Arkadaşlar yeni yılın ilk haftasında ilk pazartesisinde ilk iş gününde yaşadığım şu garip olaya bakın. Size en baştan anlatıyorum. Yine her zamanki gibi sabah erken enerjik ve güzel demlenmiş bir kahveyle başlamıştım. Yulaf bowlumu hazırlayıp kite yapmaya ( uçurtma sörfü ) yapmaya gidecektim. Hava inanılmaz rüzgarlıydı ve güneşliydi. Nerden baksanız siz diyin 20 knot ben diyim 30 knot. Her neyse mevsim meyvelerimi ince ince dilimlerken su kaynadı. Daha önceden hazırladığım ve kasenin içinde kaynar suyu bekleyen o güzelim yulaf taneleri ( at gibi her sabah bu yulaf lan ) gözlerimin içine bakıyordu. Öyle uzun zamandır bekliyorlardı ki her mili metre küplerinin sulanmasını. Onları daha fazla bekletemezdim. Bıçağımı ve yeşil elmamı mutfağın ortasında duran dikdörtgen granit yemek masamın üstüne bıraktım ve kaynar suyumu o az önce bahsettiğim kasenin içinde duran yulaf tanelerinin üstüne dökmeye başladım. Yeteri kadar döktüğümde iyice emmeleri ve yumuşamaları için bir kaç dakika vakit geçmesi gerekiyordu. Kahvemden bir yudum daha aldım, son yeşil elmayı da az önce dilimlediğim muzların yanına koymamla bu vakit çoktan geçmişti. Yemek masasının arka tarafında duran buz dolabının kapağını açıp bir adet süzme yoğurdumu elime aldım. Bunu kaseye koymam için bir kaşığa ihtiyacım vardı. Kaşığa gitmeden eksik olan en önemli şeyin yanımda olmadığını farkettim. Hemen bir koşuyla yukarıda banyoma çıktım ve ses bombamı yanıma aldım. Müzik durmuştu ve ben bu kadar vakitte bunu farkedememenin üzüntüsünü yaşıyordum. Tekrardan açtım. Çalan şarkı hoşuma gitmişti. Enerjim yerine gelmiş ve kaşığa doğru yönelmiştim. Her şey bu zamana kadar süper ilerliyordu. Biraz acele etmem lazımdı o kadar. Güzelce yulaf,yoğurt ve meyvelerimi birbirine karıştırdım. Üstüne Bal döküp, sabah demlediğim filtre kahvem ile karnımı doyurmaya devam ettim. Kahve iyice demlenmişti. O kadar vakit geçmişti ki aslında tadı çok güzel geliyordu. Sizce de bardakta bir süre bekleyen kahvenin tadı inanılmaz olmuyor mu ? Adeta tam kıvamına oturmuş oluyor. Her neyse, Artık malzemelerimi motoruma yükleyip plaja gitmenin vakti gelmişti. Önce sörf tahtamı motorumun yanına taşıdım. Bu arada inanılmaz güzel bir sarı siyah scooterım var. Herkes bana bakıyor sürerken çok şirin çok tatlı. Trafikte kızlar beni gezdirir misin diye teklifte bulunuyorlar. Sonra eve dönüp kıyafetimi, trapezimi, ve uçurtmamı aldım. Uçurtmanın çantasını sırtına takıp trapezimi motorun arkasına bağladım. Sörf tahtamı da motorun selesinin üstüne koyup ben de en üste oturdum. Motoru çalıştırdım ve motoor. Yaklaşık 20 dakika yolum vardı. ağır ağır Alaçatı'ya doğru yoldayken; çevredekiler fotoğrafımı çekmeye başlamıştı bile. Hayatımdan çok memnundum. Herkesin hayalini kurduğu şeyi yapmak beni inanılmaz havalı hissettiriyordu. Yolumda ilerlerken karşıdan karşıya geçmek isteyen bir köpek gördüm. Arabalar vızır vızır geçiyordu. Hemen sağa çekip trafiği durdurdum. O yavru köpeği gideceği yere ulaşması için elimden geleni yapmak ve hayatında bir yer ettiğim için daha da yükselmiştim. Yolumda seyir ederken ileride çevirme gördüm. Yolumu değiştirmeli miydim ? Hayır bence hiç gerek yoktu çünkü alkollü değildim. Fakat bu şekilde sörf tahtasının üstünde otururken hiç polise rastlamamıştım. Yanlardan kanat gibi çıkmasını problem ederler miydi ? Bence pek bir tehlikesi yoktu. Yanlardan fazla uzanmıyordu taş çatlasın 40 ar santim. Hızımı biraz daha arttırıp 300 kilometreye kadar çıkarmaya çalıştım. Kaskımda vizörümü indirdim. O kadar hızlı ve odaklı gidiyordum ki vizöre çarpan sinekleri ağır çekim görüp aralarından sıyrılıyordum. Aynı zamanda öfkeliydim de. Mis gibi rüzgar varken benim uğraştığım şeylere bak. Sörf tahtasının yarattığı kanatla havalandım. Nasıl indireceğimi bilmiyordum. Birden bır ışık hüzmesiyle kapşonlu bir zbani havada beni yakaladı. Dedi ki ne yapıyorsun sen burada ? Sabahtan beri yaptığım her şeyi anlattım en ince detayına kadar. Yeter artık beynimi bulandırdın dedi beni alıp yer altı dünyasında diğer meslektaşlarının yanına götürdü. Uçurtma sörfünü merak etmeleri onları etkileyebileceğim bir konu yaratma fırsatı yarattı bana. Hemen uçurtma sörfünden bahsettim. Anlatmaya başladım; Rüzgar gücünün kuvvetiyle, su üstünde sörf tahtasının suyu kesmesiyle hareket ediyoruz. Kullandığımız malzemelerden, hareketlerden, ve ünlü sörfçülerden bahsederken onları adeta kendinden geçirmiştim. Uyuya kaldılar ve ben de motoruma atlayıp geri dönmek için hazırdım. Ama bir dakika buradan nasıl çıkacaktım ? Düşündüm... Düşündüm... Düşündüm... Evet bulmuştum. Hemen sırtımdan uçurtmayı çıkarıp şişirmeye başladım. Pompa o kadar çok ses yapıyordu ki uyanmaları an meselesiydi. Derken birisi uyandı. Hey sen ne yapıyorsun ? Hemen televizyonlardan izlediğim kadarıyla jackie chen döner tekmemi ve instagramda ünlü olan o yumruk atan çocuğun taklidini yapmaya başladım. Kaçamamıştım sörf malzemelerim beni ele vermişti. İnstagramda ünlü olan o çocuğun hareketleri; sinir katsayılarını hızla arttırıyordu. Sörfe gidememiştim ve bu işten nasıl çıkacağımı bilmiyorum. |
Bildirim