26-08-2018 / 03.09.2018 Tarihleri Arası Kiralık Araba İle Balkan Turu
Uzun zaman önce yazmayı, hatta şöyle ki bu seyahate bile başlamadan önce yazmayı planladığım yazıyı biraz ertelemiş olsam da sonunda yazmak, yazabilmek içimi rahatlattı Öncelikle bu yazıyı yazma amacım bu seyahate çıkmadan önce çok fazla araştırma yapmaya çalışmış ancak tam istediğim gibi bir sonuca ulaşamamıştım. Bu yüzden de en güncel ve en yakın tarihli bu tarz seyahate çıkan biri olarak yazıya dökmenin bana bir hatıra yazıyı okuyanlara da bir yol gösterici olacağını düşünüyorum. Hemen yazının başında belirtmem gerekiyor ki geziye çıktığımız gün EURO 7.02 üzerinden işlem görmekteydi.
ARNAVUTLUK (26.08.2018)
26/08/2018 Tarihinde Bursa Terminalinden BBUS Sabiha Gökçen otobüsüne binerek İstanbul Sabiha Gökçen havalimanına geldik. BU seyahate 3 arkadaş çıkmıştık. Benim ve bir arkadaşımın sadece el bagajı varken diğer arkadaşımız bavul ile bize katılmıştı. Kısa sayılabilecek bir uçuş süresinden sonra nihayet Tiran Havalimanına vardık. Zaten diğer balkan ülkelerinde de olduğu gibi Tiran Havalimanı küçük bir havalimanıydı. Pasaport kontrolünün hemen sonrasında havalimanı çıkışından önce bir döviz bürosu vardı. Komisyonsuz para bozacağını belirten yazıyı görüp bir miktar Euro – Arnavut Leki değişimi yaptık. Hatta Türk Parası da değiştirebiliyorsunuz. Burada bir parantez açmam gerekiyor. O da; böyle seyahatlerde mutlaka bir kişinin “kasa” görevi yapması makul olacaktır. Örneğin bu gezide arkadaşlarım ile aynı miktarda parayı “havuz sistemi” şeklinde kasaya koyduk. Her harcamayı küçük bir not defterine not ederek yola devam ettik. Ortak tüm harcamalar kasa üzerinden yapılıyordu. Hemen havalimanı pasaport kontrolü sonrası çıkışta havayolu şirketleri ve araç kiralama ofislerinin bulunduğu bankolar mevcuttu. Bu bankalardan neredeyse hepsine tek tek Balkan rotamızı söyleyerek araç kiralamak istediğimizi söyledik. Yaklaşık 10 firmadan yalnızca biri EUROCAR firması ve bir yerel firma belirttiğimiz (Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ) ülkelere araçları ile seyahat edebileceğimizi belirtti. Uzun uzadıya pazarlık ve görüşmeler neticesinde Eurocar firmasının uluslararası firma oluşu ve daha güvenilir olduğunu hissetmemiz üzerine bu firmadan aracımızı kiraladık. Araç kiramız otomatik vites Hyundai Accent Blue idi. Tüm sigorta vs. dahil aracı günlük 40 Euro ya kiraladık. Aracın otomatik oluşu fiyatı arttırmıştı. Ayrıca ileride anlatacağım sebeplerden ötürü kesinlikle ama kesinlikle manuel araç kiralamanızı önermiyorum. Aracı kiraya almadan önce dilersek kredi kartımızdan dilersek nakit olarak belirli bir depozito istediler. Kredi kartı üzerinden depozitoyu, daha doğrusu bloklamaya müsaade edeceğimizi söyleyerek kabul ettik. Şuan tam miktarını hatırlamadığım bir miktarı kredi kartımızdan bloke ettiler. Türkiye’den çıkmadan önce gezeceğimiz yerleri, rotamızı, takip edeceğimiz yolu, konaklayacağımız şehirleri ve buna benzer her şeyi planlamıştık. Dolayısıyla bu program çerçevesinde Ohri’ye doğru yola çıktık. Aracı kullanabilecek durumda olan sadece 2 kişiydik. Ayrıca Vodafone Red tarifeli olan bir arkadaşımın hattını yurtdışı kullanımına açarak Google Maps kullandık. Daha önce okuduğum yorumlarda Google Maps’in yanılttığını işe yaramadığını görmüştüm. Ancak biz 8 gün boyunca Google Maps ile asla ciddi bir sorun ve hata yaşamadık. Yine de internet ve bağlantı problemi olabileceğini düşünerek birimiz telefonuna Türkiye’de çevrimdışı harita indirmişti. Hemen burada çok önemli bir noktaya vurgu yapmam gerekiyor. Balkanlar’da sadece Bosna Hersek’te anlaşmalı iletişim hattımız bulunmamaktadır. O sorunu nasıl aştığımızı Bosna Hersek kısmında sizinle paylaşacağım. Arnavutluk’dan Tiran Havalimanından Ohrid’e giden yol diğer yollara kıyasla otoban sayılabilecek kadar güzel ve manzaralıydı. Dolayısıyla bu süreçte bir sıkıntı yaşamadık. Makedonya sınırına geldiğimizde Arnavutluk’dan çıkış yapıp Makedonya’ya girmeden önce Avrupa geçerliliği olan araç sigortası yaptırmamız gerekiyordu. Hemen sınır girişinde sağda küçük kulübe gibi bir yerde tahmini 15 Euro gibi bir miktar ile sigortamızı yaptırdık. Burada yine bir parantez açarak daha önce başkaları tarafından tecrübe edilmiş olan; farklı bir sınırda tekrar araç sigortası yaptırmak, Arnavutluk plakasından dolayı sınırda sorun yaşamak gibi problemleri yaşamadığımızı söylemek istiyorum.
MAKEDONYA
İlk olarak Ohrid gölünün etrafında bir tur attıktan sonra Skeleton Bones müzesini gezdik. Hemen gölün kenarından olan ve yol üzerinde sol tarafta karşılaşacağınız bu müzeyi gezmenizi tavsiye ederim. Devamında yine daha önce planladığımız noktaları gezdik. Ohrid kalesi, Vevciani gibi bazı yerleri de gezdikten sonra Üsküp’e doğru yola çıktık. Üsküp’de kaleyi ve yine daha önceden belirlediğimiz yerleri gezdik. Makedonya genelince çokça Türkçe bilen var. Bu yüzden burada hiç sıkıntı yaşamayacağınıza inanıyorum. Türk çarşısında karnınızı doyurarak civarları gezmek sizi kendi memleketinizdeymiş hissi verecektir. Tabi en önemli gördüğüm yerlerden biri de Matka Kanyonu. Matka Kanyonu’nu gezmeden geri dönmeyin derim. Tabi ki Matka’ya gitmişken sandal ile tur atmayı ve kanyon gölü kenarında restaurantta bir şeyler içmeyi de ihmal etmeyin. Bir de kaleye girişte Türkçeyi dizilerden öğrenmiş bizi ve Türkleri çok seven bir güvenlik görevlisi abimiz vardı. Umarım hala oradadır. Ve hala bizi seviyordur :)
SIRBİSTAN
Bundan sonraki tüm yolculuklarımızda olacağı gibi Makedonya’dan akşam saatlerinden Sırbistan’a doğru yola koyulduk. Ülkeden çıkışımız çok kolay olsa da Sırbistan’a girişimiz hiç de kolay olmamıştı. Ancak hemen korkuya kapılmayın. Tek yaşadığımız sıkıntı çok fazla sıranın olmasıydı. Yaklaşık 1 saate yakın sınırda kuyruk bekledikten sonra sonunda Sırbistan’a girmiştik. Ve gezimizde yaşayacağımız, birazdan anlatacağım en sinir bozucu durumu tecrübe edecektik. Gece yarısı Sırbistan Niş şehrine giriş yaparak tüm konaklarımızı ayarladığımız AIRBN uygulaması sayesinde evimize yerleşmiştik. Niş’de gece küçük bir tur attık. Sessiz ve sakin bir şehirdi. Evimize gelip dinlendikten sonra sabah tekrar Niş’i gezmek için yola koyulduk. Niş’de Osmanlı’ya dair bir çok şey mevcuttu. Gerçi tüm Balkan ülkelerinde Osmanlı geçmişimize dair hatıralar bizi karşılıyordu. Aracımızı İstanbul kapısı denilen yerin biraz ilerisinde bir bankanın önüne diğer 3 aracın yanına park etmiştik. Bir ara araca yanlarımıza her şehirden çıkışımızda aldığımız erzaklardan almak üzere gittiğimde bir kağıt koymuşlardı. Ama şehirden yakın zamanda ayrılmayı planladığımız için göz ardı ederek gezmeye devam ettik. Yaklaşık 1 saat sonra tekrar aracın bulunduğu yol üzerinden geçerken aracın yerinde olmadığını fark ettim. Civardakilere sorarak fikir almak istedik. Çok fazla İngilizce bilen olmasa da bankada ki bir kadın sayesinde taksiye bindik ve aracımızın çekildiği otoparka gittik. Asıl büyük hayal kırıklığını burada yaşayacaktık. Yaklaşık 100 Avronun üzerinde bir ceza ödeyerek, üzerine de bir miktar rüşvet vererek aracımızı geri alabildik. Ardından Niş’de Osmanlı döneminde isyan eden ve sıkıştıkları yerde kendilerini öldüren isyancıların kellelerinden oluşan “Skull Tower”ı yani kafatası kulesini ziyaret ettik. Niş’de yaşadığımız bu hayal kırıklığı ve talihsizliğinin etkisiyle aracımızı Belgrad’a doğru yola koyulduk. Niş – Belgrad yolu gezdiğimiz Balkan rotasına kıyasla gayet güzeldi. Hatta bu rota içerisindeki en güzel yol sayılırdı. Yol üzerinde Bayburtlular Lokantası gördüğümüz için durduk ve Türk yemeği yiyeceğimiz için sevindik. 3 tepsi az çorba, az pilavüstü kuru fasulyeye 25 Euro para ödedik. Orada o tabelayı görüp girmek isteyen arkadaşlara buradan belirtmek isterim. Akşam saatlerinde Belgrad’a vardığımız da Airbn üzerinden bulduğumuz evimize yerleşerek aracımızı yol üzerindeki park alanlarına park ettik. Bir sonraki gün Belgrad’da gezilecek yerleri gezdik. Bunların başında Kniez Mihaliova Caddesi, Kalemagdan ve Belgrad Kalesi gibi yerler vardı. Tabiki bunun yanı sıra Nikola Tesla müzesini de gezme fırsatı bulduk. Belgrad Balkanların Avrupa’sı denilebilecek yapılara sahip bir yer. Gerek mimari gerekse şehrin görüntüsü çerçevesinde bunu dile getiriyorum. Osmanlı’dan kalma birkaç eser hala ayakta duruyor. Örneğin; Belgrad Bayraklı camii şehirdeki tek minareli camii. Yine Kniez Mihaliova caddesinde Osmanlı zamanında üç adet olan ancak şimdi sadece bir adet ayakta olan çeşme de bunlardan biri. Son olarak Sırbistan’da dikkat edilmesi gereken en önemli konu trafik kuralları ve park yerleridir. Eğer özel aracınız ile seyahat edecekseniz Sırbistan’da park ettiğiniz yere ve trafik kurallarına mutlaka riayete ediniz.
BOSNA HERSEK
2 akşam kaldığımız Belgrad sonrasında yine her zamanki gibi gece yola çıkarak Saraybosna’ya doğru yola koyulduk. Balkan rotamızda anlaşmalı telefon hattı olmayan tek ülke Bosna Hersek’ti. Bu yüzden amacımız Bosna sınırından girdiğimiz anda bir benzinlikten hat almaktı. Belgrad Saraybosna yolu yine beklendiği gibi kötü bir yoldu. Yani şöyle ki Sırbistan’dan çıkana kadar ki kısım vasatın üzerinde olsa da Bosna Hersek’e girdiğimiz andan itibaren yol baya kötü bir hal almıştı. Zifiri karanlık, dağın etekleri ve sis bizi bekliyordu. Bosna Hersek ülkesine Sırp Cumhuriyeti diye adlandırılan yerden giriş yaptık. Sırbistan – Bosna Hersek arası üç adet yol gösteriyordu Google Maps. Biz o dönemde bize tavsiye ettikleri bir yolu tercih ettik. Ancak ortalama 5-6 saat arası bir yolculuk ile Belgrad’dan Saraybosna’ya ulaştık. Tüm yolculuklarımız daha önce de söylediğim geceydi. Bizim için bu aslında ürkütücü olduğu zamanlarda oldu. Bunun sebebi ise yolların dağlık, kötü olmasıydı. Tavsiyem eğer mecbur değilseniz gece yolculuk yapmayın. Ayrıca uzun süreli bir yolculuk olacaksa tek şoför olarak yolculuk yapmak zor olacaktır, tavsiye etmem. Gece yarısı sabaha karşı Saraybosna’ya varmıştık. Saraybosna’da daha önceden tanışmış olduğumuz bir arkadaşımızda konaklayacak, misafir olacaktık. Sabaha karşı iyice sessizleşen şehirde küçük bir tur attıktan sonra eve geçip istirahat ettik. Sabahında şehir merkezi, Başçarşı, Latin Köprüsü, Morica Han, Aliya İzzetbegoviç Kabri, Sebil gibi simge yerleri ziyaret ettik. Bir sonraki gün ise Travnik’e giderek tarihi travnik kalesinde şehri izleme imkanı yakaladık. Aynı günün akşamında ise Mostar’a doğru yola çıktık. Akşam saatlerinde vardığımız Mostar’da köprüyü izlemek, Mostar çarşısında dolaşmak insana huzur veren cinsten mutlu ediyordu bizi. Mostar’a yakın olan daha önceki seyahatlerimde gezmiş olduğum Blagay Tekkesi (Alperenler Tekkesi) ve Poçitel Türk Köyünü ise bu seyahatimizden saatin geç olmasından dolayı ne yazık ki pas geçmiştik. Ve nihayet 8 günlük gezimizin son durağa sayılacak Karadağ’a doğru yola koyulduğumuzda saatler gece yarısına gelmekteydi.
KARADAĞ
Kotor’a vardığımızda yine Airbn üzerinden bulduğumuz eve varmıştık. Geceyi araç ile Kotor – Budva arasında küçük bir tur atıp dinlenerek geçirdik. Bu arada Kotor’a geçerken rotaya geç kaldığımızdan dolayı sınırdan sonra devamında arabalı feribot kullanarak geçtik. Ancak, daha önceki planımızda gölün etrafından “Perast”ı da dolaşarak gitme vardı ve genelde o şekilde tavsiye ediliyor. Biz geç kaldığımız için bu rotayı takip edemedik. Kotor ve Budva’da toplamda 2 gece konakladık. Bu süre zarfında Kotor “Old Town”ı gezme fırsatımız oldu. Kaleye çıkmadık ancak vaktiniz varsa mutlaka tavsiye ederim. Gündüz 07.00’den önce çıkarsanız ücretsiz ancak o saatten sonra ne yazık ki ücret ödemeniz gerekiyor. Ben tavsiye ederim ve bir sonraki seyahatimde de kaleye çıkmak istiyorum. Kotor ve Budva aslında tamamen turizm ve eğlence üzerine kurulmuş kentler desem yalan olmaz. Gece hayatına ve eğlenceye merakınız varsa buralar tam size göre olacaktır. Diğer bir konu da “Old Town” ları gezerken çokça Türk işletmesine rastlayacağınızı söyleyebilirim. Kotor “Old Town” sokakları bir labirent gibi sizi alıp farklı medeniyetlere götüreceğinden emin olabilirsiniz. Kotor ve Budva’da kısa bir gezintiden sonra ikinci günümüzün gecesinde Tiran’a doğru yola çıkmıştık. Bu rotamızdaki sonra duraktı. 8.günü geride bırakıyorduk.
ARNAVUTLUK (DÖNÜŞ) (03.09.2018)
Balkanların yollarına olan sözüm burada da beni şaşırtmadı. Budva üzerinden Podgorica’yı es geçerek sahilden Tiran’a ulaştık. Arnavutluk’a girişten itibaren Arnavutluk’un trafiğini, köstebek yuvasına dönmüş yollarını, karanlık otoban benzeri yollarını gördük. Arnavutluk’da özellikle aracınızı dikkatli kullanmanızda fayda görüyorum. Arnavutluk’ta yaşadığımız ilginç bir olayı da şu şekilde açıklayayım. Airbn üzerinden kiraladığımız eve gitmek üzere şehir içerisinde yola koyulduğumuzda oldukça kötü yollar ile ara sokaklar ile karşılaştık. Belirtilen adrese vardığımızda ise sokakta 5-6 genç bulduk. Onlara evi sorduk çünkü Airbn üzerinden paramız hesabımızdan çekildiği halde mesajlarımıza cevap verilmiyordu. Çocuklardan biri bu ev bana ait ancak ben herhangi bir kiralama onayı vermedim tarzı şeyler söyledi. Uzun bir konuşma ve küçük bir tartışma sonrasında çocuk “babam ile konuşmam gerekiyor” dedi. Sonrasında 2 arkadaşım yaşadıkları eve gitti bende aracın başında bekledim. Bir şeylerin ters gittiği belliydi. Neyse ki kısa bir bekleme ve konuşmadan sonra çocuğun babası da ikna oldu. Aslında bastırmasak bizleri o gece kabul etmeyecek ve paramız da hesabımızdan her halükarda kesilmiş olacaktı. Neyse ki sorunu hallettik ve güzel bir dairede kaldık. Rotamız üzerindeki bence en ucuz ve en güzel evlerden biriydi diye düşünüyorum. Gece İskenderiye meydanını ve merkezde belirli 3-5 yeri gezdikten sonra sabah havalimanına yoğun bir yağmur yağışı ile ulaştık. Rotamız burada son bulmuştu. 8 günlük “araçla balkan seyahatimizi” bitirmiş güzel anıları zihnimize eklemiştik.
NOT: Yazımın içerisinde bazı önemli noktalara değindim ve belirttim. Ancak yine de mutlaka es geçtiğim unuttuğum noktalar olabilir. Böyle bir seyahat planlayan olursa ve şüpheleri, soruları olursa benimle behlulbesen@gmail.com üzerinden iletişime geçebilir.