Şimdi Ara

The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
17
Cevap
0
Favori
311
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024)

    Cinsiyetçi bir yapımcı tarafından kovulduktan ve yaşı nedeniyle artık hiçbir rol alamadıktan sonra umutsuzluk sarmalına düşer. Ta ki onu, sözde sizi daha iyi bir versiyon haline getirecek gizemli bir madde sunan gizemli bir şirkete götüren o ölümcül araba kazasına kadar.



    The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024)MUBIyoutube
    Have you ever dreamt of a better version of yourself? You. Only better in every way. You've got to try this new product. It changed my life. THE SUBSTANCE. An explosive new film from Coralie Fargeat, starring Demi Moore, Margaret Qualley and Dennis Quaid. A MUBI Release. Winner of Best Screenplay at 2024 Cannes Film Festival. In theaters in the US, UK, Latin America, Germany, Canada and Netherlands on September 19 & 20. Coming soon to Turkey, India and more. 30 Days of Great Cinema Free: https://mubi.com/youtube Subscribe to our YouTube channel: https://mubi.io/2XVL0VN Follow us on Instagram: http://mubi.tv/299eJ7G Follow us on Twitter: http://mubi.tv/1PcdRyO Follow us on Facebook: http://mubi.tv/29adiHj  Follow us on TikTok: https://mubi.io/3w30MSP
    https://www.youtube.com/watch?v=LNlrGhBpYjc


    The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024)







  • son 20 dk hariç baya güzeldi . finali farklı olsa senenin en iyi filmi olurdu

  • The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024)
    The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024)x (formerly twitter)
    MUBI Türkiye (@mubiturkiye) on X
    https://x.com/mubiturkiye/status/1849437334959173761

    31 Ekim'de MUBI'de. Şükür kavuşturana.

  • Bu filmin mide bulandırıcı ya da iğrenç olduğunu düşünmüyorum. Hatta bundan çok uzakta, çoğu deforme değişimleri ve ofansif noktaları göze sokmak amaçlandığı için son derece yapay, aşırı eğlenceli. ''Bakın bakın ben burada pisleşmeye çalışıyorum'' dilini hissettiğim an o sahneler iğrenç değil komik oluyor. Filmin body horror olma çabası da var diyemem. Hollywood'un eski ile yeni arasındaki çatışmasını neredeyse ünlü bir reklam tanıtımı gibi göze sokmayı amaçlayan; Dorian Gray referanslı bir kimlik çatışması diyebiliriz aslında. Bunun yanında sektörün idealize etmeye çalıştığı mükemmelliğin, ucubelikten pek de farksız olduğunu göstermeyi amaçlıyor.


    Spoiler,

    mesajı görmek için tıklayın.
    Elisabeth'in genetiğinden ortaya çıkan Sue aslında sadece farklı bir beden değil farklı bir bilinç, karşıtlık. Gençleşmenin motivasyonu normal olarak bedenlerin farklı fakat zihinlerin aynı olduğu dünyadan ileri gelmeli. Fakat burada Hollywood eskisi Elisabeth kendisini tamamen farklı bir bedene ve zihine bırakıyor ve film sürekli ''aslında birsin'' gibi uyarıcıyı seyirciye yüklemekle meşgul. Bu temelde bir olma hikayesi aslında ikisinin de ortak noktasının Hollywood olmasından kaynaklı. Besledikleri tek şey sektörün kendisi. Yaşlı ya da genç olsalar da, farklı bedenden olsalar da onların damga vurdukları ortam Hollywood. Filmde sürekli olarak karşımıza çıkan palmiyelerin de nedeni bu. Oyuncu seçimlerinde ''memeleri iyi ama o burun neydi öyle'' repliği de palmiye odaklı rüyalar aleminin pisliğini ortaya sermekle meşgul. Bundan dolayı başında bahsettiğim iğrençlik Harvey'nin leş gibi yemek yediği sahnede saklı. Sektörün kan emicilerinden biri olan bu adam ve sonlara doğru bu adamın çevresinde finansörlerin hepsi yaşlı moruklardan oluşuyor. /// Sunset Blvd. filminde, sesli filmlerin gelmesiyle kendi dönemi bitmiş ve yıldızı sönmüş, nevrotik sanrılara kapılan Norma Desmond görürüz. Mulholland Drive'da yıldız oyuncu olma hayaliyle Los Angeles yollarına düşen fakat fuhuş batağına saplanan bir kızımız vardır. The Neon Demon'da, güzel kalmak için yamyamlıklar yapan mükemmel ve idealize edilmiş mankenler kullanılır. İşte tam da burada, kalıntı hollywood'un (Elisabeth) bedenini kullanarak ortaya çıkan yeni starımız Sue (use anagramı?) kendine hakim olamıyor. Elisabeth'in omurilik sıvısını tüketiyor da tüketiyor. Genç kızların kanlarını kullanan meşhur katil Elizabeth Bathory (Elisabeth ile isminin aynı olması iyi tesadüf) gibi adeta bir vampir tutumuyla geçmişin izini tüketerek onu tamamen deforme olmuş bir cadıya çeviriyor. Elisabeth'in içinde olduğu gençlik aşkı en son anlarda bile onunla kalarak yaldızlı rüyayı ters düz ediyor. Sürekli geçmişe özlem duyan Citizen Kane küresi de karşımıza yine, geçmişte güzelliğine özlem duyan Elisabeth ile çıkmaktadır. Kubrick esintileri de yine hem koridor hem de banyo/tuvalet sekanslarında mevcut. Gerçeğin burada öğreniliyor olması da, değişimlerin banyoda gerçekleşiyor olması da bu kimlik durumuna güzel yanıt. Kubrick'in neredeyse bütün filmlerinde bu banyoların ve tuvaletlerin derin anlamları var. Filmin sonlarında da artık ışıklar altında, Oz Büyücüsü'ndeki Dorothy'nin aynı renk elbisesiyle sahne alan Lynch'in The Elephant Man / Merrick referansıyla Elisasue ortaya çıkar. Burada seyircilerin ona ucube diye haykırmaları da aslında kendilerine dönüktür. Zira kendilerini estetik operasyonlarla neredeyse canavara dönüşen de bu ünlüler ve izleyicilerdir. Ve inanılmaz biçimde ortalık kan revan hale gelerek bu seyirciler boka batmış şekilde bırakılırlar.


    Film iyi bir film. En azından izlemesi çok eğlenceli. Yakın planları, yönetmenliği çok iyi. Eksikleri ve saçmalıkları da yok değil. 8/10





  • Bazı sahneler için sağlam mide gerektirse de, sektöre dair nokta atışı eleştiri içeren, izlemesi çok keyifli bir film.

    Demi Moore 60 yaşından sonra küllerinden yeniden doğmuş.

    Birçok açık kalan, cevaplanmayan nokta var elbette ama beklentiniz doğrultusunda çok rahatsız etmeyebilir.

    Yukarıda yazan arkadaşa da tümüyle katılıyorum, filmin final sahnesi dışında final bölümü için beklentilerim çok daha yüksekti.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lomax. -- 20 Kasım 2024; 16:45:11 >
  • Filmi birkaç hafta önce izlemiş olsam da yorumumu ancak şimdi yapabiliyorum. Hatırladığım kadarıyla yorumlayacağım tabii. O yüzden derin bir analiz olmayacak, yüzeysel olacak.

    Yukarda Ed Wood adlı arkadaşın söylediği çoğu şeye katılıyorum. Yani filmin bir amacı da günümüz estetik anlayışına, birtakım göndermeler yapmak, eleştiri yapmak olmuş. Ama tabii ki film öyle safkan mesaj filmi değil. Olay filmi fakat mesajını da vermeden geçmiyor, alt metin de dümdüz değil. Buna fazla ekleyecek bir şey bulamıyorum. Konusu filan gerçekten ilginçti.
    Ed Wood'un bahsettiği deformasyon değil de 2. bir bedenin ortaya çıkma sahnesi açıkçası bana fenalık geçirtti. Yani normalde kanlı sahneleri izler geçerim, uzun ve ağır kanlı sahneler değilse yoksa teklerim, bakamam. Artık tansiyonum mu düşüyor yoksa yükseliyor mu bilmiyorum ama izleyemiyorum bazı sahneleri nedense ve kesinlikle şu şu şu sahneler diye ayırt edip gruplayamıyorum da. Bu filmde de Elizabeth içinden çıkan Sue karakterinde bi öeh oldum, fena oldum. Hatta filmi orada biraz durdurup bekledim öyle izledim. Koskoca bir beden ortadan neredeyse bir fermuarlı mont gibi açılıp ikiye yarılıyor. İşte bunu bilmek bana fenalık getirdi, yoksa sahnede bir şey yoktu. Tabii tıbben filan böyle bir şeyin olabileceğine imkan, ihtimal vermiyorum, tıp istediği kadar gelişsin. Ve bu hızda olması da imkân dahilinde olamaz bence.

    Bu arada biraz da filmden mantık sorgulaması yapalım. Aga bir sahnesinde Elizabeth bir bakıyor ki bir bacağı çürümüş zombi bacağı gibi olmuş. Koltuktan kalkamıyor bile o derece. Ama kısa bir süre sonra başka bir sahnede aynı bacakla hatta daha da kötü durumdayken kadın resmen ev içinde koşuyor koşturuyor. Daha koltuğa uzanamıyordun, koltuktan kalkamıyordun da sonra ne oldu?

    Bu arada Sue'yu da amma bencil biri yapmışlar ya. Hadi bencilsin de bari diğer bedenine kendi çıkarın için saygı duy, işin düşecek ona. Bence böyle salaklık derecesinde bir bencillik görmedim.

    Bu arada o Harvey karakteri ne kadar itici, ne kadar pis, iğrenç, aç gözlü, fırsatçı, materyalist, bir tip öyle ya. Tam Amerikan karikatürize karakterlerinden klasik. Ama seviyorum böyle karakterleri izlemeyi. Gıcık ediyorlar ama izlettiriyorlar da.

    Son yaratık hali de efsaneydi.



    Son olarak amma twerk sahnesi koymuşlar ya, gözümüz gönlümüz kaba ete doydu. Aile içinde izlemeyin çok 18+

    Çok değişik bir kafaydı 7/10 verdim gitti. İzlenir, bu yoklukta havada kapılır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 20 Kasım 2024; 16:8:15 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yaşlanıp değersizleşen Hollywood starı kısmından Sunset Blvd'ı, tuhaf bir deney/ilaç/tasarım (artık adına ne denirse densin) kısmından The Fly'ı yakalayıp bir araya getiren The substance'ın sci-fi kısmı body horror kısmına daha ağır bastı benim için ki biraz fazla uzun bir Black Mirror bölümü olarak yorumlamak da mümkün. Demi Moore ağırlıklı ilk yarıdaki Hollywood eleştirileri ve Dennis Quaid ile çevresinin rahatsız edicilikte zirveye oynayan, nispeten fazla diyalog içeren sahneleri Margaret Qualley'in daha sık görüldüğü ve finalde artık kanın gövdeyi götürdüğü kısımlara göre daha çok sevdiğimi söylemeliyim. Zira ikinci yarıya kafayı takınca soru işaretleri artıyor ve finali kabullenmek zorlaşabiliyor.

    Her haliyle tuhaf, eleştirel ve iddialı bir film bence. 8/10.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Beyler eşim ile izlemeyi düşünüyorum. Sizce çift ile izlenebilecek bir film mi ? Yoksa kadın mahremine çok mu giriyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapayzeka037 kullanıcısına yanıt

    Bir sahnede kıyafetli de olsalar seks var. Bunun haricinde sürekli olarak çıplaklık göreceksiniz. Siz karar verin.

  • Yapayzeka037 kullanıcısına yanıt

    Twerk var, uzun bir sekans boyunca kalça göreceksiniz. Margaret Qualley'in sahne aldığı sahneler. Bence epey erotik sayılır. Onun dışında filmin başlarında komple çıplaklık var ama erotik veya seksle ilgili değil tabii, kanlı rahatsız edici sahneler geliyor. Zaten buradaki çıplaklığın odağı da bu değil. Bir de kapalı kapılar ardında seks sahneleri vardı sanırım çok hatırlamıyorum. Bence çoluk çocukla izlenmiyorsa evli çiftlerin böyle şeylere toleransı olmalı, sorun olmamalı diye düşünüyorum. Sonuçta yetişkin insanlar.

  • Kartal Göz kullanıcısına yanıt

    Hocam tolerans göstermekten ziyade. Hikayenin akan halinde aradaki ufak bir sekanstır. O ayrı. Birde ana tema cinsellik üzerine kuruludur o ayrı. En iyisi ilk baş ben kendim izleyeyim. Dışardan çok fena ana tema cinsellikmiş izlenimi veriyor. Hatta aslında cinsellik ve lgbt propagandası yapacam ama bunu sanki eleştiri filmi gibi gösterip gizli woke kültürünü yayayım havasında gibi duruyor. İzledikten sonra edit yaparım. Önyargılarımı bilerek ilk başta yazdım.


    @Ed Wood




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yapayzeka037 -- 13 Aralık 2024; 3:29:8 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hikayenin akan halinde aradaki ufak bir sekanstır. O ayrı. Birde ana tema cinsellik üzerine kuruludur o ayrı. En iyisi ilk baş ben kendim izleyeyim. Dışardan çok fena ana tema cinsellikmiş izlenimi veriyor. Hatta aslında cinsellik ve lgbt propagandası yapacam ama bunu sanki eleştiri filmi gibi gösterip gizli woke kültürünü yayayım havasında gibi duruyor. İzledikten sonra edit yaparım. Önyargılarımı bilerek ilk başta yazdım.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapayzeka037 kullanıcısına yanıt

    Filmin teması cinsellik değil ama işte hatırı sayılır bir miktarda erotizm, cinsellik var. He gerekli miydi, filmib etkisi için belki gerekliydi ama fazlasına gerek var mıydı bence yoktu. Ama filmin konusu gereği bu estetik kültürünün, bu erotizmin, bu güzelliğin geçici olacağı aslında her şeyin her an ters gidebileceği hissini de film veriyor. Yani o erotizmin bir kısmını burası götürüyor. Film bir huzursuzluk veriyor yani. Neyse daha da fazla açıklarsak iyice spoiler olacak. Film güzeldir, izlediğinize pişman etmez. İyi seyirler.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • son 20 dk. biri de cikip biz ne cekiyoruz dememis mi ?

  • devmanetihad kullanıcısına yanıt

    Son 20 dk'da ben çok güldüm eğlendim şahsen. The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024) The Substance | Coralie Fargeat | Margaret Qualley - Demi Moore (20 Eylül 2024) 

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.