🇹🇷TSK'nın Suriye - Irak Harekatları💥(Suriye'de PKK-YPG'ye karşı halk ayaklandı..)-[ANA KONU] (368. sayfa)

Eğer Rakka'da PKK-YPG'den kurtulur ise terör örgütün dağılma ve çözülme sürecide çok hızlanır. PKK-YPG Rakka'da bir hayli kölşeye sıkışmış durumda. Rakka halkı cuma namazı sonrası sokaklara inmeye ve protestolarını artırmaya başladığı anda terör örgütü iletişimi kesti zira halk yaptıkları protestoları internet üzerinden dünyaya servis ediyordu.

Dün Rakka'da ki protestoları bastırmak için halka ateş açan PKK-YPG 3 kişinin ölmesine 12 kişininde yaralanmasına sebeb olmuştu. Bugünde bölgede ciddi protestoların sokağa çıkma yasağı çıkarılmasına rağmen başladı ve PKK-YPG'nin de halkı dağıtmak için daha sert önlemler aldığı söyleniyor.

PKK-YPG halk ayaklanmalarını bu şekilde bastırmayı sürdürür ise Rakka'da daha fazla dayanamaz. Fırat'ın doğusu bölümünün en stratejik şehiri Rakka ve Rakka düşerse Aynel arab'da düşer. Yıllar boyunca PKK-YPG'nin Rakka'nın sağlama alınması adına Münbiç ve Tel Rıfat'ın elde tutulmasınında bir sebebi buydu çünkü bu 2 bölge tampon bölge olarak görülüyordu.

Eğer Suriye'de mutlak halk demokrasisi egemen olursa Türkiye bölünür. O yüzden Suriye'de halk iradesine bağlı mutlak demokrasi yerine merkezi otorite hakimiyeti ile temsili demokrasi olması lazım.

Türkiye dahil Ortadoğu'da mutlak demokrasi demek o ülkelerin bölünmesi ile sonuçlanır. Halkın kişisel hak ve hürriyetleri konusunda tam demokrasi olmalıdır. Ama toplum ve devlet sözkonusu olunca demokrasi demek Ortadoğu için kaos demektir. Bu konuda mutlak devlet otoritesi gereklidir.

JOLANİ ne yorulması asıl savaş şimdi başlıyor . Türkiye arkanızda . Bu fırsatı tepmemesi lazım . Önce pkk'yı etkisiz hale getireceğiz birlikte . Ardından Türkiye ordunuzu donatıp Türk savunma sistemleri ile israilin uçak uçurması engellenicek .

Ondan sonra ise adını aldığın tepeler kurtarılacak . Sonrası ise topyekün yahudileri denize dökecez

Moder dünyada demokrasi= Amerikan müstemlekeciliği.

Dünyada demokratik olup ABD tarafından manipüle edilmeyen devlet yok. Almanyasından Japonyasına, hepsi politik olarak ABD’nin avucunun içinde.

Türkiye de öyle, kuracakları suriyedeki kukla devlet de öyle olacak.

AMERİKA ağzıyla konuşmaya devam.

Bunlar devleti kursunlar ilk açıklamaları İsrail’in toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz ve kendini savunmasını meşru buluyoruz da derler.

ne yapacaklar başka abd düşmanıyız desinlerde bombayı yesinler tepelerine, köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyecekler mecbur sonuçta 2011+ da onları abd de destekledi.

destekleyen her ülkeye şu an öpücük atıyorlar doğal.

Antik yunandan epik bir şiir okuduk sanki. 

Bu kadarını bizim AKtroller bile yazamaz yeminle.

sedneya noldu , girilemeyen yerlere girebildiler mi haber yok,

Tarih boyunca baktığımızda Ortadoğu'da hiçbir zaman bağımsız bir kürt devleti gibi birşey kurulmadığını görürüz. Evet arasıra bazı yapılar ortaya çıkmış ama çok kısa süre içerisinde bu yapı ya İran'dan yada İstanbul'dan gelen bir güce bağlanmak zorunda kalmıştır. Ortadoğu'da hiçbir zaman bir kürdistan ortaya çıkmamasını sadece tarihin kötü bir sürprizine veya talihsizliğe bağlayabilir miyiz ? Hayır tabiki.

Ortadoğu'da hiçbir zaman bir kürt devleti çıkmamasının nedeni bulundukları coğrafyanın devlet kurmaya uygun biryer olmamasıdır. Kürdistan denilen yer yaşamak için ya İran yada Anadolu'ya bağlı olmak zorunda olan , onun uzantısı olmak zorunda olan bir coğrafyadır. Böyle bir bağlılık olmazsa kısa süre içerisinde aşırı fakirleşip kendi kendini yiyen bir yılana dönüşür.

Peki Osmanlı'nın çöküşünün ardından bu yükselen kürtçülüğü neye bağlamamız gerekli. 4 ülkede neden ayrılıkçı hareketler bu hareretli. Bunun nedeni de yine coğrafyada gizlidir. Bu coğrafya'da daha önce dediğim gibi 2 güç odağı vardır biri İran biri ise İstanbul merkezlidir. İran her zaman zayıf olan taraftır. Belki bu birçoklarına garip gelebilir ancak örneğin Bizans Sasanilerden çok daha güçlü bir devlettir. Bizans Selçuklulardan da daha güçlüydü (1071'e kadar). Ancak farklı nedenler Bizans'ın çöküşüne neden olmuştur. Öte yandan biz Türkler Osmanlı olarak belki Bizans'ın halk olarak devamı değiliz fakat bulunduğumuz coğürafyadan dolayı Bizans'ın jeopolitik önemini ve jeopolitik stratejisini miras almış bir ülkeyiz. Yani özünde Bizans için ne önemliyse Osmanlı ve Türkiye içinde benzer şeyler önemlidir.

Aynı şekilde Osmanlı daha Mısır ve Suriye'yi almadan önce yine İraN'DA bulunan Akkoyunlular veya Safevilerden çok daha güçlü bir ülkeydi. Bunun nedeni hem Bizans hemde Osmanlı'da nufusun İran'a göre kıyas kabul etmeyecek oranda çok olmasıdır.

Fakat madem Bizans - Osmanlı İran temelli ülkelerden daha güçlülerdi neden İraN'I ELE GEÇİREMEDİLER DERSENİZ. Buda büyük oranda İran'ın coğrafi olarak fethedilmesinin çok zor , çok meşakkatli bir iş olmasından kaynaklanır. İran'ı ele geçirmek için 10 yıllarca sürecek çelik gibi bir iradeniz ve ordunuzua , devletinize , halkınıza bu yüzden binecek yükü yıllarca sırtlamanız gerekir ki böyle liderler pek fazla çıkmaz.

Fakat Osmanlı'nın çöküşünün ardından bu coğrafyada birşeyler değişmiştir. Bugün İran'a baktığımızda İran'ın Türkiye'ye yakın seviyede bir nufus barındırdığınız görürüz. Tarihte bunun eşi benzeri yoktur. Bunun nedeni ise İran'ın elinde bulunan Arapların yaşadığı topraklarda büyük miktarda petrol bulunması ve bu petrol gelirleri sayesinde bol miktarda yiyecek dış alımı yaparak nufusunu besleyebilmesidir. İran'ın bu dertece Ortadoğu'ya yayılmasının nedenide petrol gelirlerini saçıp savurmasıdır. Türkiye ise tarihi geçmişinden gelen doğal gücünü korumakla beraber bir petrol veyeraltı kaynakları fışkıran bir ülke değildir. Bu nedenle biz kazandığımız herşeyi daha dayanıklı ama zor yoldan elde ederiz.

Bu anlattıklarımın kürtlerle vb alakası ne derseniz. Doğu bölgesinde bulunan petrol kaynakları daha önce size dediğim üzere bu kürdistan denen coğrafyanın çevresine olan bağımlılığını azaltıp aynı İran gibi havadan bir kaynakla kendini beslemesine olanak sağlamıştır. Bugün kuzey ırak bölgesel yönetiminin gelilrerinin yüzde 99u petrol geliridir. Ve tamamen petrol yiyerek yaşayan bir yapıdır. Yarın petrol 0 tl olsa oradaki nufusun yüzde 80i çevreye göç eder orada gördüğünüz devletimsi tüm yapılar dağılır ve Türkiye ile İran'a bağlılık yemini edilir. Fakat günümüzde petrol artık eski öneminin yavaş yavaş kaybetmekte dolayısıyla bölgede petrolün sağladığı sahte refah nedeniyle ortaya çıkan ayrılıkçı hareketlerde orada başarılı olsalar bile petrolün değerinin azalmasıyla birlikte sürekliliklerini kaybederek aynı Suriye ve Irak gibi dağılacaklardır.

Bizans tarihi ile ilgili ilginç bir bilgide şudur. Bizans tarihi boyunca Hatay şehri ile kafayı bozmuş bir ülkedir. Bizans için Hatay'a sahip olmak Ortadoğu'nun kapısına sahip olmak demektir bu nedenle Bizanslılar her zaman bu şehri elde etmek ve elde tutmakla uğraşmışlardır. Hatta komik bir şekilde 1071 sonrası yaşadıkları tarihsel felaKETİN ARDINDAN BİLE anadoluyu kaybetmelerine karşın Bizans Hatay şehri ile kafayı bozmuş durumunu sürdürmüştür. Bizans'a göre Türkleri anadolu'dan atmanın veya hristiyanlaştırıp boyunduruk altına almanın tek yolu yine Hatay'dan geçmekteydi. Bizans'ın amacı Hatay'ı alıp anadolu Suriye bağlantısını kopartmak diğer yandan ise sahip oldukları Trabzon'a ve hatta Gürcistan'a kadar Karadeniz toprakları üzerinden yani Hatay ve Trabzon üzerinde bir kıskac yaratıp Türkleri anadolu'da yalıtılmış hale getirip ardından sindirmekti.

Bu nedenle 1071'deki felaKETTEN SONRA BİLE bİZANS haçlıların elinden Hatay'ı alabilmek için çok riskli askeri operasyonlar yapmıştır.

İlginç şekilde Osmanlı'nın çöküşünün ardından yeni Türkiye Cumhuriyeti'de heryerden önce ilk olarak Hatay'ı geri almak için uğraşmış Ataütürk hayatının sonbunda Hatay'ı Türkiye'ye katmıştır. Hatay'ın bizde olması hem Ortadoğu'nun kapısını hemde Pkklıların olası deniz bağlantısının tamamen kersilmesini sağlamış ve bu il bize bölgede büyük bir stratejik avantaj sağlamıştır. Bu açıdan Türkiye Hatay şehrine sahip oldukça Ortadoğu'da eli çok güçlü olacaktır.

Hatay dışında Ege adaları, Halep, Selanik , Kıbrıs , Musul ve Kerkük yine Türkiye'nin gelecekteki sürekliliği açısından son derece önemlidir. Zaten Türk devlet aklıda Kıbrıs ve Hatay konusunda doğru adımları zamanı geldiğinde atmayı bilmiştir. Günümüzde Irak ve Suriye ayakta bile duramıyor. Yunanistan ise askeriyeye ülkesini sefalete sürükleyecek boyutta sürdürülemez oranda çok büyük bütçeler ayırıyor. Türkiye ise taaaa Romalılardan beridir bulunduğu coğrafyadan kaynaklı bölgenin güç merkezi olduğu için çevresindeki bu yapay devletler tökezlediğinde, etraf kaosa teslim olduğunda bu önemli merkezleri anadoluya bağlayarak bölgede istikrarın - sürekliliğin sağlanabilmesi için tek seçenek durumundadır. Çevremizdeki ülkelerin hepsi Yunanistan dahil devlet olma sınavlarından başarıyla çıkamayan ülkeler. Fakat çevremizdeki büyük güçler bizim doğal sınırlarımıza ulaşmamamız için ellerinden gelen herşeyi yapacaklardır o nedenle Türkiye avantajlı konumunu aptalca hamleler ile değil başarılı bir diplomasi ve doğru anı bekleyerek Kıbrıs ve Hatay konularında olduğu gibi uygularsa bölge barış ve huzura kavuşabilir.

- Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Dün Özgür Özel çıkmış güya PYD üzerinden bizi sıkıştırmaya çalışıyor..Suriye'nin kuzeyindeki bölücü örgüte olan görüşümüz bellidir..PYD'yi terör örgütü olup olmadığını asıl sizin söylemeniz gerekir. Yıllarca bu yapının avukatlığını sizin partiniz üstlendi.. Ülke ülke dolaşıp bu örgütün reklamınıda sizin vekilleriniz yaptı."

Bugün Atatürk yaşıyor olsaydı ve Hatay'ı ülke topraklarına katma adımları atsaydı "Hatay'da ne işimiz var?" diyenler olurdu..Hatta Atatürk'e darbe bile yapmaya kalkan çıkardı..Adamın ömrü vefa etmedi 2.dünya savaşını görmeye. Yine savaşa girmezdi, tarafsız kalırdı ama savaş sonrası oluşan yeni dünya konjonktüründe aklında kalan bölgeleride ülkeye katardı..

Atatürk'ün yurtta sulh cihanda sulh söylemini çoğu insan hep yanlış algıladı, yanlış yorumladı..Senin ülkenin içindeki huzuru komşularındaki olaylar bozuyor ise adım atarsın, kayıtsız kalmassın.."Bize ne" diyemessin..Atatürk Hatay'ı almakla işte bunu yaptı çünkü Hatay o dönem Türkiye'nin iç huzunu gelecekde bozacak bir konu teşkil ediyordu..Pek tabiki bu sadece Hatay'la sınırlıda değildi..Hatay Atatürk için yeni Cumhuriyette atılan ufak bir adımdı..Gerisi gelmedi, getirilmedi...

Getirilmedi - Getirilemez değil.

1. dünya Savaşı ile 2. dünya savaşı arası dönem hamle yapmak için uygun zamanlardı. Fakat 2. dünya savaşı sonrası dünya 2 kutba bölündü biri ABD diğeri Sovet bloğu. Buda tüm dünyada bir denge yarattı. Bir süreklilik yarattı. Böyle zamanlarda hamle yapmak zordur nitekim Türkiye, Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkeler batı bloğu içindeyken geri kalan Arap ülkeleri Sovyetlerin kanatları altındaydı. Yani atıyorum Irak'a bir hamle yapmak sadece Irak'a veya Suriye'ye hamle yapmak değildi. Bu durum 1991de Sovetlerin çöküşü ile değişti. Dünyada güç dengeleri dağıldı buda artık tek bir hamle'nin tüm karşı bloğu tehdit ettiği bir dehşet dengesinin ortadan kalkmasını ve devletlerin hareket edebilecekleri boş bir alan oluşmasını sağladı.

Türkiye'nin Nato içerisinde olması , Batı ittifakı içinde olması Kıbrıs harekatının yapılabilmeasi için büyük bir şanstı. Örneğin Türkiye Sovyet taRAFINDA OLSAYDI Kıbrıs operasyonu asla yapılamazdı nitekim Kıbrıs'a bir hareket Natoya karşı bir hareket gibi algılanırdı.

- Terör örgütü YPG'nin elebaşısı Mazlum Abdi, Wall Street Journal'a konuştu ve ABD'den bir kez daha yardım istedi:

"Yeni Suriye'deki konumumuzu görüşmek üzere Şam'a bir heyet göndermek istiyoruz."

"Suriye'de SDG'nin siyasi sürece dahil edilmesi için Washington'dan yardım istiyoruz."

"Suriye'deki yeni hükümette siyasi yönetimimiz temsil edilmeli. Birliklerimiz ülkenin silahlı kuvvetlerinin bir parçası olmalı."

"Suriye'de yeni bir hükümetin kapsayıcı olması ve Suriye'nin tüm farklı kesimlerini içermesi gerekiyor. Böyle olmazsa bu bizi ülkede kanlı bir iç savaşa götürür ve kimsenin kaderini tahmin edemeyeceği büyük bir kaosa sürükler”

"Amerika'nın varlığı istikrar, güvenlik ve halkımızın korunması açısından çok önemli."

“ABD, bize yardım etmeli. Umarız ABD, bölgelerimize yönelik bu saldırıları durdurmak için yeterli siyasi baskıyı uygular. Şu ana kadar uygulanan baskı yeterli değil.”

“HTŞ’nin Türkiye ile ilişkileri ve İbrahim Kalın’ın Şam ziyareti bizi elbette endişelendiriyor.”

"Kürtler arası birliği sağlamalıyız. Kendi içimizde kavgalarımız olabilir ama Şam’da ortak hareket etmeliyiz. Rojava Kürdistan’ında güçleri birleştirmeliyiz."

“Muhalifler, Tişrin barajı ile Kobani’ye de saldırıyor, bizi Münbiç’ten çıkardılar. Ateşkese rağmen SİHA ve obüs saldırıları sürüyor.”

Kaan bekleniyorsa iş yaş