Şimdi Ara

TEKMİL NASIL VERİLİR? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
38
Cevap
0
Favori
80.536
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Ben asteğmendim, anlatılmaz yaşanır ya.

    Bildiğin askerlik yaptım ben yalnız, hem ordu evi mevi subaylığın kaymağını yedim, hem elde kalaşnikof dağlarda da dolandım...

    İyi bir tecrübeydi...

    Bu arada konuyu açan Malik sanırım yeni askerden geldi
  • Değerli dnz60 ve diğer kadirşinâs silah arkadaşlarım,

    Ailemizde bir espri anlatılır durulur.

    Babam 8 kardeşlermiş, askerlik de 24 ay, izne gelmek de yokmuş, yani askere giden evlat 2 yıl sonra dönermiş (!), ne mektup, ne telefon, ne harçlık, ne ziyaret. Amcalarımdan bir tanesinin sülüsü gelmiş, o da bez çantaya traş takımını koymuş, nüfus cüzdanını almış, abisinin onu bisikletle tren garına bırakmadan önce "annemin elini öpim" demiş, o anda da annesi bulaşık yıkıyormuş...

    Rivayete göre (!) amcamın annesi bulaşık suyundaki ellerini şöyle bir çırpmış, sonra öptürmeden ve sadece sağ omuzundan hafifçe bakarak "haydi güle güle git oğlum" demiş. O kadar. Ne davul, ne zurna, ne otobüsün önünü kesme, ne havaya ateş açmalar, ne mektup, ne cep telefonu, hiçbirşey. Kibar Feyzo filminde Feyzo ve Bilo'nun kamyon veya minibüsle köye dönmeleri gibi gelirlermiş eve. 1950'li ve 1960'lı yıllar.

    Merhum Adnan Menderes asılırken, Devrim arabası Eskişehir Cer (İng. Gear) Atölyesinde imâl edilirken babam İzmit'te askermiş, Sıhhîye Onbaşı, 50 yıl önce.

    Benim askerliğim bir garipti ama güzeldi, hem de çok, çok güzeldi. Çok kısa özetlemek istiyorum sadece, 12 ay Yedek Subay olarak gittim, ilk gittiğimde dosyam Etimesgut'taki mülâkâttan sonra yanlış yere gönderildiğinden ve ben Eğirdir Dağ ve Komando Okulunda gönüllü kaldığımdan geçici terhis edildim, yaptığım 2 ay askerlik sayılmadı, sonra tekrar gittim, oradan Tuzla Piyade Okuluna trenle epik bir yolculuk yaptık, 800 kişi. Tren birden ormanlık alanda durdu, makinist indi, gitti bir çeşmeden su içti, sonra yoluna devam etti, TCDD'nin treni, 800 asker, 50 tane de silahlı koruma, 10 tane de subay ve astsubay. Tuzla'da evci çıktım, İstanbul'u doya doya gezdim, hatta bir defa izin almadan haftasonu Kamil Koç'la Antalya'ya ağabeyimin yanına gidip geldim (cesarete bak!), oradan da Balıkesir Teknik Astsubay Hazırlama Okuluna tayin edildim, hükümet ordunun baskısına dayanamayarak askerliği 5 ay uzattı, sonra 1 ay kısalttı. Bu sayede askerliğimin son 4 ayını omuzda tek yıldızlı Teğmen olarak yaptım, işte o iyiydi.

    Böylece Ağustos 1993'te başlayan askerlik maceram 24 ay sonra Ağustos 1995'te bitti.

    Bu da bana şunu öğretti: Evdeki hesap çaarşıya uymaz, hiçbirşey beklediğin ve öngördüğün gibi olmaz.

    Arz ederim.

    Taner Göde




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Değerli dnz60 ve diğer kadirşinâs silah arkadaşlarım,

    Ailemizde bir espri anlatılır durulur.

    Babam 8 kardeşlermiş, askerlik de 24 ay, izne gelmek de yokmuş, yani askere giden evlat 2 yıl sonra dönermiş (!), ne mektup, ne telefon, ne harçlık, ne ziyaret. Amcalarımdan bir tanesinin sülüsü gelmiş, o da bez çantaya traş takımını koymuş, nüfus cüzdanını almış, abisinin onu bisikletle tren garına bırakmadan önce "annemin elini öpim" demiş, o anda da annesi bulaşık yıkıyormuş...

    Rivayete göre (!) amcamın annesi bulaşık suyundaki ellerini şöyle bir çırpmış, sonra öptürmeden ve sadece sağ omuzundan hafifçe bakarak "haydi güle güle git oğlum" demiş. O kadar. Ne davul, ne zurna, ne otobüsün önünü kesme, ne havaya ateş açmalar, ne mektup, ne cep telefonu, hiçbirşey. Kibar Feyzo filminde Feyzo ve Bilo'nun kamyon veya minibüsle köye dönmeleri gibi gelirlermiş eve. 1950'li ve 1960'lı yıllar.

    Merhum Adnan Menderes asılırken, Devrim arabası Eskişehir Cer (İng. Gear) Atölyesinde imâl edilirken babam İzmit'te askermiş, Sıhhîye Onbaşı, 50 yıl önce.

    Benim askerliğim bir garipti ama güzeldi, hem de çok, çok güzeldi. Çok kısa özetlemek istiyorum sadece, 12 ay Yedek Subay olarak gittim, ilk gittiğimde dosyam Etimesgut'taki mülâkâttan sonra yanlış yere gönderildiğinden ve ben Eğirdir Dağ ve Komando Okulunda gönüllü kaldığımdan geçici terhis edildim, yaptığım 2 ay askerlik sayılmadı, sonra tekrar gittim, oradan Tuzla Piyade Okuluna trenle epik bir yolculuk yaptık, 800 kişi. Tren birden ormanlık alanda durdu, makinist indi, gitti bir çeşmeden su içti, sonra yoluna devam etti, TCDD'nin treni, 800 asker, 50 tane de silahlı koruma, 10 tane de subay ve astsubay. Tuzla'da evci çıktım, İstanbul'u doya doya gezdim, hatta bir defa izin almadan haftasonu Kamil Koç'la Antalya'ya ağabeyimin yanına gidip geldim (cesarete bak!), oradan da Balıkesir Teknik Astsubay Hazırlama Okuluna tayin edildim, hükümet ordunun baskısına dayanamayarak askerliği 5 ay uzattı, sonra 1 ay kısalttı. Bu sayede askerliğimin son 4 ayını omuzda tek yıldızlı Teğmen olarak yaptım, işte o iyiydi.

    Böylece Ağustos 1993'te başlayan askerlik maceram 24 ay sonra Ağustos 1995'te bitti.

    Bu da bana şunu öğretti: Evdeki hesap çaarşıya uymaz, hiçbirşey beklediğin ve öngördüğün gibi olmaz.

    Arz ederim.

    Taner Göde



    Taner Ağabey,

    Tamamıyle kişisel meraktan soruyorum, farz-ı misal sana Askerliğinin süresini seçebilme hakkı verseler, 6 ay Er olarak mı 12 ay Yedek Subay olmayı mı yeğlerdin, merak ettim.




  • Askerliği hayatta bir defa yaparsın.

    Askerliğini yapana kadar da kulaktan dolma ne kadar duyum, bilgi, muhaberat, istihbarat, hurafe, efsane varsa, bilhassa ve bilhassa ama "Mantığın bittiği yerde askerlik başlar" dedikleri utançverici iddianın askerlikle uzaktan ve yakından bir ilgisi yok. Askerlik disiplin, düzen, itaat, lojistik ve stratejidir (Nöbet tutarken 2400 Teknik Astsubay Öğrencisinden sorumluydum. Bir ara okula şimşek çaktı, tüm floresanlar (18.000 adet) 2-3 saniye yanıp söndü, muhteşem bir görüntüyd).

    Bana şu anda askerliğimi seçme hakkı verseler 12 Ay Yedek Subay olurdum. Böylece ilk 3 ayın net olarak 2 ayını eğitimle geçirir, duhül tarihimden itibaren Devlet Memuru olarak Emekli Sandığında primlerim yatmaya başlar, nasp tarihimden itibaren de rütbe sürem başlar. Kura veya tayinden sonra 2 hafta iznimi kullanır, sonra kıtama gider, tekmilimi verirdim. Maaş alırsınız ve operasyon ve ATAT gibi özel görevde değilseniz memur gibi sabah 8, akşam 5 çalışırsınız, ayda 3-4 defa nöbet tutarsınız. Ancak misafirhande kalmadığınız takdirde ev kiralamanız gerekir. Ayrıca da nöbet dışındaki tüm kahvaltı-öğle-akşam yemeği ve içtiğiniz çayı bile cebinizden çıkan parayla ödersiniz.

    Ama subay kıyafeti giyer, domino taşını omuzunuzda taşırsınız.

    15 yıl öncesi ile şimdi arasında mutlaka değişen şeyler olmuştur ama anahatları ile böyle. Askerlik yaptığım süre günlük tuttum, her anın hatırası var. Eğirdir Dağ ve Komando Okulunda yatak arkadaşım Kemal Yüzgeç güneydoğudaki bir çatışmada şehit olduğundan burada oturduğu yere yakın bir bulvara onun adı verildi. Ruhu şâd olsun.




  • Askerde mantık yoktur sözü dünyaya kendi penceresinden bakıp başka pencere ve açıların olmadığını düşünen insanların sözüdür.Eğer bir topluluktan sorumlu iseniz toplulu içindeki insanlara mantıksız gelenler o topluluğun sağlık ve sıhhati için en mantıklı şeylerdir.

    Acemilikte eğitim veren bir uzman çavuş komutanımızın bir muhabette bize şunları anlattıı.

    Teftişe gelen üst rütbeli komutanların bölük veya takım içindeki en salak askeri bulup sorularını ona sorardı.İşte o asker sorulara cevap vermezse diğer askerler süper olsa da o tek asker yüzünden fırçayı yeriz ve diğer askerlerin süper olması onlar için bir anlam ifade etmez.O adamlar askerin gözünün içine bakar kıçının çapını ölçer.

    Ben de düşündüm anlattıklarını mantıksız gelen bir durum varmı diye.Mantıksız birşey yoktu takım bölük tek vücuttur.Savaşta bir kişinin hatasını veya beceriksizliğini tüm bölük ödeyebilir buna bile mahal vermemek için herkesin süper olması lazımdır.Ordu en zayıf askeri kadar güçlüdür aynen bir zincirin en zayıf halkası kadar sağlam olması gibi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ototube -- 15 Ocak 2011; 11:35:41 >




  • En güzel babam yaptı askerlik. Adam 1956 doğumlu 1990a birkaç yıl kala gitti askere. Ben hatırlıyorum gidişini. 3 ay bedelli yaptı.. Bende 30 olmak üzereyim, pederin kaçış rekorunu geçmek zor ama. İmkanı olan okul bitirsin yada yurtdışına çıkıp 3 sene çalışsın. Yurtdışı imkanım oldu ama 5.5 ay yapıcam, 3 sene uzun çünkü..

    Bu arada askerde mantık olmadığı gibi en ufak bir zeka belirtiside yoktur. Sorunları silahla adam vurarak çözmeyi geçiyorum, o kadar vergi payı aldığı halde onu (savaşı) bile beceremeyen, herşeyini erlere yaptıran bir askeriyenin nesi düzgündür? İnanıyorum çok değil 5-10 sene içinde mecburi askerlikde kalkacak, bunların saltanatıda sona erecek. AKPnin tek sevdiğim yönü zaten bu. Kaldıki hiçbirşey önemli değil, bir insan ona buna asker selamı vermeyi, bilmem kaç ay zorla alıkonulmayı istemeyebilir, zorunlu askerlik temel insan haklarına bile aykırıdır. Ne kadar giden varsa hepsi ana avrat sövüp geliyor. İnsanı ülkesinden soğutuyorlar resmen.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: topaz42

    Ali Veli Konya. Emret komutanım.

    Arabayla geri geri gidince benzin tüketimi sıfır oluyormuş. Öyle mi?????


    Hayir dostum negatif oluyor. Sifir olmasi icin rolantide duruyor olman lazim
  • askerliğimi asteğmen olarak yaptım..

    hemen işletme yüksek lisansımın akabinde müfreze birlik komutanı olarak yaptığım bu görevde komuta kademesinin bakış açısını daha yakından görme imkanım oldu.

    ototube arkadaşın dediği gibi "askerde mantık yoktur" yüzyılın yalanıdır...askerde herşeyin ama herşeyin bir mantığı vardır.

    asker 3 gruptan oluşur. subay=yaptıran, astsubay= yapan-yaptıran, erbaş= yapan..

    hep derler düşünmeyeceksin yapacaksın diye...yanlış..düşünmen gereken yerde düşüneceksin senin yerine düşünecek birilerinin olduğu yerde düşünmeyecek, yapacaksın..

    düşünün cephedesiniz ve komutan hucum emri verdi, orada hucum etmektense sorgularsanız hayatta kalma şansını çok düşük. yani sorgulamayacak, yapacaksın.

    yoksa talimatlarda sorgulamanız gereken durumlar yazar..duhulu tertibi..vs herşeyi aynı olan iki askerin olduğu ortamda herzaman numarası önce gelen kıdemlidir ve onun dediği olur...hem işletme yüksek lisansımı yaparken yönetim organizasyonda ögrettikleri, hemde iş hayatımda doğruluğundan artık emin olduğum "en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir" olgusuna çıkar bu...buyrun mantıksız diyenler...

    hep anlatılır cezalı tank efsaneleri..yok neymiş tatbikat sırasında arızalanmış ve ceza verilmiş...işin aslı öyle değildir, o gerçeği bilmesine gerek olmayan askere verilen ve amacı "işini yapmayan tanka bile ceza verirsek sana ne yapmayız" düşüncesini empoze etmeye yarayan bir cevaptır...

    askerler hep der "askerin hiç değeri yok" diye...yalanın kuyruklusudur..askerde en değerli 2 şey, 1- asker, 2- silah...

    nöbetiniz sırasında gerçekleşen herşeyin ama herşeyin hesabını bir şekilde verirsiniz ama başına bir hal gelmiş asker (firar durumu hariç, o sizi ilgilendirmez, tutanagı tutar bir üst komutanlığa bildirirsiniz), birde kaybolmuş silah..askerin başına bir hal gelse (ağır yaralanma veya ölüm) bu birine kapak olur..ama nöbetçi subay, ama nöbetçi astsubay, ama nöbetçi çavuş..en zayıf halka kimse onda patlar olay..

    sözüm ona askerlik hizmetini çok çok iyi bilen abilerimiz sürekli der "askerde salağa yatacaksın"....askerde salağa yatarsan salak muamelesi görürsün ama işten yırtamazsın..askerlikle sivildeki bir işin en büyük farkı şudur..sivildeki bir işte işinizi yapmazsanız patron, amir..vs neyse gelir sizi işten çıkarır yerinize işini adam gibi yapan birini alır..ama askerlikte durum böyle değildir. yapılması gereken işi size verilen askerle yapmak zorundasınız, asker işini yapsada yapmasada durum bu. ha adam gibi yaparsa komutanlarda ona adam gibi davranır, işini adam gibi yapmak istemezse başına vura vura yaptırılır..yani ss taktiği


    hiç unutmam isa diye bir askerim vardı, sivilde fayans ustası, bütün bölük merkezi ve müfrezelerdeki fayans işlerini tek başına yapıyordu, her yerde işini yaparken sigarasını yakar çayını yanına alır şarkı türkü söyleye söyleye yapardı, rütbeli- rütbesiz kimse de gık demezdi adama, en ufak birşey olsa herkes ilgilenirdi..adam paşalar gibi askerlik yaptı. neden çünkü işini adam gibi yapıyordu.

    şunu unutmayın..özellikle astsubay tayfası tam bir insan sarrafı olmuş..adam askeri 10 km öteden görsün notunu verir ve şaşmaz..askerin kafasından geçireceği çakallığı uyanıklığı asker daha düşünmeden bilir..tecrübe ile sabittir..

    çok değerli bir astsubay abimin anlattığı, "beynini nizamiyede bırakma sendromu" vardır. harbiden de öyledir. kısadönem askerlerimden birisi kağıt üzerinde gerçekten çok kalifiye bir adamdı. endüstri ve tekstil mühendisliklerinden mezun olmuş, türkiyedeki çok büyük tekstil firmalarından birinde hammadde ve ithalat müdürlüğü yapıyor, ama gel gör ki bu adam 10 askeri nöbete getirip götüremiyor..

    ben bile 9 ay boyunca yaptığım asteğmenlik hizmetim sırasında artık hangi asker ne yapar, nasıldır, çok çok iyi anlayabilmeme rağmen, düşünüz siz 20 yıldan beri askerle uğraşan astsubayın durumunu...yukarıda bir arkadaş demişti gözüne bakıp kıçının çapını ölçer diye...aynen.

    şirketlerin binlerce dolar harcayıp danışmanlıklar alıp mesailerini harcadığı ISO9001 kalite yönetim sisteminin askerde çok iyi bir şekilde uygulandığını görürsünüz..hani hep dalga geçerler ya yok bilmem ne talimatı diye..işte askerdeyken dalga geçtiğiniz o talimatların, planların, prosedürlerin temelini teşkil ettiği iso 9001 sistemini almak için her yıl m,ilyonlarca dolarlar harcanıyor..

    hani hep dalga geçerler askerliğe ilk başladığımız günlerde bize imzalatılan yok tankın altına yatmayacağım, yok elektirik prizine parmagımı sokmayacağım..vs yazılarını içeren belgeyle..sivilde bi ohsas-iş güvenliği ve işçi sağlığı belgesi almaya kalkın bakalım, o talimatın aynısını size hazırlatıyorlar mı hazırlatmıyorlarmı..tek fark şu olur askerde "tankın altında yapmayacağım" yazan yere siz "forkliftin-vincin altında yapmayacağım" şeklinde yazarsınız...iş müfettiş olarak çalışan arkadaşım var, bazen konuşuyoruz, diyor ki bazen öyle kazalar var ki şaşırıyorsunuz, kaza mı intihar mı diye... ve sizi kanuni yaptırımdan kurtaran tek şey sizin çalışanınıza, askerinize okutup imzalattığınız o kağıt.

    yani uzun lafın kısası askerde neresinden bakarsanız bakın herşey mantıklı temellere dayanır, istisnai- kişisel yeresizliklerden dolayı kaynaklanan durumlar hariç.

    tekmil olayına gelince bilgiğim kadarıyla rütbeliler arasında ki "emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım" şeklindeki tekmil 2008 yılından itibaren "görüşlerinize hazırdır komutanım şeklinde değişti" ama askerleri kapsıyormu bilemiyorum..

    hayırlı tezkereler




  • quote:

    Orijinalden alıntı: shelby_88

    ben anlamadım yedek subay ise nasıl teğmen kıyafeti var, yoksa resim numunemi?


    Yedek subayların da bazıları askerliğin son 2 ayında teğmen olur. İki ay sonra da teskereye gider. 1996-1997-1998 yıllarında yaptım askerliği. Bizim zamanımızda öyleydi.
  • Duhul tarihi ile ilgili.

    Askerliğe fiilen başladığın tarih duhul, rütbe aldığın tarih nasp tarihidir. Benim dönem 237 ve hemen öncekisi 235 ile sonraki 239'a uzatma "vurduğundan" bizler 12 ay süreyle silah altına alınma emri ile çağrıldığımızdan uzatılan tarihte rütbe alıp göreve devam ettik, yoksa yıldızı bir elimize, terhis belgesini de öbür elimize verecek, güle güle diyeceklerdi. Tabip subayların eğitimi 1 ay daha kısa oldukları ve dönem numaraları da genel hizmet subayları gibi tek değil de çift olduğundan onlar askerlik hizmetlerinin son 1 ayında yıldızı takıp geziyorlar. Biraz karmaşık bir durum ama askerde bir daha anlatırlar.

    Emir demiri keser.

    quote:

    Orijinalden alıntı: shelby_88

    ben anlamadım yedek subay ise nasıl teğmen kıyafeti var, yoksa resim numunemi?




  • Elbiseyi yeni aldığım gün...

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Ben flâmayı da çaldım... Büroya astım. Resimlerde sağda duruyor.

    Yıl 2000

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Yıl 2006

     TEKMİL NASIL VERİLİR?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Duhul tarihi ile ilgili.

    Askerliğe fiilen başladığın tarih duhul, rütbe aldığın tarih nasp tarihidir. Benim dönem 237 ve hemen öncekisi 235 ile sonraki 239'a uzatma "vurduğundan" bizler 12 ay süreyle silah altına alınma emri ile çağrıldığımızdan uzatılan tarihte rütbe alıp göreve devam ettik, yoksa yıldızı bir elimize, terhis belgesini de öbür elimize verecek, güle güle diyeceklerdi. Tabip subayların eğitimi 1 ay daha kısa oldukları ve dönem numaraları da genel hizmet subayları gibi tek değil de çift olduğundan onlar askerlik hizmetlerinin son 1 ayında yıldızı takıp geziyorlar. Biraz karmaşık bir durum ama askerde bir daha anlatırlar.

    Emir demiri keser.

    quote:

    Orijinalden alıntı: shelby_88



    ben anlamadım yedek subay ise nasıl teğmen kıyafeti var, yoksa resim numunemi?



    Ufak bir düzeltme:Sağlık sınıfı yedek subaylar son 3 ay kala nasp alırlar.İznimin 15 gününü sona bıraktığım için(Terhis maiyetinde izin) 2.5 ay boyunca domino taşı yerine yıldızla gezdim.
    Tabi asteğmenlik ruhumuza işlediği için teğmenlik tekmil ve maaş artışı dışında bir değişiklik arz etmiyordu,o ayrı.




  • dahada askere gitmem yaww...331 dönem istanbulun göbeğinde inzibat çavutum...ne kadar yordular beni yaa...bu istanbulun sorunu bitmedi yaaa...ergenokoncular balyozcular askeri suçlular...

    sivilde sakin bir yaşansıtı olara bu kadar kanunsuzla uğraşmak yordu beni..piskopatlığa sarmıştım iyice..baya bir sinirli adam olmuştum önüme gelene kayıyordum sürekli sinirli bir adamdım..neyseki geçti eskiş sakin yaşantıma adapte oldum....
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Elbiseyi yeni aldığım gün...

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Ben flâmayı da çaldım... Büroya astım. Resimlerde sağda duruyor.

    Yıl 2000

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Yıl 2006

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Masa çok güzel hocam.
    quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Elbiseyi yeni aldığım gün...

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Ben flâmayı da çaldım... Büroya astım. Resimlerde sağda duruyor.

    Yıl 2000

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Yıl 2006

     TEKMİL NASIL VERİLİR?





  • quote:

    Orijinalden alıntı: audisever

    ARACIMIN PERFORMANSINDA MOTOR YAĞININ NE KADAR KATKISI VAR Bİ DE SİZ ARKADAŞLAR GENELDE HANGİ MARKA MOTOR YAĞINI TERCİH EDERSİNİZ 1.6 BENZİNLİ İÇİN



    kangal alır

    ayrıca ben size gübre kullanımı ile bir site veriyorum

    inceleyin

    http://www.bahcesel.com/forumsel/gubre-bilgisi/18461-kaliteli-gubre-kullanimi/
  • Bir de tekmilden sonra komutanın solundan arkası geçerek sağına gelinir ve yoklama tablosunu arz etmek gerekir...
    Her sabah yaptığım bu seramoninin ardından komutan sabah sporuna hükmederdi.
    Tabiri caizse ondan ona geçip enson kuyruğa mantığıyla ilerleyen emir komutandan başlayıp en sonunda nöbetçi çavuşa ulaşırken askerler spora rütbeliler kahvaltıtya geçerlerdi...

    Bu tekmil işinde ilk bir kaç deneme her asteğmen için resmen facia olur, Allah utandırmasın
  • sahsen, "astegmen emre emredin komtanim!" seklinde
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Taner Göde

    Elbiseyi yeni aldığım gün...

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Ben flâmayı da çaldım... Büroya astım. Resimlerde sağda duruyor.

    Yıl 2000

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    Yıl 2006

     TEKMİL NASIL VERİLİR?



    BAKLAVALARIMIZ TEREYAĞLI VE FISTIKLIDIR.
    afiyet olsun taner abi.




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.