Şimdi Ara

Ömrünüzü 'Ne derler hastaligi' ile harcamayin...

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
708
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Etrafımızdaki bütün insanları bizden memnun etmek bu dünyadaki en zor işlerdendir. Bu imkansız olduğu gibi, gereksizdir de. İnsan fıtratını tanımalı ve insanlık tarihini iyi bilmedir. Bu dünyadaki insanların birçoğu, kendisini yoktan yaratan, sonsuz rahmetiyle yaşatan, rızıklandıran, göğü ve yeri hizmetine sunan Rabbi’nden bile razı değildir; O’nu tanımaz, inkar eder, Zatına ortak koşar, hakkında olmadık şeyler söyler. Bu insanların çoğu, kendilerini cennete götürmek için can atan peygamberlerle savaşmıştır. Hepimize rahmet olan Allah dostlarının da her devirde münkiri olmuştur.
    Demek ki asıl olan halka göre davranmak değil, Hakk’a bakarak hak üzere yaşamaktır., hayatın bir gerçeğidir, fakat hayatımızın sahibi değildir. Pek çok kimse, halkı ölçü alır; “Halk ne der, insanlar hakkımda ne düşünür; ben onların karşısına nasıl çıkarım!” diye hayatını halka göre düzenlemeye, insanların beğenisine göre giyinip kuşanmaya, süslenmeye, eğlenmeye, davranmaya çalışır. Bu arada hiç “Hak ne der; Rabbim’in huzuruna nasıl çıkarım, bu iş helal mi haram mı, sonu nereye varır?” diye düşünmez. Oysa bu anlayış bir aldanıştır, sonu üzücüdür, vebali büyüktür.

    Hakkımızdaki kötü sözlere sabretmekle sevap alırız

    İnsanlar hakkımızda doğru da söylerler yalan da... Doğru sözden istifade edilir, yalan ise söyleyene vebal olarak kalır, bize bir zararı olmaz. Hatta hakkımızdaki yanlış ve kötü sözlere sabretmekle sevap bile alırız. Bu aynı zamanda güzel ahlakın bir gereğidir. Velilerden Ebu Hafs’a “Güzel ahlak nedir?” diye sorulunca, şöyle demiştir:
    “Güzel ahlak, Allah Teala’nın,“Rasulüm, sen af yolunu tut, iyi olan şeyleri emret ve cahillerden yüz çevir” (Araf, 199) ayetinde Hz. Peygamber için tercih ettiği ahlaktır. Hz. İsa (a.s), Hz. Yahya’ya (a.s) şu öğüdü vermiştir: “Birisi senin hakkında konuşur da doğruları söylerse, Allah’a şükret. Eğer senin hakkında yalan konuşursa daha fazla şükret; çünkü onun iyilikleri sana yazılacaktır.”
    Hz. Musa (a.s) “İlahi, beni şu halkın dilinden kurtar, benim hakkımda bende olmayan şeylerin söylüyorlar, hakkımda olmadık şeyleri iftira ediyorlar” diye dua edince, Allah Teala şöyle vahyeder: “Ben bunu kendim için bile yapmadım; onlar benim hakkımda da bende olmayan şeyleri söylerler, bana şirk koşarlar, Allah’ın oğlu, kızı var derler. Sen de benim gibi sabreyle, işine bak!” En iyisi, doğru olan bir işi Allah için yapıp yoluna devam etmektir.


    Bazen ne yapsak insanlara yaranamayız



    İnsanlar çok konuşana geveze derler, az konuşana dudu kuşu gibi dilini yutmuş, kendini beğenmiş derler. Çok yiyene obur, az yiyene “Malını yiyemiyor, mezara götürecek herhalde!” derler. Çok mal harcayana müsrif, hiç harcamayana cimri derler. Hiç ibadete yanaşmayana beynamaz, çok ibadet edene de, “Başımıza sofu kesildi, çok derine daldı, adam yakında uçacak” derler. Güzel giyinene “Caka satıyor” derler, pejmürde giyene paspal derler. Derler de derler...
    Nasrettin Hoca’nın şu meşhur fıkrası konu hakkında ne kadar da güzel bir örnek. Bir gün Nasrettin Hoca oğlu ile köyden şehre gidiyormuş; binekleri merkepmiş. Hoca hayvana önce oğlunu bindirmiş, kendisi hayvanın önünde yürümeye başlamış. Yolda bir grup insana rastlamışlar. Adamlar hocayı yaya, oğlu binek üzerinde görünce “Yahu devir değişti, insanlarda büyüğe hürmet kalmadı, çocuk hayvan üzerinde, zavallı ihtiyar yaya gidiyor!” demişler. Nasrettin Hoca ile oğlu bu sözleri ciddiye alıp, vaziyeti değiştirmişler. Hoca hayvana binmiş, oğlu yaya yürümeye başlamış. Biraz sonra başka bir gruba rastlamışlar. Adamlar “Yahu, bu devirde acıma ve merhamet kalmadı; koskoca adam hayvana binmiş, zavallı çocuğu yaya yürütüyor!” diyerek yanlarından geçmişler. Hoca ile oğlu bu sözü de ciddiye alıp, yeni bir vaziyet düşünmüşler. Bu defa ikisi birden hayvana binmiş.
    Biraz sonra, başka bir gruba rastlamışlar. Adamlar manzarayı görünce “Yahu bu insanlarda hiç insaf kalmadı, şu sıcakta bir hayvana iki kişi biner mi? Yazık!” diyerek yanlarından geçmişler. Hoca ile oğlu bu sözlerin de etkisinde kalıp durum değişikliğine gitmişler. Bu defa ikisi de hayvandan inerek yürümeye başlamışlar. Biraz sonra, başka bir gruba rastlamışlar. Adamlar “Yahu şu insanlarda akıl kalmamış, Allah bu hayvanı süs için mi yarattı! Hayvan boş gidiyor, ihtiyarla çocuk yürüyor!” diyerek yanlarından geçip gitmişler. Nasrettin Hoca ile oğlu çaresiz kalmışlar, ne yapsalar insanları memnun edemiyorlar! Sonunda hoca, oğluna “Yavrum, biz onun bunun diline bakacağımıza, kendi bildiğimiz gibi yolumuza devam edelim; hayvana biraz sen biraz da ben binerek gidelim!” demiş.


    Halkın dilini tutmanın yolu

    Hz. Hüseyin (r.a), hakkında olumsuz sözler söyleyen bir adama tepsi içinde bir miktar hurma götürüp kapısını çalar, adam “Ey peygamber torunu! Bu nedir?” diye sorar. Hz. Hüseyin (r.a) de, “Bunu al! Çünkü senin, hakkımda kötü konuşarak iyiliklerini bana hediye ettiğini öğrendim; ben de ona karşılık sana bunları getirdim!” der. Adam utanır, tövbe eder, bir daha olumsuz konuşmaz. Hz. Hüseyin’in oğlu Ali Zeynülabidin de, kendisi hakkında olumsuz şeyler konuşan bir adamın yanına giderek, “Kardeşim, eğer senin söylediklerin bende varsa, onlar için Allah’tan affımı istiyorum; söylediklerin bende yoksa Allah’ın seni affetmesini diliyorum” der ve evine döner. Adam da yaptığından utanıp tövbe eder.
    Bir kadın, velilerden Malik b. Dinar’a, “Ey mürâî (gösterişçi!)” der. Bunu işiten Malik, “Ey kadın, Basralıların kaybettiği ismimi sen buldun!” diyerek nefsini ezer, kadını destekler, istiğfar ederek yoluna devam eder.
    Gavs-ı Sani Hazretleri ise bu konuda şu uyarıda bulunmuştur:
    “İnsan yüzünü Hakk’a döndürmeli. Kulun tek hedefi Allah rızası olmalı. Halk için amel etmeyin. Gösterişten sakının. Bütün fayda Allah’tadır. Amelinizi Cebrail (a.s) görse ve bilse, bunun sizi ne faydası olacak? Allah dilemedikçe, görev ve izin vermedikçe meleklerin de insana bir faydası olmaz. Halka değil, Hakk’a bakın!”







  • Geçip giden bir ömür

    "Bu gün daha iyi hissediyorum, üstümdeki fanilik gömleğini. Ve dönüp bakıyorum arkama: koca bir çer çöp yığını, söndürülmemiş yangınlar, doymak bilmez uçurumlar, kurumuş kalmış kalmış gül bahçeleri, tayfuna uğramış ekin alanları…

    Ey ömrüm! Bunlar mıydı bana armağanın?
    Hangi dağın kahrına yaslandım ki ruhum bunca paramparça?
    Hangi acıya daldırdım ki kovamı, şakaklarım bembeyaz?
    Hangi hazzın alevine tuttum ki, yüreğimi, kalp fanusum simsiyah?
    Hangi yasak meyveye kaç kez uzandım ki, ruh hamurum kaskatı? Dünya ah, yaslandıkça kaykılan sinsi güzel.
    Doyumsuz hevesler icad eden arsız tilki!
    Hep çığ düşmüş bakışlar mı bırakırsın bize ?
    Hep fanilik köpüren sular mı akar ırmaklarından?
    Hep acılara tanıklık mı edecek meydanların, sokakların?
    Dünya, ah sana yaslanan hangi varlık gözlerindeki ışıltıyı yitirmedi?
    Kalbi yerinden oynatan hangi güzellik dönüp bakılmayacak denli pörsümedi?
    Hangi evrensel aşkın tutkunları muratlarına ermeyi başardıktan sonra toprağın altına yürüyebildi?
    Dünyayı kahır ve kudret pençeleriyle titreten hangi hükümdar ölümsüzlük iksiri peşinde ömür tüketti de yeryüzünde ki sayılı nefes alış verişini uzatabildi?
    Hangi tutkunun gümrah ırmağı, zamanın kavurucu güneşi altında direndi de kurumadı.

    Dünya! Hep bildik akışınla kuşatarak kaderimizi bizi mukadder sınırların dar alanına hapseyledin!
    Hayatın hep gerçek yüzünü örterek bizi allı pullu oyuncaklarınla oyaladın, avladın?
    Biz yalnızca dünyaya dönük yaşadıkça, hiçbir zaman hayat bize öte yüzünü göstermeyecektir yazık ki!


    Yazık ki akıp giden zaman ırmağı, bağrımızdan bir ölümsüzlük ağacı yeşertmeyecek.
    Yazık ki hep çilesi çekilmemiş ümitlerle yaşayacağız.
    Yazık ki en güzel şiirleri, şarkıları söylemeyi hep yarınlara erteleyeceğiz.
    Yazık ki ömrümüzün kurak çölünden hiçbir zaman bir nil bereketi fışkırmayacak.
    Yazık ki hiç ulaşılmayacak bir yer altı madeninin hep hüznünü yaşayacağız.
    Yazık ki bizi gözeten, kollayan, koruyan, bizden hakkıyla memnun olmayacak.


    Ve bir sabah uyanacağız ki bütün aynalarda kış.
    Ve bir gün bakacağız ki feri sönmüş gözlerimizin.
    Ve bir gün damarlarımızdaki çılgın deveran , yerini ölgün bir titremeye bırakacak.
    Artık tabiat sofrasından üstümüze gülücükler saçılamayacak.
    Ve gizli bir el yavaşça söndürüverecek kandilini ömrümüzün.

    Öyleyse kalkıp dünyanın eğip büküşüne, sömürüp hırpalayışına baş kaldırmalı.
    Hayatın ürküten kısalığı içinde ötelere bir pencere açmalı.
    Nasıl olsa geçip gidecek bir ömrü, bir çekirdekten; her mevsim meyve veren ağaca çevirmeli.
    Yazgımızın bizim yürüyüşümüzle çiçeklenecek kesitini dolu dolu yaşamalı.
    Gölgemizin değdiği zaman kesiti bizden kokular, tatlar saçmalı hayata.
    Ardımızda minnetle anılacağımız nice çiçek bahçesi bırakmalı.


    Çünkü “Dünya, bir ağaç gölgesinde dinlendikten sonra kalkıp yolumuza devam edecek kadar geçici.”
    Hiçbir sızlanışa, aman dileyişe karşı kılını kıpırdatmayacak kadar umursamaz ve katı…
    "




  • "insanlar ne der"den dolayı din adına yapmaktan çekindiklerim var.bundan dolayı üzgünüm
  • quote:

    Orjinalden alıntı: .ceylan.

    "insanlar ne der"den dolayı din adına yapmaktan çekindiklerim var.bundan dolayı üzgünüm


    Bu yazdiginizi nasil anlamam gerektiginden tereddütüm var. Lakin eger son cümleniz benim için ise, size sadece yazilanlari okumadiniz demek istiyorum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: üşkufe


    quote:

    Orjinalden alıntı: .ceylan.

    "insanlar ne der"den dolayı din adına yapmaktan çekindiklerim var.bundan dolayı üzgünüm


    Bu yazdiginizi nasil anlamam gerektiginden tereddütüm var. Lakin eger son cümleniz benim için ise, size sadece yazilanlari okumadiniz demek istiyorum.


    nasıl alaka kurdunuz yahu:D
    kendimi dedim
  • Öyle ise, yazdiklarimi geri aliyorum. Kusura bakmayin.
  • sırayla birbirimize bi şey deyip kusura bakmayın mı diycez


    sizle bi sorunum yok. hatta bu bölümdeki yazılarınızı takdir ediyorum. :)
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.