Yeni Kayıt
Konudaki Resimler
önceki
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Hızlı 
Bildirim
Omega 3 Balık Yağı/Şurup - Kalp ve Beyin Sağlığı (169. sayfa)
Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar
Editörün Seçtiği Fırsatlar
Daha Fazla 
Bu Konudaki Kullanıcılar:
Daha Az 
2 Misafir - 2 Masaüstü
Giriş
Mesaj
-
-
silinebilirquote:
Orijinalden alıntı: celebic
Merhabalar, ne sormuştunuz göremedim ama burada insanlar gördükleri soru karşısında bilgisi varsa cevap verir. Cevabı bilen kişiler burada bir soru gelir de hemen cevap veririz şeklinde beklemiyorlar. Soruyu görüp de cevap vermeyecek yoktur sanıyorum.
Yukarıdaki yazıda sanırım fiyat farklılığının sebeplerini sormuşsunuz, bunların cevabı ve nedenleri hep yazıldı. Omega 3 ve benzeri ürün tavsiyeleri hep yazıldı ve üzerine tecrübeler aktarıldı. Tenkit etmeden önce keşke geçmiş sayfalara baksaydınız.
Kendi adıma konuşayım; o kadar üşenmeden yazdığım sayfalar boşmuş demek.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-00E4D6C57 -- 28 Ekim 2018; 20:30:31 > -
buradan bakın insanlar orjinal ürünleri belirli eczanelerden ne kadar fiyata alıyordu.
Ben şahsen internetten takviye almıyorum.Satılan ürünler uygun olmayan koşullarda saklanabiliyor ve kargoda sıcak havalarda beklerse bozulmuş şekilde gelebiliyor.Bu yüzden mağaza linklerini paylaştım.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi AİGUN -- 13 Ekim 2018; 13:27:45 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
AİGUN
kullanıcısına yanıt
selamlar,
magnezyum ( magnimore plus ) , Dvit damla , dvit,k2 damla, b12 alacağım.
nereden indirili alabiliriz. -
Hocam magnimore plus için tab ilacın 3 al 2 öde kampanyası var :quote:
Orijinalden alıntı: yusufziya
selamlar,
magnezyum ( magnimore plus ) , Dvit damla , dvit,k2 damla, b12 alacağım.
nereden indirili alabiliriz.
Diğer ürünleri vitaminler.com’un mağazalarından alabilirsiniz fakat istediğiniz formları olmayabilir.sağlıklıyaşıyoruz sayfası yeni kampanya yapana kadar yapacak birşey yok
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
AİGUN
kullanıcısına yanıt
kampanya magnimore plus u kapsamıyor .. -
Size tüm samimiyetimle, en ufak bir yalan olmadan son derece açık olarak cevap vereceğim.
Bana %100 güvenebilirsiniz. Neden?
Ben Banka eski müfettişiyim. Hayatım boyunca yalanla, hırsızlıkla, kendimi ve ailemi tehlikeye atarak savaştım.
2002 yılında AKP iktidar olmadan evvel inandığım değerler için Türkiye'nin 5. büyük holdingini ihbar ettim. Bu ihbardan sonra o zamanki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer devreye girdi. Devlet denetleme kurulu ihbarımı incelemeye aldı ve dediklerimin hepsinin doğru olduğu ortaya çıktı ve holdinge AKP iktidar olduktan sonra el koyuldu.
Bu ihbar neticesinde devletten %5 ile %15 arasında ihbar tazminatı alma hakkım olmasına rağmen müracaat bile etmedim. Devletin cebine 6,5 milyar usd para girdi.
Ama neler neler yaşadım, tahmin bile edemezsiniz.
Buyrun size delil;
Yeni Şafak
Baba Uzan'dan müfettişe tehdithttps://www.yenisafak.com/gundem/baba-uzandan-mufettise-tehdit-2679852
Bu anlattıklarım benim ne kadar güvenilir biri olduğum hakkında size fikir verecektir belki.
Bu işlerden sonra yazılım sektörüne girdim. Altın örümcekte 5 dalda finalist olan bir proje yaptım.
Yurtdışında kodların tamamen size ait olduğu bugüne kadar sadece 3-5 kişinin katılabildiği bir yarışmaya katıldım.
Daha sonraki süreçlerde eticaret siteleri yaptım vs vs.
Takviye edici gıda sektörü ile böyle tanıştım.
2011 veya 2012 yılında bugün sizin çok iyi bildiğiniz o günlerde bana web sitesi ücretini ödemekte bile zorlanan firmaya web sitesi yaptım.
Firma ismi açıklamıyorum ama 2-3 yıl sonra o firmanın ürünlerini pazarladım, tüm Türkiyeye yaydım. Nasıl yaptım derseniz aylık 18 milyon sayfa gösterimi yapan bir web sitem var. Onu kullandım.
Sonra firma çok ilginç bir şekilde bana ürün vermeyi kesti. iddiaları ürünlerinin internette çok ucuza satıldığı ve bu nedenle eczanelerin kendilerini protesto ettiği görüşleri idi.
Yani firma 20.000 eczaneye karşı çıkamamış, onun yerine internet dünyasına sırtını dönmüştü.
Kendilerini deli gibi uyardım, gelecek internette yapmayın etmeyin dedim.
Meğerse bunlara baskı yapanlardan birileri de 354.000 üyesi bulunan Sağlıklı Yaşıyoruz grubu imiş.
Bu grup takviye edici gıda sektöründe 3 firmanın ürünlerinin reklamını yaparak ve yine 3-5 eczaneye insanları yönlendirirek
indirim kuponu adı altında üzeri örtülü bir reklam sistemi kurmuş.
Bizim 70 ile 80 lira bandı arasında sattığımız bir ürünün indirim kuponları ile 50-60 lira bandı arasında satıldığına da şahit olduk. Biz ise internette ucuza satıyoruz diye veto yemiştik. Ürünün eczane satış fiyatı ise 109 lira idi o zamanlar.
Bu grubu inceledim, grup insanlara ısrarla, ürünlerin eczanede satılması gerektiğini, internette satılan ürünlere güvenilmemesi
gerektiğini ve bazı belgelerinin bulunması gerektiğini söylüyordu.
Sağlıklı Yaşıyoruz grubuna İstanbul Eczacılar odası dava açınca söylemleri değişti ve şu anda internette satılma olayına sıcak bakar hale geldiler. Neden? Çünkü 3 firmanın reklam sistemi devre dışına çıkınca başka bir çıkış yolu aramaya başladılar.
Yıllardır söyledikleri değişti.
Bana veto koyan firma n11, gittigidiyor ve hepsiburada'ya ihtarnameler gönderdi. Ürünlerin internette satışının riskli olduğuna dair ve internette satış istemediklerine dair.
Diğer firmalarda, web sayfalarına ürünlerimizin satış kanalı sadece eczanelerdir diyerek onun dışındaki kanallara itibar edilmemesi gerektiği yönünde açıklamalar koydular. Tabi şimdi bu değişti ve değişecek.
Yukarıda sizin anlattığınız ve kafanızda istifam oluşturan bir kısım kuşkulara cevaptır bu gerçekler. Ve benim elimde yazılı deliller mevcuttur. Deliller kesindir. Bunu bir müfettiş ve kısmen hukukçu olarak söylüyorum.
Şimdi geliyorum ikinci safhaya.
İnternette satılan ürünler neden ucuz? Sahte mi? Hırsızlık mı var?
Bana veto koyan firma sahibi, madem web sitene ve reklamlarına bu kadar güveniyorsun ve iddian senin reklamların ile ürünlerin satıldığı yönümde, o zaman sende kendi ürünlerini çıkar, sat bakalım satabilecek misin şeklinde meydan okumuştu...
Firmaya bu meydan okuyuştan sonra gittim, pazarlama müdürü de vardı sahibinin odasında. Dediler ki, biz reçete yazdırıyoruz, mümessillerimiz çalışıyor, internetten yayılmıyor ürünlerimiz. Bende ikinine sağlam şekilde bağırdım ve çıktım.
Krinol markası böyle doğdu.
En zor süreç bundan sonrası idi. Ciddi bir sermaye bağlayacaksın, yüksek kalite ürün üreteceksin vs vs.
İlk önce eşimle, İlaç Bileşenleri ve Ham maddeleri fuarına katıldık.
Her firma ile uzun uzun görüştük. Ham maddelerin kökenleri neresi, fiyatları ne, ham maddeler arasındaki farklar neler vs vs.
Yazılım sektöründe kod yazanlar iyi bilir. Biz çok detaycıyızdır, her nüansa dikkat ederiz, birde müfettişlik mesleği olunca her şeyi didikledik.
Öyle şeyler öğrendik ki. İnanamazsınız.
Biz madem bir takım ürünler çıkaracaktık, en kaliteli ham maddelerden en iyi ürünleri çıkarmalıydık. İnanmalıydık ürünümüze.
Üreticilerle görüşmeye başladık.
Bir baktık ki, üreticilerin çoğu bizim kendi ham maddemizi alıp onlara vermemize karşı çıkıyorlar. Bizim istediğimiz markalardaki ham maddeleri değilde, kendi istediklerini markaların ham maddelerini koyma peşindeler. Adam ucuz ham madde kullanıp, al kardeşim git sat diyecek. Sektörüde bilmediğimizi varsayıyor, istediği gibi at oynatmak istiyor. Ama farkında değiller ki, karşılarında gerçekten zeki birisi var.
Biz böylece yaklaşık 15 firma ile görüştük. İlk ürünümüzde en iyi ham madde ve en iyi kapsül formatını devreye soktuk, Fransa'dan içinde nanogram fark olmayan ürünü ithal ettik, izinlerini aldık ve satışa geçtik. Fransa Capsugel firmasından. Web sitesi vardır, incelemenizi tavsiye ederim.
Daha sonraki süreçte gerçekten Dünya'da bir eşi olmayan tamamen şahsıma ait formülü ürettirmek üzere düğmeye bastık. Capsugel firması özel bir formül olduğu için bu ürünü minumum 500 bin euroluk üretebileceğini söyleyince Capsugel ve licaps işi yattı.
Türkiye'de yaklaşık 15 üretici firma ile görüşmüştük ama güven sorunu oluşmuştu aramızda. Adamlar bizim dediğimizi değil, kendi dediklerini yapmak istiyorlardı. Örnek vereyim size, biz adama diyoruz ki şu firmanın resveratrolunu kullanacaksın toz halinde, adam gidiyor japon poligonomu kullanmak istiyor daha ucuz diye. Japon poligonomunun içinde istediğimiz kadar resveratrol varmış.
Velhasıl adamlarla anlaşamıyoruz.
Ürünün bakanlıktan izni için düğmeye basmıştık. Ama firma kendi kafasına göre davranmak istediği için ve izin konusunda da disiplinli haraket etmediği için adamlarla çok kötü kavga ettik ve firma değişikliği için harekete geçtim.
En son eczacıbaşına voonka ürünlerini üreten firma ile anlaştık. Hatta önlerine miktar tayini analizini de kapsayan tazminat hakkımız olan bir sözleşme koydum ve onuda imzaladılar. Diğer firma o sözleşmeyi imzalamıyordu.
Miktar tayini analizi şudur; Her kapsül içinde kutu üzerinde belirtilen miktarda ham maddenin olup olmadığını gsöteren analizdir. Bu analiz içeriğe göre farklı yerlerde yapılır. Örneğin Tübitak, örneğin Ankara üniversitesi vs vs gibi.
İşte biz miktar tayini analizi yaptırdıktan sonra kapsülde belirlenen rakamların altında bir miktar çıkarsa tazminat hakkına sahip olduğumuz sözleşme ile miktarları garanti altına almak istemiştik ve bunu başardık.
Tabi burada başka bilgilerde edindik. Mesela bakanlığın belirlediği sapma oranı %10 muş. Fransa Capsugel firması ile nanogram düzeyinde sapma olur ancak derken bizde %10 rakamı bana göre çok büyük bir rakamdır. Yani siz 500 mg krill yağı konulacak diyorsunuz bakanlık 450 mg olsa tamam diyor veya 550 mg.
Kısacası biz tüm bu detayları istediğimiz şekilde yöneterek bu ürünü piyasaya çıkardık.
En önemli noktaya geliyorum; Siz demişsiniz ki; İnternette şu fiyata satılan ürün eczanede ise çok daha pahalı.
Çok doğru. Neden öyle ben size onun cevabını vereyim;
1- Üreticiler ürünlerini önce depolara verirler, depolar ürünlerin üzerine kar koyar ve eczaneye verir sonra eczane üzerine kar koyar size verir. Eczanenin gerçekten o ürünü çok daha düşük fiyata eczanede satması imkansızdır.
2- Diyorsunuz ki, aynı eczaneler el altından akrabasına şuna buna internet üzerinde site açtırarak bu ürünleri çok daha ucuza satabiliyorlar. Evet satabiliyorlar çünkü internet üzerindeki sirkülasyon çok fazla olduğu için ve çok alım yapabildiği için depolardan değil, spot depolardan veya direk üreticilerden (veya marka sahiplerinden) ürün alıyorlar.
Spot depolar 3-5 eczanenin bir araya gelerek kurduğu, toplu alım yapılabilen yerler olarak adlandırılabilir. Veya direk üretici (veya marka sahipleri) ile muhatap olup bir anda 20 bin kutu ürün alabilirsiniz, tabi satabiliyorsanız.
İşte bu durumlar üreticinin maliyetlerini aşağı çeker ve yüksek alımlara bu indirimleri yapar.
Peki üreticinin başka giderleri nelerdir? Ve neden maliyetler yükselir?
İşte benim müfettişlik konum ve son derece tepkili olduğum konu...
Üreticiler öncelikle ürünlerini pazarlayacak tıbbi mümessillere ihtiyaç duyarlar. Tıbbi mümessilin maaşı + primi + aaltındaki araba + benzini + cep telefonu + cep telefonu gideri + notebook'u ve dağıttığı hediyeler.
Nelerdir bu hediyeler? Ajanda, bardak altlığı, kalem, kolonya vs vs sayamayacağım kadar çok çeşit.
Bu hediyeler doktorlara, eczanelere ve ürünlerin reklamının yapılacağı her yere dağıtılır.
Peki bu yeterli mi? Mümessiller çok ürün alan eczanelere birde mal fazlası verir. Yani 100 kutu alırsan 20 kutu hediye. Öyle ürünler var ki 100 kutu alırsan 100 kutu hediyedir.
Peki bu yeterli mi? Ürünler bu şekilde mi yayılacak? Bu şekilde mi satılacak?
Ürünlerin eczanelere ulaşması ayrı bir gider kalemidir, eczanelerden müşterilerin satın alması ayrı bir gider kalemidir.
Eczaneye ürünün gelmesi depo üzerinden olursa ve ürününüz daha yeni piyasaya çıkmışsa depoların müdürleri sizden deponun rafını işgal edeceğiniz için raf kirası ister. Yetmez, depolarda eczaneleri arayıp yeni ürünleri eczanelere satmaya çalışan telefoncular vardır. Her 100 kutu ürüne 1 çeyrek altın talep eden telefoncular var.
Gelelim diğer tarafa.
Reçete meselesi var. Yani ülkemizde kansız, namussuz, şerefsiz öyle doktorlar vardır ki (dürüst olanları hariç tutuyorum) her reçete ettiği bir kutu ürüne 3 lira 5 lira 10 lira alan doktorlar.
Yani gidersiniz doktora anlaşırsınız, doktor 1 günde 1000 kutu ürün yazar hastalara. Hasta da hemen gider hastanenin etrafındaki ezaneden ürünü temin eder.
Bu reçeteci doktorlara ürün sahibi firmalar ödemeler, hediyeler vs vs gibi bir aktarım sisteminin içinde olmak zorundalar.
Evet dürüst doktorlar mevcut. Bu tip teklifler için gelen tıbbi mümessilleri kovuyorlar, gerçekten inandığı ürünü reçete eden doktorlar var ama birde işte bu dediklerimi yapanlar var.
Hiçbir doktoru zan altında bırakmak istemem ama bazı ürün sahibi firmalardan aylık 30-50 bin TL para alanlar var. Tüm bunları sağlık bakanlığı teftiş kuruluna bildirdiğimi de bilmenizi isterim. Doktorların kesinlikle gelirlerinin sıkı takip altında tutulması gerektiğini düşünenlerdenim.
Evet gelelim bizim Krinol Q10 Premium'a. İşte tüm bu giderleriniz yoksa, olabildiğince ucuza satarsınız ürününüzü. Aynı ürünü bir başkası yapıp, bizim gibi bir anlayışta değilse asla bu fiyata satamaz. Mümkün değil.
Size anlattığım tüm giderleri yaparsa maliyetleri yükselir. Siz satılan ürünlerinin fiyatlarını sadece üretim maliyeti olarak düşünmemelisiniz. En büyük maliyet, etik ve etik olmayan pazarlama maliyetleridir.
Biz şu ürünü çıkardık, bizi kaç doktor aradı biliyor musunuz? Hediye isteyenler, reçete etmek isteyip kendine gelir elde etmek isteyenler. Biz hepsini salladık. Eğer bizim ürünlerimiz hakkında kötü söyleyenler varsa emin olun ki bir yerlerine basmışızdır. Dedikodu çıkarmışlardır çünkü ben yukarıda yazdığım tüm gerçekleri korkusuzca herkese açıklıyorum ve anlatıyorum.
Uzanlar gibi koskocaman bir holdinge kafa tutup, hayatta kalmayı başarmış bir adamın, ben batarım, biterim, bu ürünü satamam, aman ha ekmeğimden olurum yönünde bir korkusunun olmadığına emin olmalısınız.
Benim bunlara meydan okuyuş sebebimde budur zaten. Er meydanında kaçak dövüşmek yerine dürüstçe dövüşmek. Kim iyi ise, kimin ürünü üstün kaliteli ise o kazansın.
Bakın Türkiye takviye edici gıdalar konusunda daha o kadar geri ki inanamazsınız. Yurtdışında hala müthiş formüller var. Bizimkiler hep taklit peşindeler. Zorlu karışımlara girmelerini, ileri düzey formüller oluşturmalarını pek beklemeyin. Çünkü daha önceki yazımda anlattığım gibi, kazana at karıştır olayı değil, neyi ne zaman, ne şekilde karıştıracağını da bilmek gerekiyor.
Örnek vereyim; Supradyn ile Centrum, hemen hemen aynı formüle sahiptir. Ama supradyn bir çok kişinin midesini bulandırır ama centrumda öyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü karışımların zamanı bile son derece ciddi bilgi birikimi gerektiriyor.
Bizim Krinol Q10 Premium içinde geçerli bu. Biz bu konuda yurt dışından danışmanlık desteği almak zorunda kaldık. Bunu yapmasa idik belki de işe yaramayan berbat bir ürün ortaya çıkacaktı.
Çok uzun bir yazı oldu. Bu yazdıklarım tamamen dürüstçe açıkladığım gerçekler ve tecrübelerimdir.
Beni yanlış anlamayın arkadaşlar, burada biz gelin bizim ürünümüzü alın demiyoruz, reklamda yapmıyoruz. Ben yazılım sektörünü çok seven ve yıllardır sektörün içinde olan biri olarak bu paylaşımları yapıyorum burada. Ve bu hesabı sırf bu paylaşımlar için açtım. Yoksa donanım haberin çok çok eski üyelerinden biriyim, o kimliğimi kullanmak istemedim. Ayrıca dediğim gibi aylık 18 milyon sayfa gösterimi olan web sitemizde yaptığım reklamlar ürünlerimizin istediğimiz düzeyinde üzerinde satışını zaten sağlıyor.
Amaç sizlere en doğru bilgileri ulaştırmak.
-
yusufziya
Y
kullanıcısına yanıt
Dikkat etmemişim geçen ayki kampanya kapsıyordu.
Amazon,İherb sitelerinden ucuza alabilirsiniz fakat yurtdışından vitamin getirirken reçete gerekiyor.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
ahenk90
A
kullanıcısına yanıt
Hocam çok güzel yazmışsınız.Dediğiniz gibi eczaneden ürün alınan ürünlerde hem eczane hem de ecza deposu kar koyunca olan kullanıcıya oluyor.
Sağlıklı yaşıyoruz sayfasının reklam yaptığı doğru olabilir fakat bu sayede satış sayısını arttırarak ürünleri ucuza almamızı sağlıyorlar.Tavsiye ettikleri ürünlerde kaliteli formlarda.Ben onların tavsiye ettiği ürünleri almakta kendim için sakınca görmüyorum.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
arkadaşlar bir şey sormak istiyorum bu balık hapı alerjik reaksiyoan yol açabilir mi?1 aydan veri kullanıyorgünde 2 tane annemin vücudunda kırmızı lekeler var son 1 haftadır felan sebebi ne olabilir tabiki başka ilaçlarıda var ama balık hapından şüpheleniyorum bunu nasıl anlayabiliriz -
berrakk
B
kullanıcısına yanıt
Alerjik reaksiyona yol açabilir. Bunun 3 tane sebebi var. Birincisi günde 2 tane fazla geliyor olabilir, 1 kapsüle indirebilirsiniz. Zira bazı bünyelerde bu mümkün. 1 kapsüle indirmenize rağmen lekeler geçmiyorsa ikinci sebebe bakmalısınız.
İkinci sebep ise, kullandığınız balık yağında sıkıntılar var demektir. Balık yağları çok hızlı okside olurlar, bu nedenle üretim tarihi 1 yılı geçmemiş ürünler kullanmalısınız. Yani son kullanma tarihine en az 2 yıl kalmış ürün kullanmalısınız.
Diğer sebep ise, çok ucuza satılan balık yağı kullanıyorsunuz demektir. Ham maddesi Çin kökenlidir ve kalitesi düşüktür. Bu durumda kullanmamak, kullanmaktan daha iyidir. -
ahenk90
A
kullanıcısına yanıt
ilk önce cevap için çok teşekürler
günde 2 tane kullanıyor sabah ve akşam
ocean 1200 mg olanından benim günde 2 tane kullandırma sebebim vucudun ihtiyacı olanı tam olarak karşılaması için annemin norolojik rahatsızlıgı var dha oranı bizim için önemli 2 tane aldıgında 500 mg anca geçiyor çoğu uzman en az 500 mg alması gerektigini söylüyorya tabii yanlış bi bilgi vermek istemem canan karataya kalsa günde 3-4 tane kullanması lazımmış bizim ülkedeki balık haplarının yurt dışında satılanlara göre malum degerleri düşük
sizce kullanmaya devam etsin mi ilk önce vucudunun baı bölgölerindeki o kırmızı lekeler geçtikten sonra mı devam edelim aynı sivilceye benziyor son kullanma tarihinde sıkıntı yok 2021 e kadar -
selamlar,quote:
Orijinalden alıntı: berrakk
arkadaşlar bir şey sormak istiyorum bu balık hapı alerjik reaksiyoan yol açabilir mi?1 aydan veri kullanıyorgünde 2 tane annemin vücudunda kırmızı lekeler var son 1 haftadır felan sebebi ne olabilir tabiki başka ilaçlarıda var ama balık hapından şüpheleniyorum bunu nasıl anlayabiliriz
3 marka kapsül omega3 kullandım. üçüde bende kaşıntı yaptı.
size tavsiyem sıvı olanını kullanmak. -
berrakk
B
kullanıcısına yanıt
Maalesef balık yağı konusunda önemsenmeyen bir detay var.
Balık yağları emiliminin gerçekleşmesi için lipaz enzimine ihtiyaç duyar. Eğer annenizin lipaz enzimi düşükse isterseniz günde 1200 mg'lık 5 kapsül içirin yine de fayda göremezsiniz.
Lipaz enzimi yaşı 40'ın üzerinde olan kişilerde düşük çıkabilir (yaşa bağlı olarak) ancak 10 yaşında çocuklarda bile düşük çıktığı görülmüştür.
Belkide lekelerin çıkış sebebi buna bağlı, emilim gerçekleşmediği için lekeler oluşuyor (emilim kandan olduğu için).
Bu durumda balık yağı değilde krill yağına yönelmelisiniz. Krill yağının içinde fosfolipidler mevcut olduğu için emiliminde lipaz enzimine ihtiyaç kalmıyor. Fosfolipidler direk taşıyıcı görevi görüyor.
Ayrıca 500 mg'lık bir krill yağı kapsülü, 1200 mg'lık balık yağı kapsülünden daha etkilidir. Herhangi bir kayıp yaşanmaz, %100'ü emilir.
Sizin yerinizde olsam krill yağını denerdim.
Eğer yine lekeler çıkarsa (ki sanmıyorum) başka bir sıkıntı var demektir.
-
Faydalı ve bilgilendirici yazılarınızı okuyorum, teşekkürler.
Balık yağı ile beraber koenzim Q10 kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Birlikte kullanımı elzem midir? -
bugün doktora gittiler o lekeler için balık yağının alerji yapmayacagını söylemiş yani ondan degildir diye annem cevizde yiyordu cevizden olabilirmiş şimdi günde 2 tane balık hapı kullanıyor üstüne ceviz yumurta felan derken belkide omega 3 fazla geldi buda olasılık -
berrakk
B
kullanıcısına yanıt
bir süre besin destek ürünlerine ara verin.
sadece doktorunuzun verdiği ilaçlara devam edin. -
Ya bu omega 3 olayı hakikaten sıkıntı. İlaç kullansan vücut alacak mı almayacak mı bilemiyorsun yani emilim olayı önemli. Hafta en azından bir gün balık yemek gerek ama hangimiz yiyoruz😊
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi eagle-1453 -- 18 Ekim 2018; 13:33:16 >
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
eagle-1453
E
kullanıcısına yanıt
bu kışı balık yiyerek atlatmayı düşünüyorum. en az haftada 2 gün.
husisi set üstü fırın aldım.
balkona uzatma kablosu çekiyorum. koku vs olmuyor.
yılbaşından sonra bakarız .. -
celebic
kullanıcısına yanıt
Öncelikle ilginiz için çok teşekkürler.
Koenzim denilince akla sadece Q10 gelmemeli. Örneğin müthiş bir koenzim daha mevcut. NADH
Ama ülkemizde koenzim denilince akla Ubiquinone ve Ubiquinol geliyor.
Ubiquinone, Q10'un aktif olmayanı veya diğer söylem ile okside olmuş olanı. Daha ucuzdur zira elde edilmesi ubiquinol'a nazaran daha kolaydır.
Ubiquinol ise Q10'un aktif olanı yani okside olmamış olanı diğer adı ile QH.
Her ikiside yağda çözünür.
Yağda çözündükleri için firmalar balık yağı ile birlikte piyasaya sunuyorlar. Ancak bu sadece balık yağında çözünür anlamına gelmiyor.
Çiçek yağında da, zeytin yağında da çözünür. Dolayısı ile sadece Q10 almışsanız yani ubiquinone, kapsülü zeytin yağına bandırıp yutabilirsiniz veya çiçek yağına.
Yine sadece QH yani ubiquinol almışsanız yine zeytin yağına veya çiçek yağına bandırıp yutabilirsiniz.
Ancak içeriğinde yani kapsülün içinde balık yağı veya çiçek yağı veya zeytin yağı varsa daha avantajlıdır. Çünkü siz kapsülü yuttuğunuzda aldığınız koenzim zaten çözünmüş olacaktır.
Koenzimin en faydalı olanı Q10 yani ubiquinone formunda olanıdır. Çünkü vücudunuz ihtiyaç duyduğu anda koenzimi QH'a yani ubiquinol'a çevirir.
Ülkemizde QH yani ubiquinol oldukça pahalıya satılmaktadır, ancak yumuşak jel kapsüller hava aldığı için (hava aldığı için kapsül içinde ubiquinol, ubiquinone'a dönüşmektedir) ve zaten midede ubiquinol okside olup ubiquinone'a çevrildiği için paranızı boşa harcamaktasınız.
Örneğin Omepa Q10 isimli ürün ubiquinol formundadır ama ismi Omepa Q10'dur. Üreticinin ne kadar bilgisiz olduğunun göstergesidir. Ürünün ismi Omepa Q10 ama içeriğinde ubiquinol var, halbuki isminin Omepa QH olması gerekirdi. Omepa Q10 derseniz içeriğine ubiquinone koymalıydınız.
Omepa Q10 isimli ürünü alan arkadaşlar ciddi ödemeler yaparak gereksiz yere çok para harcamaktadırlar. Yine Ocean Koenzim QH alanlar veya Ocean Pulse alanlarda aynı hatayı yapmaktadırlar.
Neden?
1- Kullandıkları kapsül formatı yumuşak jel kapsüldür, üzerinde gözle göremediğimiz küçük delikler vardır ve o deliklerden hava girdiği için içeriğinde bulunan QH yani ubiquinol ucuz olan ubiquinone'a yani Q10'a çevrilmektedir,
2- Farz edelim ki kapsüller hava almadı, yuttunuz, bu seferde midenizde okside olup kana karışmadan ubiquinone'a çevrilirler yine paranızı boşa vermiş olursunuz,
3- Midenizde de okside olmadığını yani ubiquinone'a çevrilmediğini düşünelim, bu seferde bağırsaklarda emilimden hemen önce ubiquinone'a çevrilirler yine paranızı boşa vermiş olursunuz,
Kısacası QH yani ubiquinol'a fazla para verip almak çok ama çok yanlıştır.
Eğer bir firma QH yani ubiquinol içerikli ürün üretecekse kapsülleri mutlaka licaps olmalıdır bu yeterli mi hayır, licaps olacak artı enterik kaplı olacak. Yani sadece bağırsakta çözünebilir olacak.
Bizde kendi ürünümüzü QH yani ubiquinol formatında ürettirebilirdik ve çok daha yüksek paralara satabilirdik, ancak yukarıda bahsettiğim tüm sebeplerle bunu yapmadık. İnsanları kandırmak istemedik.
Koenzim kullanacaksanız kesinlikle Q10 yani ubiquinone kullanın ancak yetmez, yanında selenyum ve e vitamini de kullanmalısınız. Ayrıca çözünmesi içinde yağ şarttır.
Neden selenyum olmalı çünkü vücudunuzda selenyum eksikliği varsa ubiquinone, ubiquinol'a çevrilmez, vücut ubiquinone formatında depo eder, kullanacağı zamanda selenyum vasıtası ile ubiquinol'a çevirip kullanır. E vitamini de selenyumu destekler.
Vücudunuzda selenyum eksikliği varsa isterseniz günde 1 kutu ubiquinone için faydası selenyumunuz kadardır ve selenyum eksikse vücut bunu depolamaz.
Ubiquinol ise hiç depolanmamaktadır, fazlası vücuttan atılır.
Firmalar şu üç kağıdı yapmaktalar. Müşteri Q10 yani ubiquinone satın almakta ama çok fayda görmeyince firma aktif formda değil o yüzden fayda görmemişsiniz, ubiquinol yani aktif formda olanı kullan ki faydasını görün demektedirler.
Yani insanları ucuzdan pahalıya yönlendirmektedirler.
Eğer dürüst olsalardı, selenyumla birlikte alın demeleri yeterli idi. Türkiye'de üreticilerin çoğunun ne kadar sallapati olduğunun da bir göstergesidir bu. Çünkü selenyumsuz koenzim q10 yani ubiquinone asla olmaz. Olmazsa olmazlardandır...
Ubiquinol içinde geçerlidir bu. Selenyumsuz olmaz.
Selenyum tahmin edemeyeceğiniz kadar önemli bir mineraldir. Kanser tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak aynı zamanda inanılmaz tehlikelidir. Azıda zararlıdır, çoğuda... O nedenle son derece dikkat edilmesi gerekir.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ahenk90 -- 20 Ekim 2018; 7:35:46 >
Ip işlemleri
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
