Şimdi Ara

Allah'a olan inancınızı kaybetmeyin. (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
154
Cevap
4
Favori
5.160
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
42 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • ThePiraeusHunter kullanıcısına yanıt

    Tanrı, kendi yarattığı varlıklara hesap vermek zorunda değildir. O, mutlak güç ve otoritenin kaynağıdır. Ateistlerin iddia ettiği gibi, Tanrı'nın evrensel bir adalet anlayışıyla hareket etme zorunluluğu yoktur. Tanrı'nın asıl amacı, kendi iradesinin gerçekleşmesi ve yarattıklarının O'na itaat etmesidir.


    Tanrı'nın adaleti, sadece kendi seçtiklerine ve O'nun yolunda yürüyenlere yöneliktir. Bu, bizim anlayışımızın ötesinde bir adalettir. Tanrı, kendi kurallarına uyanları ödüllendirme ve affetme konusunda adildir, ama bu O'nun tüm yaratılmışlara karşı adil olma zorunluluğu olduğu anlamına gelmez.


    Tanrı'nın varlığı ve otoritesi, yaratılmışların isteklerinden veya beklentilerinden bağımsızdır. O, kendi iradesini gerçekleştirmek için vardır, yaratılmışların arzularını yerine getirmek için değil. Tanrı'nın amacı, kendi yüceliğini ve iktidarını göstermektir.

    Dolayısıyla, Tanrı'nın yaratılmışlara yaranma gibi bir zorunluluğu yoktur. O, kendi standartlarını belirler ve bu standartlara göre hüküm verir. Tanrı'nın adaleti, bizim sınırlı anlayışımızın ötesindedir ve O'nun mutlak otoritesinin bir tezahürüdür.


    İnsanın görevi, Tanrı'nın bu mutlak otoritesini kabul etmek ve O'nun emirlerine uymaktır. Tanrı'nın adil olup olmadığını sorgulamak, insanın haddini aşması anlamına gelir.


    @ThePiraeusHunter




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 17 Ekim 2024; 12:43:52 >




  • Tanrı adına mı konuşuyon, kendi adına mı ?

  • aykut291 A kullanıcısına yanıt

    Hocam sen Kemal Dede ve Cetesine inanmis biri olarak tabiki baska bir seye inanman beklenemez :D:D:D:D, bu evren ve sonsuz sayidaki paralel evrenleri Dersimli Kemal ve Cetesi tesadufen yaratti, esasen dersim cetesi bilerek bir sey yapamaz, o beceriksizler yapabilirse de tesadufen olmustur kesin :D Puhaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa :D belki de sizin kesim bu yuzden evren tesadufen olustu diyor, bak simdi simdi anlamaya basliyorum :D


    Sizin evrenler arasi gecisleri, maddeyi, antimaddeyi, fizik yasalarini ve quantum mekanigi ilkelerini anlayabilmeniz icin daha 1 milyon yil gecmesi lazim. Ya dogrudan inanacaksiniz, ya da 1 milyon yil bekleyeceksiniz :D

  • Alıntı

    metni:
    Tanrı'nın Adaleti: İmtihan ve Eşitlik Üzerine Bir İnceleme


    Allah'ın adaleti, her insanı aynı şartlarda test etmek değil, her kulunu farklı imtihanlarla sınamak ve kendi yolunda gidenlere vaadini yerine getirmek üzerine kuruludur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:


    "Allah dilediğine rızkı genişletir, dilediğine daraltır." (Ra'd 13/26)


    Bu ayet açıkça gösteriyor ki, insanların farklı şartlarda yaratılması ve yaşaması ilahi hikmetin bir parçasıdır. Bazıları zenginlikle, bazıları fakirlikle, bazıları sağlıkla, bazıları hastalıkla imtihan edilir. Bu farklılık adaletsizlik değil, bilakis imtihanın ta kendisidir.


    "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele." (Bakara 2/155)


    Allah'ın adaleti, iman edenlere yönelik muamelesinde kendini gösterir:


    "Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez." (En'am 6/160)


    Bu ayet, Allah'ın müminlere karşı adaletinin nasıl tecelli ettiğini göstermektedir. İman edenlerin iyilikleri kat kat mükafatlandırılırken, kötülükleri sadece misliyle karşılık bulur.


    "Her can ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötü ve iyi ile deneyeceğiz." (Enbiya 21/35)


    Allah'ın yolunda gidenler için adalet şu şekilde tezahür eder:

    "Şüphesiz Allah'ın va'di haktır. O halde, kesin inanca sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe sevketmesin." (Rum 30/60)


    "İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle hidayete erdirir." (Yunus 10/9)


    Bu ayetler gösteriyor ki, Allah'ın adaleti şu temel prensiplere dayanır:

    1. Her kul kendi kapasitesi ve şartları ölçüsünde imtihan edilir

    2. İman edenlere vaadedilen mükafat mutlaka verilir

    3. Her kişi kendi imtihanından sorumlu tutulur

    4. İyiliğe karşılık fazlasıyla ödül, kötülüğe karşılık misliyle ceza verilir


    "Allah hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemez." (Bakara 2/286)


    Bu ilahi prensip, adaletin özünü oluşturur. Herkes kendi gücü, imkanı ve şartları ölçüsünde sorumlu tutulur. Bu yüzden zenginle fakirin, sağlıklı ile hastanın, güçlü ile zayıfın imtihanı farklıdır.


    Sonuç olarak, Allah'ın adaleti herkesi aynı şartlarda tutmak değil, herkesi kendi şartları içinde adilce yargılamak ve özellikle iman edip Hakk yolunda gidenlere vaadedilen mükafatları eksiksiz vermektir.



    1. Paragraf:

    "Tanrı, kendi yarattığı varlıklara hesap vermek zorunda değildir. O, mutlak güç ve otoritenin kaynağıdır. Ateistlerin iddia ettiği gibi, Tanrı'nın evrensel bir adalet anlayışıyla hareket etme zorunluluğu yoktur. Tanrı'nın asıl amacı, kendi iradesinin gerçekleşmesi ve yarattıklarının O'na itaat etmesidir."


    İlgili Ayet:

    "O, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir." (Enbiya 21/23)

    "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat 51/56)

    "Allah dilediğini yapar." (Buruc 85/16)

    "Allah dilediğine hükmeder. O'nun hükmünü bozacak kimse yoktur." (Ra'd 13/41)


    2. Paragraf:

    "Tanrı'nın adaleti, sadece kendi seçtiklerine ve O'nun yolunda yürüyenlere yöneliktir. Bu, bizim anlayışımızın ötesinde bir adalettir. Tanrı, kendi kurallarına uyanları ödüllendirme ve affetme konusunda adildir, ama bu O'nun tüm yaratılmışlara karşı adil olma zorunluluğu olduğu anlamına gelmez."


    İlgili Ayetler:

    "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür." (Zilzal 99/7-8)

    "Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir." (Müddessir 74/31)

    "İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar için kesintisiz bir mükâfat vardır." (Fussilet 41/8)

    "Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslam'a açar." (En'am 6/125)


    3. Paragraf:

    "Tanrı'nın varlığı ve otoritesi, yaratılmışların isteklerinden veya beklentilerinden bağımsızdır. O, kendi iradesini gerçekleştirmek için vardır, yaratılmışların arzularını yerine getirmek için değil. Tanrı'nın amacı, kendi yüceliğini ve iktidarını göstermektir."


    İlgili Ayetler:

    "O, her şeyden müstağnidir." (İhlas 112/2)

    "Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir." (Haşr 59/1)

    "Allah'ın emri mutlaka yerini bulur." (Ahzab 33/37)

    "De ki: O, hiçbir şeye muhtaç değildir." (En'am 6/133)


    4. Paragraf:

    "Dolayısıyla, Tanrı'nın yaratılmışlara yaranma gibi bir zorunluluğu yoktur. O, kendi standartlarını belirler ve bu standartlara göre hüküm verir. Tanrı'nın adaleti, bizim sınırlı anlayışımızın ötesindedir ve O'nun mutlak otoritesinin bir tezahürüdür."


    İlgili Ayetler:

    "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şura 42/11)

    "Hüküm yalnız Allah'ındır." (Yusuf 12/40)

    "Allah dilediği gibi hükmeder." (Maide 5/1)

    "O yaptığından sorumlu tutulamaz fakat onlar sorguya çekileceklerdir." (Enbiya 21/23)


    5. Paragraf:

    "İnsanın görevi, Tanrı'nın bu mutlak otoritesini kabul etmek ve O'nun emirlerine uymaktır. Tanrı'nın adil olup olmadığını sorgulamak, insanın haddini aşması anlamına gelir."


    İlgili Ayetler:

    "Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin." (Bakara 2/21)

    "Allah'a ve Resulüne itaat edin ki merhamet olunasınız." (Al-i İmran 3/132)

    "İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?" (Kıyame 75/36)

    "Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin." (Tur 52/48)


    @ThePiraeusHunter




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 27 Ekim 2024; 14:44:40 >




  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Yazdıklarına katılmamakla beraber ilk okuduğumda hayran kalmıştım. Müslümana bak be dedim ilk kez birisi araştırmış inandığı dine hakim vs tebrik edecektim ama cevap yazmak için tekrar okuduğumda alıntı paylaştığını fark ettim. Olsun du . Kurani tek tek araştırmış olmasan da araştıran birini bulman da güzel bir şey . Ama gel gelelim biz bu yollardan geçeli baya oldu.



    Hangi kısımlarına katılmadığıma gelecek olursak; öncelikle paragraf dediğiniz şeylere kanıt olarak sunduğunuz ayetlerin önemli bir kısmı yetersiz kalıyor. Ortaya konusulmus ayetlerden kendi zihin yapınıza göre anlam çıkarmaya çalışıyorsunuz.

    Mesela rızık ile ilgili ayetin herkesin ayrı sınav olmasıyla ilgisi ne ? Var yok değil ama zorlaman lazım gibi...

    İtirazlarıma gelecek olursak.

    >>>1. Paragrafta tanrının amacının yarattıklarının kendisine itaat etmesi kısaca müslüman olarak yaşaması diyorsunuz. Demek ki sizin inandığınız Tanrı mesleğinde son derece başarısız. Bunu anlamak için alim olmaya gerek yok dışarıda 5 dk dolaş kimsenin Allahın bu amacına hizmet etmediğini fark edersin. Kaldı ki 1400 yıdır sülalesinin islamdan haberi olmayan insanlar yaşıyor şu an dünyada.


    >>>2. Paragrafa gelelim buradaki iddiaya dayanak olarak verdiğiniz 4 ayetin 2 si Tanrınin adaletinin herkesi kapsayacağini söylüyor zaten bu da kendi kendinizle çeliştiğiniz anlamına geliyor. 3. Ayet hadi neyse...

    4. Ayet ise Allah in isteginin göğsüne iman sokarak torpil yapacağını vs iddia ediyor.konuyla alakası olmadığı gibi benzer ayetler beraber sınav dünyası teziyle çelişir.


    >>>3. Paragrafa gelelim. Tanriya yine bir amaç yüklemişsiniz ve etrafınıza baktığinizda yine başarısiz olduğunu görürsunuz. Başarili olsa idi herkes müsluman olur ve aalni secdeden kalkmazdi Dayanak olarak sunduğunuz ayetler tam oturmuyor ama en azindan ilgili konuyla. Göklerde ve yerde ne varsa deyince içinde ben de giriyorum ve benim kimseyi tesbih ettiğim müslumanım diyenlerin 10% nun dışındaki insanlar ve evrenin geri kalaninin da tesbih ettiğine şahit olmadım.


    >>>4. Paragrafa da bakalim. Yine iddian Allahin bir standart belirledigi ama nedense dayanak olarak gösterilen ayetlerde bunun yazmadıği açik dolayisiyla siz Allah adina konusmuyorsunuz , Allahi kendi kaliplariniza sokmaya çalisiyorsunuz. Allah bir standart belirledi diyelim standart dışı hüküm veremez mi mesela artık? Hani o dilediğini yapardı? işte siz Allah adina yaptiğiniz her açiklamada çelişki yaratiyorsunuz oysa söylemeniz gereken tek şey "bilmiyoruz" demek idi...


    >>>ve son 5. Paraf...

    Sorgulama sadece itaat et mesaji..

    eğer bu kadar basit ise Tanrinin mesaji neden toplam 100 ayette anlatacağı konuyu 6600 küsür ayetle uzattı?

    Kaldi ki bir çok ayette ben biliyorum ki "Akil etmez misiniz?" "Hadi yiyorsa bjr benzerini getirin" tarzı insanlari sorgulamaya yönelten ayetler de var bunları napacaz yok mu sayacaz?


    Ve gelelim şu ayete:


    "Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez."


    şimdi Tanrı böyle diyorsa ben nasıl ömrüm boyunca insanlara hiç bir kötülüğüm olmadığı halde sadece sizin Tanrınıza inanmadığım için sonsuza kadar cehennemde işkence göreceğim?

    ama size bu dini kim öğretiyorsa asla bu konuları sorgulama diye öğretiyor. Beyninize zincir vurmuşlar sizin.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ThePiraeusHunter -- 28 Ekim 2024; 19:5:31 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • ThePiraeusHunter kullanıcısına yanıt

    Sevgili Dostum,

    Benim sana gönderdiğim mesaj ayetlerden, yani cümlelerden ibarettir. Özet olarak sorduğun sorulara cevap verdim. Tanrı'nın karakteristik yapısını, ahlaki özelliklerini, kural ve emirlerini anlamak için sadece ayetlere değil, tüm kitabı baştan sona iyi bir çeviriyle okumanı öneririm. Edip Yüksel çevirisi, gerçekten çok iyi bir çeviridir.


    Edip Yüksel'in Kuran çevirisi, Türkçeden Arapçaya çevrilen hatalı çevirilerden önemli ölçüde farklıdır. Bu farkın temel nedenleri şunlardır:

    1. Doğrudan Arapça kaynaktan çeviri: Yüksel, çevirisini doğrudan orijinal Arapça metinden yapmıştır, bu da ara dil kullanımından kaynaklanan hataları önler.
    2. Dilbilimsel yaklaşım: Kelimelerin kök anlamlarına inerek, bağlamsal ve tarihsel kullanımlarını dikkate alarak daha doğru bir anlam aktarımı sağlamıştır.
    3. Çağdaş bilimsel verilerle uyum: Ayetleri modern bilimsel bilgilerle çelişmeyecek şekilde yorumlamaya özen göstermiştir.
    4. Geleneksel yorumlardan bağımsızlık: Yüksel, yerleşik tefsir geleneğinin etkisinde kalmadan, metni yeniden ele almıştır.
    5. Rasyonel ve tutarlı yaklaşım: Çevirisinde mantıksal tutarlılığa önem vermiş, çelişkili görünen ifadeleri rasyonel bir şekilde açıklamaya çalışmıştır.

    Bu nedenlerle, Edip Yüksel'in çevirisi, geleneksel çevirilerden ve özellikle Türkçeden Arapçaya yapılan hatalı çevirilerden belirgin şekilde ayrılmaktadır.



    Allah'a olan inancınızı kaybetmeyin.




    Edip Yüksel, Kuran'ın modern çevirisinde bilimsel ve rasyonel bir yaklaşım benimsemiştir. Akademik birikimi ve dilbilimsel çalışmalarıyla tanınan Yüksel, Arapça metinleri çağdaş bir anlayışla yorumlamış, kelimelerin kök anlamlarına inerek daha doğru ve tutarlı bir çeviri ortaya koymuştur. Onun çevirisi, geleneksel yorumlardan farklı olarak, ayetleri bilimsel verilerle uyumlu bir şekilde ele almış ve rasyonel bir bakış açısıyla değerlendirmiştir.


    Günümüz Müslümanlarının bildiği ve uygulamaya çalıştığı İslam, yüzyıllar boyunca dine sokulan hurafe ve eklemelerle öylesine bozulmuştur ki, Muhammed Peygamber'in tebliğ ettiği İslam'la bir ilgisi kalmamıştır.

    Ulema geçinen din adamları, din adına yüzlerce yasak ve haram uydurarak İslam dinini, Allah'ın doğadaki delilleriyle çelişen, karmaşık ve yaşanmaz bir dine çevirmişlerdir.

    Müslüman halkların gelişen uygarlığın bu derece gerisinde kalmalarının yegâne sorumluları, bu ortak koşucu din adamları ve onları kullanan politikacılardır.

    Ve Allah bize, dinine yapılan bu saldırıyı engellemek ve mesajını hurafe ve eklemelerden arındırmak için "büyüklerden biri" diye nitelendirdiği Mesaj'ı göndermiştir.





  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Sevgili dostum baştan sona okudum Türkçe olarak daha doğrusu dinledim internette var bu tür meal okuyucuları.


    1. tespitim ayetler sürekli kendini tekrar ediyor ve konu bütünlüğü yok bu da bu ayetlerin tek bir zihinden çıkmadığı derleme bir kitap olduğu hissi veriyor.

    Zira koskoca Tanrı ne dediğini unutup aynı cümleyi 50 kere tekrar etmez yani 1 tekrar eksik yapsa köleliği yasaklayabilirdi onun yerine 1 tekrar daha eksik yapsa çocuk yaşta evliliği yasaklayabilirdi.

    Ama bugün bakıyoruz Türkiyede bile 6 yaşında çocuklarla evlenen dindarlar var nedir bu yahu? yüzyıllarca da bütün din alimlerinin ortak görüşü çocuklarla evliliğin sünnet olduğu yönünde olmuş mesela.


    2. bu kitapta tanrı lanet ediyor, kalp mühürlüyor, ulus yokediyor, küfrediyor, hırçın bir çocuk gibi davranıyor ve sürekli tehdit ediyor. Benim kafamdaki yaratıcı fikri ile örtüşmüyor. Bir yaratıcı bu şekilde davranmaz mesela Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.

    bu ayetlerdeki gibi tek bir mesaj verir geçer....


    3. Sürekli israil oğulları ve musadan bahsediyor ? hayırdır neden ? bugünkü ayrılıkçı kürt milletçilerinin soyunu perslere ve medlere dayandırmak istemesi ile aynı sebepten kuracakları kürt devletine meşruiyet arıyorlar çünkü temel atacaklar oraya .

    4. kitaplara imandan bahsediyor mesela, imanın şartıdır. Hiç bir yerde incil tevrat değişti demez aksine o kitaplara da iman edin der. Oysa bu kitap indiğinde ortada olan incil romaların 250 yıl kadar önce iznik konsülünde seçtiği incillerdi diğerleri yakıldı zaten ve bu inciller Tanrı sözü değil havarilerin sözü idi.

    Daha çok madde yazarım da çok ehemniyeti yok.

    Zülkarneyn kıssası var mesela daha dün öğrendim ki. Büyük iskenderin uyduruk hikayesinden esinlenilmiş. çift boynuzlu miğfer takan zeus ve amonun oğlu büyük iskenderin maceraları. 5. yüzyılda yazılan süryani masalları . gerçek değiller bak gerçek olsalar amenna . ama masal.



    Edip yüksel e gelecek olursak 2 ayet eksik diyor dinlediğin adam benim tezime destek veriyor bu kitabın değiştirilmiş olabileceği ile ilgili. zaten en az 2 defa bütün kitaplar toplanıp 1 i seçilip diğerleri yakılmış. osman ve emevi zamanında. Yani bunları ben söylemiyorum dinin kendi kaynakları söylüyor.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ThePiraeusHunter -- 29 Ekim 2024; 8:12:55 >




  • ThePiraeusHunter kullanıcısına yanıt

    1. Tekrarlar konusu:

    - Kuran'daki tekrarlar pedagojik bir amaç taşır. Öğretimde tekrar önemli bir yöntemdir.

    - Her tekrar farklı bağlamlarda, farklı açılardan ve farklı dersler vermek için kullanılmıştır.

    - Aynı konunun farklı surelerde tekrarlanması, her seferinde yeni bir boyut ve anlayış katar.

    Ayet:

    "Biz, her durumda, bir konuyu yeniden hatırlatmak için ayetleri tekrarlarız." (İsra, 41)


    AYET: "Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi." (Zümer, 23)


    Bu ayette görüldüğü gibi, tekrarların bizzat Allah tarafından özellikle seçilmiş bir anlatım metodu olduğu vurgulanmaktadır. Tekrarlar rastgele değil, birbiriyle uyumlu ve bıkkınlık vermeyecek şekilde düzenlenmiştir.


    2. Üslup konusu:

    - Kuran'ın üslubu muhataplarına göre değişir - bazen müjdeler, bazen uyarır.

    - Tehdit ve azap ayetleri yanında rahmet ve merhamet ayetleri de vardır.

    - "Rahman ve Rahim" sıfatları en çok tekrarlanan sıfatlardır.


    1. Müjdeleyici Üslup:
    "Müminler için, Allah katında büyük bir mükafat vardır." (İnfitar, 19)
    1. Uyarıcı Üslup:
    "Şüphesiz, Rabbin, azap veren bir Rabb'tir." (Mülk, 27)
    1. Rahmet ve Merhamet Teması:
    "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla." (Fatiha, 1)



    AYET: "De ki: Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar." (Zümer, 53)


    Bu ayette Allah'ın rahmet ve merhametinin genişliği vurgulanırken, aynı zamanda kulların hatalarını düzeltme imkanı olduğu müjdelenmektedir. Bu, Kuran'ın dengeli üslubuna güzel bir örnektir.


    3. İsrailoğulları anlatımı:

    - İsrailoğulları tarihi, insanlığa ibret olarak anlatılmıştır.

    - Bu anlatımlar tarihsel bir süreklilik göstermek içindir.

    - Diğer birçok toplumdan da (Ad, Semud, vb.) bahsedilmiştir.

    Kur'an da geçen İsrailoğulları dışındaki kavim ve topluluklar

    Ad Kavmi

    Ad Kavmi, güçlü ve zengin bir milletti. Ancak, Allah'ın peygamberi Hud’a karşı geldiler. Hud, onlara Allah’a ibadet etmeleri ve zulmü bırakmaları için uyarılarda bulundu. Onlar, uyarıları reddedip kibirlenmeye devam ettiler. Sonunda, üzerlerine şiddetli bir rüzgar gönderildi ve bu rüzgar onları birer birer yok etti.

    Ayet: Hud Suresi 50-60


    Semud Kavmi

    Semud Kavmi, Hz. Salih’in peygamber olarak gönderildiği bir toplumdu. Salih, onlara Allah’a inanmayı ve O'na yönelmeyi tavsiye etti. Semud, Salih’in mucizelerinden biri olan dişi deveyi öldürdü. Bu, Allah’ın gazabını üzerlerine çekti. Sonunda, büyük bir sarsıntı ile yıkıldılar.

    Ayet: Hud Suresi 61-68


    Lut Kavmi

    Lut Kavmi, ahlaki çöküntü içindeydi. Hz. Lut, onlara Allah’ın emirlerine uymalarını ve sapkınlıklarından vazgeçmelerini öğütledi. Ancak, bu uyarıları dinlemediler ve Lut’un misafirlerine de kötü davranmaya kalktılar. Bunun üzerine, Allah, kavmin üzerine taş yağmuru gönderdi ve onları helak etti.

    Ayet: Hicr Suresi 57-77


    Nuh'un Kavmi

    Nuh'un kavmi, peygamberlerini dinlemeyip inkâr ettiler. Nuh, onlara Allah’ın azabından kaçınmaları için bir gemi inşa etmesini emretti. Tufan geldiğinde, yalnızca Nuh ve inananlar gemiye bindi, diğerleri ise sular altında kalarak yok oldular.

    Ayet: Nuh Suresi 25-28


    Firavun

    Firavun, Hz. Musa'nın tebliğine karşı çıktı ve onu zulme uğrattı. Musa, Firavun’a Allah’ın azabını bildirdi. Firavun, bu uyarıları dikkate almadı ve sonunda, Musa ve inananlar denizi geçtikten sonra kendi ordusuyla birlikte denizde boğulmuştur.

    Ayet: Şuara Suresi 60-66


    AYET: "Andolsun biz, İsrailoğullarını alçaltıcı azaptan kurtardık. Firavun'dan. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi." (Duhan, 30-31)


    Bu ayetlerde İsrailoğulları'nın kurtuluş hikayesi anlatılırken, aynı zamanda zulme karşı durmanın ve Allah'ın mazluma yardımının evrensel mesajı verilmektedir.


    4. Önceki kitaplar konusu:

    - Kuran, önceki kitapların aslının doğru olduğunu onaylar.

    - Ancak tahrif edildiğinden de bahseder.

    - Maide 41, Bakara 75 gibi ayetlerde tahrifattan açıkça bahsedilir.


    İncil ve Tevrat'ın Bozulması

    1. Maide Suresi, 13. Ayet:
    "Fakat onların ahitlerini bozmaları sebebiyle lanetledik. Kalplerini sertleştirdik. Onlar, kitapta (Tevrat'ta) kendilerine hatırlatılan pek çok şeyi unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan birçoğu isyan etti."
    1. Bu ayet, Yahudi toplumunun Tevrat üzerindeki sorumluluklarını yerine getirmediğini ve bu nedenle bir tahrifat sürecine girdiklerini ifade eder.
    2. Bakara Suresi, 75. Ayet:
    "Onların bir kısmı, kitabı işittikten sonra, akıllarıyla bile bile tahrif ediyorlar."
    1. Bu ayet, Tevrat'ın bazı mensupları tarafından yanlış yorumlandığını ve tahrif edildiğini belirtir.
    2. Ali İmran Suresi, 78. Ayet:
    "İçlerinden bir kısmı, kitapta (İncil'de) bilmediğiniz şeyleri dillerine dolayarak, 'Bu Allah katındandır' demektedirler. Oysa bu, Allah katından değildir. Onlar, bile bile Allah'a yalan uyduruyorlar."


    AYET: "Vay haline o kimselerin ki, elleriyle kitap yazarlar, sonra da az bir paraya satmak için 'Bu Allah katındandır' derler." (Bakara, 79)


    Bu ayet, önceki kitapların nasıl tahrif edildiğini açıkça ortaya koyarken, dini metinlerin ticari çıkarlar için değiştirilmesini de eleştirmektedir.


    5. Zülkarneyn kıssası:

    - Kıssalardaki ana amaç tarihsel gerçeklik değil, ahlaki ve manevi derslerdir.

    - Zülkarneyn'in kim olduğu konusunda farklı görüşler vardır.

    - Tarihsel bir şahsiyetin Kuran'da örnek olarak kullanılması normal bir durumdur.


    AYET: "De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım. Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik." (Kehf, 83-84)


    Bu ayetler Zülkarneyn'in kıssasını anlatırken, güç ve kudretin nasıl kullanılması gerektiği konusunda evrensel bir ders vermektedir.


    6.Kölelik ve çocuk evliliği konuları:


    Kölelik ve insan onuru konusu:

    - Bu konular dönemin sosyal şartlarıyla ilgilidir.

    - Kuran'ın genel ilkeleri insan onuru ve hakları yönündedir.

    - Kölelik bir anda değil, aşamalı olarak kaldırılmıştır.

    - Kölelerin özgürlüğüne kavuşması teşvik edilmiş ve birçok günahın kefareti köle azadı olarak belirlenmiştir.

    - Kölelere iyi davranılması, aynı yemekten yedirilmesi, aynı kıyafetlerin giydirilmesi emredilmiştir.


    AYET 1: "Sarp yokuşu aşmak nedir bilir misin? Köle azat etmektir." (Beled, 12-13)


    AYET 2: "Onlara Allah'ın size verdiği maldan verin." (Nur, 33)


    AYET 3: "Andolsun biz insanoğlunu şerefli kıldık." (İsra, 70)


    YORUM: Bu ayetlerin ışığında İslam'ın köleliğe yaklaşımını şöyle açıklayabiliriz: Toplumun temel ekonomik sistemi kölelik üzerine kuruluyken, bunu bir anda kaldırmak sosyal ve ekonomik çöküşe yol açabilirdi. Bunun yerine İslam, aşamalı bir iyileştirme ve özgürleştirme politikası izlemiştir.


    ÖRNEK KISSA: Hz. Peygamber'in azatlı kölesi Zeyd bin Harise'nin hikayesi bu konuda çarpıcı bir örnektir. Zeyd, Hz. Peygamber tarafından azat edilmiş, sonra evlat edinilmiş ve önemli görevlere getirilmiştir. Hatta bir ordunun başkomutanı olmuştur. Anne-babası onu geri almak istediğinde, Zeyd Hz. Peygamber'le kalmayı tercih etmiştir. Bu, kölelere nasıl davranılması gerektiğinin en güzel örneklerindendir.


    UYGULAMA ÖRNEKLERİ:

    - Yanlışlıkla adam öldürmenin kefareti köle azadı

    - Yemin bozmanın kefareti köle azadı

    - Ramazan'da oruç bozmanın kefareti köle azadı

    - Zihar yemini kefareti köle azadı


    Hz. Peygamber'in "Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin elinizin altına vermiştir. Kimin kardeşi elinin altında ise, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin." hadisi de konunun özeti niteliğindedir.


    Bu tedrici (aşamalı) yaklaşım sayesinde, kölelik kurumu zamanla kendiliğinden ortadan kalkmaya mahkum edilmiştir. İslam'ın ilk dönemlerinde Hz. Ebu Bekir gibi sahabeler, çok sayıda köle azat ederek bu sürece öncülük etmişlerdir.


    Ekstra:Edip Yüksel ve Kur'an Tercümeleri Üzerine


    Edip Yüksel, birçok eleştiriye maruz kalmasına rağmen, Kur'an'ın tefsir ve tercüme konusundaki çalışmalarında dikkat çekici bir yaklaşım sergilemiştir. Özellikle marjinal ve yenilikçi bir bakış açısıyla, geleneksel yorumların dışında kalmayı başarmıştır. Yüksel, Kur'an'dan ayet çıkarılması konusunda ileri sürdüğü bazı fikirleri sonradan gözden geçirerek hatasını kabul etmiştir. Bu durum, eleştirilerin ve tartışmaların doğasında bulunan bir olgunluk gösterisidir.

    Kur'an'ın metninin değiştirilmesi, eklenmesi veya çıkarılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını vurgulamak önemlidir. Kur'an, kelime kelime ve cümle cümle korunması gereken bir metin olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, yalnızca doğru bir çeviri yapmak mümkündür.

    Son yıllarda, Kur'an çevirileri arasında Edip Yüksel’in yanı sıra Süleyman Ateş ve Yaşar Nuri Öztürk gibi isimler de öne çıkmıştır. Bu çeviriler, farklı bakış açıları ve yorumlarla okuyucuya sunulmakta, Kur'an'ın derinliğini ve zenginliğini anlamaya yardımcı olmaktadır.

    Kur'an'ın doğru bir şekilde anlaşılması için yapılan bu çalışmalar, sadece bireysel bir çaba değil, aynı zamanda kolektif bir öğrenme sürecinin parçasıdır. Bu nedenle, farklı yorum ve çevirilere açık olmak, dinî metinlerin daha iyi anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır.



    @ThePiraeusHunter




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 29 Ekim 2024; 15:17:45 >




  • Hz. Muhammed’in Kendinden Yüzlerce Yıl Önceki Kültürleri ve Tarihsel Olayları Bilmesi


    Hz. Muhammed’in (s.a.v.) geçmişteki kültürler ve tarihsel olaylar hakkında bilgi sahibi olması, yalnızca tarihsel ve dilsel bağlamlarla değil, aynı zamanda vahiy süreciyle de açıklanabilir. Kur'an'da yer alan ayetler ve sureler, farklı dillerde yazılmış eski metinlere ve tarihsel olaylara atıfta bulunur. Ancak Hz. Muhammed’in bu bilgileri bilmesi, onun bireysel deneyimleriyle veya dönemin genel kültürüyle açıklanamaz.

    Diller ve Tarihsel Farklılıklar


    1. Farklı Diller:
    • Tevrat İbranice, İncil Yunanca, Zebur İbranice ve Sümer-Babil metinleri farklı dillerde yazılmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.) bu dilleri bilmediği için, bu metinleri doğrudan anlaması mümkün değildir.
    1. Tarihsel Derinlik:
    • Bu metinlerin yazılış tarihleri, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yaşamından çok daha eskidir. Örneğin, Tevrat M.Ö. 13. yüzyıldan itibaren yazılmışken, İncil M.S. 1. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu tarihsel mesafe, onun bu metinler hakkında bilgi edinmesini daha da zorlaştırır.


    Vahiy Yoluyla Bilgi


    Kur'an, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e indirilen bir vahiydir ve bu vahiy, geçmişte yaşanmış olayları, diğer peygamberlerin hikâyelerini ve önceki kutsal metinleri içerir. Bu nedenle, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bu bilgileri bilmesi, ancak Allah’tan gelen vahiy aracılığıyla mümkün olmuştur. Kur'an, bu bilgileri doğru bir şekilde aktarmakla kalmaz; aynı zamanda bu olaylardan dersler çıkararak insanlığa rehberlik eder.



    Kur'an'ın Karmaşıklığı ve İnsanüstü Özelliği

    Kur'an, birçok insan için karmaşık ve derin bir metin olarak algılanmaktadır. Ancak bu karmaşıklık, aslında insan zihninin ötesinde bir bilgi ve hikmet kaynağı olduğunu göstermektedir. Bu makalede, Kur'an'ın karmaşık yapısının, tekrar eden temaların ve soruların cevaplarının bulunduğu bir yapı ile nasıl insanüstü bir özellik taşıdığına dair argümanlar sunulacaktır.


    1. Karmaşık Yapı ve Derin Anlamlar

    Kur'an, birçok farklı tema ve konuyu içeren bir metin olmasına rağmen, bu temalar arasında sıkı bir bağ vardır. Örneğin, Allah’ın varlığı, ahiret, ibadetler gibi temel konular, farklı ayetlerde değişik açılardan ele alınmaktadır. Bu tekrarlar, her birinin farklı bir anlam katmanı ve derinliği olduğu için karmaşık bir yapı sergilemektedir.

    Ayet Örneği

    Kur'an'da, "İkilik yoktur" ifadesi farklı ayetlerde tekrar edilmektedir. Örneğin:

    • Bakara Suresi 256: "Dinde zorlama yoktur."
    • Ali İmran Suresi 19: "Gerçekten, Allah katında din İslam'dır."

    Bu ayetlerde aynı temanın farklı bağlamlarda ele alınması, derin bir anlam zenginliği sunmaktadır.


    2. Soru-Cevap Yapısı

    Kur'an, birçok konuda sorulara yer verirken, bu sorulara yanıtlar da sunar. Bu yapı, okuyucunun düşünmesini teşvik ederken, aynı zamanda metnin derinliğini artırmaktadır.

    Ayet Örneği

    Örneğin, Müminun Suresi 115'te "Sizi boşuna yarattığımızı mı sanıyorsunuz?" sorusu yer alırken, bu soruya yanıt Zariyat Suresi 56'da verilir: "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım."


    Bu soru-cevap yapısı, Kur'an'ın insanüstü bir bilgi kaynağı olduğunu gösterir. İnsanın aklını zorlayarak derin düşünmeye sevk eden bu yapı, metnin zenginliğini artırmaktadır.


    3. Tekrarların Anlam Derinliği

    Kur'an'daki tekrarlar, ilk bakışta basit bir tekrar gibi gözükse de, her tekrar farklı bir bağlamda yeni bir anlam katmaktadır. Bu, okuyucunun metni farklı açılardan değerlendirmesine olanak tanır.

    Ayet Örneği

    Rahman Suresi, "Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?" sorusunu tekrarlar. Her tekrar, okuyucuya farklı bir nimeti hatırlatır ve düşünmeye sevk eder. Bu yapı, Kur'an’ın insanüstü bir bilgi kaynağı olmasının bir göstergesidir.


    Sonuç

    Kur'an, karmaşık ve derin bir yapı sunarak, insan zihninin ötesinde bir bilgi kaynağı olduğunu kanıtlamaktadır. Tekrarlar, soru-cevap yapıları ve anlam derinlikleri, bu metni sadece bir dini kitap olmaktan öteye taşıyarak, insana evrensel bir bilgi sunmaktadır. Bu nedenle, Kur'an’ın karmaşık yapısı, insanüstü bir olgu olarak değerlendirilmektedir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 29 Ekim 2024; 15:4:15 >




  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Örneğin, Müminun Suresi 115'te "Sizi boşuna yarattığımızı mı sanıyorsunuz?" sorusu yer alırken, bu soruya yanıt Zariyat Suresi 56'da verilir: "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım."


    hah işte ben de bundan bahsediyorum ancak toplama bir kitapta böyle olur.

    tek bir akıldan çıkan kitapta 115te sorulan sorunun cevabi 116 da verilir.

    inan ben de inanamak istiyorum. inan seninle tartışmaya girme sebebim de bu . Kafamda bitirmiş olsam banane senin dini inancından işime bakarım di mi? Ama senin de verdiğin ama objektif olarak değerlendirmediğin örnekler buna müsade etmiyor.


    edit: üşenmedim sizin yapmadığiniz bir seyi yaptim: sorguladım!

    Zariyet suresi mekke döneminin ortasinda, muminum suresi ise mekke döneminin sonunda inmiş.

    bu da tanrının senin iddianin aksine önce cevabını verip sonra soruyu sorduğu anlamına gelir. Akıl etmez misiniz? Düşünen beyinler için bunda bir ibret vardır.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ThePiraeusHunter -- 1 Kasım 2024; 6:42:53 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • [KRONOLOJİ]

    Dönemsel Olaylarla Senkronize Sureler


    Kur’an ayetlerinin, indirildikleri dönemde yaşanan toplumsal olaylara göre şekillenmesi, surelerin senkronize bir yapıda indirilmesini sağlamıştır. Zariyat Suresi, Mekke döneminde Müslümanların baskı altında olduğu, inanç temellerini öğrenmeye ihtiyaç duyduğu bir dönemde indirildi. Bu dönemde, Kureyş kabilesinin baskıları artmaya başlamış ve Müslümanlar için inançlarının temellerini güçlendirme gereği doğmuştur. Surede, kıyamet günü, Allah’ın birliği ve evrendeki düzen gibi temel inanç esaslarına değinilir.


    Müminun Suresi ise Mekke’nin son dönemlerinde, hicret öncesinde, Müslümanların moral ve motivasyona ihtiyaç duyduğu bir dönemde inmiştir. Bu sure, müminlerin karakter özelliklerini, ahirete olan inancı ve peygamberlerin mücadelelerini konu alarak toplumsal baskılara karşı güçlü duruş sergileyen Müslümanların motivasyonunu artırır. Müminun Suresi’nin içeriği, yaşanan zorluklara rağmen inançlarını sürdürmeye çalışan Müslümanlara rehberlik eder.


    Neden Cevap Sorudan Önce İndi?" Sorusuna Derinlemesine Bir Analiz

    Bu analiz, Kur’an’da belirli ayetlerin "soru-cevap" sıralaması üzerinden değerlendirildiği pedagojik bir yapıyı ele alarak, surelerin indirildiği dönemdeki olaylara göre senkronize edilen ayetlerin nasıl bir eğitim metodu izlediğini açıklamaktadır.


    Pedagojik Açıdan: Öğrenme Sürecinde Önden Besleme Tekniği

    Öğrenme teorilerinde yer alan "önden besleme" (feed-forward) yöntemi, öğretilecek bilginin önce verilip ardından sorgulama yapılması temeline dayanır. Bu yaklaşım, modern eğitim sistemlerinde olduğu gibi, Kur’an ayetlerinde de görülür: Zariyat Suresi’nde yaratılışın temel amacı doğrudan açıklanarak ("İbadet için yaratıldınız") temel bilgi sunulur. Bu temel bilgi verildikten sonra, Müminun Suresi’nde ise "Boşuna mı yarattık?" gibi düşündürücü sorularla daha önce verilen bilgi pekiştirilir. Matematik dersinde formül öğretilip ardından "Neden bu formül böyle çalışıyor?" sorusunun sorulması gibi, önce bilgi verilir, sonra analiz ve değerlendirme süreci başlatılır. Bu sırayla verilen bilgi, zihinde daha sağlam bir şekilde yer eder ve kalıcı hale gelir.



    İki surenin dönemsel analizi:

    ZARİYAT SURESİ:

    • İniş dönemi: Mekke dönemi ortaları
    • Dönemin özellikleri:
    • Müslümanlar henüz azınlıkta
    • Kureyş'in baskıları artmaya başlamış
    • İnanç esaslarının temel öğretildiği dönem
    • Surenin ana temaları:
    • Kıyamet günü
    • Allah'ın varlığı ve birliği
    • Önceki kavimlerin helak edilişi
    • İnsanların ve cinlerin yaratılış amacı
    • Evrendeki düzen ve yaratılış delilleri


    MÜMİNUN SURESİ:

    • İniş dönemi: Mekke dönemi sonları
    • Dönemin özellikleri:
    • Müslümanlara karşı baskılar şiddetlenmiş
    • Hicret öncesi zorlu dönem
    • İnananların moral ve motivasyona ihtiyacı var
    • Surenin ana temaları:
    • Müminlerin özellikleri
    • Başarıya ulaşmanın yolları
    • İnsan yaratılışının aşamaları
    • Ahiret inancı
    • Peygamberlerin mücadeleleri


    Kronolojik Bağlam Analizi:

    1. Zariyat suresi, temel inanç esaslarını öğretirken, Müminun suresi daha çok müminlerin karakteristik özelliklerini ve yaşam tarzını anlatır.
    2. İniş sırasına göre:
    • Önce Zariyat: İnsanların yaratılış amacını açıklıyor
    • Sonra Müminun: Bu amaca uygun yaşamanın detaylarını veriyor



    SONUÇ Bu sıralama:

    Rastgele değil, sistematiktir Pedagojik açıdan anlamlıdır Modern eğitim teorileriyle uyumludur İnsanın öğrenme psikolojisine uygundur.


    @ThePiraeusHunter @ThePiraeusHunter




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 1 Kasım 2024; 12:55:21 >




  • ErgoProxy19 kullanıcısına yanıt

    Bu tartışmayı burada bitiriyorum benden alıp yapay zekaya soruyorsun. Yapay zeka ile tartışacak olsam ona sorarim. Kendi fikirlerin olgulaşınca yaz bana


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • ThePiraeusHunter kullanıcısına yanıt

    Sorgulamayan insan İslam'a geçemez. İslam, sadece sorgulayan, araştıran, üstün zekâlı, analitik ve sayısal insanları kendi safına çeker.(Hadisçilerden bahsetmiyorum Kurancılardan) PM attım. 32 yaşında biri olarak seni İslam'a davet ediyorum. PM'den istediğin zaman benimle iletişime geçebilirsin. Aramıza Hoş geldin.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ErgoProxy19 -- 2 Kasım 2024; 14:59:0 >
  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.