|
Vodafone’dan Dijital Devrim için Fiber Reformu Çağrısı (sektörel)



-
-
@Ö1f1
-
Merhaba hocam,
Konuyu okudum. Vodafone'a bu konuda katıldığım ve katılmadığım konular var. Öncelikle katıldığım kısımdan başlayayım. Ben Telekom'un imtiyazıyla mobil operatörlerin imtiyazının eş zamanlı olarak yapılmasını faydalı buluyorum, bu dönem için gerçekleşmesi mümkün değil ancak gelecek dönemlerde yapılacak imtiyaz yenileme süreçlerinin eş zamanlı hale getirilmesi bence de faydalı olacaktır.
Başlayalım katılmadığım konulara. Öncelikle yine her zaman olduğu gibi Ortak Altyapı Şirketi ve Openreach modeli tekrarlanmış. Evet bence de imtyiaz yenilenme süreci adil olmalı ancak adil olması içib tarafların dürüst ve içten pazarlıklı olmaması da gerekiyor. Biraz sert bir ifade olacak ancak kabul etmek gerekiyor, yaklaşık on senedir Telekom haricindeki oyuncuların Ortak Altyapı taleplerinin altında Telekom'un büyük altyapısına bedelsiz veya kayda değer olmayan bedellerle erişmek hatta konmaktan başka bir gaye var mı? Bu modelleri savunanların öncelikle cevaplaması gereken bir soru var:
"Fibere son on yılda rakiplerinin 4 misli yatırım yapmış olan Telekom'u neden yatırım yaptığı için cezalandırıyoruz?"
Bunu rahat anlaşılması için şöyle örnekleyebiliriz. "Turkcell mobil altyapısını Telekom ve Vodafone'la birleştirme fikrine ne der?"
2016'da Turkcell, Vodafone ve Turksat Ortak Altyapı Şirketi'ni kurdular amaçları Türk Telekom'u da dahil ederek Openreach benzeri şekilde faaliyet gösterecek, altyapı yatırımlarını yapacak bir şirket kurmaktı, tabi ki şirketler ellerindeki altyapıyı da bu yeni şirkete devredeceklerdi. Telekom OAŞ'a katılmayı reddetti. Peki madem bu kadar mantıklıydı OAŞ neden hiç bir zaman faaliyete geçmedi? Ee Telekom katılmayınca kaba tabirle topun ağzına gelmek hoş olmadı değil mi?
Benim bu konuda yıllardır görüşüm net. Ortadaki ortak altyapı talepleri iyi niyetli değil. Mevcut talep ve çözüm önerileri sadece Telekom'un altyapısını kanun zoruyla bedavaya kullanmayı amaçlıyor. Peki Telekom o zaman neden yıllarca altyapısına yatırım yaptı? Yapmaz kar yazardı birleşmesi doğru ise. Çünkü bir tarafta 450 bin km'lik bir altyapı var diğer tarafta 120 bin km'lik altyapı var. Adalet bunun neresinde? Haliyle şirketlerin taleplerinin iyi niyetli olmadığı, şark kurnazı mantığıyla hareket edilen bir ortamda ne konuşulp ne karar alınabilecek?
Diğer bir konu da altyapıda rekabetin bitirlmesinin riskleri üzerine. Altyapıda fiili bir tekel şirket (Ortak Altyapı Şirketi) oluşturmak altyapı yatırımlarını yavaşlatacaktır çünkü tüm şirketler aynı altyapıya erişeceği için yeni yatırımın şirketlerin satışına olan pozitif ilişki bozulacaktır. Yani telco'lar satışlarını artırabilmek için daha fazla yatırım yapma hevesi içinde olmayacaklardir. Çünkü bugün satışlarınızı arttırmanın yolu müşterilere yeni altyapılar kurarak bu altyapı üzerinden abone kazanmakla mümkün (yeni satışlar için), altyapınız olmazsa abone de kazanmazsınız haliyle, olmayan bir şey satılamaz. Ancak altyapıyı tekel haline getirdiğiniz zaman artık rekabeti sadece servis düzeyinde yapıyorsunuz ve rakiplerinizle aynı altyapıyı da kullandığınız için servisin teknik niteliği üzerinde rekabet gücünüz yok oluyor yani tüm telco'lar tüketiciye aynı düz tabirle aynı hızı sunabilecek hale geliyor, altyapı büyüse bile bu size bir rekabet avantajı sağlamayacak, peki böyle bir ortamda telco olsanız Ortak Altyapı Şirketi'nin yatırım yapıp şebekeyi büyütmesini ister misiniz? Kar yazmak varken neden yatırım yapasınız ki?
Bu konu ele alınırken unutulmaması gereken bir nokta var. Şirketler altyapı yatırımlarını tüketiciler daha nitelikli servislere erişebilsin diye değil, sadece rekabet etmek zorunda oldukları için yapıyorlar. Eğer rekabet olmazsa yani tehdit olmazsa yeni yatırım yapmak için sebep de olmaz.
Altyapıda rekabetin bir yan etkisi var tabi ki: "mükerrer altyapı" Bunu altyapıda rekabeti yok etmeden bitirmek zor. Ara çözümler ise yok değil. Bu da lokal seviyede telco'ların işbirlikleri ile olabilir tabi bu da yapılacak atırıma eşit yükümlülük ve sahipliğin ise bir tarafına legine olmasıyla mümkün. Bu kapsamda 2018'de "Türk Modeli" çıktı. Türk Modeli'nin çalışma mantığı bundan ibaret. İki şirket yatırım yapıyor, yatırım maliyetini müştereken üstleniyorlar, altyapı şirketlerden birisine ait oluyor, atlyapının mülkiyetine sahip olmayan şirket yatırıma sağladığı maddi katkı karşılığında kurulan altyapıyı belirli bir süre boyunca ücretsiz bedelle kiralayarak kullanabiliyordu. Türk Telekom ve Vodafone bu modeli Ankara'da denedi ancak ne çıktı, sonuçtan taraflar memnun oldu mu bilmiyorum ancak şuan gündemde Türk Modeli ile yatırımlar bulunmadığına göre herkes tamamen tatmin olmamış diyebiliriz.
Son olarak eklemek istediğim bir kısım var. Vodafone'un bületninde bahsedilen Openreach modeli (Openreach'i onlar telaffuz etmiyorlar tabi ki) tam olarak yukarıda anlattığımın aksine Ortak Altyapı Şirketi modeliyle aynı değil, ufak bir farkı var. Openreach, Birleşik Krallık'ta düzenleyici otorite Ofcom'un direktifiyle kurulmuş mülkiyeti tamamen BT'ye (British Telecom) ait olan işi altyapı yatırımı yapmak olan bir şirket. BT ve diğer telco'lar Openreach'in altyapısını kullanıyorlar Kablo TV şebekesi haricinde. Peki Birleşik Krallık'ta ne oldu? Openreach modeli Vodafone'un bu bültendeki iddiasının aksine altyapıya yeterince ve efektif nitelikle yatırım yapılmasını engelledi. Birleşik Krallık fiber yatırımlarında hem nitelik hem de nicelik bazında Avrupa'da çok geri kaldı. Hatta BT bu yüzden tarihi yanlış hatırlamıyorsam 2019'da 2026'ya kadar sürecek ve 26 milyon homepass'e ulaşacak 15 Milyar GBP'lik bir yatırım planı hazırlamak zorunda kaldı. Bu gerçekten çok ağır bir mali yük. Çünkü siz altyapı yatırımlarını tek bir şirkete havale ettiğiniz zaman aslında kamu tekelini alıp özel sermaye tekeli halinde getiriyorsunuz ve arad muhteşem bir fark oluşturuyorsunuz, kamu tekeli yatırımlarını kamu yararı gözeterek yaparken bu tekeli özel sermayeye devrettiğiniz zaman özel sermaye de haliyle yatırımda kanuni zorlamara rağmen öncelikle ticari faydayı gözetiyor. Tabi buradan telco yatırımlarının kamu tekelinde olması gerektiğini savunduğum da zannedilmesin, buna asla taraftar değilim. Gelelim bize, Türkiye'de telekom sektöründe tekel kaldırıldıktan sonra ardından Telekom'un özelleştirilmesiyle birlikte zaten Telekom'un servis tarafı ile altyapı tarafı iki ayrı şirkete bölündü. Türk Telekom ve TTNET. TTNET de aynı diğer Servis Sağlayıcılar gibi Türk Telekom'un toptan müşterisi, Türk Telekom'dan toptan alıyor ve satıyor diğerleri gibi. Hatta pazarda rekabetin tesisi için TTNET'e negatif ayrımcı fiyat politikası izledi senelerde Türk Telekom. Türk Telekom zaten altyapısını toptan seviyede dileyen müşterilerine sunmakla mükellef. Parasını veren bu altyapıdan zaten faydalanabiliyor, bu Telekom'un inisiyatifine bırakılmış bir konu değil zaten. Sadece Türkiye'de Türk Telekom'un tekel pozisyonu da kaldırılldığı için dileyen kendi yatırımı da yapabiliyor. Eğer Telekom'un tekeli kaldırılmamış olsaydı yani altyapıda rekabet bulunmasaydı emin olun şuan Türkiye'nin fiber varlığı çok daha az olacaktı.
Yani uzun lafın kısası altyapıda rekabet olmadan yatırım olmaz. Bunu herkes kabullenmeli. Kabullenemeyenler kendilerine şu soruyu sormalılar "Turkcell 2007'de fiberde yatırıma girişmeseydi Telekom bu kadar çok yatırım yapar mıydı fibere?"
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ö1f1 -- 27 Temmuz 2024; 2:44:0 >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X