Stellar Blade | PS5 | ANA KONU | Türkçe Altyazı

Oyunun çıkmasına yaklaşık 1.5 saat kaldı. Uzun süredir kaliteli Hack N Slash oyun özlemi çekiyorduk. Puanlara bakınca ve demoyu oynayınca kaliteli bir Hack N Slash oyunu oynayacağımız ortada. Ancak benim takıldığım bir husus var. İnceleme medyası olayları yine çığrından çıkardı. Amaçları ''oyunun elementlerini'' incelemek olan medya ''karakterin elementlerini'' incelemenin daha da mühim olduğunu gözler önüne sermiş oldu. Fark ettiyseniz birkaç site karakterlerin aşırı açık olmasından ötürü, sırf görünüşlerine dayanarak oyunun diğer yapılarını beğenmelerine rağmen oyuna düşük puanlar verdi. Bu bence gözden kaçmamalı. Hiç hafife alınacak bir durum değil. Hangi firmadan çıkarsa çıksın bir oyunda ''karakter özellikleri'' yüzünden aşırı puan kırılmamalı. Karakter tasarımını beğenmezsin, aşırı açık bulabilirsin elbette ki. Bu durum, medyanın görüşlerini dış kesimlerden etkilenmeden, düşüncelerini rahatça aktarabildiğinin göstergesidir. Ancak şöyle bir durum var ki yapımcı stüdyo zaten bu olağan yorumları öngörerek nispeten çıplaklığı sansürleyebilecek kıyafetleri oyuna eklemiş. Oyunun diğer özellikleri beğenilirken sırf saçıklık yüzünden puanları oldukça alçaltmanın herhangi bir doğru yanının olmadığını düşünüyorum. Şimdiden herkese iyi oyunlar dilerim. Sizler de medyaya kulağınızı tıkayıp bu gece itibariyle oyunun zevkini çıkartınız bence  

Stellar Blade Türkçe Altyazı Desteği İle Geliyor!!

Evet menüde de Türkçe olduğu görünüyor. Koreli kardeşlerimize sevgilerimle...

Yıldızlı bir gecede doğan bütün çocuklara selam olsun!

Oyunu dün nihayet fulledim. Ortalama 40 saatlik keyifli bir oynanışın sonunda platin kupayla beraber NG+ kupalarınıda elde ettim fakat hızımı alamayıp oyuna tekrardan 3. sefer zorda başladım. Küçük küçük oynamaya devam edeceğim. Özellikle The Rise of Ronin gibi rezil bir oyundan sonra bana ilaç gibi geldi. Ayrıca kendisinin benim için Lies of P'den sonra en başarılı souls klonu olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Tabii kendisine safkan bir souls klonu demek çok doğru olmaz nitekim kendisi oldukça oyuncu dostu ve oldukça casual bir oyun. Hiçbir şekilde orijinal souls'larda olduğu gibi oyuncuyu cezalandırma niyeti yok. Aksine; kes, biç, hata mı yaptın? Hiç sorun değil tekrardan kalk ve kaldığın yerden devam et diyen oldukça "chill" bir oyun. Kendisi Star Wars Jedi: Fallen Order tarzına bir souls klonu daha çok.

Spoiler işine çok girmeyeceğim fakat konudaki açık mesajları baz alarak biraz daha rahat konuşacağım. Rahatlıkla okuyabilirsiniz o sebeple.

Oyuna alıştıkça farklı farklı iyileştirme opsiyonların olduğunun yanı sıra ölseniz dahi tekrardan canlanabileceğiniz eşyaların varlığını öğrenmeniz, yenilmesi oldukça zor bir karakter ile oynadığınızın farkındalığını artırıyor. Hal böyle oluncada yukarıda bahsettiğim "chill" muhabbeti burda devreye girmiş oluyor. İlgili oyuna karşı bilinciniz arttıkça ve karakteriniz gelişim gösterip, yeni skiller'e eriştiğinde başlarda "souls like" gibi hissettiren oyun, ilk tanıtımlardan hallice bir "slasher"a dönüyor.

Ben ilk oynanışta normalde başladım ve hiçbir yan etkinliği kaçırmadan ilerledim. Özellikle konuda Abyss Levoire'den sonra geri dönülmüyor falan denilince bütün yan etkinlik ve toplanabilirliklere abandım. Hal böyle olunca da Abyss Levoire ve sonrasına baya OP gittim ve oyun benim için o noktadan itibaren slasher'a dönüştü. Hele hele NG+'da kalan kupamı almak için oyunu kolaya alınca bunu çok daha bariz bir şekilde hissettim. İlk oynanış gereksiz uzasada çok keyif aldım.

Hani neyden keyif aldığımı anlatmaya kalksam, sanırım bunun cevabı dövüş sistemi olurdu. Nitekim oyun aslında çizgisel alanlardan çıktığında büyüsünü kaybediyor. Kaldı ki çizgisel alanlarda da aslında giriş bölümü "Eidos 7" dışında hiçbir yer orijinal değil. Onun da beni çekmesindeki yegane sebep Stalinist Mimarisinden esinlenilen setting oldu diyebilirim. Oyunda ilerleme kaydettikçe ve açık alanlara çıktıkça ne yazık ki kendini çok boş hissettiriyor. Kaldı ki oyunda iki adet incelenebilir, açık dünya vari bölüm var ve ikisi de birbirinin aynısı. Zamanında Returnal'da biyomların yarısı gece/gündüz döngüsüne sahip, diğer yarısı ise çorak/karlı ikliminden bozma kopyala-yapıştır şekilde yapıldı diye eleştirmiştim. Fakat bunda o kadar bile kasmamışlar ve her iki geniş bölümü de neredeyse birebir aynı tasarlayarak oyunun en büyük ilham kaynağı olan Nier: Automata örneğinde olduğu gibi çölden ibaret yapmışlar. Kalan diğer bağırsak sistemli, çizgisel bölümler ise mutlaka başka oyun ve filmlerde denk geldiğiniz bölüm tasarımlarını hatırlatıyor...

Herkesin bas bas bağırdığı Altess Levaire bölümünün Dead Space benzerliği tabii ki de göz ardı edilemezdi. Bende herkes gibi Dead Space ile birlikte kendisinden oldukça çok Atomic Heart havası da aldım. Muhtemelen ilgili bölümün düşman tasarımından kaynaklı olarak. Aslında bunları yazarken fark ettim ki, yukarıda övdüğüm Eidos 7 ve Stalinist Mimarisi'nin kaynağı da yine Atomic Heart olabilir ama fazla bu konuya yoğunlaşmak istemiyorum. Kaldı ki Matrix 11'in ilerleyişi esnasında hem The Last of Us: Part I'den hem de Resident Evil 2 Remake'den hallice yerlere tanık oluyoruz. Örneğin Matrix 11'de yer alan kanalizasyon ile TLOU'da yer alan kanalizasyon birbirine çok benziyor. Özellikle de TLOU'da ki kanalizasyon yerleşkesini andıran bir bölge burda da var. Ayrıca Resident Evil 2'de Leon'un senaryosunda yer alan yanar dönerli Mr. X dövüş sekansındaki asansörün birebir aynısı yine burda da mevcut. Devamında karşımıza çıkacak Spire 4 bölümünde de geçen sene vizyona giren "The Creator" filmindeki yörünge asansörü neredeyse birebir oyuna kopyalanmış durumda. Muhtemelen daha da sayısız örnek vardır fakat bunların ilham kaynağı mı, referans mı yoksa tembellik mi olduğunu adaletli bir şekilde yargılayamıyorum ne yazık ki. Ha tabi bir de konuda Matrix'den bahsedildiğini gördüm... Küçük bir ekleme de ben yapayım. Oyundaki D1G-g2r adlı android aslında Matrix'de insanlığa karşı gelen ilk aykırı bot olan B1-66ER'dan esinlenilmiş. Kendisine Animatrix'de "Second Renaissance" adlı bölümde değiniliyor. Bi' göz atabilirsiniz. :)

Oyunun en ilginç pazarlama taktiklerinden biri şüphesiz ki EVE karakterinin dış görünüşü ve kostümleri. Oyunun geliştiricisi Shift Up'ın mobil oyunu olan Goddess of Victory: Nikke'den hallice karakterin 5. noktasına odaklanması ve özellikle erkek oyuncuların primat nöronunu tetiklemesi uzun zaman sonra 2000'li yılların başından kalan seksi bir ana karakter yönetmemize izin verdi. Gel gelelim karakterin kostüm çeşitliliğine... Ne kadar zengin ve şık bir gardroba sahip olduğumuz söylense de aslında geliştiricilerin bize bir tık film yaptıklarını söylemeden edemeyeceğim. Ne de olsa ilk oynanışta oyunda yanlış hatırlamıyorsam 28 adet kostüm yer alıyor. Fakat bu 28 kostümün 28'i de eşsiz değil. Çoğu daha önce sahip olduğunuz kostümlerin farklı renk opsiyonlarına sahip. NG+ da ise kostüm sayısı 41'i buluyor ancak onların arasında da yine yanlış hatırlamıyorsam sadece 1'i yeni kostüm. Kalanlar ise sahip olduğunuz kostümlerin sadece farklı renk seçeneklerine sahip. Marvel's Spider-Man 2'den hallice farklı renk opsiyonlarını tek bir kostüm altında toplasalardı bence çok daha hoş bir seçim olurdu. Ayrıca bazı kostümlerde karakterin bel, kalça, basen ve bacak boyutunda bariz farkların olması dikkatimden kaçmadı. Şöyle aşağıda örneklerine yer vereyim meraklısı için.

Bu arada balık tuttuğum anlardan birinde eşim, EVE'in görünüşüne atıfta bulunarak "kadının g*tü ne güzelmiş" şeklinde bir dönüş yapmıştı. Buradan Hyung-tae Kim ve ekibine selamlar yolluyorum.

Bu arada EVE ne kadar güzel bir karakter olsa da ben yüz modelinin Enya ya da Tachy için kullanılan yüzlerden birinin olmasını tercih ederdim. Bak, Raven bile olabilirdi. Hani sanki o yüzler daha çok ikonik bir karakter yaratılmasında öncülük edebilirdi gibi geldi bana.

Gel gelelim oyunun diğer küçük mekaniklerine... Oyun başından sonuna kadar ara ara karşımıza çıkan küçük puzzle'lar yer yer çevre ile etkileşim istiyor veya ilkokul seviyesinde birtakım zorluklar çıkarıyor. Ancak onları diğer oyunlara nazaran özel kılan şey oyun boyunca sadece bir kere çıkmaları ve devamında tekrar etmemeleri. Oyunun başında çıkan bir puzzle ile sonunda çıkan puzzle birbirinden tamamen farklı olacaktır.

Ayrıca oyuna serpiştirilen parkur ve küçük çaplı tırmanma mekaniklerinin yanı sıra tünel ve kaydırak gibi fast travel havası kazandıran sekanslar da monotonluğu bozup oyuna zaman zaman renk katıyor. Fakat ne yalan söyleyeyim, zorunlu shooter bölümlerini sevemedim. Oldukça tek düzey ve uzatılmış geldiler bana. Keza kanalizasyon bölümü de bir o kadar uzatılmış. Bir tık daha kısa tutmalarını yeğlerdim. Ayrıca duvar koşusu yaptığınız ve ipe tutunmanız gereken çoğu yerde yeri boylamanız zaman zaman sinir kat sayınızı hoplatabilir. Duvar koşularına alışsam da iplerle bazı mekanlarda barışı sağlayamadım.

Oyunun bir başka güzel yanı da kesinlikle playlist'i. Uzun zamandır kulaklarımı bu kadar mest eden oyun müziklerine bir arada denk gelmemiştim. Çeşit çeşit farklı müzik türünü barındıran ilgili oyunda Bossa Nova esintilerinden tutun da Techno, Trap, Opera ve daha nice farklı tarzda parça, müzik kulağı olan herkese hitap eden kaliteli kayıtlar barındırıyor. Gitar soloları ve vokallere girmiyorum bile.

Oyunun hikayesi ne kadar güzel bir temel üzerine kurulsa da zayıf aktarıldığını düşünüyorum. Barındırdıkları felsefi altyapı, sordukları sorular, insanlığın doğasını ele alışı, hayat ve yaratılış gibi insanlığın yüzyıllardır kafa patlattığı sorular üzerine birçok olay örgüsü barındırıyor ancak bunları bir bütün olarak güzel bir şekilde servis edemiyor ne yazık ki. Yan görevlerdeki depresif ve çaresizlik özellikle tekrardan Yoko Taro'nun kalemine ve Nier: Automata'ya çok benzetsem de o hissiyatı alamadım desem yeridir. Ana karakterin yol kat ettikçe at gözlüklerini çıkarması, sorgulamaya başlaması ve nispeten bir devianta dönüşmesi daha önce görmediğimiz bir şey değil. Ama çok da şikayetçi değilim doğrusunu söylemek gerekirse. Oyunun lore'u da öyle aman aman kıvamda değil. Acayip tahmin edilebilir öğeler barındırıyor. Muhtemelen tahmin ettiğiniz bir şey, tahmin ettiğiniz gibi çıkacaktır. Hatta reddit'de bir kullanıcı 3 ay öncesinden olay örgülerinden birini sırf düşmanların isimlerinden çözdü bile. :) Meraklısı şuraya bir tık tık edebilir...

Oyunda ayrıca ilerleyiş kat etmek ve başarım kazanmak için "kutu içecek toplama" etinliğinden başka zorunlu bir şey yok. Örneğin bir karakterle bağınızı güçlendirmeniz gerekiyor... Bütün yan görevleri ve çeşitli eşyaların hepsini toplamanıza gerek yok. Birkaçını toplamak hayli yetiyor. Ya da 200 tane kutu açmanızı isteyen bir kupa mı var? Oyun boyunca karşınıza emin olun 350 tane falan çıkacaktır zaten. Dron skillerini mi geliştireceksiniz? Yeterince geziyor ve her köşeye bakıyorsanız oyunun sonunda fazladan dron geliştirmeniz olacaktır. Demek istediğim; her şeyden bol kese var ve üstün körü ilerleseniz bile yeterince gelişebiliyor ve başarım elde edebiliyorsunuz.

Ben oyunu tahminen çoğu kişinin aksine denge veya performans modunda değil grafik modunda oynadım. İlk başlarda zorlasa da alıştıktan sonra aktı gitti. Ne yazık ki performanstan ziyade görselliğe önem veriyorum ve çoğu zaman bulanık görüntü tadımı çok kaçırıyor. Muhtemelen oyun PC'ye geldiğinde çok daha pürüzsüz ve güzel görünecektir.

Her eserde olduğu gibi artıların ve eksilerin olduğu ancak artıların daha ağır bastığı bir oyun oldu benim için Stellar Blade. Dünyası, oynanışı ve müzikleriyle tekrar tekrar kendisine dönmek isteyeceğim cinsten bir oyun kısacası. Orijinal bir oyun değil fakat çok çok çok keyifli bir replika ve bunun hakkını çok güzel verdiğini düşünüyorum. Olumlu tepkiler, yüksek notlar ve başarılı satışlar şüphesiz ki devam oyununun şimdiden ayak sesleri. Temennim, devamında çizgilerini bozmadan daha geliştirilmiş ve orijinal bir içerikle dönmeleri yönünde olacak.

Bu aradada Kore kaynaklı bir sitede birkaç gün önce Shift Up'ın fotoğraf modu hakkında bir güncelleme getirebileceği yönünde bir şeyler okudum. Bekleyenlere şimdiden iyi eğlenceler diliyorum. :)

İlerleyiş veya kupalarla ilgili bir sorunuz olursa da zevkle yardımcı olmaya çalışırım.

Geleceği okumak... Gece gökyüzünün haritasını çıkarmak gibidir. Anılarınız sonsuza dek yaşasın.

Stellar Blade, 9,2 ile şu ana kadar 2024 yılının en yüksek Metacritic kullanıcı puanına sahip!

bekleyeceğine ps5 alsana. pc si olanın ps5 i olmaz diye kural yok ki

Kullanıcı puanı 9.3'e Yükseldi!!