Oyungezer dergisine Mart sayısı için bu yazıyı göndermiştim. Yayınladılar yayınlamasına ama, daha kötü nasıl yayınlayabilirlerdi bilmiyorum. Ben de buraya koyayim dedim. Herkesin tuttuğu kendine.
Oyunlardan Öğrenmek Oyunlar...Oyunlarımız. Amerika’daki UC San Diego ve University of Wisconsin-Madison gibi üniversiteler, oyunlarımız hakkında bir çok araştırma yapmakta ve bu araştırmaların sonuçları her ne kadar bize oyun oynama bahanesi sağlamaya yönelik dursa da, gerçek bilimsel sonuçlardır. Bu bahaneleri sağlayan araştırmaları Donanım ve Yazılım Mühendisleri; Sosyoloji, Psikoloji ve Nörolojide uzman insanlar yapmakta; mahallemdeki dönerci yanındaki internet kafeden gelmiyor yani.
Wisconsin-Madison Üniversite’sinden Course.org üzerinden Video Games & Learning dersini aldım ve bu dersi veren şahsiyetlerin Games Learning Society isimli grubuna üyeyim. Bu yazıyı onların sayesinde öğrendiklerim ve kendi bulduğum bilgiler ışığında yazıyorum.http://www.gameslearningsociety.org ’dan onlara rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Kurucu üyelerden olan Kurt Squire’in düşüncelerinden hafiften başlayalım. Kurt Squire, Sid Meier’s Pirates’ın ve Civilization serisinin büyük bir hayranı. Öğrencilik yıllarında Sid Meier’s Pirates’ı oynaması sayesinde üniversitedeki tarih dersinde hocayı etkilemesinden başlamış bu düşüncelerine. Sınıfın içinde genelde dersle alakasız bir tipin 1650’den 1730’a kadar karayiplerde ne dönüp bittiğini en ince ayrıntısına hatta limanlardaki ticaret mallarına ve bunun korsanlarla hükümetleri nasıl etkilediğine kadar bildiğini düşünün. Yıllarca sanki bu konuyu beklemiş gibi. Öğretmeni kadar çok şaşıran Kurt bu fikirle Games Learning Society’i kuruyor ve Civilization üzerine 6.-7. sınıf öğrencilerine deney yapmaya başlıyor. Veletler ne anlar değil mi? Değil. Bir öğrenci Vikingler hakkında hiç bir şey bilmemesine rağmen coğrafyasının ve askeri yapısının gösterdiği etkiden dolayı Viking’lerin yağma taktiklerini uyguluyor. Mezopotamya uygarlıklarının önemini anlayan bir öğrencisi, emperyalist devletler gibi uzaktan güçlenip yeteri kadar geliştiğinde kaynakların yoğun olduğu yerlere saldırıyor. Ve bir tanesi Amerika Bağımsızlık Savaşı’nın ve Irak Savaşı’nın modunu yapıyor ve oyun sonu raporunda bu oyunun hayatını değiştirdiğini ve bir gün senatör olmak istediğini belirtiyor. Peki normal bir şekilde oynamak varken neden mod yapıyor? Yada neden Youtube’a Let’s Play videoları konuluyor? Hatta en başından neden Oyungezer diye bir dergi var? Para kazanmak isteselerdi kesinlikle kendilerini başka şeylere adayıp daha fazlasını kazanabilirlerdi mesela bir moda dergisine fakat neden oyun? Nereden geliyor hepimizin bu sevdası?[1]
Cevap Kurt Squire’in Oyunlar ve öğrenmek üzerine yaptığı grafikte. O da şu şekilde:
Bunu tabi ki Photoshop’la türkçeye çevirip de koyabilirdim hatta aslında öyle yapmaktaydım başta fakat hazırladıkları dökümantasyonu düzenleyip değiştirmeye gönlüm el vermedi. Photoshop’la birşeyler yapıp adama iftira atcak gibi hissettim kendimi. Hem siz de orjinalini görmüş olursunuz. Yani burada dönen olay şu:
Zaman ve uzmanlıkla doğru oranda artan bir şekilde;
-Kişi, oyuna sosyal etkiler ve merak sayesinde başlar ve başlangıçta oyunun sadece kontrolleriyle temasını bilmektedir.-Oyuna kendini kaptırıp içine girdikçe kendini adamış bir oyuncu olur ve oyun hakkında temel bilgilere sahiptir.Bu seviyeden sonraki tüm oyuncular, oyunun artık sosyal kaynağı sayılabilecek kişilerdir.-Ve oyunda uzmanlaştıktan sonra oyun hakkında sistematik deneyime sahip olur. Bu sayede de oyun üzerine sosyal yatırım ve yardım yapar. Peki bu ne demek? Dark Souls’un glitchleriyle tüm bosslarının damagelerini falan bilen tipler var ya, youtube’da tutorial yada speedrun yapıp oyunu 30 dakikada bitiriyorlar, işte bu arkadaşlar.-Bu uzman arkadaşlardan (Master Player) iki grup çıkıyor:
1)Bildiği bilgiyi paylaşmak ve yaymak için liderlik hissi içinde olan arkadaşlar. Bu youtube’cu arkadaşlar belirli bir grupa lider olup oyunun forumlarında başlık açabilir, youtube’dan %100 tam çözüm tarzı şeyler yapabilir.2) Oyunun mekaniğini, dizaynını çözmüş mod yapan arkadaşlar. Çok büyük bir çoğunluğunu Nexus isimli diyarda bulabilirsiniz.
Ve bu arkadaşlara belirli bir süre sonra mod yapmak da yetmiyor. Mesela mahallemde bulunan çocukluk arkadaşım Ömer’i ele alalım. Buluşup saatlerce AC3’deki Crafting olayının oyuna katkısı olmadığını, güzel bir sistem olduğunu fakat crafting ile para kazanmaya ihtiyaç olmadığını, dolayısıyla oyunda kötü bir kalabalık yaptığını düşünüyordu. Ben de nasılsa oyun savaştan dolayı sefillik içinde geçiyor; ana senaryo para vermese hem gerçekçi, hem de crafting sistemini kurtaran bir şey olur demiştim. O da oyuncuyu yan bir görev yapmaya zorlayamazsın demişti. Biz deli miyiz bunları tartışıyoruz? İşte bu tarz konuşmalar geçiyorsa onlar Designer’dır. Oyun yapmayı bilip bilmemesi önemli değil. Önemli olan oyunu tamamen algılayıp ne şekillerde sunulsa nasıl olurdu diye düşünebilmesi. Constance Steinkuehler de Games Learning Society’nin kurucu üyelerinden ve World Of Warcraft, Lineage II gibi online oyunlar üzerinden araştırmalar yapmakta. Ana olarak oyunlardaki hayatla, gerçek hayat arasındaki farkları inceliyor. Ray Oldenburg’ün Third Place düşüncesi üzerinden gidiyor diyebiliriz. Hepimizin günlük yaşamında iş ve ev olarak tanımladığımız yerler vardır ve sadece bu ikisiyle hayatımız monoton bir şekilde ilerlemektedir. Bu ikisinden alakasız, kimseye karşı bir sorumluluğumuzun olmadığı sadece rahatladığımız ve cana yakın yerlere Third Place denir. Ben bir kafeye gidip tamamen uydurduğum bir isim ve tamamen uydurduğum bir geçmişle kendimi hayallerimdeki versiyonumla sunup oradan mutlu bir şekilde ayrılabilirim. Bunu yapmam şart değil fakat bunu yapabileceğim yerler Third Place’dir. Arkadaşlarımla buluşup tamamen yalan anılar anlatabilirim. İş ile evden alakasız bu özgürlüğe sahip yerlere Third Place denir ve bunların Bodrum’da tatil olması gerekmez. Bir berbere gitmek bile buna dahildir. Eskiden kahvehaneler, kafeler, barlar iken yeni nesil (yani biz) bunları Third Place olarak o kadar tercih etmemekteyiz. Bizim yeni Third Place’imiz internet ve online oyunlar. Evimizin içinde olmamıza rağmen beyin olarak oralarda bulunmaktayız. Örneğin çok uzun zaman boyunca Silkroad Online oynadım ve mob’larla savaşırken hangi tür müzik dinlediğimi hatırlıyorum. Mesela Sagopa Kajmer derseniz 10-12 level’lık Yeoha’lar, Linkin Park derseniz 32 Level Scorpion’lar aklıma gelir. Fakat o sıralar bilgisayar odama taşınmış mıydı yoksa hala salonda mıydı derseniz cevap veremem.
Kurt Squire’in eşi olan Constance Steinkuehler, bu Third Place kavramıyla online oyunları oynayıp aynı zamanda araştırma yapıyor. Literacy (okur-yazarlık) seviyesi araştırmasında da ilginç bir sonuçla karşılaşıyor. Amerika’daki lise öğrencilerinin okullardaki sınav sonuçlarına göre okur-yazarlık seviyeleri 8 iken, aynı öğrencilerin MMORPG’leri anlamak için okudukları metinlerin ve konuşmaların seviyesi 13. Tabi sayıyla deyince pek anlaşılmıyor ama uygulanan sistem bu. Okur-yazarlık seviyesi 13 olan bir metin, o konu hakkında bilgisiz birisine ağır bir metin olarak geleceğini gösteriyor. Mesela Cern deneyinin raporlarına baksak fizik hakkında anlamayacağımız şeyler buluruz. Anne babamıza online oyun metni göstersek onlar da anlamayacakları şeyler bulur. Dielektrik ve Mana pot ‘u anlamayış aynı şekildedir. Fakat biz manapot’u zorla öğrendik ve 13’e yakın bir okur-yazarlık seviyesindeki metinleri okuyarak anladık. Bu vakti bilimsel şeylere harcasak öğrenir miydik? Çok zor. Sebebi okuldaki okur-yazarlık seviyeleri 8 iken oyunlardaki seviyeleri 13 olan çocuklarda yatıyor.
İşte Third Place’i bu yüzden anlattım. Online oyun Third Place iken okul, ders çalışmak, bilim iş kategorisine giriyor ve bize yük olarak gözüküyor. Mesela bana kısa film yap deseler güle oynaya yaparım, çok eğlenceli iş derim. Ama sinema-televizyon okuyan arkadaşlarım için bu bir ders ve ödev olduğu için onlar benim gibi düşünmezler. İşte bu seviye farkı bu sebepten kaynaklanıyor. Ve Indie Game’ler biraz da bu yüzden bu kadar başarılı, bunun hakkında biraz düşünelim. [2]
İleride oyunların hem nerolojik, hem psikolojik durumları tespit etme ve terapi etme için kullanılması yönünde Adam Gazzaley’in bir hayali var. Bunun başlangıcının 10 yıl önce yaptıkları deney olduğunu belirten Adam Gazzaley, deneyi şu şekilde açıklıyor: Labaratuvarlarını; beynin oyun oynama esnasındaki aktivitesini algı, dikkat ve hafıza yönüyle incelemek için hazırlıyorlar. Bu deneylerde ilk göze çarpan, beynin oyun esnasında oyundaki ana hedef dışındaki çoğu şeyi dışlaması. Bunun üzerine birden fazla ana görevi olan bir oyun hazırlanıyor; bunun sonucunda da oynanış esnasındaki hafızamızı ve algımızı azalttığı ve biz yaşlandıkça bunun daha da artacağını gözlemliyorlar. Ve ilginç bir şekilde aksiyon oyunlarının algı ve dikkat seviyelerini çok arttırdığını farkediyorlar. Bunun sonucu buldukları sonuçlar şu şekilde: “Aksiyon oyunları” -Neural Activity’e (Nöral Aktivite), -Gözün algılayış hızına ve detayları seçebilmesine, -Çok görevliliğe ve görev değiştirmeye (multitasking & switching), yardımcı oluyor.
San Diego Üniversitesi’nden Jyoti Mishra & Steve Hillyard’ın yaptığı deneylerde çeşitli gün ve süreçlerde iki farklı grup şeklinde insanları alıyorlar. Bir kısmı aksiyon oyunları, bir kısmı da Sims, araba yarışı gibi oyunlar oynuyorlar ve ölçümler yapılıyor.Bu iki deney grubundaki kişiler de daha önce aksiyon oyunu oynamamış ve genelde de çok fazla oyun oynayan insanlar oluyorlar.
Bu deneyde gürültü oranı frekans olarak düzenli bir şekilde artmakta ve gürültü yanında bir ses de gelmekte. O sesi algılamaya çalışan kişilerin nöral aktiviteleri. Tabi ki sağdaki aksiyon oynayan bir şahıs.
Bu bir diğer deneyde de 3 farklı frekansta, 3 farklı yerden rastgele şekilde harfler ve rakamlar geliyor. Ve deneğe bu üç bölgeden bir tanesine odaklanıp elindeki kağıda sırasıyla çıkan harfleri yazması isteniyor. Diğer kalan iki bölgedeki harfler kafa karıştırmak için. Burada da aksiyon oyuncularının odaklanmaları oyunlar sayesinde arttığı için daha başarılı oldukları gözlenmiş.
Bu deneyler hakkında çok daha fazla bilgiyi kaynakçada belirttiğim şekilde bulabilirsiniz. Shawn Green, Adam Gazzaley yada Jyoti Mishr ve Steve Hillyard’ı araştırırsanız sallamadığımı öğrenebilirsiniz:D. Onun dışında Games Learning Society’nin bir projesi varhttp://beta.playfullearning.com/ şeklinde. Tarih öğrenmek için bir oyun oynadığınızı düşünün… Aha da sitenin ana amacı o. GLS’nin çok fazla yaptığı oyun olmadığı için önceki oyunları da kategorize ediyorlar. Siz de daha önceden girilmemiş bir oyun girerek garibanlara yardım edebilirsiniz. Saygılarımla.
Samed Sivaslıoğlu
[1] “Social Studies - Kurt Squire” [2] Constance Steinkuehler’in adının ilk geçtiği paragraftan itibaren tüm bilgiler: “Constellation of Literacy Practices - Constance Steinkuehler” “Fan Fiction & Why Kids Write - Constance Steinkuehler” “Nature & Quality of Game-Related Text - Constance Steinkuehler” “Game Reading versus School Reading - Constance Steinkuehler” [3] “Games to Train Cognition - Adam Gazzaley” [4] “Vision - Shawn Green” “Multitasking - Shawn Green” “Speed of Processing - Shawn Green”
10 Numara Yazı Olmuş. Nasıl Yayınladıklarını Bilmiyorum Ama Alıp Direk Koyardım Düzenlemeden O Derece
Tebrik Ederim Güzel Bir Yazı , Ben Master Player İle Desinger Arasında Bir Yerdeyim. Liderliğe Kendimi Koymuyorum Ama Her Yere Kolum Gidiyor Desem Yeridir
Tekrardan Teşekkürler , İyi Günler. Devamını Bekliyoruz En Azından Ben
quote:
Orijinalden alıntı: BerkMendi
10 Numara Yazı Olmuş. Nasıl Yayınladıklarını Bilmiyorum Ama Alıp Direk Koyardım Düzenlemeden O Derece
Tebrik Ederim Güzel Bir Yazı , Ben Master Player İle Desinger Arasında Bir Yerdeyim. Liderliğe Kendimi Koymuyorum Ama Her Yere Kolum Gidiyor Desem Yeridir
Tekrardan Teşekkürler , İyi Günler. Devamını Bekliyoruz En Azından Ben
Öyle böyle değil çok kötü yayınladılar:D yazı yok zaten attığım mail'i koymuşlar yazıyı da dosya.tc sitesinden download üzerinden saçma sapan birşey yapmışlar ben de anlamadım. Ama çok teşekkür ediyorum desteğiniz için bayağı depresyona girmiştim acaba beceremedim mi diye