Şimdi Ara

Unuttuk ya... (CHE)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
1
Cevap
0
Favori
411
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj

  • Ernesto Che Guevara 14 Haziran çarşamba günü Arjantin"in önemli şehirlerinden Rosario"da doğdu.
    Che henüz iki yaşında iken ilk astım krizine yakalandı. Sierra Maestra"da Batista ordularına karşı savaşırken Che"ye zorlu dakikalar yaşatan bu hastalık, Bolivya ormanlarında Barrientos"un askerleri tarafından vuruluncaya kadar yakasını bırakmadı.


    Yüksek mühendis olan babası Ernesto Guevara Lynch, İrlanda asıllı bir aileden, annesi Clia dela Sena ise İrlandalı-İspanyol karışımı bir aileden geliyordu. Che üç yaşında iken ailesi Buenos Aires'e yerleşti. Daha sonraları astım krizlerinden dolayı Che'nin durumu dahada kötüleşti. Doktorlar tedavisinin çok güç olduğunu, mutlaka iklim değiştirmesi gerektiğini söylediler. Böylece Guevara ailesi yeniden göç etti. Cordoba'ya yerleştiler.

    Guevara ailesi tipik bir burjuva ailesi idi. Politik eğilimleri itibarıyla da sola açık liberal olarak tanınırlardı. İspanya iç savaşında açıkça cumhuriyetçileri desteklemişlerdi. Zamanla maddi durumları bozuldu. Che, eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes lisesine başladı. Okulda İngilizce eğitim yapılırken, annesinden de fransızca öğreniyordu. Daha ondört yaşındayken Freud'un kitaplarını okumaya başlayan Che, fransızca şiirlere bayılırdı. Baudelaire'e karşı büyük bir tutkusu vardı. Onaltı yaşında ise Neruda'ya hayran olmuştu.

    Guevara ailesi,1944 yılında Buenos Aieres'e göçtü. Durumları iyiden iyiye bozulmuştu. Che, biryandan öğrenimine devam ederken bir yandan da çalışıyordu. Tıp fakültesine yazıldı. Fakültedeki ilkyıllarında Arjantin'in kuzey ve batı bölgelerini baştan başa dolaşmış, buralardaki orman köylerinde cüzzam ve tropikal hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmıştı.

    Son sınıfta iken Che, arkadaşı Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'yı içine alan bir motosiklet turuna çıktı. Bu tur ona, Latin Amerika'nın sömürülen köylülerini yakından tanıma fırsatı verdi. Che, 1953 yılının Mart ayında üniversiteyi bitirmiş doktor olmuştu. Venezuella'daki cüzzam kolonisinde çalışmak üzere anlaşmıştı. Buraya gitmek için çıktığı yolculuğu sırasında Peru'ya da uğradı. Orada yerliler hakkında daha önce yayınlanmış bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Hapisten çıktıktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kaldı. Burada Ricardo Rojo adında bir avukatla tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Che, Venezulla'ya gitmekten vazgeçip, Ricardo Rojo ile birlikte Guetamala'ya gitti. Devrimci Arbenz Hükümeti sağcı bir darbe ile devrilince Arjantin büyük elçiliğine sığındı. İlk fırsatta ihtilalcilerin safına katıldı. Faaliyetlerinden dolayı elçilik binasından çıkartıldı. Guetamala'da kalması tehlikeli bir durum alınca Meksika'ya gitti. Ernesto, Guatemala'da bir çok Kübalı sürgün ve Fidel Castro'nun kardeşi Raul ile karşılaşmıştı. Meksika'ya geçtiğinde ise Fidel Castro ve arkadaşları ile tanışarak Küba devrimcileri safında yer aldı. Daha sonra Granma gemisiyle Küba'ya hareket etti ve savaşın sonuna kadar en ön safhada yer aldı.

    Devrim sonrasında Binbaşı Ernesto Che Guevara Havana'nın la Cabana Kalesi'nin komutanlığına getirildi. 1959 yılında Küba vatandaşı ilan edildi. Bir süre sonra silah arkadaşı Aleida March ile evlendi. 7 Ekim 1959'da Milli Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. 26 Kasım'da da Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işlerini yüklenmiş oluyordu.

    23 Şubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak Che'yi bunun başına getirdi. Ancak Playa Giran çatışması sırasında, tekrar kale komutanlığı görevine getirildi. Daha sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatlar yapan Che, sömürülen halkları ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu durum Che'nin savaşcı yanının tekrar canlanmasına yol açtı.

    Artık başka Latin Amerika ülkelerine gidip halkları örgütlemesi gerektiği kararını vermişti. 1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere doğru yola çıktı. 3 Ekim 1965'de Fidel Castro, Che'nin ünlü veda mektubunu Küba Halkı'na okudu.

    ...Ve ölüm Che'yi Bolivya'da Higueras yakınlarında yakaladı. Barrientos'un askerleri O'nu 7 Ekim 1967 gecesi Hieguras yakınlarında kıstırdılar. Bacağından ağır bir yara aldı ve Hieguras'da bir okula hapsedildi. Kimsenin karşısında eğilmedi. Ve 9 Ekim günü Barrientos'un kiralık katillerinden Mario Turan'ın dokuz kurşunuyla can verdi.

    *KAYNAK: Guevara,Ernesto Che.'Savaş Anıları'.Ant Yayınları : 1970


    VEDA ŞARKISI

    1.
    Kayalıkta çakılı yelkenli
    sana bırakıyorum veda şarkımı.

    2.
    Benim uzaklardaki ölümümün kanında tohumlanışı da
    kayalar devranının altında değişken köklerle.
    Yalnızlık! geçmişe özlem çiçeği canlıı duvarların.
    Yalnızlık, yeryüzünde adanmış faniliğim.

    3.
    Taşımak istemiştim heybemde
    yüreğinin gelip geçici tadını,
    ama kaldı havaya çizilmiş kesin eğrilerle,
    yadsıma oldu umudumun yiğitliğine.oman
    Giderim hatıradan daha uzun yıllar boyu
    kapalı yalnızlığıyla gezginin,
    fakat havaya çizilmiş kesin eğri sanki bana döndü
    ve bir işaret koydu pusula kaderime.
    Sonu geldiğinde bütün gündelik işlerin
    yol yapacağım bir geleceğim olmasa,
    gelmiş olacağım bakışında canlanmaya
    kaderimin sırıtan parçası olarak.
    Gideceğim hatıradan daha uzun yollar boyunca
    zincir halkaları gibi eklenen elvedalarla zamanın akışında.

    4.
    Dimdik hatıra sonunda düşmüş yola,
    usanmış beni bir geçmişi olmadan izlemekten,
    unutulmuş yol kıyısındaki bir ağaçta
    Uzaklara gideceğim, hatıra
    parçalanarak ölünceye yolun taşlarında,
    ve devam edeceğim, içimde
    hep o gezginin acısı, yüzümde gülümseyiş.
    Bu dönenen bakış ve güç
    büyülü bir matador mendilinde.
    Alıkoydu kaygı duymaktan tüm çıkarlara,
    hep yitiren bir çizgi oldu benim eğrim.
    Ve bakmak istemedim seni görürüm diye
    beni isteksizce davet etmeni
    mutluluğumun pembe boyalı torerosu
    Deniz seslenir bana sevecen elleriyle.
    Çayırım -bir kıta-
    Dümdüz yayılır, tatlı ve silinmezdir
    alacakaranlıkta bir çan gibi.

    5.
    Bir sicil memuresi karşısında kurumlu bir doktor gibidir
    kara bir mikroskopu gösteren bilim.
    Sanat... sanat diye arzıendam eden şey
    bir Leica'nın kısır mekaniğidir.
    Acılar ve kaygılarla dolu bir yerli (ve tabii özlemleriyle
    olup ta şimdi yiten için
    ve onun dönüşünde arzu gönlünde),
    coca, alkol ve açlığın aptalca gülümsemesiyle.
    Üç kuruşa satılan cinsellik
    -Amerika'da pek ucuz-
    Boş çarşafların umursanmaz hatırası.
    Guetamala bıraktın beni
    bağrımda derin bir yarayla
    ve de acılarını bana emzirme
    ya da emme fırsatıyla,
    kahreden bir hıçkırığın belirsiz duygusunda bulan kadını.
    Kederleri teker teker birleştiren bir bağ var yine de:
    uyanan insanın haykırışıdır o da.

    6.
    İşte bugün böyle titrek ellerle
    belirsiz bir kayıta koyuyorum prizmamı.
    Ağacın olgunluğunu tüketmeden
    kasalanmış meyvanın garip tadıyla.
    Çağırışını farkedemiyorum bazen
    yaşlı, garip kanatlanmış kulemden,
    fakat bazı günler var ki cinselliğin uyanışını hissediyor
    ve bir öpücük dilenmeye dişiye gidiyorum
    ve böylece beni arkadaş diye çağırmayanın
    ruhunu hiçbir zaman öpemeyeceğimi anlıyorum...
    Biliyorum ki tertemiz değerlerin kokusu
    bereketli kanatlarla dolduracak beynimi,
    Biliyorum ki hayata geçmesi mümkün olmayan
    fikirleri barındırmak gibi zevkleri bırakacağım.
    Biliyorum ki ölümüne çarpışma günü
    halk çocukları benimle omuz omuza verecek,
    halkın savaştığı amacın kesin zaferini
    göremezsem eğer
    fikri en yüksek geleceğe götürmek için
    mücadele verdiğimdendir,
    eski kabuğun tüylerini yolarken
    doğan umudun kesinliğiyle biliyorum bunları.

    Che Guevara

    40.yıl dönümünde seni anıyoruz...

    anlıntı(http://www.sirince.net/modules.php?name=News&file=print&sid=750)







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.