Geçtiğimiz günlerde açıklanan yeniden değerleme oranları sonrasında geçtiğimiz yıl yine bu dönemlerde yurtdışından telefon getirmenin masrafına dair tartışmanın fitilini ateşleyen IMEI kayıt harcı yeniden gündem oldu. 

TÜİK'in açıkladığı Ekim 2024 enflasyon rakamları sonrasında yıllık enflasyon yüzde 49,38 olarak gerçekleşti. Bu oran aynı zamanda yeniden değerleme oranını belirledi. Buna göre 2025 yılında yurt dışından getirilen telefonlardan alınan IMEI kayıt ücreti de eğer değişmezse 45 bin TL’yi geçmiş olacak.

Halihazırda 2024 IMEI kayıt ücreti 31.692 TL olarak tahsil ediliyor. Bu ücret eğer bir değişiklik olmazsa 1 Ocak 2025 tarihinde 45.614 TL’ye yükselecek. Peki bu yeniden değerlemeyle birlikte yurtdışından telefon getirmek mantıklı mı sorusunu sizin için bir daha sorduk ve bu videoda yanıtladık. Cem Sünbül, yurtdışından en çok tercih edilen marka modellerin başında gelen Apple iPhone'ların yurtdışı toplam sahip olma maliyetini ve Türkiye fiyatlarını karşılaştırdı. Ayrıca Samsung yakasındaki duruma da bugün ve 2025 itibariyle yaşanacak değişikliği aktardı. İyi seyirler.  

Ayrıca Bkz.Yurtdışı telefon IMEI kaydı nasıl yapılır? Güncel 2024 IMEI kayıt ücreti

Saha Expo 2024'te FNSS standını ziyaret ederek Pars Alpha 8x8 zırhlı muharebe aracını ve Zaha deniz piyade aracını yakından inceledik. FNSS Kurumsal İletişim Müdürü Cem Altınışık, Donanım Haber'e özel olarak verdiği röportajda, hibrit araç teknolojileri, Pars Alpha'nın üstün özellikleri ve Zaha'nın başarılarını editörümüz Cem Sünbül'e anlattı. Röportajda, askeri sistemlerde elektrikli araçların lojistik zorluklarına değinildi ve hibrit sistemlerin önemi vurgulandı.

FNSS'nin hibrit güç grubunda çalışmalarını sürdürdüğü ve Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere sistemleri geliştirmeye devam ettiği belirtildi. Pars Alpha 8x8 aracının, FNSS'nin 35 yıllık tecrübesiyle geliştirildiği ve muadillerine göre üstün özelliklere sahip olduğu ifade edildi. Daha düşük siluet, kompakt güç grubu, artırılmış iç hacim, yüksek zırh koruması ve gelişmiş ateş gücü gibi avantajları detaylı bir şekilde anlatıldı.

Pars Alpha'nın 8 metre uzunluğunda olmasına rağmen 8 metre dönüş yarıçapına sahip olduğu ve tüm tekerleklerden direksiyonlu olduğu bilgisi paylaşıldı. Ayrıca, aracın 50 cm yükseltilebilme özelliği sayesinde zorlu arazilerde ve mayınlara karşı koruma sağlayabildiği vurgulandı. Komutan ve sürücünün yüksek durumsal farkındalığa sahip olduğu, periskoplar sayesinde zırh koruması altında geniş bir görüş açısı sağlandığı belirtildi. Nişancı kulesinin kontrolünün yanı sıra komutanın da bağımsız görüş birimine ve 7.62 mm makineli tüfeğe sahip olduğu ifade edildi. Araçta bulunan 30 mm topun, sadece namlu değiştirilerek 40 mm'ye dönüştürülebildiği ve modüler bir yapıya sahip olduğu bilgisi verildi.

Ayrıca, OMTAS anti-tank güdümlü füzelerinin entegre edildiği ve farklı kullanıcılara göre özelleştirilebildiği belirtildi. Pars Alpha'nın 2 yıl süren zorlu testlerden başarıyla geçtiği ve üstün performansını kanıtladığı vurgulandı. Hem yurt içinde hem de yurt dışında potansiyel kullanıcılar için tanıtım faaliyetlerinin devam ettiği ve yoğun talep gördüğü ifade edildi.

Saha Expo 2024'te Yılmaz Savunma Sanayi standını ziyaret ederek mermi üretim hattının bir bölümünü yakından inceledik. Şirket yetkilileriyle yaptığımız röportajda, mermilerin üretim aşamalarını, Türkiye'nin buradaki rolünü ve Yılmaz Savunma Sanayinin katkılarını ele aldık.

Videoda, mühimmatın bileşenlerinin bu makineye gelene kadar pek çok aşamadan geçtiği ve bunlardan en önemlilerinin kovan ve çekirdek üretim hatları olduğu vurgulandı. Bileşenler bu hatlardan geçtikten sonra barut dolum makinasına geliyor ve burada kovan, barut ve çekirdeğin birleşimi yapılıyor.

Mermi üretiminde hatasızlığın önemi üzerinde durularak, %100'e yakın bir doğrulukta hatasız üretim yapılması gerektiği belirtildi. 80'lerden beri makine sektöründe faaliyet gösteren şirket, 2017 yılından itibaren savunma sanayinin millileştirilmesi hamlesiyle mühimmat üretim tesisleri konusunda da aktif rol almaya başlamış.

Yılmaz Savunma'nın ürettiği makinelerin Orta Doğu, Afrika ve Güney Amerika gibi ülkelere ihraç edildiği ve yurt dışından da yoğun talep gördüğü, ülkelerin kendi mermilerini kendilerinin üretmek istedikleri ve şirketin bu konuda onlara yardımcı olduğu aktarıldı. 

Kale Grubu'nun gücüyle 2013 yılında kurulan Kale Arge, Türkiye'nin havacılık hayallerine kanatlandıran bir atılım gerçekleştirdi. Tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirilen KTJ-3200 turbojet motoru, ülkemizi bu alanda dışa bağımlılıktan kurtarıyor. 

SOM ve ATMACA gibi füzelerimizde kullanılacak olan yerli motorlar, yüksek performansı ve güvenilirliği ile dikkat çekiyor. Bu motor sayesinde savunma sanayimizde önemli bir adım atılıyor ve geleceğin teknolojilerine yön veriliyor. 

Kale Arge'nin başarıları bununla da sınırlı değil! Farklı boyut ve özelliklerde yeni nesil turbojet motorlar geliştirmeye devam eden şirket, Türkiye'nin havacılık sektöründe lider konuma gelmesinde kritik bir rol oynuyor.

Bu videomuzda, Kale Arge'nin gurur verici yolculuğunu Kale Arge Genel Müdürü Cüneyt Kenger'in Donanım Haber'e verdiği özel röportajda şirketin yaptığı son geliştirmeleri, yenilikleri editörümüz Cem Sünbül'e aktardı. Milli teknolojinin gücüne şahit olmak ve Türkiye'nin geleceğine umutla bakmak için videomuzu izleyin! 

İlk olarak 2018 yılında düzenlenen ve ilk günden bu yana alanında gittikçe daha çok yetkin misafiri ağırlayan SAHA Expo bu yıl kapılarını geçtiğimiz günlerde açtı. Uluslarası alanda savunma sanayiinden misafirlerine milli ve yerli savunma sistemlerinin sergilendiği fuarda Türkiye'nin bu alandaki gözbebeği şirketlerinden biri olan Otokar'ı ziyaret ettik. Şirketin önemli isimlerinden biri olan Otokar Central Asia Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Aybar, Donanım Haber'e verdiği özel röportajda şirketin en önemli araçlarından biri olan Arma 8x8'in global çerçevede kuralları yeniden yazan özelliklerini Cem Sünbül'e anlattı.

ARMA II 8x8 Tekerlekli Zırhlı Aracı, Otokar’ın araştırma ve geliştirme ekibi tarafından klasik muharebe koşullarının yanında, günümüzde farklı coğrafyalardaki çatışmalarda sıkça rastlanan asimetrik tehditler de göz önüne alınarak geliştirildi. ARMA II, dünyada kendi sınıfındaki en yüksek balistik, mayın ve el yapımı patlayıcı (EYP) korumasını, yüksek arazi kabiliyeti ile birlikte optimum şekilde sunuyor. 40 ton azami yüklü ağırlığa ve 720 BG motora sahip ARMA II,  daha  fazla taşıma  kapasitesi, daha fazla koruma özelliklerinin yanı sıra 120mm kalibreye kadar ağır silah sistemlerinin  entegrasyonuna da imkan veriyor. ARMA II’de  direksiyon  sistemi tüm aksları kontrol  edebiliyor, bu anlamda tüm tekerler direksiyonlanabilir nitelikte. 

Modüler bir platform olarak tasarlandığı için ARMA II, pek çok farklı göreve uygun bir platform. Piyade sınıfı için standart tekerleklı zırhlı muharebe aracı ve zırhlı personel taşıyıcı araç olarak kullanılmasının yanında ARMA II’ye farklı silah sistemleri, donanımlar ve çeşitli sistemler entegre edilebiliyor. Farklı varyantları olan ARMA II, gözetleme ve dinleme vasıtaları ile keşif aracı; geniş iç hacmi ve çok hızlı yer değiştirme kabiliyeti ile komuta kontrol aracı olarak envanterde görev alıyor. ARMA II, uygun alt sistemler ile muharebe sahası kurtarma görevlerinde hizmet verebilirken; büyütülebilen gövde ana yapısının sağladığı ilave hacim ile hem bakım-onarım hem de ambulans gibi çeşitli görevleri de yerine getirebilen sınıfının en üstün aracı olma özelliğini taşıyor.

Savunma sanayii, havacılık, deniz, uzay ve siber güvenlik alanlarında faaliyet gösteren yerli ve yabancı firmaların katıldığı uluslararası fuar SAHA Expo 2024'te dünya çapında gelişim elde ettiğimiz ülkemiz savunma sanayinin önde gelen isimlerinden Baykar ile özel bir röportaj gerçekleştirdik. ,

Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı Bayraktar Kızılelma ile SAHA Expo'da yer alan Baykar'ın mevcut ve gelecek çalışma ve planlarını Baykar Basın Sözcüsü İlker Akgüngör, Donanım Haber'e verdiği özel röportajda Cem Sünbül'e anlattı.



İnsansız hava araçları alanında Bayraktar TB2 ve Akıncı ile toplam 35 ülkeye ihracatla dünyanın en büyük şirketi unvanını alan Baykar kendi elektrooptik sistemlerinin geliştirmeleri üzerinde çalışmaya başladı. Bilindiği üzere Baykar tamamen öz kaynaklarla milli ve özgün olarak geliştirilen ve ülkemizin ilk insansız savaş uçağı olarak görev yapacak olan Bayraktar Kızılelma'nın geliştirilme sürecinde önemli bir aşama daha yakın zamanda geçilmişti.

Bayraktar Kızılelma’nın üretim prototipi olan TC-ÖZB3 kuyruk numaralı üçüncü prototipi ilk uçuş testini başarıyla gerçekleştirmiş ve çalışmalarda yeni bir aşamaya geçilmişti. Röportajımızda Baykar ve SAHA Expo 2024'te sunduklarını ve şirketin geleceğine dair bilgileri bulabilirsiniz.

 

Huawei Cloud, İstanbul’da düzenlediği Huawei Cloud Summit Türkiye etkinliğinde editörlerimizden Cem Sünbül, Huawei Avrupa Bölgesi Cloud Pazarlama ve Çözümler Başkan Yardımcısı Ray ile Türkiye özelinde elde ettiği gelişmeleri ve şirketin dünya genelindeki strateji ve gelişimini konuştu. Yerel bulut hizmetleri alanında Türkiye’deki lider şirketlerin tercihi haline gelen Huawei Cloud, dijital dönüşümde önemli bir rol üstleniyor. Şirket, Türk işletmelerinin dijital geleceğini şekillendirmek üzere hayata geçirdiği, ‘Dijital Dönüşüm için Bulut Hızlandırma Programı’na 6 milyon dolar değerinde kaynak ayırmayı hedefliyor. Huawei Cloud, Türkiye’de hızla büyüyen bulut pazarındaki etkinliğini sürdürüyor.

Geçtiğimiz yıl resmi olarak Türkiye’deki faaliyetlerine başlayan Huawei Cloud, kısa sürede Türkiye’nin ilk ve tek yerel bulut hizmet sağlayıcısı haline geldi. Teknolojik inovasyonları, yerel yatırımları ve kapsamlı ekosistem desteğiyle Huawei Cloud, Türkiye’deki dijital dönüşüme öncülük ediyor. İstanbul’da düzenlenen Huawei Cloud Summit Türkiye etkinliğinde; kamu yetkilileri, iş dünyasının önemli şirketlerinin yöneticileri ve ekosistem iş ortakları bir araya geldi. Etkinlikte, Türkiye’nin dijital geleceği ve endüstriyel dönüşümü için Huawei Cloud’un sunduğu çözümler masaya yatırıldı.

Türkiye’de İlk Yerel Bulut Hizmeti ve Yıllık 12 Kat Büyüme Huawei Cloud, Türkiye pazarına girdiği 2023 yılından bu yana büyük bir büyüme kaydederek yerel bulut hizmeti sağlayıcıları arasında lider konuma ulaştı. Şirket, Türkiye’de faaliyete başladığı ilk yılda iş hacmini 12 kat artırdı. Türkiye genelinde 360’tan fazla yerel müşteriye hizmet sağlayan Huawei Cloud, konsorsiyumlar, bankacılık, perakende, e-ticaret, medya ve eğlence gibi çeşitli sektörlerdeki öncü firmalarla çalışıyor. Bu hızlı büyümenin temelinde, Huawei Cloud’un "Türkiye’de, Türkiye için" stratejisiyle yaptığı yerel yatırımlar, teknolojik inovasyonlar ve küresel uzmanlık yatıyor.

Huawei Cloud, Türkiye genelinde 110’dan fazla bulut hizmetini hayata geçirirken, yapay zeka destekli bulut altyapısı ile işletmelere dijital dönüşüm süreçlerinde önemli katkılar sağlıyor. Şirket, yapay zeka tabanlı çözümlerle veri hazırlama, model eğitimi, çıkarım ve uygulama aşamalarını kapsayan tam bir bulut ekosistemi sunuyor. Dijital Dönüşüm İçin Bulut Hızlandırma Programı Huawei Cloud, Türk işletmelerinin dijitalleşme yolculuğunu hızlandırmak amacıyla ‘Dijital Dönüşüm için Bulut Hızlandırma Programı’nı başlattı.

Program kapsamında önümüzdeki üç yıl içinde toplam 6 milyon dolar değerinde kaynak sağlanarak, özellikle yüksek potansiyelli girişimlerin bulut teknolojilerine geçişine destek verilecek. Program, girişimlerin bulut inovasyonu yapmalarına, işlerini büyütmelerine, teknik destek almalarına ve pazarlama platformlarına erişim sağlamalarına olanak tanıyacak. Ayrıca, Türk işletmelerinin buluta geçiş süreçlerinde karşılaştıkları teknik engellerin aşılması için de özel destek sunulacak. Huawei Cloud’un sistematik inovasyonları arasında ‘AI-native Cloud’ adı altında, yapay zeka ile bulut teknolojilerinin entegre edilmesi yer alıyor. Huawei Cloud Stack 8.5 çözümüyle yerel veri merkezlerine güvenli ve sağlam bir altyapı sunan şirket, Türkiye’deki büyük işletmeler ve kamu kurumlarının dijital dönüşümlerini hızlandırmalarını hedefliyor.

Yapay Zeka ile Bulut Çözümleri ve Pangu Modelleri Huawei Cloud’un yapay zeka stratejisi, iki temel prensip üzerine kurulu: ‘AI for Cloud’ ve ‘Cloud for AI’. Huawei Cloud, bulut hizmetlerine yapay zeka teknolojisini entegre ederek işletmelere daha verimli ve akıllı çözümler sunuyor. Pangu modelleri aracılığıyla yapay zekanın birçok alanda kullanılmasına olanak tanıyan Huawei, hava durumu tahmininden, yapay zeka destekli video hizmetlerine ve bilgi yönetim sistemlerine kadar birçok alanda yenilikçi çözümler sağlıyor. Bu yenilikler, Türk işletmelerinin bulut üzerinde yapay zeka ile hızlı bir dönüşüm geçirmelerine yardımcı oluyor.

Huawei Cloud, Türkiye pazarında sadece teknolojik çözümler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda yerel ve küresel iş ortaklıklarıyla sektörel çözümler geliştiriyor. Büyük gruplara yönelik ‘One Corporate Cloud’ gibi yenilikçi çözümlerle, şirketler farklı iş ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir bulut hizmetlerine erişim sağlıyor. Bu çözümler, işletmelere farklı bulut ortamlarında tek noktadan hizmet alma imkânı sunarken, Huawei Cloud’un sektördeki uzmanlığını ve yerel pazara uyum sağlayabilme kabiliyetini gözler önüne seriyor.

Dyson, yenilikçi ev aletleriyle tanınıyor, ancak şimdi ses teknolojileri dünyasına iddialı bir giriş yapıyor. Dyson Audio OnTrac kablosuz kulaklığı, çarpıcı tasarımı, uzun pil ömrü ve güçlü aktif gürültü engelleme (ANC) özellikleriyle dikkat çekiyor. Bu videoda, Dyson'ın kablosuz kulak üstü premium kulaklığını detaylı bir şekilde inceliyor, tasarımını, özelliklerini, ses kalitesini ve ANC performansını değerlendiriyoruz.

Ayrıca, kişiselleştirme seçeneklerini, MyDyson uygulamasını ve pil ömrünü de ele alıyoruz. Dyson Audio OnTrac , premium fiyat etiketini haklı çıkarıyor mu? Bu videoyu izleyin ve kendiniz karar verin!

Merakla beklenen Windows 11 Pro’lu Casper Nirvana Z100, 13. nesil işlemcileri, ultra ince ve hafif yapısıyla dikkat çeken özellikleri ve sunduğu üstün performansla karşınızda! Bu videoda, Casper Tech Vision Day etkinliğinde tanıtılan Windows 11 Pro’lu Casper Nirvana Z100'ün tasarımından teknik detaylarına, Windows 11 Pro ile daha da ileri taşınan performansından kullanım deneyimine kadar her şeyi detaylı bir şekilde ele alıyoruz.

Nirvana ailesinin en hafif ve en ince modeli olan Z100, sadece 14.9 mm inceliği ve 1.25 kg ağırlığıyla taşınabilirlik konusunda rakipsiz. Hem profesyonel kullanıcılara hem de teknoloji meraklılarına hitap eden ve üzerinde Microsoft Windows 11 Pro işletim sistemi koşan bu model 12 saatlik pil ömrü, Type-C hızlı şarj, dokunmatik QUAD HD ekran, LPDDR5 RAM teknolojisi ve çok daha fazlasıyla dizüstü bilgisayarda aradığınız her şeyi sunuyor!

Sadece güvenlik değil, aynı zamanda iş verimliliği açısından da büyük yenilikler sunan Windows 11 Pro’nun Nirvana Z100 ile yapay zeka tabanlı Windows’da Copilot, iş süreçlerinizi optimize eden birçok özelliği ayağınıza getiriyor. Metin analizi yapmaktan sunum önerileri oluşturmaya ve seyahat planlamasına kadar birçok farklı görevi kolaylıkla yerine getiren Copilot, bu sayede kullanıcıların zamanını daha verimli kullanmasına yardımcı oluyor. 

Windows 11 Pro’lu Casper Nirvana Z100, magnezyum ve alüminyum alaşımdan üretilmiş sağlam kasası, parmak izi tutmayan yüzeyi, dört farklı renk seçeneği ve daha fazlasıyla hem estetik hem de dayanıklılık sunuyor. Ayrıca, farklı kullanıcı ihtiyaçlarına hitap eden konfigürasyon seçenekleri ve üç kademeli aydınlatmalı klavye gibi özellikleri ile dikkat çekiyor.

Eğer siz de güçlü bir performansa sahip, ultra hafif ve taşınabilir Windows 11 Pro’nun yeteneklerini başarılı şekilde yansıtan bir dizüstü bilgisayar arıyorsanız, Casper Nirvana Z100 tam size göre! Detaylı bilgiye ulaşmak ve online sipariş vermek için aşağıdaki linke göz atabilirsiniz:

Casper Nirvana Z100 hakkında detaylı bilgi ve sipariş için tıklayın.

Videoda ele alınan konular:

• Casper Nirvana Z100 Tasarım ve Malzeme Kalitesi


• Windows 11 Pro ve Copilot Yapay Zeka Desteği


• QUAD HD Dokunmatik Ekran ve Kullanıcı Deneyimi


• Performans: 13. Nesil İşlemciler, LPDDR5 RAM ve Wi-Fi 6


• 12 Saat Pil Ömrü ve Type-C Hızlı Şarj Özelliği


• Dolby Ses Sistemi ve 1080P FHD Kamera


• Kullanıcı Dostu Özelleştirme Seçenekleri ve Servis Güvencesi

Otomotiv sektörünün dönüşümüne öncülük eden Ford Otosan'ın ağır ticari araç markası Ford Trucks’ın Türkiye’de bir ilk olarak geliştirdiği ve otonom sürüşün önünü açan Seviye-4 Otoyol Pilotu teknolojisine sahip kamyonu geçtiğimiz günlerde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun da katılımıyla, ICA Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu’nun özel olarak hazırladığı trafiğe kapalı otoyolda test edildi. Kamyonların taşımacılık faaliyetlerini otonom gerçekleştirebilmesini sağlayan bu yenilikçi teknoloji daha güvenli, daha verimli ve çevre dostu lojistiğin önünü açıyor. Biz de konuyu detaylı olarak Ford Trucks'tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emrah Duman ile Sürücü Destek ve Otomom Sürüş Sistemleri Lideri Berzah Ozan ile konuştuk.

Ford Trucks’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emrah Duman, “Ford Otosan olarak ağır ticari araç sektöründe dönüştürücü bir adımı atmanın heyecanını yaşıyoruz. Bugün, sadece bir yenilikçi teknolojiyi test etmiyor; aynı zamanda, Türkiye’nin mühendislik ve teknoloji alanında ne denli büyük başarılara imza atabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyoruz.  Bugün burada birlikte olmamıza vesile olan, yaklaşık dört yıldır üzerinde çalıştığımız Seviye-4 Otoyol Pilotu teknolojisi, bu hedeflere ulaşmak için geliştirdiğimiz en önemli projelerden biridir. Otoyol taşımacılığında kullanılmak üzere geliştirdiğimiz bu teknoloji sayesinde, kamyonlarımızın taşımacılık faaliyetlerini tamamen otonom bir şekilde gerçekleştirebilmesini hedefliyoruz. Ford Otosan olarak, mobilite ekosisteminin geleceğini şekillendiren bu tür yenilikçi çözümlerle, sektöre öncülük etmeye devam ediyoruz.” dedi. 

Seviye-4 Otoyol Pilotu  

Otoyol taşımacılığında kullanılmak üzere geliştirilen Seviye-4 Otoyol Pilotu; şerit takibi, öndeki araca göre hızı ve mesafeyi ayarlama, yan şeritleri kontrol edip gerektiğinde şerit değiştirme ve ardından tekrar şeridine dönme, dur-kalk manevraları gibi kritik sürüş davranışlarını başarıyla gerçekleştiriyor. 

Seviye-4 Otoyol Pilotu, çekici üzerindeki ileri teknoloji ürünü sensörlerle çevresini algılıyor, hareketlerini planlıyor ve planlanan rota üzerinde aksiyonlarını gerçekleştiriyor. Fonksiyon; algılama, lokalizasyon, çevre modeli, karar verici, sürüş planlama ile kontrolcü gibi yazılım bloklarından oluşuyor.

Yeni nesil bu teknoloji; verimlilik, güvenlik ve sürdürülebilirlik açısından pek çok avantaj sunuyor. Lojistikte artan talebe bağlı maliyetleri düşürürken, araçların günlük kullanım süresini artırarak daha yüksek verimlilik sağlıyor. Ayrıca operasyonları optimize ederek, insan hatalarından kaynaklanan kazaları en aza indirmeyi ve yakıt tüketimini yüzde 10’lara varan oranda azaltmayı hedefliyor. Ford Trucks, bu fonksiyon ile ağır ticari araç sürücüsü eksikliğinden kaynaklanan lojistik tedarik sorununa da çözüm getirmeyi amaçlıyor.

Yeni senaryolar da test edilecek

Ford Trucks, ‘Generation F’ vizyonuyla sıfır emisyonlu, bağlantılı ve otonom teknolojilerle büyük bir dönüşüm başlattı. Bu vizyonun bir parçası olarak Ford Trucks, otonom sürüş teknolojisinin ağır ticari taşımacılıkta kullanımı için 2020’den bu yana Seviye 4 Otoyol Pilotu teknolojisi üzerinde çalışıyor. 

Ford Otosan mühendisleri geliştirdikleri yapay zekâ ve robotik algoritmalarını bütüncül bir yazılım mimarisine entegre ettikten sonra Seviye-4 Otoyol Pilotu geliştirme faaliyetlerini simülasyon ortamında ve trafiğe kapalı otoyolda fiziksel araç üzerinde son bir yıldır test ederek gerekli doğrulamalarını tamamladı. Bu noktada Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu İşletmecisi ICA’nın Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) adını verdiği teknolojisinden de yararlanıldı.  Seyahat sürelerinin azaltılması, trafik güvenliğinin arttırılması, mevcut yol kapasitelerinin optimum kullanımı, mobilitenin arttırılması, gibi amaçlar doğrultusunda geliştirilen, kullanıcı-araç-altyapı-merkez arasında çok yönlü veri alışverişi ile izleme, ölçme, analiz ve kontrol içeren AUS sayesinde Ford Trucks’ın Seviye-4 Otoyol Pilotu trafiğe kapalı alanda tüm testleri başarıyla gerçekleştirdi. Ford Trucks, geliştirme ve doğrulama çalışmaları sonucunda, bir kamyon sürücüsünün günlük sürüşünün yüzde 90'ını karşılayacak, normal sürüş koşullarında sürücü desteğine ihtiyaç duymadan kendi kendine yol alabilen bir araç teknolojisi geliştirmiş oldu.

Sonraki aşamada, Ford Trucks’ın Seviye-4 Otoyol Pilotu trafiğe açık otoyollarda güvenlik sürücüsü eşliğinde ilk deneme sürüşlerine başlayacak. Bu deneme sürüşleri ile farklı senaryolar tespit edilip analiz edilecek; aynı zamanda, emniyet şeridine yanaşma, gece koşullarında sürüş, kötü hava koşullarına uyum sağlama ve acil durum manevraları gibi yeni davranış setlerinin her aşamada geliştirilmesi de hedeflenecek.