|
TANRI 20 SORUDA KANITLANIR (68. sayfa)
![](/static/forum/img/downicon.png)
![](/static/forum/img/upicon.png)
![](/static/forum/img/close.png)
-
-
document not found hatası aldımquote:
Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846
Bu mesaj silindi.
Alıntıları Göster -
Oldu.Teşekkürlerquote:
Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846
Bu mesaj silindi. -
Okumadımquote:
Orijinalden alıntı: Guest-596C9B846
Bu mesaj silindi.
Alıntıları Göster -
İlk konudaki bilgilerin hepsi müthiş ama özellikle şu yörünge olayı dehşet!
Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun, çok yücesin çok. -
Bu heterojen ve entropik sistemde organizmaların sıfırdan oluşup yaşayabilmeleri büyük olay katılıyorum.quote:
Orijinalden alıntı: Novagate
İlk konudaki bilgilerin hepsi müthiş ama özellikle şu yörünge olayı dehşet!
Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun, çok yücesin çok.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Olmayan birşeyin varlığını ispat edemezsin.Çünkü yoktur.quote:
Orijinalden alıntı: zeybek32
Özellikle ilk iki parağrafınıza kesinlikle katılıyorum.
Bilim; Tanrı'yı ''ispat'' edemediği gibi aynı zamanda ''inkar'' da edemez.Zaten bilimin işi bu değildir.
Peki madem tanrı var körü körüne inanmam ben arkadaş hem tanrı neden bize yardımcı olmuyor diyenler şunu unutmasın; Doğuştan gelen inanma isteği DNA mızda var.
İnanıp inanmamak bizlere kalmış..
Ateistlerin en büyük sıkıntısı : Hep bir ispat peşindeler(Haksız olmaktan korkma psikolojisi)ve en önemlisi İslamiyetin Arapların yorumu(çoğu hatalı) bir din sanması.
Bir Kısım inananların sıkıntısı : Kıt bilgilerle ateistlere laf yetiştirmesi ve aklını kullanmak yerine başkalarının aklıyla hareket etmesi..
Hz.Aliye Sormuşlar : Ya Ali ; Eğer bir yaratıcı yoksa öldükten sonra halin nice dir ? Her şey Boşa gitmiş değil midir ?
-Hz.Ali de demiş ki : (Haşa) Eğer öyle olsa bile; huzurlu bir yaşamım sonunda toprağa karışır yok olurum ama tam tersi durum olursa senin halin nice dir ? Hiç düşündün mü ?
Demek ki olması gerektiği gibi müslümanlığı yaşayanların kaybedecek hiç bir şeyi yok..
Eğer illede ispat istiyorsanız : (haşa)Eğer olmasaydı içimizi kemiren inanma isteğide olmazdı! Tanrının ispatı bence bu şekilde,yani hepimizin içinde ! Bunu unutmayalım
Saygılar..
Alıntıları Göster
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
-
quote:
Orijinalden alıntı: M3lank0lik
Olmayan birşeyin varlığını ispat edemezsin.Çünkü yoktur.
Alıntıları GösterTesbitin doğru fakat olayı yanlış anlamışsın arkadaşım.
Kur'an'da ^^Onlar gayba inanır^^ sözü geçer; Gayb: ''Bilinemeyen''lere inanmak demektir.
görünmez anlaşılmaz yani akıl ve 5 duyu ile algılanamaz anlamına gelir.
Bundan dolayı bence de ispat edilemez!
İnanmak için ispat aramak ta yanlış aslında.
1.5 kg lik yağ kütlesi(beyin) içinde inanç hissi de tesbit edilemez !
Dolayısıyla İnanmak Kişiye özeldir.
Mesele ; İnanırken mi mutlusun ? İnanmazken mi ?
Saygılar.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zeybek32 -- 28 Mayıs 2021; 13:56:16 >
-
Dünyada doğduktan itibaren kabullerle yaşıyorsun.quote:
Orijinalden alıntı: zeybek32Tesbitin doğru fakat olayı yanlış anlamışsın arkadaşım.
Kur'an'da ^^Onlar gayba inanır^^ sözü geçer; Gayb: ''Bilinemeyen''lere inanmak demektir.
görünmez anlaşılmaz yani akıl ve 5 duyu ile algılanamaz anlamına gelir.
Bundan dolayı bence de ispat edilemez!
İnanmak için ispat aramak ta yanlış aslında.
1.5 kg lik yağ kütlesi(beyin) içinde inanç hissi de tesbit edilemez !
Dolayısıyla İnanmak Kişiye özeldir.
Mesele ; İnanırken mi mutlusun ? İnanmazken mi ?
Saygılar.
Alıntıları Göster
Yani gerek kuramsal gerek madde gerekse teorem olarak kurallar var ve bunlar insana dayatılıyor.
Ya sev ya terk et icabında.
İnsan sorgulayınca Bunun dışına çıkabiliyor.
İnanırken mi mutlusun inanmazken mi mutlusun kavramıda şuna benziyor.Kişi hastalanıyor ve gerekli gereksiz devamlı hastaneye gidip seruma bağlatıyor kendisini böyle iyi olduğunu zannederek kendini avutmuş veya her şeyde antibiyotik kullanmak gibi kişinin kendini avutmasıdır.Böyle kandırıyor.
Belkide daha kötü sonuçları duymak istemediğinden bilmektense öğrenmemeyi tercih ediyor.
Neden mi o zaman iş anlamsızlığa hedefsizliğe belli şeylere ulaşamamaya bir hiç gibi yaşamaya ve değer görmeden yok olup gitmeye kadar gidiyor.
Kuram ve kurallar değil insan hormonlarına göre yaşıyor sen ne dersen de.
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
-
Kimisi sorgulayınca çıkar, kimisi de sorgulayınca daha da bağlanır. Genelleme yanlış. Kişisel bir durum.
İnanırken mi mutlusun inanmazken mi mutlusun demek ; İnsanlara inanmayı veya inanmamayı dayatmak yerine kendi iç dünyasına bi dönsün baksın ne diyor demektir.
Yani inanan insan mutludur, inanmayan insan mutsuzdur demek hiç değildir!
Bazıları inanarak mutludur, bazıları da inanmayarak.
Neye göre yaşadığımıza gelirsek; iç dünyamızdaki düşünce hallerimiz hormonlara
direk etki ettiğinden dolayı dediğiniz gibi ona göre yaşıyoruz. Biyolojik bir varlığız zaten tersi de olamaz!
Saygılar..
-
Konuda ki en çok güldüğüm cevaplardan biri ise adamın tanrı kavramını direk kendi inandığı din'in tanrısına indirgemesi , "çok büyük ALLAH",
Psikolojide ki tipik savunma mekanizmaları bunlar işte, Adam kendine aspirin arıyor varoluş sancıları ile boğuşurken bi nebze ilaç olsun diye, konu hoşuna gidip buna inandığı içinde hooop tamam ulan bu benim tanrımdıra indirgiyo, Güzel sen o aspirini alıp inkar mekanizmanı sürdür bakalım nereye kadar kandırıcan kendini.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-BB39D0135 -- 23 Haziran 2021; 0:17:49 > -
Tanrı değil ALLAH
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
bune oğlum
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Bu konuyu kim hazırlamışsa verdiği bilgiler oldukça etkileyici ve %100 doğru. Tebrikler diyorum konu sahibine.
-
Dehşet yönetimi bu konuyu hazırlamayı ve mantıksal bir yolla doğrulatmayı gerektirir çünkü yok olmak kabullenmesi çok zor bir durumdur. Ne olursa olsun gerçek değişmez. Doğduğumuzdan beri geliştirdiğimiz beynimiz oksijen almadığında hızlı bir şekilde yok olacak. İlk konuşmayı öğrendiğin zamana kadar oluşturduğun bilgi birikimi dahil hepsi yok olacak.
-
Yarasaların tasarımına bakarsan algılama olayını sonar ses dalgaları ile.Balina ise ultrasona kadar çıkabilir.Bitkiler fotosentez esnasında kuantum tünelleme ve kuantum kohreans yapar.Bunlar sence yaratıcıya işaret etmiyor mu kafan çalışmıyor sanırım ?@Drahmizm
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 29 Ağustos 2024; 15:37:14 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Bir şeyin nasıl olduğunu bilmiyorsanız o şey mucizedir, öğrenmeye çalışmazsanız mucize olarak kalır. Mucizelerle dolu hayatınızda size başarılar diliyorum.
-
Yarasanın sonar ses sistemi aracılığıyla içinde bulunduğu gerçekliği algılaması, balinanın ultrason dalgaları ile iletişim kurması ve hücre içinde organellerin organize bir şekilde çalışması, bizim için birer mucize değil. Bu karmaşık algoritmalar ve düzenli çalışan sistemler, bir amaca yönelik tasarlanmış organize sistemler olarak değerlendiriliyor.
Tüm bu algoritma ve organize çalışan sistemleri "mucize" olarak tanımladığınızda, aslında arkasında deistik bir bilincin varlığını anlatmaya çalışıyoruz.
Sizler, bu algoritmaların arkasında bir bilinç olmadan gerçekleştiğine inanarak kendinizi kandırmak istiyorsunuz.
---
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 1 Eylül 2024; 18:50:10 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Bilim, Allah’ın yarattığı muazzam evrenin sırlarını ortaya çıkarmak için insanlığa verilmiş bir araçtır. Evreni, doğayı ve canlıları inceleyerek Yaratan'a şükretmek ve ders almak, bilimin temel amacı olmalıdır. Maalesef günümüzde bazı bilim insanları, natüralist varsayımlarla kendilerini sınırlayarak bu harikulade tasarımın arkasındaki ilahi zekayı göz ardı etmektedirler.
Evrim, saf natüralizmin bir sonucu değil, Yüce Yaratıcı'nın mükemmel planının bir parçasıdır. Natüralizm, ateistlerin iddia ettiği gibi, bir tasarımcıya ihtiyaç duymadan kendi kendine var olabilen sistemleri savunur. Oysa aslında doğada gördüğümüz her canlı, Tanrı'nın eşsiz sanatının bir yansımasıdır.
Canlıların çevreye uyum sağlama süreçleri doğrudur, ancak bu süreç tek yönlü değildir. Canlının yaşadığı ortam da canlıya yanıt verir. Bu, iki yönlü bir tasarım olarak adlandırılabilir ve kuantum mekaniği gibi yüksek seviyeli ilahi araçlarla gerçekleşir. İşte bu muazzam tasarımın örnekleri:
- Kuantum Bakteriler: Rhodobacter sphaeroides adındaki bir bakteri türü, fotosentez sırasında kuantum koherans kullanır. Bu bakteri, ışık enerjisini toplarken kuantum süperpozisyonundan yararlanır. Bu, klasik fizik yasalarıyla açıklanamayan bir olgudur. Bakterinin bu yeteneği, Yaratıcı'nın mikro düzeydeki kusursuz tasarımını gözler önüne serer.
- Kuş Navigasyonu ve Kuantum Pusulası: Göçmen kuşlar, Dünya'nın manyetik alanını algılamak için gözlerindeki kriptokrom proteinlerini kullanır. Bu proteinler, kuantum dolaşıklık prensibine dayalı olarak çalışır. Kuşların binlerce kilometre yol kat edip tam olarak aynı yere dönebilmesi, Tanrı'nın onlara bahşettiği bu olağanüstü yeteneğin bir sonucudur.
- Kertenkele Geckoların Süper Yapışkan Ayakları: Geckolar, Van der Waals kuvvetleri sayesinde düz duvarlara ve tavanlara tırmanabilirler. Bu kuvvetler, atomik düzeyde gerçekleşen kuantum etkileşimlerinden kaynaklanır. Geckoların ayaklarındaki bu nanoteknolojik tasarım, Yaratıcı'nın en küçük detayları bile düşündüğünün bir kanıtıdır.
- Su Üstünde Yürüyen Basilisk Kertenkelesi: Bazı kertenkele türleri, özellikle Basilisk kertenkelesi, su üzerinde koşabilme yeteneğine sahiptir. Bu yetenek, fizik yasalarını adeta hiçe sayan bir mucize gibidir. Kertenkele, ayaklarını o kadar hızlı hareket ettirir ki, suyun yüzey gerilimini kullanarak batmadan ilerleyebilir. Bu, doğanın sınırlarını zorlayan ve Tanrı'nın yaratıcılığını gösteren olağanüstü bir örnektir.
- Kuantum Fotoreseptörlü Kelebekler: Bazı kelebek türleri, ışığı algılamak için kuantum koherans kullanır. Bu, onların çok düşük ışık seviyelerinde bile görmelerini sağlar. Kelebeklerin kanatlarındaki desenlerin oluşumu da kuantum etkilerine dayanır. Bu muhteşem tasarım, Yaratıcı'nın sanatının inceliğini gösterir.
- Fizik Yasalarını Zorlayan Tardigradlar: Tardigradlar veya diğer adıyla su ayıları, ekstrem koşullara dayanabilen mikroskobik canlılardır. Uzayın vakumunda hayatta kalabilir, -272°C'ye kadar soğuklukta ve 150°C'ye kadar sıcaklıkta yaşayabilirler. Bu canlılar, bildiğimiz fizik yasalarının sınırlarını zorlar ve Yaratıcı'nın canlılara bahşettiği olağanüstü yetenekleri gösterir.
- Kuantum Tünelleme Yapan Enzimler: Bazı enzimler, kimyasal reaksiyonları hızlandırırken kuantum tünelleme etkisinden faydalanır. Bu, klasik fizikle açıklanamayan bir fenomendir ve hücre içi süreçlerin ne kadar karmaşık ve hassas bir şekilde tasarlandığını gösterir.
- Manyetotaktik Bakteriler: Bu bakteriler, Dünya'nın manyetik alanını algılayabilen ve buna göre hareket edebilen nano-mıknatıslar içerir. Bu yetenek, bakterilerin kuantum hassasiyetinde çalışan biyolojik pusulalara sahip olduğunu gösterir.
- Kutup Ayılarının Termal Görüşü: Kutup ayıları, avlarını termal kızılötesi radyasyonu kullanarak tespit edebilirler. Bu yetenek, klasik fizik yasalarının ötesinde, kuantum optiğin prensiplerini kullanır. Tanrı'nın, canlıları yaşam koşullarına mükemmel bir şekilde adapte ettiğinin bir örneğidir.
- Elektrik Üreten Yılan Balıkları: Elektrikli yılan balıkları, vücutlarında yüksek voltajlı elektrik üretebilirler. Bu yetenek, kuantum elektrodinamiğin prensiplerini kullanır ve Yaratıcı'nın canlılara bahşettiği olağanüstü özellikleri gösterir.
Bu örnekler, evrenin ve yaşamın yalnızca basit fizik yasalarıyla açıklanamayacak kadar karmaşık ve harika olduğunu gözler önüne seriyor. Her bir canlı, Yüce Yaratıcı'nın mükemmel sanatının bir parçasıdır. Bu sanatın amacı nedir? Neden Tanrı bu olağanüstü tasarımları gözümüzün önüne seriyor?
Cevap açıktır: İbret almamız, egolarımızı bir kenara bırakıp Tanrı'nın büyüklüğü karşısında huşu içinde eğilmemiz için. Bu sanatsal gösteriler, bize Tanrı'nın sonsuz gücünü ve yaratıcılığını hatırlatıyor, bizi tevazuya ve şükre davet ediyor.
Sonuç olarak, evrim ve bilim, Tanrı'nın eserlerini anlamak için birer araçtır. Bu araçları kullanırken, Yaratıcı'yı unutmamak ve O'nun sanatsal tasarımının bir parçası olduğumuzu hatırlamak çok önemlidir. Bilim, Tanrı'nın yarattıklarını incelemek ve O'na şükretmek için vardır, kendiliğinden oluşan sistemleri savunmak için değil.
Kuantum dünyasından makro dünyaya, mikro organizmalardan kompleks canlılara kadar her şey, Yüce Yaratıcı'nın kusursuz planının bir parçasıdır. Bu muazzam tasarımı gördükçe, insanoğlu kendi sınırlılığını ve Yaratıcı'nın sonsuz kudretini daha iyi anlayacaktır. İşte bu anlayış, gerçek bilimin ve gerçek imanın temelini oluşturur.
Matematiğin Allah’ın kainatını anlamak ve ibret almak için geliştirilmiş bir araç olarak değerlendirilmesi gerektiği, teorik fizik ve evrim teorisinin ise bu amacı aşarak Tanrı’ya başkaldırış ve nankörlük içerdiği konusunu maddeler halinde açıklayalım:
- İbret Almak İçin Araç: Matematik, evrenin düzenini ve karmaşıklığını anlamak için geliştirilmiş bir araçtır. Allah’ın yaratmış olduğu evrenin mantıklı ve düzenli yapısını çözümlemek, insanlara bu muazzam tasarımı takdir etme fırsatı sunar.
- Kainatın Yapısını Anlama: Matematiksel hesaplamalar, evrendeki doğal olayları ve düzeni anlamak için gerekli olan bir dil ve yöntem sunar. Bu, Yaratıcı’nın evreni nasıl tasarladığını ve düzenlediğini anlamamıza yardımcı olur.
Teorik Fiziğin Sınırları:
- Sınırlı Perspektifler: Teorik fizik, evrenin temel yasalarını anlamak için matematiksel modeller ve teoriler geliştirir. Ancak, bu teoriler bazen doğanın ötesindeki ilahi tasarımı göz ardı edebilir. Yani, teorik fizik matematiksel araçları kullanarak evreni anlamaya çalışırken, Yaratıcı’nın varlığını ve tasarımını yeterince dikkate almayabilir.
- Başkaldırı ve Nankörlük: Teorik fizik, evreni açıklamaya yönelik çalışmalarda, Tanrı’nın rolünü ve tasarımını göz ardı ederse, bu, bir anlamda Tanrı’ya başkaldırma ve O’nun sanatını küçümseme olarak görülebilir. Bilimsel bulgulara dayanarak Tanrı’nın varlığını reddetmek, matematiğin ve bilimin gerçek amacına aykırı bir tutum sergilemek anlamına gelir.
Evrim Teorisinin Sınırlamaları:
- Natüralist Yaklaşımlar: Evrim teorisi, doğal seleksiyon ve genetik değişimlere dayanarak türlerin nasıl değiştiğini açıklar. Ancak, bu teori de bazen Tanrı’nın yaratıcı rolünü ve evrende var olan düzeni göz ardı edebilir.
- Tanrı’ya Nankörlük: Evrim teorisi, evrimin kendiliğinden ve Tanrı’nın müdahalesi olmadan geliştiğini öne sürdüğünde, bu Tanrı’nın yaratıcı gücünü ve evrenin tasarımındaki rolünü reddetmiş olur. Bu yaklaşım, matematiğin ve bilimsel düşüncenin Tanrı’nın sanatını ve hikmetini anlamak için değil, O’na karşı bir duruş sergilemek için kullanılması anlamına gelir.
Matematik İnsan icadıdır.
- Bilim ve İnanç Arasındaki Denge: Matematik ve bilim, Yaratıcı’nın eserlerini anlamak ve O’na şükretmek için birer araçtır. Bu araçların kullanımı sırasında, Tanrı’nın varlığı ve O’nun yarattığı evrenin mükemmelliği unutmadan ilerlemek önemlidir.
- Teorik Fizik ve Evrim Teorisinin Sorumluluğu: Teorik fizik ve evrim teorisi, bilimsel keşifler yaparken, bu bilgilerin Tanrı’nın tasarımını küçümsememesi ve
- matematiğin amacına uygun bir şekilde kullanılması gerektiğini bilmelidir.
Alıntı
metni:Sonuç olarak, matematiğin ve bilimin temel amacı, Allah’ın evreni nasıl yarattığını ve düzenlediğini anlamak ve O’na şükretmek olmalıdır. Teorik fizik ve evrim teorisi, bu amacı aşarak Tanrı’ya başkaldırış ve nankörlük riskini taşır. Bilimsel çalışmalar, Tanrı’nın varlığını ve yaratıcılığını göz ardı etmeden, matematiğin ve bilimin gerçek amacına uygun bir şekilde yürütülmelidir.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 9 Eylül 2024; 22:17:6 >
-
Kaygınızı anlıyorum ancak dehşet yönetim kuramına göre mantıksal olarak vermeye çalıştığınız cevapların bir geçerliliği yok.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X