Şimdi Ara

Türklerde Kahvehane Kültürü ve İstanbul'un İlk Kahveleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
13
Cevap
0
Favori
574
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İlk İstanbul kahveleri, devrin zariflerinin toplantı yeriydi. Gece veya gündüz, orada oturup konuşulur, sohbet edilir; orada randevu verilir, orada önemli kararlar alınırdı. Sonraları Karagöz ve ortaoyunları ile kahvehanelerin önemi daha da arttı. Halk şairleri ve zamanın sanatçıları için bir gösteri yeri oldu.

    Osmanlı’da İlk Kahvehaneler

    İlk kahvehane, 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında açılmış, sonra, bir çığ hızıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun muhtelif köşelerine yayılmıştır. Kahve o çağa kadar sadece Araplar tarafından biliniyor ve kullanılıyordu. O devirde Araplar, Türk imparatorluğunun tebaası idiler. Sık sık gidip gelen kervanlar, Doğu’nun bu bilinmeyen lezzetli içkisini de İstanbul’a getirmişti.

    Peçevi tarihi, ilk kahvehanenin açılışını şöyle anlatır:

    quote:

    1554 yılında, Halebli Hakem ve Suriyeli Şems adında iki şahıs, Tahtakale’de birer kebir dükkân açıp kahve-furuşluğa başladılar. Keyfe müptelâ bazı yârân-ı safâ, hususiyle okuryazar makulesinden nice zürefa toplanır oldu. Yirmişer, otuzar yerde meclis durur oldu. Kimi kitap okur, kimi tavla ve satrançla meşgul olur, kimi nevgüfte gazeller getirip marifetten bahsolunurdu…


    Kahve, halk arasında o kadar büyük ilgi gördü ki, kısa zamanda yerden biter gibi, şehrin çeşitli semtlerinde sayısız kahvehane açıldı. Ancak bunlar, cemiyet ve toplum için gerçekten faydalıydı. Peçevi’nin dediği gibi, halk buraya sadece kahve içmek için gelir ve kahvesini içerken de faydalı meşguliyetlerle oyalanırdı.

    İlk kahvelerde sedirlerde oturulurdu. Kahvelerin ortasındaki fıskiyeli mermer havuz, bilhassa yaz aylarında tiryakiler için eşi bulunmaz bir serinlik kaynağı idi. Bunun çevresinde yer alan sedirler yahut kerevetler üzerinde diz çökerek, bağdaş kurularak kahve içilirken, meddahların anlattığı hikâyeler dinlenirdi.

    Ocaklar çiniden veya oyma tezyinattı, nakışlı ağaçtan yapılırdı. Fincanların durduğu raflar, nişler, tahta işçiliğinin ve Türk süsleme sanatının en güzel örneklerinden birini teşkil ederdi. Kullanılan fincanlar kulpsuzdu. Ancak içindeki kahvenin sıcaklığıyla elin yanmaması için tahtadan, madenden yahut boynuzdan bir mahfaza içinde sunulurdu. Lüleci çamurundan yapılmış ve üzeri tezyinatla, beyitlerle süslü fincanların yanı sıra, İznik ve Kütahya’da yapılan çini fincanlar da kullanılmaktaydı....

    Kaynak: Türklerde Kahvehane Kültürü

    Şimdiki kahvehaneler ile karıştırmayalım lütfen. Arada dağlar kadar fark varmış







  • Bu kıraathane meselesi nereye dayanıyor ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nasozby

    Bu kıraathane meselesi nereye dayanıyor ?

    Kırathane gene kahvehane ama Türk,Fars ve Araplarda genel itibari ile kitap okuma vs. yeri diye geçer sözlüklerde.Günümüzde okey oynamak için gidiyoruz arkadaşlarla.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ReservoirDogs

    quote:

    Orijinalden alıntı: nasozby

    Bu kıraathane meselesi nereye dayanıyor ?

    Kırathane gene kahvehane ama Türk,Fars ve Araplarda genel itibari ile kitap okuma vs. yeri diye geçer sözlüklerde.Günümüzde okey oynamak için gidiyoruz arkadaşlarla.

    Tama o kadarını biliyorum zaten de eskiden direk kahvehane olarak mı açıldı ?
    Eğer öyleyse ne zamandır kıraathane denir oldu ? Bunları merak ettim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nasozby

    quote:

    Orijinalden alıntı: ReservoirDogs

    quote:

    Orijinalden alıntı: nasozby

    Bu kıraathane meselesi nereye dayanıyor ?

    Kırathane gene kahvehane ama Türk,Fars ve Araplarda genel itibari ile kitap okuma vs. yeri diye geçer sözlüklerde.Günümüzde okey oynamak için gidiyoruz arkadaşlarla.

    Tama o kadarını biliyorum zaten de eskiden direk kahvehane olarak mı açıldı ?
    Eğer öyleyse ne zamandır kıraathane denir oldu ? Bunları merak ettim

    Ekşi sözlükde yazıyor birşeyler.

    quote:

    istanbul'da ilk kıraathane 16.yy ortalarında acılmis.okuma evi anlamına gelen bu yerde baslangıcta okur yazar ve zamanın entellektuel kesiminden insanlar toplanır edebiyat uzerine konusmalar yaparlar, satranc oynarlarmıs..! *




  • quote:

    Orijinalden alıntı: nasozby

    quote:

    Orijinalden alıntı: ReservoirDogs

    quote:

    Orijinalden alıntı: nasozby

    Bu kıraathane meselesi nereye dayanıyor ?

    Kırathane gene kahvehane ama Türk,Fars ve Araplarda genel itibari ile kitap okuma vs. yeri diye geçer sözlüklerde.Günümüzde okey oynamak için gidiyoruz arkadaşlarla.

    Tama o kadarını biliyorum zaten de eskiden direk kahvehane olarak mı açıldı ?
    Eğer öyleyse ne zamandır kıraathane denir oldu ? Bunları merak ettim

    Yine aynı kaynaktan alıntı yapayım

    quote:

    Kıraathaneler
    XIX. yüzyılın ikinci yarısında yeni bir tip kahve türedi. Buralarda gazete, mecmua, kitap okunuyor, adına “kıraathane” deniyordu. Özellikle aydın kişilerin devam ettiği yerlerdi buraları. Bilinen ilk kıraathane, Beyazıt’ta Reşit Paşa türbesinin karşısında açılmıştı. “Sarafim” yahut “Okçularbaşı” adını taşıyordu. Buraya gelenlerin çoğu vakitlerini okumakla geçirirdi. Bilhassa ramazan geceleri, Namık Kemal, Sadullah, Ayetullah, Arif Hikmet, Hasan Suphi, Tevfik Paşa ve Ahmed Muhtar gibi devrin tanınmış şair ve ilim adamları toplanır, devrin meselelerini tartışırlardı.

    Bilinen diğer bir kıraathane de Mahmutpaşa Cami civarındaydı. Okçularbaşı ile aynı yıllarda açılmıştı. Buraya din adamları ve ulema devam ederdi. Müdavimleri arasında bilinenler Ali ve Hâfız Müşfik Efendiler, Abdi Bey, Edhem ve Bekir Sami Paşalardır. Özellikle ünlü satranççılar, birbiriyle burada karşılaşırdı.

    Asya Kıraathanesi 1850-60 yılları arasında Galata’da açılmıştı. Gümrüğe yakın oluşu sebebiyle bilhassa Galata gümrüğü memurları ve gümrük komisyoncuları ile buralarda işleri olanların devam ettikleri bir yerdi. Aynı adı taşıyan bir başka kıraathane de II. Sultan Abdülhamid devri sonlarında Üsküdar Selmanağa mahallesinde açılmış, ancak devrin bütün meşhur kumarbazlarını sinesinde topladığı için kısa bir süre sonra kapatılmıştır.




  • Tamam şimdi oturdu biraz
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Bugünkü Starbucks'ın yerini alıyormuş eskiden, diyebilir miyiz yani?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: M

    Bugünkü Starbucks'ın yerini alıyormuş eskiden, diyebilir miyiz yani?

    Daha hiç gitmedim, neler kaybetmiş oluyorum o halde
  • Bilmem, ben de gitmedim.
    Daha doğrusu, gittim bir iki kez ama arkadaşların zoruyla ve çay içtim. Çok da kötüydü. :D
  • günümüzde pek bir anlamı yok bu mekanların. sadece oyun oynanan yerler halini almış.
    ama ben çok severim valla.
    güzel oluyor.
    peder beyin iş yerinin yanında vardı mesela, en fazla 3-4 masada oyun olurdu , gerisi sohbetti ful.
    zevkli olurdu.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: M

    Bugünkü Starbucks'ın yerini alıyormuş eskiden, diyebilir miyiz yani?

    Starbucks hiç gitmedim ama dünya değişiyor kırathaneler gidecek kafeler gelecek kafeler gidecek starbuck gibi markalar gelecek sonra ne olacak bilmiyorum.
  • kırıkkalede bir kıraathane görevi gören bir çayocağı vardı
    liseyi kırıkkalede okudum o zaman giderdim

    büyük bir kitaplığı vardı günlük üç beş gazete, daha çokta dergi gelirdi ufak biryerdi
    sigara yasağından on yıllar önce sigara içilmeyen bir ortamdı, oyun vs. olmazdı gelen bişeyler okur çay içerdi
    hatta adam öğrencilere okuyup getirmeleri için kitapda verirdi sorgu sula etmeden
    sahibinden allah razı olsun
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.