Şimdi Ara

Omega 3 Balık Yağı/Şurup - Kalp ve Beyin Sağlığı (170. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
3.517
Cevap
113
Favori
368.737
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
15 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 168169170171172
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ahenk90 A kullanıcısına yanıt
    Faydalı bilgiler için teşekkür ederim. Peki sizin bu yazdıklarınız doğrultusunda öneriniz hangi ürün olacaktır?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • celebic kullanıcısına yanıt
    Bu sizin bütçenize bağlı birazda.

    Hesaplamayı siz yapmalısınız.

    1- Koenzim olarak ubiquinone (Q10) tavsiye ederim, sade alırsanız yağa bandırarak yutun, içeriğinde yağ olan alırsanız balık yağı ve krill yağlı olanları tercih etmelisiniz,

    2- Koenzim selenyumsuz olmayacağı için artı selenyum almalısınız yoksa koenzimden yeteri faydayı elde edemezsiniz. Sadece selenyum takviyeleri satılıyor ek olarak tercih edebilirsiniz,

    3- Ubiquinol yani QH tavsiye etmem, hem pahalı hemde daha önceki yazıda anlattığım üzere okside olmadan emilmesi pek mümkün olmuyor, paranız boşa gidiyor...

    Her üretici kendi ürünü satılsın ister tüketicilerde hem uygun fiyatlı hemde en çok yarar sağlayabileceği ürünleri tercih etmek ister.

    Birde şu var bir ürünü 1 ay kullanarak faydasından emin olamazsınız. En az 3 ay kullanılması gerekiyor. Bu takviye edici gıdalar için böyle. İlaçlar içinse içeriklerinde kimyasal barındırdığı için süresi 20-25 gündür.

    Takviye edici gıdaları ilaçlar gibi düşünmemelisiniz. Başınız ağrır 1 hap atarsınız 2 saatte geçer. Ama takviye edici gıdalarda böyle olmaz.

    Eşim, migren idi, avmigran kullanıyordu şu an migrenden kurtulmuş durumda. Israr etmeme rağmen yıllarca takviye edici kullanmadı, ben yutamıyorum diyerek kaçındı. Sonunda ikna ettim ve 4 aydan beri avmigran kullanmıyor çünkü başı artık ağrımıyor.

    Takviye edici gıdaların etkileri kalıcıdır ama faydasını elde etmek için kullanım süresi uzun olmalıdır.

    Biz yaz aylarına girerken aspir yağı çok satarız. Özellikle hanımlar yaz aylarında fit görünmek için aspir yağına başlarlar. 1-2 ay kullanıp fit olmaya çalışırlar. Yaz aylarının sonuna doğru aspir yağı satışımız durur. Çok yanlıştır bu, gerçekten zayıflamak isteyen aspir yağını en az 4 ay kullanmalıdır.




  • ahenk90 A kullanıcısına yanıt
    Ubiquinol içerikli Omepa Q10 kullanıyordum ama fiyatlar dıj güjler yüzünden uçtu.



    Sizin anlattıklarınıza göre param havaya uçuyormu?. Peki önereceğiniz spesifik bir ürün var mı?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ahenk90 A kullanıcısına yanıt
    Hocam müsait olduğunuz bir zaman aspir yağı hakkında bilgi ve ürün önerisi verebilir misiniz? Eşimin ilgisini çekti. Teşekkür ve selamlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • celebic kullanıcısına yanıt
    Aspir yağı metabolizmayı hızlandıran ve bu yol ile vücuttaki yağları yakan bir yağ.

    Yağ olarak almak yerine yumuşak jel kapsül olarak tavsiye ederim.

    Diğer türlü tadı ve kokusu kötü olduğundan tüketmeniz zor olacaktır.

    Ancak en az 4 ay kullanmalısınız ki, faydasını görmeniz mümkün olsun.

    Yine marka ismi vermek istemiyorum, internet üzerinden belli başlı markaların ürünlerinden alabilirsiniz daha uygun fiyata gelecektir.
  • Merhabalar, sporla uğraşıyorum.Düzenli beslenmenin yanına balık yağı almayı düşünüyorum.Hangisini tavsiye edersiniz? Ocean plus gözüme çarpmıştı.Ayrıca b12 değerim alt sınırdaymış.Balık yağı bunu da yükseltebilir mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Josepth kullanıcısına yanıt
    ocean plus un değerleri iyi, balık yağı ile b12 yükselmez ama onun içinde methyl formdaki ocean methly b12 alabilirsiniz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sevgili arkadaşlar merhaba,
    3 gün önce internetten Ocean Omega 3 Portakallı Şurup aldım. Eczaneden fazlasıyla ucuzdu bugün geldi içtim fakat balık tadı çok az. Ürün faturalı. Kutusundan kontol ettim ifos vs. de tam gözüküyor. Bu ürünün özelliği mi böyle yoksa ürün sahte olabilir mi. Sağlık için içerken sağlığımızdan olmayalım. Birebir sahte ürün yapmış olabilirler mi?
  • Josepth kullanıcısına yanıt
    Sporla uğraşıyorsanız Kyani ürünlerine bakın. En doğal ve güçlü olanları Kyani ürünleri.

    Ben kullanıyorum, faydasını gördüm, görüyorum.
  • Bu listeye bakarak Nature’s Supreme Omega 3 1000 Mg 60 Kapsül servis başı maliyeti ve faydası olarak en iyisi görülmekte. Siz ne dersiniz? yoksa başkasını mı tavsiye edersiniz?

    https://eniyi-haber.com/en-iyi-balik-yagi/
  • ahenk90 A kullanıcısına yanıt
    Hocam merhabalar.Yazdıklarınızın çoğunu okudum.Omega 3 için aklımda Ocean plus vardı ancak siz önermeyince vazgeçtim hangi markayı önerirsiniz acaba f/p açıısndan ? Selenyum ve Q10 dan da bahsetmişşiniz acaba hangi ürünleri önerirsiniz? Son olarak 23 yaşındayım ve saçlarımda genetik dökülme var acaba önerebileceğiniz bir şey var mı ? Tüm tahlillleri yaptırdım ancak hiçbir anormallik yok sadece şuan dökülmesini istemiyorum geciktirmek için yapabileceğim bir şey var mı?
  • karakorsan95 kullanıcısına yanıt
    Benim bu konuda tavsiyem mutlak surette omega 3 için krill yağı kullanmanızdır.

    Krill yağının hem emilimi yüksektir hemde krill yağının elde edildiği krill denilen küçük canlıların elde edildiği yerler kirlenmemiş denizlerdir. Krillerde kuzey ve güney kutbundaki denizlerden elde ediliyor olup kesinlikle ağır metal içermezler.

    Eczacı Mehmet Müderrisoğlu'nun aşağıda vereceğim videosu da size fikir verecektir.

    Sağlık Haberleriyoutube
    Hangi Omega 3 takviyesini kullanmalıyım? M. Müderrisoğlu yanıtlıyor.
    https://www.youtube.com/watch?v=MEmZFNN7yy8&t=3s


    Koenzim Q10 kullananlara tavsiyem ise Koenzim Q10 alıyorsanız yanında Selenyum ve E Vitamini de almanız gerekmektedir. Zira Selenyum eksikliği halinde Koenzim Q10 vücudunuzda depolanmaz, fazlası dışarı atılır paranızı boşa vermiş olursunuz. Ayrıca Selenyum Koenzim Q10'un Ubiquinol'a çevrilmesinde etkilidir. Ubiquinol, Koenzim Q10'un aktif hali olup vücudun kullanması için bu çevrim şarttır. Selenyum eksikliğiniz varsa bu çevrim gerçekleşmez ve yine paranız boşa gider.

    O zaman olaya şöyle bakalım;

    1- Koenzim Q10 yağ ile birlikte emilimi yüksek bir madde olduğu için mutlaka yağ ile birlikte alınmalıdır, bu nedenle üreticiler balık yağı ve koenzim Q10 ihtiva eden ürünler üretmişlerdir,

    2- Koenzim Q10 alırken ayrıca Selenyum mutlaka gereklidir, zira Selenyum Koenzim Q10 için gereklidir,

    3- Selenyumun etkinliğini güçlendirmek için E vitamini de şarttır. Neden? Çünkü selenyumun azlığı da insana zararlıdır, çokluğu da zararlıdır. Daha çok fayda sağlayayım diye fazla selenyum alırsanız zehirlenirsiniz. Ama Selenyumun etkinliğini E vitamini ile arttırırsanız az Selenyumla zehirlenmeden çok iş yapmış olursunuz.

    Bunu şuna benzetebilirim; Yeni nesil araçlarda yüksek verim için çift turbo kullanılmaktadır.

    O zaman, hem krill yağı, hem koenzim q10, hem selenyum hemde e vitamini içeren, Türkiye'de tek bir ürün mevcut.

    Kesinlikle tavsiyem; Krinol Q10 Premium'dur.




  • http://www.kisiselgelisim.com/krill-yagi-krill-oil-ile-ilgili-yaniltici-gercekler/ hocam internette dolasirken boyle bir siteye denk geldim acaba dogru mi yazdiklari ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Civa içermeyen güvenilir marka hangisi arkadaşlar



    Now food var sanırım ancak orjinalini kim satar acaba

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • karakorsan95 kullanıcısına yanıt
    Aşağıdaki bilgiler size oldukça detaylı bilgi verecektir.



    ANKARA ECZACI ODASI / AR-GE KOMİSYONU ANKARA ECZACI ODASI / AR-GE KOMİSYONU tarafından 2016 yılında yapılan
    "Omega Yağ Asitleri ve Sağlık Üzerine Etkileri" isimli Kongrede yapılan sunumdan alınmıştır.



    KRİLL YAĞI ve SAĞLIK İLİŞKİSİ

    Prof.Dr.Nevin ŞANLIER
    Araş.Gör. Hatice BÖLÜKBAŞI

    Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, Ankara

    GİRİŞ

    “Krill” (Euphausia superba) Norveç dilinde “yavru balık” anlamına gelmektedir. Aynı
    zamanda Euphausiacea ailesine ait deniz kabuklularını tanımlamak için kullanılan bir terimdir
    (Nicol et al., 1997; Tou et al., 2007). Antartik okyanusun soğuk sularında yaşayan
    karidese benzer küçük kabuklu deniz canlısıdır (Nicol et al.,1997; Hector et al., 2012).
    Diğer kabuklara benzer şekilde kitin yapıya sahip, ancak görünür dış solungaçları, parlayan
    organlar, baş ve göğüs kısmında tamamıyla aktif proteolitik enzim içermesi ile diğer
    kabuklulardan ayrılır (Tou et al., 2007). Krill en küçük milimetrik boyutlarından 15 cm uzunluğuna
    kadar değişebilmekte ve 85 kadar türü bulunmaktadır (Nicol et al., 1997). Vücutlarında
    ve yumurtalarında omega-3 (EPA, DHA) sentezleyebilmek için alg ile beslenirler.
    Fırsatçı özelliği olduğu için mümkün olan her türlü planktonla beslenebilirler (Atkinson et
    al., 2004; Bettina et al., 2009; Perissinotto et al., 2009). Antartika krili diğer balıklar gibi
    ağır metal ve kirleticileri tüketmemektedir (Tou et al., 2007).

    Dünya çapındaki okyanuslarda yaşaması nedeniyle krill dünyadaki en kalabalık hayvan
    türlerden biridir. Bu bolluğuna rağmen krill’in genellikle su ürünleri yetiştiriciliği, sportif
    balıkçılık ve ticari ürün olarak akvaryumda yem şeklinde kullanımına odaklanılmıştır
    (Tou et al., 2007). Yaygın olarak balina yiyeceği olarak bilinmesine rağmen, aynı zamanda
    foklar, deniz kuşları, balıklar ve az oranda da olsa insanlar için besin kaynağıdır. Krill’in farklı
    türlerinden sadece iki türü Antartik (Euphausia Superba) ve Pasifik (Euphausia Pacifica)
    krill’i ticari ürün olarak toplanmaktadır (Nicol et al., 1997). İnsan tüketimi için ticari krill
    ürünleri, çoğunlukla dondurulmuş çiğ krill, haşlanmış krill ve kabuğu soyulmuş krill eti
    şeklindedir. Krill’in insanlar için bir besin kaynağı olarak kullanımında teknolojik ilerlemeler
    ve yeni ürünlerin geliştirilmesiyle birlikte artış beklenmektedir (Tou et al., 2007).


    Enerji ve besin öğesi içeriği

    Krill taze ağırlıkta %10-11 protein, %2-6 yağ, %0.3-0.6 karbonhidrat, %2 kitin ve %3-4
    kadar mineral içermektedir. Lipit içeriği cinsiyete göre büyük farklılıklar göstermektedir.
    Erkek krill %2-4 yağ, dişi krill ise %5-6 yağ içerir (Clarke et al., 1980). Kuru ağırlıkta ise
    %60-78 kadar protein, %7-26 yağ ve %12-17 kadar mineral bulunmaktadır (Savage et al.,
    1987). Krill α-linoleik asit (18:3, ω-3) ve linolenik asit (18:2, ω-6) gibi esansiyel yağ asitlerini
    içermektedir. Ayrıca krill’de doymuş yağ asitleri (%26.1) ve tekli doymamış yağ asitleri
    (MUFA) (%24.2) düşük iken, çoklu doymamış yağ asitleri (PUFA) (%48.5) yüksektir. Krill’in
    yağ asit örüntüsü karides ve balığa benzemektedir. Ancak balıktaki çoğu yağ asidi trigliserit
    formdayken, kabuklu hayvanlarda yağ asitlerinin %65’i fosfolipit formdadır. Krill içindeki
    kolesterol seviyesi balıktan daha yüksek, karidese göre düşüktür. Krill’de kolesterol doku
    içinde 62.1- 71.6 mg/100 g değerindeyken, krill yağında ise 17 -76.3 mg/g arasındadır
    (Tou et al., 2007).

    Krill bakır, demir, manganez çinko ve diğer eser elementleri içermektedir. Aynı zamanda
    kalsiyum, flor, magnezyum ve fosfor açısından da zengin bir kaynaktır. Krill A, E ve
    B vitaminleri özellikle B12, B6 ve folik asit ihtiva etmektedir. Ancak krill demir ve D vitamini
    açısından fakirdir. Ancak besin değeri düşünüldüğünde iyi bir kaynak olması insanlar
    tarafından tüketimini cazip hale getirmektedir (Tou et al., 2007).


    Neden krill yağı?

    Balık yağının aksine, suda çözünebilen krill yağı 1990’larda keşfedilmiştir. Gıda takviyesi
    olarak tüm dünyada 2001 yılında kullanılmaya başlanan krill yağı, NASA’da astronotların
    beslenme programında 2002 yılından beri kullanılmaktadır. Belçika’da 2010 yılında,
    Danimarka’da da 2011 yılında yılın ürünü olarak seçilmiştir (Sevim, 2013). Krill yağını
    diğer yağlardan üstün tutan temelde dört bileşen bulunmaktadır. Bunlar; içeriğindeki yağ
    türünün fosfolipit formda olması, ORAC değerinin (oksijen radikal emme kapasitesi) yüksek
    olması, omega-3 ve astaksantin içeriğidir.


    ORAC değeri (oksijen radikal emme kapasitesi)

    İnsan vücudundaki her hücre günde ortalama 10.000 serbest radikal saldırısına
    maruz kalmaktadır. Vücuttaki serbest radikallerin artışını önlemek için antioksidan tüketimini
    arttırmak gerekir. ORAC (oksijen radikal emme kapasitesi), kimyasal biyomarkırlar
    kullanarak maddelerin toplam antioksidan güçlerini ölçen bir yöntemdir. Vücuttaki “serbest
    radikaller” olarak adlandırılan ve başta kanser olmak üzere pek çok hastalığa yol
    açan maddelerin yok edilmesi, yani emilim değerini belirten ve besinler için kullanılan bir
    ölçektir. Ağır metal ve civa içermeyen krill yağının ORAC değerinin yüksek olduğu ve bu
    sayede kansere karşı koruyuculuğu ve yaşlanmayı geciktirdiği bildirilmektedir. Krill yağı
    balık yağına göre ORAC testi baz alındığında E, A, D vitaminleri ile astaksantin gibi güçlü
    antioksidanları içermesi sonucunda 48 kez daha fazla antioksidan etkiye sahip olduğu ve
    koenzim Q10’den 34 kat daha etkili olduğu tespit edilmiştir (Farooqui et al., 2009; Sevim,
    2013). Başka bir çalışmada ise, krill yağının fare karaciğerinde hepatik antioksidan enzimleri
    yüksek derecede etkilediği, katalaz, glutatyon peroksidaz ve süperoksit dismutaz
    aktivitelerini anlamlı şekilde artırdığı tespit edilmiştir (Venkatraman et al., 1994).


    Omega-3 yağ asiti içeriği

    Elzem yağ asidi olan omega-3 yağ asidi, vücutta EPA ve DHA şeklinde metabolize
    olmaktadır. EPA ve DHA bebeklerde beyin, sinir sistemi ve göz gelişimini hızlandıran,
    yetişkinlerde romatoit artrit gelişimini yavaşlatan, yüksek kan trigliserit değerlerini
    düşüren, kardiyak aritmileri engelleyen, enfarktüs sonrası sağ kalım oranını arttıran, kan
    pıhtılaşmasını azaltan, damar sertliğini önleyen, kan basıncını azaltan ve Alzheimer hastalığını
    yavaşlatan uzun zincirli yağ asitleridir (Sevim, 2013).


    Fosfolipit yapı

    Krill’de bulunan uzun zincirli yağ asitlerinden omega-3 yağ asitinin çoğu fosfatidilkolin
    ve fosfatidiletanolamin gibi fosfolipit formunda bulunmaktadır. Buna karşın alglerden,
    morina karaciğerinden, foklardan ve/veya balık yağından elde edilen omega yağ asitleri
    trigliserit formdadırlar (Jacobsen et al., 2013). Fosfolipitlere bağlı omega-3 suda çözünebilir
    halde iken, balık yağındaki omega-3 çözünemez. Bu nedenle krill’deki omega-3’ün
    vücudumuz tarafından emilebilir ve kullanılabilir olması için önemli bir faktördür (Nash et
    al., 2014). Omega-3 fosfolipitleri hücre fonksiyonlarının gerçekleşmesi ve yapılandırılması
    için omega-3 trigliseritlerinden çok daha etkilidir (Chandrasekar et al., 1996). Diğer kaynaklarla
    karşılaştırıldığında; omega-3’ün fosfolipitlerle taşındığında, bağırsaktan emilimi
    daha etkili olduğu için biyoyararlanımı daha da artmaktadır (Maki et al., 2009; Jacobsen
    et al., 2013). Omega-3 yağ asitlerinin biyoyararlanımı bulundukları kimyasal forma
    bağlıdır. EPA +DHA‘nın üç yaygın formu; esterleşmiş trigliserit (balık yağı), etil ester (balık
    yağı) ve fosfolipit (krill yağı) kendi aralarında biyoyararlanım açısından karşılaşt
    çalışma, krill yağının EPA ve DHA miktarı balık yağına nazaran daha az olmasına rağmen,
    fosfolipit formu sayesinde biyoyararlanımının yüksek ve daha iyi tolere edildiğine dair
    bulguları desteklemektedir (Ulven et al., 2011). Krill yağının düşük fosfolipit yerine yüksek
    fosfolipit içermesi durumunda biyoyararlanımının arttığını gösteren çalışmalar da
    mevcuttur (Ramprasath et al., 2015). Başka bir çalışmada ise, eşit miktarda EPA ve DHA
    içeren etil ester ve trigliserit formdaki balık yağı ve krill yağının biyoyararlanımı araştırılmış
    ve her gruba farklı formda eşit miktarda (1.3 g/gün) EPA ve DHA sağlayacak şekilde balık
    yağı formları veya krill yağı verilmiştir. Dört hafta sonunda gruplar arasında açlık plazma
    EPA ve DHA konsantrasyonları bakımından farklılık gözlenmemiştir. Kırmızı kan hücrelerindeki
    EPA ve DHA düzeyi açısından gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır
    (Yurko-Mauro et al., 2015).


    Astaksantin içeriği

    Somon balığına, karidese ve flamingoya pembe-kırmızı rengini veren β-karoten ve
    A vitamini benzeri güçlü antioksidan özellik gösteren bir pigmenttir. Astaksantin’in antioksidan
    aktivitesi lutein, kantaksantin ve β-karotenden 10 kat, E vitamininden ise 500
    kat daha güçlüdür (Mısır, 2012; Tou et al., 2007). Krill 1.5-2.0 mg/100 g konsantrasyonda
    astaksantin içermektedir. Bu durum krill’in astaksantin açısından zengin bir kaynak olduğunu
    göstermektedir (Tou et al.,2007, Sevim, 2013).

    Astaksantin kan-beyin bariyerini geçiş yeteneği üstün olan bir antioksidandır. Hücre
    hasarına neden olan ve kalp hastalıkları, kanser ve yaşa bağlı hastalık riskini artıran serbest
    radikalleri nötralize eder (Fassett et al., 2011; Bergea et al., 2014). Astaksantin’in
    katarakt, diyabet, kalp hastalığı, sinir hastalıkları ve bazı kanserlerin tedavisinde önemli
    rol oynadığı, anti-aging olarak kullanıldığı bilinmektedir (Tou et al., 2007; Mısır, 2012).
    Krill yağında antioksidan aktivite gösteren astaksantin oksidasyona karşı dayanıklılığını
    açıklamaktadır. Yağın oksidasyonunun en alt düzeyde olması yağın uzun ömürlü olmasını
    sağlarken, kokusunun ve tadının bozulmasını da engellemektedir (Arnold et al.,2010).
    Son yıllarda krill yağı ve balık yağı arasındaki farklılıklar tartışılan bir konudur. Yapılan
    çalışmalarda, krill yağı kapsüllerinin içerdiği EPA ve DHA miktarı balık yağı kapsüllerine
    göre az olmasına rağmen, krill yağının fosfolipit formundan dolayı omega-3 yağ asitlerinin
    daha etkili olduğu bildirilmektedir. Krill yağı soft jel formunda sadece gıda takviyesi
    olarak mevcutken, balık yağının hem ilaç, hem de gıda takviyesi olarak sıvı ve soft jel
    formu bulunmaktadır. Balık yağının soft jel formu boyut bakımından krill yağına göre
    daha büyük olup, bu durum yutma güçlüğüne sebep olabilmektedir. Ayrıca krill yağı balık
    yağından farklı olarak antioksidan potansiyeli artıran, atletik performans, kardiyovasküler
    hastalık ve enflamasyon üzerine pozitif etkileri olan ve krill yağına kırmızı-pembe rengini
    veren astaksantin pigmentini de içermektedir (Tou et al., 2007; Hector et al.,2012).
    Krill yağının çeşitli hastalıklar üzerine etkilerinin incelendiği farklı çalışmalar bulunmaktadır.


    Krill Yağı ve Hastalıklarla İlişkisi

    Krill yağı ve kardiyovasküler hastalıklar

    Omega-3 yağ asitlerinin (EPA ve DHA) başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere
    birçok hastalığa karşı pozitif etkileri mevcut olup, kardiyovasküler hastalıkları önlemek
    amacıyla balık ya da balık yağı tüketimi önerilmektedir. Bunlara altenatif olarak, EPA ve
    DHA’yı içeren krill yağı, içerdiği yağ asitleri sebebiyle balık yağına benzer şekilde kalp üzerinde
    olumlu etkiye sahip olduğu düşünülmektedir (Backes et al., 2014).

    Krill yağının kan lipitlerinden özellikle kolesterol düzeyleri üzerine etkilerinin
    araştırıldığı bir çalışmada, yüksek kolesterol ve trigliserit seviyelerine sahip katılımcılara
    farklı miktarlarda (1. grup BKİ≤30 ise 2 g/gün, BKİ>30 ise 3 g/gün; 2. grup: BKİ≤30 ise 1 g/
    gün, BKİ>30 1.5 g/gün; 3. grup: 3 g/gün balık yağı; 4. grup: plasebo) krill yağı ve balık yağı
    verilmiştir. Çalışmanın sonucunda; krill yağı alan gruplarda toplam kolesterol seviyesinde
    krill yağı alan gruplarda %13 ve %18 azalma, balık yağı alan grupta % 6 azalma, plasebo
    alan grupta ise %6 artış olduğu tespit edilmiştir. LDL kolesterol seviyeleri ise krill yağı alan
    gruplarda, sırasıyla %32 ve %39, balık yağı alan grupta %5 azalma saptanırken plasebo
    grubunda artış saptanmıştır. HDL kolesterol düzeyleri krill grubunda %42 ve %60 artış
    saptanırken balık yağı ve plasebo alan gruplarda %4 artış görülmüştür. Sadece yüksek
    miktarda krill yağı alan grubun trigliserit seviyelerinde anlamlı bir düşüş rapor edilmiştir
    (Bunea et al., 2004). Yapılan bir başka çalışmada ise trigliserit düzeyi sınırda/yüksek ancak
    balık tüketimi az olan bireylere zeytinyağı ve krill yağı verilmiştir. Çalışma sonucunda krill
    yağı tüketenlerin trigliserit düzeyleri zeytinyağı alanlara göre anlamlı şekilde düşük bulunmuştur
    (Berge et al., 2014). Krill yağı içeriğindeki omega-3 yağ asitleri sayesinde kanın
    pıhtılaşma riskini azaltarak kalp hastalarında etkili olduğu düşünülmektedir.


    Krill yağı ve obezite/insülin direnci

    Son yıllarda yüksek yağlı diyetlerin hepatik steatozis patojenezindeki rolü üzerine
    odaklanılmış ve yüksek yağlı diyetlerin hiperglisemiyi, hiperinsülinemiyi, obeziteyi artırdığı
    ve non-alkolik karaciğer yağlanmasını tetiklediği rapor edilmiştir. Krill yağının glikoz ve lipit
    metabolizmasını pozitif yönde etkileyeceği, hepatik steatozise karşı koruyucu etkisi
    olabileceği bildirilmektedir (Ferramosca et al., 2015). Yapılan çalışmalarda, yüksek yağlı
    diyetle birlikte krill yağı kullanımının ağırlık artışını engellediği ve insülin direncini azalttığı tespit edilmiştir. Krill yağı ilavesi yapılan ve yüksek yağlı diyetle beslenen farelerde
    toplam karaciğer kütlesinin ve toplam karaciğer yağlanmasının azaldığı, hepatomegali,
    hepatik steatozis ve hiperkolestrolemi gelişiminin engellendiği, serum adinopektin seviyesinin
    arttığı ise bilinmektedir (Tandy et al., 2009; Bjørndala et al., 2012; Ferramosca et
    al., 2015). Obez kişilerde krill yağı takviyesinin aşırı periferik endokanabinoid aktivitesini
    azalttığı, bel/kalça oranı ve viseral yağ/iskelet kası kütlesi oranı gibi metabolik sendromun
    bazı parametrelerini iyileştirecek kapasiteye sahip olduğu belirtilmektedir (Bjørndala et
    al., 2012).


    Krill yağı ve bilişsel fonksiyon


    Krill yağının omega-3 yağ asitlerinden zengin olması beyin fonksiyonları üzerine
    olumlu etkileri olabileceğini düşündürmektedir. Omega-3 yağ asitlerinin beyin asetilkolin
    seviyelerini ve sinaptik vezikül yoğunluğunu artırdığı, bilişsel fonksiyonu geliştirdiği, antiinflamatuvar
    etkisi olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda depresyon üzerine olumlu etkileri
    de söz konusudur (Burri, 2015). Kolin vücutta bellekle ilişkili bir nörotransmtter olup
    asetilkolin üretiminde kullanılmaktadır. Yaş ilerledikçe asetilkolin gibi nörotransmitterlerde
    azalma meydana gelmektedir. Dolayısıyla fosfotidilkolin gibi kolin içeren takviyelerin
    alınmasının asetilkolin üretimini uyaracağı ve merkezi sinir sistemine yararlı etkilerinin
    olacağını bildirilmektedir.

    İnsan beyninde en çok bulunan yağ asiti olan DHA, beyindeki toplam yağ asitinin
    %15’ini oluşturmaktadır. Beyin dokusundaki omega-3 eksikliği işlevsel bozukluk ve
    gelişimde sıkıntılara yol açabilmektedir. Demans hastalarının beyin dokusunda DHA seviyesinde
    azalma olabilmektedir. Yapılan bir çalışmada, birinci gruba 12 hafta boyunca
    PUFA’nın fosfotidilkolinle bütünleştiği krill yağı, ikinci gruba PUFA’nın trigliseritle bütünleşmiş
    formda olan sardalya yağı, kontrol grubuna ise kısa ve orta zincirli trigliseritler
    kapsül olarak verilmiştir. Çalışma sonucunda krill yağı ve sardalya yağı kapsülü alan grupta,
    trigliserit alan gruba göre serebral korteks oksihemoglabin konsantrasyonun daha fazla
    arttığı tespit edilmiştir. Oksihemoglobin konsantrasyonun artışı beyin fonksiyonlarının
    artışını göstermektedir. Bu nedenle çalışma omega-3 yağ asitlerinin bilişsel fonksiyonu
    aktifleştirdiğini desteklemektedir (Konagai et al., 2013). Başka bir çalışmada ise krill
    yağından elde edilen fosfolipitin üç boyutlu öğrenme üzerine etkileri araştırılmış ve üç
    hafta sonunda yüksek ve düşük doz EPA ve DHA alımının kontrol grubuna göre kısa ve
    uzun süreli hafıza üzerine olumlu etkileri olduğu tespit edilmiştir (Gamoh, 2011).


    Krill yağı ve inflamasyon


    Çalışmalara göre krill yağı ratlarda artrit skorunu, arka bacak şişliğini, eklem içindeki
    enflamatuvar hücrelerin infiltrasyonunu ve sinoviyal tabaka hiperplazisini azaltıcı etki
    göstermektedir. Ayrıca epitel hücrelerde bakteri çoğalmasını, pro-enflamatuvar sitokinlerin
    mRNA ekspresyonunu azalttığı bilinmektedir. Krill yağı enflamasyon sırasında intestinal
    bariyer bütünlüğünü ve epitel hücrelerine bakteri yapışma ve istilasını kontrol
    etmektedir (Lernea et al.,2013, Costanzoa et al.,2015). Krill yağının kronik inflamasyonlu
    hastalarda CRP ve artrit semptomları üzerindeki etkisini araştırmak üzere yapılan çalışma
    sonucunda da, krill yağı takviyesinin 7. günde CRP’de %19.3, 14 .günde %29.7 ve 30.
    günde %30.9 azalma sağladığı saptanmıştır (Deutsch, 2007).


    Krill yağı ve premenstrual sendrom


    Premenstrual sendrom (PMS) terimi, menstrual siklusun luteal fazında görülen ve
    menstruasyonun başlamasıyla birlikte düzelen kognitif, duygusal ve bilişsel bozuklukları
    tanımlamak için kullanılmaktadır. Alfa-tokoferol, A vitamini ve omega-3 yağ asitleri PMS
    semptomlarını azaltabilmektedir. Krill yağının PMS ve dismonerea kontrolündeki etkisinin
    değerlendirildiği bir çalışmada, premenstrual sendrom tanısı almış 70 hastanın bir
    kısmına 2 g/gün balık yağı, bir kısmına da 2 g/gün krill yağı verilmiştir. Krill yağı kullanan
    grupta dismonerea için analjezik kullanımının balık yağı alan gruba nazaran daha
    az olduğu, premenstrual sendromun duygusal semptomlarını ve dismonerayı önemli
    derece azalttığı, PMS kontrolünde balık yağına göre daha etkili olduğu, stres, kasıklarda
    ağrı, eklem ağrıları ile göğüs bölgesinde hassasiyet gibi birçok sendromu azalttığı tespit
    edilmiştir (Sompalis et al., 2003). Krill yağının PMS’nin fiziksel semptomlarını azaltması
    içeriğindeki çoklu doymamış yağ asitlerinin inflamatuvar öncüsü prostaglandin-2 serisini
    azalttığı ve anti-enflamatuvar etki gösteren prostaglandin-3 serisini artırarak etkilediği
    düşünülmektedir (Tou et al., 2007).


    Krill yağı ve egzersiz


    Krill yağı egzersiz sonrası immün fonksiyonları iyileştirebilecek omega-3 yağ asitlerinden
    zengin bir kaynaktır (Boit et al., 2015). Krill yağı takviyesinin profesyonel kürekçilerde
    pro-oksidan/antioksidan denge belirteçlerin düzeyleri ve pro-inflamatuvar sitokinlerin
    düzeyleri üzerine etkisi araştırılmak üzere yapılan bir çalışmada, 17 sporcunun 8’ine
    plasebo verilirken, geri kalanlarına 1 g/gün dozda krill yağı verilmiş ve 1 g/gün dozda krill
    yağı takviyesinin kürekçilerde egzersiz sonrası oksidatif hasarı azaltığı saptanmıştır. Ancak
    antioksidan enzimler ve serum lipit profili üzerine etkisi gözlenmemiştir (Skarpanska et
    al., 2010). Başka bir çalışmada, 2 g/gün dozda krill yağı takviyesinin egzersiz sonrası toparlanma
    sürecinde naturel killer (NK) hücre sitotoksik aktivitesini uyaran IL-2 oranında
    artış sağladığı, ancak çalışma performansını, süresini ve oksijen tüketimini etkilemediği
    bildirilmiştir (Boit et al., 2015).


    Krill yağının güvenirliliği ve ilaç etkileşimleri


    Krill Antartika’nın saf ve temiz sularında bulunan bir canlıdır. Krill yağı üzerinde yapılan
    deneylerde, ağır metaller, pestisitler, dioksinler ve halojenli bifenillere rastlanmamış veya
    çok az miktarlarda bulunmuştur. Bir çalışmada, 4 hafta boyunca günde 2000 mg krill yağı
    alınmasının plasebo grubuyla karşılaştırıldığında herhangi bir yan etkisi görülmemiştir
    (Maki et al., 2009). Tropomyosin karides gibi kabuklu deniz hayvanlarında belirlenen alerjendir.
    Krill tropomyosini insandaki karidese karşı oluşturulan IgE antikoruyla çapraz reaksiyon
    gösterir. Karides ve diğer kabuklu deniz canlılarına alerjisi olan kişilerin krill’e karşı
    alerji geliştirme riski yüksektir (Nakano et al., 2008). Kril’deki flor’un yüksek miktarda ve
    biyoyararlanımının yüksek olması toksisiteye neden olabilmektedir. Ancak krill’in dikkatlice
    yakalandıktan hemen sonra kabuğun çıkarılması, tüketilmeden önce flor’un kaslara
    yayılmasını önleyerek potansiyel toksisiteyi minimize etmektedir (Tou et al., 2007). Krill
    yağının koagulopatisi olan ve antikoagülan vb. ilaç kullananların ürünü kullanmadan önce
    doktor/eczacıya başvurmalarında fayda vardır.


    SONUÇ ve ÖNERİLER

    Omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlarca zengin krill yağı, besin kompozisyonu
    açısından insan tüketimi için uygun gösterilmektedir. İçerdiği omega-3 yağ asitlerinin
    fosfolipit formu sayesinde biyoyararlanımını balık yağına göre daha fazladır. Krill yağının
    balık yağından farklı olarak içerdiği astaksantinden dolayı antioksidan kapasitesi yüksek
    olup, bu durum krill yağının kolay okside olmamasını ve dayanıklı olmasını sağlamaktadır.
    Ayrıca krill yağının plazma EPA/DHA konsantrasyonlarını arttırdığı, enflamasyonu azalttığı,
    plazma TG, LDL, VLDL seviyelerini düşürdüğü, HDL konsantrasyonunu artırdığı, premenstrual
    sendromun duygusal semptomlarını ve dismenoreyi önemli derece azaltığı
    bilinmektedir.

    Ancak krill yağı ile ilgili yapılan bilimsel araştırma sayısı yetersiz olduğundan, yan etkileri
    hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, içerdiği tropomyosinden dolayı bazı
    insanlarda alerjik reaksiyon gelişebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca antikoagülan ilaç kullanan
    hastaların mutlaka hekimlerine veya eczacılarına başvurmaları gerekmektedir. Krill
    yağı nispeten yeni bir ürün olduğundan, sağlık üzerine etkilerini net açıklayabilmek için
    daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır.


    KAYNAKLAR

    • Atkinson A, Siegel V, Pakhomov E, Rothery P. 2004. Nature 432:100-3.
    • Arnold C, Markovic M, Blossey K, WallukatG, Fischer R,Dechend R, Konkel A, von Schacky C, Luft
    FC, Muller DN, et al. 2010. J Biol Chem 285:32720-33.
    • BackesJ, Patricia A, Howard. 2014. Hosp Pharm 49:907–12.
    • Berge K, Veloso K, Harwood M, Hoem N, Burri L. 2014. Nutr Res 126-33.
    • Boit M, Mastalurova I, Brazaite G, McGovern N, Thompson K, Gray S. 2015. Plos One 10:
    e0139174.
    • Bunea R, Farrah KE, Deutsch L. 2004. Altern Med Rev 4:94-111.
    • Burri L, Berge K, Wibrand K, Berge RK, Barger JL. 2011. Frontiers Nutrigen 2:1-8.
    • Burri L. 2015. Krill Oil and Brain Health, Chapter: 96, 1035.
    • Bjørndala B, Vik R, Berge K, Brattelid T, Berge RK, Burri L, Bohov P, Nygard O, Skore J. 2012.
    Metab Clin Exp 61:1461-72.
    • Chandrasekar B, Troyer DA, Venkatraman JT, Fernandes G. 1996. Nutr Res 16:489–503.
    • Clarke A. 1980. J Exp Mar Biol Ecol 43:221-36.
    • Costanzoa M, Cesia V, Pretea E, Negronia A, Palonea F, Cucchiarab S, Oliva S, Leter B, Stronat L.
    2015. Digest Liver Dis 32:708–15.
    • Deutsch L. 2007. J Am Coll Nutr 26:39-48.
    • Eyal RI, Zchut S, Shafat I, Jones PJH. 2015. Lipids Health Dis 14:142.
    • Fassett RG, CoombesJS. 2011. Marine Drugs 9:447-65.
    • Ferramosca A, Conte A, Zara V. 2015. BioMed ResInt Article ID:645984.
    • Gamoh S. 2011. J Agric Sci 3:3-12.
    • Jacobsen C, Nielsen NS, Frisenfeldt-Horn A, Moltke Sørensen AD. 2013. Woodhead Publishing
    Seriesin Food Science, Technology and Nutrition, Number 252.
    • Konagai C, Yanagimoto K,Hayamizu K, Han L, Tsuji T, Koga Y. 2013. Clin InterventAging 8:1247–
    57.
    ANKARA ECZACI ODASI / AR-GE KOMİSYONU ANKARA ECZACI ODASI / AR-GE KOMİSYONU
    Omega Yağ Asitleri ve Sağlık Üzerine Etkileri
    19
    • Lopez HL. 2012. PM & R 4:S145-S54.
    • Lernea M, Kerr A, Scales H, Berge K, Griinari MR. 2010. BMC Musculoskeletal Dis 11:136.
    • Maki KC, Reeves MS, Farmer M, Griinari M, Berge K, Vik H, Hubacher R. 2009. Nutr Res 29:609-
    15.
    • Mısır GB. 2012. Yunus Araş Bült, 1:1-7.
    • Nakano S, Yoshinuma T, Yamada T. 2008. Int Arch Allergy Immunol 145:175-81.
    • Nash B, Schlabach M,Nichols PD. 2014. 3382-402, doi:10.3390/nu6093382.
    • Nicol S, Endo Y. 1997. FAO Fisheries Techn Paper 367: 100 pp. FAO, Rome.
    • Perissinotto R, Pakhomov EA, McQuaid CD, Froneman PW. 1997. Mar Ecol Prog Ser 160:77-91.
    • Savage GP, Foulds, MJ. 1987. New Zealand J Marine Freshwater Res 21:599-604.
    • SchuchardtJF, Inga S,MeyerH,NeubronnerJ, Schacky C,HahnA. 2011. LipidsHealthDis 10:145.
    • Sevim F. 2013.
    www.diyetkolik.com
    Tüm Omega 3'ler Aynı Değildir
    https://www.diyetkolik.com/tum-omega-3ler-ayni-degildir

    • Skarpanska-Stejnborn A, Pilaczynska-Szczesniak L, Basta P, Foriasz J, Arlet J. 2010. J Human Kinetics
    25:49-57.
    • Sompalis FS, Bunea R, Pellend MF, Kowalski O, Duguet N, Dupuis S. 2003. Altern Med Rev 8:171-
    9.
    • Tandy S et al. J Agric Food Chem 57:9339-45.
    • Tou JC, Jaczynski J, Chen YC. 2007. Nutr Rev 65:63–77.
    •Ulven SM, Kirkhus B, LamglaitA, Basu S, Elind E,Haider T, Berge K,VikH, Pedersen JI. 2011. Lipids
    46:37-46.
    • Yurko-Mauro et al. 2015. Lipids Health Dis 14:99.




  • arkadaşlar son sayfalarda reklamlar olduğundan pek güvenemedim verilen markalara.
    mevcutta kullanan ve faydasını gören arkadaşlar hangi ürünleri kullanıyor acaba ?
  • umgaca U kullanıcısına yanıt
    Ben nutraxin 2000 mg kullanıyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Epidoras E kullanıcısına yanıt
    https://hekimimyanimda.com/beslenme-ve-diyet/omega-3/

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Merhaba



    Cocuklarim icin omega 3 tavsiyesi alabilirmiyim? Daha once surup olarak denedik fakat tadibi begenmedi icmedi. Bildiginiz cocuklarinda severek yiyecegi/icecegi omega3 tavsiyesi var mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • umgaca U kullanıcısına yanıt
    Ocean plus 1200 epa dha oranida yuksek. Fiyat maliyet olarak cok iyi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 168169170171172
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.