Şimdi Ara

Radikal g:canlı hayat ılık suda oluşan organizmalarlamı başladı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
0
Favori
1.683
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Radikal g:canlı hayat ılık suda oluşan organizmalarlamı başladı?

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=178757


    Darwin yanılmış olabilir mi?

    Darwin'e göre, canlı hayat ılık suda oluşan organizmalarla başlamıştı.

    Darwin'in hayatın oluşumu ile ilgili ortaya attığı 140 yıllık 'su birikintisi' teorisi sarsılıyor. Yeni sonuçlar, başka teorilerin de elenmesine neden olacak

    15/02/2006 (987 kişi okudu)

    BBC - LONDRA - Darwin'in hayatın oluşumu ile ilgili ortaya attığı 140 yıllık 'su birikintisi' teorisi sarsılıyor. Kaliforniya Üniversitesi kimya profesörü David Deamer, Londra'da hayatın başlangıcı ile ilgili uluslararası konferans öncesinde yaptığı açıklamada, teoriyi test eden araştırmada şaşırtıcı ve bir o kadar da üzüntü verici sonuçlar elde ettiklerini açıkladı.


    Tam yalanlanmıyor ama...
    Deamer, Rusya'daki Kamçatka ve ABD'deki Mount Lassen'in volkanik arazilerindeki su birikintilerinde yaptıkları deneylerde sıcak, çamurlu ve asitli suların 'öncü organizma' için gerekli şartları yaratmadığını gördüklerini belirtti. Bulunan sonuçlar, hayatın nasıl oluştuğuna dair teorilerin elenmesine de yardımcı olacak.
    Darwin, 140 yıl önce canlı hayatının ılık bir su birikintisinde oluşan organizmalarla başlayıp daha sonra evrimleştiğini öne sürmüştü. Ancak Deamer, bulguların Darwin'i tamamen yalanlamadığını da belirtirken "Belki de hayat gerçekten 'ılık bir su birikintisi'nde başlamıştır, ancak bu volkanik kaynaklarda veya hidrotermal deliklerde değildir" diye ekledi.

    Londra Royal Society'de 200 ulustan bilim adamının katılacağı konferansta, hayatın başlangıcı ile ilgili farklı teoriler de tartışılacak.







  • Yeryüzündeki İlk Canlı Nasıl Ortaya Çıktı? - TÜRKÇE
    Ekim 2003




    Yeryüzünde hayat nasıl başlamıştır? Bazı insanlar (bunların içinde hala bazı bilim adamları da mevcuttur) bu soruyu "yeryüzündeki canlılık, tek bir hücreden tesadüfen oluşmuş ve bu hücre gelişen şartlara göre değişerek kompleks bir canlı haline gelmiştir" şeklinde cevaplayabilmektedir. Bu cevabı verenler dayanak noktası olarak, 1950'lerde Stanley Miller ve Harold Urey tarafından yapılan deneyleri alırlar. Onlara göre bu deneyler hayatın tamamen tesadüf eseri olarak hayatsızlıktan çıktığına delildir. Bu iki bilim adamı, ilkel atmosfer olarak düşündükleri metan, amonyak, hidrojen ve su içeren bir karışımı elektrik kıvılcımları ile harekete geçirmiş, böylece aminoasit ve diğer organik maddeleri üretmişlerdi.

    Urey ve Miller'in metan, amonyak, hidrojen ve su ile elektrik deşarjları kullanarak bazı organik bileşimler oluşturdukları doğrudur. Doğru olmayan, deneylerinde oluşturdukları ortamın hayatın ortaya çıktığı ortamla aynı olup olmadığı ve elde ettikleri organik bileşimlerin canlıları oluşturan bileşimlerle aynı olmamasıdır.

    Jeremy Rifkin, Türkçeye Darwin'in Çöküşü adıyla çevrilen kitabında (Algeny: A New World, A New World) bu deneyi şöyle değerlendirir:`

    "Eğer bilim adamları azıcık şüphe duyma zahmetine katlanmış olsalardı, bu deneyin, tıpkı daha önceki yıllarda çöplerden çıkan sinek kurtlarını gözleyerek hayatın cansız maddeden çıktığını iddia eden bilim adamlarının yaptıkları gibi, kurgusal bir hikayeden ibaret olduğunu hemen görebilirlerdi."1

    Jeremy Rifkin'in deney hakkında neden böyle bir değerlendirme yaptığı, kitabının ilerleyen sayfalarında deneyin detaylarına yer vermesi ile daha iyi anlaşılır. Şimdi bunlardan bazılarına bakalım:

    Herşeyden önce, hayatın ilk ortaya çıktığı zamanki kimyasal şartların ne olduğunu bilmek neredeyse imkansızdır. Biyoloji profesörü John Keosian'ın itiraf ettiği gibi "İkel dünyanın şartlarının ne olduğu üzerinde bir fikir birliği yoktur."2 Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI)'de uzman biyokimyacı olan Peter Mora ise bu konuda şunları söylemektedir:

    "Görüş ayrılıkları o kadar derindir ki, ilkel ortamın benzer şartlarını oluşturmaya yönelik her deney, son tahlilde organik kimyanın sıradan bir egzersizi olmaktan öteye geçememektedir."3

    Miller ve Urey deneylerini ilk açıkladıklarında, deney yeryüzünde ilk canlının oluşumu (Biyogenesis) konusunda ikna edici görünüyordu. Ancak daha sonra yapılan dikkatli incelemeler, bu deneyin iddia edildiğinin aksine hayatın kökenini açıklama konusunda hiçbir değerinin olmadığını ortaya çıkardı.


    www.harunyahya.net




  • hocam;

    bu konuları tek bir topicte toplasan da takip etmesi kolay olsa diyorum ...

    nasıl olur ?
  • @arsimsek: Belki diğer topicte görmediniz size son uyarımı yapmıştım. Bunu yineliyorum. Su saatten sonra aynı şekilde makale makale topc açma eylemini sürdürürseniz mutlak ceza alacaksınız.
  • arkadaş radikal gazetesinin bugün tarihli önemli bi haberini vermiş ama anladığım kadarıyla forum egemenlerinin hışmına uğruyor... Adnan hocanın sitelerinden sürekli alıntı yapan bi gruptan olabilir ama bu haber farklı ve önemli bence
  • quote:

    Orjinalden alıntı: arsimsek
    BBC - LONDRA - Darwin'in hayatın oluşumu ile ilgili ortaya attığı 140 yıllık 'su birikintisi' teorisi sarsılıyor. Kaliforniya Üniversitesi kimya profesörü David Deamer, Londra'da hayatın başlangıcı ile ilgili uluslararası konferans öncesinde yaptığı açıklamada, teoriyi test eden araştırmada şaşırtıcı ve bir o kadar da üzüntü verici sonuçlar elde ettiklerini açıkladı.


    Bi şey daha dikkatimi çekti.Bilim adamları bu araştırmanın sonuçlarına neden üzülmüş olabilir?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Wyatt Earp


    quote:

    Orjinalden alıntı: arsimsek
    BBC - LONDRA - Darwin'in hayatın oluşumu ile ilgili ortaya attığı 140 yıllık 'su birikintisi' teorisi sarsılıyor. Kaliforniya Üniversitesi kimya profesörü David Deamer, Londra'da hayatın başlangıcı ile ilgili uluslararası konferans öncesinde yaptığı açıklamada, teoriyi test eden araştırmada şaşırtıcı ve bir o kadar da üzüntü verici sonuçlar elde ettiklerini açıkladı.


    Bi şey daha dikkatimi çekti.Bilim adamları bu araştırmanın sonuçlarına neden üzülmüş olabilir?


    yıllardır üzerine titredikleri bir teoriyi desteklemeyen veriler elde ettikçe üzüleceklerdir haliyle ...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Wyatt Earp

    arkadaş radikal gazetesinin bugün tarihli önemli bi haberini vermiş ama anladığım kadarıyla forum egemenlerinin hışmına uğruyor... Adnan hocanın sitelerinden sürekli alıntı yapan bi gruptan olabilir ama bu haber farklı ve önemli bence

    bencede radikal gazetesindeki taze bir haberi vermiş sağolsun.

    arkadaşım ücretsiz başka bilgi bankası gibi site biliyorsan söyle ordanda alıntı yapsınlar. görüşe katılırız katılmayız en azından kaynaklı referanslı bilgi geliyor.
  • DARWİNCİLER İSYAN ÇIKARMIŞ........e mutlu son yaklaştıkça panikte artacak tabii ki.



    Darwinci akademisyenler evrim teorisi isyanı çıkardı


    Çeşitli üniversitelerden 700 akademisyen liselerde ve üniversitelerde Evrim Teorisi'nin daha ayrıntılı ele alınması için imza toplayarak Milli Eğitim Bakanlığı'na ve YÖK'e dilekçe gönderdi.


    Çeşitli üniversitelerden 700 akademisyen liselerde ve üniversitelerde Evrim Teorisi'nin daha ayrıntılı ele alınması için imza toplayarak Milli Eğitim Bakanlığı'na ve YÖK'e dilekçe gönderdi. "Geleceğimizi Ortaçağ karanlığına teslim etmeyeceğiz" denilerek başlayan dilekçede Türkiye'nin son yıllarda Darwin'in evrim teorisinden uzaklaştığı belirtildi. Üniversite Konseyleri Derneği öncülüğünde bir araya gelen akademisyenler "Deneysel çalışmalar her geçen gün evrim kuramının etki alanını daha da genişletmektedir" dedi. Okullarda evrim teorisine ilişkin vurguların azaltıldığını öne süren akademisyenler, fen ve biyoloji derslerinin yaratılış inancınını güçlendirdiğini belirtti.

    ABD MÜFREDATTAN ÇIKARDI

    Sadece Türkiye'deki eğitimi eleştirmeyen akademisyenlerin hedefinde Amerika Birleşik Devletleri'ndeki eğitim sistemi de yer aldı. ABD yönetiminin bir çok eyalette evrim kuramını müfredattan çıkarttığını belirten akademisyenler, "Evrim kuramının gerici iktidarların hedef tahtasına yerleşmesi sadece Türkiye ile sınırlı değildir. ABD yönetimi ile sıkı ilişkileri olan köktendinci Hıristiyan cemaatlerin evrim karşıtı söylemleri, Türkiye'deki evrim karşıtı hareketlerin temel argümanlarını oluşturuyor" dedi. Akademisyenler ABD'den başlayan evrim karşıtı düşünceleri, "Ortaçağ yanlısı karanlık düşünceler" olarak niteledi.

    KİTAP HAZIRLIYORLAR

    700 akademisyen dilekçesinde evrim teorisini ele alan yeni bir kitap hazırladıklarını da açıkladı. Öğretim üyeleri hazırlayacakları bu evrim kitabının gerici(!) ve bilim dışı unsurlara karşı okullarda okutulmasını teklif etti. İlk ve orta dereceli okulların ders kitaplarında ve müfredatta "Evrim Teorisi" konusunun ayrıntılı işlenmesi talebi MEB Talim Terbiye Kurulu tarafından değerlendirilecek. Öğretim üyeleri dilekçelerinde, derslerinde evrim kuramının üzerinde duran öğretmen ve öğretim üyeleri hakkında soruşturma açılmamasını ve açılan soruşturmaların geri alın-masını da talep etti.

    ANKARA.
    EVRİM KİTABI İÇİN BİR ARAYA GELDİLER

    Öğretim elemanlarının "evrim kitabı" için bir araya geldiği üniversite ve kitap çalışmasını yürüten temsilciler:

    Abant İzzet Baysal İİBF Yrd. Doç. Dr. Fevzi Engin
    Akdeniz Üniversitesi Biyoloji Prof. Dr. Atila Yanıklıoğlu
    Anadolu Üniversitesi Eğitim Fak. Prof. Esmehan Ağaoğlu
    Bilgi Üniversitesi SBF Doç. Dr. İlhan İkeda
    Boğaziçi Eğitim Fak. Prof. Dr. Ali Baykal
    İstanbul Cerrahpaşa Tıp Prof. Dr. Müzeyyen Erk
    Çukurova Eğitim Fak. Doç. Dr. O.Küçükosmanoğlu
    Dokuz Eylül Kamu Yönetimi Ferhat Akbey
    Galatasaray İktisat Burak Gürbüz
    ODTÜ Felsefe Dr. Ayhan Sol
    OMÜ Tıp Prof. Dr. Mehmet Koyuncu
    Yıldız İktisat Dr. Müge Akad



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi arsimsek -- 21 Şubat 2006 0:38:23 >




  • Yaratılışçılar Darwinistleri yalanladı

    Bilimsel bulgular yetersiz kaldığı için meydanın ideolojik görüşlere kaldığı bir alanda, Darwinstler ve Darwin karşıtları bir kez daha karşı karşıya geldi.



    Son olarak çeşitli üniversitelerden 700 akademisyen liselerde ve üniversitelerde Evrim Teorisi'nin daha ayrıntılı ele alınması için imza toplayarak Milli Eğitim Bakanlığı'na ve YÖK'e dilekçe göndermişti.


    "Geleceğimizi Ortaçağ karanlığına teslim etmeyeceğiz" denilerek başlayan dilekçede Türkiye'nin son yıllarda Darwin'in evrim teorisinden uzaklaştığı belirtildi. Üniversite Konseyleri Derneği öncülüğünde bir araya gelen akademisyenler "Deneysel çalışmalar her geçen gün evrim kuramının etki alanını daha da genişletmektedir" dedi. Okullarda evrim teorisine ilişkin vurguların azaltıldığını öne süren akademisyenler, fen ve biyoloji derslerinin yaratılış inancınını güçlendirdiğini belirttiyordu...


    Darwinist kanadın bu son atağı karşısında da sessiz kalmayan Anti Darwinst kanat, "Yaratılış gerçeği evrim masalını tarihten siliyor" başlıklı bir basın açıklamasıyla her fırsatta dile getirdikleri kendi bulgularını bir kez daha hatırlatarak, 700 imzalı dilekçeye tepkilerini dile getirdiler.


    Bilim Araştırma Vakfı imzasıyla yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:


    Yaratılış gerçeği evrim masalını tarihten siliyor


    Medyada son günlerde ülkemizdeki evrim teorisi savunucularının yaratılışa karşı yürüttükleri bir takım imza kampanyaları gündeme gelmekte... Bu kampanyayı aktaran bazı yayın organlarında da yaratılış konusunda bugüne kadar görülmemiş ithamlar manşetten verilmekte...


    Dikkat çeken ise evrimcilerin bu kez de her zaman olduğu gibi bilimsel bulgu ve kanıtlarla değil, bir takım kampanya ve propaganda yöntemleri ile teorilerini ayakta tutma çabaları...


    Evrim savunucularının bu tutumları elbette bir takım soruları da beraberinde getiriyor:


    — Canlılar gerçekten bir evrim süreci geçirmişler midir?


    Evrim olup olmadığına dair bize en güzel bilgiyi yeryüzünde yaşamış canlılar vermektedir.


    Günümüzde yaşayan pek çok canlı türünün milyonlarca hatta yüz milyonlarca yıl önce yaşamış birebir aynılarının fosilleri yeryüzü katmanları arasında ya da taşlaşmış amberler içinde günümüze kadar ulaşmıştır.


    Bir canlının milyonlarca yıl önce yaşamış fosilinin aynısının günümüzde bilim adamlarının karşısına canlı olarak çıkması, evrimcilerin ürettiği tüm masalları altüst eder. Bu durum, evrimcilerin iddialarına göre milyonlarca yıl boyunca sözde evrim geçirmiş olması gereken canlının, hiçbir şekilde bu hayali evrim sürecine maruz kalmadığını gösterir. Dahası, evrime göre, tamamen ilkel canlıların yaşamış olması gereken bir dönemde, bugünkü gibi son derece kompleks özelliklere sahip canlıların bulunduğunu kanıtlar. Dolayısıyla evrimin öne sürdüğü "tek hücreliden dönüşüm", "aşamalı evrim", "ara geçiş formu" ve "ilkel canlı" gibi hayali kavramların iddialarının geçersiz birer aldatmacadan ibaret oldukları ortaya çıkar.


    Sonuç olarak canlılar, evrim teorisinin hayali süreçleriyle oluşmamış, bir anda yaratılmışlardır. Yaratılış gerçeği, canlıların geçmişten kalan kusursuz örnekleri ile bir kez daha sergilenmiştir.


    Peki bilimsel olduğunu öne süren evrim teorisi bu iddiasını kanıtlamak için hangi kanıtları sunar?


    Evrimciler bugüne kadar teorilerini doğrulayan hiçbir somut bilimsel kanıt ortaya koyamamışlardır. Yüzelli yıldır yapılan kazılarda evrimcilerin varolduğunu iddia ettikleri sözde ara geçiş formlarından hiçbirine raslanamamıştır. Tam aksine, kazılarda elde edilen fosillerin tümü canlıların hiçbir evrimsel ataya sahip olmadan tarihin her döneminde mükemmel ve kusursuz bir biçimde yaratıldıklarını gözler önüne sermiştir. 600 milyon yıllık Kambriyen devri katmanlarında pek çok kompleks canlı türünün, öncesinde hiçbir ataya sahip olmadan yeryüzünde bir anda belirdikleri, diğer bir deyimle yaratıldıkları ortaya çıkmıştır.


    Mikrobiyoloji, biyomatematik, genetik gibi bilim dalları canlıların en küçük yapıtaşlarına kadar "indirgenemez komplekslik" adı verilen içiçe geçmiş kompleks yapı ve sistemler içerdiklerini ortaya koymuştur. Dolayısıyla değil canlıların, canlının tek bir hücresinin, hatta hücrenin en küçük organelinin, hatta organeldeki tek bir protein molekülünün dahi tesadüflerle ve zaman içinde birbirine eklenerek süregiden kademeli oluşumlarla asla meydana gelemeyeceği anlaşılmıştır.


    Evrimcilerin öne sürdükleri mutasyon ve doğal seleksiyon gibi hayali mekanizmaların da hiçbir evrimleştirici güçleri olmadığı ortaya çıkmıştır. Dahası mutasyonların canlıları değil evrimleştirmek onların kusursuz yapılarını bozan tahrip eden zararlı etkilere sahip oldukları görülmüştür.

    Sonuçta evrim teorisi konuyla ilgi tüm bilim dalları tarafından yalanlanan bir teoridir. Bilimin ortaya koyduğu gerçek ise canlıların Allah'ın üstün yaratması sonucunda ortaya çıktıklarıdır.


    Darwinizm ve evrim teorisinin gerçek amacı nedir? Neden insanlara bu teori dayatılıyor?


    Bugüne kadar elde edilen tüm bilimsel gerçekler, evrim teorisini kesin biçimde geçersiz kılmaktadır. Ancak bu gerçek, dünyanın çoğu ülkesinde kamuoyundan gizlenmekte ve insanlar evrim masalları ile aldatılmaya çalışılmaktadır. Evrim, materyalist bir ısrarla savunulmaktadır. Bunun tek nedeni ise, bazı çevrelerin, Yaratılış Gerçeği’ni ve dolayısıyla Allah'ın varlığını ideolojik nedenlerle kabul etmek istemeyişleridir. Evrim teorisi, ateizmin ve dinsizliğin ideolojisidir. Bunu yaygınlaştırmak isteyenlerin kullandığı sözde bilimsel bir kılıftır. Yaratılış karşısında öne sürülebilecek tek alternatif evrim teorisi olduğu için de, ısrarla bu bilim dışı efsaneyi yaşatmak istemektedirler. Oysa gerçek, akıl ve sağduyu sahibi her insan tarafından görülecek kadar açıktır: Tüm canlıları, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah, üstün ve kusursuz bir yaratılışla var etmiştir. Kendisi'ne karşı sorumlu olduğumuz yegane Zat, bizi yoktan yaratmış olan Yüce Allah'tır.


    Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük bilimsel aldatmacası olan evrim teorisinin gerçek yüzü ve yaratılış gerçeğinin delilleri hakkında daha geniş bilgiyihttp://evrimaldatmacasi.com adresinde bulabilirsiniz.




  • yaw nedir bu darwin geyiği ...
    evrim teorisinin hatalarını artık herkes biliyo..
    bunun üstünde çok durunca millet de bişey var sanıyo kilitlerler yine bu topiği..
  • Altı Günde Yaratılış - Modern Bilim arasındaki UYUM

    Bugün birçok araştırmaya konu olan noktalardan biri, içinde yaşadığımız evrenin kaç yaşında olduğudur.


    Modern bilim ile Kuran arasındaki uyumun bir örneği, evrenin yaşı konusudur: Kozmologlar evrenin yaşını 16-17 milyar yıl olarak hesaplamışlardır. Kuran'da ise tüm evrenin 6 günde yaratıldığı açıklanmaktadır. İlk bakışta farklı gibi görünen bu zaman dilimleri arasında aslında çok şaşırtıcı bir uyum vardır. Gerçekte, evrenin yaşı ile ilgili elimizde bulunan bu iki rakamın her ikisi de doğrudur. Yani evren, Kuran'da bildirildiği gibi 6 günde yaratılmıştır ve bu süre bizim zamanı algıladığımız şekliyle 16-17 milyar yıla karşılık gelmektedir.

    1915 yılında Einstein, zamanın göreceli olduğunu, mekana, seyahat eden kişinin süratine ve o andaki yerçekimi kuvvetine bağlı olarak akış katsayısının da değiştiğini öne sürmüştür. Kuran'da 7 farklı ayette bildirilen evrenin yaratılış süresinin, zamanın akış katsayısındaki bu farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda bilim adamlarının tahminleri ile büyük bir paralellik içinde olduğu görülür. Kuran'da bildirilen 6 günlük süreyi, 6 devre olarak da düşünebiliriz. Çünkü zamanın göreceliği dikkate alındığında, "gün" sadece bugünkü koşullarıyla, Dünya üzerinde algılanan 24 saatlik bir zaman dilimini ifade etmektedir. Ancak evrenin bir başka yerinde, bir başka zamanda ve koşulda, "gün" çok daha uzun sürelik bir zaman dilimidir. Nitekim bu ayetlerde (Secde Suresi, 4; Yunus Suresi, 3; Hud Suresi, 7; Furkan Suresi, 59; Hadid Suresi, 4; Kaf Suresi, 38; Araf Suresi, 54) geçen 6 gün (sitteti eyyamin) ifadesindeki "eyyamin" kelimesi, "günler" anlamının yanı sıra "çağ, devir, an, müddet" anlamlarına da gelmektedir.

    Evrenin ilk dönemlerinde, zaman bugün alışık olduğumuz akış hızından çok çok daha hızlı akmıştır. Bunun nedeni şudur: Big Bang anında evren çok küçük bir noktaya sıkıştırılmıştı. Bu büyük patlama anından bu yana evrenin genişlemesi ve evrenin hacminin gerilmesi, evrenin sınırlarını milyarlarca ışık yılı uzağa taşıdı. Nitekim Big Bang'den bu yana uzayın geriliyor olmasının evren saatinin üzerinde çok önemli sonuçları oldu.

    Big Bang anındaki enerji evrensel saatin zaman akış hızını milyon kere milyon (1012) defa yavaşlatmıştır. Evren yaratıldığında, evrensel zamanın akış katsayısı, -bugün algılandığı şekliyle-, milyon kere milyon kat kadar daha büyüktü yani zaman daha hızlı akmaktaydı. Yani biz Dünya'da milyon kere milyon dakikayı yaşadığımız esnada, evrensel saat için yalnızca bir dakika geçmiş olur.

    6 günlük zaman dilimi, zamanın göreceliği dikkate alınarak hesaplandığında, 6 milyon kere milyon (trilyon) güne denk gelmektedir. Çünkü evrensel saat, Dünya'daki saatin akış hızından milyon kere milyon daha hızlı akmaktadır. 6 trilyon günün karşılık geldiği yıl sayısı, yaklaşık olarak 16,427 milyardır. Bu rakam günümüzde evrenin tahmin edilen yaş aralığındadır.

    6.000.000.000.000 gün / 365,25 = 16.427.104.723 milyar

    Diğer yandan yaratılışın 6 gününün her biri -bizim zaman algımızla- birbirlerinden farklı zamanlara karşılık gelmektedir. Bunun sebebi zamanın akış katsayısının evrenin genişlemesiyle ters orantılı olarak azalmasıdır. Big Bang'den itibaren evrenin büyüklüğü her ikiye katlandığında, zamanın akış katsayısı yarıya düşmüştür. Evren büyüdükçe, evrenin ikiye katlanma hızı da gittikçe artan bir şekilde yavaşladı. Bu genişleme oranı, Fiziksel Kozmolojinin Temelleri adlı ders kitaplarında anlatılan, dünyanın her yerinde yaygın olarak bilinen bilimsel bir gerçektir. Yaratılışın her gününü, Dünya zamanıyla hesapladığımızda karşımıza aşağıdaki durum çıkar:

    . Zamanın başladığı andan itibaren bakıldığında, yaratılışın 1. günü (1. devre) 24 saat sürmüştür. Ancak bu süre, bizim zamanı Dünya'da algıladığımız şekliyle 8 milyar yıla eşittir.

    . Yaratılışın 2. günü (2. devre) 24 saat sürmüştür. Ancak bu, bizim algılarımızla bir önceki günün yarısı kadar sürmüştür. Yani 4 milyar yıl.

    . 3. gün (3. devre) ise yine bir önceki gün olan 2. günün yarısı kadar sürmüştür. Yani 2 milyar yıl.

    . 4. gün (4. devre) 1 milyar yıl,

    . 5. gün (5. devre) 500 milyon yıl,

    . ve 6. gün (6. devre) 250 milyon yıl sürmüştür.

    . Sonuç: Yaratılışın 6 günü, yani 6 devresi, Dünya zamanı türünden toplandığı zaman, 15 milyar 750 milyon yıl bulunur. Bu rakam günümüzdeki tahminlerle büyük bir paralellik içindedir.
    Bu sonuç 21. yüzyıl biliminin ortaya koyduğu gerçeklerdir.
    Bilim, 1400 yıl önce Kuran'da haber verilmiş bir gerçeği bir kere daha tasdik etmektedir. Kuran ve bilim arasındaki bu uyum, Kuran'ın, herşeyi bilen ve yaratan Allah'ın vahyi olduğunun mucizevi kanıtlarından sadece biridir. Yüce Rabbimiz, altı günde yaratılış gerçeğini ayetinde şöyle bildirmiştir:

    "Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır." (Araf Suresi, 54)




  • İnsanla ilgili bulunan en eski ve en eksiksiz fosillerden biri de KNM-WT 15000 veya diğer adıyla "Turkana Çocuğu" iskeletidir. 1.6 milyon yıllık bu fosili evrimci Donald Johanson şöyle tarif eder:

    Uzun ve zayıftı. Vücut şekli ve uzuvlarının oranları bugünkü Ekvator Afrikalıları'nınkiyle aynıydı. Uzuvlarının ölçüleri, bugün yetişkin beyaz Kuzey Amerikalılarla tamamen uyuşuyordu.

    Yapılan araştırmalar fosilin 12 yaşında bir çocuğa ait olduğunu ve büyüyebilmiş olsaydı 1.83 m. boyuna ulaşabileceğini göstermiştir. ABD'li paleoantropolog Alan Parker "sıradan bir patoloğun bu çocuğun iskeletiyle, günümüz insanına ait bir iskeleti birbirinden ayırmasının çok güç olduğunu" söyler.
  • aman allahım, bu tarihi topicte ne kadar çok saçmalanmış böyle!
  • nerede saçmalanmış mesela doğrusunu da anlatsaydın da bilseydik.gene evrim masalları anlatacaksan onun için elli tane konu var bölümde oraya yazabilirsin...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: arsimsek

    Altı Günde Yaratılış - Modern Bilim arasındaki UYUM

    Bugün birçok araştırmaya konu olan noktalardan biri, içinde yaşadığımız evrenin kaç yaşında olduğudur.


    Modern bilim ile Kuran arasındaki uyumun bir örneği, evrenin yaşı konusudur: Kozmologlar evrenin yaşını 16-17 milyar yıl olarak hesaplamışlardır. Kuran'da ise tüm evrenin 6 günde yaratıldığı açıklanmaktadır. İlk bakışta farklı gibi görünen bu zaman dilimleri arasında aslında çok şaşırtıcı bir uyum vardır. Gerçekte, evrenin yaşı ile ilgili elimizde bulunan bu iki rakamın her ikisi de doğrudur. Yani evren, Kuran'da bildirildiği gibi 6 günde yaratılmıştır ve bu süre bizim zamanı algıladığımız şekliyle 16-17 milyar yıla karşılık gelmektedir.

    1915 yılında Einstein, zamanın göreceli olduğunu, mekana, seyahat eden kişinin süratine ve o andaki yerçekimi kuvvetine bağlı olarak akış katsayısının da değiştiğini öne sürmüştür. Kuran'da 7 farklı ayette bildirilen evrenin yaratılış süresinin, zamanın akış katsayısındaki bu farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda bilim adamlarının tahminleri ile büyük bir paralellik içinde olduğu görülür. Kuran'da bildirilen 6 günlük süreyi, 6 devre olarak da düşünebiliriz. Çünkü zamanın göreceliği dikkate alındığında, "gün" sadece bugünkü koşullarıyla, Dünya üzerinde algılanan 24 saatlik bir zaman dilimini ifade etmektedir. Ancak evrenin bir başka yerinde, bir başka zamanda ve koşulda, "gün" çok daha uzun sürelik bir zaman dilimidir. Nitekim bu ayetlerde (Secde Suresi, 4; Yunus Suresi, 3; Hud Suresi, 7; Furkan Suresi, 59; Hadid Suresi, 4; Kaf Suresi, 38; Araf Suresi, 54) geçen 6 gün (sitteti eyyamin) ifadesindeki "eyyamin" kelimesi, "günler" anlamının yanı sıra "çağ, devir, an, müddet" anlamlarına da gelmektedir.

    Evrenin ilk dönemlerinde, zaman bugün alışık olduğumuz akış hızından çok çok daha hızlı akmıştır. Bunun nedeni şudur: Big Bang anında evren çok küçük bir noktaya sıkıştırılmıştı. Bu büyük patlama anından bu yana evrenin genişlemesi ve evrenin hacminin gerilmesi, evrenin sınırlarını milyarlarca ışık yılı uzağa taşıdı. Nitekim Big Bang'den bu yana uzayın geriliyor olmasının evren saatinin üzerinde çok önemli sonuçları oldu.

    Big Bang anındaki enerji evrensel saatin zaman akış hızını milyon kere milyon (1012) defa yavaşlatmıştır. Evren yaratıldığında, evrensel zamanın akış katsayısı, -bugün algılandığı şekliyle-, milyon kere milyon kat kadar daha büyüktü yani zaman daha hızlı akmaktaydı. Yani biz Dünya'da milyon kere milyon dakikayı yaşadığımız esnada, evrensel saat için yalnızca bir dakika geçmiş olur.

    6 günlük zaman dilimi, zamanın göreceliği dikkate alınarak hesaplandığında, 6 milyon kere milyon (trilyon) güne denk gelmektedir. Çünkü evrensel saat, Dünya'daki saatin akış hızından milyon kere milyon daha hızlı akmaktadır. 6 trilyon günün karşılık geldiği yıl sayısı, yaklaşık olarak 16,427 milyardır. Bu rakam günümüzde evrenin tahmin edilen yaş aralığındadır.

    6.000.000.000.000 gün / 365,25 = 16.427.104.723 milyar

    Diğer yandan yaratılışın 6 gününün her biri -bizim zaman algımızla- birbirlerinden farklı zamanlara karşılık gelmektedir. Bunun sebebi zamanın akış katsayısının evrenin genişlemesiyle ters orantılı olarak azalmasıdır. Big Bang'den itibaren evrenin büyüklüğü her ikiye katlandığında, zamanın akış katsayısı yarıya düşmüştür. Evren büyüdükçe, evrenin ikiye katlanma hızı da gittikçe artan bir şekilde yavaşladı. Bu genişleme oranı, Fiziksel Kozmolojinin Temelleri adlı ders kitaplarında anlatılan, dünyanın her yerinde yaygın olarak bilinen bilimsel bir gerçektir. Yaratılışın her gününü, Dünya zamanıyla hesapladığımızda karşımıza aşağıdaki durum çıkar:

    . Zamanın başladığı andan itibaren bakıldığında, yaratılışın 1. günü (1. devre) 24 saat sürmüştür. Ancak bu süre, bizim zamanı Dünya'da algıladığımız şekliyle 8 milyar yıla eşittir.

    . Yaratılışın 2. günü (2. devre) 24 saat sürmüştür. Ancak bu, bizim algılarımızla bir önceki günün yarısı kadar sürmüştür. Yani 4 milyar yıl.

    . 3. gün (3. devre) ise yine bir önceki gün olan 2. günün yarısı kadar sürmüştür. Yani 2 milyar yıl.

    . 4. gün (4. devre) 1 milyar yıl,

    . 5. gün (5. devre) 500 milyon yıl,

    . ve 6. gün (6. devre) 250 milyon yıl sürmüştür.


    . Sonuç: Yaratılışın 6 günü, yani 6 devresi, Dünya zamanı türünden toplandığı zaman, 15 milyar 750 milyon yıl bulunur. Bu rakam günümüzdeki tahminlerle büyük bir paralellik içindedir.
    Bu sonuç 21. yüzyıl biliminin ortaya koyduğu gerçeklerdir.
    Bilim, 1400 yıl önce Kuran'da haber verilmiş bir gerçeği bir kere daha tasdik etmektedir. Kuran ve bilim arasındaki bu uyum, Kuran'ın, herşeyi bilen ve yaratan Allah'ın vahyi olduğunun mucizevi kanıtlarından sadece biridir. Yüce Rabbimiz, altı günde yaratılış gerçeğini ayetinde şöyle bildirmiştir:

    "Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır." (Araf Suresi, 54)



    Bilim Dünyanın ne zaman oluştuğunu kanıtladığı için bu hurafecilerde akıllarınca 6 günü milyon ve milyar yıl olarak istişare ettiler ama yemezler..Yiyosa Kur-an da göstersenize milyon milyar yılı.Tabi canım 1 gün bazen milyon bazen milyar yıl olarak gösterilebiliyor.Buda ayrı bir tezat..Hz.Ayşenin 9 yaşında evlenmesi ile ilgili hadis gösterilince hadislere itimat etmeyin dersiniz ama başka örneklerde bak bu zaten hadislerde vardı dersiniz..Benim anlamadığım dindarlar neden bu kadar bilimden tırsıyorki.Bilim size yalan bişeyi gerçekmiş gibi vermez..Eğer şuanki din kitapları zaten doğruysa bilimle çelişmiyecektir.Ama bilimde yalan olan şey,din kitaplarında doğru diye yazılıyorsa o zaman o kitabı çöpe atma vakti gelmiştir..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kei$er$oZe -- 3 Nisan 2010; 11:23:45 >




  • . Zamanın başladığı andan itibaren bakıldığında, yaratılışın 1. günü (1. devre) 24 saat sürmüştür. Ancak bu süre, bizim zamanı Dünya'da algıladığımız şekliyle 8 milyar yıla eşittir.

    . Yaratılışın 2. günü (2. devre) 24 saat sürmüştür. Ancak bu, bizim algılarımızla bir önceki günün yarısı kadar sürmüştür. Yani 4 milyar yıl.

    . 3. gün (3. devre) ise yine bir önceki gün olan 2. günün yarısı kadar sürmüştür. Yani 2 milyar yıl.

    . 4. gün (4. devre) 1 milyar yıl,

    . 5. gün (5. devre) 500 milyon yıl,

    . ve 6. gün (6. devre) 250 milyon yıl sürmüştür.


    yaratılış sümer efsanesidir, bu sayılar tamamen sallamasyon. aşağıda okuyun tanrı hangi gün ne etmiş yazıyor onlarla karşılaştırın bakalım bu süreçleri canlılar için bir doğruluk sözkonusu mu? iyice azıttınız yahu. haftada bir günün dini gün olması tanrının 6 günde yaratıp bir gün dinlenmesidir. sümerlerde, yahudi, hristyanlarda, müslümanlarda bu böyledir. hepsinde aynı yaratılış söz konusudur, kronolojik olarak bunun kaynağı sümerlerdir.

    tanrılar cirit atar sümerlerde. ve kendi suretlerinde insanlar yaratırlar. inceleyin kitapları ortaktır bunlar. topraktan yaratılış da cabası.

    http://www.kutsalkitap.com/kkitap/?b=1




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.