Herkese merhaba. 26 yaşında bir Türk vatandaşı olarak, gözlemlediğim ve deneyimlediğim kadarıyla bizim ve bizden önceki zamanlarda, başta rehber öğretmenler ve diğer öğretmenler tarafından çok yanlış bir "algı" ve "yönlendirme" politikası izlendi. Öğretmenlerin çoğu bize, meslek liselerini "tu kaka", "başarısız ve tembel öğrenci yeri", "ortamı çok kötü", "oraya giderseniz üniversite kazanamazsınız" gibi söylemlerde tanıttılar. Bu lafları aile bireylerimize de söyleyip, müthiş bir algı yaptılar. Neredeyse her öğrenciyi akademik eğitime yönlendirdiler ve hatta, iyi-kötü bir üniversiteye yerleştirmek için ellerinden geleni yaptılar. Meslek lisesi okuyup, iş hayatına erkenden atılması gereken öğrencileri gazlayarak, adeta "üniversiteye yerleşen her bir öğrenci başına devlet bana prim veriyor" mentalitesiyle tercihler yaptırıldı. Sonuç olarak da üniversite mezunlarının çoğu ya işsiz kaldı ya da eğer şanslıyla asgari ücrete çalışmak zorunda kaldı.
Teknik veya Endüstri Meslek Lisesi mezunları neden mi artık krallar?
- Zanaat sahibi bir usta oldukları için sayıları iş piyasasında çok az. 1000 tane mühendis varken, piyasada 1 tane elektrik ustası/teknikeri var. Böylece talep çok olup sayıları da az olduğundan, sürekli iş çıkıyor, telefonları susmuyor, kimisinin randevu defteri dolu.
- Alanında yetişmiş iyi bir ustaysa, aylık kazancı bir profesörden daha yüksek oluyor. Örnek: Meslek lisesi çıkışlı 33 yaşındaki berberim, aylık net 50-55 bin Lira kazanıyor.
- En önemli kısım ise şu: Türkiye ve Dünya'da zanaat sahibi ustalar (tesisatçı, marangoz, boyacı, elektrikçi, aşçı, sıvacı vs.), arkadan çırak veya eleman yetişmediği için sayıları çok azaldı. Kalifiye ara eleman ihtiyacı tüm Dünya'da hızla artıyor. Bu yüzden sadece benim bildiğim kadarıyla İngiltere ve Almanya yeni kanunlar çıkardı ve çalışma vizesi alma prosedürlerini kolaylaştırdı. Diyelim ki meslek lisesi çıkışlı bir elektrik teknikeri/ustasısınız. Diplomanız var. B1 seviye İngilizce de öğrendiniz. İngiltere için mesleki denklik yapıyorsunuz ve çalışma vizesine başvuruyorsunuz. Red yeme olasılığınız çok düşük.
- Türkiye'de son birkaç yıldır, gelişmiş ülkelere (özellikle Avrupa) çok ciddi bir ara eleman/usta göçü var ve sayıları her geçen gün artıyor.
- Görece iyi bir üniversiteden, bir mühendislik alanında mezun oldunuz diyelim. Yurt dışındaki şirketlere başvurular yaptınız. İlk önce, iş ilanına başvuran o ülkenin vatandaşları değerlendirmeye alınır. Onlardan kalifiye olmalısınız ki sizle iş görüşmesi yapsınlar. Her şey yolunda gitti ve bir şirket sizle iş görüşmesi yapmak istedi. Sordukları ilk şey "çalışma izni" yani "vize".
- Çevrenizdeki yurt dışında çalışmak isteyen mühendislere sorabilirsiniz, sadece "çalışma izni" olmadığı için onlarca şirketten red e-postası almıştır, kim bilir. Ama alanınızda iyi bir ustaysanız, vizeler sizin iş kolunuz için gevşetildiği için ve o ülkede usta açığı olduğu için vizeniz daha hızlı ve kolay çıkar.
Kısaca arkadaşlar, Türkiye'de toplam 209 tane üniversite ve yüzlerce farklı bölüm var. Eğer, en iyi birkaç üniversiteyi (Bence, Koç, Sabancı, Bilkent vs.) ve o üniversitelerdeki en iyi birkaç bölümü (Bence, Tıp, Yazılım Mühendisliği, Elektik-Elektrik Mühendisliği vs.) kazanmadıysanız ve kazanma potansiyeliniz yoksa, hemen geçerli bir alanda meslek edinin. Eğer mümkünse de, "üniversite okumak istiyorum ama okuduğum bölümde işsiz kalabilir ya da asgari ücretle çalışmak zorunda olabilirim." diyorsanız, orta okul sonrası meslek lisesine gidin ve elinizin altında her ihtimale karşı bir "altın bilezik" olsun. Herkesin yolu açık olsun :)
"Meslek lisesi, memleket meselesi."
-Vehbi Koç
Herkese merhaba, bir Türk vatandaşı erkek olarak, on bir gün önce 26 yaşıma girdim.
18 yaşından itibaren Türkiye'de remi olarak sigortalı çalışabilme imkanım var.
İş hayatım:
Meslek: Yok
Referans: Yok
İş tecrübesi: 3 ay (Cv'ye yazılamayacak seviyede, yazın günübirlik işler)
Olması gereken: 8 yıl 11 gün
Sigorta prim gün sayım: 14 gün (Bir dükkanda göstermelik giriş-çıkış)
Olması gereken sigorta prim gün sayım: 2900 gün
Devlete olan borcum: 24,824 TL (KYK kredisi ve GSS prim borcu)
Özel hayatım:
Kız Arkadaş: 8 yıl 11 gündür yok
Cinsel Hayat: 8 yıl 11 gündür yok
Askerlik: Yaptım
Eğitim hayatım:
İzmir'de dandik bir Anadolu lisesi sonrası Uşak Üniversitesi Tarih bölümü (Lisans)
Sertifika: Yok
Yabancı Dil: Yok (A1 veya en fazla A2 İngilizce)
Sermaye durumum:
1500 Amerikan Doları
650 Euro
20 Gram Altın
2000 Türk Lirası
Hiçbir mal varlığım (Gayrimenkul, motorlu taşıt, arsa vs.) yok
Aileden kalacak miras. Yok
Peki ben bu günlere nasıl geldim? Kısaca hayat hikayemi anlatmak gerekirse;
- Öncelikle okula gitmeyi, ders ve sınav çalışmayı hiç sevmeyen; okula sadece sosyalleşme amaçlı giden birisiydim.
- Lise tercihi döneminde 500 puan üzerinden 350 puan aldım. Genellikle meslek liseleri tutuyordu ve bir-iki dandik Anadolu lisesi. Ben meslek lisesine gitme taraftarıydım ama annem, babam, ablam ve rehber öğretmenim ise Anadolu lisesine gitmemi istiyordu çünkü dediklerine göre meslek lisesine gidenlerin çoğu üniversite kazanamıyor ve ortam kalitesi kötü oluyormuş. Rehber öğretmenim ailemin de isteğiyle tercih listemde meslek lisesini aşağı, Anadolu lisesini ise en yukarı yazdı. Sonuçlar açıklandı ve Anadolu lisesi kazanmıştım.
- 4 yıllık lise hayatım başladı ve 1. maddede belirttiğim gibi, 9. sınıfta hiç ders çalışmadım ve sınıfı zar zor geçtim. 9. sınıf sonunda alan tercihi yapılacaktı. Arkadaşlarımın çoğu sayısalı tercih ediyordu çünkü üniversite ve bölüm imkanları daha iyiymiş. Benim fen bilimleri gayet iyi ama matematiğim kötü olduğundan ailem ve rehber öğretmenim, beni köşeye çekip sayısal seçmemi istemeyip vaz geçirdiler ve beni eşit ağırlık alanına yazdırdılar.
- Üniversite tercihi dönemi geldi ve 500 puan üzerinden eşit ağırlık alanından 350 puan aldım. Doğru düzgün bölüm ve üniversite gelmiyordu. Sözel kısmına bakınca tarih bölümü kesin geliyordu. Bende hemen internetten bu bölümün iş imkanlarına baktığımda kamu ve özel sektörde istihdam olmadığını gördüm. Tercihlerde yardımcı olan ablama, tercih yapmak istemediğimi ve bu bölümü okuduktan sonra işsiz kalmak istemediğimi söyledim. Amacım iyi-kötü iş hayatına atılmaktı. Ablam ve anne-babam kesinlikle karşı çıktılar ve tercih yapmak zorunda kaldım.
- Tarih bölümüne yerleştim ve KYK bursu çıkmadı. Onun yerine öğrenim kredisi çıktı. Ben geri ödemeli krediyi almamayı tercih ettim çünkü babamın emekli maaşı iyiydi ve Türkiye'nin ekonomisi bu kadar kötü değildi. Babam her ay düzenli harçlık gönderecekti zaten. Ablam ne olur ne olmaz diyerek bir şekilde öğrenim kredisi başvurumu yaptırdı ve onaylandı.
- 4 yıllık üniversite hayatımda her yılın dönem ortası tatilinde, ailemi karşıma alarak okulu bırakmak istediğimi ve az-çok bir işte çalışmak istediğimi söyledim ama aile bireylerim bu fikrime karşı çıktı ve okula devam etmek zorunda kaldım. Okulu da bölümü de hiç sevmiyordum bu arada.
- Mezun olur olmaz askerlik başvurusunda bulundum ve Ekim 2022-Nisan 2023 tarihleri aralığında er olarak 6 ay askerlik yaptım.
- 6 Nisan'da askerden geldiğimden beri doğru düzgün evden çıkmadım çünkü depresyona girdim. Mental çöküş ve umutsuzluk yaşadığımdan henüz hiçbir yere iş başvurusunda bile bulunamadım.
- İşin en büyük acı verici kısmı da, gençliğimin "prime" döneminde işim ve param olmadığı için duygusal ve cinsel deneyimler yaşayamadım. Hiçbir zaman gezip, tozamadım.
- Bence olması gereken şuydu: Meslek lisesine yönlendirilip bir zanaat dalında meslek edinip usta olmak ve ardından iş hayatına atılmak. Ama olmadı işte...
Kısaca arkadaşlar, bu yaştan sonra iş ve özel hayatımı toparlayabilmem mucize gibi duruyor. Bu yüzden "En azından Türkiye'nin fakirlerinden olacağıma, gelişmiş bir Avrupa-Batı ülkesinin fakirlerinden olurum daha iyi." düşüncesiyle vasıfsız iş gücü olarak yurt dışına göç etmenin yollarını ve fırsatlarını arayacağım. Okuyup vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Umarım bilgili, vizyonlu ve en önemlisi sizi doğru yönlendirebilen bir aileye denk gelirsiniz. İyi forumlar :)
Herkese merhaba, bir Türk vatandaşı erkek olarak, on bir gün önce 26 yaşıma girdim.
18 yaşından itibaren Türkiye'de remi olarak sigortalı çalışabilme imkanım var.
İş hayatım:
Meslek: Yok
Referans: Yok
İş tecrübesi: 3 ay (Cv'ye yazılamayacak seviyede, yazın günübirlik işler)
Olması gereken: 8 yıl 11 gün
Sigorta prim gün sayım: 14 gün (Bir dükkanda göstermelik giriş-çıkış)
Olması gereken sigorta prim gün sayım: 2900 gün
Devlete olan borcum: 24,824 TL (KYK kredisi ve GSS prim borcu)
Özel hayatım:
Kız Arkadaş: 8 yıl 11 gündür yok
Cinsel Hayat: 8 yıl 11 gündür yok
Askerlik: Yaptım
Eğitim hayatım:
İzmir'de dandik bir Anadolu lisesi sonrası Uşak Üniversitesi Tarih bölümü (Lisans)
Sertifika: Yok
Yabancı Dil: Yok (A1 veya en fazla A2 İngilizce)
Sermaye durumum:
1500 Amerikan Doları
650 Euro
20 Gram Altın
2000 Türk Lirası
Hiçbir mal varlığım (Gayrimenkul, motorlu taşıt, arsa vs.) yok
Aileden kalacak miras. Yok
Peki ben bu günlere nasıl geldim? Kısaca hayat hikayemi anlatmak gerekirse;
- Öncelikle okula gitmeyi, ders ve sınav çalışmayı hiç sevmeyen; okula sadece sosyalleşme amaçlı giden birisiydim.
- Lise tercihi döneminde 500 puan üzerinden 350 puan aldım. Genellikle meslek liseleri tutuyordu ve bir-iki dandik Anadolu lisesi. Ben meslek lisesine gitme taraftarıydım ama annem, babam, ablam ve rehber öğretmenim ise Anadolu lisesine gitmemi istiyordu çünkü dediklerine göre meslek lisesine gidenlerin çoğu üniversite kazanamıyor ve ortam kalitesi kötü oluyormuş. Rehber öğretmenim ailemin de isteğiyle tercih listemde meslek lisesini aşağı, Anadolu lisesini ise en yukarı yazdı. Sonuçlar açıklandı ve Anadolu lisesi kazanmıştım.
- 4 yıllık lise hayatım başladı ve 1. maddede belirttiğim gibi, 9. sınıfta hiç ders çalışmadım ve sınıfı zar zor geçtim. 9. sınıf sonunda alan tercihi yapılacaktı. Arkadaşlarımın çoğu sayısalı tercih ediyordu çünkü üniversite ve bölüm imkanları daha iyiymiş. Benim fen bilimleri gayet iyi ama matematiğim kötü olduğundan ailem ve rehber öğretmenim, beni köşeye çekip sayısal seçmemi istemeyip vaz geçirdiler ve beni eşit ağırlık alanına yazdırdılar.
- Üniversite tercihi dönemi geldi ve 500 puan üzerinden eşit ağırlık alanından 350 puan aldım. Doğru düzgün bölüm ve üniversite gelmiyordu. Sözel kısmına bakınca tarih bölümü kesin geliyordu. Bende hemen internetten bu bölümün iş imkanlarına baktığımda kamu ve özel sektörde istihdam olmadığını gördüm. Tercihlerde yardımcı olan ablama, tercih yapmak istemediğimi ve bu bölümü okuduktan sonra işsiz kalmak istemediğimi söyledim. Amacım iyi-kötü iş hayatına atılmaktı. Ablam ve anne-babam kesinlikle karşı çıktılar ve tercih yapmak zorunda kaldım.
- Tarih bölümüne yerleştim ve KYK bursu çıkmadı. Onun yerine öğrenim kredisi çıktı. Ben geri ödemeli krediyi almamayı tercih ettim çünkü babamın emekli maaşı iyiydi ve Türkiye'nin ekonomisi bu kadar kötü değildi. Babam her ay düzenli harçlık gönderecekti zaten. Ablam ne olur ne olmaz diyerek bir şekilde öğrenim kredisi başvurumu yaptırdı ve onaylandı.
- 4 yıllık üniversite hayatımda her yılın dönem ortası tatilinde, ailemi karşıma alarak okulu bırakmak istediğimi ve az-çok bir işte çalışmak istediğimi söyledim ama aile bireylerim bu fikrime karşı çıktı ve okula devam etmek zorunda kaldım. Okulu da bölümü de hiç sevmiyordum bu arada.
- Mezun olur olmaz askerlik başvurusunda bulundum ve Ekim 2022-Nisan 2023 tarihleri aralığında er olarak 6 ay askerlik yaptım.
- 6 Nisan'da askerden geldiğimden beri doğru düzgün evden çıkmadım çünkü depresyona girdim. Mental çöküş ve umutsuzluk yaşadığımdan henüz hiçbir yere iş başvurusunda bile bulunamadım.
- İşin en büyük acı verici kısmı da, gençliğimin "prime" döneminde işim ve param olmadığı için duygusal ve cinsel deneyimler yaşayamadım. Hiçbir zaman gezip, tozamadım.
- Bence olması gereken şuydu: Meslek lisesine yönlendirilip bir zanaat dalında meslek edinip usta olmak ve ardından iş hayatına atılmak. Ama olmadı işte...
Kısaca arkadaşlar, bu yaştan sonra iş ve özel hayatımı toparlayabilmem mucize gibi duruyor. Bu yüzden "En azından Türkiye'nin fakirlerinden olacağıma, gelişmiş bir Avrupa-Batı ülkesinin fakirlerinden olurum daha iyi." düşüncesiyle vasıfsız iş gücü olarak yurt dışına göç etmenin yollarını ve fırsatlarını arayacağım. Okuyup vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Umarım bilgili, vizyonlu ve en önemlisi sizi doğru yönlendirebilen bir aileye denk gelirsiniz. İyi forumlar :)
26 yaşında ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, en az 26 yıldır esnafların %99'unun, Katma Değer Vergisi'ni (KDV) ödediğini görmedim. Vergi bilinci olan bir vatandaş olarak bu konu hakkında kişisel deneyimlerimi, gözlemlerimi ve okuduklarımı anlatmak istiyorum.
- Öncelikle esnaflar zorunlu olarak birçok vergi ve harç ödüyor ama bildiğim kadarıyla esnaflar, KDV'yi devlete ulaştıran aracı kurumlardır.
- Siz bugün esnafa gidip herhangi bir ürün ya da hizmet satın aldığınızda, eğer nakit olarak ödeme yaptıysanız ve esnaf fiş, fatura veya makbuz kesmediyse, hem size hem de devlete geçmiş oldun :) Çünkü satın aldığınız ürünün fiyatına KDV dahildi ama bu yöntemle esnaf, o üründeki KDV oranı kaç ise, o değerdeki parayı devlete ulaştırmadı. Kendi cebine attı :) Aynı şekilde banka/kredi kartı uzattınız ama pos makinesiyle ödeme değil de elden nakit mi aldı, yine vergi kaçırdı :)
- Örnek olarak: semt pazarına ya da manava gidip 1 kilo domates aldınız. Eğer ücreti ödedikten sonra fiş kesilmediyse o esnaf vergi kaçırmıştır. Berbere saç/sakal traşı olmaya gittiniz. Ücreti ödediniz ama o da ne? Berber fiş kesmedi mi? Hop, KDV oranını cebine indirip, devletten vergi kaçırdı. İşe gitmek için minibüse/dolmuşa bindiniz. Ücreti uzattıktan sonra şoför fiş kesmedi mi? Yine geçmiş olsun :) Akşam yemeği için iki adet ekmek almaya fırına gittiniz. Ücreti ödediniz ama fırıncı fatura kesmedi mi? Evinizi boyatmak için bir boyacıyla fiyatta anlaştınız. Boyacı evi boyadıktan sonra verdiğiniz ücret karşılığı fiş kesmedi mi? Kuyumcuya gidip bir gram altın aldınız ama makbuz kesilmedi mi?
- Arkadaşlar örnekler sayısız şekilde çoğaltılabilir. Kısaca, satın aldığınız bir ürün ya da hizmet için faturalandırma yapmayan ve fiş kesmeyen bütün esnaf ve işletmeler, devletten KDV vergisini kaçırıp, cebine atıyordur.
- Ayrıca kendi gözümle gördüm, berberin aylık 100 bin Lira cirosu var ama vergi matrahı kısmında aylık 10 bin Lira gelir bildirmiş :) Vergi matrahı kısmı da çok önemlidir.
- Esnaflık yapan kişilerinin çoğu neden daha kolay ve hızlı ev/araba alabiliyor, şimdi anladınız mı?
- Türkiye'nin ekonomisini döndürüp, düzenli vergi veren kesim her zaman bordrolu çalışanlar olmuştur.
- Türkiye'nin nüfusu vatandaşlar ve kaçak göçmenler dahil 100 milyon kişidir ve sadece 15 milyon kişilik bordrolu çalışan kesim, şartsız ve düzenli bir şekilde devlete vergi ödemektedir.
- Bordrolu çalışanlar hariç neredeyse herkes devletten vergi kaçırmanın ya da vergiden kaçınmanın yollarını aramaktadır.
- Devlet bu durumdan haberdar olmasına rağmen, hiçbir denetim yapmamakta ve caydırıcı cezalar kesmemektedir.
- Vergi toplanamadığı için her yıl bütçe ve cari açık verilmekte, böylece devlet birçok kalemde zam yapıp, bu bütçe açığını halktan finanse etmeye çalışmaktadır.
Sonuç olarak arkadaşlar, eğer vergi bilinci olan bir vatandaşsanız ve vergilerinizin kimlerin cebine girdiğini, nasıl harcandığını sorguluyorsanız, mümkün olduğu kadar banka/kredi kartı ile ödeme yapın. Vergi kaçırdığını tespit ettiğiniz esnafı ya da işletmeyi Maliye Bakanlığı'na ya da SGK'ya şikayet ediniz. Mümkünse nakit kullanmamaya özen gösterin. Vergi bilinci olan vatandaşlarımızın sayısının artması dileğiyle, iyi forumlar :)
Merhaba, hayatımda ilk defa sıfırdan bir sistem toplamaya karar verdim. Şu an kullandığım bilgisayar 8 yıllık alt segment bir laptop ve daha önce hiç bilgisayarım olmadı ya da sistem toplamadım. O yüzden donanım/bileşen bilgim kısıtlıdır. Kendi kendime birkaç gün araştırma yapıp, almayı düşündüğüm ürünler hakkında bilgi topladım ve bir taslak oluşturdum. Amacım, öncelikle siz ilgili/deneyimli arkadaşlara danışıp fikir birliği yaptıktan sonra, tanıdık bilgisayarcıya bileşenleri kasaya montajlattırmak.
-Bilgisayarın bütün çevre birimlerini, monitör dahil hepsini topladım. Yalnızca kasanın kendisini toplamak kaldı.
-Amacım, 1440p çözünürlükte 60 FPS oyun oynamak. 60 üzeri FPS takıntım yok.
-Sadece tek kişilik ve hikayeli oyunlar oynamak istiyorum. Online, multiplayer, rekabetçi oyunları hiç oynamadım ve oynamayı planlamıyorum.
-Bütçem en fazla 75 bin Lira.
Kasa: Asus TUF Gaming GT502 Siyah ATX Mid Tower
Anakart: Asus PRIME B650M-A WIFI AMD AM5 DDR5 ATX
https://www.akakce.com/anakart/en-ucuz-asus-prime-b650m-a-wifi-amd-am5-ddr5-atx-fiyati,66172562.html
İşlemci: AMD Ryzen 9 7900X On İki Çekirdek 4.7 GHz
Ekran Kartı: AMD Radeon RX 7900 XTX Asus TUF Gaming OC Edition 384 Bit GDDR6 24 VRAM
Güç Kaynağı: Gigabyte GP-P1000GM 1000W Tam Modüler
https://www.akakce.com/power-supply/en-ucuz-gigabyte-gp-p1000gm-1000-w-fiyati,1136715758.html
Ram: Kingston Furybeast 32 GB 5200 MHz DDR5 CL40 Single Kit (2 adet)
Ssd: Samsung 970 EVO Plus 2 TB M.2
İşlemci Soğutucu: Corsair iCUE H150 360 mm
Kasa Fanı: Arctic P12 PWM PST 120 mm (7 adet)
https://www.akakce.com/kasa-fani/en-ucuz-arctic-p12-pwm-pst-acfan00120a-12cm-fiyati,519808816.html
Değerli yorumlarınızı/tavsiyeleriniz bekliyorum arkadaşlar, iyi günler.
1 Temmuz'da asgari ücrete büyük bir hata yapılarak, 6 ay içinde 2. zam olan %30'luk zam yapılarak 5500 TL'ye yükseltildi. Bende çok yakın gelecekte ülkemizde yaşanacak olayları sıralayacağım;
- Bu zamla birlikte küçük esnaf ve kobiler ve hatta orta ölçekli işletmeler büyük işten çıkarmalara gidecek. 4 Temmuz pazartesi günü binlerce, on binlerce çalışan işsiz kalacak.
- Tüik'in açıkladığı resmi %11,2, reelde ise tahminim olan %40 olan işsizlik oranı da, bu yaz sonu %50'yi bulacak.
- İşten çıkarma yapamayan işletmeler ve firmalar ürünlerinde/hizmetlerinde büyük zamlara gidecek. Bu hafta sonundan itibaren market çalışanları fiyat etiketi basım ve değiştirmesine yetişemeyecek. A'dan z'ye minimum %30 zamlar sağlı sollu gelecek.
- Dünkü asgari ücret artışı öncesi Türkiye'de resmi %45, reelde ise asgari ücretle çalışma oranı %60'dı. Şimdi ise %70-75 bandına çıkacak.
- Mayıs ayının resmi %73, reel ise yıllık enflasyon oranı olan %160, yakında artık %200'ü geçecek ve ülke hiper enflasyona girecek.
- Böylelikle dünyada asgari ücretle çalışma oranında 1., enflasyonda ise Venezuela'dan sonra 2. olacağız.
- Bir asgari ücretli çalışanın işverene aylık maliyeti 7603 Lira oldu. Böylece bir çok işveren ve işyeri bu parayı Türk vatandaşlarına vermek istemeyecek. Bunun yerine onları işten çıkartıp, yerlerine yarı fiyatına ve kaçak çalışan Suri, Afgan, Paki, Türkmen vs. çalıştıracak.
- Bazı işverenlere ise Türk vatandaşı çalışanlarına maaşlarını eksik ve elden verecek. Mesela, çalışanın banka hesabına 5500 TL yatıracak fakat bu paranı içerisindeki 1250 TL'yi bana geri ver diyecek. İşine gelirse durumu yani.
- Cumhurbaşkanının açıklamasına göre asıl büyük asgari ücret zammı yılbaşında yapılacak. Böylece 2023 yılbaşından itibaren ortalama bir araba 1 milyon TL, ortalama bir ev de 3 milyon TL olacak.
Kısaca arkadaşlar, bu zam haberi ile kasım ayında erken seçim olmayacağı da anlaşıldı. Kahin değilim fakat gerçekler bunlar. Türk halkını çok yakında gelecekte çok zor günler bekliyor. Allah öncelikle işsiz ve yeni mezun olup iş arayanlara, sonra da evli ve çocuklu ailelere geçim kolaylığı versin.
Merhaba arkadaşlar, bir sıkıntı olmazsa 1,5 ay sonra askere gideceğim ve askerden geldiğimde ilk masaüstü bilgisayarımı almak/toplamak istiyorum. Başlıkta gördüğünüz gibi bir hazır sistem almak mı yoksa teker teker bileşenleri alıp kasa toplamak mı arasında kaldım.
Öncelikle monitör, klavye, mouse, kulaklık ve mouse pad gibi çevre bileşenlerini bu sene içerisinde topladım. Yani geriye bir tek sistem/kasa kaldı.
Amacım tek kişilik hikayeli oyunlar oynamak. Online, multiplayer oyunlar hiç oynamıyorum. Aldığım monitör 2k çözünürlük ve 144 hz desteklediği için hedefim oyunlarda 1440p 60 fps görmek.
Donanımdan çok az anlıyorum. Bu yüzden muhtemelen hedefim Amd Ryzen 7 5800x işlemci, Nvidia Geforce Rtx 3000 serisi ekran kartı ve 32 Gb ram olacak. Bütçem en fazla 50 bin TL olacak.
1 yıldır çeşitli sitelerde hazır sistemlere bakıyorum ama özelleştirme seçenekleri çok sınırlı ve bir türlü tam anlamıyla istediğim sisteme denk gelmedim. Denk geldiysem de stoğu bitmişti.
Bu sefer teker teker bileşenleri almayı düşündüm ama hiç montaj bilgim/deneyimim olmadığından biraz çekindim. Ayrıca ilginç bir şekilde hazır sistemler gözüme bir tık daha ucuz ve makul gibi geldi.
Kısaca arkadaşlar, sizin bu konuda fikirleriniz nelerdir? Nasıl bir yol izlemeliyim? Daha önce hiç hazır sistem almamış ya da pc toplamamış birine ne önerirsiniz? Teşekkürler :)
Sağlık Muayenesi Hakkında Yardım
Merhaba, bugün e-devlet üzerinden asal yoklama formunu doldurdum ve sisteme gönderdim. Şimdiki adımım muhtemelen aile hekiminden sağlık muayenesi olacak fakat bu konuda bir sorunum var.
Normalde İzmir'de ikamet etmekteyim ama benim aile hekimim üniversiteden dolayı 4 yıl okuduğum şehirdeydi. Bende bugün e-nabız üzerinden aile hekimimi yaşadığım ilçeye aldırmak istedim. Hekim seçimimi yapıp sistemden talep oluşturdum fakat değişimin 6 Mart 2022'den itibaren onaylanacağı bilgisi sistemde yazıyordu. Mecbur o tarihi bekleyeceğim.
Sorum şu; sağlık muayenesini, asal yoklama formunu doldurduktan 2 hafta sonra gerçekleştirsem bir sorun olur mu? Sisteme yüklediğim formun süresi dolar mı?
Evet yanlış duymadınız, hayatın gerçeği bu. Açıklıyorum;
- Öncelikle, bizi Avrupa veya gelişmiş bir coğrafya yerine Türkiye'de doğurdular. Şu anda Türkiye'nin sosyo-ekonomik durumu da ortada zaten. Gençlerin çoğu yurt dışına kapağı atma peşinde.
- Bizler çocuk sevelim, anne-babamız da torun sevsin düşüncesiyle bizi doğurdular. Sevme hevesleri bitince ana rahmine geri dönemediğimiz için Türkiye'de yaşamaya maruz bırakıldık.
- Hazıra konmak anlamında değil, hayata iyi bir başlangıç desteği olarak söylüyorum; çoğunluğumuza iyi bir miras bırakmadılar. Atadan, babadan desteği olanlar hayatta temeli olduğundan bizi geçti.
- Adeta bir köşe kapmaca alanı olan özel sektörün kucağına bizi bıraktılar. Günümüzde iş bulması ve o işte tutunması malumunuz.
- Bir Avrupa Birliği vatandaşlığı/çifte vatandaşlık bırakmadıkları için Avrupa'da çalışma ve oturma iznimiz yok. Örnek olarak Bulgaristan göçmeni arkadaşlarımın çoğu ülkeyi terk etti ve Avrupa'da fink atıyorlar.
- Bizi Türk eğitim sistemine emanet ettiler. Okuduğumuz okulların ve öğretmenlerin/akademisyenlerin kalitesi gün geçtikçe düşüyor.
- Kimimizin kendi odası veya özgürlük alanı olmadı. Küçük ama kalabalık bir ev ortamında büyüttüler.
- İstediğimiz spor, sanat ve dil kurslarına gidemedik çünkü bütçeleri yoktu.
- Bizi var oluş sancıları ve gelecek kaygısıyla yalnız bıraktılar
24 yaşında bir genç olarak saydıklarımın hepsini yaşadım ve yaşıyorum. Çocuğunuza iyi bir gelecek kuramıyorsanız çocuk sahibi olmayın lütfen.
Merhaba, konuyla alakasız olacak ama döviz kurları hepimizin malumu.
Amerikan Doları: 11,28 TL
Euro: 12,75 TL
İngiliz Sterlini: 15,18 TL
Çoğunluğumuz orta gelirli ailelerden (ki orta direk diye bir şey kalmadı) geliyoruz ve bu mevcut döviz kurlarıyla biz nasıl yüksek lisansa veya dil okuluna gideceğiz? Hadi bir şekilde gittik diyelim, yurt dışında nasıl hayatımızı idare edeceğiz?
Örnek olarak 9 yıl önce yani 2012'de Dolar 1,50 TL iken kuzenim ABD'ye yüksek lisansa gitmişti ve kendisi orta gelirli bir ailenin çocuğuydu.
Biz de herkes gibi kaliteli eğitim almak istiyoruz ama mevcut koşullar bizi çok zorluyor. Bu gidişle döviz kurları da düşecek gibi görünmüyor; aksine daha da artacağı bekleniyor.
Hayallerimiz ve umutlarımız heba oldu. 2003-2013 arası Dolar ve Euro'nun 1-2 TL aralığında olduğu dönemde yurt dışında eğitim alanlar çok şanslılar.
Son Giriş: 1 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: 3 hafta
Mesaj Sayısı: 562
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 692
İkinci El Bölümü Mesajları: 0
Konularının görüntülenme sayısı: 55.276 (Bu ay: 539)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 1.901 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Dijital İndirme Kampanyaları