Sen gelipte pişmanim desen Bana ceza ver Raziyim cezama desen Sana tek bir ceza verirdim Seninde benim gibi sevmeni isterdim
BÖYLE BİR CEZA OLSA.... KEŞKE....
KARŞILIKSIZ SEVİLİR..EVET..
KENDİMDEN BİLİYORUM..... AMA ZAMANLA SEVDİĞİNİ İYİCE ANLAMAYA BAŞLAYINCA BU SEFER O DA SİZE KARŞI BAZI ŞEYLER HİSSETTİĞİNDEN BAHSEDER...
BANA ÖYLE OLMUŞTU....
İLK ZMANLAR YÜZ VERMEDİ İLGİLENMEDİ AMA ETRAFINDA O KADAR İNSAN VARKEN YİNE BEN OLDUM....
ONUN AŞKISI.....
AMA SONRA BİTTİ Mİ?
-EWEEEEEETTTT
NEV İN SÖYLEDİĞİ GİBİ...
BENMİŞİM KENDİMDEN BİR KORKAK YARATMIŞIM......
SEVMEKTEN KORKMAYIN....
EYYY YÜCE ARKADAŞLARRR
Karşılıklı sevmek bilmiyorum bana biraz çıkar ilişkisi gibi geliyor, önemli olan karşılıksız sevmek.. Zaten hayatta makbul olan bir şeyi karşılıksız yapmak değilmi her zaman öyle denmezmi..
SONRA...
SENİ BURALARDA BİR ÖZLEYEN VARR
KALP DENİLEN YERİNDE YELLER ESER ŞARKISINI DİNLER OLURSUNUZ......
AMA GEÇER.....
ÜZÜLMEYİN.......
Bir insanı Karşılıksız sevebilmek sizce her ortamda ve şartta mümkünmüdür .Birkere O insanla aynı ortamda olup sürekli onu görmeniz lazım ve sizi etkileyici bir tavrı ,hareketi ,konuşması,gülmesi,size çok yabancı gelen bir özelliğini keşfetmeniz,ve o insana olan merakınız gün geçtikçe artar gider ,ne yer ne içer nerde yaşar ,Sabah uyanınca nasıl görünür bunları çoğaltabiliriz.ilk başlarda belkide birini sevmek sizi mutlu bile edebilir ancak hep söylüyorum ta ki yanında birini yada elini tutacak bir insan gördüğünüz zaman yanında başınızdan aşağı kaynar sular dökülür hayat zindan olmaya başlar.
UYKULU GÖZLER DÖNDÜM RÜYAMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
SEN OLMASAN BURALARA GELEMEZDİM BEN
SEVEMEZDİM BU ŞEHRİ ANLAMAZDIM DİLİNDEN
NASIL BİR SEVDAYSA BU KARŞI KOYAMAM
DAYANAMAM,KISKANIRIM SENİ,PAYLAŞAMAM
SATIRLAR UÇAR GİDER AKLIMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
UYKULU GÖZLERLE DÖNDÜM RÜYAMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
SEN OLMASAN BURALARA GELEMEZDİM BEN
SEVEMEZDİM BU ŞEHRİ ANLAMAZDIM DİLİNDEN
YENİDEN BAŞLASAM BU SEFER KORKMADAN
KOKLAYIP BİRBİRİMİZİ ÇÖPE ATMADAN
SATIRLAR UÇAR GİDER AKLIMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
.................
Bu yalancı bahar bir gün bitecek Yeni aldığın eskiyecek Yedik içtik sanırım doyduk Hesabı kim ödeyecek
Off güzel Allah\'ım nasıl bir kader yazdın Tadı damağımda kaldı Off güzel Allah\'ım içimi ısıtan adam Sanki senin aynandı
Bir ömür yeter bana bu armağan Ölsemde gam yemem artık
Her insana her nefes, bir başka heves Bir tek ilk aşk bitmeyecek Daha ilk günden hep sonunu sorduk Cevap ne kimse bilmeyecek
Şiirleriniz bana acı vermeye başladıiçim ezik ezik oluyo okudukça walla peki dostlar mutlu olan sevdiği yanında olan yokmu yahu nedir bu ya o zaman erkek bayan hepimiz odunuz
malesef...
Senden uzakta Hep birşeyler eksik Gönlümde derman yok İnan bir nefeslik Ne bir avuntu Nede biraz ümit Ne yaptın bana Nedir bu sessizlik İçimde birşeyler acıyor Sen gelince aklıma
Yerine sevemem yerine sevemem Razıyım yapayalnız Tükensin yıllarım ama Yerine sevemem yerine sevemem Olmuyor yinede yerine sevemedim Herşeyim
quote:
Orjinalden alıntı: egemensahin
Şiirleriniz bana acı vermeye başladıiçim ezik ezik oluyo okudukça walla peki dostlar mutlu olan sevdiği yanında olan yokmu yahu nedir bu ya o zaman erkek bayan hepimiz odunuz
tabi vardır sevdiğiyle birlikte beraberce olan çiftler...Ayrıca beraber olamamak odunluk değildir...Yani bu kadar sığ düşünmemek lazım ki birçok neden sayılabilir ayrı düşmeye örneğin mesafeler
Ben hep karsılıksız sevdım....hep onun benı bıgun sevecegı umuduyla basladım yenı gune ama olmadı ...Pişmanmıyım hayır......
Keşke sevseydi ama
Sevilmeden Sevmek Yudum Yudum Ölmektir
quote:
Orjinalden alıntı: tanju_
UYKULU GÖZLER DÖNDÜM RÜYAMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
SEN OLMASAN BURALARA GELEMEZDİM BEN
SEVEMEZDİM BU ŞEHRİ ANLAMAZDIM DİLİNDEN
NASIL BİR SEVDAYSA BU KARŞI KOYAMAM
DAYANAMAM,KISKANIRIM SENİ,PAYLAŞAMAM
SATIRLAR UÇAR GİDER AKLIMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
UYKULU GÖZLERLE DÖNDÜM RÜYAMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
SEN OLMASAN BURALARA GELEMEZDİM BEN
SEVEMEZDİM BU ŞEHRİ ANLAMAZDIM DİLİNDEN
YENİDEN BAŞLASAM BU SEFER KORKMADAN
KOKLAYIP BİRBİRİMİZİ ÇÖPE ATMADAN
SATIRLAR UÇAR GİDER AKLIMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
.................
ŞİMDİ BUNU DİNLİYORDUM Bİ BAKTIM DİNLEDİĞİM ŞEYLER YAZIYOR
quote:
Orjinalden alıntı: gülen_kız
evet sevilir.Mesela ben Anelka'ya AşığımAma o benim farkımda bile değil malesef
Ben Anelkaya çok benziom, özellikle tekniğim süratim...
Artılarım:
+Yabancı kontenjanına takılmam
+Anelka gibi soğuk yabani değil, çok tatlı ve sempatikim
Eksilerim:
Adam zenci
hem de nasıl sevilir. ama kimsenin basına gelmemesini temenni ettigim bi durum. cok zor cunku başetmesi..
quote:
Orjinalden alıntı: mormenekşe
Bu yalancı bahar bir gün bitecek Yeni aldığın eskiyecek Yedik içtik sanırım doyduk Hesabı kim ödeyecek
Off güzel Allah\'ım nasıl bir kader yazdın Tadı damağımda kaldı Off güzel Allah\'ım içimi ısıtan adam Sanki senin aynandı
Bir ömür yeter bana bu armağan Ölsemde gam yemem artık
Her insana her nefes, bir başka heves Bir tek ilk aşk bitmeyecek Daha ilk günden hep sonunu sorduk Cevap ne kimse bilmeyecek
COK GÜZEL BİR ŞARKI BU.... ÖZELDİR BENİM İÇİN.... HER DAİM
ÖZELLİKLE SEZEN AKSUYA AİT OLMASI DA BASKAA
quote:
Orjinalden alıntı: Lo@ding
quote:
Orjinalden alıntı: tanju_
UYKULU GÖZLER DÖNDÜM RÜYAMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
SEN OLMASAN BURALARA GELEMEZDİM BEN
SEVEMEZDİM BU ŞEHRİ ANLAMAZDIM DİLİNDEN
NASIL BİR SEVDAYSA BU KARŞI KOYAMAM
DAYANAMAM,KISKANIRIM SENİ,PAYLAŞAMAM
SATIRLAR UÇAR GİDER AKLIMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
UYKULU GÖZLERLE DÖNDÜM RÜYAMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
SEN OLMASAN BURALARA GELEMEZDİM BEN
SEVEMEZDİM BU ŞEHRİ ANLAMAZDIM DİLİNDEN
YENİDEN BAŞLASAM BU SEFER KORKMADAN
KOKLAYIP BİRBİRİMİZİ ÇÖPE ATMADAN
SATIRLAR UÇAR GİDER AKLIMDAN
SANA SARI LALELER ALDIM ÇİÇEK PAZARINDAN
.................
ŞİMDİ BUNU DİNLİYORDUM Bİ BAKTIM DİNLEDİĞİM ŞEYLER YAZIYOR
EN SEVDİĞİM AŞK ŞARKSII
BUTUN DONANIM HABER CİLER İÇİN OLSUN BU ŞARKI...
ŞU ANDA DİNLİYORUM DA...............................................
1 sene boyunca birisini karşılıksız sevdim artık yaz tatilinde evine dönmek üzereyken gidişine dayanamıyacağım için ona hislerimi söyledim ama ondan ne evet nede hayır net bir cevap alamadım......
Neyse günler geçti aylar geçti eylül ayında çalışırken benim bulunduğum infodesk'in benden önceki devresinde çalışan çok tatlı bir kızla tanıştım . Çok sıcaktı çok cana yakındı çok iyi arkadaş olmuştuk sadece 1-2 günde. Sonra benden hoşlandığını fark ettim hoş bende ondan hoşlanmaya başladım 9 günlük çalışma süremiz bitmeden önce ona duygularımı anlatmak istedim 8. günün tamamını beraber geçirdik hava alanında yapmadığımız acayiplik kalmadı benim gibi biraz deliydi. Akşam saatlerindede eve dönmesi gerekirken dönmediğinin farkına vardım hep yanımdaydı bişey bekliyodu benimde ondan hoşladığımı söylememi bekliyodu . ne güzel ilk defa Birine onu sevdiğimi ondan hoşlandığımı söylemek kolay olacaktı taki telefon çalana kadar......
Telefona baktığımda kim arıyor diye onun adını gördüğümde beynimden açıp sesini duyduğumda ise kalbimden vuruldum onca zaman geçmesine rağmen hala onu seviyordum ben ne aptalım...
Telefonda sanki aramızda hiç bişey geçmemiş gibi davrandı üzüldüm şaşırdım çok kafam karıştı ne diceğimi ne yapacağımı şaşırdım.......
Telefonu açtığım kişi değildim artık kafam allak bullak olmuştu ağzımdan 2 kelime çıkamıyodu bırakın sevdiğimi söylemeyi adımı bile söyleyemez olmuştum .... o akşam o kızın benden ayrılırken otobüse binişini hiç unutamam . Hayatımda kimseyi galiba bukadar üzmemiştim hayal kırıklığına uğratmamıştım....
Şimdi ne derseniz diyin. umrumda değil çünkü ben bir aptalım. Gerçek aşkı Karşılıklı aşkı Kendi kafamda yarattığım aşka tercih ettim
Sevginin, sevmenin ütopicte olsa olması gereken hali aşagıdaki uzun yazıda.
Genç kız nihayet uyanmıştı. Tüm gece boyunca uyumuştu. Gözlerini ovuşturdu. Elbiselerini düzeltti. Şaşkındı. - Neredeyim ben? Siz kimsiniz? - Demek dün gece neler olduğunu hatırlamıyorsun? - Çok içtiğimi hatırlıyorum o kadar...
- Evet, kapıyı sana açtığımda çok sarhoştun gerçekten. Kapıyı açar açmaz bana ilk söylediğin söz suydu: "Ben Tanrı'nın hediyesiyim" Genç kız bu söz karşısında utancını gizleyemiyordu. Bir şeyler söylemek istiyor ama nereden başlayacağını da bilemiyordu. Şaşkınlığını biraz olsun gizlemek için: - Peki ya sonra ? dedi.
- İşin doğrusu ben Tanrı'dan böyle bir hediye beklemiyordum. Şaşırdım bir an. Gerçeği arayan birisine senin gibi bir serabın gösterilmesi doğal gelmedi bana. Ben bunları düşünürken sen de şu anda yattığın yerde sızıp kaldın zaten. - Dün geceden beri yerde mi yatıyordum? Diye sordu şaşkınlıkla. - Evet, düşüp sızdığın yerden kaldırmadım. Biliyorsun seraba dokunulmaz. Bütün gece Tanrı'nın seni almasını bekledim. Ama görüyorsun ki hala gelmedi. Sahi söyler misin sen hangi Tanrı'nın hediyesisin böyle? Ferda sitem dolu bir utangaçlıkla:
- Lütfen benimle alay etmeyin, dedi. - Alay etmiyorum. Sadece seni anlamaya çalışıyorum. İstersen önce sana bir kahve yapayım da kendine gel. Kemal kahveleri getirdiğinde Ferda biraz olsun kendine gelmişti. Üzerindeki yabancılığı atmaya, doğal olmaya çalışıyordu. - Benim adim Ferda. İki sokak ilerideki sitelerde oturuyorum. Dün gece için özür dilerim. Arkadaşlarla yasadığım bir çılgınlıktı o kadar. Çok utanıyorum. - Ben de Kemal. Bu evde tek başıma yaşıyorum. (Bir an duraksadı Kemal). Senin hakkında ne düşündüğümü merak ediyorsun değil mi? - Biraz öyle... - Hiç... Hiçbir şey düşünmedim. - Neden? - Özel olarak hiçbir insan üzerinde düşünmem pek.
- Gecenin yarısında kapını çalıp evinde yatan bir kız hakkında bile mi? - Evet... - Çok garip bir insansın. Kemal sustu... ve sonra - Söylesene maskeli bir baloda insanların gerçek yüzlerini tanımak mümkün müdür sence? - Tabii ki değil. - İşte şu toplumda gördüğün bir çok insan ve sen... Hepiniz maskelerinizle yaşıyorsunuz. Su toplum maskeli bir balodan farksızdır bence. Hem de zamana, kişilere ve olaylara göre her an değişen maskelerin kullanıldığı bir balo... Bu yüzden pek anlamlı gelmiyor bana insanlar üzerinde düşünmek. - Kendini soyutluyorsun insanlardan. - Öyle de denebilir. Zaten toplum ferdin en büyük düşmanıdır bence. Bu yüzden insanlardan hiçbir şey almamayı yeğliyorum. Buna rağmen her şeyimi vermeye de hazırım onlara. - İnsanların sevgisini de reddeder misin, örneğin? - En başta onu. Bugünün sahte sevgileri bir insanin kalbini yaralamak için seçilen en tehlikeli yoldur. - Ama insan hiç sevilmeden yasayamaz ki... - Bunda yanılıyorsun. İnsan sanıldığının aksine sevilerek değil severek yaşar. İnsan sevilmek ihtiyacında olan zayıf bir varlık değildir. Kısacası sorun bence sevilmek değil sevmektir. - Sevdiğin halde sevilmiyorsan? - Sevilmek senin sorunun değil onun sorunu. Bence sevmek bir insanı kendi içinde hissetmendir. Sevilmek ise kendini bir insanin içinde hissetmen. Anlayabiliyor musun? Sevmek seni zenginleştirir, sevilmek değil. Bunu evreni kapsayacak şekilde de düşünebilirsin. - Nasıl yani? - Evrensel anlamda sevmek kainatı kendinde seyretmek, sevilmek ise kendini kainatta seyretmektir. Ferda'nın kafası karışmıştı. Hiç bu kadar derinlemesine düşünmemişti sevgi üzerine. Bunu fark eden Kemal: - Bunları bir anda anlamak sana güç gelebilir. Ama biraz düşünürsen umarım anlayabilirsin. Şunu unutma ki insanlık bugün ikinci tas devrini yaşıyor. Birinci taş devrinde insanlar yumuşacıktı. Sevgi sayesinde her şey yumuşacıktı. Sadece evleri ve aletleri taştandı. Simdi ise her şeyimiz yumuşacık, yüreklerimiz taş gibi. Hatta taştan da katı. Çünkü öyle taslar vardır, üzerlerinde otlar yetişir ve öyleleri de vardır ki... Kemal'in gözleri nemlendi bunları söylerken. Yılların acılarını, ihanetlerini, buruklukların, kelimelere döküyordu aslında. Ağlamaklı bir hale dönüşüyordu sesi kesik kesik... Uzun bir sessizlik oldu. Bütün bir hayat şeridi geçti Ferda'nın gözleri önünden. Eğer Kemal'in anlattıkları doğruysa sevgi hiç olmamıştı hayatında. Bir anda gözleri duvarda bir çerçevede olan mısralara takıldı: "Donuk sevgiler çağındayız Sıcak sevgiler cehennemde yanıyor Sevgi... Yaşanmayacak kadar güzel, Fark edilmeyecek kadar sade, Duyulmayacak kadar doğaldır." Kemal duvarda ağlayan bir çocuk portresi gösterdi Ferda'ya: - Biliyor musun bir çocuğa verilecek en değerli besin şefkattir. Ve de cesaret. Bunlar öyle hassas bir dengeye sahiptir ki, denge bozuldu mu işte şu insanları görürsün karşında... Şefkat ve cesaret kurbanları... Kimileri aşırı şefkatin yanında cesaretsiz büyütülürler. Bu insanlar küçücük bir dünya kurmak isterler kendilerine. Güçsüzdür bu insanlar, kolayca kırılırlar. Dünya çok acımasızdır öylelerine göre... Kendilerini sevecek birilerini ararlar hep. O kadar yoğunlaşırlar ki bazen şiddetli bir arzuyla birine doğru akmak isterler. Cesurca sevemezler. Cesareti öğrenememiştir bu insanlar. Öte yandan da cesur insanlar... Dünyayı bile devirebilirler. Ama basit bir sevgi oyunuyla kolayca yıkılıverirler. Dünyayı titretecek cesareti taşıyan bu insanlar kalplerine dokunan bir parmakla diz üstü çöküverirler yere. Ve su sözleri duyar gibi olursun onlardan: " Dağ düştü üstümüze Yıkılmadık ama İnsan değdi tenimize Acısı yıktı bizi...! Cesaret onları o kadar sertleştirmiştir ki sevdikleri insanı kolları ile kalpleri arasında neredeyse öldürür. Kemal sustu birden. Ferda bir şeylerin olduğunu hissetmişti. Çözmek istiyordu Kemal'i. - Niye sustun? - Bana ne şefkati öğrettiler nede cesareti. - Ama tüm bunları biliyorsun sen - Nasıl olduğunu merak ediyorsun değil mi, anlatayım. Bir an durdu sonra: - İnsanların nefretinden sevgiyi, ihanetlerinden sadakati, korkaklıklarından cesareti öğrendim. - İnsanlar bu kadar acımasız mi? Gerçekten seven insanlar yok mu hiç? - Bırak sevgilerini gülmeleri bile doğal değil onların. Seni senin için değil kendileri için severler. O kadar iyi o kadar güzel ve o kadar haince severler ki hayran olmamak elde değil biliyor musun? Sevgi ve ihaneti sanatsal bir uyarlamayla o kadar güzel sahneye koyarlar ki son sahnede öleceğini bile bile seyredersin oyunu. Mükemmel bir katildir onlar. Seve seve öldürürler seni. Dudaklarından sevgi sözcükleri yükselir. Yapacağın tek şey gözlerini kapatıp sevgi atmosferi içinde sevgi sözcüklerinin sağanak yağmuru altında ölümü beklemendir. Anlıyor musun? - Sen sevilmekten korkuyorsun - Belki... - Neden? - Neden mi? Ben her insani kalbime misafir edebilirim, sevebilirim yani. Kalbimden eminim çünkü. Sevdiğim insani rahatsız edecek hiçbir şey yok kalbimde. Ama kimsenin kalbine girmek istemem. Çünkü bilmiyorum nelerle karsılaşacağımı. Bilmiyorum hangi tuzaklar bekliyor beni. Ve bilmiyorum o insan bunlardan haberdar mı? - Fikirlerimi alt üst ettin. Her şey karıştı. Sevmek sevilmek, nefret sevgi... Hatta şu ana kadar gerçekten yaşayıp yaşamadığımı düşünüyorum. - Aslında sana anlattığım her şeyi kendinde bulabilirsin. - Nasıl? - Kendini tanıyarak... Yalnız kaldığın anlarda... - Yalnızlıktan kaçmışımdır hep... - Yalnızlıktan kaçmak kendinden kaçmaktır. Bir düşünsene, doğarken de yalnızsın, ölürken de. O halde yasarken yalnızlıktan kaçmak anlamsız değil mi? - Yalnızlıkta insan ne bulabilir ki sıkıntı ve boşluktan başka? - Kendini gerçekten tanıyabilseydin uzaydaki derinlikten daha derin bir iç uzayın olduğunu görebilirdin. Bizler ruhumuzu öldürüyor sonra başına geçip ağıt yakıyoruz... Benliğindeki zenginliği fark etseydin dünyada ikinci bir insan aramazdın biliyor musun? - Anlamadım! - Dünyada bir tek kişi vardın aslında. O bir tek kişinin içinde beş milyar insan. - Benliğim bu kadar kalabalık mi? - Evet. Benliğin tüm varlığın merkezidir. Tüm acılar ve sevinçler yüreğinde gizlidir senin. Ölenleri yüreğine gömdüğün gibi doğacak çocuğun kalbi de senin içinde atar. Hem acıyı hem sevinci yaşarsın iç içe, yan yana... Hatta o kadar acı çekersin ki acı, acı olmaktan çıkar... - Sözlerin çok karışık. - Belki haklısın bu konuda. Bazı insanlar başlı başına paradokstur. Düşünceleri de öyle. İnsanlar paradoksal düşünmeye alışık değiller. Bu yüzden anlaşılmıyoruz. Zaman bir hayli ilerlemişti. Ferda izin istedi. Zihni o kadar dağılmıştı ki hiçbir şey söylemeden çıktı evden. Bütün gece boyunca Kemal'in sözleri ile uğraştı Ferda. Bazen onu anladığını düşünüyor, bazen saçmaladığına karar veriyordu. Her şeye rağmen hayranlık duyuyordu ona. Ara sıra arkadaşlarına anlatmak istiyordu onu. Ama kimsenin anlamayacağından emindi. Günler geçiyor, yüreğinde Kemal'e, karşı konulmaz bir sevgi taşıdığını hissediyordu Ferda. Her geçen gün biraz daha büyüyordu sevgisi. Aylar geçmiş ama bir türlü ona gitmeye karar verememişti. Çekiniyordu. İnsanlardan bu kadar uzak biri onun gibi deli dolu bir kızı ciddiye alır miydi? "Hiç kimse sevgiyle dirilmeyecek kadar ölmüş değildir hiçbir zaman". Evet, bu söz de onun değil miydi? Nihayet karar verdi Ferda. Gitmeli ve ona sevdiğini söylemeliydi. Ferda Kemal'in evine gittiğinde büyük bir şaşkınlık geçirdi. Evde kimse yoktu, taşınmıştı... Evin bekçisi yaklaştı Ferda'ya: - Kızım, adinizi öğrenebilir miyim? - Adım Ferda, Kemal Bey taşındı mi? - Evet kızım, taşındı. Ve kimseye söylemedi nereye gittiğini, bana bile. Bir mektup bıraktı sana. Gelirse verirsin dedi. Ferda mektubu aldı. Tereddütlü adımlarla evine gitti. Yıkılmıştı. Derin bir boşluk hissetti yüreğinde. Birden ümitle doldu yüreği. Belki de onu yanına çağırıyordu. Sabırsızlıkla mektubu açtı. "Ey sevgili, Seni sevip sevmediğimi söylemeyeceğim. Ama sevgiyi öğretebildim sana sanırım (ne kadar öğretilebiliyorsa). Dilerim kalbine kalbimden verdiğim şey yüreğinde yeşerip meyve verir. Böylece ne sen bende kaybolacaksın, ne de ben sende. Sen beni kendinde, ben seni kendimde bulmuş olacağım. O zaman hiç ayrılmayacağız. Sakin sevgimle seni tuzağa düşürdüğümü sanma. Sevgi hayatin hem çekirdeği hem de meyvesidir. Bir ağaç, meyvesiyle seni kendine çağırıyorsa bu bir aldatma sayılmaz. Unutma ki ağaç meyvesine çağırır, kendisine değil. Ey sevgili, Sen bir sığınak arıyorsun ama ben durulmaz bir fırtınayım. Sen kendinin sakini olmak istiyorsun ama ben evrenin sakini olmak istiyorum. Sen olmayacak bir barışı arıyorsun. Bense tüm kötülüklerle savaşmak istiyorum. Sen küçücük bir çocuksun. Ama ben küçükken çok büyüdüm. Sen dünyadan kopup yıldızlara sığınmak istiyorsun. Bense kendimi yeryüzüne karşı sorumlu tutuyorum. Sen bir ağacın gölgesine sığınıp yaşamak istiyorsun. Bense ülkemi arıyorum. Yolları aydınlık, insanları ümitli ve huzur dolu olan bir ülke. Sen bende kaybolmak istiyorsun ama ben seni kaybetmek istemiyorum. Sen susuyorsun, bense haykırıyorum. Sakin unutma: Kalbim paylaşılamayacak kadar senindir. Seninle bile. (Ama bilmiyorum sen bu kadar bende misin?) "
muhakkak sevilir. unutmayın ki bir patlama noktası var