Şimdi Ara

TANRI 20 SORUDA KANITLANIR (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.371
Cevap
24
Favori
46.106
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
54 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kardeşim sana kısa bir açıklama yapayım. Senin bu mucize olarak gördüğün şeyler var ya. Ne bileyim ne dersen işte oksijenmiş oymuş buymuş. Bak etrafına ne güzel bir düzen var değil mi, herşey bir düzene göre ne eksik ne fazla. Bu da sana tanrının varlığını kanıtlıyor. Saygı duyarım. Sen oraya bilmem kaç tane madde yazıp tanrının varlığını kanıtlamışsın. Bak dostum eğer etrafında düzensiz, ters bir şey olsaydı doğal seçilimle elenirdi. Yani sen şu doğaya bak ne güzel yaratmış yaradan dersen, insan vücuduna bak kusursuz yaratmış yüce yaradan dersen ben de sana şu cevabı veririm: Zaten kusurlu bir şey olsaydı bu düzende kendi kendine elenirdir. Düzen onu kabul etmezdi. Sen bu yollardan giderek mümkün değil tanrının varlığını kanıtlayamazsın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güzel bir bakış açısı. Kusursuzluktan ve düzenden ne anladığımız çok önemli.

    Galiba ekşi sözlükte(veya burada) zamanında görmüştüm ve telefonuma kopyalamıştım bu yazıyı.Yazan kişinin imla ile pek arası olmasa da biraz açıklık getiriyor konuya.



    quote:



    Kusursuz bir evrenmi ? kozmik radyasyon evrenin dört bir yanını sarmış , anakol evresini bitirmiş yıldızlar çevresinde bulunan herşeyi yok ediyor gezegenleri eritiyor bütün sistemi mahvediyor daha sonrasında anakol evresini dolduran yıldız herşeyi yıktığı gibi üstüne birde evrende eşi benzeri olmayan bir patlama ile patlıyor patlayan yıldız kendi sistemini bu sistemde yaşam varsa hepsini tozediyor, gezegenler göktaşı yağmurları sebebi ile kendi ekosistemini kuramadan yokoluyor bu göktaşları kitlesel yokoluşlara sebep veriyor, bazı gezegenler nerdeyse mutlak sıfıra yakın derecede soğuk bazı gezegenlerde gökten adeta ateş yağıyor bazı gezegenlerde yağmur yerine metan,nitrojen,azot yağıyor, karadelikler çevresindeki herşeyi sömürüyor, tüm insanlığın nerdeyse %40ında görme bozukluğu mevcut gözde gözlük, çarpık ve yamuk dişlerde tel, cepte astım ilacı, kalbimiz hergün biraz daha yıpranıyor birgün ya hastalıktan yada damarlarımızın birisinin kopmasından kaynaklı ölümü beklerken kamilin teki çıkıyor şu düzene bak diyor endonezya tsunami gerçekleşmeden öncede insanlar şu düzene bak diyordu ne güzel yaratmış diyordu habersizdi bunu diyenler tektonik levha altındaki erimiş demirin basıncına daha fazla dayanamadı ve çatladı 230bin kişiyi öldürdü, 1999da gölcüktekilerde şu düzene bak diyordu taki altlarındaki erimiş demirden haberdar olmayan cahiller 18bin kişi tarihe gömüldü,pompeide ne güzel düzen var diyen insanlara volkan cevap verdi insanlar adeta birdenbire kızgın külleri görünce anladı aslında düzen olmadığını, altındaki toprak parçası hergün parçalanıyor binlerce kişiyi öldürüyor depremler,tsunamiler,yıldırımlar doğal afetler ve hale evrende düzen var diyorsun 65milyon yıl önceki dinozorlarda öyle diyordu ne güzel düzen beee otobüs büyüklüğündeki göktaşını kafasına yediklerinde anladılar aslında evrendeki kaosu

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bu da güzel bir bakış açısı olmuş. Kanımca da oldukça doğru anlatılmış.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hocam bunu yazan arkadaş çok güzel bir bakış açısı yakalamış. Ama ben pek katılmıyorum söylediklerine.

    Yıldızların patlaması ve çevresindeki her şeyi yok etmesi bile yasalar çerçevesinde gerçekleşiyor. Tsunamiler, depremler, doğal afetler hepsinin bir açıklaması var. Bence düzensiz bir evren, var olan yasalar ile çelişen olguların olduğu bir evrendir. Zaten bir yasa deneysel olarak doğru sonucu vermiyorsa artık bir yasa değildir. Evrende gözlemlediğimiz şeyler her seferinde farklılık gösterseydi, Güneş arada sırada Batı'dan doğsa, gezegenlerin devinimleri değişiklik gösterse düzensiz bir evren var diyebilirdik. Ama her şey yasalar çerçevesinde gerçekleşiyor. Yıldızın çevresini yakmasının da bir sebebi var, gezegenlerin ateş topu gibi olmasının da. Evrenimiz canlı bir evren, sürekli hareket ediyor.

    Deprem ve tsunami bölgesine bina inşa eden biz insanlarız, hadi binayı inşa ettik; depreme dayanıklılığını önemsemeyen yine biz insanlarız. Hastalıklarımızın sebebi doğadaki karbon salınımı ve çevremizdeki yapay radyoaktivite. Yağmur yerine metan, azot yağan gezegenler de o anki evresini gerçekleştiriyor. Orada azot yağması var olan yaşamı yok etmiyor. (Belki de etmiştir, ama henüz bir kanıtımız yok.)

    Aslında evrendeki kaos ortamı bir düzen sonucu ortaya çıkıyor. Büyük cisimlerin geçmiş ve gelecek davranışlarını belirleyebildiğimiz yasalar var. Yani tüm bu kaos ortamı yasalar ile işliyor.

    Umarım anlatabilmişimdir, saygılarımla.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: bitlikarınca

    Güzel bir bakış açısı. Kusursuzluktan ve düzenden ne anladığımız çok önemli.

    Galiba ekşi sözlükte(veya burada) zamanında görmüştüm ve telefonuma kopyalamıştım bu yazıyı.Yazan kişinin imla ile pek arası olmasa da biraz açıklık getiriyor konuya.



    quote:



    Kusursuz bir evrenmi ? kozmik radyasyon evrenin dört bir yanını sarmış , anakol evresini bitirmiş yıldızlar çevresinde bulunan herşeyi yok ediyor gezegenleri eritiyor bütün sistemi mahvediyor daha sonrasında anakol evresini dolduran yıldız herşeyi yıktığı gibi üstüne birde evrende eşi benzeri olmayan bir patlama ile patlıyor patlayan yıldız kendi sistemini bu sistemde yaşam varsa hepsini tozediyor, gezegenler göktaşı yağmurları sebebi ile kendi ekosistemini kuramadan yokoluyor bu göktaşları kitlesel yokoluşlara sebep veriyor, bazı gezegenler nerdeyse mutlak sıfıra yakın derecede soğuk bazı gezegenlerde gökten adeta ateş yağıyor bazı gezegenlerde yağmur yerine metan,nitrojen,azot yağıyor, karadelikler çevresindeki herşeyi sömürüyor, tüm insanlığın nerdeyse %40ında görme bozukluğu mevcut gözde gözlük, çarpık ve yamuk dişlerde tel, cepte astım ilacı, kalbimiz hergün biraz daha yıpranıyor birgün ya hastalıktan yada damarlarımızın birisinin kopmasından kaynaklı ölümü beklerken kamilin teki çıkıyor şu düzene bak diyor endonezya tsunami gerçekleşmeden öncede insanlar şu düzene bak diyordu ne güzel yaratmış diyordu habersizdi bunu diyenler tektonik levha altındaki erimiş demirin basıncına daha fazla dayanamadı ve çatladı 230bin kişiyi öldürdü, 1999da gölcüktekilerde şu düzene bak diyordu taki altlarındaki erimiş demirden haberdar olmayan cahiller 18bin kişi tarihe gömüldü,pompeide ne güzel düzen var diyen insanlara volkan cevap verdi insanlar adeta birdenbire kızgın külleri görünce anladı aslında düzen olmadığını, altındaki toprak parçası hergün parçalanıyor binlerce kişiyi öldürüyor depremler,tsunamiler,yıldırımlar doğal afetler ve hale evrende düzen var diyorsun 65milyon yıl önceki dinozorlarda öyle diyordu ne güzel düzen beee otobüs büyüklüğündeki göktaşını kafasına yediklerinde anladılar aslında evrendeki kaosu


    Bence saçma bir bakış açısı düşünün volkanik patlamalar magma bizi öldürebilir ama patlamıyor ?(tüm dünyayı yok edicek şekilde) veya göktaşları dünyaya çarpmıyor diinazorlar nasıl öldü diycen göktaşı çarptı fakat bilimin hangi gerçekleri yansıttığı hangi gerçkleri saptırdığını kestiremiyorum mesela birkaç sene evvel ingiliz bir arkeolog ve bir biyolog maymun fosili ile insan fosilini birleştirmiş ve ortak atalarımız demiş.Eğer gezegen yok olması gerekseydi çoktan yokolurdu binlerce sebep var kardeliğinden magmasına magmasından meteoruna metorundan global virüs saldırısına vs.(yani kader var)Tanrının 19. kanıtıda yazıyım hani herkes tüm evrimciler maymunla ortak atamız olduğumuzu türleştiğimizi ifade eder.Aslında genetik olarak maymunla ortak ata olayı filan yoktur dnalarımız kesinlikle benzemez. benzediğimiz filan yok buyrun dünyaca ünlü cnn tarafından yayınlanan bilim makalesi
    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR
    CNN'in web sayfasında 25 Eylül 2002 tarihinde yayınlanan "Humans, chimps more different than thought"(İnsanlar, şempanzeler düşünüldüğünden daha farklı)" başlıklı yazıda bu araştırmanın sonuçları şöyle haber veriliyor: Yapılan yeni genetik araştırmaya göre, insanlar ve şempanzeler arasında bir zamanlar inanıldığından çok daha fazla farkılık var. Biyologlar uzun bir süre şempanzelerin ve insanların genlerinin %98.5 benzer olduğunu savundular. Ancak California Institute of Technology'den bir biyolog, bu hafta yayınlanan çalışmada, genleri karşılaştırmak için kullanılan yeni bir yöntemin insanlar ve maymunların arasındaki genetik benzerliğin yalnızca %95 oranında olduğunu gösterdiğini açıkladı. Araştırma, insan DNA zincirindeki 3 milyon baz çiftinden 780.000 tanesini şempanzelerinki ile karşılaştıran bir bilgisayar programına dayanıyordu. Daha önceki araştırmacıların bulduklarından daha fazla birbirine benzemeyen bölüm buldu ve DNA bazlarının en az % 3.9 oranında farklı olduğu sonucuna varıldı. Bu durum onu, türler arasında yaklaşık %5 oranında genetik bir farklılık olduğu sonucuna götürdü..-1- Darwinizm'e olan koyu bağlılığı ile tanınan İngiliz bilim dergisi New Scientist de aynı konuyu 23 Eylül 2002 tarihli internet haberinde "Human-Chimp DNA Difference Trebled" (İnsan-Şempanze Genetik Farkı Üç Katına Çıktı" başlığıyla haber yaptı: İnsan ve şempanze DNA'ları arasında yapılan yeni karşılaştırmalara göre, eskiden düşünüldüğünden daha eşsiziz.
    Uzun bir süre, en yakın akrabalarımız ile genetik yapımızın 98.5% benzeştiği görüşü savunuldu. Şimdi bunun yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Gerçekte, genetik yapımızın %95'den daha az kısmını paylaşıyoruz , şempanzeler ile aramızdaki farklılık düşünüldüğünden 3 kat daha fazla. -2- Bu bulguyu ortaya çıkaran biyoloğun ulaştığı sonucu, evrim teorisine göre değerlendirmeye devam ediyor, ancak aslında bunu yapması için bilimsel bir neden yok. Çünkü, evrim teorisini ne fosil kayıtları ne de genetik veya biyokimyasal veriler destekliyor. Aksine, kanıtlar dünyadaki değişik hayat formlarının birdenbire, evrimsel ataları olmadan ortaya çıktığını gösteriyor ve bunların kompleks sistemleri bir "akıllı tasarım"ın, yani yaratılışın varlığını ispatlıyor. Genetik Bilimi Evrime Meydan Okuyor Gerçekte değişik türler arasındaki benzerliklerden hiçbirisi evrimsel bir ilişkiyi göstermez. Farklı türlere ve sınıflara ait canlıların DNA ve kromozom analizleri sonucunda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında, canlıların DNA ve kromozomlarındaki benzerliklerin ya da farklılıkların, öne sürülen hiçbir evrimci mantık ya da bağlantıyla uyuşmadığı çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Evrimci teze göre canlıların kompleksliklerinde kademeli bir artış yaşanmış olmalı, buna paralel olarak da gen sayılarının kademeli olarak artması beklenmelidir. Fakat elde edilen veriler bu tezin tamamen hayal ürünü olduğunu göstermektedir. Moleküler karşılaştırmaların evrim teorisi lehinde değil, aleyhinde sonuçlar verdiği, 1999 yılında Science dergisinde yayınlanan "Is It Time to Uproot the Tree of Life?" başlıklı bir makalede de kabul edilmiştir. Elizabeth Pennisi imzalı makalede, Darwinist biyologların "evrim ağacını" aydınlatmak için yürüttükleri genetik analiz ve karşılaştırmaların tam aksi yönde sonuç verdiği belirtilmiş, "yeni verilerin evrimsel tabloyu kararttığı" ifade edilmiştir: Bir yıl önce, bir düzineden fazla mikroorganizmanın yeni dizinlenmiş genomlarını inceleyen biyologlar, bu bilgilerin yaşamın erken zamanlarının tarihi hakkındaki kabul edilmiş çizgileri destekleyeceğini ummuşlardı. Ama gördükleri şey onları şaşkına düşürdü. O an mevcut olan genomların karşılaştırılması, yaşamın büyük gruplarının nasıl ortaya çıktığına dair tabloyu aydınlatmamakla kalmadı, onu daha da karışık hale getirdi. Ve şimdi, elde bulunan 8 yeni mikrobial dizilimle birlikte, durum daha da kafa karıştırıcı bir hal aldı... Çoğu evrimci biyolog, yaşamın başlangıcını üç temel alemde bulabileceklerini düşünüyorlardı...
    Tam DNA dizilimleri, başka türlü genlerin karşılaştırılmasının yolunu açtığında, araştırmacılar basitçe bu ağaca daha fazla detay ekleyeceklerini umuyorlardı. Ama "hiç bir şey gerçekten bu kadar daha uzak olamazdı" diyor Claire Fraser, Rockville Maryland'deki The Institute for Genomic Research'ün başkanı. Aksine, (genetik) karşılaştırmalar, hem rRNA ağacıyla hem de birbirleriyle çelişki içinde bulunan pek çok farklı hayat ağacı versiyonu ortaya çıkardı. -3- Ortak Tasarım Peki insanların DNA'larının % 95 oranında da olsa şempanzelerinkine benzemesi ne anlama geliyor? Bu soruyu cevaplamak için, insan ile başka canlılar arasında yapılan diğer bazı karşılaştırmalara da bakmak gerekiyor. Bu karşılaştırmalardan biri, insan ile nematod filumuna bağlı solucanlar arasında yapılmış ve % 75 benzerlik gibi ilginç bir sonuç ortaya çıkmıştır. -4- Öte yandan bazı proteinler üzerinde yapılan analizler de, insanı çok daha farklı canlılara yakın gibi göstermektedir. Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışmada, kara canlılarının bazı proteinleri karşılaştırılmaktadır. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. (5) Tüm bu tablonun gösterdiği ise şu: İnsan ve diğer canlılar arasında genetik benzerlikler var. Ama bu benzerlikler herhangi bir "evrim şeması" ortaya çıkarmıyor. Bu genetik benzerliklerin var olması ise, son derece doğal, hatta kaçınılmaz. Çünkü insan bedeni de diğer canlılarla aynı malzemeden, aynı atomlardan oluşuyor. İnsanın soluduğu hava, yediği besinler, içinde yaşadığı iklim hayvanlarınkiyle aynı. Dolayısıyla insan da diğer canlılarla benzer proteinlere ve bunların genetik kodlarına sahip. Ama bu, insanın diğer canlılarla ortak bir kökenden geldiği, onlardan evrimleştiği gibi bir anlam taşımıyor. Nitekim, farklı canlılar arasında yapılan genetik karşılaştırmalar, 150 yıllık evrim ağacını alaşağı etmiş durumda. Genetik bulgular, evrim teorisini reddiyor. Peki bu durumda canlılardaki benzer yapıların bilimsel açıklaması nasıl yapılabilir? Bu sorunun cevabı, Darwin'in evrim teorisi bilim dünyasına hakim olmadan önce verilmişti.
    Canlılardaki benzer organları ilk kez gündeme getiren Carl Linneaus ya da Richard Owen gibi bilim adamları, bu organları "ortak tasarım" örneği olarak görmüşlerdi. Yani benzer organlar veya benzer genler, ortak bir atadan tesadüfen evrimleştikleri için değil, belirli bir işlevi görmek için bilinçli bir şekilde tasarlanmış oldukları için benzerdir. Modern bilimsel bulgular ise, benzer organlar için ortaya atılan "ortak ata" iddiasının tutarlı olmadığını ve yapılabilecek yegane açıklamanın söz konusu "ortak tasarım" açıklaması olduğunu göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, canlılar ortak bir planla yaratılmışlardır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 1 Mayıs 2017; 20:47:6 >




  • Adam bukalemunla Allahin varliginı ispatlamis. Helal olsn

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: spacemonkey

    Adam bukalemunla Allahin varliginı ispatlamis. Helal olsn

    İnsanı tanrı yarattıysa bukalemunu kim yarattı sürüngende bir canlıdır.tüm organizma, tek hücreliler çok hücrelilerin tümü uçan,denizde,karada vs hertürlü canlı tek bir yaratıcı tarafından yaratılmış.Birden fazla olduğu takdirde eko sistem ve yaşam olmazdı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 1 Mayıs 2017; 21:1:58 >
  • Assyria A kullanıcısına yanıt
    Adam seni o yorumda resmen morartmış sen hala gelmiş ingiliz seni düzeltemediyse ben düzeltemem diyorsun.Hiç düşünüyor musun ya ben yanlışsam ? Hiç sorguluyormusun ya bu adam haklıysa ?
  • Bu saçma ve gereksiz konular neden açılıyor? Çünkü inançlara saygı yok. Sen ateist birine bunları anlatsan yine ateisttir; bildiğinden şaşmaz. Bu olay bu kadar basit. İnsanların fikirlerini değiştirmek oldukça zordur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KALEMLİK100

    Bu saçma ve gereksiz konular neden açılıyor? Çünkü inançlara saygı yok. Sen ateist birine bunları anlatsan yine ateisttir; bildiğinden şaşmaz. Bu olay bu kadar basit. İnsanların fikirlerini değiştirmek oldukça zordur.

    Bende ateisttim 2 ay önce 10 sene boyunca ateisttim bilimi araştırdım ve doğru yolu buldum kendimi kandırmayı bıraktım.Yanılıyorsun bence her ateist ölümüne ateist değildir benim gibi
  • İstisnalar gerçeği değiştirmiyor maalesef. Tabii vazgeçenler olacaktır ama bence genel durum böyle.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hangi Tanrıyı ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Hangi Tanrıyı ?

    Bilim hangi dine inanman gerektiğini söylemez.Fakat deizmden bir adet tanrı olmadan bu evrenin ve organizmanın olamayacağını kanıtlar.Uzun lafın kısası ben islam dinini seçtim.İnsan deist olduktan sonra isterse teist olur istediği dini seçer.BEn müslüman oldum çünkü gezegenlerin yörüngeleri olduğunu ve tuzlu tatlı suyun karışmadığını anlatıyordu.Yani bir kanıt yok umarım dediğimi anlamışsındır.Burası deizm ve teizm konusudur(kişiye göre tercih)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KALEMLİK100

    Bu saçma ve gereksiz konular neden açılıyor? Çünkü inançlara saygı yok. Sen ateist birine bunları anlatsan yine ateisttir; bildiğinden şaşmaz. Bu olay bu kadar basit. İnsanların fikirlerini değiştirmek oldukça zordur.

    Katılıyorum. Bu konulara Apateist bir bakış açısıyla bakıldığında gerçekten de ne kadar gereksiz olduğunu görüyoruz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Hangi Tanrıyı ?

    Bilim hangi dine inanman gerektiğini söylemez.Fakat deizmden bir adet tanrı olmadan bu evrenin ve organizmanın olamayacağını kanıtlar.Uzun lafın kısası ben islam dinini seçtim.İnsan deist olduktan sonra isterse teist olur istediği dini seçer.BEn müslüman oldum çünkü gezegenlerin yörüngeleri olduğunu ve tuzlu tatlı suyun karışmadığını anlatıyordu.Yani bir kanıt yok umarım dediğimi anlamışsındır.Burası deizm ve teizm konusudur(kişiye göre tercih)

    Aynı islam dini koca koca yıldızlarla şeytanların taşlandığını da söylüyor.Ayrıca Kuranın hiçbir yerinde gezegenlerden söz edilmez.Kuranın hiçbir yerinde Dünya Güneş çevresinde döner,Dünyanın da bir yörüngesi vardır yazmaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gök Gürültüsü -- 1 Mayıs 2017; 23:20:35 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Hangi Tanrıyı ?

    Bilim hangi dine inanman gerektiğini söylemez.Fakat deizmden bir adet tanrı olmadan bu evrenin ve organizmanın olamayacağını kanıtlar.Uzun lafın kısası ben islam dinini seçtim.İnsan deist olduktan sonra isterse teist olur istediği dini seçer.BEn müslüman oldum çünkü gezegenlerin yörüngeleri olduğunu ve tuzlu tatlı suyun karışmadığını anlatıyordu.Yani bir kanıt yok umarım dediğimi anlamışsındır.Burası deizm ve teizm konusudur(kişiye göre tercih)

    Aynı islam dini koca koca yıldızlarla şeytanların taşlandığını da söylüyor.Ayrıca Kuranın hiçbir yerinde gezegenlerden söz edilmez.Kuranın hiçbir yerinde Dünya Güneş çevresinde döner,Dünyanın da bir yörüngesi vardır yazmaz.

    Kuran big bang ve evrenin genişlemesi konularına değinir.Konumuz din değil şuan bilim konusu çünkü bilim hangi dinin doğru olduğunu söylemez daha kaç kez aynı cümleyi yazmam gerekiyor bilmiyorum doğrusu evren seni canlıları yaratamaz anla bunu dizayn ve tasarım olması için tasarlayan bir varlık olması gerekir.Bilim üzerinden konuşuyoruz.Din bireyseldir umuyorum bu defa anlarsın




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gök Gürültüsü

    Hangi Tanrıyı ?

    Bilim hangi dine inanman gerektiğini söylemez.Fakat deizmden bir adet tanrı olmadan bu evrenin ve organizmanın olamayacağını kanıtlar.Uzun lafın kısası ben islam dinini seçtim.İnsan deist olduktan sonra isterse teist olur istediği dini seçer.BEn müslüman oldum çünkü gezegenlerin yörüngeleri olduğunu ve tuzlu tatlı suyun karışmadığını anlatıyordu.Yani bir kanıt yok umarım dediğimi anlamışsındır.Burası deizm ve teizm konusudur(kişiye göre tercih)

    Aynı islam dini koca koca yıldızlarla şeytanların taşlandığını da söylüyor.Ayrıca Kuranın hiçbir yerinde gezegenlerden söz edilmez.Kuranın hiçbir yerinde Dünya Güneş çevresinde döner,Dünyanın da bir yörüngesi vardır yazmaz.

    Kuran big bang ve evrenin genişlemesi konularına değinir.Konumuz din değil şuan bilim konusu çünkü bilim hangi dinin doğru olduğunu söylemez daha kaç kez aynı cümleyi yazmam gerekiyor bilmiyorum doğrusu evren seni canlıları yaratamaz anla bunu dizayn ve tasarım olması için tasarlayan bir varlık olması gerekir.Bilim üzerinden konuşuyoruz.Din bireyseldir umuyorum bu defa anlarsın

    Zariyat 47de biz göğü kurduk,der.Gök evren değildir.Gök hem bildiğimiz gök,hem evren anlamında kullanışmıştır dersen,Kuran apaçık,anlaşılır,değildir.Çünkü apaçık,anlaşılır bir kitap,gök sözcüğünü hem evren,hem bildiğimiz gök anlamında kullanamaz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: bitlikarınca

    Güzel bir bakış açısı. Kusursuzluktan ve düzenden ne anladığımız çok önemli.

    Galiba ekşi sözlükte(veya burada) zamanında görmüştüm ve telefonuma kopyalamıştım bu yazıyı.Yazan kişinin imla ile pek arası olmasa da biraz açıklık getiriyor konuya.



    quote:



    Kusursuz bir evrenmi ? kozmik radyasyon evrenin dört bir yanını sarmış , anakol evresini bitirmiş yıldızlar çevresinde bulunan herşeyi yok ediyor gezegenleri eritiyor bütün sistemi mahvediyor daha sonrasında anakol evresini dolduran yıldız herşeyi yıktığı gibi üstüne birde evrende eşi benzeri olmayan bir patlama ile patlıyor patlayan yıldız kendi sistemini bu sistemde yaşam varsa hepsini tozediyor, gezegenler göktaşı yağmurları sebebi ile kendi ekosistemini kuramadan yokoluyor bu göktaşları kitlesel yokoluşlara sebep veriyor, bazı gezegenler nerdeyse mutlak sıfıra yakın derecede soğuk bazı gezegenlerde gökten adeta ateş yağıyor bazı gezegenlerde yağmur yerine metan,nitrojen,azot yağıyor, karadelikler çevresindeki herşeyi sömürüyor, tüm insanlığın nerdeyse %40ında görme bozukluğu mevcut gözde gözlük, çarpık ve yamuk dişlerde tel, cepte astım ilacı, kalbimiz hergün biraz daha yıpranıyor birgün ya hastalıktan yada damarlarımızın birisinin kopmasından kaynaklı ölümü beklerken kamilin teki çıkıyor şu düzene bak diyor endonezya tsunami gerçekleşmeden öncede insanlar şu düzene bak diyordu ne güzel yaratmış diyordu habersizdi bunu diyenler tektonik levha altındaki erimiş demirin basıncına daha fazla dayanamadı ve çatladı 230bin kişiyi öldürdü, 1999da gölcüktekilerde şu düzene bak diyordu taki altlarındaki erimiş demirden haberdar olmayan cahiller 18bin kişi tarihe gömüldü,pompeide ne güzel düzen var diyen insanlara volkan cevap verdi insanlar adeta birdenbire kızgın külleri görünce anladı aslında düzen olmadığını, altındaki toprak parçası hergün parçalanıyor binlerce kişiyi öldürüyor depremler,tsunamiler,yıldırımlar doğal afetler ve hale evrende düzen var diyorsun 65milyon yıl önceki dinozorlarda öyle diyordu ne güzel düzen beee otobüs büyüklüğündeki göktaşını kafasına yediklerinde anladılar aslında evrendeki kaosu


    Bence saçma bir bakış açısı düşünün volkanik patlamalar magma bizi öldürebilir ama patlamıyor ?(tüm dünyayı yok edicek şekilde) veya göktaşları dünyaya çarpmıyor diinazorlar nasıl öldü diycen göktaşı çarptı fakat bilimin hangi gerçekleri yansıttığı hangi gerçkleri saptırdığını kestiremiyorum mesela birkaç sene evvel ingiliz bir arkeolog ve bir biyolog maymun fosili ile insan fosilini birleştirmiş ve ortak atalarımız demiş.Eğer gezegen yok olması gerekseydi çoktan yokolurdu binlerce sebep var kardeliğinden magmasına magmasından meteoruna metorundan global virüs saldırısına vs.(yani kader var)Tanrının 19. kanıtıda yazıyım hani herkes tüm evrimciler maymunla ortak atamız olduğumuzu türleştiğimizi ifade eder.Aslında genetik olarak maymunla ortak ata olayı filan yoktur dnalarımız kesinlikle benzemez. benzediğimiz filan yok buyrun dünyaca ünlü cnn tarafından yayınlanan bilim makalesi
    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR
    CNN'in web sayfasında 25 Eylül 2002 tarihinde yayınlanan "Humans, chimps more different than thought"(İnsanlar, şempanzeler düşünüldüğünden daha farklı)" başlıklı yazıda bu araştırmanın sonuçları şöyle haber veriliyor: Yapılan yeni genetik araştırmaya göre, insanlar ve şempanzeler arasında bir zamanlar inanıldığından çok daha fazla farkılık var. Biyologlar uzun bir süre şempanzelerin ve insanların genlerinin %98.5 benzer olduğunu savundular. Ancak California Institute of Technology'den bir biyolog, bu hafta yayınlanan çalışmada, genleri karşılaştırmak için kullanılan yeni bir yöntemin insanlar ve maymunların arasındaki genetik benzerliğin yalnızca %95 oranında olduğunu gösterdiğini açıkladı. Araştırma, insan DNA zincirindeki 3 milyon baz çiftinden 780.000 tanesini şempanzelerinki ile karşılaştıran bir bilgisayar programına dayanıyordu. Daha önceki araştırmacıların bulduklarından daha fazla birbirine benzemeyen bölüm buldu ve DNA bazlarının en az % 3.9 oranında farklı olduğu sonucuna varıldı. Bu durum onu, türler arasında yaklaşık %5 oranında genetik bir farklılık olduğu sonucuna götürdü..-1- Darwinizm'e olan koyu bağlılığı ile tanınan İngiliz bilim dergisi New Scientist de aynı konuyu 23 Eylül 2002 tarihli internet haberinde "Human-Chimp DNA Difference Trebled" (İnsan-Şempanze Genetik Farkı Üç Katına Çıktı" başlığıyla haber yaptı: İnsan ve şempanze DNA'ları arasında yapılan yeni karşılaştırmalara göre, eskiden düşünüldüğünden daha eşsiziz.
    Uzun bir süre, en yakın akrabalarımız ile genetik yapımızın 98.5% benzeştiği görüşü savunuldu. Şimdi bunun yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Gerçekte, genetik yapımızın %95'den daha az kısmını paylaşıyoruz , şempanzeler ile aramızdaki farklılık düşünüldüğünden 3 kat daha fazla. -2- Bu bulguyu ortaya çıkaran biyoloğun ulaştığı sonucu, evrim teorisine göre değerlendirmeye devam ediyor, ancak aslında bunu yapması için bilimsel bir neden yok. Çünkü, evrim teorisini ne fosil kayıtları ne de genetik veya biyokimyasal veriler destekliyor. Aksine, kanıtlar dünyadaki değişik hayat formlarının birdenbire, evrimsel ataları olmadan ortaya çıktığını gösteriyor ve bunların kompleks sistemleri bir "akıllı tasarım"ın, yani yaratılışın varlığını ispatlıyor. Genetik Bilimi Evrime Meydan Okuyor Gerçekte değişik türler arasındaki benzerliklerden hiçbirisi evrimsel bir ilişkiyi göstermez. Farklı türlere ve sınıflara ait canlıların DNA ve kromozom analizleri sonucunda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında, canlıların DNA ve kromozomlarındaki benzerliklerin ya da farklılıkların, öne sürülen hiçbir evrimci mantık ya da bağlantıyla uyuşmadığı çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Evrimci teze göre canlıların kompleksliklerinde kademeli bir artış yaşanmış olmalı, buna paralel olarak da gen sayılarının kademeli olarak artması beklenmelidir. Fakat elde edilen veriler bu tezin tamamen hayal ürünü olduğunu göstermektedir. Moleküler karşılaştırmaların evrim teorisi lehinde değil, aleyhinde sonuçlar verdiği, 1999 yılında Science dergisinde yayınlanan "Is It Time to Uproot the Tree of Life?" başlıklı bir makalede de kabul edilmiştir. Elizabeth Pennisi imzalı makalede, Darwinist biyologların "evrim ağacını" aydınlatmak için yürüttükleri genetik analiz ve karşılaştırmaların tam aksi yönde sonuç verdiği belirtilmiş, "yeni verilerin evrimsel tabloyu kararttığı" ifade edilmiştir: Bir yıl önce, bir düzineden fazla mikroorganizmanın yeni dizinlenmiş genomlarını inceleyen biyologlar, bu bilgilerin yaşamın erken zamanlarının tarihi hakkındaki kabul edilmiş çizgileri destekleyeceğini ummuşlardı. Ama gördükleri şey onları şaşkına düşürdü. O an mevcut olan genomların karşılaştırılması, yaşamın büyük gruplarının nasıl ortaya çıktığına dair tabloyu aydınlatmamakla kalmadı, onu daha da karışık hale getirdi. Ve şimdi, elde bulunan 8 yeni mikrobial dizilimle birlikte, durum daha da kafa karıştırıcı bir hal aldı... Çoğu evrimci biyolog, yaşamın başlangıcını üç temel alemde bulabileceklerini düşünüyorlardı...
    Tam DNA dizilimleri, başka türlü genlerin karşılaştırılmasının yolunu açtığında, araştırmacılar basitçe bu ağaca daha fazla detay ekleyeceklerini umuyorlardı. Ama "hiç bir şey gerçekten bu kadar daha uzak olamazdı" diyor Claire Fraser, Rockville Maryland'deki The Institute for Genomic Research'ün başkanı. Aksine, (genetik) karşılaştırmalar, hem rRNA ağacıyla hem de birbirleriyle çelişki içinde bulunan pek çok farklı hayat ağacı versiyonu ortaya çıkardı. -3- Ortak Tasarım Peki insanların DNA'larının % 95 oranında da olsa şempanzelerinkine benzemesi ne anlama geliyor? Bu soruyu cevaplamak için, insan ile başka canlılar arasında yapılan diğer bazı karşılaştırmalara da bakmak gerekiyor. Bu karşılaştırmalardan biri, insan ile nematod filumuna bağlı solucanlar arasında yapılmış ve % 75 benzerlik gibi ilginç bir sonuç ortaya çıkmıştır. -4- Öte yandan bazı proteinler üzerinde yapılan analizler de, insanı çok daha farklı canlılara yakın gibi göstermektedir. Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışmada, kara canlılarının bazı proteinleri karşılaştırılmaktadır. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. (5) Tüm bu tablonun gösterdiği ise şu: İnsan ve diğer canlılar arasında genetik benzerlikler var. Ama bu benzerlikler herhangi bir "evrim şeması" ortaya çıkarmıyor. Bu genetik benzerliklerin var olması ise, son derece doğal, hatta kaçınılmaz. Çünkü insan bedeni de diğer canlılarla aynı malzemeden, aynı atomlardan oluşuyor. İnsanın soluduğu hava, yediği besinler, içinde yaşadığı iklim hayvanlarınkiyle aynı. Dolayısıyla insan da diğer canlılarla benzer proteinlere ve bunların genetik kodlarına sahip. Ama bu, insanın diğer canlılarla ortak bir kökenden geldiği, onlardan evrimleştiği gibi bir anlam taşımıyor. Nitekim, farklı canlılar arasında yapılan genetik karşılaştırmalar, 150 yıllık evrim ağacını alaşağı etmiş durumda. Genetik bulgular, evrim teorisini reddiyor. Peki bu durumda canlılardaki benzer yapıların bilimsel açıklaması nasıl yapılabilir? Bu sorunun cevabı, Darwin'in evrim teorisi bilim dünyasına hakim olmadan önce verilmişti.
    Canlılardaki benzer organları ilk kez gündeme getiren Carl Linneaus ya da Richard Owen gibi bilim adamları, bu organları "ortak tasarım" örneği olarak görmüşlerdi. Yani benzer organlar veya benzer genler, ortak bir atadan tesadüfen evrimleştikleri için değil, belirli bir işlevi görmek için bilinçli bir şekilde tasarlanmış oldukları için benzerdir. Modern bilimsel bulgular ise, benzer organlar için ortaya atılan "ortak ata" iddiasının tutarlı olmadığını ve yapılabilecek yegane açıklamanın söz konusu "ortak tasarım" açıklaması olduğunu göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, canlılar ortak bir planla yaratılmışlardır.


    Jeologlara sormak lazım tüm volkanlar aynı anda patlasa dünya yüzeyinin karasal kısmının yüzde kaçını lav kaplayabilir? %10? 20? İlahi bir güç ya da insani bir müdahale olmadan bu rakam düşük kalacaktır.



    Göktaşı her an çarpabilir hatta çarpıyor da. Büyük yıkıma sebep olabilecek olanlar nadir sadece.



    Bahsettiğiniz olay piltdown adamı. Charles dawson diye amatör bir arkeolog ün kazanmak için uyduruyor onu.alıyor çeneyi insan kafatasına ekliyor.ki olayın yalan olduğunu da açıklayanlar yine bilimadamları. Bilimde yalana yer yok.



    Benzerlik 98.5 değil 95 olsun.e hadi 90 olsun. Bir şey olmaz 85 olsun. Hadi seni mi kıracağım 80 olsun. Ne fark eder?



    Orada linne den bahsedilmiş. Kendisi çok büyük bir bilim insanıdır (şu an kullanılan ikili adlandırmayı kullanıma sunan kişi -Homo sapiens gibi) ama darwinden önce yaşamıştır ve lamarck gibi o da yanılmıştır. Evrimi tanrının yüceliğini gösterme ve benzersiz canlıları yaratma şekli olarak görüyordu. Az önce karşılaştığım bir yazıda çapraz dölleme ile yeni bitkiler üretilince çok şaşırdığını öğrendim.



    Dna daki benzerliğin akrabalıkla ilgisi benim de kafamı karıştırıyor. Yaratıcı bunları benzer dna'ya sahip şekilde yaratmış olamaz mı yani? Evrim ağacının son videosu galiba bunun üzerineydi bir izlemem lazım bakalım ne diyorlar.





    Kopyaladığınız makale de sanırım harun yahyanın sitesinden. Ön yargılı olmak istemesem de pek ciddiye alamıyorum kendisini.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: bitlikarınca


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kaan OZ


    quote:

    Orijinalden alıntı: bitlikarınca

    Güzel bir bakış açısı. Kusursuzluktan ve düzenden ne anladığımız çok önemli.

    Galiba ekşi sözlükte(veya burada) zamanında görmüştüm ve telefonuma kopyalamıştım bu yazıyı.Yazan kişinin imla ile pek arası olmasa da biraz açıklık getiriyor konuya.



    quote:



    Kusursuz bir evrenmi ? kozmik radyasyon evrenin dört bir yanını sarmış , anakol evresini bitirmiş yıldızlar çevresinde bulunan herşeyi yok ediyor gezegenleri eritiyor bütün sistemi mahvediyor daha sonrasında anakol evresini dolduran yıldız herşeyi yıktığı gibi üstüne birde evrende eşi benzeri olmayan bir patlama ile patlıyor patlayan yıldız kendi sistemini bu sistemde yaşam varsa hepsini tozediyor, gezegenler göktaşı yağmurları sebebi ile kendi ekosistemini kuramadan yokoluyor bu göktaşları kitlesel yokoluşlara sebep veriyor, bazı gezegenler nerdeyse mutlak sıfıra yakın derecede soğuk bazı gezegenlerde gökten adeta ateş yağıyor bazı gezegenlerde yağmur yerine metan,nitrojen,azot yağıyor, karadelikler çevresindeki herşeyi sömürüyor, tüm insanlığın nerdeyse %40ında görme bozukluğu mevcut gözde gözlük, çarpık ve yamuk dişlerde tel, cepte astım ilacı, kalbimiz hergün biraz daha yıpranıyor birgün ya hastalıktan yada damarlarımızın birisinin kopmasından kaynaklı ölümü beklerken kamilin teki çıkıyor şu düzene bak diyor endonezya tsunami gerçekleşmeden öncede insanlar şu düzene bak diyordu ne güzel yaratmış diyordu habersizdi bunu diyenler tektonik levha altındaki erimiş demirin basıncına daha fazla dayanamadı ve çatladı 230bin kişiyi öldürdü, 1999da gölcüktekilerde şu düzene bak diyordu taki altlarındaki erimiş demirden haberdar olmayan cahiller 18bin kişi tarihe gömüldü,pompeide ne güzel düzen var diyen insanlara volkan cevap verdi insanlar adeta birdenbire kızgın külleri görünce anladı aslında düzen olmadığını, altındaki toprak parçası hergün parçalanıyor binlerce kişiyi öldürüyor depremler,tsunamiler,yıldırımlar doğal afetler ve hale evrende düzen var diyorsun 65milyon yıl önceki dinozorlarda öyle diyordu ne güzel düzen beee otobüs büyüklüğündeki göktaşını kafasına yediklerinde anladılar aslında evrendeki kaosu


    Bence saçma bir bakış açısı düşünün volkanik patlamalar magma bizi öldürebilir ama patlamıyor ?(tüm dünyayı yok edicek şekilde) veya göktaşları dünyaya çarpmıyor diinazorlar nasıl öldü diycen göktaşı çarptı fakat bilimin hangi gerçekleri yansıttığı hangi gerçkleri saptırdığını kestiremiyorum mesela birkaç sene evvel ingiliz bir arkeolog ve bir biyolog maymun fosili ile insan fosilini birleştirmiş ve ortak atalarımız demiş.Eğer gezegen yok olması gerekseydi çoktan yokolurdu binlerce sebep var kardeliğinden magmasına magmasından meteoruna metorundan global virüs saldırısına vs.(yani kader var)Tanrının 19. kanıtıda yazıyım hani herkes tüm evrimciler maymunla ortak atamız olduğumuzu türleştiğimizi ifade eder.Aslında genetik olarak maymunla ortak ata olayı filan yoktur dnalarımız kesinlikle benzemez. benzediğimiz filan yok buyrun dünyaca ünlü cnn tarafından yayınlanan bilim makalesi
    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR
    CNN'in web sayfasında 25 Eylül 2002 tarihinde yayınlanan "Humans, chimps more different than thought"(İnsanlar, şempanzeler düşünüldüğünden daha farklı)" başlıklı yazıda bu araştırmanın sonuçları şöyle haber veriliyor: Yapılan yeni genetik araştırmaya göre, insanlar ve şempanzeler arasında bir zamanlar inanıldığından çok daha fazla farkılık var. Biyologlar uzun bir süre şempanzelerin ve insanların genlerinin %98.5 benzer olduğunu savundular. Ancak California Institute of Technology'den bir biyolog, bu hafta yayınlanan çalışmada, genleri karşılaştırmak için kullanılan yeni bir yöntemin insanlar ve maymunların arasındaki genetik benzerliğin yalnızca %95 oranında olduğunu gösterdiğini açıkladı. Araştırma, insan DNA zincirindeki 3 milyon baz çiftinden 780.000 tanesini şempanzelerinki ile karşılaştıran bir bilgisayar programına dayanıyordu. Daha önceki araştırmacıların bulduklarından daha fazla birbirine benzemeyen bölüm buldu ve DNA bazlarının en az % 3.9 oranında farklı olduğu sonucuna varıldı. Bu durum onu, türler arasında yaklaşık %5 oranında genetik bir farklılık olduğu sonucuna götürdü..-1- Darwinizm'e olan koyu bağlılığı ile tanınan İngiliz bilim dergisi New Scientist de aynı konuyu 23 Eylül 2002 tarihli internet haberinde "Human-Chimp DNA Difference Trebled" (İnsan-Şempanze Genetik Farkı Üç Katına Çıktı" başlığıyla haber yaptı: İnsan ve şempanze DNA'ları arasında yapılan yeni karşılaştırmalara göre, eskiden düşünüldüğünden daha eşsiziz.
    Uzun bir süre, en yakın akrabalarımız ile genetik yapımızın 98.5% benzeştiği görüşü savunuldu. Şimdi bunun yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Gerçekte, genetik yapımızın %95'den daha az kısmını paylaşıyoruz , şempanzeler ile aramızdaki farklılık düşünüldüğünden 3 kat daha fazla. -2- Bu bulguyu ortaya çıkaran biyoloğun ulaştığı sonucu, evrim teorisine göre değerlendirmeye devam ediyor, ancak aslında bunu yapması için bilimsel bir neden yok. Çünkü, evrim teorisini ne fosil kayıtları ne de genetik veya biyokimyasal veriler destekliyor. Aksine, kanıtlar dünyadaki değişik hayat formlarının birdenbire, evrimsel ataları olmadan ortaya çıktığını gösteriyor ve bunların kompleks sistemleri bir "akıllı tasarım"ın, yani yaratılışın varlığını ispatlıyor. Genetik Bilimi Evrime Meydan Okuyor Gerçekte değişik türler arasındaki benzerliklerden hiçbirisi evrimsel bir ilişkiyi göstermez. Farklı türlere ve sınıflara ait canlıların DNA ve kromozom analizleri sonucunda elde edilen bulgular karşılaştırıldığında, canlıların DNA ve kromozomlarındaki benzerliklerin ya da farklılıkların, öne sürülen hiçbir evrimci mantık ya da bağlantıyla uyuşmadığı çok açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Evrimci teze göre canlıların kompleksliklerinde kademeli bir artış yaşanmış olmalı, buna paralel olarak da gen sayılarının kademeli olarak artması beklenmelidir. Fakat elde edilen veriler bu tezin tamamen hayal ürünü olduğunu göstermektedir. Moleküler karşılaştırmaların evrim teorisi lehinde değil, aleyhinde sonuçlar verdiği, 1999 yılında Science dergisinde yayınlanan "Is It Time to Uproot the Tree of Life?" başlıklı bir makalede de kabul edilmiştir. Elizabeth Pennisi imzalı makalede, Darwinist biyologların "evrim ağacını" aydınlatmak için yürüttükleri genetik analiz ve karşılaştırmaların tam aksi yönde sonuç verdiği belirtilmiş, "yeni verilerin evrimsel tabloyu kararttığı" ifade edilmiştir: Bir yıl önce, bir düzineden fazla mikroorganizmanın yeni dizinlenmiş genomlarını inceleyen biyologlar, bu bilgilerin yaşamın erken zamanlarının tarihi hakkındaki kabul edilmiş çizgileri destekleyeceğini ummuşlardı. Ama gördükleri şey onları şaşkına düşürdü. O an mevcut olan genomların karşılaştırılması, yaşamın büyük gruplarının nasıl ortaya çıktığına dair tabloyu aydınlatmamakla kalmadı, onu daha da karışık hale getirdi. Ve şimdi, elde bulunan 8 yeni mikrobial dizilimle birlikte, durum daha da kafa karıştırıcı bir hal aldı... Çoğu evrimci biyolog, yaşamın başlangıcını üç temel alemde bulabileceklerini düşünüyorlardı...
    Tam DNA dizilimleri, başka türlü genlerin karşılaştırılmasının yolunu açtığında, araştırmacılar basitçe bu ağaca daha fazla detay ekleyeceklerini umuyorlardı. Ama "hiç bir şey gerçekten bu kadar daha uzak olamazdı" diyor Claire Fraser, Rockville Maryland'deki The Institute for Genomic Research'ün başkanı. Aksine, (genetik) karşılaştırmalar, hem rRNA ağacıyla hem de birbirleriyle çelişki içinde bulunan pek çok farklı hayat ağacı versiyonu ortaya çıkardı. -3- Ortak Tasarım Peki insanların DNA'larının % 95 oranında da olsa şempanzelerinkine benzemesi ne anlama geliyor? Bu soruyu cevaplamak için, insan ile başka canlılar arasında yapılan diğer bazı karşılaştırmalara da bakmak gerekiyor. Bu karşılaştırmalardan biri, insan ile nematod filumuna bağlı solucanlar arasında yapılmış ve % 75 benzerlik gibi ilginç bir sonuç ortaya çıkmıştır. -4- Öte yandan bazı proteinler üzerinde yapılan analizler de, insanı çok daha farklı canlılara yakın gibi göstermektedir. Cambridge Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışmada, kara canlılarının bazı proteinleri karşılaştırılmaktadır. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. (5) Tüm bu tablonun gösterdiği ise şu: İnsan ve diğer canlılar arasında genetik benzerlikler var. Ama bu benzerlikler herhangi bir "evrim şeması" ortaya çıkarmıyor. Bu genetik benzerliklerin var olması ise, son derece doğal, hatta kaçınılmaz. Çünkü insan bedeni de diğer canlılarla aynı malzemeden, aynı atomlardan oluşuyor. İnsanın soluduğu hava, yediği besinler, içinde yaşadığı iklim hayvanlarınkiyle aynı. Dolayısıyla insan da diğer canlılarla benzer proteinlere ve bunların genetik kodlarına sahip. Ama bu, insanın diğer canlılarla ortak bir kökenden geldiği, onlardan evrimleştiği gibi bir anlam taşımıyor. Nitekim, farklı canlılar arasında yapılan genetik karşılaştırmalar, 150 yıllık evrim ağacını alaşağı etmiş durumda. Genetik bulgular, evrim teorisini reddiyor. Peki bu durumda canlılardaki benzer yapıların bilimsel açıklaması nasıl yapılabilir? Bu sorunun cevabı, Darwin'in evrim teorisi bilim dünyasına hakim olmadan önce verilmişti.
    Canlılardaki benzer organları ilk kez gündeme getiren Carl Linneaus ya da Richard Owen gibi bilim adamları, bu organları "ortak tasarım" örneği olarak görmüşlerdi. Yani benzer organlar veya benzer genler, ortak bir atadan tesadüfen evrimleştikleri için değil, belirli bir işlevi görmek için bilinçli bir şekilde tasarlanmış oldukları için benzerdir. Modern bilimsel bulgular ise, benzer organlar için ortaya atılan "ortak ata" iddiasının tutarlı olmadığını ve yapılabilecek yegane açıklamanın söz konusu "ortak tasarım" açıklaması olduğunu göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, canlılar ortak bir planla yaratılmışlardır.


    Jeologlara sormak lazım tüm volkanlar aynı anda patlasa dünya yüzeyinin karasal kısmının yüzde kaçını lav kaplayabilir? %10? 20? İlahi bir güç ya da insani bir müdahale olmadan bu rakam düşük kalacaktır.



    Göktaşı her an çarpabilir hatta çarpıyor da. Büyük yıkıma sebep olabilecek olanlar nadir sadece.



    Bahsettiğiniz olay piltdown adamı. Charles dawson diye amatör bir arkeolog ün kazanmak için uyduruyor onu.alıyor çeneyi insan kafatasına ekliyor.ki olayın yalan olduğunu da açıklayanlar yine bilimadamları. Bilimde yalana yer yok.



    Benzerlik 98.5 değil 95 olsun.e hadi 90 olsun. Bir şey olmaz 85 olsun. Hadi seni mi kıracağım 80 olsun. Ne fark eder?



    Orada linne den bahsedilmiş. Kendisi çok büyük bir bilim insanıdır (şu an kullanılan ikili adlandırmayı kullanıma sunan kişi -Homo sapiens gibi) ama darwinden önce yaşamıştır ve lamarck gibi o da yanılmıştır. Evrimi tanrının yüceliğini gösterme ve benzersiz canlıları yaratma şekli olarak görüyordu. Az önce karşılaştığım bir yazıda çapraz dölleme ile yeni bitkiler üretilince çok şaşırdığını öğrendim.



    Dna daki benzerliğin akrabalıkla ilgisi benim de kafamı karıştırıyor. Yaratıcı bunları benzer dna'ya sahip şekilde yaratmış olamaz mı yani? Evrim ağacının son videosu galiba bunun üzerineydi bir izlemem lazım bakalım ne diyorlar.





    Kopyaladığınız makale de sanırım harun yahyanın sitesinden. Ön yargılı olmak istemesem de pek ciddiye alamıyorum kendisini.
    http://news.nationalgeographic.com/news/2002/09/0924_020924_dnachimp.html
    http://blog.drwile.com/human-and-chimp-dna-only-70-similar-at-least-according-to-this-study/



    Human and Chimp DNA Only 70% Similar, At Least According to This Study

    TANRI 20 SORUDA KANITLANIR



    have written about the similarity between human and chimpanzee DNA three times before (here, here, and here). It’s an important question for creationists, intelligent design advocates, and evolutionists alike, since the chimpanzee is supposed to be the closest living relative to human beings. As a result, a comparison of chimp DNA to human DNA gives us some idea of what the process of evolution would have to accomplish to turn a single apelike ancestor into two remarkably different species like chimpanzees and people.

    Early on, it was widely thought that human DNA and chimp DNA were 99% similar. As I discussed in my first post on this subject, that was based on a very limited analysis of only a minute fraction of human and chimp DNA. Now that the entire set of nuclear DNA (collectively called the “genome”) of both humans and chimpanzees have been sequenced, we now know that the 99% number is just plain wrong. Interestingly enough, however, even though both genomes have been fully sequenced with a reasonable amount of accuracy, no one can agree on exactly how similar the two genomes are.

    Why is that? Because comparing genomes is a lot harder than you might think. While we know the sequence of the chimp and human genomes really well, we don’t understand the DNA itself. Indeed, there are large sections of DNA that seem to be functional, but we simply have no idea what they do. As a result, comparing the genomes of two different species can be very, very tricky.

    Probably one of the best explanations of just how tricky DNA comparison is comes from Dr. Richard Buggs, a geneticist at Queen Mary, University of London. Back in 2008, he wrote about the steps he would take to compare the human and chimp genomes, and if you read his explanation, you will get an idea of how difficult such a comparison is. His conclusion was:

    Therefore the total similarity of the genomes could be below 70%.

    Since that time, the chimpanzee genome has been sequenced to an even better degree, and other methods have been used in an attempt to determine the similarity between the chimpanzee and human genomes. One of the more popular methods is based on an algorithm called BLAST, which chops up DNA (or proteins) into small segments and then tries to compare them to the segments on a different set of DNA (or proteins). This seems like the most “generous” way to compare two genomes, because it doesn’t require one genome to be structured similarly to the other. The only thing that matters is whether a bit of information in one genome can be found anywhere in the other genome.

    Using this method to determine the similarity between the human and chimp genome, researchers have come up with different answers. Dr. Todd Wood, an expert in genome comparison and former Director of Bioinformatics at the Clemson University Genomics Institute, did a BLAST analysis that indicated human and chimp DNA are roughly 95% similar. However, Dr. Jeffrey P. Tomkins, former director of the Clemson University Genomics Institute, did a different BLAST analysis and concluded that the similarity was 86-89%.

    Well, Dr. Tomkins just published a new study, and as far as I can tell, it makes the most sense of any BLAST analysis done so far. In this study, he chopped up the chimpanzee genome into “slices” that were as small as 100 base pairs long or as large as 650 base pairs long. The chimpanzee genome is 2.9-3.3 billion base pairs long, so obviously these slices are incredibly small compared to the entire genome. He then looked for each “slice” on the human chromosome that is supposed to correspond to the chimp chromosome where the slice was found. The two slices didn’t have to match exactly; they just had to be similar enough to think that they could be related to each other.

    The graph at the top of this post shows his results. Notice that the similarity hovers around 70% for all chromosomes except the Y chromosome. The size of the “slice” affects the result a bit, but really not much. In the end, this leads Dr. Tomkins to conclude:

    Genome-wide, only 70% of the chimpanzee DNA was similar to human under the most optimal sequence-slice conditions. While chimpanzees and humans share many localized protein-coding regions of high similarity, the overall extreme discontinuity between the two genomes defies evolutionary timescales and dogmatic presuppositions about a common ancestor.

    Is this the last word on the subject? Most certainly not. I think it is probably the best comparison attempt made so far. Also, the fact that the Y chromosome has a remarkably low level of similarity compared to the other chromosomes is consistent with another study. In addition, the results essentially agree with Dr. Buggs’s analysis, which was based on a completely different strategy. At the same time, however, there is a huge discrepancy between this analysis and Dr. Wood’s analysis. In addition, as we learn more about genomes and how they work, we will probably find better ways to compare the genomes of different organisms.

    For right now, however, it seems clear that humans and chimpanzees are not nearly as genetically similar as most evolutionists would have us believe.

    http://www.yourwildlife.org/2015/04/chimps-and-humans-are-less-similar-than-we-thought/



    Chimps and Humans are Less Similar than We Thought

    Mary Claire King, as much as any individual scholar, has changed how we think about what it means to be human. She did so using genetics as a lens through which to see what was otherwise invisible. In her hands this lens offered many insights. It was King who first identified a key gene in breast cancer. It was King who helped to identity the missing dead in Argentina in the 1980s. It would also be King who, in 1975, first compare the genetic similarity of humans and chimpanzees. It was known chimpanzees and humans were similar, kin, but just how similar? One could only really guess. And to compare a chimpanzee and a human, one hunched, one upright, one furry, one relatively bald, one able to build cities, write, read and make music, one not, it seemed clear that a fair number of differences needed to be accounted for.

    King compared the genes of chimps and humans. When she did, she was in for a surprise. The humans and chimpanzees were not 50% similar genetically, or 60%, or even 80%, they were 98 to 99% similar, nearly identical. All of the differences between us and them, must relate to the 2%.

    What has followed has been a rich and detailed consideration, a consideration that is still very much underway, of the 2%. We now know many of the genes that lead human chimpanzee immune systems to be so different, and have some suspicion as to which genes are associated with chimpanzees never get the kind of heart attack we get (for more on that, see the last three chapters of The Man Who Touched His Own Heart). But there was a catch.

    While geneticists were comparing humans and chimps, another tribe of biologists, parasitologists, were doing something very different, tallying lists of the species that live in chimps or live in humans (and every other species for that matter). For parasitologists these included both big things (worms and mites, for instance), little things, such as protists, and truly tiny things including viruses. But there was a barrier to progress. The parasitologists studying humans and those studying chimpanzees, they weren’t friends. And so while each group had a tally of the organisms found in their study animals, the tallies were not compared, EVER. But such a comparison is important. A large proportion of the genes (and their products, including proteins, but also our behaviors and much more) of any organism are those of its parasites and pathogens.Someone with more than one worm species, for instance (many people have more than one worm species), may actually be dragging around more worm genes than human genes! We are what eats us.

    When I pulled together the lists of pathogens and parasites of chimpanzees (derived from a list provided by Charlie Nunn and his collaborators) and a list of those of humans, I was in for a surprise like that of Mary Claire King, but in the opposite direction. Most of the parasites and pathogens of humans are NOT found in chimpanzees. We have many of the same parasites and pathogens as them (though far less than 98%) but they lack nearly all of those found in us. From the perspective of the genes of parasites and pathogens, humans and chimpanzees are not similar at all.

    25.http://www.cnn.com/2002/TECH/science/09/24/humans.chimps.ap/index.php

    Many evolutionist sources from time to time carry the claim that humans and apes share 99 percent of their genetic information and that this is proof of evolution. This evolutionist claim focuses particularly on chimpanzees, and says that this creature is the closest monkey to man, for which reason there is a kinship between the two. However, this is a false proof put forward by evolutionists who take advantage of the layman's lack of information on these subjects.

    99% similarity claim is misleading propaganda

    For a very long time, the evolutionist choir had been propagating the unsubstantiated thesis that there is very little genetic difference between humans and chimps. In every piece of evolutionist literature, you could read sentences like "we are 99 percent identical to chimps" or "there is only 1 percent of DNA that makes us human." Although no conclusive comparison between human and chimp genomes has been done, the Darwinist ideology led them to assume that there is very little difference between the two species.

    A study in October 2002 revealed that the evolutionist propaganda on this issue-like many others-is completely false. Humans and chimps are not "99% similar" as the evolutionist fairy tale went on. Genetic similarity turns out to be less than 95 %. In a news story reported by CNN.com, entitled "Humans, chimps more different than thought," it reads:

    There are more differences between a chimpanzee and a human being than once believed, according to a new genetic study.

    Biologists have long held that the genes of chimps and humans are about 98.5 percent identical. But Roy Britten, a biologist at the California Institute of Technology, said in a study published this week that a new way of comparing the genes shows that the human and chimp genetic similarity is only about 95 percent.

    Britten based this on a computer program that compared 780,000 of the 3 billion base pairs in the human DNA helix with those of the chimp. He found more mismatches than earlier researchers had, and concluded that at least 3.9 percent of the DNA bases were different.

    This led him to conclude that there is a fundamental genetic difference between the species of about 5 percent.25

    New Scientist, a leading science magazine and a strong supporter of Darwinism, reported the following on the same subject in an article titled "Human-chimp DNA difference trebled":

    We are more unique than previously thought, according to new comparisons of human and chimpanzee DNA. It has long been held that we share 98.5 per cent of our genetic material with our closest relatives. That now appears to be wrong. In fact, we share less than 95 per cent of our genetic material, a three-fold increase in the variation between us and chimps.26

    Biologist Boy Britten and other evolutionists continue to assess the result in terms of the evolutionary theory, but in fact there is no scientific reason to do so. The theory of evolution is supported neither by the fossil record nor by genetic or biochemical data. On the contrary, evidence shows that different life forms on Earth appeared quite abruptly without any evolutionary ancestors and that their complex systems prove the existence of an "intelligent design."

    Human DNA is also similar to that of the worm, mosquito, and chicken!

    Moreover, the above-mentioned basic proteins are common vital molecules present, not just in chimpanzees, but also in very many completely different living creatures. The structure of the proteins in all these species is very similar to that of the proteins present in humans.

    For example, the genetic analyses published in New Scientist have revealed a 75% similarity between the DNA of nematode worms and man.27 This definitely does not mean that there is only a 25% difference between man and these worms!

    On the other hand, in another finding which also appeared in the media, it was stated that the comparisons carried out between the genes of fruit flies belonging to the Drosophila genus and human genes yielded a similarity of 60%.28

    When living things other than man are studied, it appears that there is no molecular relationship such as that claimed by evolutionists.29 This fact shows that the concept of similarity is not evidence for evolution.

    "Common design": The reason for similarities

    It is surely natural for the human body to bear some molecular similarities to other living beings, because they all are made up of the same molecules, they all use the same water and atmosphere, and they all consume foods consisting of the same molecules. Certainly, their metabolisms, and therefore their genetic make-ups, would resemble one another. This, however, is not evidence that they evolved from a common ancestor.

    This "common material" is the result not of evolution but of "common design," that is, of their being created upon the same plan.

    It is possible to explain this matter with an example: all construction in the world is done with similar materials (brick, iron, cement, etc.). This, however, does not mean that these buildings "evolved" from each other. They are constructed separately by using common materials. The same holds for living beings as well.

    However, the complexity of the structure of living things cannot be compared to that of bridges, of course.

    Life did not originate as the result of unconscious coincidences as evolution claims, but as the result of the creation of God, the Almighty, the possessor of infinite knowledge and wisdom.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nazgul Founder -- 2 Mayıs 2017; 0:10:23 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ChiefOfficer

    Hocam bunu yazan arkadaş çok güzel bir bakış açısı yakalamış. Ama ben pek katılmıyorum söylediklerine.

    Yıldızların patlaması ve çevresindeki her şeyi yok etmesi bile yasalar çerçevesinde gerçekleşiyor. Tsunamiler, depremler, doğal afetler hepsinin bir açıklaması var. Bence düzensiz bir evren, var olan yasalar ile çelişen olguların olduğu bir evrendir. Zaten bir yasa deneysel olarak doğru sonucu vermiyorsa artık bir yasa değildir. Evrende gözlemlediğimiz şeyler her seferinde farklılık gösterseydi, Güneş arada sırada Batı'dan doğsa, gezegenlerin devinimleri değişiklik gösterse düzensiz bir evren var diyebilirdik. Ama her şey yasalar çerçevesinde gerçekleşiyor. Yıldızın çevresini yakmasının da bir sebebi var, gezegenlerin ateş topu gibi olmasının da. Evrenimiz canlı bir evren, sürekli hareket ediyor.

    Deprem ve tsunami bölgesine bina inşa eden biz insanlarız, hadi binayı inşa ettik; depreme dayanıklılığını önemsemeyen yine biz insanlarız. Hastalıklarımızın sebebi doğadaki karbon salınımı ve çevremizdeki yapay radyoaktivite. Yağmur yerine metan, azot yağan gezegenler de o anki evresini gerçekleştiriyor. Orada azot yağması var olan yaşamı yok etmiyor. (Belki de etmiştir, ama henüz bir kanıtımız yok.)

    Aslında evrendeki kaos ortamı bir düzen sonucu ortaya çıkıyor. Büyük cisimlerin geçmiş ve gelecek davranışlarını belirleyebildiğimiz yasalar var. Yani tüm bu kaos ortamı yasalar ile işliyor.

    Umarım anlatabilmişimdir, saygılarımla.

    Her şeyin yasa içinde gerçekleştiği doğrudur. Yasalar dışında şeyler olsaydı zaten evren stabil olmazdı,muhtemelen yaşam olmaz ve evren yok olup giderdi. Yasalar var ama bunların işleyişi yaşamla ve diğer yasalarla uyumsuz olabiliyor

    Son kısımda demek istediğimi özetlemişsiniz."Yani tüm bu kaos ortamı yasalar ile işliyor." Kaos içindeki düzen değil de düzen içindeki kaosta yaşıyoruz daha çok.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.