< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi knitta -- 18 Mart 2021; 3:1:57 > |
Bildirim
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi knitta -- 18 Mart 2021; 3:1:57 > |
Çalışmaktan çok bunaldığım zamanlarda başka şeylere yönelip asıl hedefimi unutmaktansa çalışma masamın odamdaki yerini -üç kez- ve bir kez de odasını değiştirerek kendime sanki farklı bir iş yapmaya başlamışım gibi hissettirdim. Böylelikle hem hedefimden sapmamış hem de o dönemi verimsiz geçirmekten kurtulmuş oldum. Kitaplarımı ve denemelerimi özenle seçtim ama eğer biraz çözüp de beğenmediysem ‘para verdim, bitirmeliyim’ gibi bir ruh haline girmedim. İyi yaptığım denemelerin sonuçları ve aldığım övgülerle ben oldum demedim, aynı şekilde kötü yaptığım denemelerin sonuçları ve aldığım yergilerle de ben bittim demedim. Nerede hatam varsa onu alıp ilerlemeye baktım sadece. Daha kötü gelen denemeye üzülmek yerine doğrusunu öğrenip bir daha yapmayacağım daha fazla hatam var diyerek bakmaya çalıştım, mümkün olduğu kadar tabii.
Sınava son bir hafta kala çalışmayı bıraktım, kendimi mental olarak sınava hazırlamaya çalıştım. Çok iyi bile olsanız o kağıda optiğe yansıtamadığınız zaman o iyiliğin bir önemi kalmıyor.Bütün yıl neler yaptığımı ve sınav bittiği zaman yapacaklarımı düşündüm. Tekrar etmem gerektiğini düşündüğüm yerleri okudum, MEB kitaplarını son kez okumaya çalıştım. İstediğim yemekleri yedim istediğim şeyleri yaptım, çıktım dışarı top oynadım. Sınav anı çok önemli oluyor, sınava mental açıdan yorgun girmek de istemedim. Sınav sabahı kendime sürekli çok iyi yapacağımı söyledim, ben bu kadar çalışıp yapamazsam kim yapacak dedim. O kitapçık önüme geldiğinde nefret doluydum sanki.Suyumu da masaya değil sıraya koydum ne olur ne olmaz diye, kitapçık veya optiğe dökülürse sınav geçersiz oluyor sanırım.İlk iş sallanan sıramı değiştirdim sınav salonuna girince. Sınavı çözerken de kendime içten içe çok iyi gidiyorsun çok az kaldı bitiyor vs şeyler söyleyerek kendimi sürekli telkin ettim. Bütün kitapçığı taradığım zaman 1-2 dk gözümü kapatıp kendimi dinlendirmeye çalıştım.Sonrasında boşlarıma ve emin olamadıklarıma döndüm. Bence ben bunları iyi yaptım. Size de öneririm. 9) Ben neleri kötü yaptım? 12. sınıf için konuşursak kendime aşırı fazla güvendim. 11’in başından 12’nin kış aylarına kadar köpek gibi çalışarak gelmiştim, denemelerde CFL’lileri falan tokatlıyordum.Dershanede derece sınıfındaydım. 12’nin başında LTİ biliyordum, bu duyguyu bilen bilir etraftakiler lti çözdüğünü görünce hayran hayran bakıyor. Saçma ama doğru, var böyle bir durum. Herkes beni övüyordu hatta biyoloji hocam senden ilk 10 bekliyorum demişti. He aq demiştim. Neyse hal böyle olunca ben çalışmaktan ziyade başka şeylere ağırlık verebilirim gibi bir havaya girdim. Sözde gecelere kadar ders çalışıyordum. Çalıştığım yerlerin üzerinden geçmekten başka bir şey yapmıyordum oysa. Yapamadığım soruları katiyen sormuyordum dolayısıyla yeni bilgiler de öğrenmiyordum. Etrafımdakiler ders çalışırken ben oyalanıyordum. Bunun üstüne ikinci dönemin başında dershaneyi bıraktım. Kendi kendime çalışırım dedim. Haklıymışım ancak maalesef ki bir sene sonrası için. 12. sınıfta bu sorumluluğu kaldıramadım ve insan gibi çalışmadım. Zor soru iyi sorudur mantığıyla hareket ediyordum, ben en iyisiydim. En zor soruyu ben çözecektim. Bütün birey-c kitaplarını sıraya dizmiştim. Onlar olmadan bir yere gitmiyordum. Millet görecekti onları çözdüğümü. Ancak birkaç tanesini çözebilecek olmama rağmen kütüphaneye 15 kitapla iniyordum. Asıl amacım dersten ziyade hava atmaktı benim, egoist götün teki olmuştum.Sadece farkında değildim. Bolca kitap alıyordum ve planlı programlı çözmediğim halde onların arasında kayboluyordum.2 kitap çözüp yanlışlarıma bakmam gerekmesine rağmen ben 6 kitap çözmeye çalışıyordum dolayısıyla yanlışlarıma bakacağım sürede öbür 4 kitabı çözmekle uğraşıyordum -ki adam gibi çözmüyordum da- böyle olunca ekstra verimsiz olmuştu benim için. En zor soruları çözüp en iyisi olacak olan ben tabii ki ilk 100 dışında bir sıralama yapmayacaktım, millete de böyle söylüyordum. Şaşıran insanları görmek çok keyifliydi, vay be sen neymişsin bakışları keyfime keyif katıyordu. 36bin geldiği zamansa kimsenin yüzüne bakacak halim olmadı, en başta da kendimden çok utandım. Utancımdan o kadar çok insana sıralamamı yanlış söyledim ki bir süre sonra kime ne dediğimi unuttum, sorun çıkacaktı az kalsın. İnsanlar bana ulaşıp sonucumu soramasın diye sosyal medyadan uzaklaşıp whatsapp sildim, o kadar yani. Ha bu kadar utandıktan sonra kendimi çok sorguladım ve bunun akabinde çok değiştiğimi düşünüyorum, mezunluk ve ilk yılki başarısızlığım bana çok şey kattı. Anladım ki spordan akademiye dönüşüm sadece akademik anlamda olmamalıymış, ilk yıl kazanamayışım benim için daha hayırlı oldu sanırım. Ben tabii ki en iyisi olduğum için daha bilmediğim konulardaki soruları görmek istemiyor ve dolayısıyla deneme çözmeye yanaşmıyordum. Sanırım gerçek AYT benim 3. denememdi. Yine iyi yapmışım diyebiliriz yani. TYT AYT toplamda çözdüğüm deneme sayısı 15’i geçmezdi emin olun. Böyle olunca hiçbir eksiğimi göremedim. Geometrimin çok kötü olduğunu hep bildiğim halde bunu görmemek için hiç geometri çözmedim????? Sorunlarımı öğrenip onların üzerine gitmek yerine onlardan kaçmayı tercih ettim kısaca. Sonrasında sınav sağlam çarptı beni tabii. Siz böyle yapmayın. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp arkadaşlar. Birkaç tane dahi olsun deneme çözüp de olası senaryoları görmediğim için AYT’de 4 soru üst üste yapamadığım zaman oturup ağlayacak kıvama geldim, sınavımı çok etkiledi. Bunun olmaması için kolay orta zor sürekli deneme çözün ve bunun olabileceğini ve normal bir durum olduğunu kendinize hatırlatın.Belki de sınav çok zor geldi ve üst üste 8 soru yapamadınız ancak o anda çoğu insan sizinle benzer şeyleri yaşıyor. Kendini toplayabilen kazanıyor. Bu yılda da fonksiyon, sensör ve dönme dolap sorularını ilk bakışta çözemedim fakat direkt atladım çünkü böyle senaryoların olabileceğini kendime ve arkadaşlarıma söylemiştim. Sınavı tekte çözüp 80de80 işaretlemek zaten çok zor bir olay.İlla ki takıldığınız sorular olacak, gayet normal. MSÜ sınavında 8k yaptığım için rahatladım, AYT’de bunu zaten 2’ye çekerim oh kebap falan gibi bir ruh hali içine girmiştim.Zaten insan gibi çalışmıyordum bu da işin tuzu biberi oldu, iyice bıraktım bu sefer. Bu sınavda 48k yapan bir eleman gerçek sınavda 6k yaparken ben 36k yaptım. İş gerçekten de son aylarda bitiyor. MSÜ sınavından aldığınız sonuca bakmanın bu açıdan biraz riskli olduğunu düşünüyorum, kötü gelirse moral bozabilirken iyi gelirse de insanı rehavete sürükleyebiliyor. Bu yıl sonuçlar kendi sınavımızdan sonra açıklanmamış olsaydı sadece sorular üzerinden netimi hesaplayacaktım. Mezun yılıma gelirsek öncelikle 6749 kişiyi geçemedim. Bu çok iyi olmadı Dediğim gibi mezun yılıma eksiklerimi çalışarak başlamıştım fakat nedense coğrafyaya çalışmak aklıma gelmedi. Nisan-Mayıs aylarında çalışmaya kalktım fakat bu sefer de sınavın yaklaşmasıyla bakamadım. Neticede iyi yaptım ama sorular şansıma iyi geldi yoksa 2019 gibi 2d 3y yapmam an meselesiydi.Eğer gerçekten aşırı eksik olduğunuzu düşündüğünüz şeyler varsa yılbaşına kadar hepsini halletmeye çalışın. Sosyale çalışmaya çalıştım ama yanlış çalışmış olabilirim. Tarihte 3 yanlışım var, nedense yorumlayamadım bazı soruları. Doğru çalışma yöntemini biliyor olsam kendim yapardım o yüzden pek bir tavsiye veremiyorum. 20’ye yakın yapmış arkadaşlar aşağıysa katkıda bulunursa sevinirim, yazıya da editleyip ekleyebilirim.Fen ve sosyalin 100+ için ana damar olduğunu düşünmüştüm ve bunlara ağırlık vermiştim ama istediğim gibi yapamadım sosyali, sağlık olsun.Ben yapamadım siz çalışıp yapın. Deneme için kurumlarla anlaşmaya üşendim ve sadece haftada bir yere gidebildim pandemiye kadar. Gittiğim yerde de hep 1. oluyordum, bu da beni rekabet anlamında iyi etkilemiyordu. Daha kurumsal bir yere gidebilirdim veya başka bir kuruma daha giderek haftalık deneme sayısını artırabilirdim. Çözemediğim soruları genellikle sonraya bırakıp biriktirdim hep beraber bakarım diye oysa anında bakmam gerekirdi. Sonra biriktikçe birikti ve ben yetişemez oldum. Çözemediğim halde çözümünü öğrenemediğim çook fazla soru kaldı.İyi yaptığım şeylerde bahsettiğim soru defterini ve eksiklerimi not aldığım kağıtları yapmaya geç başladım. Deftere şubat ayında başlamıştım. Ekim ayında başlamış olsam şu an çok farklı şeyler olmuş olabilirdi.Soru defteri ne kadar faydalı olsa da ben yine bunun ayarını tam tutturamadım. Sonradan baktığımda bu soruyu niye koymuşum ki dediğim çok oldu, buraya koyulacak soruların ayrımını yapmak çok önemli çünkü çok zaman kaybettirebiliyor. Benim çok zamanımı almıştı. Hem yapamadığını kes hem yapıştır hem de çözümünü öğrenip yaz çok uğraştırıcı oluyordu. Bu yüzden hem o soru ayrımını iyi yapmak hem de soruları biriktirmemek çok önemli. Kesip yapıştırmak da çok vakit yiyor, daha iyi bir yolu yordamı olmalı bunun. Ben biraz galeyana getirdim çok düşünmeden ama siz bulun bir yolunu. Hem yapamadıklarınızı öğrenip göz önünde tutacak hem de nispeten az vakit yiyecek bir sistem olmalı. Nasıl olur bilemiyorum. Ben bunları kötü yaptım. Benden size ders olsun ve aynılarını yapmayın. 10) Kendini sorgulamak Bu benim en iyi yaptığım iş sanırım. İlk yılımda yaşadığım fiyaskodan sonra kendime dürüst olup niye böyle olduğunu ve neleri yanlış yaptığımı sormam gerekti. Daha önce hayatın çoğu alanında pek fazla yapmadığım bir durumdu bu çünkü kendimi hiç böylesine başarısız hissetmemiştim daha önce. Seneye başlarken bunu yapmayı -mecburen- öğrendiğim için sene içinde de her zaman bunu yapmaya çalıştım. Nerede iyi ve nerede kötü olduğumu sordum kendime her zaman. 1 yıl çok uzun bir süre, ders çalışmak da bir süre sonra rutine bindiği zaman kendinizi umarsızca çalışırken buluyorsunuz. Her gün birbirinin kopyası gibi geçerken asıl büyük olayı unutmak çok kolay oluyor. Bu yüzden sınav yılında ara sıra küçük bir mola verip kendinizi ve gidişatınızı sorgulamak hayat kurtarıcı olabiliyor. Denemeleriniz çok çok iyi geliyor olsa bile eğer 120-80 yapacak değilseniz bir yerlerde eksikleriniz var demektir. Bunları bulmaya çalışın. Bulduklarınızı da not alıp onlarda ustalaşana kadar üstlerine gidin. 11) Potansiyelinin altında kalma / sonucu görünce gelen utanç & pişmanlık karması duygu Bu yıl yığılma muhabbetinden dolayı bunu yaşayan daha çok insan var sanırım. Ben de tekrar yaşıyorum biraz. Sıralamam iyi ama çok daha iyi yapacak şekilde çalışmıştım, sağlık olsun. Geçen seneye göre mutluyum tabii. İlk yılımda sınav sonucumu gördükten sonra afallayıp bir an için olanlara anlam verememiştim. O ana kadar da aşağı yukarı tahmin ediyordum tam istediğim gibi gelmeyeceğini ama o ekranda görmek çok farklı. Elimden bir şey de gelmiyordu o anda, yıl içinde keşke şunları yapmış olsaydım diyordum. Eğer o dediklerimi yapmış olsaydım belki de öyle hissetmeyecektim şu anda diyordum. Ben bu değilim, sınava kendimi yansıtamadım diyordum içimden. Keşke çok iyi çalışsaydım da böyle gelseydi, en azından benim max yapabileceğim buymuş artık deseydim diyordum. Ama benim yapabileceğimin en iyisi o değildi işte. Sıralamayı geçtim, eğer ben düzgünce çalışmış olsaydım şu ankinden çok farklı olurdu diyordum. Belki yine istediğim yeri kazanamazdım ama böyle de olmazdı. Utanmazdım etrafıma söylemeye. Çok daha iyisini yapmış olmalıydım ama eğer bunu göstermek istiyorsam da bir yıl daha çalışmam gerekiyordu.Çok sinirim bozulmuştu. Aileme çalışmadığımı zaten söyleyemiyordum çünkü onlar da kendilerince bana destek olmaya çalışmışlardı. Çalıştım sanıyorlardı çünkü öyle göstermiştim. Sıralamamı duyan komşular vs çok sevinip tebrik ediyordu, sanki ben bir mucize yaratıp yapmıştım bu sıralamayı. Sanki bana göre çok üst bir seviyeydi ve kendimi çok zorlayarak elde etmiştim. Ailem kutlama yapmaya falan zorluyordu beni oysa bilmiyorlardı ki ben asla tercih yapmayacaktım. Hayatımdaki en kötü iki haftaydı. Belki bu kadar kötü veya bu kadar iyi olmasa da şu anda da bunun benzerlerini yaşayan çok kişi vardır diye tahmin ediyorum. Geçen yıl olsaydı tereddütsüz kalın ve gerçek potansiyelinizi gösterin derdim ama bu yıl ne olduğunu hepimiz gördük. Seneye artık hiçbir şey garanti değil, çok zor bir sınav gelir 100 tyt 70 ayt 1k olur veya benzer bir sınav gelir 110 tyt 78 ayt 5k olur bilemiyorsunuz. Virüs daha bitmedi okullar açılmazsa sınavın gidişatı nasıl olur sırf TYT mi olur bilemiyorsunuz, ortalık belirsizliklerle dolu gerçekten. Benimle benzer şeyleri yaşadınız, belki potansiyeliniz bu değildi ve çok daha iyisini yapabilirdiniz ama seneye bu yılın 10 katı kadar çalışıp daha kötü yapmayacağınızın da garantisi yok. Saçma sapan bir sistem. Bu riski almadan önce sıralamanıza göre bölümlere bir alıcı gözüyle bakmaya çalışın. Yatay geçiş yaparım diye bir bölüm yazmayın çünkü aslında çok da kolay bir şey değil. Kolay veya zor, belki de bir hocanın sözüne bakacaksınız. O sözle de yatay geçiş yapmak için gittiğiniz bölümde kalabilirsiniz. Eğer diyorsanız ki ben buradan yapabilirsem yatay yaparım yapamazsam da mutlu mesut okurum o zaman mantıklı görünüyor. Başka amaçlarla bölüm yazmayın. 12) Tavsiye yazılarından çıkarılması gereken dersler / çalışmaya başlamanın doğru zamanı Benim bu yazıda anlattığım şeyleri okuyup yaptığım şeylerin birebir aynısını yapan birisi 100. de 1000000. de olabilir. Herkesin bir dersi anlama stili farklı, doğru ve verimli çalışma yöntemi herkes için farklı olabilir. Dolayısıyla okuduğunuz yazılar veya izlediğiniz videolarda görüp duyduklarınızı kendinize uyarlamaya çalışın. 2018 Türkiye 1. si günlük 480 soru çözdüm dedi diye aynısını yapmayan 2019 1.si olamayacak değil yani. Aynılarını yapıyorum ama olmuyor diye çokça yorum gördüğüm için söylüyorum. Yine aynı şekilde evrensel bir çalışmaya başlama tarihi de yok tabii ki. Kendinizi ne zaman hazır/iyi hissederseniz o zaman başlayın. Ben 1 Ağustos’ta başlamıştım ama Eylül’de Ekim’de başlayıp da beni geçen çok aday vardır. Ya da benden önce başlayıp arkamda kalanlar da vardır. Tarih size kalmış yani. 13) Sınav yılında spor yapmak / başka hobilerle ilgilenmek Sınav yılında spor yapmadan olmaz veya mezunsan bir gününü kendine ayıracaksın vb tarzı şeylere inanmayın. Ben ikisini de yapmadım, bir sıkıntı çekmedim. Yapsam da bir sıkıntı çekmezdim. Size kalmış böyle şeyler. Denemeye gitmek dışında 1 ay evden çıkmadığım falan da olmuştur eminim. Öyle olmaz böyle olmaz vb şeylere aldırmayın yani. Arada çıkıp yürüyüş yapmak çok iyi oluyor tabi, siz yapabilseniz de benim gibi yapmayın :D Haftada birkaç akşam çıkıp yarım saat yürüyün, sınav işlerinden kafanızı boşaltmaya çalışın. Bunun dışında çok fazla vaktinizi alacak şeyleri önermem, yine üstte yazdığım şeye geliyoruz. Sadece sınavla olmaz biraz da düzenli bir hobim olsun derken bu ikiliyi tam tersine çevirip asıl hedefinizden sapabiliyorsunuz. Fiziksel yorgunluk da cabası tabii. Hobilerinizi -bence- canınız dersten uzaklaşmak istedikçe yapın. O an zaten isteseniz de çalışamıyorsunuz. Biraz daha açayım. Hepimiz insanız, belli bir rutinden sonra doğal olarak çok sıkılabiliyoruz ve bu her neyse onu yapmaya devam etmek istemiyoruz. Bazen de durduk yere motive oluyoruz, bir işi yapasımız geliyor. İşte benim tavsiyem bu anlarda başınıza başka iş çıkartmayın oturup çalışın, kafa dağıtma zamanı zaten gelecek. O anlarda kafanız düzelene kadar başka işlerle uğraşacaksınız mecburen. Bu paragraf biraz alengirli oldu, umarım anlatabilmişimdir. 14) Evde çalışabilir miyim sorunsalı ve ailenin tavrı Bu bölümü yazarken özel sebepleri ayrı tutuyorum. Herkesin aile yapısı farklı. İstisnalar olabilir. Ev dururken kütüphaneye gitmek için bir neden göremiyorum ben açıkçası. Geçen yıl ben de çok zorlanmıştım evde çalışmak konusunda ama bu bence biraz bahaneydi benim için.Ben sarı ışıkla çalışmayı severim ve gün ışığı pek işime gelmiyor. Aynı zamanda geceleri de uyumam gerekiyor, vampir gibi yaşamak pek mantıklı değil. Bu ikisi birleşince odamın camını kaplattım ve odayı her zaman karanlık bir alana çevirdim. Kendime çalışacak ortam yarattım yani. İrade açısından sorunlar olabilir evde ama hedefi olan insanın iradesinin de olacağına inanıyorum ben. Evdeki rahatlık ve öznellik varken hem her gün yol çekmek hem de o kadar para harcamak beni şaşırtıyor açıkçası. Giriş başına 10 tl alan kütüphaneler falan var, cidden şaşıyorum. En başında aileniz de belki biraz ciddiye almayabiliyor ev halini. Gürültü yapılmaması veya eve sürekli misafir gelmemesi gibi konularda benim ailem hiç sıcak bakmamıştı en başta ama gerçekten çalıştığımı görünce onlar da yardım etmeye çalıştı ellerinden geldiğince. Ben müzikle çalıştığım için gürültü konusunu biraz daha tolere edebiliyordum, genel denemeler öncesinde de gidip insanca rica ediyordum ve sıkıntı olmuyordu.Böyle konuları gidip konuşup derdimizi anlatmak gerekiyor diye düşünüyorum. Hiçbir sebebi olmamasına rağmen ben evde çalışamam abi yhaa diyenleri cidden anlamıyorum. 14. bölümü yazarken özel sebepleri ayrı tuttum. Herkesin aile yapısı farklı. İstisnalar olabilir. 15) Sıralamam kötü, çeksem çeksem nereye çekerim sanki düşüncesi Bu da çok yaygın bir düşünce ve ben bunun insanları kötü etkilediğini düşünüyorum. 100 binden 10 bine çekebilir miyim sorusunu sormaya bile çekiniyor adaylar, bunun imkansız olduğunu düşündükleri için. Oysa o 100 bin sıralamayı yaptığın yılda demek ki 10 bin sıralama yapacak kadar çalışmadın.Sebebi tamamen bu. Kapasite vs şeylere takılmamak gerekiyor. 108 binden 9 bine çeken bir arkadaş vardı burada mesela. Bazı şeyleri oturtmak için zaman gerekiyor, bu doğru fakat 1 yıl olmadı 2 yılda her şey olabilir. Bazı sıralamalara oynayan adayları birkaç ayda yakalamak pek olası değil ama 1-2 yıl çok uzun süreler. Gerektiği kadar çalışılırsa bence her şey mümkün. Son yıla kadar yatıp son yılında 14-15 saat çalışarak hacettepe tıp kazanan adaylar da bunun başka bir çerçeveden örneği diyebiliriz. Ben x yılında çok geride kaldım x+1 yılında çeksem çeksem nereye çekerim ki gibi bir düşünceye kapılmayın. Alınmış temeller farklı olsa da şartlar eşit. Herkesin önünde aynı süre var. Elinizden geleni yapmaya çalışın, bakarsınız daha iyi bile gelebilir.Tabii kötü de gelebilir, size bağlı bir durum. Ancak çalışınca gerçekten iyi şeyler oluyor. 16) 36221>>>>6750 / kendi hayat hikayem ve yaşadıklarım 2001 doğumluyum. 2009 - 2018 yılları arasında gençlerbirliğinde oynadım. Tabii bütün takım arkadaşlarım gibi benim de tek hayalim bir gün sözleşme imzalayıp futbolcu olmaktı.Bir yıldız adayı değildim ama gerçekten iyi oynuyordum. Mahallede sağda solda beni tanıyan herkes bu kimliğimle bilirdi. Böyle yıllar geçti. Büyüdükçe işler biraz daha ciddileşmeye başladı. Deplasmanlara falan gitmeye başladık ve bu dönemlerde fark ettim ki bazı arkadaşlarıma hocalarımın toleransı hiç bitmiyordu ama 14-15 yaşlarındaydım, malum olayın ne olduğunu bile bilmiyordum. Öbür yandan ailemi de çok üzmek istemediğim için ara sıra ders çalışıp ortalama bir lise kazanmıştım. Liseyle beraber biraz daha büyüdüm ve gerçekten her maç sonrası takım önünde aşağılanan oyuncuların ertesi hafta tekrar tekrar oynadığını fark ettim. Bunların biri de benim mevkimdeydi ve bana bir türlü oynama sırası gelmiyordu artık. Eğer hiç oynamazsam ben kendimi nasıl gösterececektim? Önemli olan benim iyi ya da kötü oynamam değildi, oynayıp da bir türlü dikiş tutturamasaydım tamam derdim yani benden herhalde olmayacak ama işte. Durum böyle olunca U17 sezonunun başlarında akademiye yönelmeyi düşünmeye başladım. O ana kadar bütün hayatım bu işin üzerine kuruluydu ve bir anda yön değiştirmek kolay değildi. 8-9 yıldır oradaydım ve 17 yaşındaydım. Hatırlayabildiğim en eski anılarımda bile bu iş vardı yani. Öte yandan o yıla kadar benden çok çok daha iyi olan abiler tanımıştım ve onlar hep 2. 3. ligde oynuyordu, niye böyle olmuştu? 10 yaşından 18 yaşına kadar maç kaçırmayan adamı neden A takıma almamışlardı? Ben bu insanlar gibi olmak, harcanmak istemedim.Ne hak ettiysem onu almak istiyordum sadece, geleceğimi hiç tanımadığım etmediğim insanların ağzından çıkacak birkaç söze bırakmak istemedim. 17 yaş bence bunları düşünmek için çok erken fakat eğer böyle giderse gelecekte rahat bir hayatım olur mu diye düşünmeden edemiyordum. Bir yandan bunları düşünürken U17 sezonuna da iyi girmiştim, çok çalışıyordum. Eve geldiğim zaman ancak yatağa gidecek kadar enerjim kalıyordu. Hocalardan da övgüler alıyordum, en azından o kadar çalıştığımı görüyorlardı. Akademiye yönelme düşüncesini bir kenara atmıştım ancak böyle geçen birkaç ay hazırlıktan sonra sezonun ilk 5-6 maçında 1 dakika bile süre almadım. Hal böyle olunca hocalarla konuşmaya gittim ve yardımcı hocayla uzun uzun konuştum. Kendisi sağ olsun anlayış gösterdi ve bana çok yardımcı oldu. Haklısın, bunları bu yaşta düşünmen takdire şayan ama sen bunları bir de ana hocayla konuş o da anlayış gösterir yardımcı olur dedi. Ana hocamız da bağırıp çağırmadan iki kelime edemeyen bir beyin yoksunuydu maalesef. Konuşmak istemesem de yardımcı hocayı kırmadım ve ondan ayarlamasını rica ettim. Kendim gidip soramam çünkü, o kadar konuşulmaz bir insandı. Her neyse en sonunda bu hoca beni bir kenara çekti ve derdimin ne olduğunu sordu. Ben daha cevap veremeden öyle alelade bir takımda olmadığımı, en kötü birkaç seneye bir anadolu takımına kapağı atacağımı ve sınavı boşvermemi söyledi. Bu tavrı bana kararımı kolayca aldırdı, o gün kimseyle vedalaşmadan eve geldim ve bir daha oraya adımımı atmadım. Akademiye yöneldim. Şimdi baktığım zaman benden daha iyi olan, o dönemde oynayan ve havasından geçilmeyen birçok arkadaşım söylesem ilk kez duyacağınız takımlarda oynuyor. Daha profesyonel bile olamamışlar 19 yaşında. Profesyonel olan birkaç isim var ama onların da hikayesini biliyorum. İleride A takımda göreceğiniz isimleri de birebir söyleyebilirim hatta ve bu söyleyeceğim isimler arasında milli takımda bile tecrübeli olmuş sayılan arkadaşım %90 ihtimalle olmayacak. Bahsettiğim arkadaşlara bir şey olmasın diye gönderilen o dönemki takımın en iyi oyuncusu Erkan Galatasaray’a transfer oldu. Tokat’tan gelme, içi temiz ve yetenekli bir arkadaşımızdı ancak maalesef ki bunlar herkese yetmiyor anlayacağınız üzere. Umarım çok iyi yerlere geleceksin Erkan. Ben bu insanlara karşı gelemeyip pes ettim, senin önün açık olsun kardeşim. Her şey dışarıdan çok güzel görünüyor aslında. Futbolcu unvanı alıyorsunuz zaten çevrenizden, böyle olunca etraftaki insanların size bakışı değişiyor. Keşke senin yerinde olsaydım diyen baya insan vardı ama içeriden bakıldığında durum pek de böyle istenilecek bir şey değil. 40 yaşında adam 15 yaşında çocuğa doğrusunu göstermek yerine bağırıp aşağılayıp onu korkutmaya çalışıyor. Ne istediğini bile düzgünce söyleyemeyen insanlarla dolu ortam. Oyuncular da keza aynı şekilde. Akademiye kalsa hiçbir şansı olmayan, ikiyle ikiyi toplamaktan aciz insanlar geldiği için pek fazla kişisel gelişme şansı olmuyor insanın. Masum çocukları da bozuyorlar, ne ararsanız oluyor ileri yaşlarda. Sözde yasak olmasına rağmen sigara, alkol, uyuşturucu, hırsızlık.. Saymakla bitmez. Ben adam gibi belki birkaç kişiyle ancak iletişim kurabilmiştim yıllar boyunca. Eğer bu yolda yürümeye çalışan bir tanıdığınız varsa ona bu yazıyı okutun. Eğer bir yıldız adayı değilse ve kafası çalışıyorsa bence kendini riske atmasın. Keşke durum böyle olmasaydı, ama böyle :/ Sonrasında 11. sınıfta çok zorladım kendimi çünkü çok eksiktim. Bir yandan TYT çözeyim bir yandan 11 çalışayım biraz zorluyordu beni fakat fiziksel yorgunluk katsayım -malum- aşırı yüksekti o yüzden pek de sorun yaşamamıştım. 3-4 saatlik uykuyla 10 saat gerçekten verimli çalışabiliyordum o dönem. Makineydim sanki. Sonra normale döndüm tabii. Yaz aylarında okulumdaki bir hocayla LTİ bitirdim, artık o geçen seneki elemandan eser yoktu. Derece -sözde- yapacağım o yazdan beri biliniyordu herkes tarafından fakat maalesef bu yükü ben 12. sınıfta kaldıramadım. Kendime gereksiz güvendim ve kendimce çok kötü bir sonuç elde ettim. Yukarıda da anlatmıştım bu süreçleri. O yaz ailemin bak nereden nereye geldin, yaz git tarzı ısrarlarına rağmen ben bu kadar emeği bunun için bir kenara bırakmadım dedim ve o kararlılıkla yeniden hazırlandım. Bu yıl, başkası için değil kendim için çalıştığımı unutmadım ve 6750. oldum. Belki ilk 1000 veya bir ODTÜ EE olmadı ama nereden yola çıktığıma baktığım zaman gururluyum. Her şeyden önemlisi de dediğim gibi isteyip, inanıp çalışınca olabildiğini gördüm. Bundan sonrasında okuduğum bölümü en iyi şekilde bitirip MIT, Stanford gibi okullarda yüksek lisansa gitmek istiyorum. Bu dediklerim 12. sınıfta içi boş şekilde söyleyip kendimce zevk aldığım hedeflerden değil. Köpek gibi çalışmam gerektiğinin farkındayım ve öyle de yapacağım. Yaptığım işte en iyilerden biri olduktan sonra maddiyat da yanında gelecektir diye düşünüyorum. Daha sonraki yıllarda editleyeceğim bu bölümü. Aynı zamanda hobi olarak iyi bir piyanist olmak istiyorum, ilgim büyük. Bunu da umarım yapabilirim. Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim. |
Bir insan her alanda başarılı olabilir mi ya
|
Sporcunun zeki,çevik ve ahlaklısı.Yolun açık olsun hocam yigilmadan hak ettiğini alamasan da senin için mutluyum
|
Bu sene telegram grubundan tanıştığım bir başka derece, bir başka değerli arkadaş daha.
Tebrik ederim hocam, yolunuz açık olsun. Üniversitede de konunuzda bahsettiğiniz gibi başarılı bir öğrenci olacaksınız. |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi knitta -- 18 Mart 2021; 2:56:12 > |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
|
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
|
|
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
|