Şimdi Ara

VW POLO V KULÜBÜ 'BÜYÜKSÜN' (29. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
4 Misafir (3 Mobil) - 1 Masaüstü3 Mobil
5 sn
10.280
Cevap
58
Favori
1.058.425
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2728293031
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • @Elansar 77 body gerçekten çok yakışmış.Jantlarda süper.Aracın 17 olması ne gibi eksiler doğuruyor.Birde body nerden ve kaça aldın ? Bende hala polo mu opel astra classic mi karar veremedim.Yılbaşını bekleyeceğim.Vw fiyatlara zam yapmasydı sipariş verecektim.
  • @Calik

    Ben ne makine mühendisiyim, ne Taşıt Tekniği konusunda uzman. Artık ikisi de olmadığım için oldukça mutluyum. Ancak bunları söyleme ihtiyacınız, diğer insanların yorumlarına yaklaşım tarzınız ve VW, F1 gibi konularda yaptığınız ilginç yorumlardan anlıyorum ki biz boşuna konuşuyoruz. Sizin bakış açınızdan karınca gibi görünüyor olmamıza ve yazdığım cevapların size hiçbir katkı sağlamayacağını düşünmeme rağmen bunları yazma gereği duydum kendimde. Bazı şeyleri kendiniz üretmek karlı iken bazılarını dışardan almak karlı olabilir, konusuna ve durumuna göre değişir bu. F1'de Toyota neden başarılı olamamıştır bilemem ancak Mercedes ve BMW'nin de sürekli başarılı olamamalarına da bir açıklama getirirseniz Toyota konusuna da açıklık gelecektir. Ayrıca VW ve Porsche konularında biraz daha araştırma yapmanızı öneriyorum, çünkü gerek hisse edinme sıraları, gerek nedenleri ve gerekse de firmalar arasındaki ilişkiler konusunda yanlış bilgileriniz olduğunu düşünüyorum. Ve yaptığınız yorumlar öyle yerlere gidiyor ki makineler konusunda erişilemez noktada gördüğünüz insanları işletme, ekonomi ve pazarlama gibi konularda sınıfta bıraktınız. Toyota sadece taklit ettiği ve beklediği için bu adamlardan daha fazla araba satıyorsa veya ekonomik olarak daha öne çıkıyorsa, bu bahsettiğiniz insan ötesi markaların yöneticileri, pazarlama birimleri vs. toptan istifa etmelidir. Dediğim gibi sizin düşünceleriniz ancak kendinizi bağlar, benim düşüncelerim de beni. Polo V sevenleri de bundan böyle Polo V dışındaki yorumlarım dışında rahatsız etmemeye özen göstereceğim.

    Saygılar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: meke

    "İyi araba" tanımı ile ortada buluştuk. Gerçi bu durum da "neye göre iyi?" polemiğine dönüşebilir

    Mercedes gerçekten iyi araba yapıyor. Yeni E serisi, hele ki cabrio modeli ile çifte kavrulmuş ayarında bir araç.

    D sınıfı araç satın almamda Alman arabası almaya karar vermem ancak yıldız sahibi olmaktan kendimi uzak görmem sebebiyle Passat almışlığım da vardır


    :)
    Evet buluştuk. İstisnalar kaideyi bozmaz kuralı ile, binek araçlar için:

    Sorunsuzluk kriteri olanlar, A noktasından B noktasına gitmek isteyenler: Hyundai > Japon (mümkünse TOYOTA) seçeneklerinden biri

    Nispeten ucuz ve kabul edilebilir bir araba arayanlar: VW

    Gerçek bir araba isteyenler: Mercedes (fiyat problem değil ise)

    genel sınıflandırması yapılabilir.

    Bu sınıflandırmada BMW nin hakkı yeniyor gibi gözükebilir. Çünkü Mercedes'e ürünler bazında birebir eşlik etmeye çalışan (S sınıfına karşı 7 serisini belli bir zamandan beri üretebilen, 5 serisi ile E sınıfında daima referans yol tutuşu verebilen) ve bunu ilk başarabilen firmadır kendisi. Yakın zamanda, VW grubu da AUDI ile S serisi için bir ürün öne sürmeye çalışıyor (alakası yok ama cüret etmesi bile saygıdeğer). BMW, VW den her yönüyle daha iyidir ama fiyatı da Mercedes e yakın olduğu için yukarıdaki sıralamaya koymadım. Yoksa BMW ye saygı ve sevgim daimdir.

    Bunların dışındaki firmalar birbirinden farklılıklar göstermekle birlikte, ayrı bir grup olup, onlar arasında hangisinin seçileceği, zevkler ve renkler tartışılmaz şeklinde olabilir.

    Düzeyli tartışmanız için ben de teşekkür ederim, memnun oldum. Umarım takip eden arkadaşlara da bir fikir verebilmiş ve onları sıkmamışızdır. Herkese sabrı ve anlayışı için ayrıca teşekkür ederim.

    Saygılarımla,

    İstisnaya bir örnek: VW, Transporter ile Mercedes e minibüs sınıfında meydan okuyabiliyor. Birbirine çok yakın olmakla birlikte muhtemelen Transporter, VITO dan daha iyi bir araç.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: leylek1983

    @Calik

    Ben ne makine mühendisiyim, ne Taşıt Tekniği konusunda uzman. Artık ikisi de olmadığım için oldukça mutluyum. Ancak bunları söyleme ihtiyacınız, diğer insanların yorumlarına yaklaşım tarzınız ve VW, F1 gibi konularda yaptığınız ilginç yorumlardan anlıyorum ki biz boşuna konuşuyoruz. Sizin bakış açınızdan karınca gibi görünüyor olmamıza ve yazdığım cevapların size hiçbir katkı sağlamayacağını düşünmeme rağmen bunları yazma gereği duydum kendimde. Bazı şeyleri kendiniz üretmek karlı iken bazılarını dışardan almak karlı olabilir, konusuna ve durumuna göre değişir bu. F1'de Toyota neden başarılı olamamıştır bilemem ancak Mercedes ve BMW'nin de sürekli başarılı olamamalarına da bir açıklama getirirseniz Toyota konusuna da açıklık gelecektir. Ayrıca VW ve Porsche konularında biraz daha araştırma yapmanızı öneriyorum, çünkü gerek hisse edinme sıraları, gerek nedenleri ve gerekse de firmalar arasındaki ilişkiler konusunda yanlış bilgileriniz olduğunu düşünüyorum. Ve yaptığınız yorumlar öyle yerlere gidiyor ki makineler konusunda erişilemez noktada gördüğünüz insanları işletme, ekonomi ve pazarlama gibi konularda sınıfta bıraktınız. Toyota sadece taklit ettiği ve beklediği için bu adamlardan daha fazla araba satıyorsa veya ekonomik olarak daha öne çıkıyorsa, bu bahsettiğiniz insan ötesi markaların yöneticileri, pazarlama birimleri vs. toptan istifa etmelidir. Dediğim gibi sizin düşünceleriniz ancak kendinizi bağlar, benim düşüncelerim de beni. Polo V sevenleri de bundan böyle Polo V dışındaki yorumlarım dışında rahatsız etmemeye özen göstereceğim.

    Saygılar.


    Sn. leylek1983,
    Ben bildiğimi düşündüğüm bir konuda elimden geldiğince fikir vermeye çalıştım, kendi yorumlarımı da kattım.

    Sizin baştan beri şikayet ettiğiniz "somut örnekler ve nedenler olmalı" konusuna da yukarıdaki yazılarda bazı örnekler var. Somut bir liste koydum. Liste çok uzun, bir seferde okuyunca çok önemsemeyebilir veya anlamayabilirsiniz. Fikir vermesi açısından koydum.

    Ben hiç kimseyi farklı bir seviyede görmek istemem. Öyle bir algılama olmuş ise özür diliyorum sizden ve alınanlardan.

    Sizden ve diğer arkadaşlardan da bir fikrimi pekiştirdim: "Günümüz müşteri kitlesinin öncelikleri ve algılamalarının eskiye oranla nasıl ve ne oranda değiştiğini"

    Mercedes, BMW, TOYOTA nın F1 deki başarısızlık sebebi elbette "bilememek". Nasıl yapacaklarını bilemiyorlar ve zamana ihtiyaçları var. Motor verdikleri firmalar bile onları geçiyor. Mclaren Mercedes örneğin. Mclaren şasi yapmasını iyi biliyor ve çok köklü bir firma. RedBull içecek firması? Ne alaka değil mi? İsmi yeni ama çalışanlarına ve ekibe bakın. TOYOTA tüm imkanlarına rağmen başaramadı. BMW neden başaramadı bilmiyorum. Ne kadar bütçe ayırdı, ne yaptı fikrim yok. Mercedes in ısrar ederse başaracağını düşünüyorum. Bekleyip göreceğiz. Üreticinin bilgi ve tecrübesi en önemli iki şeydir iyi bir arabada. Baştan beri bunu söylüyorum. O yüzden geleneği olan firmalar, o firmaların da bazı ürünleri Mercedes E, BMW 5, VW GOLF vs. rakiplerinden çok farklıdırlar.

    VW ve PORSCHE konusundaki yazımda ısrarlıyım.

    Pazarlamacılar ile biz mühendisler hiç hazzetmeyiz ne yalan söyleyeyim :) Pazarlama birimleri istifa mı eder, yoksa mühendisleri Fransız usulü araba yapmaya mı ikna eder, yoksa sizi mi ikna eder bilemiyorum :))

    selamlar,




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sktem

    @Elansar 77 body gerçekten çok yakışmış.Jantlarda süper.Aracın 17 olması ne gibi eksiler doğuruyor.Birde body nerden ve kaça aldın ? Bende hala polo mu opel astra classic mi karar veremedim.Yılbaşını bekleyeceğim.Vw fiyatlara zam yapmasydı sipariş verecektim.


    Merhaba,
    Teşekkürler.

    17 olması az biraz da olsa benzin de fark yarattı, onun dışında zıplama tarzı olumsuz sorun yaşamadım.
    body kit ve jant 5000tl yi geçti.
    Uzayoto tarafından Rieger body kit, Almanya' dan özel sipariş ile geldi ve plastiktir.
  • sayın @Calık ve @meke,

    kalite konusundaki yorumlarınıza bende katkıda bulunmak isterim, "iyi araba" tanımlarına yada "neye göre iyi" sorularına yanıt arayalım.

    Önce basitce, kalite "amacına uygunluk (fitness for purpose)" olarak tanımlandığı gibi niteliği son ürünün amacına uygunluğunu yada bunu aşması ile belirlenir.
    Son ürünün kalitesi tasarımına uygunluk derecesi yada bunu aşmasıyla "iyi yada kötü yada mükemmel" olarak ifade edilir. Mühendislik kabaca soyutu (tasarım/elle tutulmuyor) somuta (son ürün) dönüstürmeye yöneliktir ve çeşitli yöntem ve metodolojileri içerir. Tasarımın niteliği son ürünün niteliğinde belirleyici olur. Bir ürünün kalitesi tasarımına uygunluğu ile ölçülüyorsa sorumuz tasarımın kalitesi neye göre ölçülür olmalıdır. Tasarımın arkasında "konsepti/kavramı" yatar ve ölçütümüz tasarımın konseptine ne kadar uygunlugudur. Tasarım oluşturmak için çeşitli metodolojiler varken, konsept oluşturmak çok farklı disiplinler gerektirdiğinden henüz metodolojilerle desteklenemiyor, akademik çevrelerde "Conceptual Engineering" kelimeleri telaffuz edilip sanayide çeşitli taktik ve yöntemler kullanılsada konsept oluşturmak için henüz bildiğim endüstri standardı kabul edilmiş bir metodoloji yok ve sorunsalimiz burda birazda.

    "iyi araba" yada "ucuz/pahalı araba" yı belirleyen kıstaslara yanıt arıyorsak bir arabanın oluşum süreclerini betimleyelim. Kompleks ve çok katmanlı bir süreç olduğundan özet bir betimleme olsun. Öncelikle tasarıma işik tutup done verecek bir konsept farklı disiplinlerin katkılarıyla oluşturulur. Konsepti oluştururken girdilerimiz (input ) ve engellerimiz (constraint) vardır. Girdilerimizden bazıları hedef segment teki alıcıların arabadan beklentileri engellerimizden bazıları ise hedef segmentteki alıcıların satınalabilme yetenekleri ( cüzdan yada kart çıkarabilmeyi kastetmedim) ve üretim ve teknolojik maliyetlerdir. Tasarıma ışık tutacak kavramı da bu girdi ve engeller arasında kurulan dengeler sonucunda basitçe örnekleyelim: " 110 km hızla 4 kişilik bir ailenin tüm eğlence yada iş amaçlı ulaşım gereksinimini güvenilirlikle, sorunsuzca , konforla , emniyetle karşılayacak, firmaya rekabette üstünlük sağlayacak estetik ve teknolojik yenilik ve özelliklere sahip hedef ailenin kolayca satın alabileceği ve en az maliyetle en kısa sürede üretilebilecek bir araba" . Bu örnek farklı girdi ve engel varvasyonlarıyla çok farklı olarak ucuz yada pahalı araba olarak azaltılıp çoğaltılabilir. Her üreticinin hedef segmenti analizi bu analizin tercümesi ve kavram oluşturacak "tasarım felsefesi" farklıdır, bu felsefe ise halk arasında "japon/alman/amerikan" olarak telaffuz edilir. Sayılan 106 maddelik özelliklerin bir markada olup bir başkasında olmayişi bu tasarım felsefesinin ve tasarımdaki engellerin varlığı yada yokluğunun sonucu olabilir.

    Bir başka konuda VW nin halk arabası olup olmadığı tartışılıyor. Dinsel ve coğrafyasal farklılılkardan 50 milyon insanın ölümüne sebeb olmuş bir şahıs tarafından (ne kadar dahidir yada aptaldır tartışmıyorum), Porsche a verilen konsept donesi " 2 yetişkin ve 3 çocuğu 100 km hızda taşıyabilecek basit bir araçtı" ve kaplumbağa böyle doğdu. Ders kitaplarında ( TQM/QA) kaplumbagaların sorunsuz ve güvenilir olarak bilinmesinin nedeni aracı üretmenin basitliği ve fazla olmayan komponent sayısı olarak örnek verilir.

    Aklıma ilk gelen ve iyi tasarım saydığım örneklerden vermek isterim:

    1963 model bir vosvos un cam yıkama silecek su pompası yoktur. Suyu püskürtmek için gereken basınç ön bagajdaki yedek lastikten sağlanır ve kullanıcı kitabında stepneye bu yüzden daha fazla hava basılması önerilir.
    1983 model mini bir stationwagon u andıran Polo C (gümrüğe terkettiğim araçtan başka TR de hiç rastlamadım) aracın takım cantasında bir anahtar ve tornavida vardır ve bu 2 aletin sürücü tarafından servis edilebilecek herşeye yeterli geldiğini hayretle görürsünüz. Bu aracın cok temiz örnekleri hala bol miktarda avrupa yollarındadır, olası bir nedeni aracın değil ABSli,değil hidrolikli ama mekanik bir fren sistemine sahip olup, sürücüsünü temkinli kullanışsa yöneltmeside olabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: maxlibertas

    sayın @Calık ve @meke,

    kalite konusundaki yorumlarınıza bende katkıda bulunmak isterim, "iyi araba" tanımlarına yada "neye göre iyi" sorularına yanıt arayalım.

    Önce basitce, kalite "amacına uygunluk (fitness for purpose)" olarak tanımlandığı gibi niteliği son ürünün amacına uygunluğunu yada bunu aşması ile belirlenir.
    Son ürünün kalitesi tasarımına uygunluk derecesi yada bunu aşmasıyla "iyi yada kötü yada mükemmel" olarak ifade edilir. Mühendislik kabaca soyutu (tasarım/elle tutulmuyor) somuta (son ürün) dönüstürmeye yöneliktir ve çeşitli yöntem ve metodolojileri içerir. Tasarımın niteliği son ürünün niteliğinde belirleyici olur. Bir ürünün kalitesi tasarımına uygunluğu ile ölçülüyorsa sorumuz tasarımın kalitesi neye göre ölçülür olmalıdır. Tasarımın arkasında "konsepti/kavramı" yatar ve ölçütümüz tasarımın konseptine ne kadar uygunlugudur. Tasarım oluşturmak için çeşitli metodolojiler varken, konsept oluşturmak çok farklı disiplinler gerektirdiğinden henüz metodolojilerle desteklenemiyor, akademik çevrelerde "Conceptual Engineering" kelimeleri telaffuz edilip sanayide çeşitli taktik ve yöntemler kullanılsada konsept oluşturmak için henüz bildiğim endüstri standardı kabul edilmiş bir metodoloji yok ve sorunsalimiz burda birazda.

    "iyi araba" yada "ucuz/pahalı araba" yı belirleyen kıstaslara yanıt arıyorsak bir arabanın oluşum süreclerini betimleyelim. Kompleks ve çok katmanlı bir süreç olduğundan özet bir betimleme olsun. Öncelikle tasarıma işik tutup done verecek bir konsept farklı disiplinlerin katkılarıyla oluşturulur. Konsepti oluştururken girdilerimiz (input ) ve engellerimiz (constraint) vardır. Girdilerimizden bazıları hedef segment teki alıcıların arabadan beklentileri engellerimizden bazıları ise hedef segmentteki alıcıların satınalabilme yetenekleri ( cüzdan yada kart çıkarabilmeyi kastetmedim) ve üretim ve teknolojik maliyetlerdir. Tasarıma ışık tutacak kavramı da bu girdi ve engeller arasında kurulan dengeler sonucunda basitçe örnekleyelim: " 110 km hızla 4 kişilik bir ailenin tüm eğlence yada iş amaçlı ulaşım gereksinimini güvenilirlikle, sorunsuzca , konforla , emniyetle karşılayacak, firmaya rekabette üstünlük sağlayacak estetik ve teknolojik yenilik ve özelliklere sahip hedef ailenin kolayca satın alabileceği ve en az maliyetle en kısa sürede üretilebilecek bir araba" . Bu örnek farklı girdi ve engel varvasyonlarıyla çok farklı olarak ucuz yada pahalı araba olarak azaltılıp çoğaltılabilir. Her üreticinin hedef segmenti analizi bu analizin tercümesi ve kavram oluşturacak "tasarım felsefesi" farklıdır, bu felsefe ise halk arasında "japon/alman/amerikan" olarak telaffuz edilir. Sayılan 106 maddelik özelliklerin bir markada olup bir başkasında olmayişi bu tasarım felsefesinin ve tasarımdaki engellerin varlığı yada yokluğunun sonucu olabilir.



    Merhaba maxlibertas,
    kalite konusunu benden çok daha iyi ifade etmişsiniz, ama temelde Calis ile tartıştığımız, sonrasında kendisi ile uzlaştığımız konu tam da budur.

    Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (www.tmme.org.tr) Tüketici araştırmasının baz aldığı iki kriteri alt kısma kopyaladım.
    Araçlar için algılanan kalite ve algılanan değer kavramları sanki tartıştığımız konuya daha iyi uyar gibi düşünüyorum.

    quote:

    Algılanan Kalite
    TMME tarafından ölçülen tüm şirketler ve sektörlerde, müşteri memnuniyeti üzerinde en çok etkisi olan unsur algılanan kalitedir.
    Algılanan Kalite değişkeni için; müşterilerin satın alma sonrasında mal ve hizmetlerin kalitesi ile ilgili „genel‟ ve „ihtiyacı karşılama‟ ve „güvenilirlik‟ (ne sıklıkta ürün ve hizmet hakkında olumsuz durumla karşılacağı) açılarından ne düşündüğü sorulmaktadır.

    Algılanan Değer
    Algılanan Değer değişkeni, müşterilerin satın alma sonrasında mal ve hizmetlerin kalitesine göre fiyatı ve ödenen fiyata göre kalitesi hakkında yaptığı değerlendirmeleri içerir.
    TMME modelinde, algılanan değer, müşteri memnuniyetini doğrudan etkilemekte ve müşteri beklentileri ve algılanan kaliteden ise etkilenmektedir. Algılanan değer, ilk satın alma kararında büyük öneme sahip olsa da, göreceli olarak memnuniyet ve tekrar satın almada daha az öneme sahiptir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi meke -- 27 Temmuz 2010; 14:59:33 >




  • elensar bodykit cuk oturmuş güle güle kullan :) sadece jant göbekleri biraz değişik olmuş logo takılsa daha hoş durabilir düşün derim
  • meke, maxlibertas ve calik;
    Bir süredir işlerimden dolayı foruma giremiyordum fakat başlığa yaptığınız katkı gerçekten takdire değer. Bütün diyaloglarınızı okudum ve müthiş zevk aldım.

    Bu arada konu başlığına dönersek sizce Aşağı yukarı aynı fiyata fakat donanımı üstün olan fiesta mı yoksa fiesta kadar değilse de kabul edilebilir seviyede donanımıyla polo'mu. Gerçi fikirlerinizi gördükten sonra ben zaten kararımı vermiş gibiyim...

    Polo bu ve diğer araba firmalarının başlıklarında yaptığım kıyaslama da SORUNSUZLUK sıralamasında bile aslında şu an corolla ve yaristen önde gidiyor. Çok ilginçtir. Ya millet "bu kadar para verdik donanımsız da olsa fiesta yerine bunu aldık şikayet etmeyelim" gibi bir anlaşma yaptı. Ya da hakikaten VW gelmiş geçmiş en sorunsuz arabasını yaptı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: GökAy54

    meke, maxlibertas ve calik;
    Bir süredir işlerimden dolayı foruma giremiyordum fakat başlığa yaptığınız katkı gerçekten takdire değer. Bütün diyaloglarınızı okudum ve müthiş zevk aldım.

    Bu arada konu başlığına dönersek sizce Aşağı yukarı aynı fiyata fakat donanımı üstün olan fiesta mı yoksa fiesta kadar değilse de kabul edilebilir seviyede donanımıyla polo'mu. Gerçi fikirlerinizi gördükten sonra ben zaten kararımı vermiş gibiyim...

    Polo bu ve diğer araba firmalarının başlıklarında yaptığım kıyaslama da SORUNSUZLUK sıralamasında bile aslında şu an corolla ve yaristen önde gidiyor. Çok ilginçtir. Ya millet "bu kadar para verdik donanımsız da olsa fiesta yerine bunu aldık şikayet etmeyelim" gibi bir anlaşma yaptı. Ya da hakikaten VW gelmiş geçmiş en sorunsuz arabasını yaptı.


    Sn. GökAy54,

    Kendi adıma teşekkür ederim, zevk aldıysanız ne mutlu.

    Das Auto.

    Sorunsuzlukta TOYOTA ya haksızlık etmeyelim peşinen. TOYOTA nın bu kadar yeni bir kasası yok o sınıfta ve uzun zamandır kullananların ilettiği sorunlar var COROLLA ve YARIS için. Daha POLO çok yeni, ilerleyen zamanda daha net karar verilebilir sorunsuzluk durumuna. Nispeten basit bir araç olmasından ötürü benim beklentim, TOYOTA dan çok sorun çıkarsa da, alma kararınızı etkileyecek kadar problemli bir araç olmayacaktır.

    Hangisini seçeceğiniz, burada son zamanlarda tartışanlarda da gördüğünüz "bakış açısı farklılığıyla" ilgili bence. Yani siz arabaya ne diye bakıyorsunuz? Kapısını açınca kapısı en az 2 yerde adam gibi duruyor, eğim bile olsa kapı oradan kıpırdamıyor, siz eşyalarınızı alıyorsunuz, bu size zevk veriyor mu? Ya da 2 üst sınıftaki Laguna gibi, DÜZ BİR YERDE inmek için arka kapıyı açıp "elinizle ittiğinizde" siz tam dışarı çıkarken, "kapı geri dönüp suratınıza çarpıyor?" ve siz önemli değil mi diyorsunuz?

    Son derece net, insan ergonomisini ve insanı düşünerek yapılmış torpido ve düğmelerle haşır neşir olmak önemli ve size zevk veriyor mutlu ediyor mu? yoksa "adeta bir tavla kutusunun içine doldurulup, zar gibi sallanan düğmelerin torpido üzerine boşaltılarak düştükleri yerlere sabitlenmelerine ve bildiğimiz radyo, klima vb. düğmelerinin tamamen ergonomi dışı karıştırılmalarına ve bu basit ihtiyaç düğmelerine "Human Machine Interface" adını vererek bunu da sanki bir özellikmiş gibi donanım listesine eklenmesi" önemsiz ve bana daha çok zevk veriyor mu diyorsunuz?

    Bu gibi detayların tüm araca yayıldığını düşünerek, hangisine önem veriyorsanız, ona göre seçiminizi yapın derim. Yoksa zevk almadığınız ve mutlu olmadığınız halde boşu boşuna aksesuarsız POLO'ya fazladan 5000 TL vermeyin bence ...

    selamlar,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi calik -- 28 Temmuz 2010; 9:38:39 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: GökAy54

    Bu arada POLO kullananlar hiç sesiniz çıkmıyor. Nerelerdesiniz. Araçlarınızın kronik sorunları var mıdır? Veya şu anki izlenimleriniz nelerdir? Paylaşımlarınızı bekliyoruz.

    Ya da araba o kadar sorunsuz ki yazacak bir şey bulamıyor adamlar....




    merhbalar, en son 8. sayfada mesajikm varmis,

    cevaplarim cok gec kaliyor ama kusura bakmayin, isyerinde giris problemli oluyor forumlara falan, evdede kullanmiyorum pc falan...

    calik tekrar tesekkurler yorum bilgiler ve iyi dileklerin icin....

    yeni okuanlar icin aracim tdi dsg..

    tikir tikir calisiyo, yani harbideen tikir tikir, dizel sesi falan yok rolantide... giderken de zaten normal bir yol ve ruzgar sesi arasinda motorun sesi hic yok...vites gecisler cok sessiz ve hissiz... dik yokuslarda biraz farkli yalniz... asagida.

    yukarda boyle demisim vitesler icin ama sanirim kulak alisinca batmaya basladi bu sesler... adam (sanzuman yaani) asagida her turlu mekanik sesi cikartiyor, ozellikle de uzerinde fazla yuk yokken, yani rahat rahat vitesini degistiriken deli olucam, simdi havalar da isininca camlari acinca iyice bi artti sesler... dagilacak diye korkuyorum...sanirim yag icinde calimamasindan kaynakli sesler o zaman bunlar degil mi? yokustaki durumu zaten anlattim, hala ayni, orenemedi salak :) yakit konusunda da gecen gun yaptigim olcumde, 130 140 uzun yol 6 civari, bu sehir ici kullanimda da cok degismiyor.... bana gore fena degil ....sizce... aslinda daha az olmasini beklerdim tabii (2002 cift kirmizi tdi manuel 5 - 5.5 arasi degisyordu yine bu kullanim sekillerinde....) yumusak bir kullanimla bu sekilde tabii, agresif de noolacak bilmiyorum...

    servisi aradim, cruise control takalim diye soyle birsey soylediler, kulaklarim kendini kapadi duymamk icin " olmuyor genelde ama denemek icin isterseniz takariz, olmazsa sokeriz" ee calismazsa " o zaman cruse elinizde kalir " yok yaaa, dunyanin tesisiatini cekeceklermis ustelik... calismazsa alip cebinme koyacakmisim... boyle bisey olabilir mi yaa...

    hafif bir yukari egim gordugunde benim arac, ve eger ben gaza fazla basmadan trafikte yavas yavas ondekini takip etmek istersem, 1 deyse 1 de 2 deyse 2 de vites yukseltmiyor...3000 devir civarlarina kadar arabayi bagirtiyor ondan sonra da lutfen buyutuyor...

    bugune kadar beni rahatsizeden seyler bunlar, baska da birsey olmayacak gibi geliyor... bu arada kendiliginden viraja gore donen sis farlari da bizimkilere olmuyormus , ek bilgi olsun..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: calik

    quote:

    Orijinalden alıntı: meke

    özür dileyerek kalite konusuna bir katkıda bulunmak isterim.

    Kalite göreceli bir kavram olmadığı gibi kendi içinde de rekabet edecek bir kavram değildir.
    Kalite, neye ait ise, ait olduğu o ürünün üreticisi tarafından belirlenmiş hedeflere hizmet etmesi için korunması gereken standartlardır, ölçüdür. Bazı ürünler için çeşitli standardizasyonlar bulunur, kalite belgesi veya ölçütleri gibi.
    Bir makina parçası belirli bir sıcaklıkta şekil değiştirmeden çalışıyor ise, belli bir kimyasal ile temasından etkilenmiyor ise veya bir plastik malzeme üretim beklentilerini karşılıyor ve bu sürekli sağlanabiliyor ise "üretim kalitesi veya standardı" gibi kavramlar geçerli olur.
    ABC marka araçtaki motor üretim hedefi olan 300.000 km yolu sorunsuz gidecek şekilde çalışıyor ise kaliteli demektir. Ama 100.000 den sonra yatak sarıyorsa kalitesizdir, çünkü hedefine ulaşamamıştır.

    Yıllardır Otomotiv Genel bölümünde "o araç kaliteli, bu araç kalitesiz" şeklinde yorumlara bakıp imreniyorum, çünkü bu şekilde yorumlamak çok temel bir bilgi seviyesini gösteriyor. Araç ve kalite laflarını duymuş, kendine göre bir tanım yapmış ve buna göre tüketim yapıp mutlu rahat yaşıyor insanlar.

    Yorumlardan gördüğüm, Mercedes veya BMW gibi markaların size göre kaliteli olduğu, diğerlerinden ayrı değerlendirdiğiniz. Ancak bu sadece o firmaların kendilerine daha yüksek hedefler koymuş olmasından kaynaklanıyor, bence genel olarak Alman halkının mükemmel iş çıkarma felsefelerinden kaynaklanıyor. Yoksa o araçların daha kaliteli veya Peugeot'a göre daha iyi araç yapmalarından değil.

    Ben sizin saydığınız pek çok markanın hedefleri benzer olduğu sürece birbirleriyle rekabet edecek ölçüde ürünler çıkarabileceğini düşünüyorum, sadece ticarette her tip müşteriye hitap edecek arzın olması gerektiği noktası kaçıyor gibime geldi.




    Sn. meke,

    Öncelikle nazik ilgi ve katkınız için teşekkür ederim. TDK ya göre Kalite
    1. Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, nitelik
    2. Bir ürünün bilinen en iyi özellikleri bünyesinde taşıması durumu.

    1-Düşüncelerinizin "Alman mükemmeliyetçiliği ve sonuçları" kısmına katılıyorum. Evet doğru.

    2-Kaliteyi bir üreticinin kendi içindeki kalite standardı olarak almanız doğru ama firmaları karşılaştırmak için çok da anlamı yok.
    Yani PEUGEOT ve VW nin eşdeğer ürünlerinde kendi hedefledikleri kaliteyi ve standartları %100 tutturmuş olmaları demek (diyelim ki motorları 300,000 km dayandı), birbiriyle aynı kalitede oldukları anlamına gelmez. Bu tarz kalite hedefleri ve standartları zaten çoğunlukla müşteriye beyan edil(e)mez. Müşteri, ilk etapta basitçe ancak maksimum hız, yakıt tüketimi, aksesuarlar gibi özelilkleri kıyaslayabiliyor. Firma içindeki hedeflerin tutturulmuş olması farklı firmalarla kıyaslamada bir gereklilik ama yeterli değildir.

    3-Mercedes i diğerlerinden ayrı tutuyorum, aşağıda sonra değineceğim.

    4-BMW ve diğer firmaların kalitelerinin farklı olmaları, sadece basitçe HEDEFLERİ ÖYLE OLDUĞU İÇİN değildir. Eğer sizin dediğiniz gibi olsa idi: Her firma, bir toplantı yapıp, EĞER KARLI İSE, kendine herhangi bir kalitede, örneğin en yüksek kalitede ürün üretme hedefi koyup, sonra da hemen, örneğin Mercedes S sınıfında ve kalitesinde bir araç yapıp satardı. Bu mümkün değil. Çünkü "bilgi, know-how", tecrübe, firma felsefesi gibi hususların birarada olması gerekiyor. En önemli koşul bilgi. Bilmeden birşey yapmak mümkün değil. Yani her firmanın yüksek kalitede araç yap(a)mamasının sebebi karlılık kıstası değil, bilgi yetersizliği ve buna bağlı olarak MEVCUT BİLGİSİ İLE REKABETÇİ BİR ÜRÜN ORTAYA KOYAMAYACAK OLDUĞUNU bilmesi. Biz o yüzden otomotiv sektöründe araba yapmayı bilenler ve bilmeyenler veya otomotiv üretimini bilenler veyaz az bilenler diye sınıflandırıyoruz ve AYIRIYORUZ.

    Örneğin neden hiçbir firma Mercedes gibi SEYEHAT OTOBÜSÜ yapmaya yeltenemiyor? Çünkü Mercedes kabaca 100 senedir otobüs yapıyor ve neredeyse en iyisini yapıyor. Diğer firmalar isteseler ve PARA AYIRABİLECEK OLSALAR bile, mevcut bilgileri ile rekabet edebilecek bir seyehat otobüsü yapamayacaklarını biliyorlar. Bu örnek, sizin düşündüğünüz gibi "bilginin mevcut olduğu, sadece üreticilerin karar vermediği/istemediği için o kalitede ürün yapmadıkları" tezinin bizce yanlış olduğunu açık olarak gösterebilir.

    Otomotiv endüstrisinde son 10 yılda hızla değişen bir durum var. Otomotiv üreticileri eskiden olduğu gibi OEM den parça alırken artık ilaveten OEM den KOMPLE SİSTEMLER almaktadır. Püskürtme sistemi, elektirik sistemi, ABS, ESP, komple yürüyen aksam, vites kutusu vb. Artık bütünüyle komple "sistem" veya "platform" satın alınıyor. Bunun ilk nedeni de üretim sayılarını artırarak OEM lerdeki fiyatların düşürülebilmesi ve ikinci nedeni ise, platform veya parça bazında mükemmelleşmeyi sağlamak hayali (Örneğin bir tane direksiyon sistemi yapıp, tüm modellere "sadece ölçülerini değiştirerek" onu takmak. POLO ile PASSAT ın direksiyon sistemi, ölçüleri dışında aynı olsun gibi). VW bu felsefeyi savunuyor ve uygulamaya çalışıyor. Mesela GOLF, SEAT TOLEDO, tamamen aynı yürüyeni kullanıyor AMA içine serpiştirilen know-how miktarı farklı. Yani VW nin süspansiyon, direksiyon yani komple yürüyen aksam ayarları ile GOLF ünkü farklı. Bakın dikkat edin, bunu aynı firma, aynı platformu kullananan 2 ürün için bile farklı yapıyorken benzer/aynı platformaları alan farklı üreticilerde ise bu know-how tamamen farklıdır. Herkes kendi bilgi ve görgüsünü katıyor. Birbiriyle elbette rekabet ediyorlar ancak bahsettiğimiz köklü firmalar, diğerlerinden bilgi olarak UZAK ARA öndedir. Ne kadarını ürüne yansıtır? elbette müşterinin ödeyebileceği kadarını. Aradaki farkın nedeni, bu köklü firmalar ile diğer firmalar arasındaki ARABA olayına bakış ve ele alış açısındaki farklılık ile başlar bilgi farklılığı ile biter.

    Size, ilgi göstermiş olmanızdan ötürü, arkadaşlar arasında yapmış olduğumuz bir liste gönderiyorum. Böyle bir liste yapmamızın nedeni, çalıştığımızın sektörün otomotiv olması, bizlerin de Makine Müh. olmalarından dolayı duyduğumuz ilgilidir (listeyi yapanlar Müh., Y.Müh. ve Dr. Müh kişilerden oluşuyor). Bazı kısımlarını anlamayabilirsiniz (otomotivci değilseniz). Söz konus liste Mercedes için ve 1990 yılında tasarımına başlanmış ve 1995 yılında üretimine başlanmış 15 YAŞINDA Mercedes E200 (W210) serisi için tespit edebildiğimiz bazı özellikleri içermektedir:

    MERCEDES

    -Dünya üzerinde şimdiye kadar ürettiği tüm araçlara daima yedek parça sağlayan tek firma olmasi. Örneğin 1901 model bir Mercedes'in bile yedek parçasını satın alabilirsiniz

    -Aracın gereken ve önemli parçalarında şasi numarasının (VIN) olması. Diğer birçok firmada en fazla 2 yerde şasi numarası bilgisi vardir

    -Şasi numarasi bilindiğinde aracın tüm özelliklerine (Üretim bilgileri, üzerinde kullanılan parçalar ve numaraları, aksesuarları, diğer özellikleri) ulaşılabilmesi. Bu, günümüz teknolojisinde kolay gibi gözükebilir ancak hala çoğu firma bunu başaramıyor. Mercedes'de ise bu özellik ilk kurulduğundan beri var

    -Aracın hemen bütün parçalarinda (o-ring gibi basit parçalar da dahil) bir parça numarasının olması

    -Aracın istenirse fabrikadan teslim alınabilmesi ve hatta aracın daha fabrikadan çıkmadan üretim hattında, son parçaları takılır iken müşteriye gösterilebilmesi

    -Her ama herşeyinin isteğe bağli olarak seçilebilmesi. Hiçbir Mercedes'in diğerine benzememesi (Türkiye gibi ülkeler için müşteri kolay karar verebilsin diye çeşitli aksesuar paketleri yapılır). Gerçekte Mercedes bayisinde siparişi verilirken, her ayrıntısına karar verilebilmesi. İstemediğiniz özelliklerin çıkarılması ve boşuna para verilmemesi. Bu yüzden dolayi, bir Mercedes için full+full herşey var tabirini duyunca hemen oradan uzaklaşılmalıdır. Çünkü bir Mercedes hemen hiçbir zaman tüm olabilecek aksesuarlar ile olamaz. Kimse bunu ödememiştir.

    -Herşeyin isteğe bağli olmasi nedeniyle aynı kasa bir Mercedes de fiyatin rahatlıkla 3 kata kadar yükselebilmesi

    Mercedes E200 (W210) 1995 YILI

    1. Hava ile acilan (pnömatik) merkezi kilidi
    2. Ayak freni olayı ve ayak freninin tekrar bosaltilmasinin sesi
    3. Motor kaputunun açıldıktan sonra ilave bir mandalla arkaya kadar katlanmasi (90 dereceden de fazla, 120-130 derece)
    4. Yag filtresinin sadece kagit kisminin degismesi
    5. Triger kayisi gibi bir sacmaligin olmayisi
    6. Yıldızın sürekli sürücüye ve sürücünün yaninda oturan yolcuya bakmasi
    7. Aletin bozuk zeminde sürekli saga sola "mik-mik" seklinde sallanmasi
    8. Herseyinin asiri rahat defalarca sökülmesi, sökülürken kırılmamasi, bozulmaması, tekrar eskisi gibi takılabilmesi
    9. Kapılarının kapanma sesleri
    10. Bagaj kapaginin dügmesine basinca kendiliginden acilmasi
    11. Park lambalarını kapatınca, icerideki bazı aydınlatmaların sonradan sönmesi
    12. Icerideki malzemenin kalitesi
    13. Bir ampülü kesilince iceride sari(!) Renkli bir isik yanmasi
    14. Dogru oturma pozisyonu bulundugunda tasiti sürerken aşırı zevk vermesi
    15. Ic hacminin rakiplerine göre (örnegin bmw 5 serisi, audi a6...) Cok daha genis ve ferah olmasi
    16. 100 km'de 8.5 litre tüketim ile 6000 km yol yapmis olmasi (tr seyahati) aracin bos ağırlığı 1500 kg, tr seyahati sirasinda ortalama ağırlığı 1850 kg !
    17. İç hacmi cok ferah olmasina ragmen 480 cm gibi mütevazi bir boyunun ve normal bir eninin olmasi, S sınıfını da hususi taşıt olarak alıp binmek mümkün ama dünya seyahatine uygun degil, bazi yerlerden geçmiyor.
    18. Ön koltuklar arasındaki kol dayama yerine hem sürücünün hem de sürücünün yaninda oturan kisinin birbirlerine degmeden rahatca kollarını koyabilmeleri
    19. Görünür bir yerde bir anten olmamasına rağmen radyosunun özellikle de önemli istasyonlarda hic parazit yapmaması
    20. Buzu ya da buğuyu cöz dediginde, aletin, arka cam rezistansı, hava üfleme, dış dikiz aynaları ısıtması vb. gibi tüm elindeki imkanları aynı anda devreye sokması ve sonra da çıkarması, arka cam rezistans düğmesinin ayrıca olmayısı
    21. Normalde klimasının her zaman devrede olması, sadece EC (Economy) düğmesine basınca devreden cikmasi, yani default modun klima acik durum olmasi, acikken isik yanmamasi, kapali iken isik yanmasi
    22. Icindeki plastik aksamının ve tahta dekorasyon aksaminin kalitesi
    23. Stoplarin mikalarının kademeli olmasi, yani basamak basamak bir yapisi olmasi, eski Mercedes otobüslerde oldugu gibi.
    24. Cam suyu yariya geldiginde (bitmeye yakinken degil !) cam suyu ikaz lambasinin yanması.
    25. Arabaya girdiginde park lambalari yanik ve anahtar cekiliyken teybin sadece "ON" dügmesinin, far acma dugmesinin de üzerindeki isiklarin sadece bir kısmınin yanmasi. Yani sadece kumanda edilebilecek yerlerin ışıklarının yanması.
    26. Ikazlarin sari, ciddi uyarilarin kırmızı yanmasi. Ama cam suyu ve benzin bitti ikazlarinin ikisi de sari renkli olmalarina ragmen, benzin bitiyor lambasinin cok daha parlak olmasi.
    27. Tek kollu silecek calistiginda arabanin saga sola cok az yalpa yapmasi yani mik-mik şeklinde sallanması
    28. 27.nci maddeye benzer sekilde mars motoru calisirken arabanin saga sola hem yalpa yapmasi hem sallanmasi
    29. Arka orta kol dayamanin icinde ilkyardim cantasinin olmasi
    30. Arka bagajla ic yolcu hacminin birbirinden tamamen ayri ve izolasyonlu olmasi. Bir kablo gecirecek kadar bile bir delik olmamasi
    31. Direksiyonun(ŞÖFOR KAPISINI AÇTIĞINIZDA KAPIYA DOĞRU)eğik durmasi
    32. Ic havalandirma dügmesinin bir süre sonra kendiliginden devreden cikmasi (İÇ HAVALANDIRMA DEVREYE ALINIP UNUTULUR İSE, BELİRLİ SÜRELERDE (40 dk DA 1 KEZ GİBİ) KENDİLİĞİNDEN DIŞARIDAN BİRAZ TAZE HAVA ALIP SONRA DIŞ HAVAYI TEKRAR KAPATMASI)
    33. Bugu cöz dügmesinin bir süre sonra kendiliginden devreden cikmasi
    34. Arabaya önden yaklasip uzaktan kumanda ile acinca, dikiz aynasindaki yesil isigin, kapatinca da kirmizi isigin yanip sönmesi
    35. Uzaktan kumandanin arabaya ancak cok yaklasildiginda kumanda etmesi, böylece uzakta iken yanlislikla basip arabayi acmanin mümkün olmamasi. Uzaktan kumada ile acma ve kapama dügmelerinin ayni olmasi ve dügmenin asiri sert olmasi. Uzaktan kumandada baska dügme de olmamasi. Uzun süreli basişta camlarin hepsini birden sunroof ile beraber acmasi ya da kapamasi
    36. Her iki arka kapida da esya koymak icin yer ve her ikisinde de kül tablasi (!) olmasi.
    37. Sadece arka yolcularin tepesindeki lambanin söför tarafindan ayrica yakilabiliyor olması.
    38. Otomatik Vites, Tempomat (Cruise Control), Yagmur Sensörü ve Otomatik Klima devredeyken sana sadece gidiyor olmanın keyfinin kalıyor olmasi ve arabayi yönlendirmek disinda hicbirsey yapmaman.
    39. Park yerinde kontak anahtari teyp pozisyonundayken ve yagmur çiselerken yagmur sensörünün ara ara devreye girip ön cami silmesi. Silecekler insanın kendini, elinde kahve ile bir kösede arabası ile bekleyen dedektif gibi hissettmesini sagliyor.
    40. Silecek suyu deposunun 5.5 litre hacminde olusu.
    41. 195 mm enindeki kış lastikleri ile de, 215 mm enindeki yaz lastikleri ile de direksiyon hissinin cok iyi ancak tabii olarak birbirinden epey farkli olmasi.
    42. Fren pedali hissinin "eşsiz" olmasi.
    43. Gaz pedalinin epey bir sert (VE YERDEN BİTME) olması
    44. Kapi kulplarinin çekilerek açılması
    45. Kapı fitillerinin kumas kapli olmasi ve yagmurda bile kuruymus gibi durmalari, kisin buzlu havalarda bu fitiller sayesinde kapilarin asla yapismamasi.
    46. Otomobilin kriko vurulacak yerlerinin asiri belirgin ve saglam olmasi.
    47. Benzin depo kapagi ya da bagaj kapağı icin arabada ya da kumandada ayri bir acma dügmesi gibi bir sacmaligin olmayip, merkezi kilitle birlikte acilmasi
    48. Ön sinyal lambalari yandiginda, sinyal reflektörlerinin iyiliği yüzünden 200 metre ilerideki trafik tabelalarinda kendi sinyal verdigimi fark edebilmem
    49. Ön camurluklarda tekerlegin hemen önünde minik kulaklar olmasi. Arabanin önüyle bir kaldirima yanasirken önce bu kulaklar kaldirima sürttügünden sürücünün bunu duyup vazgecme sansinin olmasi. Yoksa genelde tamponu sürterek yanastiginiz bir kaldirimdan geri geri giderken tamponun baglantilarini zorlamak hatta koparmak mümkün olabilir.
    50. Hava ile katlanan arka kafalıklar olması
    51. Ne marka oldugu belli olmayan cok kaliteli bir teyp ve hoparlörler
    52. Arkada model ve motor hacmi yazisının iptal edilebiliyor olması
    53. Vites kolunun hareket ettigi yolda zikzaklar olusu ve bu sayede bir kere bile vites kolunun pozisyonuna bakmadan senelerce (!) vites degistirebilme. Ve aynı markadan diger taşıtlara da binildiğinde aynı hissin doğması.
    54. Tempomat'in (Cruise Control) aşırı kullanışlı olması. (Diğer markalarla karşılaştırıldığında, arada dağlar denizler kadar fark olması.)
    55. 1995 yilinda piyasaya çıktığında zaten tüm seride standart olan ABS, ASR ve Bremsassist'in şaşırtıcı bir huzurla çalışmaları.
    56. Aracin icine oturup emniyet kemerini taktiktan sonra kontak acilirsa, konforu saglamak amaciyla emniyet kemerlerinin otomatik olarak biraz gevsetilmesi.
    57. Radyonun sesinin kanal degistirince yavasca kisilip, yeni kanalin sesinin yavasca gelmesi, ayni seyin teyp'te kasetin yüzünü degistirirken ve teyp-radyo arasi gecislerde de olmasi.
    58. Marsa basarken, teybin sesinin gitmemesi, sileceklerin durmamasi, farlarin kapanmamasi.
    59. Gaz pedalinin ilk basta cok hissiz olmasi, bunun komforlu sürüsü saglamasi ve sakin sürüse tesvik etmesi, ayrica tasitin cesitli organlarina gelen yüklerin kollektifini cok yumusatmasi, tasitin ömrünü uzatmasi.
    60. Radyo-teyp en yüksek sesle bile calarken aküye bagli olan tüketeclerin enerjilerinin kisilmamasi, örnegin farlarin stoplarin isik siddetlerinin ziplamamasi.
    61. Bagaj kapaginda kilit mekanizmasinin hemen yaninda bagaji kapatmak icin bir kulp olmasi.
    BAGAJ KAPAGI UZUN SURELİ ACIK OLACAK ISE, BAGAJ LAMBASINI IPTAL ETMEK ICIN, BAGAJ LAMBASI DUGMESININ DISARI CEKILMESI, ISINIZ BITINCE DUGMEYI DISARI CEKTIGINIZI HATIRLAMAYA GEREK OLMADAN BAGAJIN KAPATILMASI VE DUGMENIN KENDILIGINDEN ESKI HALINE DONMESI
    STEPNE BOLUMUNE BAKMAK ICIN BAGAJ HALISINI, OZEL TUTMA KULPUNDAN TUTUP KALDIRDIGINIZDA, SIZ STEPNEYE BAKARKEN KULPUNDAN TUTTUGUNUZ BAGAJ HALISININ BIR ANDA ARKA CAMIN ALT OLUGUNA TAKILMASI VE BAGAJ HALISINI ELDE TUTMANIZA GEREK OLMAMASI
    62. Pek cok ülkede sehir icinde azami hiz sinirlari olan 30km/h ve 50 km/h icin hiz göstergesinde sari bölgeler olmasi ve hic bir arabada olmadigi kadar hiz göstergesini iyi ve hizli okuyabilme ve hiz sinirlarina iyi oriyente olabilme.
    63. Sunroof kapatma düğmesinin sunroof yukari dogru eğik olarak kalkmış durumda iken, hem ileri itince hem de aşağı çekince aynı vazifeyi görmesi yani sunroof'u kapatmasi.
    64. Silecek suyu deposu kapağı yerinden çıkarıldığında serbest olarak elde kalmaması, depoya bir plastik parca ile bagli olmasi, silecek suyunun isitmasinin olmasi, ısıtmanın gercekten bir kettle'dakinden bile daha iri kıyım bir celik ısıtıcı veya motor suyu ile yapılıyor olmasi.
    65. Silecegi istenen zamanda calistirmak üzere silecek kolunun iceri bastirilabilmesi ve bunun cok pratik olması.
    66. Arabanın kapısını açar açmaz göstergelerde dış sıcaklığın ve saatin sürücünün son derece açık bir şekilde görebileceği şekilde belirivermesi.
    67. Orta kol dayamanin altindaki kutunun kapaginin birakilan yerde durmasi, bu sayede icinden bir sey alip koymanin cok kolaylasmasi.
    68. Kontak acildiginda klimanin hemen üflemeye baslamamasi. Bir süre durmasi daha sonra yavas yavas vantilatörü devreye sokmasi.
    69. Farlari acan salterin simetrik olmamasi. Şalterin bir tarafına baş parmağın diğer tarafına da elin işaret ve orta parmaklarının oturması.
    70. Aküsünün, ne kadar eziyet edersen et ve ne kadar kisa mesafelerde kullanirsan kullan ve ne kadar az devirle gidersen git asla zayiflamamasi, bitmemesi.
    71. Akü koltuk altında olmasına ragmen, akü takviyesi yapmak icin koltugu sökmek gerekmemesi, kaput altında ikincil akü baslari bulunmasi.
    72. Sigorta kutusunun aracin üc ayri yerine dagitilmis olmasi.
    73. Akünün üzerinde yazanlara göre arabanin üzerindeki akünün orijinal Mercedes-Benz yani 12 yillik olmasi (2009 model arabada, 1997 model akü. Nasil oluyor anlamadim.) Pek cok baska arabaya da o akü ile aslanlar gibi takviye yapıp calistirdim.... Opel Vectra'lar, Audi 80'ler vb.
    74. Metal (hava kacirmayan) hava supap kapakları.
    75. Sınyal kolunun attıgı zaman bırkac kez tıtremesı ve aşırı zevk veren "tırr" dıye bır ses cıkarması. Tüm Mercedes araçlarda aynı sinyal kolu mekanizması vardır.
    76. Tum dugmelerıne basarkenkı dugmelerın sertlıklerı ve cıkardıkları sesler
    77. Inanılması guc bır mekanızma ıle calısan bır arka cam perdesı olması ve perdenın ıstenen her pozısyona bır dugme ıle ayarlanabılmesı
    78. Elektrıklı koltuk ayar dugmelerının koltuk ve koltugun parcaları seklınde olması
    79. Arka bagaj acma dugmesı uzerınde kırmızı renkli bagaj acık uyarı lambası olması ve bu lambanın çok özel ve hassas gözenekli yapısının ancak 10 cm yakından bakınca anlaşılabilmesi ve bunu farkeden kişinin lambanın teknolojisi ve güzelliği karşısında dehşete düşmesi
    80. Kilometre saati aydınlatmasının "eşşiz" olması
    81. Km saatindeki sağ ve sol sinyal lambalarının ayrı ayrı ve büyük olması
    82. Yakıt bitme uyarı ışığının iki kenarı yarım ay ve poligon bizatihi göstergenin kendisi olması. Yakıt ibresi bitmeye yaklaşınca, ibrenin altında sarı renkli ibrenin hareketine uygun bir bölgenin yanması. Yakıt ibresinin bu ışık bölgesinin üzerinde kalarak aşağıya düşmeye devam etmesi
    83. Dörtlü ikaz lambasının aydınlatmasının diğer aydınlatmalardan daha parlak yanması
    84. Dikiz aynasının arkasında da güneşlik olması
    85. Vites boşta, motor çalışırken şuursuzca gaza basanlar için, motor devrinin 3000-3500 civarında otomatik olarak kesilmesi ve siz gaza tamamen bassanız bile, motorun o devri geçmeden tatlı tatlı yakıtı kesip vererek sizi şuurlu olmaya davet etmesi
    86. Reflektörün bagaj kapağının iç kısmında hazır bulunması
    87. Avantgarde modellerde marşa otomatik olarak basması, anahtarı bir kez çevirip bıraksanız bile, marşa basmaya devam etmesi ve motor çalıştıktan sonra marşın devreden çıkması (böylece şuursuzca marşa basıp, motor çalıştıktan sonra marş motorunun hasar görmesinin engellenmesi)
    88. Tüm cam düğmelerinin açma/kapama yönünde çift kademeli olması. 2. Kademe otomatik açma/kapama olması
    89. Tüm camlarda kapanma sırasında birşey sıkışmasına karşı emniyet olması, camların otomatik olarak geri dönmesi ve bunu aşırı güzel yapmaları
    90. El freni (ayak freni) çekili ise hareket ettikten sonra belirli bir hızın üzerinde sizi sesli olarak uyarması
    91. Araç dururken direksiyonu sağ veya sol yapınca, aracın burnunun ve kaputun üzerindeki yıldızın 3 cm kadar sağa/sola kayması
    92. Klima sıcaklık tuşlarının kırmızı artırma/mavi azaltma tuşlarına aynı anda basınca 22 c ye ayarlanması
    93. Aracın çekilmesi sırasında alarmını susturmak için ayrı bir düğme olması
    94. Torpidonun üzerine (selpak kutusu vb.) Birşey konulamayacak şekilde torpidonun eğimli olması. Mercedes in torpidosunun üzerine birşey konmasına pek müsaade etmez. Uygun görmez.
    95. Park sensörlerinin ışıklı gösterge ve uyarılarının aşırı iyi çalışması, arka park sensörünün içeride arka cam ortasında olması, geri vitesde iken devreye girmesi, dikiz aynasından veya arkaya dönüldüğünde rahatlıkla görülmesi
    96. Park sensörlerinin ışıklı göstergelerinin kenarlarında halka şeklinde bir ışık olması. Bu ışığın normalde kapalı olması, örneğin otoyolda dur kalk yaparken, öndeki araca belli bir mesafe yaklaşınca önce kenar çerçevesindeki ışığın yanması (park sensörleri aktif denmesi), yaklaşmaya devam edince de göstergenin içindeki mesafe gösteren asıl ışıkların yanması
    96. El freni (ayak freni) için ayrı bir balatanın olması
    97. Otomatik vitesli olanlarda tam gaz konumunda eşşiz bir şekilde vites değiştirmesi
    98. Elektrikli ayarlanan koltuklarda güvenli olmayan ayarlamalara müsaade etmemesi, örneğin sürücü koltuğu tam geri alındığında başlığın otomatik olarak yükselmesi, direksiyonun uygun konuma geçmesi vb.
    99. Eşşiz bir far açma düğmesi olması. Sağ/sol park lambaları, sis lambaları ve farların tek düğme merkezinde kontrol edilmesi
    100. Kontak anahtarının direksiyona değil, karşıya torpidoya sokulması
    101. Dörtlü ikaz lamba frekanslarının kendine has olması
    102. Kapı kilit mekanizmalarının en az 40 senedir aynı sistemde olması (kapı tarafında çivi gibi bir çıkıntı var)
    103. Kapı tutamakları ve açma kollarının ergonomik olması, bazı araçlar gibi rastgele konulmaması, kapılar kilitli ise, kapı açma koluyla önce kilidin sonra kapının açılabilmesi
    104. Torpidoda orta konsoldaki kapakların hidrolik bir sisteme bağlı gibi ağır ağır kayarak hareket etmesi
    105. Kalorifer hava üfleme ızgaralarının açık kapalı göstergelerinin de aydınlatılmış olması
    106. Torpido gözünün kilitlenebilmesi ve soğutulması

    Bu özellikler 15 yaşında bir araca ait olup hepsinin bir anlamı ve önemi vardır. Bu özelliklerin bazıları günümüzdeki diğer araçlarda da artık görülmeye başlanmıştır. 15 SENE SONRA. Bunlar buzdağının sadece görünen kısmının küçük bir parçasıdır. Dolayısıyla Mercedes O ve diğerlerinin O sudur ve diğer firmalardan ortalama 20 yıl ileridedir. "Otomobilin Geleceği" sloganının arkası doludur.

    Diğer firmalar da buna benzer şekilde kalite olarak birbirinden FARKLIDIR. Günlerdir VW/FORD kıyaslamasında söylemeye çalıştığım şey budur.

    Saygılarımla




    bu nasil listedir ve de ne kadar dusunulerek detaylandirilmistir, super eline saglik... daha da vardir eminim ki atlanmis seyler... bosa vermiyorlar yildizi :)




  • Sayin calik;
    Tabiki ben de arabada konfor özellikleri namına bir takım aksesuar beklerim, benim için minimum kabul edebileceğim konfor özellikleri,
    otomatik ve ısıtmalı yan aynalar,
    hidrolik direksiyon,
    klima(param yetiyosa digital klima),
    mp3 player,
    otomatik camlar,
    Konforlu ve rahat kaliteli koltuklar,
    Bir de bunlara ek olarak mümkünse sunfoof
    Ayrıca bütün gösterge ve kontrol düğmeleri şöförün koltuktaki pozisyonunu değiştirmeden kontrol edebileceği pozisyonda olmalı
    Ve son olarak koltuğa oturduğum zaman aracın içinde bana güven vermesi. İşte araba diyebilmeliyim.
    Bunların dışındaki bluetooth arayüzleri lcd ekran tvler yağmur sensörü park sensörü gibi özellikler çok da aradığım özellikler değildir, olursa iyi olur olmazsa da önemli değil.
    Güvenlik konusunda ise kesinlikle ama kesinlikle ve kati suretle olmazsa olmazım abs+ en az 2 airbag, mümkünse esp ve +2 airbag fena olmaz tabi. Birde aracın şasi ve kemik yapısı sağlam olması lazım eğer araç kemüklü!!! bir araç ise sağlam bir şasi üzerine oturtulmauş hatta çelik barlarla desteklenmiş ve çarpma anında motor ve şanzumanın içeri girmesini önleyen sistemler yapılmışsa 2 hava yastığı oldukça yeterli olacaktır.

    Bizim buralarda bir söz vardır. "Paran çoksa Alman al, paran azsa japon al." Yukarıda Toyota ilgili sözlerim yanlış anlaşılmasın biraz mizansen olsun diye söyledim aslında. Kayınpederim 12 yıldır kullandığı corollayı kıyıp da satamıyor, yeni araba almak için. Ama bu bizim oralardaki sözün aksine de toyota hiç de öyle parası az olanın alacağı bir araba gibi değil bence artık...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sselimm

    yeni okuanlar icin aracim tdi dsg..

    tikir tikir calisiyo, yani harbideen tikir tikir, dizel sesi falan yok rolantide... giderken de zaten normal bir yol ve ruzgar sesi arasinda motorun sesi hic yok...vites gecisler cok sessiz ve hissiz... dik yokuslarda biraz farkli yalniz... asagida.

    yukarda boyle demisim vitesler icin ama sanirim kulak alisinca batmaya basladi bu sesler... adam (sanzuman yaani) asagida her turlu mekanik sesi cikartiyor, ozellikle de uzerinde fazla yuk yokken, yani rahat rahat vitesini degistiriken deli olucam, simdi havalar da isininca camlari acinca iyice bi artti sesler... dagilacak diye korkuyorum...sanirim yag icinde calimamasindan kaynakli sesler o zaman bunlar degil mi? yokustaki durumu zaten anlattim, hala ayni, orenemedi salak :) yakit konusunda da gecen gun yaptigim olcumde, 130 140 uzun yol 6 civari, bu sehir ici kullanimda da cok degismiyor.... bana gore fena degil ....sizce... aslinda daha az olmasini beklerdim tabii (2002 cift kirmizi tdi manuel 5 - 5.5 arasi degisyordu yine bu kullanim sekillerinde....) yumusak bir kullanimla bu sekilde tabii, agresif de noolacak bilmiyorum...

    servisi aradim, cruise control takalim diye soyle birsey soylediler, kulaklarim kendini kapadi duymamk icin " olmuyor genelde ama denemek icin isterseniz takariz, olmazsa sokeriz" ee calismazsa " o zaman cruse elinizde kalir " yok yaaa, dunyanin tesisiatini cekeceklermis ustelik... calismazsa alip cebinme koyacakmisim... boyle bisey olabilir mi yaa...

    hafif bir yukari egim gordugunde benim arac, ve eger ben gaza fazla basmadan trafikte yavas yavas ondekini takip etmek istersem, 1 deyse 1 de 2 deyse 2 de vites yukseltmiyor...3000 devir civarlarina kadar arabayi bagirtiyor ondan sonra da lutfen buyutuyor...

    bugune kadar beni rahatsizeden seyler bunlar, baska da birsey olmayacak gibi geliyor... bu arada kendiliginden viraja gore donen sis farlari da bizimkilere olmuyormus , ek bilgi olsun..


    Merhaba,
    aracınızdaki 7 ileri DSG hakkında hem Passat hem de Audi forumlarında tartışılan bir durumu tespit etmişsiniz - "Şakırtılı çalışma".

    Benim aracımda 6 ileri DSG var ancak bu tip bir şakırtı yok, avrupadan foruma katılan arkadaşların da bulundukları ülkelerdeki forumlarda tartışıldığı üzere bu yeni DSG böyle.
    Mekanik olarak bir zararı olmadığı görülse de, sesi kabullenmek ve vites değiştirme çabukluğu, ekonomisi vs özelliklerini düşünmek sanırım yapılabilecek en güzel şey.

    Aracı 3000 devire kadar bağırttırıp vites değiştirmesi bana S modunu hatırlattı, aracı tabiki D de kullanıyorsunuz değil mi?
    Biz biraz evvel 1,4 DSG testi yaptık, araç 2500 civarı hızlanma vitesi (1-3) değiştiriyor, 2000 civarı da ekonomi vitesi (4-7) değiştiriyor. Dizelin torku benzinliden daha fazla olduğuna göre en fazla 2500 de vites değiştirmesi lazım.




  • 2011 yeni polo donanım listesi biraz değişmiş.Deri direksiyon eklenmiş,kendi sınıfında nadir olarak standart olan arka disk frenler listeden kaldırılmış.Gerçekten kampanaya mı dönüldü bilemiyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sselimm

    yukarda boyle demisim vitesler icin ama sanirim kulak alisinca batmaya basladi bu sesler... adam (sanzuman yaani) asagida her turlu mekanik sesi cikartiyor, ozellikle de uzerinde fazla yuk yokken, yani rahat rahat vitesini degistiriken deli olucam, simdi havalar da isininca camlari acinca iyice bi artti sesler... dagilacak diye korkuyorum...sanirim yag icinde calimamasindan kaynakli sesler o zaman bunlar degil mi? yokustaki durumu zaten anlattim, hala ayni, orenemedi salak :) yakit konusunda da gecen gun yaptigim olcumde, 130 140 uzun yol 6 civari, bu sehir ici kullanimda da cok degismiyor.... bana gore fena degil ....sizce... aslinda daha az olmasini beklerdim tabii (2002 cift kirmizi tdi manuel 5 - 5.5 arasi degisyordu yine bu kullanim sekillerinde....) yumusak bir kullanimla bu sekilde tabii, agresif de noolacak bilmiyorum...

    servisi aradim, cruise control takalim diye soyle birsey soylediler, kulaklarim kendini kapadi duymamk icin " olmuyor genelde ama denemek icin isterseniz takariz, olmazsa sokeriz" ee calismazsa " o zaman cruse elinizde kalir " yok yaaa, dunyanin tesisiatini cekeceklermis ustelik... calismazsa alip cebinme koyacakmisim... boyle bisey olabilir mi yaa...


    Üstteki kısımdaki ikinci paragraf çok iyi ya akşam akşam güldüm baya bi :)




  • sselimm arkadaşımın paylaşımına teşekkür ediyorum, böyle sorunları olan arkadaşların yazması benim gibi düşünce ve seçim aşamasında olan üyelere gerçekten ışık tutacaktır. Diğer kullanıcılardan da sorunu olan varsa mutlaka belirtsinler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sselimm

    bu nasil listedir ve de ne kadar dusunulerek detaylandirilmistir, super eline saglik... daha da vardir eminim ki atlanmis seyler... bosa vermiyorlar yildizi :)


    Birkaç arkadaş bu listeyi hazırlamış idik :) Madem hoşunuza gitti, 2 markadan örnekler:


    Mercedes Yeni C Serisi (muhtemelen tüm modellerde geçerlidir)

    İç hava / Sirkülasyon düğmesi

    Yolda gidiyorsunuz, araçta 4 kişi var iken, sunroof belirli bir yere kadar açık, herkes kendi camını FARKLI SEVİYEDE açmış, dışarıdan hava alınıyor.
    Önünüze duman atan bir kamyon çıktı. Telaşa gerek yok.
    İç Hava/Sirkülasyon düğmesine basıp, basılı tutar iseniz: Dış hava kesilir, sunroof ve tüm camlar kapanır.
    Kamyonu geçtiniz, önünüz açıldı, temiz hava var artık. Şimdi tekrar camları ve tavanı açmak istiyorsunuz. Yine telaşa gerek yok.
    İç Hava/Sirkülasyon düğmesine tekrar basıp, basılı tutar iseniz: Dış hava açılır, sunroof ve tüm camlar ESKİDEN OLDUKLARI KONUMLARINA DÖNERLER ;)

    VW tüm güncel modeller

    Kapı kilitleme:
    Uzaktan kumandanın kilitleme tuşuna 1 kez basın. Tüm kapılar kilitlenir ve ARAÇ İÇERİSİNDEN DAHİ KAPILAR AÇILAMAZ.
    Uzaktan kumandanın kilitleme tuşuna 2 kez basın. Tüm kapılar kilitlenir ancak bu sefer ARAÇ İÇERİSİNDEN KAPILAR AÇILABİLİR.

    Dörtlü Düğmesi:
    Dörtlü ikazı devreye sokun.
    Acilen hareket etmeniz gerekti. Sinyal vererek çıkmanız lazım.
    Doğrudan sinyal verin.
    Dörtlü ikazı sönecek ve sinyal vermeye başlanılacak, sinyal atınca tekrar dörtlü ikaz konumuna dönülecektir :)
    Böylece dörtlü ikaz ışıkları yanarken bile sinyalleri kullanabiliyorsunuz.

    selamlar,




  • Calik, bu detayları beraber oluşturup bir de VW listesi yapalım mı?

    VW Passat için;

    -cam yıkama kolunu çektiğinizde önce su fışkırtılır, silecekler 2 sn sonra devreye girer.
    -cam yıkama kolunu çektiğinizde eğer süratiniz 120 km ve üzeriyse silecekler 2 sn beklemeden çalışır.
    -cam yıkama kolunu çektiğinizde havalandırma açıksa otomatik olarak iç devir daim devreye girer, cam suyunda kimyasal koku varsa arabaya girmesin diye.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: meke

    Calik, bu detayları beraber oluşturup bir de VW listesi yapalım mı?

    VW Passat için;

    -cam yıkama kolunu çektiğinizde önce su fışkırtılır, silecekler 2 sn sonra devreye girer.
    -cam yıkama kolunu çektiğinizde eğer süratiniz 120 km ve üzeriyse silecekler 2 sn beklemeden çalışır.
    -cam yıkama kolunu çektiğinizde havalandırma açıksa otomatik olarak iç devir daim devreye girer, cam suyunda kimyasal koku varsa arabaya girmesin diye.




    Memnuniyetle meke,
    Benim aracım zavallı bir 2007 model POLO. Onda olanları yazarım tabi. Benzer bir listeyi VWTURK veya benzeri bir türk forumunda görmüştüm. Daha doğrusu liste değil de, herkes ayrı ayrı yazmış idi. Biz liste yapabiliriz.
    Ben cihazların kullanıcı el kitaplarını baştan sona okurum, öyle bir takıntım var. Oradan gördüklerimi ve araçta karşılaştıklarımı yazarım dilim döndüğünce.

    Bu sileceklerin su fışkırmalarından 2 sn sonra devreye girmesi, haliyle Mercedes de var idi. GOLF te yok diye yadırgamış idik, demek ki VW, Passat a uygun görmüş :)

    selamlar,




  • 
Sayfa: önceki 2728293031
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.