konuda ayrıntılı bilgi sunmayı gereksiz görüyorum. Bu süresiz uzaklaşmanın, babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve hilafet makamından vazgeçtiğim anlamına gelme yeceği açıktır. Ankara meclisi gibi bir isyancı fitnenin bu konu da alacağı tüm kararların geçersiz olacağını bildiririm. Şöyle ki; İslam hilafetinin Osmanlı Saltanatindan soyutlanması ve ay rılması ve hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gaflet le yönlendirdiği beş-altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir. Bu ancak tüm İslam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin toplanması ve tüm din bilginleri nin ortak karan ile çözümlenecek büyük bir evrensel sorundur. İslam bilginlerinin bildiği üzere şeriata aykın kararlar herhangi makamdan olursa olsun sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Bundan başka bu durumun, içinde bulunulan koşullarda İslam dünyasında sonuçlan pek vahim olabilecek büyük bir heyecana yol açacaktır. Aynca gelişmiş ülkelerin iç güvenlikle rine de büyük bir etki yapacaktır. Hanedanımın ileri gelenleri aleyhinde Ankara meclisi ta rafından kabul edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallanna el koyma gibi haksız kararlan hanedanım bireyleri ni, insan ve kişilik haklanndan soyutlar mahiyettedir. Bu konuda yüce kişiliğiniz ve cumhuriyet hükümetiniz ta rafından olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardtmlan pek de ğerli sayacağımı açıklamaya gerek yoktur. Bu vesile ile sağlıklı olmanızı yüce haktan niyaz eylerim. 13 Mart 1924. Mehmed Vahideddin”603 603 http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/33/254.pdf




  • cok yakinda C kullanıcısına yanıt
    Mektubu okudum, daha önce de görmüştüm.
    Yazdığım kitaptaki belgeleri bir incelemeni öneririm.
    Olmadı resimleri ben çeker atarım sana müsait zamanda.
    Hocam sonra devam edelim. Hanım çağırıyor ders çalışacakmış, çocukla ilgilenmem gerek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi POWER64 -- 10 Aralık 2015; 21:11:43 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Mektubu okudum, daha önce de görmüştüm.
    Yazdığım kitaptaki belgeleri bir incelemeni öneririm.
    Olmadı resimleri ben çeker atarım sana müsait zamanda.
    Hocam sonra devam edelim. Hanım çağırıyor ders çalışacakmış, çocukla ilgilenmem gerek.

    Tmm hocam kolay gelsin.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cok yakinda

    quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Mektubu okudum, daha önce de görmüştüm.
    Yazdığım kitaptaki belgeleri bir incelemeni öneririm.
    Olmadı resimleri ben çeker atarım sana müsait zamanda.
    Hocam sonra devam edelim. Hanım çağırıyor ders çalışacakmış, çocukla ilgilenmem gerek.

    Tmm hocam kolay gelsin.

    Alıntıları Göster
    yürü lan ordan savaş olursa bu senin ülkenin savaşıdır. ben yokum diyosan hainsin. korkaklığına bahane aramada erkek gibi söyle bari benim canıp tatlı banane vatandan diye. düşmana sıkmadan önce ilk size sıkmak lazım aslında. ulan ne soysuz var şu ülkede anasını satayım. birde kılıf uydurmuşlar kendilerine bu akp nin savaşı diye gelip burada havlıyolar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: POWER64

    Mektubu okudum, daha önce de görmüştüm.
    Yazdığım kitaptaki belgeleri bir incelemeni öneririm.
    Olmadı resimleri ben çeker atarım sana müsait zamanda.
    Hocam sonra devam edelim. Hanım çağırıyor ders çalışacakmış, çocukla ilgilenmem gerek.

    15-23 vardiyasında sen varsın demek ki
  • Bir ülkede savaş çıktığında bizi katlediyorlar bahanesiyle 20 ile 40 yaş arasındaki erkeklerin mülteci olması asla kabul edilemez. Örneğin Suriyeden kaçan 20 40 yaşları arasındaki halk orada kalıp savaşsaydı, şimdi savaş biterdi. Esedten mi kaçtın, kaçmayacaksın, onunla mücadele edeceksin, IŞID'ten mi kaçtın, kaçmayacaksın, onunla mücadele edeceksin. Ya da başka bir örgütten mi kaçtın kaçmayacaksın, onunla mücadele edeceksin, bombadan, şundan bundan mı kaçtın, kaçmaycaksın, savaşmak bile istemiyorsan, savaşanlara yardım edeceksin, icabında yemek yapacak, bulaşık yıkacak temizlik yapacaksın, vatanın için mücadele edeceksin. Sen ülkeden kaç, oradaki savaşanlara siz ülkeyi kurtarın, biz sonra geliriz demek gibi birşey oluyor. Buna vatanseverlik denmez. Buna ne dendiğini burada yazamam. .... .... anlayan anladı onu!

    Ben bir devrime inanmışsam o devrim uğruna savaşmasam o devrime inanmış olmam. Biz özgürlük istiyoz, Esad gitsin diyosun, ama en ufak bir şeyde kaçıp gidiyorsun, bu olmaz. Madem kendine güvenmiyorsun, o zaman yerinde oturacaksın, ayaklanmayacaksın. Sesini çıkarmayacaksın. Madem yerleşik düzene başkaldırdın, icabında onun uğrunda öleceksin, ölmekten korkup kaçarsan böyle olur. Dışardan gelirler ülkeni darumar ederler. Artık senin ne vatanın kalır, ne onurun. Üstelik eski durumunu mumla arar durumua düşersin. Daha iyi özgürlük derken, kısıtlı özgürlü bile mumla arar duruma gelirsin.

    Örneğin 30 milyonluk bir ülkede bir savaş çıktığında 500 bin kişi ölmeye hazır değilse, o ülkede 5 milyon kişi ölür. Irak'da olduğu gibi! İstersen iktidara kız, istersen muhalefete, ülken için savaşmadığın durumunda her durumda kaybeden sen olursun! Ben iktidara kızdım, savaş durumunda savaşmam, kaçarım veya saf değiştirim dersen, sonuçlarına katlanacaksın. Savaşı kim kazanırsa kazansın kaybeden sen olursun. Bu böyle biline!

    Ha diyeceksiniz ki, sen klavye kahramanlığı yapıyorsun, sen olsan kaçmaz mıydın sanki derseniz: Ben de buna şöyle cevap veririm. Çünkü hakikaten vatanım içim cani gönülden ölmeye hazır değilim, başkaları gibi palavra atacak değilim. Gerçekten vatan için ölmeyi istemek her babayiğidin harcı değil. İtiraf ediyorum, ben o kadar cesur değilim. Sonuç olarak ben ayaklanmazdım! Vatan için canı gönülden/hakikaten/şeksiz şüphesiz ölmeye hazır olmadan ayaklanmam, sisteme başkaldırmam! Eğer yerleşik düzene başkaldırmışsam o zaman devrim için ölmeye hazırım demektir! Ölmeye hazır değilsem ona başkaldırı denmez, ona ne dendiğinin burada yazamam ...... ....... anlayan anladı onu!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi asau -- 11 Aralık 2015; 0:39:20 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: koyboy89

    bilal oğlan ve ak tayfa avrupalarda yaşayacak ben ise ölecem he hiç kusura bakmayın ama olurda bir savaş çıkarsa saddamın askerleri taraf degiştiririm

    Daha cig kofte yapacaktik ne savasi

    https://encrypted-tbn1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcT0Ww2eo14Km87WXxRalX5YLrvMrFkEr2x2H0axXxyynyXCJvR8EQ



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C302EA147 -- 11 Aralık 2015; 0:44:14 >
  • Abi millet olmak ulus olmak önemli diyorsunuz bence de öyle eyvallah da bunu diyip de milletin bir yarısını onlar bunlar diye ayrıştıran bir adamın peşinden gidiyorsunuz ben size ne diyim
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.