< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
Sene 1995 yaş 15 serinin ilk Playstation'ını nasıl aldım... (3. sayfa)
-
-
O zaman tamam. Ben illa 15" monitör ve pentium işlemci olacak diye bayağı masraf olmuştum babama.
-
Bende PlayStation 1 2000 yada 2001 olması lazım yedigün çekilişinden kazanmıştım. Asıl şaşılacak durum ise yedigün'ün toplam PlayStation 1 ödül sayısı 2000(ikibin) idi.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
-
Dostum laiklik diye bişey yoktu ki laiklik dedikleri başörtüsü takanları üniversiteye, devlet kadrolarına almamaktan ibaretti. Yine zorunlu din dersleri, dini mahalle baskısı, diyanet baskısı, ramazanda artan baskı, %99 müslüman edebiyatı aynen belkide fazla şekilde vardı.
-
Benim annem babam öğretmendi ve 90larda ekonomimiz ciddi anlamda kötüydü. 2005e kadar da kirada oturduk, ev bile alamadık. Şu anda iki öğretmen birlikte evlenir evlenmez ev alma hayalini kurmayı geçtim satılık ev arıyorlar. Demekki birşeyler değişmiş demektir.
Kalifiye kişiler ise şu anda çok daha fazla kazanıyor 90lara göre. Mesela ben mühendisim ama sanayideki usta benden çok kazanıyor. Dikkatini çekerim, ben az kazanmıyorum, usta çok kazanıyor. Hakkıdır da kazansın, elini kirletiyor o kadar. Ama gelip dersen ki bir alanda kendisini yetiştirmemiş, yani altın bilezik edinmemiş bir insan(meslek belirtip küçümsemiş gibi olmak istemiyorum, her emeğe saygım var) çok kazanamıyor. Kusura bakma da kalifiye değil işte sen de diyorsun kazanmaması normal.
Tarihi net hatırlamasam da 2000lerin orta bölgesinde elektronik eşya alım gücümüz gerçekten yüksekti ve 2010dan sonra aritmetik olarak düştü maalesef. Yine de 90lar o kadar da güzel değildi, hatta öncesi tam olarak cahil mutluluğuydu.
Şimdi gördükçe istiyoruz, maalesef o kadar aç gözlüyüz ki ve doyumsuzca tüketiyoruz. Mütevazi olmayı, az ile yetinmeyi ayıplayan bir toplum olduk.
Herkes ister en iyisini lafı var bir türlü anlayamıyorum. Finlandiya ki o kadar petrolü var ama az çıkartıyor, isviçre ki halka fazladan maaş vereyim derdinde halk istemiyor, bunlar gibi ülkeler o kadar zenginliğine rağmen neden ortalama hayat süren insanlarla dolu, neden her son model telefonu almıyorlar bir anlasak ve uygulasak ülkece ihya oluruz belki.
Gerçek mutluluk en lükse yada en yüksek kaliteye erişmek değil, gerçek mutluluk yetinmeyi bilmek ve mala değil insana değer vermek..
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Artık bir şeyleri elde edebilmenin tek yolu borç,kredi,ipotektir.
Öyle biriktirip bir şeyleri alabilmek eskidendi.
Ev fiyatları,araba fiyatları ortada.Bu devirde para biriktirip hiç bir şey alamazsın.Kimse senelerce kredi ödemeye,borçlanmaya meraklı değil ama şartlar bunu gerektiriyor.
Mesailerin yoğun olduğu aylarda ile aylık gelirim 5500-6000 civarlarında.Bu para ile ne biriktirip ne sahibi olabilirim?
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
Ben de 97 de öğlen yemeği için verilen 2-3 meyve suyu-simit paralarından kısarak almıştım bu cihazı. Üzerine bir de titreşimli kol aldım 1-2 ay daha biriktirip. Demo diski ve orjinal siyah tabanlı Final Fantasy 7 oyunu hala durur.
-
Kredi çıktı kredi. 90'larda banka kredisiyle ev almak mı vardı? Cebinde nakitin olacakta alacaksın. Şu an 2 öğretmen evlenip kredi çekmezlerse nasıl ev alacaklar? Kredisiz ikisinin birikmişlerini toplasan 100-150 bin çıkar. Bu paraya ev mi var?
90'larda banka kredisinin olmamasının sebebi yüksek enflasyondu. Birde bankalar bireysellere kredi vermek istemiyorlardı halktan topladıkları parayı devlet tahviline yatırıyorlardı. Yüksek enflasyonun temel sebeplerinden biri merkez bankasının hükümetlere tl borç vermesiydi. 2000 yılında merkez bankasından borçlanma yasaklandı enflasyonun düşmesini sağladılar imf programıydı bu.
90'lara göre tüm dünya 2-3 hatta 4 kat zenginleşti. Türkiyede aynı şekilde. Ancak görüyoruz ki bu zenginleşme en alt maaşı alanlara uğramamış. Olay sadece gelir eşitsizliğinin artmasıyla sonuçlanmış.
Benim kalifiye işçi- usta konusunda söylediğim o değildi. Önceden çıraklara az bir haftalık verilir. Tecrübesiz yetişkin adama ise asgari ücret. Mesela teksilde düz makinacı oldun asgari ücret almazdın. Kalifiye sayılırdın. Zaten usta dediklerinin genelde dükkanı olurdu veya yüzdelik çalışırlardı. Bunların maaşla işi olmaz işletme sahibidirler.
Bugün çevredeki yaşlı ustaların mal varlıkları hepimizi katlar kenara koyar. Tamirciler, kaloriferciler bunlar eskiden çok iyi paralar kazandı. Hala iyi paralar kazanıyorlar ama eskiye göre kalifiye adam arttı. Bir de eskisi gibi parça tamiri kalmadı. Bozulunca söküp atıyorlar yenisini takıyorlar önceden tamir etmeyle uğraşırlardı.
Tüketim konusuna gelince yıllarca al al dediler. 3-4 senedir alma diye uğraşıyorlar. Milleti alıştırırken iyiydi. Televizyondan internetten sürekli tüketimi körüklediler. Birikim yapmayalım sürekli alıp borçlanalım diye uğraşmadılar mı?
-
Ben 1998-2000 yazıcıoğluna sürekli gidip gelirdim. Pala Elektronik vardı paso entegre transistör direnç alırdım.
O zamanlar Transdata - Mavi Bilgisayar - Gold ne bileyim birkaç tane daha önde gelen bilgisayarcı vardı.
Bir cd yazıcı çıkardı YAMAHA 600 dolar
Bir işlemci çıkardı PENTİUM 3 700 dolar!
Zaten bu bahsettiğim 97-2002 arası çok boktan bir dönemdi. Bir nvidia riva tnt2 m64 ekran kartı çıkmıştı aşırı pahalıydı.
Voodo'lar 3dfx kartlar falan ateş pahasıydı. Keşke birilerinin elinde Fiyat listesi olsaydı da paylaşsaydı. Kuzenlerimde pc world dergileri falan vardı
Yıllar önce gitmiştim de İlk internet kafe'lerin reklamları yapılırdı celeron 333 nezih ortam, meyve suyu ve tost yapılıyor vs ne günlerdi be!
Bugün geçmişe gidebilsem yapacağım en baştaki şey arşiv yapmak olurdu. Elimizde 90'lar için adam gibi sağlıklı bir done yok anasını satayım..
-
quote:
Orijinalden alıntı: retro61
Bu mesaj silindi.Bu söylediklerinin hepsi yalan ve uydurma bunu sende biliyorsun. Benim 90lı yıllarca hem playstation hem pentium 100 pc hemde o zaman yeni çıkan 33600 hızında raksnet internetim vardı. hiç te zorlanmadan alıyordum bunları. Senin gibi yalancılar o zaman alamıyorsa bu benim derdim değil. son 18 senede her geçen gün kötüye gittik ve gideceğiz. bu kaçınılmaz. 90lı yıllarda Memurun maaşının verilmediği tam yalan,bu yalanlar ile yeni nesli zehirlemek istiyorsunuz ama YEMEZLER. hadi başka kapıya YALLAHHHHHH TROLLL
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi power-pc -- 25 Ekim 2020; 2:42:31 > -
Gençler yukarıdaki TROLL'e inanmayın,maaşlı troll algı yönetimi yapıyor.
-
quote:
Orijinalden alıntı: retro61
Bu mesaj silindi.Hadi her yer çöp yığını desen neyse 5-6 metre ney bari sallıyorsun orantılı salla da inandırıcılığı olsun. Demek ki troll lerinde kendi arasında fiyat farkı var ki çok alanlar daha fazla salıyorlar
-
quote:
Orijinalden alıntı: CemEskiden tasarruf denen bir olgu vardı, taksit, kredi vs. yaygın değildi, insanlar büyük küçük bir şeyler alırken önce tasarruf eder sonra alırdı. Şimdi tam tersi, Elinde avcunda birşey yok, gidip araba, ev vs.. alıyor, oysa kendisinin değil, eğer ödeyebilirse onun oluyor. Bunun da adı ülkenin zenginleşmesi deniliyor. Herkeste araba ev varmış oluyor adı. İşte bu yüzden pandemi zamanı karantinalar tam olarak uygulanamadı. Çünkü herkesin ödemesi gereken bir borcu var ve döngü kesilirse zincirleme bir finansal kriz çıkar. Zaten o yüzden de millete bir dolu kredi paketi çıkardılar. Oysaki borcluluk bu kadar olmasa, tasarruf yapan bir toplum olsa, pandemi dönemi birikmişten yiyerek atlatabilirdi. Şimdi bırakın tasarrufu daha geleceğinin ne olduğunu bilmeden geleceğini ipotek altına alıyor millet.
Tespit benim de birebir tespitim , 90 sonları kredi yokken bir ev değeri birikimin+ emekli tazminatın + yakınlarından ufak bir borç alırdın gider bir ev alırdın , evin reel değeri alım gücü ile dengede olmak zorundaydı. Zordu ama neyin ne kadar ettiği, bir evin kaç lira edeceği az çok belliydi. Şimdi ev borsası sistemi var. Kredi faizleri düşerse 200 olan ev 270-280 e satılıyor. Krediler tekrar düşer diye de o fiyatlar 250 de sabitleniyor. Bu böyle bir döngü halinde devam ediyor. Zaten evin gerçek değeri de kredi nedeniyle 200, asıl olması gereken değeri 125-130 bin civarı.
Şimdi elinde para yok, gidiyor kredi kuyruğuna giriyor. Zaten o kuyruğa girmese akıllılık etse de bir şekilde aklına girecekler sahip olmadığı paraya daha çok para ödeme koşulu ile bir kredi vermek istiyorlar. Bir çok yönden kredi veren ve kredi sistemini destekleyen açısından kârlı bir yöntem bu nedenle de vadeleri uzun tutuyorlar. Normalde satılamaz olan evler satılıyor, böylece arz talep dengesini bozuyor, reel değeri 1 olan evi nasılsa kredi ile alıyor diye detaylı hesaba girmiyor( taksitle alinan mallarin toplam maliyetinin degil de taksitle alınması sebebiyle ' ucuz 'algısı yaratması ile benzerdir ancak daha uzun vadeli olduğu için çok uzun düşünüp taşınmak gerekir, kendi ve ülkenin ekonomik geleceğini tartıp karar verilmesi gerekir bu da vizyon gerektirir), kredi çekenler çoğaldıkça arz talep dengesi bozuluyor reel değeri 1 olan ev satıcılar tarafından bu durumda 2 ye çıkarılıyor , çünkü alım gücü gerçek değerlere dayalı değil tamamen sanal bir alim gücü üzerinden satılıyor bu evler. Ortada olmayan bir para şişirilmiş bir emlak piyasası yaratıyor. 1 olan ev 2 fiyata satılıyor daha da satılıyor çünkü şu ana kadar kredi çekmemiş insanlar fırsatı kaçırıyorum şimdi kredi cekmezsem sonra ev sahibi olamayacagim o nedenle acele edip davranmalıyım diyor ev piyasası 3 e katlanıyor.
3 e katlanmış emlak değerine kredi çekiyorsun 5 -5.5 kat ödüyorsun. Zaten 90 lar sonunda da ev almak kolay değildi şimdi 5 kat daha fazlasını ödeyerek taksitle geleceğini ipotek ederek ev kredisi daha da zorlanarak ödüyorsun.
Bu gibi sorunlar çevremde bizzat gördüğüm aile içi geçimsizlik ve darboğaz kredi ödemekte zorlanma, hayatını yaşamayan ve mutlu olamayan çiftler yaratıyor. Bu çiftler anlaşmayıp ayrılır ise daha da büyük bir ekonomik zorluk demek oluyor. Boşanmak da ayrı bir ekonomik yük getiriyor. Sonra gelsin depresyonlar intiharlar aile içi şiddet. Sokaklarda her şeye tahammülsüz yüzü gülmeyen bir sürü insan işte bu döngü içerisinde oluşuyor. O nedenle sinir krizleri ve sokaklarda kavga görüyorsunuz. Çünkü artık deşarj olmak o yaşadığı siniri atmak istiyor. Dönüp de ben yaptım ben seçtim, düşünmedim , herkesleştim demek kendinle çelişmek zordur o kişiler için.
Bekliyordum yorumun altına hemen de 'bu devirde borca girmeden bir şey sahibi mümkün değil ' diyen gelmiş . Her zaman geliyor bu fikre inanmış , kredisiz bir şey olmaz abi fikrine tapanlar.
Kredi ile alıyorsan o zaten senin alım gücünü daraltmiştír o nedenle bir sonraki ihtiyacını alamiyorsun ayrıca başkalarının da almasına engel oluyorsun farkında değilsin. Sizden milyonlarca olunca herkesin borcu oluyor o zaman da borcu olmak normalleşiyor. Borcu olmayan krediye girmeyen anormal diyorsunuz. Fiyat dengelerini kredi çekerek bozan siz ve sizin bu zihniyetiniz
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pudinkk -- 25 Ekim 2020; 3:44:39 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
1998 senesinde lisede okuyordum biriktirdiğim harçlıklarla almıştım. Eminönü tahtakaleden hatta çipliydi sahte oyunları bile yıllarca oynattı baya sağlam aletmiş. Şimdi almaya kalksam yemeden içmeden 1.5 aylık maaşımı vermek Zorundayım.
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: tla776Ekonominin berbat oldugu donemde senin hesaba gore 4 asgari ucret.
Ucup kactigimiz ekonominin muthis oldugu donemde gene 4 asgari ucret.
Ekonomi o zaman mi kotuydu su an mi hayal aleminde yasiyoruz ?
Şunu gözardı etme. O zamanlar asgari ücretle çalışan kesim çok azdı, sembolik bir rakamdı. Şimdiki gibi
ülke çalışanının yarısı gibi çoğunluğu oluşturmuyordu.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
O zamanlar bankalar çatır çatır ev kredisi vermiyordu kimse ev alamıyordu. Keşke ozamanlar 10 sene kredi verselerdi.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Bana yalancı demen gerçekleri değiştirmez 90 lı yıllar da yaşam rezaletti sen ne konuşuyorsun
Ay dolmadan Eczaneler fiyat küpürü basardı ilaç kutularına 8-10 etiketli,
düzgün pcye konsola sahip olmakla herşey iyi olmuyor hadi ordan Çapulcu seni, işine gelmediğinde troll de koyun de makarnacı de çapulcu zihniyetli yaratık.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi retro61 -- 25 Ekim 2020; 9:19:32 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Dünya da ülke de çok değiştiği için sağlıklı karşılaştırma yapmak pek mümkün değil. O zaman ki durumu şu ana getirsen eminim patlarsın. İnsan eskiye dair güzel şeyleri hatırlayabilir, çocukluğunda henüz olumsuz şeyleri çok farketmez, görece olarak herkes benzer durumdadır ve fazla şey görmemişsindir, basit şeylerle mutlu olursun, daha az gergin, kutuplaşmış, önyargılısındır, anı yaşıyorsundur vs vs.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X