Ben eskiden Anadolu da göçebelerin alevi; Sivas, Burs, Edirne, Antalya gibi şehirlerde yaşayan Türklerin ise Sünni olduğunu sanıyordum. Ancak son zamanlarda yaptığım araştırmalar ile bulun doğru olmadığını izlenimine kapıldım. Bu konuda bilgisi olan var mı? 17. hata belki 18. yüzyıla Kadar bütün Anadolu Alevilereden mi(kızılbaş) oluşuyordu? Peki öyleyse biz nasıl bugün sunni oluyoruz, osmanlı kızılbaşları zorla mı sunnilestirdi? |
17. Yüzyıla Kadar Anadoluda Yaşayan Bütün Türkler Alevi miydi?
-
-
Cumhuriyetle birlikte sünnilik geldi diye bir kavram var hatta osmanoğularının da alevi akrabalığı olduğu düşünülmekte bknz -
Küçük Asya'nın tamamının (Küçük Asya diyorum zira "Anadolu" klasik Osmanlı bağlamında modern Anadolu terimiyle kastedilenin tamamını kapsamayan bir vilayetti) Kızılbaş olduğunu pek sanmıyorum çünkü aksi takdirde Osmanlı 16.yüzyılda ilgili coğrafyada hakimiyet kuramazdı ancak özellikle de Doğu Anadolu'ya karşılık düşen Türkmen ülkesinde Kızılbaşların yerel nüfus içerisindeki payının arttığını ve bunların Osmanlı ve Sünni mezhep mensuplarıyla ciddi sorun yaşadığını, Ehl-i Sünnet Osmanlı'ya rakip Ehl-i Beytçi, 12 İmamcı Safevi etkisi ve hakimiyetine aracı olduklarını ve bu tablonun Doğu Anadolu'nun 16.yüzyıla girerken güvensiz çatışmacı ortamdan ötürü çoraklaşmasına vesile olduğunu söylemek gerek. İlaveten Osmanlı'nın baskısı altında çok sayıda isyankar Kızılbaş Türk'ün Acem'e gidip Şah İsmail'e sığındığı biliniyor. Bunun ötesinde demografi hakkında bir şeyler söylemek esasında veri azlığından ve tarihsel nüfus hareketliliklerinden ötürü zor. Hele üstüne mevzubahis nüfusta isyancılar, Türkmenler, mezhebini gizleyenler, tasavvufi münzevi pasifistler veya dinsel/siyasi sürgünler olunca bir şey söylemek iyicene zor. Osmanlı hakimiyetinin de sık sık zedelendiği veya aşırı yozlaştığı yüzlerce yıldan söz ediyoruz; dile kolay.
Kaynak:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/324074
-
Peki Osmanlı sultanlarının 2. Bayezıd dönemine kadar Bektaşi olduğu iddiası hakkında ne düşünüyorsunuz. Bana nedense mantıklı geliyor.
-
Babası Fatih'in Alevi fikirlere hafiften bir sempati duyduğu aktarılsa da Sünni İslami Ortodoksluğa dayanan bir imparatorluk teşekkül ettiğini düşünürsek otomatik şekilde ona Bektaşi'ydi demek doğru olmaz. Kuruluş devrinde ama padişahlar görece esnek, mezhepçiliğin katı kurallarından veya süper dışlayıcı doktrinlerinden belirli ölçüde azade, gaza eden Türkmen savaşçılığının pragmatizmi ve doktrin bilmez coşkusuyla karakterize olan bir din geleneğinden geldikleri için Bektaşi çizgisine de kayıp Yeniçeri Ocağı'nı kurmuş olmaları çok mümkün. Belki de Bektaşi mollalar ve savaşçıları bağlılık bildirdikleri Osmanlı padişahına (Orhan Gazi veya Murad Hüdavendigar'a) fetihlerden esir olarak getirdiği gayrimüslimleri asker olarak yetiştirme sözü verdiler. Sonra da bu dönmelerden her anlamda sadık bir saray ordusu kurma fikri üretildi. Belki ocağın temeli bu şekilde atıldı. Biliyoruz ki, Bektaşi Yeniçeri Ocağı'nın en önemli adamı ve birinci üyesi esasında padişahtır. Muhammed, Ali, Hacı Bektaş Veli haricinde ocağın kutbu padişah sayılır. Padişaha kulluk ederler. Sünni Ortodoksluk yerleşse bile Türk Sünniliğinin tam olarak Arabistan'daki gibi olmadığını, Hanefiliğin belirli bir esneklik ve pragmatizm taşıdığını söylemek gerek. Bu konuda çalışmadığım için işte hangi padişah hangi mezhebe daha yatkındır, gizli inançları var mıdır, Osman Gazi'nin gerçek inancı / mezhebi nedir vs bu konuda konuşacak uzmanlığım yok ama Osmanlı'nın Türkmen orijininden ve Türklerin geleneksel Hanefi İslam anlayışından yola çıkarak bu yorumu yapabilirim.
-
Cevaplarınız için çok teşekkürler bilgilendirici oldu.
-
Rica ederim.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X