Şimdi Ara

ÖTV KALKIYOR mu? (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
129
Cevap
1
Favori
9.439
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • "Sağlıkta biz Amerikanlaşıyoruz, Amerika bizleşiyor”

    Ülkemizde ilk defa uygulanmaya başlanılan kısa adı GSS olan Genel Sağlık Sigortası ile sağlık paralı olmaya başlamıştı. Şimdi de hastanelere ödediğimiz paralar için özel sağlık sigortacılığı devreye alınmaya başlanacak… Bir müddet sonra da sağlık tamamen tıpkı Amerika gibi paralı hale gelecek…


    Obama ile Amerika Birleşik Devletlerinde yeni bir sağlık politikası başlayacaktı ama maalesef OBAMA sağlık ve ilaç tröstleri ile baş edemedi ve başaramadı ama biz şimdi Amerikanlaşmaya tam gaz devam ediyoruz.

    Obama’nın annesinin hastalığı
    Obama, seçim kampanyası sırasında sık sık annesinin hastalığından örnek vererek, acımasız ve para üzerine kurulu olan Amerikan Sağlık Sistemini değiştireceğine vurgu yapa yapa seçimi kazandı.

    ***Bu arada unutmamak gerekir, Bill Clinton’da bu sistemi değiştirmeye çabaladı ama dev ilaç ve sağlık endüstrisine gücü yetmemişti.

    Obama’nın kendi anlatımına göre;
    Annesi, son günlerinde hem over (yumurtalık) kanseriyle savaşıyor hem de pahalı kanser tedavisini ödemek istemeyen sigorta şirketinin memurlarıyla savaşarak geçiriyordu. “Sevdiğin insanın yalnızca hasta olduğu için değil, aynı zamanda bozuk bir sağlık sistemi yüzünden acı çektiğini görmek nasıldır bilirim” diyordu, seçim konuşmalarında.

    ***Amerikan sağlık sistemi özeldir
    Amerika’da devlet sağlık sistemine pek karışmaz, özele ait sağlık sigorta şirketleri ile özele ait sağlık kurumlarının karşısında birey genelde yapayalnızdır.
    Sağlık sigortası ve güvencesi olmayan 50 milyondan fazla Amerikan vatandaşı da vardır ve bunlar için hayır kurumları, kiliseler tedavi merkezleri açarlar, bedava ilaç vermek için kampanyalar düzenlerler.
    Obama, başkanlığı kazandıktan sonra Kongre'ye hitaben getireceği sistem konusunda yaptığı konuşmasında "Son 100 yılda sağlık konusuna el atan ilk başkan değilim ama sonuncusu olmayı umuyorum." demişti.
    Amerika’da bırakın sağlık sistemine dahil olmadan yaşayanları, sağlık sigortası olanların bile sürekli kaygıları vardır. Zira, taşınırlarsa, iş değiştirirlerse ya da işlerini kaybederlerse işverenlerinin sağladığı sağlık sigortasını da kaybetme riskleri vardır.
    Obama’nın getireceği sistem ile sağlık sigortasına dahil olanların koşulları iyileşirken, sağlık güvencesi olmayanların ise isterlerse devlet sigortası şemsiye altına girme imkanı tanınacak.
    Yapılan hesaplamalara göre, yapılacak olan düzenlemeler sonrasında ABD Bütçesinden yılda 900 milyar kadar ilave bir sağlık harcaması devletin cebinden çıkacak ama Amerikalılar özel sağlık kurumları ile ilaç endüstrisinin karşısında yalnız olmayacaklar, devletin kolları altında olacaklar.

    İlaç devleri ile Özel Sağlık Kurumları Obama Reformlarına karşılar
    Ne ilginçtir, Amerikan Başkanını yapılacak sağlık reformları nedeniyle bazı çevreler “Sosyalist” hatta “Komünist” olmakla suçladıkları gibi yapılacak sağlık sistemi reformunun devletin özel hayata müdahalesi olarak gösteriyorlar.
    Yani diyorlar ki, bırakın Amerikan vatandaşları tek başlarına birey olarak dev ilaç şirketleri ile insan sağlığı üzerinden para kazanma amacındaki özel sağlık kurumlarının karşısında güçsüz, çaresiz kalsınlar.
    Halkı düşüneni, sağlık sistemi üzerinden karşılarında devleti görmek istemiyorlar.

    ***OBAMANIN SAĞLIK PLANI
    Obama’nın planı, sağlık sisteminin bir kısmını Amerikan merkezi devletinin bütçesi ile mali desteklemek yani bir nevi sağlığı sosyal hale getirmek (devletleştirmek). Öte yandan yapılacak yasal düzenlemeler ile bir ailenin yıllık sağlık sigortası ödemesini 2.500 dolar düşürmek.

    Bunun için de;
    **İşverenlere çalışanlarının sağlık giderlerine katkıda bulunmaları için hatta bazı hallerde tamamen karşılamaları için yasal düzenlemeler yapmak,

    **18 yaşından küçük bütün çocukların sağlık güvencesine kavuşmaları için Medicaid ve Devletin Çocuk Sağlığı Sigorta Programının (SCHIP) yaygınlaştırılmak,

    **Amerikalıların daha ucuz ilaç alması ve daha ucuz sağlık yardımı alabilmesi için, özel ve kamu sağlık sistemlerini rekabet ettirmek amacıyla Ulusal Sağlık Sigortası Borsası oluşturulmak,

    amaçları vardır.


    ***Bizim sağlık sistemimiz aslında tamamen bedavadır
    Bizim sağlık sistemimizin temeli; 224 sayılı “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun”dur ve biz 1961 yılında uygulamaya başlamışız ve bu Kanun’un amacı da, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bir hak olarak tanınan sağlık hizmetlerinden faydalanmanın sosyal adalete uygun bir şekilde ifasını sağlamak maksadiyle tababet ve tababetle ilgili hizmetler bu kanun çerçevesinde hazırlanacak bir program dahilinde sosyalleştirmektir…” olarak yazılmaktadır.

    Hatta, bu Kanun gereğince insanlar önce Sağlık Ocağı hekimine giderlerse, ardından da Sağlık Ocağı Hekimi tarafından Devlet Hastanesine sevk edilirlerse tek KURUŞ para vermek zorunda değillerdir. (Belki bunu ilk defa duyanlar vardır, zira bir çok sağlıkçı bu sistemin vatandaşa uygulanmasını istemezler yasada var olduğu halde, tüm sağlık ocaklarında Devlet Hastanesine sevk formları var olduğu halde bu formlar ile sevk etmezler)

    ***Öte yandan, tüm Türkiye sathı 1992 yılında Sosyalleştirilmiştir.

    Kanun’un halen de geçerli olan 14 üncü maddesine göre;
    “Madde 14 - Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirildiği bölgelerde hasta muayene ve tedavisi bu kanunun 16 ncı maddesi hükümleri dairesinde ücrete tabi olan ilaç bedelleri ve aşağıda zikredilen haller hariç parasızdır.

    a) Sağlık ocağı tarafından sevkedilmedikleri halde sağlık merkezlerine veya hastanelere veya sağlık merkezi ve bir hastaneden diğer bir hastaneye sevkedilmeden hastanelere müracaat edenler (Acil vakalar hariç),

    b) Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmediği bir bölgeden gelip de müracaat ettiği ocak bölgesinde ikametleri 90 günü aşmamış olanlar (Mahallin mülki amirlerinden fakirlik belgesi alanlar hariç),

    c) Bölgede yaşayan halkın çalışma saatleri nazarı itibara alınarak tayin edilen mesai saatleri dışında ve tatil günlerinde nöbetçi olmayan hekim ve yardımcı sağlık personeline muayene ve tedavi olmak istiyenler,

    Sosyalleşmiş bölgelerden herhangi bir sebeple geçici olarak ayrılan ve kendi ocak hekimleri tarafından verilen sağlık fişlerini ibraz edenlerin muayenesi bulundukları yerlerdeki ocak hekimleri veya bunların hastayı sevkettikleri müesseselerde veya şahıs sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmediği bir bölgeye gittiği takdirde orada Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tayin edilen müesseselerde ücrete tabi değildir.”


    İlaç devleri ve sağlık kurumları yeni ülkeler arıyorlar

    İnsanın hastalanması üzerine kurulu olan ilaç sanayi ile tedavi edici sağlık hizmetleri sunucusu kuruluşların da tek amacı var kâr etmek. Kâr amacına ulaşmak için ise kapitalist sistemde her yol ile mubahtır.
    Son birkaç yılda 1-2 milyar dolardan 10 milyar doları aşacak hale getirilen Türk İlaç pazarı da Avrupa ve Amerikan şirketlerinin hatta Japonya’nın bile iştahını açmaktadır.


    **Sermaye kârlı ülke arıyor, İMF sermayeye uygun hale getiriyor
    Amerika’nın yeni sağlık politikaları gereğince artık gerek Amerikalılar ve gerekse de Amerikan devletinin ilaca ve sağlığa daha az para verecek olması da ilaç devleri ile sağlık kuruluşlarını başka ülkelere itmeye başladı.
    İşte bu nedenle iş İMF’ye düşüyor. Sermayenin yatırım yapmak istediği ülkelerin gerek yasal mevzuatını ve gerekse karlılık durumlarını İMF uygun hale getiriyor. Mesela, sağlık harcamalarımızı patlattı diye yakınılan “Sosyal Güvenlik Reformu”nun yasalaşması esnasında her altı ayda bir vermesi gereken 500’er yüz milyon doları, yedi kere erteledi. Her gözden geçirme sırasında, “Sosyal Güvenlik Reformu”nu yapın parayı vereyim diyerek sonunda sağlık ve sosyal güvenlik mevzuatı İMF’nin arkasında duran sermayenin durumuna uygun hale getirilince 3,5 milyar doları verdi.

    **İlaç harcama oranımız yüzde 42
    Türkiye, 2009 yılında sağlık giderleri için 30 milyar liraya yakın para ayırırken bu rakamın içinde en önemli kalemi, ilaç parası oluşturuyor. Mesela, SGK’nın 2009 Bütçesine göre bu yıl ilaca 12,5 milyar ödeme yapacak ama rakamlar gösteriyor ki bu rakamı çoktan aşacağız. Öte yandan dünya da yüzde 15’ler seviyesinde seyreden, toplam sağlık harcaması içindeki ilacın payı ülkemiz de kıyas bile kabul edilmeyecek bir oran olan yüzde 42 civarındadır. Avrupa ülkelerinde ise bu oran ortalama 15 ile 20 civarındadır.

    ***İlaç pazarında dünyanın ilk 10’u arasına giriyoruz
    Ülkemizde yatırım yapmak için gelen Japon İlaç Devlerinden, Astellas`ın Türkiye Başkanı Ugo Bello, Japon ilaç şirketlerinin Türkiye`ye yönelik ilgisini bir gazeteye anlatırken, “Avrupa`nın en büyük 6. ilaç pazarına sahipsiniz. Kısa sürede dünyada ilk ona gireceksiniz. Böyle önemli bir pazarda herkes bulunmak ister.” demişti.
    İşte bu amaçla da yabancı şirketler gerçekten de son beş yıl içinde yerli ilaç sanayimizi ya satın aldılar ya da ortak oldular.

    **Kişi başına ilaç harcaması, 5 yılda 2 kat arttı
    Türkiye`de ilaç pazarı, son yıllarda önemli ölçüde büyüme gösteriyor, yani Türk halkı sağlık sistemimi gereğince korunmuyor, hastalanması ve hastalandıktan sonra ilaca ve hastanelere çok kolay ulaşması amaçlanıyor. Bu amaca da büyük ölçüde ulaşıldı. Ülkemizde kişi başına ilaç harcaması da son 5 yılda 2 kat artış gösterdi.

    **Zaten pek yoktu ilaç sanayimiz giderek yabancılaşıyor
    İlaç İşverenleri Sendikası ve diğer verilere göre; şu an 96`sı yerli, 12`si yabancı sermayeli olmak üzere 108 ilaç üreticisi var. Ama üretimin önemli bir bölümü az sayıdaki yabancı üretici tarafından ithalata dayalı olarak gerçekleştiriliyor. Sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 9,2. Yani neredeyse 1`e 10 ithalat söz konusu.
    İlaçlar, üretim ve orjinine göre ikiye ayrılıyor, “Orijinal” ve “eşdeğer” ilaç.
    Orijinal ilaç; dünyada ilk kez ruhsatlandırılıp pazara sürülen ürüne deniyor.
    Eşdeğer (jenerik) ilaç; Hasta üzerinde aynı tedaviyi sağladığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanan ve orijinal ilaçların koruma süresi (5 yıl iken 20 yıla çıkarıldı) bittikten sonra satışa sunulan aynı özellikteki ürüne deniyor. Fiyatı orijinalinin yüzde 20`si ile 80`i arasında değişiyor.
    **Mevzuatımız uygun hale getirildi
    Gümrük Birliği`ne geçiş öncesinde 1995 yılında kabul edilen bir kanun gereğince 1 Ocak 1999`dan bu yana orijinal ilaçta 20 yıllık patent koruması oldu, bu süre daha önce beş yıldı. Öte yandan bu 20 yıllık süre bazı ilave korumalarla daha da uzatılabiliyor. Ek korumalardan en önemlisi “veri münhasıriyeti” ve ülkemiz bunu 19 Ocak 2005 itibarıyla yapılan bir değişiklikle kabul etti. Kabul edilen düzenleme ile 20 yılı tamamlayan ilacı eşdeğer ilaç olarak üretmek adına yapılan başvuruyu 6 yıl bekletmeyi içermektedir.
    Yeni kendi mevzuatımızı yabancı ilaç devlerinin amacına uygun hale getirmek, vatandaşlarımıza pahalı ilaç satmaları için kendi hükümetimiz elinden geleni ardına bırakmıyor. Yapılan yasal düzenlemelerle uluslararası dev ilaç şirketlerine büyük avantaj sağlayıp, onları tekel konumuna getirerek yüksek fiyattan satış yapmalarına imkan tanıyor.
    Orijinal üreticileri, araştırma geliştirmeye büyük paralar harcadıklarını, masrafları çıkarabilmek için uzun koruma süresine ihtiyaç duyduklarını savunurken, eşdeğer sanayicileri ve bazı uzmanlar, koruma süresinin çok uzun olduğunu ve haksız yere büyük paralar kazanıldığını dile getiriyor. Diğer bir eleştiri de, yüksek lobi gücüne sahip uluslararası orijinal ilaç üreticilerinin yeterince şeffaf olmadığı, dolayısıyla açıklanan icat masraflarının gerçeği yansıtmadığı yönünde. Eşdeğer ilaç üretimi, kamu maliyesi açısından da son derece önemli.
    **ABD yasalarını vatandaşları lehine değiştiriyor
    İlaç giderleri hızla artan AB ve ABD, eşdeğer ilaç tüketimini teşvik için kampanyalar düzenledikleri gibi yasalarını da ucuz ilaç için değiştirirken, biz vatandaşımıza pahalı ilaç satılması için çaba harcıyoruz.
    Hindistan gibi bazı ülkeler ise vatandaşlarına ucuz ilaç satmak ve kendileri de ilaç üretmek adına İLAÇ DEVLERİNİN baskılarına direnmektedir. Mesela, Hindistan, yapılan baskılara rağmen eşdeğer ilaç konusunda kendi vatandaşları lehine kararlar alıp, hem ucuz ilaç üretiyor hem de kendi ilaç sanayini de büyütüyor. İlaç ithalatında, 13 yılda 200 milyon dolarlık ihracattan 3 milyar dolara ulaşmış.

    **Özel hastanelerimiz de patladı
    Daha birkaç yıl öncesine kadar özel hastane kelimesini bir çokları duymamıştı bile, sadece İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük metropollerde birer ikişer tane vardı. Şimdi ise bırakın illeri, her ilçede bile özel hastane var. Devlet ve üniversite hastanelerine verilen sağlık paraları yanında özel hastanelere verilenlerin esamesi bile okunmazken, 2008 yılında özel hastanelere SGK’nın ödediği para, üniversite hastanelerine ödediği paranın 2 katını bile geçti.
    İş o hallere geldi ki mesela Sinop’da hem de 80 bin nüfusluk Sinop’da devlet hastanesini kapatıp, şehrin 10 km dışında bir yere kurarlarken, mevcut şehrin göbeğindeki eski devlet hastanesini de özel hastane yapıyorlar.

    Ötv




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ohara

    ÖTV zammı satışları pek etkilemedi. Şubat ayındaki satış rakamları ocak ayını geçmiş durumda. ÖTV yüzünden satışlarda aşırı düşüş olsaydı belkiyi vergiyi geri alırlardı ama zengin halkıma vergi bile işlemiyot. %10000000 vergi koysan bu millet gene gider alır arabayı

    Sorunda burada zaten. 80'li yıllardan itibaren Türk milleti koyunlaştırıldı. Zam, vergi, sağlık skandalları ve ne yaziktır üzülerek söylüyorum şehit haberlerine bile toplum olarak duyarsızlaştık. Zam geldi "normaldir" şehit verdik "vatan sağolsun" yeni vergi geldi "hoşgeldi" diyen bir toplum olduk. Tepki göstermeye çalışanlara da malüm biber gazı yada gözaltı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi shockwave error -- 12 Mart 2012; 23:32:22 >
  • aslında çok şey yazmak istiyorum ama boşver.
  • Şakma maka kaldırılıyormuş...
    ne biçim izdiham olur
    Olan da ötv ödeyerek araç alana olur.
    ikinci el piyasası..9 şiddetinde sallanır
    Millet hangi lüks hangi spor aracı alacağını şaşırır
    e sınıfından aşağa araç satılmaz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Arian Galatian -- 13 Mart 2012; 0:14:47 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Erkyuo

    Şakma maka kaldırılıyormuş...
    ne biçim izdiham olur
    Olan da ötv ödeyerek araç alana olur.
    ikinci el piyasası..9 şiddetinde sallanır
    Millet hangi lüks hangi spor aracı alacağını şaşırır
    e sınıfından aşağa araç satılmaz

    rezalet çıkar o kadar söylüyorum. istinye parkda insanlar ferrari ile çarpışan araba oynar




  • quote:

    Orijinalden alıntı: anarşist58

    "Sağlıkta biz Amerikanlaşıyoruz, Amerika bizleşiyor”

    Ülkemizde ilk defa uygulanmaya başlanılan kısa adı GSS olan Genel Sağlık Sigortası ile sağlık paralı olmaya başlamıştı. Şimdi de hastanelere ödediğimiz paralar için özel sağlık sigortacılığı devreye alınmaya başlanacak… Bir müddet sonra da sağlık tamamen tıpkı Amerika gibi paralı hale gelecek…


    Obama ile Amerika Birleşik Devletlerinde yeni bir sağlık politikası başlayacaktı ama maalesef OBAMA sağlık ve ilaç tröstleri ile baş edemedi ve başaramadı ama biz şimdi Amerikanlaşmaya tam gaz devam ediyoruz.

    Obama’nın annesinin hastalığı
    Obama, seçim kampanyası sırasında sık sık annesinin hastalığından örnek vererek, acımasız ve para üzerine kurulu olan Amerikan Sağlık Sistemini değiştireceğine vurgu yapa yapa seçimi kazandı.

    ***Bu arada unutmamak gerekir, Bill Clinton’da bu sistemi değiştirmeye çabaladı ama dev ilaç ve sağlık endüstrisine gücü yetmemişti.

    Obama’nın kendi anlatımına göre;
    Annesi, son günlerinde hem over (yumurtalık) kanseriyle savaşıyor hem de pahalı kanser tedavisini ödemek istemeyen sigorta şirketinin memurlarıyla savaşarak geçiriyordu. “Sevdiğin insanın yalnızca hasta olduğu için değil, aynı zamanda bozuk bir sağlık sistemi yüzünden acı çektiğini görmek nasıldır bilirim” diyordu, seçim konuşmalarında.

    ***Amerikan sağlık sistemi özeldir
    Amerika’da devlet sağlık sistemine pek karışmaz, özele ait sağlık sigorta şirketleri ile özele ait sağlık kurumlarının karşısında birey genelde yapayalnızdır.
    Sağlık sigortası ve güvencesi olmayan 50 milyondan fazla Amerikan vatandaşı da vardır ve bunlar için hayır kurumları, kiliseler tedavi merkezleri açarlar, bedava ilaç vermek için kampanyalar düzenlerler.
    Obama, başkanlığı kazandıktan sonra Kongre'ye hitaben getireceği sistem konusunda yaptığı konuşmasında "Son 100 yılda sağlık konusuna el atan ilk başkan değilim ama sonuncusu olmayı umuyorum." demişti.
    Amerika’da bırakın sağlık sistemine dahil olmadan yaşayanları, sağlık sigortası olanların bile sürekli kaygıları vardır. Zira, taşınırlarsa, iş değiştirirlerse ya da işlerini kaybederlerse işverenlerinin sağladığı sağlık sigortasını da kaybetme riskleri vardır.
    Obama’nın getireceği sistem ile sağlık sigortasına dahil olanların koşulları iyileşirken, sağlık güvencesi olmayanların ise isterlerse devlet sigortası şemsiye altına girme imkanı tanınacak.
    Yapılan hesaplamalara göre, yapılacak olan düzenlemeler sonrasında ABD Bütçesinden yılda 900 milyar kadar ilave bir sağlık harcaması devletin cebinden çıkacak ama Amerikalılar özel sağlık kurumları ile ilaç endüstrisinin karşısında yalnız olmayacaklar, devletin kolları altında olacaklar.

    İlaç devleri ile Özel Sağlık Kurumları Obama Reformlarına karşılar
    Ne ilginçtir, Amerikan Başkanını yapılacak sağlık reformları nedeniyle bazı çevreler “Sosyalist” hatta “Komünist” olmakla suçladıkları gibi yapılacak sağlık sistemi reformunun devletin özel hayata müdahalesi olarak gösteriyorlar.
    Yani diyorlar ki, bırakın Amerikan vatandaşları tek başlarına birey olarak dev ilaç şirketleri ile insan sağlığı üzerinden para kazanma amacındaki özel sağlık kurumlarının karşısında güçsüz, çaresiz kalsınlar.
    Halkı düşüneni, sağlık sistemi üzerinden karşılarında devleti görmek istemiyorlar.

    ***OBAMANIN SAĞLIK PLANI
    Obama’nın planı, sağlık sisteminin bir kısmını Amerikan merkezi devletinin bütçesi ile mali desteklemek yani bir nevi sağlığı sosyal hale getirmek (devletleştirmek). Öte yandan yapılacak yasal düzenlemeler ile bir ailenin yıllık sağlık sigortası ödemesini 2.500 dolar düşürmek.

    Bunun için de;
    **İşverenlere çalışanlarının sağlık giderlerine katkıda bulunmaları için hatta bazı hallerde tamamen karşılamaları için yasal düzenlemeler yapmak,

    **18 yaşından küçük bütün çocukların sağlık güvencesine kavuşmaları için Medicaid ve Devletin Çocuk Sağlığı Sigorta Programının (SCHIP) yaygınlaştırılmak,

    **Amerikalıların daha ucuz ilaç alması ve daha ucuz sağlık yardımı alabilmesi için, özel ve kamu sağlık sistemlerini rekabet ettirmek amacıyla Ulusal Sağlık Sigortası Borsası oluşturulmak,

    amaçları vardır.


    ***Bizim sağlık sistemimiz aslında tamamen bedavadır
    Bizim sağlık sistemimizin temeli; 224 sayılı “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun”dur ve biz 1961 yılında uygulamaya başlamışız ve bu Kanun’un amacı da, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bir hak olarak tanınan sağlık hizmetlerinden faydalanmanın sosyal adalete uygun bir şekilde ifasını sağlamak maksadiyle tababet ve tababetle ilgili hizmetler bu kanun çerçevesinde hazırlanacak bir program dahilinde sosyalleştirmektir…” olarak yazılmaktadır.

    Hatta, bu Kanun gereğince insanlar önce Sağlık Ocağı hekimine giderlerse, ardından da Sağlık Ocağı Hekimi tarafından Devlet Hastanesine sevk edilirlerse tek KURUŞ para vermek zorunda değillerdir. (Belki bunu ilk defa duyanlar vardır, zira bir çok sağlıkçı bu sistemin vatandaşa uygulanmasını istemezler yasada var olduğu halde, tüm sağlık ocaklarında Devlet Hastanesine sevk formları var olduğu halde bu formlar ile sevk etmezler)

    ***Öte yandan, tüm Türkiye sathı 1992 yılında Sosyalleştirilmiştir.

    Kanun’un halen de geçerli olan 14 üncü maddesine göre;
    “Madde 14 - Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirildiği bölgelerde hasta muayene ve tedavisi bu kanunun 16 ncı maddesi hükümleri dairesinde ücrete tabi olan ilaç bedelleri ve aşağıda zikredilen haller hariç parasızdır.

    a) Sağlık ocağı tarafından sevkedilmedikleri halde sağlık merkezlerine veya hastanelere veya sağlık merkezi ve bir hastaneden diğer bir hastaneye sevkedilmeden hastanelere müracaat edenler (Acil vakalar hariç),

    b) Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmediği bir bölgeden gelip de müracaat ettiği ocak bölgesinde ikametleri 90 günü aşmamış olanlar (Mahallin mülki amirlerinden fakirlik belgesi alanlar hariç),

    c) Bölgede yaşayan halkın çalışma saatleri nazarı itibara alınarak tayin edilen mesai saatleri dışında ve tatil günlerinde nöbetçi olmayan hekim ve yardımcı sağlık personeline muayene ve tedavi olmak istiyenler,

    Sosyalleşmiş bölgelerden herhangi bir sebeple geçici olarak ayrılan ve kendi ocak hekimleri tarafından verilen sağlık fişlerini ibraz edenlerin muayenesi bulundukları yerlerdeki ocak hekimleri veya bunların hastayı sevkettikleri müesseselerde veya şahıs sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmediği bir bölgeye gittiği takdirde orada Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tayin edilen müesseselerde ücrete tabi değildir.”


    İlaç devleri ve sağlık kurumları yeni ülkeler arıyorlar

    İnsanın hastalanması üzerine kurulu olan ilaç sanayi ile tedavi edici sağlık hizmetleri sunucusu kuruluşların da tek amacı var kâr etmek. Kâr amacına ulaşmak için ise kapitalist sistemde her yol ile mubahtır.
    Son birkaç yılda 1-2 milyar dolardan 10 milyar doları aşacak hale getirilen Türk İlaç pazarı da Avrupa ve Amerikan şirketlerinin hatta Japonya’nın bile iştahını açmaktadır.


    **Sermaye kârlı ülke arıyor, İMF sermayeye uygun hale getiriyor
    Amerika’nın yeni sağlık politikaları gereğince artık gerek Amerikalılar ve gerekse de Amerikan devletinin ilaca ve sağlığa daha az para verecek olması da ilaç devleri ile sağlık kuruluşlarını başka ülkelere itmeye başladı.
    İşte bu nedenle iş İMF’ye düşüyor. Sermayenin yatırım yapmak istediği ülkelerin gerek yasal mevzuatını ve gerekse karlılık durumlarını İMF uygun hale getiriyor. Mesela, sağlık harcamalarımızı patlattı diye yakınılan “Sosyal Güvenlik Reformu”nun yasalaşması esnasında her altı ayda bir vermesi gereken 500’er yüz milyon doları, yedi kere erteledi. Her gözden geçirme sırasında, “Sosyal Güvenlik Reformu”nu yapın parayı vereyim diyerek sonunda sağlık ve sosyal güvenlik mevzuatı İMF’nin arkasında duran sermayenin durumuna uygun hale getirilince 3,5 milyar doları verdi.

    **İlaç harcama oranımız yüzde 42
    Türkiye, 2009 yılında sağlık giderleri için 30 milyar liraya yakın para ayırırken bu rakamın içinde en önemli kalemi, ilaç parası oluşturuyor. Mesela, SGK’nın 2009 Bütçesine göre bu yıl ilaca 12,5 milyar ödeme yapacak ama rakamlar gösteriyor ki bu rakamı çoktan aşacağız. Öte yandan dünya da yüzde 15’ler seviyesinde seyreden, toplam sağlık harcaması içindeki ilacın payı ülkemiz de kıyas bile kabul edilmeyecek bir oran olan yüzde 42 civarındadır. Avrupa ülkelerinde ise bu oran ortalama 15 ile 20 civarındadır.

    ***İlaç pazarında dünyanın ilk 10’u arasına giriyoruz
    Ülkemizde yatırım yapmak için gelen Japon İlaç Devlerinden, Astellas`ın Türkiye Başkanı Ugo Bello, Japon ilaç şirketlerinin Türkiye`ye yönelik ilgisini bir gazeteye anlatırken, “Avrupa`nın en büyük 6. ilaç pazarına sahipsiniz. Kısa sürede dünyada ilk ona gireceksiniz. Böyle önemli bir pazarda herkes bulunmak ister.” demişti.
    İşte bu amaçla da yabancı şirketler gerçekten de son beş yıl içinde yerli ilaç sanayimizi ya satın aldılar ya da ortak oldular.

    **Kişi başına ilaç harcaması, 5 yılda 2 kat arttı
    Türkiye`de ilaç pazarı, son yıllarda önemli ölçüde büyüme gösteriyor, yani Türk halkı sağlık sistemimi gereğince korunmuyor, hastalanması ve hastalandıktan sonra ilaca ve hastanelere çok kolay ulaşması amaçlanıyor. Bu amaca da büyük ölçüde ulaşıldı. Ülkemizde kişi başına ilaç harcaması da son 5 yılda 2 kat artış gösterdi.

    **Zaten pek yoktu ilaç sanayimiz giderek yabancılaşıyor
    İlaç İşverenleri Sendikası ve diğer verilere göre; şu an 96`sı yerli, 12`si yabancı sermayeli olmak üzere 108 ilaç üreticisi var. Ama üretimin önemli bir bölümü az sayıdaki yabancı üretici tarafından ithalata dayalı olarak gerçekleştiriliyor. Sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 9,2. Yani neredeyse 1`e 10 ithalat söz konusu.
    İlaçlar, üretim ve orjinine göre ikiye ayrılıyor, “Orijinal” ve “eşdeğer” ilaç.
    Orijinal ilaç; dünyada ilk kez ruhsatlandırılıp pazara sürülen ürüne deniyor.
    Eşdeğer (jenerik) ilaç; Hasta üzerinde aynı tedaviyi sağladığı bilimsel çalışmalarla kanıtlanan ve orijinal ilaçların koruma süresi (5 yıl iken 20 yıla çıkarıldı) bittikten sonra satışa sunulan aynı özellikteki ürüne deniyor. Fiyatı orijinalinin yüzde 20`si ile 80`i arasında değişiyor.
    **Mevzuatımız uygun hale getirildi
    Gümrük Birliği`ne geçiş öncesinde 1995 yılında kabul edilen bir kanun gereğince 1 Ocak 1999`dan bu yana orijinal ilaçta 20 yıllık patent koruması oldu, bu süre daha önce beş yıldı. Öte yandan bu 20 yıllık süre bazı ilave korumalarla daha da uzatılabiliyor. Ek korumalardan en önemlisi “veri münhasıriyeti” ve ülkemiz bunu 19 Ocak 2005 itibarıyla yapılan bir değişiklikle kabul etti. Kabul edilen düzenleme ile 20 yılı tamamlayan ilacı eşdeğer ilaç olarak üretmek adına yapılan başvuruyu 6 yıl bekletmeyi içermektedir.
    Yeni kendi mevzuatımızı yabancı ilaç devlerinin amacına uygun hale getirmek, vatandaşlarımıza pahalı ilaç satmaları için kendi hükümetimiz elinden geleni ardına bırakmıyor. Yapılan yasal düzenlemelerle uluslararası dev ilaç şirketlerine büyük avantaj sağlayıp, onları tekel konumuna getirerek yüksek fiyattan satış yapmalarına imkan tanıyor.
    Orijinal üreticileri, araştırma geliştirmeye büyük paralar harcadıklarını, masrafları çıkarabilmek için uzun koruma süresine ihtiyaç duyduklarını savunurken, eşdeğer sanayicileri ve bazı uzmanlar, koruma süresinin çok uzun olduğunu ve haksız yere büyük paralar kazanıldığını dile getiriyor. Diğer bir eleştiri de, yüksek lobi gücüne sahip uluslararası orijinal ilaç üreticilerinin yeterince şeffaf olmadığı, dolayısıyla açıklanan icat masraflarının gerçeği yansıtmadığı yönünde. Eşdeğer ilaç üretimi, kamu maliyesi açısından da son derece önemli.
    **ABD yasalarını vatandaşları lehine değiştiriyor
    İlaç giderleri hızla artan AB ve ABD, eşdeğer ilaç tüketimini teşvik için kampanyalar düzenledikleri gibi yasalarını da ucuz ilaç için değiştirirken, biz vatandaşımıza pahalı ilaç satılması için çaba harcıyoruz.
    Hindistan gibi bazı ülkeler ise vatandaşlarına ucuz ilaç satmak ve kendileri de ilaç üretmek adına İLAÇ DEVLERİNİN baskılarına direnmektedir. Mesela, Hindistan, yapılan baskılara rağmen eşdeğer ilaç konusunda kendi vatandaşları lehine kararlar alıp, hem ucuz ilaç üretiyor hem de kendi ilaç sanayini de büyütüyor. İlaç ithalatında, 13 yılda 200 milyon dolarlık ihracattan 3 milyar dolara ulaşmış.

    **Özel hastanelerimiz de patladı
    Daha birkaç yıl öncesine kadar özel hastane kelimesini bir çokları duymamıştı bile, sadece İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük metropollerde birer ikişer tane vardı. Şimdi ise bırakın illeri, her ilçede bile özel hastane var. Devlet ve üniversite hastanelerine verilen sağlık paraları yanında özel hastanelere verilenlerin esamesi bile okunmazken, 2008 yılında özel hastanelere SGK’nın ödediği para, üniversite hastanelerine ödediği paranın 2 katını bile geçti.
    İş o hallere geldi ki mesela Sinop’da hem de 80 bin nüfusluk Sinop’da devlet hastanesini kapatıp, şehrin 10 km dışında bir yere kurarlarken, mevcut şehrin göbeğindeki eski devlet hastanesini de özel hastane yapıyorlar.

    Ötv

    Emeğinize sağlık yararlı bir çalışma olmuş herkesin okuması lazım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nogretse

    sürekli haberlerde görüyorum, ÖTV kalkıyor, iletişim vergisi kalkıyor, 99 da konulan vergi kalkıyor. Nedir bu bilgisi olan var mı?

    Evet kalkıyor. Hatta devlet bedava araba dagıtacak. Nerden duyuyorsunuz bu haberleri ya. Link atar mısın suraya bi..
  • Arkadaşlar rüya görmeyin..YERİNE BİR BAŞKA GELİR KAYNAĞI bulunmadıkça ÖTV kalkmaz..Devlet bütün hizmetlerini para ile yerine getiriyor..Şunu bilin ÖTV kalkarsa aynı parayı sizin cebinizden başka bir şekilde başka bir isimle yine alacaklar. TEK ÇÖZÜMÜ BÜTÜN HOLDİNG VE BİNLERCE ŞİRKETİN doğru düzgün vergilerini ödemeleri..Oda hayal..Adamlar kullandıkları uçağın, helikoptein, yatın, şirketteki bütün arabaların, karısının ve kendisinin ,oğlunun ,kızının kullandıkları bütün arabalarının masraflarını kazancından düşüyor..Çünkü hepsi şirketin adına alınıp özel işlerinde kullanılıyor..Bu bir iki değil binlerce insanın açık ve resmi bir hak olarak uyguladıkları en güzel vergi kaçırma yolu...Saygılarımla..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi taşkafa -- 17 Mart 2012; 12:49:32 >




  • yıl 2013 kalktı cidden
  • quote:

    Orijinalden alıntı: evilonthemove

    ötv kalkmaz sadece isim değiştirir.devlet kendi ayağına sıkar mı?oturduğu yerden hiç uğraşmadan vergi geliri akıyor.3. köprü ve çılgın projeleri nasıl yapacaklar.bundan kötüsü olmasın diye dua edin bence

    Devlet bahsettigin projelere 1 kurus harcamiyor, ozel sektore yaptiriyor. Guzelligi de burada zaten

    Tabi 80 senedir yolundugumuz icin bu tarz seylere baya uzagiz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Erkyuo

    Şakma maka kaldırılıyormuş...
    ne biçim izdiham olur
    Olan da ötv ödeyerek araç alana olur.
    ikinci el piyasası..9 şiddetinde sallanır
    Millet hangi lüks hangi spor aracı alacağını şaşırır
    e sınıfından aşağa araç satılmaz

    Gercekten ya. Bunlari hayal edince bir an OTV'nin artmasini istedim kendi kendime

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: catalyst


    quote:

    Orijinalden alıntı: evilonthemove

    ötv kalkmaz sadece isim değiştirir.devlet kendi ayağına sıkar mı?oturduğu yerden hiç uğraşmadan vergi geliri akıyor.3. köprü ve çılgın projeleri nasıl yapacaklar.bundan kötüsü olmasın diye dua edin bence

    Devlet bahsettigin projelere 1 kurus harcamiyor, ozel sektore yaptiriyor. Guzelligi de burada zaten

    Tabi 80 senedir yolundugumuz icin bu tarz seylere baya uzagiz.

    Ozel sektor bedavaya yapiyor zaten...
    Hulooooog

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: stormeagle2

    quote:

    Orijinalden alıntı: ohara

    ÖTV zammı satışları pek etkilemedi. Şubat ayındaki satış rakamları ocak ayını geçmiş durumda. ÖTV yüzünden satışlarda aşırı düşüş olsaydı belkiyi vergiyi geri alırlardı ama zengin halkıma vergi bile işlemiyot. %10000000 vergi koysan bu millet gene gider alır arabayı

    Sorunda burada zaten. 80'li yıllardan itibaren Türk milleti koyunlaştırıldı. Zam, vergi, sağlık skandalları ve ne yaziktır üzülerek söylüyorum şehit haberlerine bile toplum olarak duyarsızlaştık. Zam geldi "normaldir" şehit verdik "vatan sağolsun" yeni vergi geldi "hoşgeldi" diyen bir toplum olduk. Tepki göstermeye çalışanlara da malüm biber gazı yada gözaltı

    " Tepki göstermeye çalışanlara da malüm biber gazı yada gözaltı "

    Cok ince gormussunuz taa 16 ay oncesinden tebrik ediyorum




  • bi an kalktığını düşündüm harbiden,
    millet golf kuyruğundan çıkar cc kuyruğuna girer
    yıllık satış rakamları d segmentinden başlar.
    her yer lüx SUV dolar
  • Bence yanlış düşünüyorsunuz.
    ÖTV kalktığında herkes E serisine A6 ya falan binmez. Herkes yine işini gören bir araç alır. ÖTV ye vermediği parayla da, evine çoluğuna çocuğuna yatırım yapar.
    Ne biliyim en azından ailesiyle tatile gidemiyorsa tatile gider. Ama sırf ÖTV yok diye de Jettaya binen adam kalkıp 5 serisine binmez. Yine Jettaya biner ama daha kaliteli bir yaşam tarzı ile biner.

    ABD de bu dedikleriniz hiçbiri yok. Adamlar bütün paralarını evlerine, sosyal yaşamlarına harcıyorlar. Bizde öyle oluruz bir süre sonra.

    Ama bunlar hayal tabi. Bu ülkede ÖTV aslen 99 depremi için getirildi. Sonra bakıldı çok yağlı bi kapı, nereye koysan tutuyor. Devlet bundan vazgeçer mi hiç
  • Belki guncelleme gelir

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Selam,
    ÖTV'nin kalkması son kullanıcı için birşey değiştirmez. Araba fiyatlarında maksimum 1000TL'lik indirim olur; o da mağazaya keriz çekmek için. Kalan fark yine ithalatçıya kalır. Bunun örneğini birkaç sene önce yaşadık; çok uzağa gitmeye gerek yok....
  • quote:

    Orijinalden alıntı: chnbs

    Ötv kalkalı çok oluyor.

    Böyle konuya böyle cevap verilir
  • Çabuk kalktı dikkat ederseniz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: edgar1899

    DEVLETİMİZİN MALUM KÖR TUTTUĞUNU ÖPER POLİTİKASI;
    KAPALIÇARŞIDAKİ TRİLYONLUK KUYUMCUDAN TEK KURUŞ VERGİ ALAMIYORSAN,
    HALDEKİ TRİLYONLUK KOMİSYONCUDAN VERGİ ALAMIYORSAN,
    OTURDUĞU YERDEN BİRE ALDIĞINI İKİYE SATAN BÜYÜK TÜCCARDAN VERGİ ALAMIYORSAN,
    DEĞERİ 500 MİLYAR OLAN MİNİBÜSÜN VERGİ LEVHASI 500 LİRA BİLE DEĞİLSE,
    DİŞÇİ MUAYENEHANESİNDE VERGİ LEVHASI 287 TL İSE,
    YANİ GERÇEKTE PARANIN DÖNDÜĞÜ HİÇBİRYERDEN VERGİ ALAMIYORSUN ÇÜNKÜ ÇABA SARFETMEN-KOVALAMAN-BİRAZDA OY KAYBETMEN GEREKİYOR.
    O ZAMAN NE YAPARSIN;
    BRÜT MAAŞI 3000 TL OLAN MEMURA 1500 TL VERİRSİN ADINI SAYAMADIĞIM BİR TON VERGİ ÇABA SARFETMEZSİN SAĞ CEBİNDEN SOL CEBİNE,
    PETROL SAĞLAYICISI SENSİN DAYARSIN 3 LİRA VERGİ KAÇACAK YER YOK ZATEN,
    ADAM ARABA ALIYOR KAÇACAK KAÇIRACAK YER YOK ABAN %130 VATANDAŞIN AUDİ PARASINA FİATA BİNSİN ZATEN SENİN VATANDAŞININ NE HADDİNE AUDİ MERCEDES ONLAR ANCAK MAKAM ARACI OLUR,
    BU TELEFON HERKES KONUŞACAK ONADA GİYDİR 7.8 TLSİ AVEAYA GİDEN FATURA 24 TL ONDADA KAÇIŞ YOK,
    YANİ SONUNDA GRAM ÇABA SARFETMEDEN KAÇIRILAMAYACAK DURUMDAKİ VERGİYE DAYARSINDA DAYARSIN NASIL OLSA BUNLARI NAMUSLU-NAMUSSUZ HERKES ÖDEYECEK.
    HİÇBİRZAMAN NAMUSSUZUN PEŞİNDEN KOŞMA ZATEN KİM ÇABA SARFEDECEK KİM KAYIT DIŞINI ENGELLEYECEK SENİN GÖREVİN SANKİ!
    NASIL OLSA ÇOK BAKİRE KOYUN VAR BU MEMLEKETTE.






  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.