Yeni Kayıt
Konudaki Resimler
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
Hızlı 
Bildirim
SOSYAL DEMOKRASİ NEDEN KOMÜNİSTLERE YETMİYOR?
Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar
Editörün Seçtiği Fırsatlar
Daha Fazla 
Bu Konudaki Kullanıcılar:
Daha Az 
2 Misafir - 2 Masaüstü
Giriş
Mesaj
-
-
Komünizmin ve komünistlerin amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir de o yüzden. Komünizmi pratiğe geçirmeye çalışıp da kıtlık çıkarmamış tek bir ülke yoktur.
-
Bencede böyle bunu düşündürmek icin bu konuyu açtım amaçları bos slogan ve yikicilikquote:
Orijinalden alıntı: William0Komünizmin ve komünistlerin amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir de o yüzden. Komünizmi pratiğe geçirmeye çalışıp da kıtlık çıkarmamış tek bir ülke yoktur.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Bu arada Rusya da komünist parti yüzde 20nin üzerinde oy almış.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
quote:
Orijinalden alıntı: Periah
Bu arada Rusya da komünist parti yüzde 20nin üzerinde oy almış.putin zaten stalinden beri gelen en terso en sert adam denebilir
ama 20 sene sonra çin rusyanın güney batısına göz dikince rusya da batıya katılmak zorunda kalacak merak etme
-
Sosyal demokraside hala kendilerinden daha zeki daha yaratıcı daha çalışkan insanlar kendilerinden daha fazla para kazanıyorlar ve bunu hazmedemiyorlar.
Tam anlamıyla bu insanların sırtlarına kene gibi yapışıp onları emip gelirlerini aynı seviyeye getirmek istiyorlar.
-
quote:
Orijinalden alıntı: mechatenguSosyal demokraside hala kendilerinden daha zeki daha yaratıcı daha çalışkan insanlar kendilerinden daha fazla para kazanıyorlar ve bunu hazmedemiyorlar.
Tam anlamıyla bu insanların sırtlarına kene gibi yapışıp onları emip gelirlerini aynı seviyeye getirmek istiyorlar.
Allah akıl fikir versin bunlara
düşünsene hollandadasın verilen asgari ücret 2000euro ama hala başkasının malında gözün var
-
Komünizm şizofrenlik, sosyalizm hayalcilik ve gerçekler ise Kapitalisttir. Sosyalizm, Rusya'nın zamanında bu ülkeye attığı en büyük kazıktır.
-
< Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >Eski sosyal demokratlara neden sosyal demokrat bir gelecek yetmiyordu ve sosyal demokratlar prensipte Marksizme ve komünist geleceğin gelebileceğine de inanıyorlardı diye de sorulabilir. Esasında eski sosyal demokratlar da kelimenin popüler değil de teknik anlamıyla "komünistlerdi". Sizin sorunuz da esasında sosyal demokrasiyi toptan reddeden ve özel mülkiyetin lağvedilmesini savunan Leninistlere (popüler jargonda esas komünist denilenlere) neden sosyal demokrasi yetmiyor gibi çevrilebilir. Cevap bence Marksizmin sosyo-ekonomik varsayımlarında ve (özel) mülkiyet düşmanlığında saklı. Komünistler veya daha teknik tabirle Leninistler tarihin geliştiğine (progress), bu gelişimi taşıyanın sınıflar ve özellikle de emekçi sınıf olduğuna, günün birinde mülkiyetin kalkacağına, mülkiyetin tamamen kollektifleşeceğine inanıyorlar. Mülkiyetin, devletin, sınıfın olmadığı sosyo-ekonomik zirve noktası da komünizm. Şahsi görüşüm bu fikrin, geleceğe yönelik bu kehanetvari tahminin düpedüz ütopik, eşitlik ve mutlak rasyonalite (öyle bir rasyonalite var mı bilmiyoruz bile) saplantılı bir fantezi olduğu yönünde. Marx ve Lenin'in komünizme ulaşmayla ilgili yöntem ve varsayımları da genel resme bakıldığında şüphesiz fena çuvallamıştır. Ancak Çin Halk Cumhuriyeti mesela hala Marksizmde ve Leninist devlet teşkilatlanmasında ısrar ediyor. Piyasa ekonomisi ve kapitalizmi benimsemiş olmasına rağmen. Keza Küba gibi bir örnek var ama Küba'da da piyasa ve kapitalizm var. Bu rejimlerin Soğuk Savaş kalıntısı olduğu ve bir gün çökecekleri iddia edilebilir. Gerçekten bir gelecekleri ve potansiyelleri olduğu da (muhtemelen sol görüşlü kimseler tarafından) iddia edilebilir. İkinci görüş düpedüz mantıksız da değil. Leninist sistemler sık sık devlet kapitalizmini benimsemiş düzenlerle özdeş sayılıyorlar ve dünyadaki devletçi / daha sosyalist frekanslı trendler içerisinde kolaylıkla kendilerine yer bulabilirler. Marksizmi veya komünizmi benimseyen artık fazla çıkmasa da.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Sosyal demokrasi, mevcut kapitalist üretim biçimi içerisinde ve onunla birçok bakımdan uyumlu olarak yirminci yüzyılın başlarında sosyalist devrimlere karşı, özellikle Avrupa'nın bağrında öne çıkmış ve kendini pekiştirmiş reformist bir ideoloji. Başka şekilde söylemek gerekirse, sosyal demokrasi, ondokuzuncu yüzyılda son derece kötü şöhrete sahip olan kapitalizmin, sosyal demokrasi aracılığıyla kendini reforme etmesinin bir yansıması olarak okunabilir. İşçi ücretlerinin arttırılıp mesai saatlerinin düşürülmesi, sendikalaşma ve devletin sosyal adalet anlayışına yönelik yaptığı reformlar işçi sınıfı açısından bir lütuf gibi gözükse de, geçmişten gelen direnişleri sayesinde elde edinilmiş ve devleti bu reformları uygulamak zorunda bırakmıştır. Başka bir deyişle, sosyal demokrasi gökten zembille inmiş bir mükafat falan değildi; kapitalizmin tehdit olarak gördüğü sosyalizme karşı reaksiyoner bir ideoloji olarak öne çıktı.
Sosyal demokrasi kaypak bir ideolojidir. Çünkü aniden halka sunduğu güvenceleri geri de alabilmektedir. Örneğin, sosyal demokrasi 1970'lere kadar görece işlemiş bir politikaydı. Ancak kapitalizmin 1970'lerde geçirdiği büyük krizden sonra sosyal demokrat birçok hükümet ve devlet, kemer sıkma politikalarıyla amiyane tabirle "verdiğini geri aldı". Ardından senin ve sizin gibilerin hala varolduğunu sandığı sosyal demokrasi yerini neoliberalizme bıraktı. Bugün neoliberalizm, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla beraber sosyalizm tehdidini ensesinde artık hissetmeyen Batı'nın ve neredeyse üçüncü dünyadaki birçok ülkenin temel ekonomik düsturudur. Margaret Thatcher ve Ronald Raegan gibiler, bu trendi başlatan isimdi. İngiltere'de Thatcher, sosyal konut projelerini iptal etti, birçok kamu kuruluşunu özelleştirdi ve geride güvenceden yoksun bir işçi sınıfı bıraktı. Yani çok uzatmaya gerek yok, sosyal demokrasi günümüzde yalnızca sembolik olarak varlığını sürdürmektedir. Bugün Almanya'daki SPD hükümeti bile sadece ismen sosyal demokrattır. Yani sizin bildiğiniz anlamdaki sosyal demokrasi, yirminci yüzyılın başlarından 70'lere kadar olan süreçte kısmen de olsa vaaddettiklerini yerine getirebiliyordu. Mesela Fransa'da sosyal demokrasinin olduğunu iddia etmişsiniz ancak bu yanlış. Şu an Fransa'da neoliberal bir hükümet iktidarda. Öncesinden tanıdığımız Macron, sosyal demokrasiyle en ufak bağlantısı olmayan neoliberal bir politikacı. Yani neoliberalizm o denli egemen bir ekonomi politikası ki, bugün Batı'daki birçok komünist ve sosyalist parti bile artık sosyalist değil, sol popülist bir siyaset yürütmekteler ki, bu da aşırı sağın ekmeğine yağ sürüyor. Çünkü işçi sınıfı sol popülizme değil sağ popülizme oy veriyor. Neyse bu ayrı bir konu.
Sosyalizmin bir diktatörlük yaratacağını ve herkesi tektipleştireceğini iddia ediyorsunuz ki, bu da oldukça yanlış bir önerme. Sizin gibi bu yargıya varan başkaları da ne yazık ki Marx'ı ve marksist teoriyi okumadan yalnızca tarihteki ve güncel reel sosyalist devletlerin kötü şöhretine bakarak varıyorlar. Ben bir marksist olarak Stalin ve Mao deneyimlerinin hiçbir savunulası tarafının olmadığını düşünüyorum ancak bu devrimlerin ve sonrasındaki başarısızlıklarının nedenlerini imkan olursa başka zaman da tartışabiliriz. Ancak artık rica ediyorum biraz Marx ve marksizm okuyun, reel sosyalist pratiklerin başarısızlığından koca bir marksist külliyatı suçlu çıkarmak hakikaten ad hominem yapmak gibi bir şey. Terry Eagleton şöyle diyor: "Marksizmin bittiğini iddia etmek, kundakçılar daha kurnaz ve becerikli hale geldiği için itfaiyeciliğin modasının geçtiğini söylemeye benziyor." Sosyalizmi ve marksizmi reel pratikler ve deneyimlere bakarak eleştirenlere en iyi cevap bu olsa gerek. Bir kere sosyalizmde herkes aynı maaşı almaz. Herkesin yeteneğine göre yapması gereken iş belirlenir ve ihtiyacına göre karşılığı eksiksiz verilir. Bu bambaşka bir şey. Siz ise tektipleştirmeden korkuyorsunuz. İnanın bana kapitalizmdeki tektipleştirme daha vahim bir boyutta.
Sosyalizmde kapitalizmin yarattığı bolluğun ve ürün çeşitliliğinin yitireleceğine dair komik anlamsız bir kaygı yönetmişsiniz. Ki bu da yanlış. Marx ve hiçbir marksist kapitalizmin yarattığı teknolojik ilerlemenin ve bolluğun kayda değer olmadığını söylemedi. Neredeyse hepsi Marx'la hemfikir olarak kapitalizmin bu ilerletici dinamiklerine övgü yağdırdı. Sorun,bu bolluğun arka planında büyük eşitsizliklerin ve sömürünün barınması. Aslında marksizmin kapitalizmle derdi tam olarak budur. Marx, sosyalizmin gelişmiş bir kapitalist ekonomide hayata geçirilebileceğini söyler ve doğu toplumlarının kapitalizme geçmeden sosyalizme geçmesinin mümkün olmadığını söyledi. Yani bugün eğer Sovyet deneyimi ve Çin deneyimleri başarısız olmuşsa, bunun sebebi orada sosyalizmin arefesinde varlığı şart olan gelişmiş kapitalist ekonominin yokluğundan kaynaklanmaktadır. Lenin belki de biraz aceleciydi, kim bilir
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Schwartzenius -- 7 Aralık 2024; 16:19:43 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
Sayfa:
1
Ip işlemleri
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
