Suudi Arabistan, Süper Kupa'daki maçta Atatürk pankartı ve tişörtüne izin vermedi.(maç iptal edildi) (40. sayfa)

İslam'ı ve Müslümanlığı dilinden düşürmeyenleri de görüyoz yiğido. Kur'an-ı Kerim'i yakan İsveç'i NATO'ya almayacağız diye sağda solda şov yaparlar ama arka kapıdan sözleşme imzalarlar :) İsrail'e terörist derler ama en sıkı dış ticaret pazarlığını kendileri yapar :) Ne iki yüzlü insanlarsınız

Sen bu kadar çok seviyorsan Suudi Arabistan'a gitsene koç :) Araplar bile bu kadar çok kendi ülkelerini savunmuyorlardır senin gibi. Atatürk ismi çok zoruna gitmiş olmalı sanırım :))

Ya anlamadığın şu ben miyim anlaşma yapan?

Sen şimdi iş yerinde sevmediğin biri var onunla kavga edersen başın ağrıtacak şimdi sen onla kavga mı edersin yoksa muhabbet mi kesersin ?

Allah ve Resulü sallallahu aleyhi ve selam dini getirmiş din.bu demiş kafirun süresinde bile Allah de ki diyor

Senin dinin sana benim dinim bana

İnsanlar uymuyor ise kendi düşen ağlamaz

"Yunan, Ermeni sevmiyor anliyorum da, Turk niye sevmiyor, kizabilir onda sorun yok, ama bu kadar kin niye?"

Aslında tam da bunun sebebini anlatmaya çalıştım. Bence bu durum tamamen 1950 sonrası ortaya çıkan ve her işine Atatürk'ü alet eden, kendine "Atatürkçü, Kemalist" diyen bir kesimin oluşturduğu etki tepkinin sonucudur. Adam 1938'de ölmüş. Ama o hayatta yokken gerçekleşen Türkiye'deki bütün askeri darbeler dahi onun adına yapılmış, buna 15 Temmuz da dahil. Ölümünden sonra gerçekleşen hiçbir olayda yaşasaydı nasıl tavır takınacağını bilemeyiz öyle değil mi? Ama bahsettiğim gerek resmi, gerek sivil olan kesim her olayda onun adına konuşuyor, onun adına iş yapıyor. "Atam yaşasaydı şöyle yapardı" diyor. Aslında kendi isteğini onun üstünden dışa yansıtıyor. Tek derdi İslamla, milletin manevi ve tarihi değerleriyle savaşmak olan insanlar, bunu sürekli Atatürk'ü kullanarak, onun arkasına saklanarak yapıyor. Önceki mesajda bahsettiğim "geldikleri gibi giderler" sözü mesela. Adam bunu işgalcilere karşı kullanmış, ama bugün kendine Atatürkçü diyen o kesim bu sözü bu ülkenin "karşı taraf" olarak gördüğü insanlarına karşı kullanıyor. Bu halin dediğim gibi özellikle 1950'den itibaren artarak devam edip bu günlere gelmesi, bahsettiğiniz durumlara sebep oldu. O yüzden diyorum Atatürk'e en çok zarar verenler, Atatürkçü geçinen bu kesimdir diye.

Sevmeme veya eleştirme noktasına gelirsek de burada büyük ölçüde devrimlerin etkisi var. Özellikle harf devrimi, kılık kıyafet devrimi şapka zorunluluğu vs. Ki bunları sadece sıradan vatandaşlar eleştiriyormuş gibi bir algı var. Oysa özellikle harf devrimini tamamen bilimsel gerekçelerle eleştiren çok sayıda akademisyen var. Mesela Teoman Duralı bu konuyu objektif bi şekilde güzel değerlendiriyor. Öte yandan bazı şeyleri anlamak için müslüman gözüyle de bakmak gerekli. Ezanın, müslüman ahalinin talebi olmadığı halde zorla değiştirilmesi, bir dönem Kuran eğitimi vermenin yasaklanması gibi hadiseler veya kılık kıyafet şapka devrimi adı altında asırlarca savaştığın ve en son Milli Mücadele'de işgaline direndiğin Batı'nın kültürel yapısını, moda tanımını "medeniyet" adı altında kanunla dayatmak vs.

Ama dediğim gibi bütün bunlar saygı çerçevesinde yöneltilen eleştriler olarak kalabilirdi. Başta bahsettiğim o kesimin 70 yılı aşkın tavırları, askeri darbeler vs toplumun bir kesimindeki Atatürk algısını alt üst etti doğal olarak. Çünkü herşeyi Atatürk adına yaptılar ve bu devam ediyor. Ölmüş adamı kendi düşünce yapısına göre konuşturan insanlarla dolu bu ülke. Hatta şunu da yazmıştım, devrim adı altında yapılan bazı şeyler olmasaydı, Milli Mücadele'deki askeri kimliğiyle aynen devam etseydi bugün muhtemelen onu sevenler ve sevmeyenler yer değiştirecekti. Bugün onu insan ötesi varlık imajıyla ilahlaştıranlar, "müslümanlara haddini bildirdi" kafasıyla onu sevenler en büyük Atatürk düşmanı olacaktı. Böyle de bi gerçek var :)

Yani kısacası onu objektif olarak ele almak, bir kesimdeki "insan üstü varlık" bakış açısı ve bunu diğer insanlara dayatma çabasının ortadan kalkması, tam tersine Atatürk'ün saygınlığını daha çok artıracaktır. Ama bugüne kadar bu imaja çok ciddi zararlar verildiği de bir gerçek. Ve dediğim gibi bu halen devam ediyor.

Fenerbahçe'nin başındaki adam yine zırt bozdu.  

Sözleşmede olmayan bir isteği ortaya atarak son dakikada suudi arabistan'daki maça çıkmadı.

Şimdi de, ilk 50 saniye'de gol yiyince, sahadan çekildi.

Nedense bu zırt bozan işlere, hep Ali Koç ve Federasyon başkanı Büyükekşi sebep oluyor.  

Mıçtı Cafer bez getir, cıvık gitti tez getir.  

Koç ve Büyükekşi'nin suyu ısındı. Yazın ikisi de gider.  

Büyükekşi denen kaypağın federasyon başkanlığı nihayet sona erdi.

Sıra, Ali Koç dengesizini FB 'nin başından uzaklaştırmaya geldi.