SU ARITMA FİLTRE YAPISININ İNCELEMESi

Merhabalar, Kaliteli va pahalı bir marka arıtma cihazı kullanıyorum.

Filtre değişim zamanı gelince, araştırdım. Orjinali pahalı olduğu için bende aynı katmanlara sahip fiyatı baya uygun olan başka bir marka set aldım. Ve bir sene onu kullandım. Bir sıkıntı olmadı. Çıkan Orjinali sakladım.

Tekrar değişim zamanı gelince yine piyasa malı aldım ve taktım. Elimde hem orjinal hem de piyasa malı iki takım çıkma filtre olunca incelemeye karar verdim. Sonuçların fotolarını paylaşıyorum. Umarım faydası olur.

Piyasa malı filtrelerde de su TDS değeri yaklaşık 10 çıkmaktadır.

BU GÖZLEM AMATÖRCE OLUP BİLİMSELLİĞİ YOKTUR. SADECE ÇIPLAK GÖZLE BİR İNCELEMEDİR. İLGİLİ ARKADAŞLARA FİKİR VERMEK AMACIYLA PAYLAŞIYORUM.

RESİM 1: 1. Nolu 5 mikron filtreler. Yapısal olarak bir fark görmedim. Resimde görüldüğü üzere hemen hemen aynı tutma oranı var. Elyaf sertlik oranları elle yoklamada aynı gibi. Su giriş bölümünde piyasa malı olanda sünger, orjinal olanda elyaf var.

RESİM 2: 2. Nolu Carbon filtreler. Yapısal olarak bir yine fark görmedim. Resimde görüldüğü üzere hemen hemen aynı.

RESİM 3: 3. Nolu filtreler. Orjinal olan elyaf bazlı 1 mikron filtre. Piyasa malı olanda yine karbon filtre olarak çıktı. Burada biraz araştırma yaptım. Evet, arıtmalarda bazı kombinasyon değişiklikleri olabiliyormuş. Sanırım bu şebeke suyunun kalitesine göre değişiyor olabilir. Tabi buna dikkat eden varsa.... Bir dahaki sefere dikkat edeceğim ve elyaf 5 mikronluk almaya çalışacağım. Aslında hangisi daha iyi olur bilmiyorum.

RESİM 4: Tatlandırıcılar da görsel olarak pek bir fark göremedim. Belki hindistan cevizi kabuk kalitesi veya işleme kalitesi farklı olabilir.

RESİM 5: Evet, asıl işi yapan ve en önemli parça. Ters ozmoz membran filtre. Görünüş aynı. Yaprakları ayırdığımda katman materyallerinin aynı olduğunu gördüm. Katman sayıları da ikisinde aynı idi. Çıplak gözle gördüğüm tek fark orjinal olan daha sıkı sarılmış idi. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Benim düşünsem. Orjinal olan cihazda ekstra elektronik sensör sistemleri olması.

--Su kaçağı olduğunda cihazı kapatması

--Filtre değişim zamanını bildirmesi.

--Şebeke suyu gidince haber vermesi

--Elektronik görsel ve sesli uyarıları olması vb. Bunlar fiyat farkını oluşturuyor sanırım.

!!!! BU GÖZLEM AMATÖRCE OLUP BİLİMSELLİĞİ YOKTUR. SADECE ÇIPLAK GÖZLE BİR İNCELEMEDİR. İLGİLİ ARKADAŞLARA FİKİR VERMEK AMACIYLA PAYLAŞIYORUM !!!!!

Elinize Sağlık,

Şebeke suyu için reverse osmos arıtmalar (bana göre) gereksiz, arıttığı su kadar da boşa su harcadığı gibi suyun faydalı minerallerini de filtreleyip sonra sağlık için para ile sattıkları mineralin eklenmesi olayı da bi acayip tezgah...Undan kepeği önce ayırıp sonra daha sağlıklı diye una ekleyip kepekli ekmek üretilip daha pahalı satılması gibi...

Şebeke suyunun kirecini almak ve yumuşatmak için aktif karbon ve reçine yeterli olur.

Çok fazla bilgim olmadığı için bir şey diyemeyeceğim. Artık damacana kullanmıyorum. Geçenlerde Marketten aldığım suyu ölçtüm TDS değeri 30 idi. Arıtmanın TDS değeri 10 çıkıyor. Şebeke suyu ise 170 bandında çıkıyor. Yorumlarsanız sevinirim.

Açıkçası ben suyun sertliği ile ilgili olduğunu düşündüğüm PH ı yüzeysel biliyorum.Bahsettiğiniz TDS yi ilk kez sizden duydum.TDS ölçüm cihazına da sahip olduğunuza ve bunla ilgili de mutlaka bi araştırma yaptığınıza göre siz benden daha çok bilgiye sahipsinizdir.

Merak ettiğimden TDS konusunu nette biraz araştırınca aslında bildiğimiz konu olduğunu öğrendim.

TDS = Total dissolved solids

Suda çözünen katıların ppm (parts per million / miligrams per litre) cinsinden oranı...

Şimdi suyu distile ettiğimiz zaman H2O formunda içeriğinde hiç bir yabancı madde içermeyen saf su elde ederiz ki bu suyun iletkenliği de yoktur, elektriği iletmez, vücuda da faydası yoktur... (İnsan bedeninin iletkenliği hayati öneme sahiptir-elektroliz konusu...)

Yeraltı suları geçtiği katmanlardaki katı maddeleri mineralleri çözer ve aslında vücudumuzun bu minerallere de ihtiyacı vardır.

Suda çözülmüş bu element ve minerallerin yoğunluğuna göre suyun içme derecesi belirlenir (tabi sadece tds ile belirlenmiyor toksik kimyasal maddeler yönünden de temiz olması gerekir).Buna göre suda çözünmüş minerallerin azı da çoğu da zarar.Yapılan araştırmalarda suda çözünen katı maddelerin oranına göre suyun sağlık açısından derecelendirilmesi aşağıdaki gibi yapılmış.

300 mg/L'den az ; Mükemmel ancak son derece düşük TDS konsantrasyonlarına sahip su, düz, tatsız tadı nedeniyle kabul edilemez olabilir.

300-600 mg/L arasında; İyi,

600-900 mg/L arasında ; Orta

900-1200 mg/L arasında ; Kötü

1200 mg/L'den fazla; Kabul edilemez

Sizin arıtma suyun TDS değeri 10 çıktığına göre içindeki tüm mineralleri de filtrelemiş neredeyse saf su derecesine yakın. Şimdi buna sağlıklı su mu demek lazım?

Şebeke suyu TDS değeri ile bence en sağlıklı su...

Konuyla ilgili güzel bi yabancı kaynak

safe drinking water foundation

TDS and pH — Safe Drinking Water Foundation

https://www.safewater.org/fact-sheets-1/2017/1/23/tds-and-ph

Yaptığım bu araştırma ve TDS değerleri konusunda evet aslında damacana su almaya hiç te gerek olmadığını anlamış bulunuyorum ben de...

Bizde damacana alıyoruz, tamam lezzet/tad olarak şebeke suyundan daha lezzetli ve kireç yönünden de kireçsiz. Lezzetini etkileyen muhtemelen arıtma sistemlerinde kullandıkları reçine sanırım.Kaldı ki damacana su almaya da maksimum 8-9 yıl önce başladık.O döenm bulunduğumuz ilde artan ishal vakalarının içme suyu kaynaklı olduğuna dair medyada çıkan haberlerin etkisi ile damacana su almaya başladık.Aslında su konusunda eşim seçicidir ben pek önemsemem çeşme suyu da içerim, hatta 5-6 ay önce toprak testi ve toprak bardak almıştım çeşmeden dolduruyorum suyunu ve genellikle ondan içiyorum ama yine de çocukluğumdaki toprak testilerden içtiğim suyun lezzetini ve soğukluğunu bulamadığımı itiraf edeyim.

Velhasıl şu saatten sonra evde tamamen damacana suyu içmeyi kesiyorum. Pandemi sürecinde tıp bilimi, bilim insanları, ilaç sektörü ve aralarındaki bağlantıyla etkileşimle ilgili epey araştırma ve sorgulama yaptım, bu yöndeki düşüncelerimde büyük değişim oldu günümüz modern tıp ve ilaç sanayine bakış açım değişti.

Su konusunda da bizlerin algısını nasıl değiştirdiklerini ve şebeke suyunun ne kadar kirli olduğu algısını nasıl kurduklarını şimdi daha iyi anlıyorum. Yıllar önce bi su arıtma cihazı tanıtımında şahit olduğum olayı anlatayım.Şebeke suyu mineral ve çözünmüş katı madde yönünden daha zengin olunca daha iletken oluyor ve bu özelliğinden faydalanarak bir bardak şebeke suyuna iki elektrot ile basit bir elektroliz gösterisi ile suyu bulanıklaştırıp "bakın içtiğiniz su ne kadar kirli aslında..." diyerek cihaz satmaya çalışmışlardı. Arıtma cihazından çıkan suda bu tür iletken madde olmadığından elektroliz olayı gerçekleşmiyor ve su berrak kalıyordu. Tabi benim için pek inandırıcı gelmemişti olayı suyun iletkenliğinden ve elektroliz hadisesine bağlamıştım.

İnsan algısını değiştirerek pazarlama taktiği...

İlave not: Şebeke suyu kaynaklı ishal vakalarına dair haberler damacana su sektör kaynaklı olabilir mi acaba? Bazen aklıma da gelmiyor değil, fazla mı paranoyak bir düşünce...