Şimdi Ara

2001: A Space Odyssey (1968) (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
72
Cevap
1
Favori
4.511
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • İlk izlediğimde baya sıkılmıştım. Aradan geçen zaman sonrasında insan geliştikçe ve öğrendikçe farklı bir gözle dünyaya bakıyor. Dün tekrar izledim ve bu sefer çok etkilendim. Yönetmenliğin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir film. Bazen bunun gibi insanı düşündüren filmleri izlemek gerekiyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dürüstİnsan -- 23 Haziran 2019; 13:49:33 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dürüstİnsan

    İlk izlediğimde baya sıkılmıştım. Aradan geçen zaman sonrasında insan geliştikçe ve öğrendikçe farklı bir gözle dünyaya bakıyor. Dün tekrar izledim ve bu sefer çok etkilendim. Yönetmenliğin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir film. Bazen bunun gibi insanı düşündüren filmleri izlemek gerekiyor.
    Şu film eskiden benim de pek hoşma gitmezdi. Zamanla olgunlaştıkça bilimi ve sanatı araştırdıkça fark ettim ki büyük bir hata yapmışım.



    Anlaşılması en zor filmlerden biridir 2001 uzay macerası


    > SPOİLER !! <


    Filmin sonu

    Bölüm 1




    Bölüm 2




    Filme açıklık getiren önemli bir yazı


    Alıntı:

    Jüpiter ve Sonsuzluğun Ötesi

    Biraz da Kubrick’in “Jüpiter” seçiminin üzerinde durmak gerekirse, Jüpiter, Güneş sistemimizin en büyük gezegeni olmasının yanında bilindiği üzere tanrılar tanrısı Zeus’u simgelemektedir. Aynı zamanda astrolojide Jüpiter, değişim ve gücün kaynağı olarak görülür. Yani güneş sistemimizde bir mutlak güç simgelemek isteseydik bunu ancak Jüpiter ile yapabilirdik. Böylelikle insan sonsuzluğun ötesine, Jüpiter’in içinde bulduğu evrenin bilincini temsil eden yekpare taş ile geçebilecektir. Evrenin bilgisine vakıf olmaya, aydınlanmaya başlayan insanlığın bu geçişini bir renk cümbüşüyle tasvir eden Kubrick, geçiş tamamlandıktan sonra bütün fütürizmini bir kenara bırakıp sürrealist bir ressam gibi hazırladığı beyaz odasına bizleri davet eder.


    İnsanlığı temsilen kendini sonsuzluğun ötesinde bulan Dave, karşısında kendi yaşlanmış halini bulur. Usta bir geçişle yaşlı Dave arkasını dönerken astronot Dave -yani insanlığın rekabet tarihi- kaybolur. Kubrick açıkça insanlığın son yemeğini tasvir ederken bizleri de sona hazırlar. Yaşlı insanlık, onun temel yaşam kaynağı olan, vücudunun üçte ikisini kaplayan suyu, tarih boyunca yemek masasından hiçbir zaman eksik etmemiştir. Bu insanın son yemeği için de geçerlidir ve Kubrick’in yemek masası tasvirinde kristal bir bardağın içinde su vardır. İnsan doğasının sonucunda bu kadeh kırılır ve su zemine dağılır. Bulunduğu kabın şeklini alan su, kabı kırılsa dahi varlığını sürdürecektir. Bu eşsiz bilinç ve beden tasvirinden sonra son yemeğini yiyen insanlık kendini ölüm döşeğinde bulur. Artık beden kırılmış, çürümüş ve bilinç kalmıştır. Hayvanı geride bırakması gerektiğini anlayan insan ellerini son kez, bu sefer anlamış olmanın verdiği o dayanılmaz istekle “dikilitaş”a, mutlak “bilinç”e uzatır. Buradan Michelangelo’nun Sistine Şapel’in tavanındaki ünlü “Âdem’in Yaratılışı” freskine de bir gönderme yakalayabiliriz. Bunu bir de Strauss’un Nietzsche’nin başyapıtı Böyle Buyurdu Zerdüşt’ten ilhamla yazdığı senfonik şiirle birleştiren Kubrick, karşımıza yıldız-çocuğu çıkarır. Artık bilinç özgürleşmiş, hayvan ölmüş ve üstinsan doğmuştur. Peki, neden yıldız-çocuk? Bunu da senaryonun yazım aşamasında Clarke ve Kubrick tarafından akşam yemeğine davet edilen Carl Sagan’dan bir alıntıyla cevaplayıp yazımı sonlandırmak isterim:


    “Hayatlarımız, geçmişimiz ve geleceğimiz, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara bağlıdır. Biz insanlar, atomların var ettiği doğayı ve onun heykeltıraşlığını yapan güçleri gördük. Bizler, evrenin bu kısmının gözleri, kulakları, düşünceleri ve duygularıyız ve sonunda, aslımızın ne olduğunu, kökenimizi merak etmeye başladık. Bizler, yani yıldız tozları, 10 milyar-milyar-milyarlarca atomun organize birlikteliğinden oluşan yıldızların ve sonunda bilince varan maddenin evriminin uzun soluklu sürecinde anlam bulduk, belki sadece Yeryüzü’nde, belki de tüm evrende… Biz tek bir türüz, yıldız ışığını toplayan yıldız tozuyuz.”


    YAZININ TAMAMI →http://filmhafizasi.com/bilinc-disindan-bilince-bir-uzay-macerasi-2001/



    Film Top 20 En İyiler listemde yer almaktadır


     2001: A Space Odyssey (1968)


     2001: A Space Odyssey (1968)




  • Mr. Cheritto kullanıcısına yanıt
    Bu film ancak böyle anlaşılırdı zaten. 1968 yılında böyle bir film yapmak da ayrı bir olay.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Usta yönetmen, 80’li yıllarda çekilen fakat hiçbir zaman yayınlanmayan bir belgesel için Japon gazeteci Junichi Yaoi’ye verdiği röportajda filmin sonunu şöyle açıklıyor: “Fikir, karakterin tamamen saf enerji ve zekâdan oluşan, herhangi bir şekli ya da formu olmayan tanrısal varlıklar tarafından alıkonmasıydı. Onu incelemek için, hayvanat bahçesinin insanlar için yapılmış bir versiyonu diyebileceğimiz bir yere alıyorlar ve o dakikadan sonra tüm hayatı orada geçiyor. Zaman algısı kayboluyor. Olaylar aynı filmde görüldüğü gibi yaşanıyor.

    Onu Fransız mimarisinin son derece kötü bir kopyası olan (kötü olması kasti yapılmış bir şey) bir odanın içine koyuyorlar, çünkü bunun sevebileceği bir şey olduğunu düşünüyorlar. Aynı bizim hayvanat bahçelerinde hayvanlara doğal ortamları gibi hissettirecek şeyler yapmaya çalışırken tam olarak emin olamamız gibi.

    Her neyse, sonunda onunla işleri bittiğinde -dünyadaki tüm kültürlerdeki mitlerde olduğu gibi- onu bir tür süper varlığa aktarıp, değişmiş ve bir tür süper insana dönüşmüş hâlde dünyaya geri gönderiyorlar. Geri döndüğünde ne olduğunu ancak tahmin edebiliriz. Bu mitolojilerin önemli bir bölümünde gördüğümüz bir model ve sonla sunmak istediğimiz buydu.”

    Kubrick’in bu açıklamaları 2001: A Space Odssey’in sonunu nasıl yorumlamamız gerektiği konusuna büyük ölçüde açıklık getiriyor. Ancak sinemaseverlerin buna rağmen filme başka yorumlar getirmeye devam etmesi de mümkün. Aynı Ridley Scott’ın açıklamalarına rağmen Blade Runner’daki Deckard’ın replicant olup olmadığının hâlâ tartışılmaya devam ediyor olması gibi.

    Kaynak: Open Culture




  • İzleyip de hiç birşey anlamadığım filmlerin başında gelir. Bu tür forum siteleri Allahtan var yoksa vallah cahil kalmıştık
  • İlk izleyişimin üzerinden geçen 30 civarında yılın ardından , aklımda neredeyse hiç bir sahnesi kalmamıştı.Dönemine göre senaryo ve görselliği muazzam . Fakat birçok kişi gibi bana göre de gereksiz bir uzunluğu var. En az bir 30 dakika daha kısa olmalıydı. Bu gereksiz uzunluk izleyiciyi de sıkıyor. Tabi 20 dakika cigara içerek ufku seyreden adam benzeri sahnelerden sıkılmayanlar için sorun yok ama benim gibi sıradan izleyici için problem. Bu yüzden son kısmını da çok seri biçimde geçtim. Herkese hitap etmeyen bir yapım. İzlemiş olmak için izlemeye kalkmayın , üzülürsünüz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ahmet Meşin

    İzleyip de hiç birşey anlamadığım filmlerin başında gelir. Bu tür forum siteleri Allahtan var yoksa vallah cahil kalmıştık
    He ya
  • Başkalarının mitlerini doğru sanmayın, yönetmeni dinleyin.

    https://www.youtube.com/watch?v=q-pCW9ntGNY




  • Anekdot olarak yazayım; ünlü popüler bilim yazarı ve gezegen bilimci Carl Sagan kitaplarında çok bahseder bu filmden nitelikli bir bilimkurgu örneği olarak.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 10 Temmuz 2019; 21:49:5 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 4K HDR izliyorum muazzam görseller cok iyi ya. Cekim kalitesi ile Kubrick baba döktürmüş yine.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İzlerken beyni yoran ama manzaralar ve çekim kalitesinin dönemine göre mükemmel is cikartan senaryosu kafa karıştıran tarz olarak kesinlikle herkese uymayan Kubrick severler icin harika bir film olduğu yönetmenin sanatını da konusturmuş. Bana bu film nedense Twin Peaks dizisini andırdı o da izlerken triplere sokardi. Arkada calan gerilim sesler insanı tüylerini urpertiriyor zaten. Kubrick hayranı olarak 9 verdim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sanat filmidir. Bu işlere ilgisi olmayanlar izlemesin. Sonunu getiremezsiniz.
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.