Şimdi Ara

Şairlerin Sultanı [Üstad] (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
56
Cevap
0
Favori
8.459
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Yazarlar Birliği Yılın Fikir Adamı Ödülü


  • Milli Kültür Vakfı Armağanı


  • Sultân-üş Şuara Belgesi


  • ESERLERİN
    İLK BASIM TARİHLERİ



    1 - 1925 Örümcek Ağı [Halk Kitabhanesi, Sahibi:Abdülaziz, İst. 1925, s.64 ]
    2 - 1928 Kaldırımlar [İkbâl Kütübhanesi, Sahibi:Hüseyin, İst. 1928, s.64 ]
    3 - 1932 Ben ve Ötesi [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1932, s.158 ]
    4 - 1933 Birkaç Hikaye Birkaç Tahlil [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1933, s. 94 ]
    5 - 1935 Tohum [Semih Lütfi Matbaa Ve Kitabevi, İst. 1935, s. 88 ]
    6 - 1938 Bir Adam Yaratmak [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1938, s.104 ]
    7 - 1938 Künye [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1938, s.120 ]
    8 - 1940Sabır Taşı [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1940, s.96 ]
    9 - 1940 Namık Kemâl [Türk Dil Kurumu Yayını, Ank. 1940, s.404 ]
    10 - 1940 Çerçeve [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1940, s.240 ]
    11 - 1942 Para [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1942, s.96 ]
    12 - 1944 Vatan Şairi Nâmık Kemâl [Semih Lütfü -Sühulet Kütübhanesi, İst. 1944 s.64 ]
    13 - 1946 Müdafaa [İktisadî Yürüyüş Basımevi, İst. 1944 s.32 ]
    14 - 1948 Halkadan Pırıltılar (Veliler Ordusundan) [Türk Neşriyat Yurdu, İst. 1948 s.315 ]
    15 - 1949 Nam-ı Diğer Parmaksız Salih [Türk Neşriyat Yurdu, İst. 1948 s.100 ]
    16 - 1950 Çöle İnen Nur (İzinsiz Baskı)
    17 - 1951 101 Hadis (Büyük Doğu'nun 1951'de verdiği ek)
    18 - 1953 Maskenizi Yırtıyorum [Neşreden: Hüseyin Rahmi Yananlı, İst. 1 953 s.68 ]
    19 - 1955 Sonsuzluk Kervanı [Serdengeçti Neşriyatı, Ank. 1955 s.192 ]
    20 - 1955 Cinnet Mustatili (Yılanlı Kuyudan) [İnkılâp Kitabevi, İst. 1955 s.202 ]
    21 - 1956 Mektubat'tan Seçmeler [Türk Neşriyat Yurdu, İst. 1956 s.80 ]
    22 - 1958 At'a Senfoni [Türkiye Jokey Kulübü, İst. 1958 s.160 ]
    23 - 1959 Büyük Doğu'ya Doğru (İdeolocya Örgüsü) [Hilal Yayınları, Ank. 1959 s.160 ]
    24 - 1960 Altun Halka (Silsile-i Zeheb) [Türk Neşriyat Yurdu, İst. 1961 s.112 ]
    25 - 1961 O ki O Yüzden Varız (Çöle İnen Nur) [Türk Neşriyat Yurdu, İst. 1961 s.444 ]
    26 - 1962 Çile [Bedir Yayınevi, İst. 1962 s.232 ]
    27 - 1962 Her Cephesiyle Komünizm [Doğan Güneş Yay. İst. 1962 s.38 ]
    28 - 1962 Türkiye'de Komünizm ve Köy Enstitüleri [Doğan Güneş Yay. İst. 1962 s.38 ]
    29 - 1964 Ahşap Konak (Büyük Doğu'nun 1964'de verdiği ilave)
    30 - 1964 Reis Bey [Ötüken Yay. İst. 1964 s.92 ]
    31 - 1964 Siyah Pelerinli Adam (Büyük Doğu'nun 1964'de verdiği ilave)
    32 - 1964 Hazret-i Ali (Birinci Kitap) [Bedir Yayınevi, İst. 1964 s.232 ]
    33 - 1964 İman ve Aksiyon [Bedir Yayınevi, İst. 1964 s.56 ]
    34 - 1965 Ruh Burkuntularından Hikayeler [Ötüken Yayınları, İst. 1965 s.112 ]
    35 - 1965 Büyük Kapı (O ve Ben) [Yeni Şark Maarif Kütüphanesi, İst. 1965 s.215 ]
    36 - 1965 Ulu Hakan II. Abdülhamid Han [Ötüken Yayınları, İst. 1965 s.320 ]
    37 - 1965 Bir Pırıltı Binbir Işık [Uğur Yayınları, İst. 1965 s.64 ]
    38 - 1966 Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar I [Sebil Yayınevi, İst. 1966 s.320 ]
    39 - 1966 Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar II [Sebil Yayınevi, İst. 1966 s.320 ]
    40 - 1966 Büyük Kapı'ya ek (Başbuğ Velilerden)[Oku Yayınları, İst. 1966 s.128 ]
    41 - 1966 İki Hitabe: Ayasofya / Mehmetçik [b.d Fikir Kulübü, Ank. 1966 s.24 ]
    42 - 1967 El Mevahibü'l Ledüniyye [Babıalide Sabah Gazetesi Neşriyatı, İst. 1967 s.196 ]
    43 - 1968 Vahidüddin [Toker Yayınları, İst. 1968 s.232 ]
    44 - 1968 İdeolocya Örgüsü [Kayseri Y.İ.E. Talebe Derneği Yay., İst. 1968 s.462 ]
    45 - 1968 Türkiye'nin Manzarası [Toker Yayınları, İst. 1968 s.192 ]
    46 - 1968 Tanrı Kulundan Dinlediklerim I [Toker Yayınları, İst. 1968 s.240 ]
    47 - 1968 Tanrı Kulundan Dinlediklerim II [Toker Yayınları, İst. 1968 s.288]
    48 - 1968 Peygamber Halkası [Toker Yayınları, İst. 1968 s.200]
    49 - 1968 1001 Çerçeve 1 [Toker Yayınları, İst. 1968 s.176 ]
    50 - 1968 1001 Çerçeve 2 [Toker Yayınları, İst. 1968 s.168 ]
    51 - 1968 1001 Çerçeve 3 [Toker Yayınları, İst. 1968 s.160 ]
    52 - 1968 1001 Çerçeve 4 [Toker Yayınları, İst. 1969 s.160 ]
    53 - 1968 1001 Çerçeve 5 [Toker Yayınları, İst. 1969 s.144 ]
    54 - 1969 Piyeslerim(Ulu Hakan/Yunus Emre/S. P. Adam) [Toker Yayınları, İst. 1969 s.160 ]
    55 - 1969 Müdafaalarım [Toker Yayınları, İst. 1969 s.208 ]
    56 - 1969 Son Devrin Din Mazlumları [Toker Yayınları, İst. 1969 s.280 ]
    57 - 1969 Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık [Ak Yayınları, İst. 1969, s.88 ]
    58 - 1969 Şiirlerim [Fatih Yayınevi, İst. 1969, s.278 ]
    59 - 1970 Benim Gözümde Menderes [Ötüken Yay. İst. 1970 s.528 ]
    60 - 1970 Yeniçeri [Özbahar Yayınları, İst. 1970 s.372 ]
    61 - 1970 Kanlı Sarık [Akçağ Yay, İst. 1970 s.94 ]
    62 - 1970 Hikayelerim [Toker Yayınları, İst. 1970 s.270 ]
    63 - 1970 Nur Harmanı [Çile Yay., İst. 1970 s.204 ]
    64 - 1971 Reşahat [Eser Kitabevi, İst. 1971 s.406 ]
    65 - 1972 Senaryo Romanları [Toker Yayınları, İst. 1972 s.360]
    66 - 1973 Moskof [Toker Yayınları, İst. 1973 s.377]
    67 - 1973 Hazret-i Ali [Akçağ Yay, İst. 1973 s.272 ]
    68 - 1973 Esselâm [b.d. yayınları, İst. 1973 s.144 ]
    69 - 1973 Hac [b.d. yayınları, İst. 1973 s.160 ]
    70 - 1974 Çile (Nihaî Tertib) [b.d. yayınları, İst. 1974 s.320 ]
    71 - 1974 Rabıta-i Şerife [b.d. yayınları, İst. 1974 s.160 ]
    72 - 1974 Başbuğ Velilerden 33 (Altun Silsile) [b.d. yayınları, İst. 1974 s.351 ]
    73 - 1974 O ve Ben [b.d. yayınları, İst. 1974 s.256 ]
    74 - 1975 Bâbıâli [b.d. yayınları, İst. 1975 s.343]
    75 - 1975 Hitabeler [b.d. yayınları, İst. 1975 s.232 ]
    76 - 1976 Mukaddes Emanet [Kültür Bakanlığı Yay. Ank. 1976 - İkinci Cilt İçinde ]
    77 - 1976 İhtilal [b.d. yayınları, İst. 1976 s.344 ]
    78 - 1976 Sahte Kahramanlar [b.d. yayınları, İst. 1976 s.248 ]
    79 - 1976 Veliler Ordusundan 333 (Halkadan Pırıltılar) [b.d. yayınları, İst. 1976 s.525 ]
    80 - 1976 Rapor 1 [b.d. yayınları, İst. 1976 s.96 ]
    81 - 1976 Rapor 2 [b.d. yayınları, İst. 1976 s.102 ]
    82 - 1977 Yolumuz Halimiz Çaremiz [b.d. yayınları, İst. 1977 s.256 ]
    83 - 1977 Rapor 3 [b.d. yayınları, İst. 1977 s.88 ]
    84 - 1978 İbrahim Ethem [b.d. yayınları, İst. 1978 s.72 ]
    85 - 1978 Doğru Yolun Sapık Kolları [b.d. yayınları, İst. 1978 s.174 ]
    86 - 1979 Rapor 4 [b.d. yayınları, İst. 1979 s.88 ]
    87 - 1979 Rapor 5 [b.d. yayınları, İst. 1979 s.96 ]
    88 - 1979 Rapor 6 [b.d. yayınları, İst. 1979 s.96 ]
    89 - 1980 Aynadaki Yalan [b.d. yayınları, İst. 1980 s.200 ]
    90 - 1980 Rapor 7 [b.d. yayınları, İst. 1980 s.96 ]
    91 - 1980 Rapor 8 [b.d. yayınları, İst. 1980 s.96 ]
    92 - 1980 Rapor 9 [b.d. yayınları, İst. 1980 s.96 ]
    93 - 1980 Rapor 10 [b.d. yayınları, İst. 1980 s.96 ]
    94 - 1980 Rapor 11 [b.d. yayınları, İst. 1980 s.96 ]
    95 - 1980 Rapor 12 [b.d. yayınları, İst. 1980 s.96 ]
    96 - 1980 Rapor 13 [b.d. yayınları, İst. 1980 s.96 ]
    97 - 1981 İman ve İslâm Atlası [b.d. yayınları, İst. 1981 s.560 ]
    98 - 1982 Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu [b.d. yayınları, İst. 1982 s.224 ]
    99 - 1983 Tasavvuf Bahçeleri [b.d. yayınları, İst. 1983 s.156 ]
    100 - 1984 Kafa Kâğıdı [b.d. yayınları, İst. 1984 s.208 ]
    101 - 1985 Hesaplaşma [b.d. yayınları, İst. 1985 s.160 ]
    102 - 1985 Dünya Bir İnkılâp Bekliyor [b.d. yayınları, İst. 1985 s.144 ]
    103 - 1986 Mümin - Kâfir [b.d. yayınları, İst. 1986 s.192 ]
    104 - 1988 Öfke Ve Hiciv [b.d. yayınları, İst. 1988 s.248 ]
    105 - 1990 Çerçeve 2 [b.d. yayınları, İst. 1990 s.264]
    106 - 1990 Konuşmalar [b.d. yayınları, İst. 1990 s.272 ]
    107 - 1990 Başmakalelerim 1 [b.d. yayınları, İst. 1990 s.304 ]
    108 - 1991 Çerçeve 3 [b.d. yayınları, İst. 1991 s.280 ]
    109 - 1992 Hücum Ve Polemik [b.d. yayınları, İst. 1992 s.344 ]
    110 - 1995 Başmakalelerim 2 [b.d. yayınları, İst. 1995 s.288 ]
    111 - 1995 Başmakalelerim 3 [b.d. yayınları, İst. 1995 s.320 ]
    112 - 1996 Çerçeve 4 [b.d. yayınları, İst. 1996 s.320 ]
    113 - 1997 Edebiyat Mahkemeleri [b.d. yayınları, İst. 1997 s.256 ]
    114 - 1998 Çerçeve 5 [b.d. yayınları, İst. 1998 s.336 ]
    115 - 1999 Hâdiselerin Muhasebesi 1 [b.d. yayınları, İst. 1999 s.296 ]
    116 - 2000 Püf Noktası [b.d. yayınları, İst. 2000 s.80 ]




  • ne hasta bekler sabahı,
    ne taze ölüyü mezar .
    ne de şeytan,bir günahı,
    seni beklediğim kadar.

    geçti istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni;
    bırak vehmimde gölgeni,
    gelme,artık neye yarar?



  • ZINDANDAN MEHMED'E MEKTUP
    Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta!
    Baba katiliyle baban bir safta!
    Bir de geri adim,boynunda yafta...
    Halimi dusunup yanma Mehmed'im!
    Kavusmak mi?..Belki ..Daha olmedim!
    Avlu... Bir uzun yol... Tugla doseli,
    Kirmizi tuglalar alti kosli.
    Bu yol da tutuktur hapse duseli...
    Git ve gel... Yuz adim...Bin yillik konak
    Ne ayak dayanir buna ,ne tirnak!
    Bir alem ki, gokler boru icinde.
    Akil almazlarin zoru icinde
    Ustuste sorular soru icinde.
    Dusun mu,konus mu, sus mu ,unut mu?
    Buradan insan mi cikar,tabut mu?
    Bir idamlik Ali vardi,asildi
    Kaydini dustuler,muhur basildi.
    Gecti gitti,birkac gunluk fasildi
    Ondan kalan,boynu buyuk ve sefil;
    Bahceye diktigi uc bes karanfil...
    Mudur bey dert dinler,bugun"maruzat"!
    Catik kas...Hukumet dedikleri zat...
    Beni Allah tutmus kim eder azat?
    Anlamaz;yazsiz,pulsuz,dilkecem...
    Anlamaz!ruhuma gecti bilekcem!
    Saat bes dedi mi,bir yirticizil
    Sayim var, maltada hizaya dizil!
    Tek yekun icinde yazil ve cizil!
    Insanlar zindanda birer kemmiyet;
    Urbalarla kemik,mintanlarla et.
    Somurtus ki bicak,nara ki tokat;
    Zift dolu gozlerde karanlik kat kat...
    Yalniz seccademin yonunde sefkat
    Beni kimsecikler oksamaz madem
    Op beni alnimdan,sen seccadem!
    Cayci getir ilac kokulu caydan!
    Dakika duselim,senelik paydan!
    Zindanda dakika farksiz aydan
    Karistir cayini zaman erisin
    Kopuk kopuk,duman duman erisin!
    Peykeler,duvara mihli peykeler
    Duvarda,baslardan yagli lekeler
    Gomulmus duvara,bas bas golgeler...
    Duvar,katil duvar yolumu bictin
    Kanla dolu sunger... Beynimi ictin
    Sukut...Kivrim kivrim uzaklik uzar
    Tek nokta secemez dunyada nazar
    Yerinde mi acep,olu ve mezar?
    Yeryuzu bosaldi habersiz miyiz?
    Gunese goc varda ,kalan biz miyiz?
    Ses demir,su demir ve ekmek demir...
    Istersen demirde muhali kemir.
    Ne gelir ki elden,kader bu,emeir...
    Garip pencerecik,kucuk daracik;
    Dunyaya kapali,Allah'a acik
    Dua,dua eller karincalanmis;
    Yildizlar avucta, gok parcalanmis
    Gozyasi bir tarla,hep yoncalanmis
    Bir soluk,bir tutsu,bir ucan bugu
    Iplik ki incecik,orer boslugu
    Ana rahmi zahir ,su bizim kogus
    Karanliginda nur,yeniden dogus....
    Sesler duymaktayim;Davran ve bogus!
    Sen bir devsin,yuku agirdir devin!
    Kalk ayaga,dimdik dogrul ve sevin!
    Mehmed'im,sevinin ,baslar yuksekte!
    Olsek de sevinin,eve donsek de!
    Sanma bu tekerlek kalir tumsekte!
    Yarin elbet bizim,elbet bizimdir!
    Gun dogmus ,gun batmis ,ebed bizimdir

    Necip Fazil Kisakurek
    (Cile adli siir katabindan - 1961)

    Ramazan ayının herkese Hayırlar Getirmesi Dilekleri ile....




  • Kaç mevsim bekleyim daha kapında,
    Ayağımda zincir, boynumda kement?
    Beni de, piştiğin bela kabında,
    O kadar kaynat ki, buhara bezet!

    Bekletme Yunusum, bozuldu bağlar,
    Düşüyor yapraklar, geçiyor çağlar;
    Veriyor, ayrılık dolu semalar,
    İçime bayıltan, acı bir lezzet.

    Rüzgara bir koku ver ki, hırkandan;
    Geleyim, izine doğru arkandan;
    Bırakmam, tutmuşum artık yakandan,
    Medet ey sairim, Yunusum medet!

    Necip Fazıl Kısakürek
    _________________


    Bir zamanlar dünyaya bir adam gelmis:

    Okunu kör nefsin, kiliçla çelmis...

    Bizim Yunus,

    Bizim Yunus...



    Bir zamanlar dünyaya bir adam gelmis:

    Ölüm dedikleri perdeyi delmis...

    Bizim Yunus,

    Bizim Yunus...



    Bir zamanlar dünyaya bir adam gelmis:

    Eli, kâtile de kalkamaz elmis...

    Bizim Yunus,

    Bizim Yunus...



    Bir zamanlar dünyaya bir adam gelmis:

    Zaman onun kement attigi selmis...

    Bizim Yunus,

    Bizim Yunus...



    Bir zamanlar dünyaya bir adam gelmis:

    Toprakta devrilmis, göge çömelmis...

    Bizim Yunus,

    Bizim Yunus...



    Bir zamanlar dünyaya bir adam gelmis:

    Sayilari silmis, BIR'e yönelmis...

    Bizim Yunus,

    Bizim Yunus..




  • ÇİLE
    Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
    Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
    Ve uçtu tepemden birden bire dam.
    Gök devrildi, künde üstüne künde...
    Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
    Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
    Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
    Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

    Ateşten zehrini tattım bu okun,
    Bir anda kül etti can elmasımı.
    Sanki burnum değdi burnuna (yok)un,
    Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.

    Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
    Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
    Al sana hakikat, al sana rüya!
    İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

    Ensemin örsünde bir demir balyoz,
    Kapandım yatağa son çare diye.
    Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
    Yepyeni bir dünya etti hediye.

    Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor;
    Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
    Bütün bir kainat muşamba dekor,
    Bütün bir insanlık yalana teslim.

    Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
    Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
    Otursun yerine bende her şekil;
    Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

    * * *

    Aylarca gezindim , yıkık ve şaşkın,
    Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
    Deliler köyünden bir menzil aşkın,
    Her fikir içimde bir çift kelepçe.


    Niçin küçülüyor eşya uzakta ?
    Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl ?
    Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta ?
    Sonum varmış, onu öğrensem asıl ?


    Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap,
    Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
    Selâm, selâm sana haşmetli azap;
    Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

    Yalvardım : Gösterin bilmeceme yol!
    Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
    Annemin duası, düşte perde ol!
    Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç.

    Uyku katillerin bile çeşmesi;
    Yorgan, Allahsıza kadar sığınak
    Teselli pınarı, sabır memesi;
    Size şerbet, bana kum dolu çanak.

    Bu mu rüyalar da içtiğim cinnet,
    Sırrını ararken patlayan gülle?
    Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
    Karınca sarayı, kupkuru kelle...

    Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş.
    Mevsimden mevsime girdim böylece
    Gördüm ki, ateşte cımbızda yokmuş.
    Fikir çilesinden büyük işkence.


    >>




  • Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
    Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
    Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
    Yetişir Çektiğim mesafelerden!
    Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
    Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık
    Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
    Tutuyor önümde mavi bir ışık.

    Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
    Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
    Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
    Bir zehirli kıymık gibi beynimde.


    Lügat, bir isim ver bana halimden;
    Herkesin bildiği dilden bir isim!
    Eski esvaplarım, tutun elimden
    Aynalar söyleyin bana, ben kimim?


    Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
    Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
    Belâ mimarının seçtiği arsa;
    Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?

    Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
    Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
    Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
    Dev sancılarımın budur kaynağı!

    Ne yalanlarda var, ne hakikatta.
    Gözümü yumdukça gördüğüm nakış
    Boşuna gezmişim yok tabiatta.
    İçimdeki kadar iniş ve çıkış.


    * * *

    Gece bir hendeğe düşercesine,
    Birden kucağına düştüm gerçeğin.
    Sanki erdim çetin bilmecesine,
    Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

    Açıl susam açıl! Açıldı kapı;
    Atlas sedirinde mavera dede.
    Yandı sırça saray, ilahi yapı,
    Binbir avizeyle uçsuz maddede.

    Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
    Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
    İçiçe mimari, içiçe benlik;
    Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

    Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
    Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
    Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
    Suda ezel fikri, ebed duygusu.

    Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
    Artık barınamam gölge varlıkta.
    Ver cüceye, onun olsun şairlik,
    Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.

    Ötelet öteler, gayemin malı;
    Mesafe ekinim, zaman madenim.
    Gökte samanyolu benim olmalı;
    Dipsizlik gölünde, inciler benim.

    Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
    Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
    Sen bütün dalların birleştiği kök;
    Biricik meselem, Sonsuza varmak...


    Üstad N.F.K.




  • MUHASEBE



    Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!

    Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!

    Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide!

    Bulmuşum rahatımı ben bir tesellide.

    Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!

    Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?

    Evet, kafam çatlıyor, gûya ulvî hastalık;

    Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.

    Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;

    Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.

    Üstün çile, dev gibi geldi çattı birden! Tos!!!

    Sen cüce sanatkârlık, sana büsbütün paydos!

    Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;

    Ve cemiyet, cemiyet, yok edilen güruhiyle...

    Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç!

    Genç adam, al silâhı; iman tılsımlı kılınç!

    İşte bütün meselem, her meselenin başı,

    Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!

    Tırnağı, en yırtıcı hayvanın pençesinden,

    Daha keskin eliyle, başını ensesinden,

    Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;

    Yerleştirse başını, iki diz kapağına;

    Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?

    Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!

    Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,

    İçimde homurtular, inanma diye gülen...

    İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe!

    Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?

    Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem!

    Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,

    Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve âşıkları,

    Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;

    Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;

    Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!

    Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!

    Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...

    Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!

    Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım!

    Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;

    Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.

    Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?

    Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!

    Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!

    Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;

    Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.

    Mavalları bastırdı devrim isimli masal.

    Yeni çirkine mahkûm, eskisi güzellerin;

    Allah kuluna hâkim, kulları heykellerin!

    Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta;

    Lafını çok dinledik, şimdi iş inkılâpta!

    Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!

    Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!

    Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!

    Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?




  • TAKVİMDEKİ DENİZ

    Hasreti denizlerin,
    Denizler kadar derin.
    Ve o kadar bucaksız.
    Ta karşımda yapraksız
    Kullanılmış bir takvim.
    Üzerinde bir resim;
    Azgın, sonsuz birdeniz.
    Kaygısız, düşüncesiz,
    Çalkanıyor boşlukta
    Resimdeyse bir nokta;
    Yana yatmış bir gemi,
    Kaybettiği alemi
    Arıyor deryalarda.
    Bu resim rüyalarda
    Gibi aklımı çeldi,
    Bana sahici geldi.
    Geçtim kendi kendimden,
    Yüzüme o resimden,
    Köpükler vurdu sandım.
    Duymuş gibi tıkandım,
    Ciğerimde bir yosun.
    Artık beni kim tutsun.
    Denizler oldu tasam,
    Yakar onu bulmazsam
    Beni bu hasret dedim
    Varırım elbet dedim.
    Bir ömür geze geze
    Takvimdeki denize.
    Ne var bana ne oldu
    Odama nasıl doldu
    Birden bire bu meltem
    Ve dalgalandı perdem
    Havalandı kağıtlar.
    Odamda kıyamet var.
    Ah yolculuk yolculuk
    Ne kadar baygın soluk
    O gün bizde betbeniz
    Ve ne titrek kalbimiz.
    Ve eşyamız ne küskün.
    Yola çıktığımız gün
    Bir sıraya dizilmiş
    Gözyaşlarını silmiş,
    Bakarlar sinsi sinsi
    Niçin o anda hepsi
    Bir kuş gibi hafifler
    Arkandan geleyim der
    Niçin o güne kadar
    Dilsiz duran ne kadar
    Eşya varsa dirilir
    Yolumuza serpilir
    Ufak böcükler gibi
    Gezer onların kalbi
    Üstünde döşemenin
    Gizli bir didişmenin
    Saati çalar o an
    Birden bakar ki insan
    Herşey karmakarışık.
    Ayırmak olmaz artık
    Bir kalbi bir taraktan
    Ve kalb ağlayaraktan
    Çekilir geri geri
    Terkeder bu mahşeri.
    Bu mahşerin içinden
    O gün ben de geçtim ben,
    Nem varsa evim, anam,
    Çocukluğum, hatııram,
    Ve ne sevdalar serde
    Bıraktım gerilerde
    Kaçar gibi yangından.
    Rüzgarların ardından
    Baktım da süzgün süzgün
    Kurşun yükünü gönlün
    Tüy gibi hafiflettim.
    Denize hicret ettim.

    ..................................

    BU YAĞMUR

    Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,
    Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.
    Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,
    Aynalar yüzümü tanımaz olur.

    Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik,
    Tenimde acısız yatan bir bıçak.
    Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,
    Dayandıkça çisil çisil yağacak.

    Bu yağmur, delilik vehminden üstün,
    Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.
    Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
    Sulardan, seslerden ve gecelerden...


    ..................................

    OTEL ODALARINDA


    Bir merhamettir yanan, daracık odaların
    İsli lambalarında, isli lambalarında.

    Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış,
    Küflü aynalarında, küflü aynalarında.

    Atılan elbiseler, boğazlanmış bir adam,
    Kırık masalarında, kırık masalarında.

    Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır,
    İzbe sofalarında, izbe sofalarında.

    Atıyor sızıların çıplak duvarda nabzı,
    Çivi yaralarında, çivi yaralarında.

    Duyuluyor zamanın tahtayı kemirdiği
    Tavan aralarında, tavan aralarında.

    Ağlayın, aşinasız, sessiz can verenlere,
    Otel odalarında, otel odalarında

    ..............................................

    DAYAN KALBİM

    Seni dağladılar, değil mi kalbim,
    Her yanın, içi su dolu kabarcık.
    Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
    Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

    Sensin gökten gelen oklara hedef;
    Oyası ateşle işlenen gergef.
    Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
    Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!



    NECİP FAZIL KISAKÜREK



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Wyatt Earp -- 25 Aralık 2006; 10:54:02 >




  • >> hoşgeldim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi competanxp -- 25 Aralık 2006; 14:02:18 >
  • kaldırımları koyan olmamış halbuki NFK yı meşhur eden bu şiirdir:

    KALDIRIMLAR

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    İçimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

    ---------

    üstad bunu 22 yaşında yazmış

    kendi sesinden dinlemek isterseniz:http://www.youtube.com/watch?v=-XBPg-ak09w



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vese -- 25 Aralık 2006; 19:02:46 >




  • Kelimelere muhteşem bir şekil ve anlam katan muhteşem bir şair/yazar. Heykeltraş taşa şekil verir Necil Fazıl ise harflere ve kelimelere...

    Paylaşımlar için teşekkürler.
  • Necip Fazıl KISAKÜREK
    İman dolu bir yürek...

    ALLAH ondan razı olsun...
  • Birşey kalmaz yalınız
    Kalır maziden gözler.
    Ölür de her yanımız
    Sağ kalır neden gözler

    Birer yıldız olurda
    Kırpışırlar havada.
    Kupkuru bir kafada
    Apaçık giden gözler


    Allah rahmet eylesin
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.