Şimdi Ara

Warhammer 40K: Dark Millennium Online

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
114
Cevap
1
Favori
7.016
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • In This World...

    There Is Only War!


    Yapımcı : Vigil Games

    Yayıncı : THQ

    Çıkış Tarihi : Belli Değil.

    Oyunun Sitesi :http://www.darkmillenniumonline.com/

    Oyunun Türü : Sci-fi


    Konsollara gelicek Warhammer 40,000 Space Marine`den sonra Warhammer 40K:Dark Millennium Online Warhammer oyuncularını baya heyecanlandırıcak gibi duruyor.

    Trailer




    Videodan oyundaki ırklar Space Marines, Chaos Space Marines, İmperial Guards ve Orclar olarak gözüküyor.Ancak THQ’nun bütün Warhammer oyunlarında ilk çıktıklarında 4 ırkla başlayıp ek paketlerle 2′şer yeni ırk eklendiğini artık biliyoruz.
    Oyun ilk olarak E3'de azda olsa sergilendi.
     Warhammer 40K: Dark Millennium Online


     Warhammer 40K: Dark Millennium Online


    Oyunla İlgili Kısa Bir Röportaj




    ____________________________________________________________________________________________

    Evet oyunla ilgili yeni bilgiler gelmeye devam ediyor...
    Son açıklanan bilgilere göre ;
    Oyun kesinlikle TPS ( Third Person Shooter) olacak.
    Oyunda ilerde gelicek ek paketler ve patchlerle birlikte olması beklenen toplam ırk sayısı tam olarak belli olmasada çok fazla olacağı söyleniyor.Bunlardan bazıları ;
    Chaos Marines

    Space Marines

    Orcs

    Imperial Guards

    Eldar

    Dark Eldar

    Tyranids

    Necrons

    Tau Empire

    Goblins

    Bu ırkların olma olasılığı çok yüksek olmakla birlikte daha fazla ırk olma ihtimalide çok fazla.
    Oyunda yine iki taraf olacağı söyleniyor.
    Oyun çok fazla pvp ağırlıklı olup pve ögelerinede yeteri kadar yer verileceği söyleniyor.
    Oyunla ilgili yeni bir trailer yayınlandı ;



    Buda oyun hakkında kısa bir röpörtaj ki bu videodan baya bir bilgi ednebilirsiniz ;



    Malaesef oyunla ilgili en çok merak ettiğim konuya cevap vermedi adam.Oysaki soru geldiğinde ne kadar çok sevinmiştim.

    Burda bir fan videosu.Dark Millenium ve Space Marine'nin trailerından bölümler alınarak yapılmış.Hoşuma gitti benim ;



    E3 2011 Teaserı



    ____________________________________________________________________________________________________________

    Imperium of Man


     Warhammer 40K: Dark Millennium Online


    İmparatorun Doğuşu


    Herşey ilk warp kapısının oluşmasıyla başlar insanlar önce warp kapılarından korktular. Sonra insanlık warp kapılarıyla yaşamayı öğrendi.İlk başta bu kapıları kabilelerin şifacıları ve bilgeleri denedi bu kapıdan geçenler yeniden doğdular ve 2. bir hayatla ödüllendirildiler. Bir gün insanlık büyük bir lider arayışına girdi ve birçok kabilenin şifacı ve bilgeleri bu kapıdan geçtiler ve m.ö 8000 yılında imparator anadoluda doğdu. ilk başlarda imparator kendini insanlardan izole etti. ve normal bir yaşam yaşadı sonrasında ise geliştikçe değişik pisişik güçlere sahip olduğunu anladı.İnsanlığın sonunun yine insanlığın kendi elinle geleceğini gördü ve insanlığa yanında topladığı birliklerle bir arada olmayı ve yıldızlara yayılacak gücü vaad etti.İnsanlık imparatoru kabul etti ve uzaya yayılmaya başladı.İmparator dış güçlerle ve kafirlerle(heretic) savaşmak için kendi dnasından space marinelerin gen kodlarını aldığı primarchları yarattı. sebebi bilinmeyen bir olay neticesinde doğan tüm primachlar farklı gezegenlere yayıldı.söylentilere göre chaosun eli veya imparatorun oğulları kendilerini yetiştirsin diye böyle birşey yaptı.Sonra imparator primachları aramak için gezegenlerde dolaştı ve gitti gezegenleri imparatorluğuna yavaş yavaş katarak büyüttü bulduğu primachları ordusundaki bölüklerin başına koyarak onları bölük yöneticileri yaptı ve o bölüklerin askerlerinede primachlarını dnalarını nakletti yani her bir space marine bulunduğu bölüğün primachının özeliğini taşır.

    İmparatorun Düşüşü


    horus adındaki ilk primach daha fazla güç için chaos lordlarıyla anlaşır ve onların gücünden faydalanmaya başlar arkasından tüm bölüğünü kaosa sürükleyerek imparatoru düşürmek için tüm gücüyle saldırır ve ilkez İmparatorluğun merkezinde olan savaşta milyonlarca asker ve space marine ölür.
    İmparator oğlunu sevdiği ve onunla savaşmak istemediği için oğlu tarafından ağır yaralanır ve tam oğlu tarafından öldürülecekken psişik bir patlamayla horusu öldürür ve imparator takipçileri onun yaşaması için altın taht adında yaşam destek ünitesi hazırlar. yüzyıllardır. o üniteye bağlı olan imparatorun bir gün insanlık zor günler geçirdiğinde kalkacağına inanır zamanla bu olay bir dine dönüşür ve imparator tanrı ilan edilir.Space marinelerde İmparatorun sadık askerleri dini koruyucusu ve insanlığın ayakta kalması için umuttur.

    İnsanlığın Dini İnançları Hakkında Genel Bilgiler


    Beyaz Cüce'nin taş çizimlerine göre imparator denen adam böyle oluştu:
    Başta insanlar Warp'lardan korktular sonra birlikte yaşadılar. Onlarla iletişime geçebilen ve pek çok amaç için kullanılabilenler için kesin hediye edilmişler vardı. Bunlar kabilelerin iyileştiricileri ve ruhsal liderleriydi. Onlara ölümden sonra Warp'lardan geçerek yeni bir insan olarak doğmak gibi hediyeler verildi. Ama insanların daha çok bilgi kazandığı gizli tutkularının büyüyüp onları felaketlerine götürdüğü bir zaman geldi. Ruhsal önderler hediyelerinin kullanıldıktan sonra oluşan farklılıkları ve reenkarnasyonun daha zor hale geldiğini farkettiler ve büyük bir meclis topladılar. Hiçbirinin bunu durdurmayacağına ama hep birlikte belki başarabileceklerine karar verildi.
    Bu konseyde hepsi yaşamlarını tek bir adam olarak dönmek umuduyla verdiler. Nerdeyse bir yıl sonra bir çocuk doğdu...

    İmparator'un asıl adı bilinmemektedir ama çizimlerde yaklaşık olarak M.Ö 8000 yılında merkezi Anadolu'da doğduğu gösterilir. O isole edilmiş bir alanda büyüdü ve söylentilere göre kendi yaşlanmasını durdurabiliyordu; pek çok psişik yeteneğe sahipti.
    Çok zaman sonra İmparator daha akıllı olduğu ve odaklanabildiği zaman insanoğlu'nun davranışlarının kendi sonunu getireceğini biliyordu; bunu düzeltmeye çalıştı. Her zaman arka planda kaldı, insanoğlunun en önemli değişikliklerini gerçekleştirdi ve evrimi boyunca onu yönlendirdi.

    İmparatorluk kayıtlarında İmparator'un adına ilk defa Terra'yı fethettiği zaman (29. milenyumda) rastlanır. İmparator'un genetik mühendisliğiyle güçlendirilmiş askerleri O'na dünya insanlarını tek çatı altında toplama ve gözünü yıldızlara çevirme imkanını sundu. Adeptus Mechanicus'un da yardımıyla İmparator ilk Space Marine alaylarını yarattı ve onları galaksinin en uzak köşesine taşıması içinde yıldızlar arası gemileri. İmparator ayrıca Space Marine'lerin gen kodlarını aldığı Primarch'ları yarattı ama bilinmeyen bir olay yüzünden Primarch'ları galaksinin dört bir yanına dağıldı. Bunun çocuklarının kendini geliştirmesini isteyen İmparator tarafından mı yapıldığı, İmparator'un işini bozmak isteyen Chaos tarafından mı, yoksa Primarch'ların kendisi tarfından mı yapıldığı bilinmiyor.

    Horus İhaneti


    Kara Sfer (Dark Crusade) Horus'un ihanetiyle son buldu. Horus'un liderliğinde 9 Space Marine chapter'ı ve sayısız İmparatorluk askeri gücü galaktik bir sivil savaş başlattı.
    Horus'un orduları dünyayı kuşattığında bile İmparator Horus'un geri kazanılabileceğine inandı, hatta onunla teke tek dövüşürken bile inanacını korudu. Ama İmparator Horus'un Chaos Tanrıları'ndan kazandığı gücü küçümsemişti. Bir zamanlar en yakın oğlu olan adamı incitmek istememesi İmparator'un dövüşte büyük yaralar almasına neden oldu. Horus İmparator'un harap olmuş bedeninin üstünden ona bakarken odadan içeri Terminator zırhı içinde bir Space Marine girer ve Horus sadece bir bakışıyla onu alevler içinde bırakır. Terminator'un ölümü İmparator'un Horus'un Chaos'un derinliklerine ne kadar gömüldüğüne ikna eder ve çok güçlü bir psişik saldırı gönderir. Bir saniyeden az bir sürede İmparator oğlu Horus'un aklından son Chaos temizlenirken insanlığının geri döndüğünü hisseder; ruhu tamamen yok olmadan önce...

    Imperial Fist'lerin Primarch'ı Rogal Dorn, İmparator'un vücudunu alır ve Terra'ya götürür; şu anda Altın Taht'ta dinlendiği yere.

    Varoluş Günü (Present Day)


    İmparator'un harap olmuş bedeni Rogal Dorn tarafından; İmparator'un ruhunu korumak için yapılmış telekinojik alet Altın Taht'ın yapımını üstlenen kişi tarafından bulundu. İmparator Altın Taht'ta "Geri Dönüş"e kadar kalacaktı, ne tam olarak ölü ne tam olarak yaşıyor olarak.
    Altın Taht İmparatorluk Sarayı'nda Himalaya Dağları'nın içinde yer alan bir hayat destek ünitesiydi. Altın Taht aynı zamanda Adeptus Costedes olarakta bilinen Costedian Muhafızları tarafından korunan Senctum İmperialis'de yer alıyordu. İmparator'un fiziksel formu içinde saklandı ve hayatsal fonksiyonları makineler tarafından devam ettirildi.
    Altın Taht ayrıca ayrıca Astronomikan denen ve sinyalleri ışık hızından daha hızlı hale getiren bir Warp alıcısına bağlı idi. Sinyalin kendisi İmparator tarafından yapılıyordu ve aynı zamanda adına Umut Çizgisi veya altın yol denirdi, ama bu gücün çoğunluğu chorus denilen 10.000 insan psişiği tarafından sağlanıyordu. Ama psişiklerin yaşam güçleri aylar içinde tükeniyordu, bu da yenilerinin sıklıkla, bilinmeyen Inquisition Kara Gemileri tarafından getirilmesine neden oluyordu.



    İmparator, ya da bilinen adıyla İnsanlığın Ölümsüz İmparator-Tanrısı, Horus Heresy'nin ardından İmparatorluk'taki çoğu insan tarafından bir tapınma abidesi haline geldi. İnanç ve tapınma İmparatorluk tarafından bulundu ve yönetildi. Buna uymayanlar neredeyse ölüme varan cezalara çarptırıldılar.

    İmparatorluk halkı İmparator'larının kendilerini izlediğini ve koruduğunu düşünürler; İmmetorium'un korkunçluklarından ve iblislerinden koruduğunu. Bu konuda ki en büyük istisna Space Marine'lerdir, onlar imparator'un kökenini daha iyi bilirler, onu harka bir savaşçı ve üstün bir komutan olarak görürler, halkın yaptığı gibi bir Tanrı olarak değil, ama yinede ona tapınan bölüklerde (chapter) mevcuttur. Söylentilere göre İmparator fazla uzun süre ölü kalmıştır ve sadece milyarları kandırmak için kurulmuş bir makine topluluğudur. Bunu düşünmek Engizisyon'a (İnqusition) göre ihanettir(heresy). Bilindiğine göre astrofat'lar İmparator'un ruhuna istekli ve özel bir şekilde bağlanmalı ve gereken gücü sağlamalıdırlar, bu yüzden de astrofat'ların ve dolayısıyla İmparator'un hala var olup olmadığı merak konusudur.
    Başlangıçta Engizisyon Yasası sadece İmparator'un yaralarını iyileştirmek için kullanılan basit bir makineden bahseder ama Engizisyon'un yeni elementleri ve yeni oluşturulan Terra Yüksek Lordlar'ı onu Taht'ta kilitli tutmayı tercih ettiler, çünkü İmparator'un Horus İhaneti'nden hemen sonra dönüşü İmparatorluk'u dayanamayacağı başka bir sivil savaşa sürükleyebilirdi. Ayrıca İmparator'un fizik ve mantıksal gücündeki her değişimin İmparator'un vücudunun tuzakta kaldığını ve psişik kuvvetin ve ruhunun onu terkettiği anlamına geldiğini düşündüler ve korktular. Sonunda İmparator'un Anadolu'daki gerçek kimliğini bilenler arasında İmparator'un yeniden doğması için tamamen ölmesi gerektiği inancı oluştu....

    Imperium of Man: The Imperial Guard (İmparatorluk Muhafızları)


     Warhammer 40K: Dark Millennium Online


    Hammer of the Emperor


    Adeptus Astartes, yıllar boyunca İnsan İmparatorluğu'nun ilk ve tek düzenli ordusu olarak çarpıştı. Ancak zaman içinde İmparatorluk sınırlarının inanılmaz biçimde genişlemesinin getirdiği asker açığı, yeni ve sayıca daha fazla bir ordu kurulmasını gerektirdi. İnsanlığın elindeki binlerce gezegeni korumak için kurulan bu ordu, 41. Milenyumun efsanevi "İmparatorluk Muhafızları"ndan başkası değildi...

    Kurulduğu ilk zamanlarda sadece PDF (Plenatary Defence Forces - Gezegen Savunma Kuvvetleri) olarak hizmet veren Imperial Guard orduları, her sene katıldıkları yüzlerce savaş ve yetiştirdikleri milyonlarca asker sayesinde inanılmaz bir güce ulaşmışlardır. Imperial Guard'ın toplam asker mevcudu milyarlarla ölçülür (İmparator bile bu sayıyı tam olarak bilmemektedir).

    Gezegenin en kalabalık "düzenli gücü" olan bu ordunun askerleri, İmparatorluk'un sahip olduğu dünyalardan yetişen normal insanlardandır. Genetik olarak değiştirilmezler. Zırhları da oldukça güçsüzdür. Ancak bu açıklarını ünlü "Zırhlı Bölükleri" ile kapatırlar. Gerçekten de Imperial Guard, ırklar arasında en ağır zırhlı desteğine sahip olandır.
    IG içinde özel bir emir-komuta zinciri kullanılır. Bu sayede devasa orduların yönetiminde karışıklığa yer verilmez. Birçok komutanın da zaten buna tahammülü yoktur.

    Bu ordu ayrıca başarısızlığa ve korkuya karşı tahammülsüzlüğü ile de tanınır. Özellikle en sert disipline sahip olan Vostroyan, Cadian gibi birliklerde idamlara sıkça rastlanır. Commisar adı verilen özel subaylar, "gerekli durumlarda" herhangi bir eri veya subayı anında idam etme yetkisine sahiptir.

    Genel olarak düşünüldüğünde iyi bir komutanın ellerinde müthiş işler başarabilen bu savaş makinesi; masaüstünde oynamak için de idealdir. Tabii fiyatının üstesinden gelebilirseniz...

    Lord Solar - Commander Macharius


    Kimileri onun için bir canavar veya deli dese de Lord-Commander Solar Macharius İmparatorluk Muhafızları'nın (şüphesiz ki) en ünlü komutanıdır. Macharius'un fetihleri ancak kendi askerlerinin savaşmayı reddetmesi ile son bulabilmiştir.

    Macharius sadece yedi yıllık bir savaşla bine yakın gezegeni İmparatorluk sınırlarına dahil etmeyi başarmıştır. Sagmentum Pacificus'un sınırlarına kadar gitmeyi başaran Macharius, burada "Halo Zone" denilen ve dümencilerin yolunu bulmasına yardım eden "Rail of Hope"un ulaşamadığı bir bölgeye girmek isteyince kendi adamları tarafından reddedilmiştir.

    Macharius'un ölümünün ardından ele geçirdiği gezegenler bir iç savaşla generalleri arasında paylaşılmıştır. Great Crusade'nin efsanevi günlerinden beri görülmemiş bir ilerleme sağlayan Macharius Seferi İmparatorluğun en büyük zaferlerinden biridir.

    Macharius'un Sancağı İmparatorluk Sarayı'nın "Sonsuzluk Kapısı"ndaki yerini en çok hakedenlerdendir...


    Space Marines

     Warhammer 40K: Dark Millennium Online


    Onlar İmparatorun geniş krallığını tehdit eden düşmanlarına acımasızca çarpan yumruğunun kendisidir. İmparatorluk içinde adları saygıyla anılırken İnsanoğlu'nun düşmanları isimini duyduğunda korkuya kapılır. Onlar, Space Marine'ler ve galakside onlarla başa çıkabilecek bir kaç savaşçı vardır!

    Bir kaç organ değiştirme operasyonu, genetik modifikasyon, fiziki-kimyasal değişim ve normal bir insanı öldürebilecek bir dizi fiziksel eğitimle bir Space Marine bir süper insan haline gelir. Aç ve uykusuz olarak haftalarca savaşır, zehirleri sindirebilir, toksik gazları soluyabilir ve en büyük yaralarını iyileştirebilir.
    Güçlü fiziğinin yanında bir Space Marine İmparatorluk'un en yıkıcı silahlarına sahiptir: Yörüngesel Bombardıman (Orbital Bombartment) ve Lazer Topundan (Lascannon) güvenilir Ağır Makinalıya (Heavy Bolter) tek bir Space Marine bütün bir şehir bloğunu tek başına yok edebilir. Kutsanmış Kara Saldıranlar'ı (Land Raider), Jilet Sırtlar'ı (Razor Back) ve dayanıklı tankları (Rhino) onu savaş alanında taşıyabilir. Ve son olarak süper insan olmasının hediyesi olarak onu pek çok silahtan koruyan zırhını taşır.
    Ama bir Space Marine'in gerçek gücü İmaparator'una olan imanıdır. O, tanrılar tarafından seçilmiş İnsanlığın Ruhani Lideri'dir ve 100.000 yıldır durduğu Altın Taht'a tapınılmıştır. Space Marine'ler kendilerini kutsanmış sayarlar, çünkü geliştirilmiş damarlarında İmparator'un gen kodunu taşıyan kanını taşırlar. Onlar kesinlikle İmparator'un iradesinin fiziksel formudurlar!
    Toplam 11 bölükten oluşan space marine birliklerinin her birinin başında bir primach vardır ve space marine askerleri bu primachların dnalarını taşır.Herbiri farklı savaş teknkleri ve farklı kişisel özelikleriyle birbirinden ayrılırlar.

    Bu birliklerin isimleri ve kurucuları şöyledir:

    Primarch=Lider


    Ultramarines
    Primarch-Roboute Guiliman


    Dark Angels
    Primarch-Lion El'Jonson


    Blood Angels
    Primarch-Sanguinus


    Space Wolves
    Primarch-Leman Russ


    Raven Guards
    Primarch-Corax


    İmperial Fists
    Primarch-Rogal Dorn


    Iron Hands
    Primarch-Ferrus Manus


    White Scars
    Primarch-Jaghatai Khan


    Blood Ravens
    Primarchları belli değil kütüphaneciler tarafından yönetilirler


    Chaos Grubu

     Warhammer 40K: Dark Millennium Online


    Kaos'un en güçlü varlıkları olan Kaos Tanrıları aynı zamanda Kara Tanrılar ve ya Eski Güçler olarak da bilinirler. Bu varlıklar çok güçlü olarak ve ölümlülerin krallıklarındaki enerjiyi içmeye hevesli olarak anlatılırlar. Bunu yapmak için bu ölümlülerin içlerinden takipçiler seçerler ve onlara güç, para, ölümsüzlük veya uşak; ne isterlerse onu verme vaatleriyle kendi taraflarına geçirirler. Bu varlıklar bencil, acımasız olarak tanımlanır ve uşaklarından kendilerine tam sadakat beklerler, bunun karşılığında uşak ne isterse onu alır fakat bunu alma biçimi biraz farklı olabilir. Bilindiği kadarıyla pek çok Kaos tanrısı vardır, ama aralarında en güçlü olanlar dört tanedir. Çoğunlukla bu dörtlü, savaşlar çıkararak diğerlerinin üstünde mutlak hakimiyet kurmak için savaşırlar.

    Dört Ana Tanrı


    Khorne: (Nefret,öfke,savaş ve ölüm tanrısı)

    Nurgle: (Kaza,felaket ve çürüme tanrısı)

    Slaanesh: (Kendini beğenmişlik,haz tanrısı)

    Tzeentch: (Değişim,aldatma ve büyü tanrısı)


    Bu dördünden herbiri diğerlerine karşıdır. Khorne açıkça davranır, diğerlerinin ölümünü ister; ona Slaanesh karşı çıkar ve her türlü tecrübenin getireceği hazzı tatmak ister(diğerlerini öldürmek dahil). Nurgle ölüm ve çürümenin gücünü kullanır, Tzeentch ise yapım ve değişimin. Bu zıt ilişkiler Kaos'un yönettikleri ordularda da kendini gösterir. Bir ordu sadece bir tanrıya tapar ve onun için çarpışması demek bütün tanrılara hizmet etmesi anlamına gelmez, tıpkı bir Kaos tanrısının ordusundaki birini başka bir tanrıdan yardım alınca cezalandırması gibi.

    Ayrıca bazı takipçiler yararlılık gösterdikleri tanrıları tarafından bir çeşit kutsanmaya maruz kalırlar ve buna "Tanrılarının İşareti" derler. Bu işaretin etkileri tanrıya ve orduya göre değişse de asıl önemli olan kişinin kendisidir. Örneğin Nurgle'a tapan Kaos Marine'lerinin vücutları zamanla çürür ve daha dayanıklı hale gelir. Khorne'dan da örnek verilebilir; takipçileri nerdeyse kontrol edilemezdir ve tek istedikleri şey yakın dövüşte düşmanlarını paramparça etmektir.

    Diğer Chaos Tanrıları


    Boynuzlu Sıçan: Skavenlar'ın tanrısıdır. Çürümeye bağlıdır.

    Malal: Kaos'un kendisiyle savaşını temsil eder. Artık görülmemektedir.

    Hashut: Volkanların, karanlığın, çekiçlerin, yıldırımların tanrısıdır. Kaos Cücelerine hükmeder.

    Phraz-Etar,Mor'cck ve An'sl: Eskiden bahsedilen ufak güçlerdir. Diğerlerinden daha güçsüz olduklarından onlarda pek bahsedilmez.

    Necoho: Şüpheye düşürücü olarakta bilinir, tanrı tanımazlığın (ateizm) tanrısıdır.

    Zuvasssin: "Büyük Bozucu" olarakda bilinir, düşmanlarının işlerini bozar.

    Be'lakor: "Karanlık Usta" olarak da bilinir. Bir zamanlar Kaos Tanrılarının en güçlüsüydü ama artık güçten düştü ve bir "Şeytan Prens" (Deamon Prince) olarak anılıyor.

    Diğerleri: Başka bilinmeyen bir sürü grup vardır. Örneğin Şahin (Raptor) ve Yokediciler (Obliterator) kendi tarikatlarına bağlıdırlar. Ayrıca düşmüş Kara Melek de bilinmeyen başka bir büyük güç tarafından korunur, büyük ihtimalle bir Kaos tanrısı tarafından...


    Bölünmemiş Kaos

    Çeşitli bağımsız tanrılara rağmen bazı Kara Tanrıların takipçileri Kaos’a başka türlü taparlar. Belli bir tanrıya tapmak yerine tüm tanrılara genel olarak taparlar. Bunlar Kaos’a bir bütün varlık olarak taparlar ve onlara göre Kaos tanrıları bu bütünün farklı yüzleridir. Bazıları da bir tanrıya taparken sonradan daha fazlasına sahip olmak için gerçek inaçlarından vazgeçer ve başkasına tapmaya başlarlar. Tapınmalarının doğası gereği bunlar Bölünmemiş Kaos adlı bir grupta toplanır ve üzerlerinde diğer dört büyük tanrının işaretlerine benzer işaretler taşırlar.
    Bölünmemiş Kaos’un generalleri diğer dört tanrının birbirleriyle olan karmaşık ilişkilerinden bağımsız olarak diğerlerinden daha büyük bir özgürlüğe sahiptirler.Örneğin Slaneesh’in askerleri Khorne'a tapan bir generale hizmet edemezken Bölünmemiş Kaos’un generali her iki tarafında askerlerini hem Slaneesh’in hem Khorne’un gazabına uğramadan kontrol edebilir.
    Ayrıca bölünmemiş Kaos’un İşaretinin daha özel formları normal olmayan liderler tarafından taşınır. Örneğin Yağmacı Aboddon kendisine Kaos’un en büyük liderlerinden biri olduğu için dört tanrı tarafından verilmiş olan Kaos’un Hükmü’nün işaretini taşır. Archon ise “Mutlak Seçilmiş” veya “Biten Zamanların Lordu” olarak benzeri şekilde işaretlenmiştir.

    Warhammer 40.000'in İblisleri

    Bu evrende şeytanlar Warp (Eğrilmiş Olan) denilen paralel bir boyuttan gelmişlerdir. Kaos Krallığı’na benzer şekilde Warp’ta büyük miktarda psişik enerjiden oluşur ve bu enerji bazen toplanıp yaşayan canlılar oluşturur. Bu varlıklar daha fazla enerji topladığında büyür hatta tanrısallaşır. İblisler de bu kaos Tanrılara hizmet eden daha küçük varlıklardır.
    Normalde iblisler saf enerjiden oluştuğu için fiziksel dünyaya direk olarak geçemezler, bu yüzden savaş alanına Kaos'a tapanlar tarafından “çağrılmaları" gerekir. Ayrıca bundan başka iblisler Warp ve maddesel dünyanın birleştiği yerlerden de dünyaya geçebilir, tıpkı Korku’nun Gözü (Eye of Terror) gibi.
    Bir kere iblisler gerçek dünyaya geçtiler mi genellikle Kaos’un güçlerinin yanında savaşırlar, özellikle Kaos Space Marine’lerin yanında. Ayrıca Kaos’un etkisine girmiş İmparatorluk Muhafızları’nın yanında ve Kayıplar ile Lanetliler olarak biline asilerin yanında da savaşa girerler. Daha nadir olarak Ork ve Eldar gibi diğer ırklar da ana Kaos Tanrıları tarafından saptırılabilirler. Bu olduğu zaman bu ırklar da şeytanların tarafında savaşırken görülebilirler. Onlara fiziksel standart silahlarla zarar vermek zordur, ama özel olarak onlar için hazırlanmış silahlarla daha kolay yok edilebilirler, Warp’a geri sürülür ve hasolurlar, eğer savaşta yenilirlerse onları fiziksel dünyada tutan enerjiler kaybolmaya başlar ve Warp’ a geri dönerler.
    Warp’tayken iblisler ölümlülerin ruhları tarafından cezbedilirler (iblisler bu ruhları yapılarına alabilirler) ve buda onları “çağırmayı” kolaylaştırır, çünkü iblisler bir savaş alanına taze ruhları yutabilmek için gelirler. Ayrıca ölümlü ruhlara açlıklarından “psişik” denilenlerin kullandığı “psişik güçleri” tehlikeli kılarlar. Ölümlü bir psişik güçlerini kullandığında Warp’ın enerjisini kullanır ve iblisler buna kuvvetli şekilde çekilir. Ve bir iblis o psişiği bulduğunda ruhunu yutmak veya vücudunun kontrolünü ele geçirmek için önce aklına saldırır. Bazı ırkların ruhları şeytanlara daha çekici gelir, tıpkı psişik açıdan güçlü Eldar gibi, ve bu ırklar iblis saldırılarından korunmak için ayinler yapmalı ve ya ekipmanlarını kullanmalıdırlar.
    Son zamanlarda İmperium gibi bazı ırklar hiper-uzayın nimetlerinden faydalanıp galaksinin bir ucundan diğerine hızla seyahat edebilmek için gemilerini warp’a sokarlar. Bu gemiler tayfalarının iblisler tarafından yutulmasını engellemek için güçlü korumalar sahip olmak zorundadırlar.
    İblis Tipleri

    Tanrılara göre değişirler.

    Büyük İblis (Greater Deamon)

    Büyük şeytanlar Kaos Tanrıları'nın öfkesini anlatabilecek yegane varlıklardır. Onlar genellikle dev-yarasa ve inanılmaz güçlü yaratıklardır, çoğu zaman büyük ordularla tek başlarına dövüşürler. Bazıları kendi karakterlerine ve özgür iradelerine sahiptir; tıpkı M’kachen gibi, Tzeentch’in “Değişim Lordu”, diğer üç tanrının Büyük İblisleri Khorne’un Kanasusatan’ı, Nurgle’ın Büyük Kirlisi, Slaanesh’in Büyük Sırlar Koruyucusu'dur.
    Bir Büyük İblis fiziksel dünyada kolaylıkla varlığını koruyamaz, genellikle bir Kaos izleyicisinin vücudunu ele geçirir ki bu genellikle bir Kaos Space Marine’dir, böylece Warp’a dönmesini engellemiş olur. Space Marine’in vücudu ele geçirildiğinde (bu Marine’e genellikle iblis konağı veya iblis taşıyıcısı denir) Büyük İblis onu tam kontrolü altına alır ve kendi beğenisine göre onun etini şekillendirebilir. Eğer iblis taşıyıcısının vücudu ele geçirilmeden önce öldürülürse iblis hala onu yutabilir ama fiziksel dünyada kalması çok güç olur.

    Daha Küçük Şeytanlar

    Küçük iblisler en kolay mücadele edilebilen Kaos’un temel kuvvetleridir. Genellikle insan büyüklüğündedirler ama korkunç görüntüleri tanrılarına göre değişir. (Örneğin Khorne’un delirmiş şeytanları kan kırmızısıdırlar, ağır zırhlar giyerler ve ellerinde
    dev balta ve kılıçlar taşırlar.) Genellikle büyük karşılıklarından daha az güçlüdürler. Örnek olarak Khorne’un Kanlekeleri, Slaneesh’in Şeytancıkları, Nurgle’ın Vebataşıyanları ve Tzeentch’in Dehşetleri verilebilir.

    Şeytan Yaratıkları (Deamon Beasts)

    Bu grup daha hayvani iblisleri içerir. Bazıları Kaos takipçilerinin veya tanrılarının kendileri tarafından av hayvanı olarak kullanılırlar ve hızla hareket edip düşmanları ile mücadele edebilecekleri savaş alanlarına getirilebilirler. Bu grup Khorne’un ettazılarını ve Tzeentch’in Çığırtkanlarını içerir. Ayrıca tanrılara hizmet etmeyen bağımsız yarasa tipi yaratıklara Öfke denir.

    Diğer İblisler

    Her tanrı aşağıdaki kalıplara uymayan şeytanlar edinebilir. Bu grup Nurgulcuklar’ı (Nurglings) veya süvarimsi Eğerlenmiş Şeytancıklar’ı (üstüne binilmiş şeytani atlar) içerebilir. Her tanrının kendi takipçilerine vaat ettiği binekler vardır, tıpkı Khorne’un Kas Yığınları (Juggernaught anca böyle çevriliyor?), Tzeentch’in Diski ve Slaanesh’in Küheylanları gibi.

    Ölümlülerle Özel İlişkiler

    Kaos’un ölümlü takipçileri şeytanlarla yan yana savaşmaktan daha fazla etkileşime girebilirler.

    Ele Geçirilmiş Kaos Space Marine’ler

    Bazı Space Marine’ler kendi istekleriyle vücutlarını şeytanlarla paylaşırlar. Büyük iblisler gibi kurbanının vücudunu tamamen ele geçirmektense onunla bir karışım meydana getirerek bir Ele Geçirilmiş Kaos Space Marine Takımı (Possessed Chaos Space Marine Squad) veya daha basit bir şekilde Ele Geçirilmiş oluştururlar. Ele Geçirilmişler bir şeytanın mistik gücü ile bir space Marine’in gücünü harmanlayan kudretli savaşçılardır.

    İblis Silahları

    Bazı şeytanlar bir silahın içinde kalmaya zorlanabilirler, bu güçlü silahlara İblis Silahları denir. İblis silahları nadirdir ama çok güçlüdür, gerçekliği parçalayabilirler, kuvvetli büyüsel enerji dalgaları fırlatabilirler, psişik düşmanların güçlerini karıştırarak diğer şeytanların ona saldırmasını sağlamak, kullanıcıya büyük psişik güçler veya diğer doğal olmayan güçler verirler. Bir Kaos savaşçısı bu silahı kullanırken çok dikkatli olmalıdır, çünkü hapsedilmiş şeytan sürekli kaçmaya ve kullancını ruhunu emmeye çalılışır.

    Kaos Tohumu ve Şeytan Prensler (Deamon Princes)

    Bir ölümlü savaşçı zaferlerle güçlendikçe, onun patron tanrısı onu "hediyelerle" güçlendirir, gene aynı işaretler yardımı ile her başarısızlıkta tanrısı onu aynı hediyelerle lanetleyebilir. Bu hediyeler mutasyonları (fazladan kollar, sert deriler, kanatlar ya da ellerinden ateş fırlatmak gibi); ekipman (egzotik silahlar veya zırh gibi); hatta şeytani takipçiler (süvarimsi yaratıklar gibi) gibi şeyleri içerir. Her hediyede savaşçı bir parça daha şeytanileşir ve tanrısına daha bağlı hale gelir.Savaşçı değişmeye devam ettikçe ve kaprisli tanrısı dilemeye devam ettikçe savaşçı hediye almaya devam eder. Eğer bir savaşçı çok fazla hediye almışsa ve daha fazlasını kabul edemiyorsa bir Kaos Tohumu olabilir ya da bir Tohum basitçe geçmişte Kaos’un güçleriyle çok uğraşmış biri olabilir ve sonuçta tanrısına göre mutasyon geçirmiştir. Bazı güçlü büyücüler (sorcerer) hediyelerini düşmanlarına götürmüş ve onları bir Tohuma çevirmiştir. Bir tohum vahşice mutasyona uğramış (bu çok farklı formları olduğunu gösterir) genellikle çıldırmış veya kontrol altında değildir ve tanrısının işaretini taşır.
    Tanrılarının tüm hediyelerine dayanabilen bir savaşçı bir "İblis Prens"e dönüşür. Bir İblis Prensi savaş meydanında bulunabilecek en kuvvetli varlıklardan biridir.
    Genellkle vücut olarak devasaldırlar (bir insanda daha büyüktürler), binlerce savaştan kazandıkları tecrübe ile yetenekli savaşçılardır ve pek çok şeytani yetenekleri bulunur. Eskiden bir ölümlü olan birisinin bu kadar şeytani yetenekler yüklenmesi onunda kendisisinin bir şeytan olmasına yol açar ve bu aşamadan sonra ona karşı ancak anti-iblis silahlar kullanılabilir ve Warp'a geri sürülebilir.

    Yükselmiş Şeytanlar

    Güçlü bir savaşçıya bir şeytan tarafından ele geçirilme “hediyesi” verilebilir. Bir Ele Geçirilmiş Kaos Marine Takımı gibi bu onlara olağan üstü güç verir ama ama savaşçının içindeki şeytan çok büyük bir güce ihtiyacı olduğundan Yükselmiş Şeytanlar bir İblis Prensi kadar güçlü değildirler, ama bir prens gibi Yükselmişlerin şeytani doğası ölümlü vücuda rağmen onları anti-şeytan silahlarına karşı zayıf hale getirir.

    İblis Konağı

    Ordo Malleus'un radikal Engizisyonculları'nın fikirlerine göre Kaos tanrılarını yok etmenin tek yolu onların takipçilerini onlara karşı çevirmektir. Bunu yapmak için bir şeytanı ölümlü bir vücudu ele girmesi için zorlayacaklar ve sonra kuvvetli psişik büyüler, ritüeller kullanarak onu Engizisyoncu’nun iradesine bağlıycaklar. Bu köleleştirilmiş şeytanlar iblis konağı olarak bilirler ve bazen savaş alanlarına getirilerek güçlü şeytani enerjilerini Engizisyoncunun düşmanlarına karşı kullanırlar. Ama bu tip engizisyoncular daha muhafazakar kardeşleri tarafından hain (heretic) olarak görülürler ve bazen kendilerini sanki şeytan onlarmış gibi avlanırken bulurlar ve bazı İmparatorluk güçleri bir şeytanla yan yana savaşmaya sıcak bakmazlar.




    MALAL

    Çok eskiden Malal diğerlerinin arasından sürgün edilmişti ama bu kendi başına mı karar verdi yoksa bu zorunlu muydu kimse bilmiyor. Buna rağmen Malal diğer tanrıları ve takipçilerini intikam adına yok etmek isteyen biri tanrıdır. Ayrıca “Kayıp Tanrı” ve "Hain Tanrı" olarak da bilinen Malal, Kaos’un ayrımcı-yıkıcılığını gösterir, hatta Kaos’un kendisine karşı bile! Malal’ın güçleri parazitseldir: Hain Tanrı’nın güçleri diğer tanrıların güçlerinin büyüdüğü zaman ve yerde büyür. Kutsal numarası 11'dir ve işareti ortasından ikiye siyah ve beyaz olarak bölünmüş bir kurukafadır: Malal küçük sınıfların büyük sınıflara saldırısında ve onları zaferlerinden alıkoymanın tanrısıdır. Ayrıca yanlış yapanların ve sonradan güçlerini feda ederek bunları düzeltenlerin tanrısıdır. Onun takipçileri Kaos’tan o kadar çok nefret erdeler ki onunla eşit seviyede çarpışmak için kendilerini bilinçli olarak ona adarlar.
    Malal tarif edilene göre hem kurdumsu hem timsahımsı bir yapıdadır ama halen insansı bir formu vardır. Her elinde 6 parmak ve kafasında 3 göz blundurur. Söylenene göre ağzında hem aslanların, köpekbalıklarının, ineklerin ve sıçanların dişleri vardır.

    Kaos Bölükleri ve Tarihsel Gelişim:

    Horus Heresy


    Tarih

    Hikayeye göre, 10.000 yıl önce Ay Kurtları'nın (Lunar Wolves) primarch’ı Savaş Ustatsı Horus (bölüğün diğer adı Horus’un Oğullar - Sons Of Horus veya bugünkü adıyla Kara Lejyon - Black Legion'dır) Davin'de yaralarını iyileştirmek için kaldığı sırada bir Kaos kültünden biraz daha fazla bir şeyler içeren bir “savaşçı loncasına" katılarak Kaos tarafından kandırılır.Horus “savaşçı loncası” fikrini kendi birliğine yayar ve hatta 20 bölükten 9’una Kaos’u ziyaret ettirir. Bu bozulmuş Marine’ler Horus’u tüm kalpleriyle takip ederler ve yeni İnsanlık İmparatorluğu fikrini benimserler ve Horus'u yeni imparatorları olarak gördüler.
    İhanetten bihaber olan İnsanlığın İmparatoru Horus’u İstvaan III’de başlayan bir isyanı bastırmak için gönderir. Horus gemilerine bir virüs bombası atılmasını emreder va bu bomba nüfusu saniyeler içinde yok eder ve sonra Astronomikan’lardan daha güçlü olduğu söylenen bir psişik şok dalgası gönderir.
    Aylar boyu süren gecikmelerden sonra İmparator 7 Space Marine bölüğünü Horus’a karşı durması için gönderir ve oğulları ile iki bölük açıkça Horus’un yanına geçer.İlk üç bölükten oluşan ilk dalga Hainlerle İstvaan V yüzeyinde çarpışır. Ama ikinci dalga indiğinde silahlarını Horus’un askerlerine değil ilk dalgaya doğrulturlar ve hemen hepsini yok ederler. Böylece Horus İhaneti başlar.


    Horus İhaneti

    Kaçınlmaz olarak Horus’un güçleri İmparator’un Terra’daki sarayını kuşatırlar. Bir çok korkunç savaştan sonra Horus bütün savaşı tek hamlede bitirecek bir plan yapar. Kendi savaş gemisinin kalkanlarını İmparator'u savaş alanına çekmek ve yenmek için kaldırır, Uzay Kurtları ve Kara Melekler Terra’ya ulaşmadan savaşın odağını İmparatorluk Sarayı'na kaydırır. Kalkanların kakması İmparatorluk Yumrukların’dan Rogal Dorn'un, İmparator’un, Kan Melekleri’nden Sangunius’un ve tabii ki yardımcılarının gemiye teleport olmasına olanak tanır. Nasıl olduğu bilinmiyor ama teleportasyon sırasında ayrılırlar ve her biri geminin farklı yerlerinde belirir ve o anda şeytanlar ve hatta Kaos enerjilerinin ele geçirdiği “geminin” kendisi tarafından saldırıya uğradılar.
    Bütün saldırganlar yok edildiğinde sonunda bu olayın nasıl oluştuğunun detayları bilinmiyordu ve pek çok şey öne sürüldü. Bilinen tek şey Sanginius'un Horus'la ilk karşılaşan olduğu ve kudretli Savaş Ustası tarafından öldürüldü. İmparator Horus’a ulaştığında çok korkunç bir dövüş oldu hem fiziksel hem psişik olarak. Dövüş sırasında bir İmparatorluk Terminatör’ü Horus tarafından öldürüldü böylece oğlunun gerçek yüzünü gören İmparator oğlunu; en çok sevdiği adamı öldürebildi ve onun Warp’taki varlığını tamamen yok etti. İmparator zaferinin bedelini en ağır şekilde ödedi: Horus’un açtığı yaralar etkisini gösterince ölüm İmparator’u aldı. İmparator’un zar zor çalışan bedeni Rogal Dorn tarafından bulundu ve Terra’ya özel bir hayat destek ünitesi olan altın Taht’ın içine yerleştirdi…

    İmparator’un güçleri hain bölükleri sürmeyi başardılar ve bu hainler Terör’ün Gözü adlı gerçekliğin ve Warp’ın karıştığı bir girdaba sığındılar. Gözün içindeyken bu hainler zamanın etkilerinden uzak kaldılar ve son 10.000 yılı orada İmparatorluk’u yok etmek için plan yapıp harekete geçmek için bekleyerek geçirdiler…

    Kaos Marine’lerin Desteklenmesi ve Yaratılması

    İmparatorluk karşıtlarının aksine Kaos Marine yaratmak ve desteklemek için herhangi bir metod yoktur, buna rağmen onlar genetik olarak hala süper inanlardır ve hala bir şekilde bu gelişmişlik devam etmektedir. Fabius Bile – İmparator’un Çocukları bölüğündeki yüksek rütbeli eski bir üyesi - yeteneklerini korunmayı feda ederek Yeni Kaos Marine’ler yaratılması için geleceklere ödünç verildiği bilinmektedir.
    Codex’ten Bir Hikaye: Kaschada adlı bir gezegende bulunan bir kabile liderinin oğlu (bu kabile isteksizce kaos'a tapmaktadır ve bu yüzden ihraç edilmiştir). Bir Kaos marine’in kışkırtmasıyla bu kabile gezegendeki İmparatorluk güçleri ve onların müttefiki Fırtına Devleri (İmparatorluk Space Marine’lar için kullanılan kabile deyimi) ile savaşırlar. Sonuçta kabile bir Fırtına Devini öldürmeyi başarır ve onu Kara Birliğe geri götürürler ve denir ki ölmüş Fırtına Devi'nin gen kodlarını kullanarak kabile üyelerini Kaos Marine’lere çevirirler.
    Ölü Gök (Dead Sky) adlı romandan başka bir metod: İmparatorluk Marine’leri savaşçıları seçerken onlara genler aşılarlar, tıpkı bunun gibi Savaşdemircisi Honsou kendine farklı bir yol izleyerek Kaos Marine’ler yaratır: Honsou bölüğün gen koduyla mutasyon geçirmiş dev kadınların genişletilip büyümüş rahmine çocuklar yerleştirir. Bu kadınlar çocuğa bölüğün gen kodunu yerleştirince kurban dışarı çıkartılır. Bu aşamada kurbanın derisi yoktur bu yüzden onlara deri sağlamak ve beslemek için avlanıp köleleştirilmiş insanlar kullanılır. Bu aşamadan sağ çıkanlar ama Kaos marine olmak için aşırı mutasyon geçirmiş olanlar atılır ve Etsiz denilen korkunç varlıklar olarak hayatlarına devam ederler ve deri ile yiyecek için avlanırlar.
    Böylece destekleme ve üretim bölükten bölüğe hatta parçadan parçaya değişiklik gösterir. Aslında bunlara karar veren asıl Kaos Lord’larıdır.

    Şu Anki Durum

    Hain birlikler ve onların saygı duyulan primarch’larının kaderleri:

    Kara Birlik (Black Legion): Savaş Ustası Horus (İmparator tarafından öldürüldü)
    Bin Oğul (Thousand Sons): Kızıl Magnus (İblis Prensi oldu)
    Dünya Yiyenler (World eaters): Angron (İblis Prens oldu)
    Gece Lordları (Night Lords): Konrad-Curze, ayrıca Gece Avlayan olarakta (Night Haunter) bilinir. (Calladus’lu bir suikastçi tarafından öldürüldü)
    Dünya Elegeçirenler(World Bearers):Lorgar(İblis Prens oldu)
    Alfa Bölüğü (Alpha Legion): Alpharius (rivayetler çeşitlidir ama tahminen Roboute Guiliman tarafından öldürüldü)
    Demir Savaşçılar (Iron Warriors): Perturobo (İblis Prens oldu)
    Ölüm Muhafızları (Death Guards): Mortarion (İblis Prens oldu)
    İmparatorun Çocukları (Emporer’s Children): Fulgrim (İblis Prens oldu)


    Chaos Bölükleri


    Legion: Black Legion (Lunar Wolfes, Sons of Horus)
    Primarch:Horus
    Savaş Çığlığı:Geri Döndük!
    Renkler:Siyah ve Altın sarısı

    Tarih

    Horus

    İmparator’un gen çocuklarından biri olan Horus bazıları tarafından Primarch’ların arasından galaksiye dağılımından sonra ilk bulunan olduğuna inanırlar, Kara Melekler’in El’Johnson’ın tarihsel sıralamaya göre en yaşlısı olmalarına rağmen. Horus Cthonia denen Terra’ya Warp’ta yolculuk yapamayan gemilerin de ulaşabileceği kadar yakın olan bir gezegende bulundu.
    Otuz yıl boyunca Horus İmparator’un tek oğlu oldu ve bu süre boyunca Luna Kurtları denen 16. Space Marine alayı ile birlikte (aynı kaynaklar bu bölüğü Ay Kurtları olarak da isimlendirir) İmperium’un uzaydaki ilerleme ve yerleşmesine yardımcı oldular. Sayısız defa birbirlerinin hayatlarını kurtardılar ve denir ki ikisinin arasında büyük bir yakınlık varmış.
    İmparator ikinci primarch’ı keşfedince Horus’a Büyük Sefer’in tüm komutasını bıraktı. Daha fazla Primarch bulunup bölüklerinin komutasını almaya başlayınca Horus’a genel stratejik komuta verildi. Horus bu görevi çok sevdi, yeteneklerini zamanla güçlendirdi ve İmparator ile diğer bölüklerin takdirini kazandı.
    Luna Kurtları en büyük Primarch olan Horus’un kişisel korumasını sağladılar ve onun en iyi olmak için savaşma anlayışını paylaştılar. Bu bölük her zaman en ön saflardaydı ve diğer bölüklerden daha fazla yer fethetmek için çaba sarfederlerdi. Çoğunlukla bu bölük hızla saldırır direniş merkezlerini yok eder ve diğer kuvvetleri geride gezegeni güvenli kılmak ve işgal etmek için bırakırlardı.

    Ullanor Seferi

    Büyük Sefer’in en büyük operasyonlarından biri olarak anılır. Luna Kurtları dev bir ork imparatorluğunu yenişi ve bunun sonunda İmparator’un kendisi tarafından bölüğün ödüllendirilmesidir. En önemli terfi Horus’un Savaş Ustası (Warmaster) ünvanını ve Luna Kurtları ile tüm İmaparator’un ordularının mutlak komutanı ünvanını alması. İmparator ayrıca Luna Kurtları’na isimlerini Horus’un Oğulları olarak değiştirmeyi önerdi. Ama bu Luna Kurtları ve İmparator’un Çocukları bölükleri arasındaki Dünya katliamında bir anlaşmazlık çıkana kadar değişmedi (12040 yılı).
    İmparatorluk duyurularında Horus’un zaferlerinin İmparator’un kendisininmiş gibi duyurulması ve Ullanor’a maledilmesi sadece bir formalite idi ancak görünüşe bakılırsa bu Horus’un içinde uzun zamandır uyuyan bir şeyleri uyandırmıştı. Primarch’a göre İmparator Ullanor seferinden döndükten sonra sarayında güvende otururken Horus tehlikeler içinde ona bu İmparatorluk’u yaratmıştı.
    Horus Davin denilen bir küçük ve medeniyetten uzak bir gezegende hasta düşer. Oradaki varlığı sırasında buradaki dünyanın savaşçı loncalarından birinin ayinine katılır. Aslında bu Horus’un klasik bir stratejik hareketi idi: Fetihten önce dünyaya gelir ve buradaki halkla tanışıp onlarla kaynaşırdı böylece halk fetihten sonra İmperium’a katılma konusunda zorluk çekmezdi.

    Horus’un Bozulması (Corruption of Horus)

    Ama bu sefer farklı oldu, Horus’un karakterinde gün geçtikçe değişiklik oldu. Bu bölüğün arasında çoktan benzeri Savaşçı Loncaları oluşmuştu çünkü onlar Davin’i daha öncede ziyaret etmişlerdi ve kendilerinin Savaş Ustaları’nı etkileyen Kaos Gurubu tarafından güçlendirildiğine inandılar. Onu hiç terddüt etmeden izlediler, İmparator’un tanrıları ve yaratıcıları olduğunu inkar ettiler ve sadece Horus’a taptılar.
    Horus’un Oğulları Horus İhaneti sırasında pek çok operasyona katıldılar, Istvaan V’teki ihanetten İmparator’un sarayının kuşatılmasına kadar. Horus en eski ve en iyi arkadaşı Sanginius’la yaptığı bir kanlı çarpışmadan sonra İmparator’la dövüştü ve öldürüldü. İmparator ölümcül şekilde yaralanmıştı ve hayat destek ünitesi Altın Taht’a yeleştirildi ama Hainler’in savaşı kaybettiği açıktı. Kuşatma çabucak bozuldu ve Horus’un Oğulları geri çekilmeye zorlandı ama Primarch’larının vücudunu geri almak için yaptıkları çılgın bir savaştan sonra.


    SÜRGÜN

    Diğer hain bölüklerle beraber Horus’un Oğulları Korkunun Gözü denilen bir galaktik oluşuma sığındılar. Horus için dev bir kale-mezar inşa ettikten sonra İmparatorluk’a karşı operasyonlarına devam ettiler. Eskinin sayısız asker barındıran bölüğü sayısal olarak azalmaya başladı, hem savaş kayıplarından hem Korkunun Gözü’nden geçmenin karşılığı olan şeytanlar tarafından ele geçirilme yüzünden.
    Ayrıca Horus’un Oğulları diğer hain bölüklere karşı Göz’ün içinde üstünlük kurmak ve zaten azalmış kaynakları ele geçirmek için kanlı savaşlar yaptılar. Horus’un Oğulları’nın kalan dünyaları birleşik bir donanma tarafından yok edildi ve Horus’un cesedi İmparator’un Çocukları tarafından çalındı. Bütün bu kötü şartlar altında hayatta kalanlar eski bölüğün seçkin kuvvetlerinin komutanına hizmet temeye yemin ettirildiler; Bozucu Aboddon’a.
    Aboddon Savaş Ustası Horus’un ve onun başarısızlığının Kaos Marineler'i etkilediğini fark etti. Onları Horus’un ve bölüğün başarısızlıklarından kurtarmak için Kara Bölük (Black Legion) olarak yeniden isimlendirildi. Ve onları Horus’un bedenini yok etmek için ani bir saldırıya götürdü. Bu zamandan sonra Kara Bölük İmparatorluk’ta terör estirdi...


    Organizasyon

    İhanetten önce Luna Kurtları diğer bölükler gibi tek lider tarafından yönetilen bölükler halinde savaşırdı. Bunun dışında Savaş Ustası haricinde yasal olmayan 4 temel liderlik seviyesi vardı. Buna Ölülere Sadakat (The Mournival) denirdi. İhanet sırasında bu rütbede Garviel Loken, "Küçük" Horus Aximand, Tarişk Torgeddon ve Ezeykle Aboddon vardı. Bu aslında sadece başka bir savaş loncası idi.
    Horus’un ölümüden sonra bölüğün düzgün yapısı bozuldu. Hayatta kalanlar savaş gurupları halinde Şampiyon denilen liderlerin altında farklı büyüklükte gruplar oluşturdular. Bu şampiyonlar ya Horus İhaneti sırasında bulunan eski liderlerdi ya da sonradan çıkmış ve diğerlerinin beğenisini vahşetle kazanmış kimselerdi. Ayrılıklar bittiğinde bütün bu savaş grupları daha büyük bir Şampiyonun bayrağı altında birleşti, Aboddon’ın altında ve zamanlarını nefret ettikleri İmparatorluk’a karşı saldırı hazırlıkları yapmakla geçirdiler.
    Bölükteki genel kanı kaderlerinin tek Savaş Ustası’na bağlı olduğuydu ve Horus kendini lanetlemişti, diğerleriyle beraber. Devamında ise kendilerini en iyi bölük olarak göstermek için İhanet öncesi İmparatorluk’a katılmış dünyalara saldırdılar, başka kuvvetler tarafından bu dünyaların bastırılmış olması için çok fazla emek sarfedilmesine rağmen.
    Yenilgileri ve sürgünleri bölüğün egosuna çok büyük bir darbe vurdu, sonra Bozucu Aboddon’ın güçlü karakteriyle birlikte bölüğün gururu yenilendi ve aklı tek noktada birleşti; daha önce Horus’un yapmaya çalıştığı şey; aşağılık İnsalık’ın İmparatoru’nun yaptığı her şeyi bozmak!

    MERKEZ

    Bölüğün ana dünyası olan Cthonia uzun süre önce bir astroit kuşağına girip yok olmuştur, fakat bunun doğal bir dengesizlik kaybı mı yoksa İmparatorluk’un çabaları mı sonucu olduğu tartışmaya açık bir konudur.
    Bölük daha sonra Korkunun Gözü’nde ikinci bir ev bulduysa da sonradan burasıda birleşik bir Hain donanması tarafından yok edildi. Bu olaydan beri bölük merkezini ve operasyon idare merkezini durumlarına göre değişik uzay gemilerine taşıdılar.

    DESTEKLENMELERİ

    Luna Kurtları’nın Space Marineler'i Cthonia’da yaşayan vahşi çetelerden toplanan insan stokları ile yapılmıştır. Warp ile yolculuk bulunmadan öncede Terra’nın ulaşım alanında bulunan Cthonia kolonileşti, madenler oluştu ve inşaatlar yapıldı. Bu yüzden doğal kaynaklar milenyum bitmeden çoktan tükenmişti ve Marsın Yetenekleri (Adepts of Mars) kadim maden toplama tekniklerini çoktan yeniden keşfetmiş ve silmişti. Gezegenin geriye kalanı tamamen işsizdi ve terk edilmişti, tamamı ile mağaralar ile doluydu, çalışmayan maden işletmeleri ve endüstriler ile dolu idi.
    Çeteler kanunsuz dipleri doldurdu ve kimsenin özlemeyeceği insanları toplayarak insansal deneylere kaynak olarak sattılar. Raporlar "Toplama Birlikleri"nin binlerce çeteciyi topladığına sonra bunları zincirleyip hapis gemilerine gönderdiklerinden bahseder.

    SAVAŞ ŞEKLİ

    Bu bölük her türlü duruma karşı hazır olan esnek bir kuvvetti. Horus, Terra’da öldükten sonra bozulmuş olan çok etkili bir emir-komuta zinciri vardı. Aboddon ise tekrar bir disiplin sağlamayı başardı; vahşet ve korku ile.
    Kara bölük genellikle yakın dövüşü uzak çatışmalara tercih eder ve Horus’un “düşmanın gırtlağını parçalamak” diye tabir ettiği taktik olan düşmanın kumanda merkezini yok etmek hala çok yaygın bir taktiktir. Kara bölük kumandanları hızlı saldırıları kullanarak düşmanın üstünde baskı oluşturmayı amaçlarlar. Bu keskin ama limitli saldırılar düşmanı bozmaya çalışmak ve ateş desteği için kullanılabilecek pozisyonları ele geçirmek içindir. Sırayla yapılan bu saldırılarda amaç bir yandan baskı devam ederken bir yandan yeni saldırılara hazırlanmaktır. Her seferinde iki saldırı arasındaki zaman azalır ve kumandan baskının en üst noktaya ulaşmasını bekler. Ve bu olduğunda kumandan en son ve en yıkıcı saldırı için emir verir ve Seçilmişler'i gönderir ki bunun anlamı terminatörlerinin ışınlanarak savaş alanına girmesidir.Tonlarca iblis ön cepheden saldırı için kullanılır ve düşmanı olduğu yerde tutarlar böylece bölüğün geri kalanı onların işini bitirebilir.

    SAVAŞ ÇIĞLIĞI

    Horus’un bedeninin Aboddon tarafından yok edilmesi ile bölüğün savaş naraları “Savaş Ustası İçin!”, "Lupercal!" ve “Geminin Adına” (ana gemilerinin adı İntikam Ruhu’dur) şeklinde gelişti. Bununla birlikte her savaş bölüğü kendi narasını kullanır ama Aboddon komutası altında savaşanlar şöyle der: "Biz Döndük!"

    GÖRÜNÜŞ

    Bölüğün ilk zırh rengi koyuydu ve altın sarısı kenarları vardı. Terminatörler ve saldırı takımları Parlak Kara Zırh giyerlerdi. Armaları ters dönmüş bir Hilal’in üstüne yerleştirilmiş kurt başıydı.
    Ullanor Seferi’nden sonra bölüğün isminin Horus’un Oğulları olarak değişmesi ile renkte de değişime gidildi. Bölüğün güç zırhları koyu gri oldu ve kenarlıkları altın sarısı veya siyahtı bazı askerlerin eldiven zırhları koyu kırmızı idi. Bölüğün arması bir haçın üstündeki göz halini aldı.
    Bu renklendirme Bozucu Aboddon komutayı alana kadar böyle kaldı. Kara bölüğün zırhı, ismindeki gibi, siyah oldu. Zırhlar altın kenarlıklar ve kaotik işaretler ile süslendi. Göz sembolü yerini korudu ama artık haç yerine Kaso’un sekiz köşeli yıldızı vardı. Bölüğün renginin beyazdan siyaha kayması bölüğün bozulmasının ilk işaretiydi, İmparator’un en sevdiği bölükten insanoğlunun tanıdığı en büyük düşmana…

    TARİH

    KIZIL MAGNUS (MAGNUS THE RED)

    Küçük Primarch’lar galaksiye dağıldığında sonradan Kızıl Magnus adıyla bilinecek olanı Prespero dünyasına indi. Şanslıydı; aslında korkulan bir saykılopan (bunu çeviremedim) olarak batıl inançlara sahip yerel halk tarafından hemen öldürülmesi gerekirdi. Ama bir grup insan psişiği tarafından kendilerinden biri gibi karşılandı.
    Magnus birliğin vekaleti altına girdi. Çabucak birlikteki kişilerin psişik karakterlerini gördü ve psişik olgunluğa varınca gücü o kadar büyüdü ki gezegendeki her insanı teker teker algılayabiliyordu; bu yüzden büyük ihtimalle psişik olarak İmparator’dan sonraki en büyük kişiydi. Zekasının her şeyi ve her kuralı anlayabileceğini düşünüyordu ve şöyle derdi "Bilgi Güçtür (Knowledge İs Power)." Bir gün Magnus tek gözü ile İmmateryum’un içine baktı ve hayatının gidişatını sonsuza kadar değiştirdi.

    BÜYÜK SEFER (THE GREAT CRUSADE)

    İnsanlığın İmparator’u Prespero gezegenine kayıp oğullarından birinin yaydığı bir psişik işaretle çekildi. Denilirki ikisinin fiziksel karşılaşması sadece bir formalite idi, baba ve oğul arasındaki bağ çok önceden psişik yolla kurulmuştu.
    Magnus 15. Space Marine bölüğünün komutasını aldı, bölüğün adının Bin Oğul (Thousand Sons) olarak değişmesi Magnus’un geninden yaratılan bin orijinal Space Marine’den gelir. Bölüğün yeniden birleşmesi daha iyi bir zamanda olamazdı. Magnus’un gen koduyla oluşan çok sayıda Marine psişik mutasyon geçirdi. Mutasyondan hayatta kalanlar en büyük psişikler oldular. Bu zamanda İmparatorluk içindeki oluşumlar bütün mutant ve psişiklerin imhasını istiyordu.
    Bölüğünün imhadan kurtardıktan sonra Magnus zekasını Bin Oğul’u eğitmek için psişk olarak ulanmaya başladı. Bu zamanda bazıları Mangus’un bölüğünü mümkün olan en kısa sürede savaşa hazırlamak için kestirme yollar kullanmasıyla Kaos’a düştüğünü düşünmeye başladılar. Bölüğün ne zaman sınırı geçtiği bilinmiyor ama Büyük Sefer sırasında Bin Oğul üyelerinin sınırı aşıp büyücülüğe (sorcery) başvurduğu bilinmektedir.
    Çoğu kişi Magnus’un ilk çalışmalarını fark etmemişti ama Magnus’un iki kardeşi kararlarını vermişti, Mortarion büyücülüğün mal olabileceği şeyleri zaten kişisel olarak öğrenmişti, Leman Russ ise Magnus’un yolunun onursuz olduğunu söylerdi. Aslında her şey İmparator’un Nikaea’da bir konsey toplayıp her iki tarafında görüşlerini bildirmesini istediğinde oldu. İki taraf da birbiriyle şiddetle tartıştı ve sadece bir grup Space Marine Kütüphaneci’sinin çabaları ile bir ara yol bulundu.
    Sonuç olarak psişiklerin eğitiminin insanlığa en iyi şekilde olmasının öncelikli olacağı ve gizemli büyücülük çalışmaları yapmanın bağışlanamaz bir ihanet (heresy) olduğu kabul edildi. Bu yol tekrar sorgulanmadan yasa olarak akbul edildi ve Nikaea Kararları İmparatorluk Politikası olarak on bin yıl yerini korudu. Madnus kararla aynı fikirde değildi ama İmparator tarafından bölüğünün büyücülük çalışmalarını desteklemeyeceğine yemin ettirildi.
    Kara Kütüphane’de (Black Library) öykü farklı anlatılır. Magnus Librarius adlı bölüktekileri psişik mutasyon geçirtecek programı yirmi bölüğe de duyurur. Bazıları bu programı kabul eder bazıları büyücülüğün farklı taraflarını görmüş olanlar reddeder. İki tarafın Primarch’larıda İmparator ile Nikaea’da buluşurlar ve İmparator Magnus’un öfkesine karşı Librarius programını bütün bölüklerde yasaklar.

    HORUS İHANETİ

    Nikaea Konseyi’ndeki kararlar başka ihanetlere yol açar, Savaş Ustası Horus’un Kaos'un emellerine düşmesi gibi. Bir gün Magnus Prespero’da meditasyon yaparken geleceği görür: Horus’un Kaos tarafından bozulması ve Horus İhaneti’nin gelecekte yol açacakları, Space Marine Bölükleri’nin yarısının ihaneti ve İmparatorluk’un parçalanması. Bu gelecek görüşünden uyanan Magnus ilk olarak Warp aracılığı ile Horus’a ulaşmaya çalışır ama bunun işe yaramadığını görünce bölüğündeki en güçlü büyücüler ile İmparator’un kendisine büyücülük yolu ile (daha yavaş bir yol olan Astrofatik psişik iletişim yerine) ulaşmaya ve sivil savaş ile diğer şeyleri göstermeye çalışır.
    İmparator büyüsel mesajı alınca Magnus’un kendi yasasını kırdığını düşünür ve hiddetlenir. Favori oğlu Horus değilde Magnus’un hain (traitor) olduğuna karar verir. Uzay Kurtları’nın (Space Wolves) Primarch’ı olan ve böyle büyü işlerinden nefret eden Leman Russ İmparator’u hain büyücüyü ikna etmek yerine öldürmeyi ve bunun için kendisinin gönderilmesine ikna eder. Mesajın içeriğini göz ardı eden İmparator istekli olan Leman Russ ve Uzay Kurtları’nı Magnus ve Bin Oğul’u yok etmeye gönderir; Uzay Kurtları’nın kendi koca bir bölük muhafızını, seçkin cadı avcısı ünitelerini ve anti psişik(sınıf dışı gen taşıyan) Sessizliğin Kardeşleri’ni (Sisters of Silence) (asıl olark Sıfır Kadınlar(Null Maiden) olarak bilinirler).
    Ironik olarak önceden görüş yeteneğine rağmen Bin Oğul’un ihaneti Magnus için sürpriz oldu. Uzay Kurtları Prespero’ya sürpriz bir saldırı düzenleyerek iniş yapıp başşehri çok kısa sürede yok ederler; başşehri ve başşehirdeki çok önemli ve çok sayıda Bin Oğul tarafından dikkatlice toplanmış bilgiyi. Prespero’daki savaşta ve başşehirdeki (Tizca kenti, yani Işık Şehri) kanlı çarpışmada Magnus ve Russ karşı karşıya gelirler. Kara tahtadan tahtından kaldırılmış olan ve kadim güçlerin kontrolünü elinde tutan Magnus önce Uzay Kurtları’nın arasına dalar sadece kızgın bir bakışla yakına gelen herkesi öldürür ve hatta Uzun Pençe (Long Fangs)’lerin en yaşlı ve güçlülerini bile. Sonra Russ düşmanını savaş alanında karşılamak için hücüma geçer, Magnus’u durdurmak için yakın dövüşü dener. Savaşa katıldıktan sonra Russ ve Magnus tankları parçalayan darbeler yaparlar. Bir darbede Magnus Russ’ın göğüs zırhını deler.Magnus bu devasa vuruşta Russ’ı yerden kaldırır, ama bunu yaparken Russ Magnus’u gözünden tekmeler. Russ Yaralanan Magnus kaldırır ve sırtını diziyle kırar. Magnus yenilmiş gözükür ama kader bu Primarch için başka şeyler saklamaktadır. Magnus kendini, askerlerini, dünyasını ve topladığı tüm bilgiyi kurtarmak için büyücülüğe başvurur ve Kaos tarafına geçer; Işık Şehri'ni Korkunun Gözü’ne çeviren bir büyü karşılığında Bölüğü Kaos Tanrısı Tzenntch’in kuklası olur. Prespero yok olmasına rağmen Magnus ve bölüğünün geri kalanı yok olmadı. Bir dahaki sefere ihanet etmiş Bin Oğul savaş alanında görüldü,Horus’un yanında…
    Bin Oğul Horus’un İmparatorluk’a saldırısında rol aldı ve Horus’un İmparator tarafından yenilgisinden sonra Korkunun Gözü’ne çekildiler. Bu arada Magnus Tzenntch’in Şeytan Prensi olur. Şimdi Korkunun Gözü’nde Büyücüler Dünyası’nda bölüğünün geri kalanı ve kuklaları ile birliktedir. Dünyasının üstüne her daim tetikte olan bir göz oluşturur ve bunu en uzun kulesinin üstüne koyar: Cycklops Kulesi (Hayal etmeniz için Yüzüklerin Efendisi’nideki Sauron’un gözüne benzetebilirsiniz.) Burada boyutlar normalden farklıdır. Magnus için dört boyutta çalışmak çocuk oyuncağıdır ve kulesi kesinlikle çok çok daha fazlasını saklar…

    AHRİMAN TALİMATLARI

    Mutasyon, bölükte anormal sayıda psişik olmasından dolayı, başlangıçtan beri Bin Oğul’un doğum laneti olmuştur. Bölük, Büyücüler Gezegeni'ne yerleştiğinde Tzeentch “kutsamalarını” dağıtmaya başladı, rasgele fiziksel mutasyonlar olarak, Bin Oğul’un üyelerine. Pek çoğu yeni tanrılarının iyiliğini kazansa da tecrübeli askerler bölüğü kurtarma çabalarının işe yaramadığını anladı.
    Bölüğün önde gelenleri Warp’sal bozulmayı önlemeye çalıştılar. Primarch’larının karşı çıkacağından korkup gizli ve çok güçlü bir büyü kaynağı hazırladılar. Baş-Kütüphaneci Ahriman tarafından yönetilen grup bölüğü yavaşça yok eden mutasyonu bozabileceklerini ve daha sonraki mutasyonları engelleyebileceklerini umdular.
    Grup sonuçta hem tam bir başarıydı hem tam bir başarısızlık. Bin Oğul artık mutasyon geçirmiyordu, çünkü geriye mutasyon geçirecek bir şey kalmamıştı. Space Marine’lerin etleri ve kasları toza dönüştü, ruhları zırhlarının içine sıkıştı ve hapis kaldı. Bölüğün büyük kısmı otomata (robot) dönüştü. Magnus kurtarmak için çok şey feda ettiği bölüğü yok olunca çok kızdı. Gücünün en üst seviyesinde olarak galaksiyi alevler içinde göreceğine yemin etti ve Ahriman’ı yaptıklarının hesabını vermesi için çağırdı.
    Magnus ev özlemi çeken büyücüyü yok etmek niyetinde idi, Baş-Kütüphaneci’nin büyük güçlerine karşı Primarch’ın üstünlüğü tartışılmazdı. Düşmüş Primarch’ın öfkesi sınır tanımadı. Tam doğrulup yok edici tek bir darbeyi indirecek iken anlayışının dışında çok uzak ve binlerin bilgisinin ve makineleşmiş bir şeylerin topluca sesini duydu: "Magnus, kuklalarımı çok kolayca harcıyorsun."
    Kaderin Mimarı, Tzeentch’in bütün bu olayları planladığını anlar ve Ahriman’ı bağışlar, ayrıca kendi gelişmiş algısının bile anlayamadığı olaylar olduğunu anlar. Bin Oğul’un Baş-Kütüphanecisi eksiksiz anlama için sonsuz bir göreve çıkartılır, Eldar’ların Kara Kütüphanesi’nin peşinden giderken başından sonsuz macera geçer.

    Organizasyon

    Magnus ast rütbeleri arasına büyük bir iman yerleştirdi, kendisi olmasa bile onların idare edeceklerini düşünüyordu. Her takım güçlü psişikler tarafından yönetiliyordu ve bu psişikler bir büyücüye (sorcerer) bağlı idi. Bu sayede bölükteki her psişik büyük bir yönetim ve savaş tecrübesine sahipti.

    Savaş Şekli

    Bin Oğul yakın dövüşten kaçınmaları ve savaşları kazanmak için psişik yeteneklerini kullanmaları ile bilinir. Pek çok durumda Bin Oğul diğer bölüklerin kanla ödeyecekleri durumlardan hile ile kurtulmuşlardır.
    Ahriman Kararından beri çok az şey değişti. Bölüğün Büyücü-Lordları hayalet kardeşlerini ateşe karşı kalkan olarak kullanarak günü kazanmak için planları ve büyülerini kullanırlar.
    Diğer bölükler gibi tek tanrı izlemek yerine Bin Oğul iki kategoriye ayrılır:

    Büyücü Marine’ler (Sorcerer Marines)

    Bir zamanların Prespo’lu asil psişikleri eskiden korumaya yemin ettikleri İnsanlığın İmparatorluk’una karşı güçlerini yönelttiler. Bin Oğul’da normal bir Marine’den daha üstün rütbe sahibi olan her kişi üstün bir psişik sayılır. Bir zamanların huzurlu Kütüphanecileri olan şimdi ise psikopat Büyücüler olanların üstünden Kaos Tanrısı Tzeentch gülümser; korkunç ateşlerini Imperium’a yönlendirirler. Bin Oğul’un neredeyse tüm üyeleri büyücüdür ve Tzeentch güçlerini arttırdığı için hepsi kendi başına bir silahtır.
    Oyunda Bin Oğul büyücüleri psişik güçlerini Warp’ı kullanmadan uygulayabilirler. Bu yüzden Bin Oğul büyücüleri Kaos Büyülerini şeytanlardan korkmadan uygulayabilirler. Bütün üyeleri bu özelliğe sahip olduğundan Bin Oğul üyeleri hem normaller hem psişikler için büyük tehlikedir.

    Tabut (Kural) Marineler

    Psişik güçleri olamayanlar Ahriman Kural İşareti’ni uyguladığında toza dönüştüler. Bu kader gününden beri bu zavallı, akılsız ruhlar Warp’ta dolaşıp dururlar, akıllarında ikinci bir düşünce olmadan ustalarını savaşta izlerler. Zırhları kilitlenmiştir, vücutları toz olmuştur ve ruhları sonsuza kadar hapistir.
    Oyunda bu savaşçılar en esnek olanlardır. Bütün Kaos ünitelerinden daha pahalıdırlar ve öldürülmeleri Dehşet’lerden bile zordur. Büyük miktarda ateş gücü üretebilir ve plasma silahından sıkı bir darbe yedikten sonra bile ayağa kalkabilirler. Kötü yanları oyundaki en yavaş askerlerdirler. Savaşat Tau’lar bile yakın mesafeden koşarak kaçabilirler.

    Özel Silahlar

    Tzeentch'in Büyücüleri zaten çok büyük olan güçlerini pekiştirmek için psişik güçlerini kullanırlar. Bunu yaparak diğer hain bölüklerin özel silahlarını kullanmaktan fedakarlık ederler. Yine de Tzeeenth'in Büyücüleri diğer tüm Kaos Tanrılrı'nın büyücülerinden (özellikle Khorne'unkinden) çok daha güçlüdür. Ayrıca kesinlikle şu silahları kullanırlar:

    Warp Kılıcı: Bir şeytan tarafından enerjilendirilmiş silahtır. Etrafta kullanılan psişik enerjileri bozabilir. Bu şeytani kökenleri psişik enerjiyi bozar ve sonra onu kullanana saldırır.

    Bedlam Asası (Sonra Türkçeye çevrilecektir.): Onbin yıllık konsantrasyon sonucu telepatik enerjileri bünyesinde toplamış kadim bir asadır. Bir dokunuşu akılda karmaşa yaratır.

    Savaş Çığlığı

    Hayaletimsi bir fısıldama: "Herşey toz oldu!"


    Görünüş

    Hem Horus İhaneti Çizim Kitapları'na hem Beyaz Cüce İndex Astartes'e göre Bin Oğul hem Büyük Sefer'de hem horus İhaneti'nde kırmızı bir zırh ve altın sarısı veya gri kenarlık kullanırdı. Sembolü ise Büyük beyaz bir halkanın üstünde sekiz dalgasal yarıçap bölgesi idi ve bunlardan dört nokta diğerlerine göre gözle görülür biçimde daha büyüktü. Sembol genellikle beyaz zemin üzerine kırmızı ya da pembe ile gösterilir veya omuz zırhlarında kırmızı zeminin üstünde beyazla. Bu sembol bir güneşi ya da yıldızı sembolize ededi ama Kaos'un sekiz uçlu yıldızı ile bariz benzerlikleri vardı. Bu sembolün çeşitlerinde yıldızın tam ortasında kırmızı bir göz vardır ve bu Magnus'un kulesindeki Tek Gözü simgeler.
    Horus İhaneti'nin bazı aşamalarında zırhlarda mavi, sarı ve altın sarısının baskınlığı görülür. Kural'dan etkilenen Marine'lerin başlıkları özel binalarda yapılır ve zırhları Tzeentch'in işaretleri ile süslenir. Sonra bölüğün işareti kendi kuyruğunu yutan dairesel ve genellikle yanan bir ejderhaya dönüştü...

    Legion:Gece Lordları
    Primarch: Gece Avcısı
    Savaş Çığlığı: Sizin İçin Geldik!
    Renk: Koyu Mavi (bazen şimek deseni kullanılır)

    Konrad Curze

    Daha sonra Konrad Curze olarak bilinecek çocuk gecenin kapladığı Nostramo dünyasına çarpar ve çekirdeğe kadar iner. Nostrama'nun derinlikleri çok miktarda adamantinyum içerir ve bu da gezegenin metal işleme tesislerine kaynak sağlar. Madenler kazılırken zenginlik eşit olamayan şekilde arttı, zaten dayanma sınırında olan madencilere daha fazla yüklenildi. Suç genelikle umursanmıyordu, depresyon kaçınılmazdı ve aşırı nüfus intihar edimesin diye kontrol altında tutuluyordu.
    Pek çok primarch'dan farklı olarak Konrad Curze bir aile tarafından bulunup yetiştirlmedi ve kendi kendine büyümeye çalıştı. Hayatının ilk yıllarını kararlılık ve azimle didinip hayatta kalmak için geniş Nostrama Quintus şehrinde gece dolaşan hayvanları avlayarak geçirdi. Her zaman karanlık geleceğin rüyaları peşindeydi ve onu sonsuza kadar bırakmadı.

    Gece Avcısı

    Kısa gençliğinde Konrad bir yolsuzluk ve cinayet çemberinin içindeydi. İntikamsal hareketleri küçük şeylerle başladı ama sonra yanlış olduğunu düşündüğü bir şeyi gördüğünde bunu yapanı gidip avlamaya başladı.
    Başta şehrin bozulmuş hiyerarşisinde yer alan insanlar kaybolmaya başladı. Benzer şekilde en büyük bazı liderlerde yok oldu. Tanınmış bazı suçluların cesetleri ortaya çıkmaya başladı. Kafaları zalim bir suikastçi tarafından balık gibi kesilmiş şekilde. Görevliler camlarda asılı bulunmaya başladı. Vücut parçaları su kanallarını kaplamıştı. Pek çok ceset suikastçi tarafından öyle korkunç hale getirilmişti ki cesetleri tanımak imkansızdı.
    Aynı yıl içinde Nostramo'da suç oranı neredeyse sıfıra düştü. Toplumda büyük değişiklikler başladı, bunların en önemlisi annelerin çocukları uslu durmazsa Gece Avcısı'nın onlar için geleceği idi. Bu terim çabucak herkesin diline yayıldı, insanlar şehirde gezen suçluları, kafirleri avlayan dev kirli pençeleri olan bir yaratıktan söz etmeye başladılar.
    Curze bu gezegende yaşayanlar için umut gördü. Şehirde var olan tek nefret ve korku sembolü oydu. Sonra şehrin asillerinin arasına katılınca avı sona erdi. O Nostrama Quintus'un ilk monark'ı oldu. Bilgileri hızla sildi ve adil bir lider olarak tanındı, kulağına haksızlık sözleri ulaşana kadar. O zaman suçluları sokaklarda avlanarak buldu ve onları öldürüp parçalara ayırdı. Öfkeli bilgelik ve gizli intikam, dürüstlüğün yeni bir yolu olarak yayıldı. Diğer şehirler de Gece Avcısı'nı kapılarından uzak tutmak için aynı yolu izledi.

    İmparator'un Gelişi

    Gece Avcısı'nın kısa süren hükmünde İmparator'un Büyük Seferi Nostramo sisteminin sınırlarına dayanmıştı. İnsanlığın İmparatoru'nun gelişi Nostramo efsanesinde önceden söylenmişti: Gezegenin sonunu getirecek bir olay...


    İmparator gezegene iner ve yanında delegelerle birlikte Nostramo Quintus'un merkezine yürür. Nostramo'nun nerdeyse karanlıkta yaşayan halkı İmparator'a gözünü doğrultup bakamaz. Onun ürettiği iyileştirme ışığı yağmurla ıslanmış sokaklarda yansımıştı. İmparator'a direk bakmaya cüret edenler kör olmuştu.
    Gece Avcısı'nın evine giden yolun sonunda Primarch delegelerin gelmesini bekliyordu. Geldiklerinde o kadar güç dolu ve korkutucu bir görüş oluştu ki Primarch gözlerini oymaya çalıştı ama İmparator onu engelledi. Sonra İmparator'a baktı ve kendisinin neden burada olduğunu tam anlamıyla bildiğini söyledi. Primarch İmparator'un Imperium'una katılmayı reddetti, son rüyasına bağlı olarak, ama sonra İmprator onu ikna etti.

    Büyük Sefer

    Gece Avcısı Imperium'un öğretilerine kolaylıkla ayak uydurdu, Fulgrim'in liderliğinde Adeptus Astartes'in kompleks yapısını çalıştı. Sonra Gece Avcısı sekizinci Space Marine bölüğünün başına geçti; Gece Lordları'nın.
    Bölük savaşın pek çok yerinde görev almasına karşı zayıf bir nokta meydana geldi, amaçlarına ulaşmak için saf güçten başka bir şey kullanmıyorlardı. İlk bir kaç yılda Gece Lordları Primarch'ları tarafından cadı avcılarının fanatikliğini alarak etkili, acımasız bir kuvvete dönüştü.
    Gece Avcısı, bölüğünün zırhlarını düşmanda korku uyandıracak şekilde renklendirmesini istedi; inanılmaz derecede etkili olan bir taktikti. Gece Lordları'nın bir sistemde bulunduğu söylentisi o sistemin bütün vergilerini ödemesi, bütün yasadışı aktivitelerini durdurması ve bütün mutant ve şüpheli kafirleri öldürmesine yetiyordu.

    Savaşta ölen Gece Lordları'nın yerine takviye gelmesi için seçilen kişiler Nostramo'luydu, ama Gece Avcısı'nın yokluğunda toplum yeniden çökmüş ve o gelmeden önceki bozulmuş yollarına dönmüştü. Sadece acımasız suçlular sağlıklı ve güçlü kalmıştı, bu yüzden birlik bu adamlardan seçiliyordu. Gece Avcısı bölüğünün üstündeki kontrolün bir kısmını kaybetmişti ve bir zamanlar onu rahat bırakmayan kabusları hem sayıca hem nitelikçe büyümüş olarak geri döndü.
    Eğer Imperium'a katılmayan bir gezegen olursa İmparator Gece Lordları'nı anlatılamayacak vahşet ve kasaplık göstermesi için o gezegene yolluyor ve sonra İmparatorluk'a alıyordu. Sonra Gece Lordları'nın barbarlığı bunları insanlık olarak gören diğer Primarch'lar arasında da duyuldu. Sonra, nasıl olduysa, İmparator Gece Avcısı'na ihanet etti; yaptıklarının hiçbirini kendisinin emretmediğini ve yaptığı katliamlar için hesap vermesi gerektiğini idiia etti. İhanete uğramış ve öfkeli haldeki Gece Avcısı, İmparator'un önünden çekildi ve Gece Lordları'nı Nostramo'ya kaçırmadan önce İmparatorluk Yumrukları ve Rogal Dorn'a saldırdı. Bir kaç İmparatorluk gemisi geldi ve Gece Lordları'nın birkaç topunun toprağa açılmış bir deliğe ateş ettiğini gördü. Sonuçta gezegenin çekirdeği aşırı ısındı ve gezegen patladı.

    Horus İhaneti

    Gece Avcısının korkunç hareketleri onu Kaos'un fısıltılarına açık hale getirmişti. Gece Lordları'nın operasyonları daha az adaletli hale gelmişti ve geride galaksi boyunca uzanan bir harap gezegen kuyruğu oluşturmuştu. Gece avcısı bir daha asla imparator'un adına sefere çıkmadı, sadece ölüm ve korku için savaştı. Aslında İmparator kendi adamlarına yapılan saldırılar için Gece Lordları'nı çağırmak zorunda kaldı. Ama onlar Dünya'ya varamadan yeni bir kriz oluştu...
    Horus İhaneti başladığında Gece Avcısı derhal Savaş Ustası Horus'a yemin etti. Diğer hainlerin aksine onlar hiçbir Kaos Tanrısı'na yemin etmedi, bunun yerine Kaos'un güçlerini korkunç operasyonlarında bir araç olarak kullandılar. Ve yavaş fakat emin adımlarla Gece Lordları katiller ve hainler ordusu olarak Terra'ya doğru kanlı bir yol izlemeye başladı. Terra'nın istilasından sonra Gece Lordları diğer bölükler gibi kaçmadı. Aksine doğu bölgesine eşi görülmemiş bir soykırım ve terör dalgası estirdiler ve kendilerini yöneten yıkım duygusuna karşı geldiler.
    Sonlara doğru Callidus Tapınağı'ndaki görevlilerin yarısı Gece Lordları'nın Primarch'ını öldürmek istedi; bu akan kanı dindirmek için. Sonunda suikastçilerden birisi, M'shen, Gece Avcısı'nın kalesine geçmeyi ve onu öldürmeyi başardı. Onun bulmacamsı son sözlerinden yola çıkarak anlaşıldı ki Gece Avcısı bir zamanlar olduğu canavar haline geri döndüğünü anlamış ve M'shen'i çözüm olarak beklemişti. (Bu arada M'Shen bir bayandır)
    Ama M'Shen hedefine canlı ulaşamamıştı. Gece Lordları'ndan bir subay onu öldürmeyi başardı ve geri kalanlar İmparatorluk gezegenlerine ölüm yağdırmaya devam ettiler...

    Gecenin Lordu adlı romanda Curze'un çift kişilkli olduğu belirtilir: "Aslında iki adam olduğunu biliyordu. Biri adil ve haklıydı." dedi şeytan iğrenerek "Diğeri ise ömrü boyunca Kaos'un öpücüğünü hissetti. Biri odaklanmayı sevdi. Diğeri korkuyu yedi..."



    Savaş Şekli

    Gece Lordları düşman arasında korku salmak ve karışıklık yaratmaktan hoşlanırlar. Genelde kullandıkları bir taktik saldırmayı planladıkları gezegenin iletişim ağını saf dışı bırakmak ve tüm gezegene ellerinde tuttukları esirlerin işkence sırasında çıkardıkları sesi dinletmektir. Daha sonra Bölüğün kuvvetleri gezegene iniş yapar, gezegende yaşayanları keyfine göre katleder ve bu işkenceyi gözle görülür bir hale getirir. Aman vermezler, acımaları yoktur, onuru kabul etmezler ve teslim ol çağrısı yapmazlar. Şimdiye kadar hiçbir hedeflenen dünya bağışlanmadı ve galaksinin diğer yanına kadar gelişti. Bu onların düşmanın direniş isteğini yavaşça kırmak için kullandıkları bir taktiktir.
    Gece Lordları’nın herhangi bir amacı ya da yerine getirecek şeytani seferleri yoktur. Sadece öldürme zevkini tatmak için öldürür ve düşmanlarını bir daha karşılık veremeyecek şekilde bırakırlar. Karanlık onların dostudur ve bu yetenekleri düşmanlarına karşı avantajları olur. Onlar gizlilik ve korku ustalarıdırlar; bu ikisinin makineli ve zincir-kılıç kadar etkili olduğunu bilerek zafere götüreceğini bildiklerinden sabırlıca yüzlerce küçük zafer kazanabilirler.
    Çok hızlı saldırı üniteleri kullanmada ustadırlar, bu üniteler hiçbir yerden gelir ve düşmanlarını yok eder. Genelde Kaos Space Marine Motorcuları, Raptor’lar ve uçan hızlı şeytanlar kullanılır. Öfke’leri de diğer bölüklerden daha fazla kullanırlar, sadık olsun olmasın. Gece savaşlarında usta olmalarının yanı sıra tamamen karanlıkta diğer hiçbir bölüğün göremediği kadar uzağı görebilirler ve kendilerini o kadar iyi gizlerler ki hareket etmiyor veya ateş açmıyorlarsa onları bulundukları çevreden ayırmak imkansız olur.
    Anlatılan hikayelerde bir Gece Lordu komutanı (muhtemelen Zso Shaal adlı bir Raptor) saldırılmak istenilen bir gezegene inip kendini bir Space Marine olarak tanıtıp bölgedeki İmparatorluk Muhafızları’nı kandırıp aralarına katılır. Sonra ünlü korku taktiklerini kullanarak daha bölüğün geri kalanı gelmeden morali çökertir.
    Genel olarak savaş doktrini Alfa Bölüğü’ne benzese de onlar Kaos’a tapmaz ve tanrı olarak görmez. Sadece Kaos’un varlığından şeytanlar çağırırlar.

    Savaş Çığlığı

    Sizin için geldik!

    Görünüş

    Bölük İhanet’ten önce koyu mavi zırhlarının üzerinde korku ve ölümü temsil etmekte olan şimşek desenleri kullanırdı. İhanet’ten sonra tek değişen zırhlara Kaotik desenlerin eklenmesi oldu.
    Onların sembolü yarasa kanatları bulunduran bir kafatasıydı. İhanet’ten sonra sadece detaylar değişti.


    Konrad Curze ile İmparator Arasındaki Diyaloglar:

    - “Konrad Curze, sakin ol. Ben geldim ve seni eve götürmek niyetindeyim.”
    - “Bu benim ismim değil baba. Ben Gece Avcısı’yım ve benim için ne niyetin olduğunu gayet iyi biliyorum.”

    Gece Avcısı’nın biyografisinden:

    - “Zamanla acılar içinde önümde neyin uzandığını gördüm. Bu korkunç rüyalarda çıplak ellerimle sayısız hayat ve ganimet olarak kelle aldım. Babamın ellerinde tekrar ve tekrar öldüm. Oğullarım kendi kardeşlerini katlettiler. İsmim ölümcülle aynı anlama geldi. Ama en korkuncu ve benim en çok gördüğüm dünyamın bir ışıkla parçalanması ve toz olması.”

    Gece Avcısı’nın son sözleri:

    - "Varlığın beni şaşırtmadı, suikastçi. Seni gemin doğu bölgesine girdiğinden beri biliyorum. Peki seni neden öldürmedim? Çünkü senin görevin ve birazdan gerçekleştireceğin iş benim bugüne kadar söylediğim veya yaptığım her şeyi doğruluyor. Ben sadece yanlış yapanları cezalandırdım, tıpkı senin aşağılık İmparator’unun şimdi beni cezalandırmak istemesi gibi. Ölüm aklanmayla karşılaştırıldığında hiçbir şeydir."

    Legion:Dünya Yiyen
    Primarch: Angron
    Savaşçığlığı: Kan Tanrısı için kan! Kafatası Tahtı için kafatasları!
    Renklar: Kırmızı ve Mat

    Tarih

    Çocuk yaşta olan Primarch Angron düştüğü gezegende kimliği şu anda bilinmeyen bir köleci tarafından bulundu. Çocuğu bulduğunda etrafının öldürülmüş uzaylılarla (İmparatorluk kaynaklarına göre Eldar) dolu olduğunu gören köleci onun yaralarını iyileştirir ve sonra bu savaşçının öfke ve gücünü arttırmak için onu bio-sinirsel bir makineye yerleştirir. Ondan sonra Angron gezegenin sayısız köle gladyatörlerinin arasına katılır.
    Birkaç ay sonra Angron gezegenin baş şehirindeki en büyük arenada yetenekleriyle korkulan bir savaşçı ve kalabalığın favorisi oldu. Gerek teke tek dövüşte gerek çoklu dövüşlerde yüzlerce gladyatör öldürdü ama iyi dövüşenleri bağışladı. Angron, köleliğinden kaçmak için yollar arıyordu ama her denemesi başarısız oluyordu.
    Tek başına kaçamayacağını anlayınca Angron hayatlarını bağışladığı pek çok gladyatörü eğitmeye başlar. Kararlılığı ile pek çoğu onu lider kabul etti. Gezegendeki en büyük gladyatör dövüşünde Angron ve takipçileri kalabalığa döndü ve herkesi biçip arenanın çıkışına ilerlemeye başladılar. Gladyatörler alabildikleri pek çok silah ve malzeme ile kuzeydeki dağlara kaçmayı başardılar.
    Uzun yıllar boyunca gladyatör ordusu durdurulamadı psişik olarak gelen bir öfke ile kendilerine gelen her kuvveti yendiler. Yine de yıpranmışlık devam ediyordu ve geriye sadece yüz gladyatör kaldı. Kendilerini son savaşları için hazırladılar, çünkü beş devasa üstün ordu kampı kuşatmıştı.

    İmparator

    Bu anda İmparator oğlundan yayılan psişik sinyali algılayarak gezegene vardı. Angron’un ordusunu uzun zamandır izliyordu ve oğlunun liderliği ve başarılarından gurur duymuştu.
    Gezegen yüzeyine teleport olur ve Angron’a 12. Space Marine bölüğünün kumandasını önerir. Ama Angron bunu reddeder, adamlarını yalnız bırakmayacağını söyler, kumandayı alır ve İmparator’a bunu yapmadan önce ölmesi gerektiğini söyler. Kendi oğlunun dahi böyle bir düşmana karşı düşeceğini bilen İmparator gemisine gece düşük irtifaye geçip Angron’u teleport etmesini söyler. Liderleri gittiğinde ordunun morali çöker ve daha sabaha ulaşamadan hepsi ölür…


    Angron Dünya Yiyenler’in başına geçer ama asla İmparator’u affetmez ve gördüğü sahte bir onurdur. Bütün bunlar Angron’un isyana katılmasını hızlandırır...



    Büyük Sefer

    Kendisi üzerindeki ameliyatların ne kadar önemli olduğunu bilen Angron, Teknisyen Marinelerine kendisini bir örnek gibi kullanarak özelliklerini taklit etmelerini ister. Pek çok başarısızlıktan sonra Teknisyen Marineler Angron’a benzeyen çalışan kopyalar yapmayı başardılar, sonra Angron tüm bölüğün modifiye edilmesini emretti.
    Sonuç olarak Dünya Yiyenler’in geliştirilmiş bölükleri çok başarılı oldular ve terör askerleri olarak ün saldılar. Bölüğün acıması yoktu, pek çok sistem bu korkunç askerlerle savaşmamak için teslim oluyordu. Sonradan bölüğün kopya kullanımı ortaya çıktı ve İmparator bunu durdurması için Angron’a emir verdi. Ve hiç de sürpriz olmayan bir şekilde Angron karşı gelerek Teknisyenlerine çalışmalara gizlilik içinde devam etmeleri emrini verdi.

    İhanet

    Daha çok çalışmalar yapıldıkça bölüğün askerleri arasında zalimlik yayıldı. Kan kardeşliği yayıldı ve savaşta ele geçirilmiş kafatasları etrafında yapılan turnuvalar da... Dünya Yiyenler İmparator’un yakın takibi altına alındı ve takip “Agritta’nın Temizlenmesi” adlı olayla üst noktaya çıktı.
    Agritta adında gelişmiş teknolojiye sahip bir dünya Gelişme Çağında İmparator’a katılmayı reddetmişti. Onlar anlaşmak için elçiler gönderildiğinde, elçiler idam edildi ve gezegenin alınması için Horus gönderildi.
    Horus derhal cevap verdi ve Dünya Yiyen ve Ultramarine birlikleri ile birleşti. Taktiksel olarak her zamankinden daha iyi düşünen Horus önce Angron’un askerlerini gönderdi, Ultramarine’leri kalan toprakları tutmaları için bıraktı ve kendi askerleri ile zaferi paylaşmak için gitti. Dünya Yiyenler’in hareketleri takdire şayandı; geriye tek bir şehir kalana kadar tüm şehirleri tek tek aldılar. Bu tek şehir çok iyi savunulmuş bir kaleydi ve bir hafta süren yörüngesel bombardıman sadece duvarda tek bir delik açabilmişti. Her zamanki gibi sabırsız olan Angron askerlerini bu zayıf noktaya yöneltti; tam düşmanın savunma silahlarının önüne. Pek çok Marine orada kapana sıkıştı. Merkeze girene kadar kendi ölüleri geriye cesetten bir yol oluşturdu ve merkeze ulaştıklarında zavallı savunmacıların üstüne öfke kusmaya başladılar. Tam bir gün ve gece boyunca Dünya Yiyenler şehri dolaştı ve Angron muzaffer askerleri ile birlikte şehri terk ettiğinde geriye kimse canlı kalmamıştı. Ultamarineler şehri güvene almak için girdiğinde gördükleri katliam karşısında dehşete düştüler. Bir gün önce en güçlü kale olan Ariggata bir kasaphaneye dönmüştü ve Roboute Guiliman; Ultramarineler’in Primarch’ı, Angron'a yaptıklarının hesabını sormak için kardeşlerini hazırladı.
    Bu anda hem Horus hem Angron başka zaferlerin peşindeydiler. Guiliman sonunda kovaladığı Primarch’ları yakaladığında Horus İhaneti başlamış oldu ve galaksi bir sivil savaşa sürüklendi. Horus’la birlikte Angron, Lorgar, Fulgrim, Mortarion Kaos’a ilk düşen Primarch’lar oldu.

    Horus usta bir psişikti ve Angron’un İmparator’a karşı olan öfkesini sezebiliyordu. Bu sayede onu ve birliğini İmparator’a karşı çevirip kanlı törenler düzenleyerek Khorne’a tapmasının sağladı. Yeni tanrılarına kurban vermek için bölükteki Kütüphaneciler’i yakalayıp öldürdüler çünkü Khorne hiçbir gizemli büyücülüğü istemezdi. Kurban verme bir Dünya Yiyen kahramanı olan Katleden Scyrak’ın Baş Kütüphaneci’yi öldürmesi ile tamamlandı. Horus İhaneti ortaya çıktığında Angron’un Horus’la ilk taraf tutanlardan bir olmasının sebebi de İmparator’un Angron’u askerlerinde sibernetik teknolojisini kullanmasından dolayı onu cezalandıracağını bilmesidir.
    Terra Kuşatması sırasında Angron Saray’a yaklaştı ve artık kaybettiklerini ve teslim olmalarını bağırarak söyledi. Karşıdakilerin bu kadar kolay teslim olmayacağını anlayan Angron hatlarına döndü ve adamlarına bu kadar kolay teslim olmayacaklarsa hepsinin öldürülmesi gerektiğini söyledi. Daha yeni şeytani hediyelerle donanmış Angron ve güçleri İmparator’un sarayına yapılan asıl saldırıdan önce Sonsuzluk Duvarı Uzay Limanı’nı savunanları yokettiler. İlki Kharn oldu, bölüğün gördüğü en büyük şampiyon.
    Diğer hain bölükler gibi Dünya Yiyenler de Horus yenilgisinden sonra Korkunun Gözü’ne çekildiler ve İmparatorluk’tan intikam almak için yemin ettiler. Angron bir şeytan prense dönüştü ve Khorne’un en büyük şeytan prensi oldu. İlk Armagedon savaşını başlattı (Daha iyi bilinen ikincisi ve üçüncüsü Ork savaş lordu Ghazghkull Mag Uruk Thraka’nın yaptığı istilalardır.) Ama bir bölük Uzay Kurdu tarafından yenildi ve hemen sonrasında yüz adet Gri Şövalye (Grey Knights) tarafından Warp’a geri sürüldü, bir yüzyıl boyunca orada kaldı. (Gri Şöovalyeler'den sadece bir avuç kişi sağ kaldı.




    Organizasyon

    Dünya Yiyenler Khorne’u diğer tanrılardan daha üstünde tutarlar. Bölük, İblis Dünyası Skalathrax’a düştüğünde tamamen ayrıldı. Bölüğün yenilgisine hiddetlenen Hain Kharn ayrım yapmadan her iki taraftan kafatası topladı. Dünya Yiyenler bölüğü Şampiyonlar tarafından yönetilen grupsal fanatik savaşçı takımlarına dönüştü. Dünya Yiyenler kan dökme şansı dışında başka hiçbir şey için savaşmazlar ve çoğu zaman öfkelerini karşı tarafa yöneltmek için yönetilmek zorunda kalırlar.

    Savaş Şekli

    Bölüğün tek isteği vardır; kan dökülmesi ve Khorne adına kafatası toplamak. Bölüğün üyeleri bir pistol ve dev bir zincir-baltadan (chainaxe) başka bir şey taşırken görülmezler. Bunun yerine başka kuvvetli yakın dövüş silahları da taşıyabilirler.
    Bu bölükte taktik ve strateji unutulmuş konulardır; savaş başlar başlamaz savaş alanını kat eder ve düşmanlarına saldırırlar.

    Khorne Öfke-Savaşçıları (Berserker)

    Bu savaşçılar Dünya Yiyenlerin savaş gruplarının temelini oluştururlar.Onlar fanatik çılgınlardır ve düşmanlarının kanlarını ve kafataslarını isterler. Bu savaşçıların kaynağı Dünya Yiyenler olmasına rağmen diğer bölüklerde bu savaşçıların saf kan tutkusundan ve inanılmaz güçlerinden yararlanır.
    Genelde zincir-balta (zincir-kılıcın (chainsword) daha güçlü bir versiyonu) ve de bir çeşit pistol taşırlar. Menzilli silah taşımalarına rağmen savaşın çılgınlığı onları öyle sarar ki düşmanı pistollerle yok etmezler. Zincir-baltaları Terminatör’lerin giydiği Taktiksel Dreadnaught zırhını bile metal parçalara ayırabilir. Fanatiklikleri yüzünden gizli operasyonlar yapmazlar ve en başta hücuma kalkmaktan başka taktikleri yoktur. Khorne’un İşareti, İmparatorluk’un bir zamanlar ki bu büyük koruyucularını tepişen ölümcül hayvanlara çevirdi. Oyun terimlerinde bu savaşçılar standart bir Marine’e göre aynı anda üç kez saldırabilir, en ağır zırhı yok edebilir ve koca bir savaşı sadece sekiz adamla kazanabilirler.

    Özel Silah ve Ekipmanlar

    Khorne Baltası: Kaos Tanrısı Khorne’un sembolüdür ve patronun kendi gücüyle doludur. Bu silah savaşçının zaten korkunç olan öfkesini arttırıp savaşta daha etkili hale gelmesini sağlayabilir.

    Öfke-Savaşçısı Bıçağı: Özel bir İblis Silahıdır ve bir Kan Harfi’nin özüyle birleşmiştir. Silah düşmanın kanını ister ve kullanıcıyı bir kana susamışlık ve çılgınlık dalgası içinde bırakır. Silah kullanıcıya büyük güç verir ama tüm İblis Silahları gibi kullanıcıya karşı dönebilir.

    Zincir-Balta: Öfke-savaşçılarının favori silahıdır. Ucuzdur, hafifdir ve diğer ekipmanlara göre daha yıkıcıdır olup ağır zırhları parçalayabilir.

    Khorne’un Sancağı: Khorne’un öfkesini taşır ve düşmanın psişik yeteneklerini bozabilir.

    Savaşçığlığı:

    Kan Tanrısı için Kan! Kafatası Tahtı için kafatasları!

    Görünüş

    Horus İhaneti öncesi bölük beyaz zırh, mavi omuzluk ve sırt çantası kullanırdı. Bölüğün sembolü olan dünyayı ısıran dişler diz ve omuz zırhlarında yer alırdı. Kaos tarafından bozulmalarından beri zırhları kan kırmızı oldu ve altın kenarlık kullanmaya başladılar. Sembol biraz değişti; sembol ya Kaos Yıldızının üstünde yer alıyordu ya da dünya Khorne’un kafatasının ağzındaydı.

    Önemli Üyeler

    Hain Kharn: Khorne tarafından seçilmiştir, bölüğü Skalathrax’da parçalamıştır.

    Kaynak

    PhileoSophia'ya yardımlarından dolayı teşekkürler.
    ________________________________________________________________________________________________________________________

    Oyun hakkında bir çok yeni ayrıntı var.Öncelikle araçlar tek ve çok kişiye göre kullanımları ayrı olacak. Mesela tek başınıza bir tank kullanıyorsanız hem tankı sürüp hem top ateşleyeceksiniz.Fakat tanka başka bir player bindiği anda tank topu onun kontrolüne geçece.Bu diğer taramalı tüfek havzaları içinde geçerli. 2 faction sistemli olacak ki bu tüm W40k hayranlarını üzen yönü oldu Orc-Chaos ittifakı ile Imperium Of Man-Eldar(kesin değil) olacak. Görevler hareketli olacak.Mesela bazı questler single player tadında olacakmış.Örneğin önemli bir bölgeye Tyranid(npc ırk) istilası olacak bizde onları içeri sokmamaya çalışacaz gibi.Ayrıca pvp görevleride olacak.Mesela bir faction bir bölgeyi alırsa görevi tamamlayacakken diğer faction o bölgeyi savunursa exp alacak.Hava savaşlarıda olması planlanıyor.Yani kısacası bizi Battlefield tarzı mmoyla karışmış bir oyun bekliyor. Oyun yapımcılarının dediklerine göre savaş sistemide yakın dövüş Devil My Cry tarzı silahlarla Gears Of War tarzı çatışmalar olacakmış



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nepheth -- 28 Eylül 2011; 0:34:27 >







  • güzele benziyor paylasım icin saol
  • bu arada dikkat eden oldumu bilmiyorum videodan görüldüğü kadarıyla sanki tıkla vur seklinde değil oyun
  • WOW 2 geliyor sanki ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: yazuach

    bu arada dikkat eden oldumu bilmiyorum videodan görüldüğü kadarıyla sanki tıkla vur seklinde değil oyun


    Evet normal tps sistemi olacak oyunda
  • daha iyi artık bıktı herkez tıkla vur şeklindeki oyunlardan
  • oyun efsanevi olacak gibi duruyor grafik ortam vs zaten warhammer 40.000 evreni warhammerin 40.000 evrenini ztn normal warhammerden daha çok severim sci-fi türünü sevenler için ilaç gibi gelecek
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Dark Souls 3
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • bencede mükemmel olucak beklediğim nadir oyunlardan birisi videosu bile insanı heyecanlandırmaya yetiyor.
  • oyunu takip edecem ilerleyen günlerde gelecek bilgileride cevirip yayınlamaya çalışıcam şu anlık bildiklerim oyun evreninin arka planı hareketli olacak yani uzak bir yerde patlama sesleri ve alevler yükseliyorsa onları görebileceğiz. birçok araç oyunda mevcut olacak fakat hangilerinin kullanılabilir olacağı ileriki aylarda belli olacak oyunda karakter optimizasyonu cok detaylı olacak ve karakterler birbirine benzemeyecek. oyunda büyük savaşlar olacakmış ve optimizasyona önem veriyorlarmış ayrıca oyun non-targeting sistemli olacak. oynanabilir karakterler arasına eldarlarda girmiş tyranidler pve karakterleri olacakmış



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PhileoSophia -- 1 Ağustos 2010; 22:10:14 >
  • Bilgiler için herkez adına teşekkür ederim öğrenmemiz iyi oldu.
  • rica ederim birkaç videoylada süslesek konuyu iyi olur. ben su an tatildeyim internet bağlantım bazı sebeplerden dolayı düşük :) e3 ve offical trailer forum üyelerini memnun edecektir E3 Videosu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PhileoSophia -- 2 Ağustos 2010; 0:11:58 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: PhileoSophia

    rica ederim birkaç videoylada süslesek konuyu iyi olur. ben su an tatildeyim internet bağlantım bazı sebeplerden dolayı düşük :) e3 ve offical trailer forum üyelerini memnun edecektir E3 Videosu

    Birazdan eklerim.




  • Bu warhammer 40.000 oyununu tek başımıza oynayabileceğimiz ve konuyu az çok kavrayabileceğimiz versiyonları varmı dır?
  • 4 gözle bekliyoruz.

    Paylaşım için teşekkürler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sailyn

    4 gözle bekliyoruz.

    Paylaşım için teşekkürler.


    +1
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ares

    Bu warhammer 40.000 oyununu tek başımıza oynayabileceğimiz ve konuyu az çok kavrayabileceğimiz versiyonları varmı dır?

    rts türünde oyunları var hikayesi olsun ırkları olsun geçiceği harita taşıtlar vs ögrenmek istiyorsan oynamanı tavsiye ederim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nepheth -- 2 Ağustos 2010; 0:42:45 >
  • Yeni video eklendi.
  • ayrıca oyun 2013 başlarında çıkması planlanıyor ve 14 milyon aktif oyuncu hedefliyor.
    40k evreni hakkında bilgisi olmayanlara dawn of war oyununu önerebilirim. eldar, space marine ve chaoslar favorilerimdir.ayrıca bazı dedikodulara göre oyun 2 ayrı faction olarak ayrılabilir tabi bu doğrulanmamış birşey



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PhileoSophia -- 2 Ağustos 2010; 0:53:36 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: PhileoSophia

    ayrıca oyun 2013 başlarında çıkması planlanıyor ve 14 milyon aktif oyuncu hedefliyor.
    40k evreni hakkında bilgisi olmayanlara dawn of war oyununu önerebilirim. eldar, space marine ve chaoslar favorilerimdir.ayrıca bazı dedikodulara göre oyun 2 ayrı faction olarak ayrılabilir tabi bu doğrulanmamış birşey


    ayrıca umarım sisters of battle lejyonunu da eklerlerde oyun aksiyon seven kızlarada hitab eder



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PhileoSophia -- 2 Ağustos 2010; 17:17:39 >
  • Güzele benziyor.

    Paylaşım için saol.
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.