Şimdi Ara

Renkler ve Deneyimler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
5
Cevap
0
Favori
169
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Merhaba arkadaşlar, bugün ilginç bir konu hakkında düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Hepimiz renkleri aynı algılıyoruz, ama aslında farklı şeyleri mi görüyoruz? Bu konu benim de uzun zamandır merak ettiğim bir soru. Bu düşünce beni gerçekten etkiliyor çünkü bu da duyguların ve algıların paylaşılamaz olduğunu düşündürüyor bana. Her ne kadar aynı nesneyi görsek de, herkesin algıları ve duyguları farklı olduğu için aslında tamamen farklı şeyleri mi görüyoruz? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce renkler hakkında herkes aynı şeyleri mi görüyor yoksa herkesin algısı farklı mı?



  • Duyular ve algılar özneler arasında "paylaşılabilir" ama kesin biçimde bir özne başka bir öznenin duyu ve algısını deneyimleyemez. Hayvanları incelerken de en büyük sorunlarından birisi bu. Ne deneyimlediklerini, hissettiklerini, gördüklerini tam bilemiyoruz. Yalnızca aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz. Tahmin ve yorumlarımız onların duyusal-algısal gerçekliğine yakın olabilir ama gerçekten birebir onların gerçekliği midir bilemeyiz. Kendinizi bir deniz aslanının, karganın, yarasanın, balığın, karidesin yerine koyabilir misiniz? Çok zor. Ancak egzotik bir karidesin hangi tayfları gördüğünü gözlerini ve sinir sistemlerini inceleyerek, çeşitli deneyler yaparak aşağı yukarı söyleyebilirsiniz.

  • Algı çok farklı ve sınırları zor çizilen bir soyut kavram. Huxley bir kitabında bundan detaylıca bahsediyor mesela. Tabii renkler ve deneyimlerle de felsefenin estetik dalı ilgileniyor. Belki deneyimleri varlık felsefesi de ele alıyor olabilir bir nebze.


    İnsanlar için -soruya fikir olarak- şu söylenebilir: biz nesneleri, sağlıklı ve etkensiz bir zihinle aynı görüyoruz. Mesela ben ve kardeşim elma görüyor. Kırmızı bir elma görüyorlar. Aradaki fark şu: ben elmanın kırmızı olduğunu ve tadının kekremsi tatlı olduğunu ve elmanın biraz bastırınca orta sert olduğunu, sonrasında küflenebileceğini biliyorum. Kardeşim de bunu biliyor, Vincent Van Gogh da bunu biliyor. Kardeşimin, benim ve Van Gogh'un resmetme yeteneği olduğunu varsayalım. Kardeşim farklı, ben farklı, Vincent Van Gogh farklı bir elma ya da farklı türevde ve modellerde taklit elmalar çizecek. Kardeşim elma hakkında, ben elma hakkında, Vincent elma hakkında farklı düşünecek, düşüneceğiz.


    Yabancılar çok yazıp çiziyorlar estetik konusunda hatta durumu deneylere kadar götürüyorlar. Bildiğiniz 1900'lerden sonra resmen deneysel estetik notları ve çalışmaları da oluyor.


    Hayvanlar konusuna gelirsek, hayvanların bizim kadar karmaşık bir algı yeteneği olduğunu düşünmüyorum ama farklı bir algı yetenekleri olduğunu düşünüyorum. Araştırmalarımda ve okumalarımda köpeklerin dünyayı siyah beyaz gördüğünü yine rüyalarını siyah beyaz gördüklerini, bizim duymadığımız tiz sesleri duyduklarını okumuştum. Koku yetenekleri ve doğal afetleri algılama yetenekleri de bizden üstün. Kedilerin dünyayı renkli gördüğünü ve sıcaklık soğukluk algılarına hassas olduklarını okumuştum, refleksleri de kuvvetli her iki türün.


    Ayrıca bir psikoloji kitabında bir maymun yavrusunu çelik bir ayıcık ve peluş bir ayıcıkla başbaşa bırakıyorlar. Peluş ayıya sığınıyor. Bu da hayvanların renk, koku, sertlik gibi algılara hassas olduklarını gösteriyor. Mesela yarasaların görme yetisinin zayıf koku yetisinin iyi olduğu söyleniyor. Baya bir belgesel, psikoloji ile ilgili deneyler -Pavlov deneyi gibi- mevcut. Lisede iken bu peluş ayı deneyini okumuştum ama kitabın adını unuttum maalesef.


    Bir de ek olarak, hayvanlardan bazı türler basit düzeyde matematik işlemleri, manipülasyon gibi teknikleri kullanıyor ki bu da oldukça ilgi çekici gelmiştir bana. Mesela bir karga su dolu bir tüpe taş doldurarak yemeğe ulaşır. Örümcekler ve ahtapotlar plastik kaplara yuvalar yaparlar, hatta bazen kabuklu deniz canlıları kabuk bulamadığında plastik kapları kabuk edinebilir. Yani birçok canlının algılara duyarlılığı fazlasıyla açık. Sadece yaşamak için ve doğada hayatta kalmak için pragmatist ve manipülatif yaklaşmak zorundalar.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-10487635B -- 29 Mart 2023; 23:13:12 >




  • Derinliği ve arkaplan metinlerini sıradan diyalogların içinde verebilmesiyle yazar/yönetmen Jim Jarmusch bence harikadır. Felsefe, ve ek olarak psikofizik konularında okudukça bu filmde giderek daha çok şeyler bulmaya başladım. Fazladan tek bir cümle, gereksiz bir sekans yok. Altyazı tercümesimnden emnin değilim, ama bu klasiğin aşağıdaki bölümü bence konuya ek olarak dikkate değer.


  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.