Şimdi Ara

Alsancak: Bir semtin buğulu hikayesi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
696
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kaynak:http://www.buyukaltay.org/home.php?page=yazilar&tur=makale&makaleId=107

    Alsancak, biraz Punta'dır; çokca güzellik. Alsancak, en eski İzmirli; Punta en eski Alsancaklıdır...

    ***

    Punta Yunanca 'nokta', İtalyanca 'sivri uç'tur.
    Alsancak, İzmir'in noktası, 'süveyda'sıdır...

    ***

    Süveyda, insan kalbinin gizli sevgi noktası.
    Alsancak, şehrin kalbinin sevdasıdır...

    ***

    Alsancak, koca tarih; aynasıdır dev şehir koridorlarının.
    Aynadan bakar. Şehre sorar: 'Söyle benden güzel semtin var mı?'

    ***

    Alsancak, güzellik, estetiktir; ama kültürle tamamlanır.
    Kültür güzelliği güzelleştirir; yüreği yüceltir...

    ***

    Alsancak, canlıdır; insanla buluşur, hep insanlaşır.
    Semtlerin insanı, insanların güzel semtidir...

    ***

    Alsancak, Türk, Levanten, Rum, Musevi'dir.
    İnsanların evrensel kardeşlik semti...

    ***

    Alsancak, iyi burjuva yetiştirmiştir.
    Ama semt, halkın biricik sevgilisidir...

    ***

    Alsancak dişi, süslü, güzeldir; saçları salık, bazen sarışın, bazen esmer.
    Kadınsı semt, süzülür kokusu, elleri ince, gövdesi alımlı, suskunluk diyarı...

    ***

    Alsancak, aşktır; bazen karşılıklı, bazen karşılıksız.
    Aşkın 'a' hali, 'b' hali, 'c' hali, 'd' hali, ya ya ya 'yaşasın' hali...

    ***

    Alsancak, tutkudur; ağır, canlı, büyüyen, çok güçlü bir tutku.
    Tutkunun anlatılmaz, tarifsiz tablosu; kızıl ve kara dolu...

    ***

    Alsancak, renktir; beyazdan önce ona bütün renkler verilmiştir.
    Kırmızı, yeşil, mavi, sarı; hayat orada hep laciverttir...

    ***

    Alsancak, hüzündür; hep ruhunda sihirli bir burukluk.
    Rahmetli evsiz alkolik Osman'ın, çığlıklı bağırışında toplanırdı sessizlik...

    ***

    Alsancak, sestir; sürekli sesler, gürültüler, insanların akışı.
    Semt, kalabalıklar arasındaki yalnızlık, tır, tıp...

    ***

    Alsancak, şehir; modernlik, şirin kokonalar, sevimli.
    Sokaklarında çoğalan hareket, İzmir'in Şanzelize'si...

    ***

    Alsancak, biraz Gül Sokak'tır, biraz Kıbrıs Şehitleri, biraz hepsi.
    Eskiden Frenk'in altındaydı, adı karışmıştı, faili meçhul 'Fasulya Mahallesi'...

    ***

    Alsancak, kendinden beyaz perdedir; İzmirlinin tören kıtası, gösteri dünyası.
    Yetişemedim bir türlü; ah 'Tayyare, Sakarya' sinemaları, üşür insanın elleri...

    ***

    Alsancak, futboldur; kıskanç, kibirli, sevgili, büyük Altaylı.
    Ama çok eskiden, az değil, yine çok sayılır Altınordulu'ydu...

    ***

    Alsancak, Kordon'dur; saat onda, on birde, on ikide; hep sevgide, aşkta buluşuldu yıllarca.
    Ki orada denize bakıp, Gazi'nin rakı içmişliği vardır; şehrin Gazi'ye bakmışlığı...

    ***

    Alsancak; birbuçuk asır önce, Levant'ın Paris'iyken İzmir; asırlardır Paris'idir İzmir'in.
    Ki o Paris'in akıp geçtiği, süzüldüğü, dokunduğu, eğlendiği yer olmuştur hep Kordon...

    ***

    Alsancak, yitik mekanların, sessiz, buğulu diyarıdır. Unutulan yüzlerin semti.
    Ki denize 'Palet' gibi uzanan 'restoran'; ardından Bergama, unutuluş markaları Kordon'da...

    ***

    Alsancak, rüzgardır; lodostur, meltemdir, tüm esintilerin gizemli lordu.
    Ki insanın ruhunu üşütür, kalbini grip eder, Kordon'un o tatlı fırtınaları...

    ***

    Alsancak, çok Kordon, az çok Pasaport'tur; işgalde ilk düşen karakoldur orası.
    Ki şimdi boyozu, gevreği, domatı, tavşan kanı çayı; güzellikler sultanı Pasaport...

    ***

    Alsancak, en eski yangın yeridir; küllerinden doğmuştur İzmir yangınında.
    Ki şimdi Mustafa Bey, Talat Paşa Bulvarı; bir zamanlar birer yangınlıktı...

    ***

    Alsancak, inançtır; dinlerin kardeşliği, sevginin kardeşlik, sessiz insan tanığı.
    Bir uçta Hocazade Camisi, diğer uçta izler, boynu bükük Domeniken Kilisesi...

    ***

    Alsancak, Fuar'dır; Kültürpark, yeşil, ağaç, soluk, çimen, doğa, yol, koşu, insan.
    Behçet Uz, denen o güzel adam; ne çok çaba, ne çok iyilik, ne çok alkış...

    ***

    Alsancak, evlerdir; Kordon'da tek tük Rum evleri, son evler, sessiz evler.
    Şimdi Kilise sokağında, serpilmiş semtin arka bahçeli noktalarında hayatları...

    Alsancak, sokaklar doğurdu kadın gibi; Necati Bey, Dil Küşat, Sümbül; her renkte, her seste.
    Araya sızdı semt dışından kafasını iterek Bornova Sokağı; çünkü Bornova kıskandı...

    ***

    Alsancak pastanedir; yenilenen Sevinç, manzara bahçesi gibi; Yaşar Aksoy'un oturduğu.
    Reyhan çok özel; sahibi sempatik Karadenizliler, sosyetiktir çok güzel mekanın kendisi...

    ***

    Alsancak 'seyir'; Sir Winston Tea, İzmirli sevgili Haşmet'in post modern terası.
    Eski Bonjour, hayatın nazik çocuğu, As-Burger'di eski yeri; Efes ise diri, zarif semt simgesi.

    ***

    Alsancak, son yıllarda La Cigale'dir; Joe'nun yeri, çokca Fransız, İtalyan biraz.
    Bahçesinden çiçekler, ışıklar salınır; Mehmet ile Ebru, sanki dünyaya orası için gelmiştir...

    ***

    Alsancak, Kordon'da birahanelerdir; en eskisi Sirena'dır, tevellüt 1975, yolun yarısı eder.
    Sonra Venezia gelir, orda önce Tuğrul, ardından Namık ile tanıştık, sene tam 1987...

    ***

    Alsancak, bazen salaş, şimdilerde modern birahanelerde buz gibi bira içenlerdir çoğunlukla.
    Yanına kızarmış patates, elması da eklendi artık; karışık tabak, acılı Hardal'ı Sirena'nın...

    ***

    Alsancak, Kordon'da buluşmadır esintili ilkyaz akşamları, özlem Kordon'a, kalabalığa.
    Sirena'nın cadde barı, biraz Çiçek'tir Arif'inki gibi; yer kapılır, Altan ile Servet laflanır...

    ***

    Alsancak, güneşin kendi burcuna girmesidir yaz akşamları; meyhanelerin toplamı.
    Unutuluştur Gazi Kadınlar Sokağı'nda, hatırlanır Celal Başlangıç'ın 'gazi kadınları'... 

    ***

    Alsancak, sanki hep cumbalı gibi; bir ses saklanır, fısıltılar tutulur, göze gelir, söze gider.
    Konuşulan şeyler vardır orada, insanların insanlara, kedilerin kedilere söyledikleri, gizem...

    ***

    Alsancak, biraz Muzaffer İzgü Sokağı'dır, çok efendidir; yanı başındaki sarhoş sokaklarıyla.
    Ki ikiz kızları saçları rüzgara eşit, ince zarif adımlarıyla, sık sık görürsünüz caddelerde...

    ***

    Alsancak, Neyzen'dir Gazi'de, Gül Abla'dır, sonra Serhat'tır esas gençlerin Opus'unda.
    Ki orada kapılıp, votka-enerjinin gazabına, gazi olan çok olmuştur, gazi kadınlarda...

    ***

    Alsancak, yıkıntılar arasından yaratılmış, Can Yücel Sokağı'dır biraz, Miko'nun bulunduğu.
    Orada Cenap, Elçin, köpeği Kaptan, sevenleri yaşar; Türksavaş'tır çok can veren sokağa...

    ***

    Alsancak, eskiden az Alican'dı; ucuz yenir, ucuz içilirdi; sonra radyoda meyhane şarkıları.
    Alican abim, Kordon'a taşınınca battı; semtin caddeleri arasındaki uçuruma kurban gitti...

    ***

    Alsancak, şiirdir çoğunlukla; ağlarken görürsünüz genç kızları, onların bıraktığı delikanlıları.
    Bu nedenle çok şiir yazılır bu semtte, ayrılık ve aşk üzerine; ki şiirsancak olacak bir gün adı...

    ***

    Alsancak, dokunuştur; el ele tutunuş; sevginin gerçek üstü hali, arzunun ters yüz selidir.
    Ki dikkatle dolaşırsanız, inceden öpüşmelere teslim olmuş gençler görürsünüz arkalarda...

    ***

    Alsancak, derin hatıralardır; eski İzmirliler'in hatırat deposu; ki kimler geldi, kimler geçti!
    Bir zamanlar Tevfik Nevzad, Mösyö Jilbert falan kim bilir; Vasıf Çınarlar kocaman...

    ***

    Alsancak, kişilik efsanesi; Mösyö Cappadona, Marika Corsini, Mazhar Zorlu, Genç Moralı.
    Sonra Haşmet Uslu, belki köşeden çıkar, tombul kayıt tutucusu İzmir'in, Sancar Ağabey...

    ***

    Alsancak iskeledir; vapurların, insanların, kadınların, erkeklerin yanaştığı butik bir iskele.
    Ki Pasaport ile asıl iskelesi arasında en çok bir sefa yürüyüş uzaklığı vardır, ayrılığa koşan...

    ***

    Alsancak, kaybolan Fil Pizza'dır; dönerciler sokağı, Altın Kapı, gümüş tad, söğüşe teslimat.
    İbrahim Ağa mandırası, koyun kokulu yoğurt, taze süt, ilerisi Manisa'dan daha iyi, kebap...

    ***

    Alsancak Nato'dur azıcık, bu yüzden Türkiye'de göbeğinde Amerikan Pazarı olan tek semt.
    Yoktur şehrin hiçbir çocuğu ki, bu pazarı gezmesin, bakmasın, bir şeyler almasın, olmasın...

    ***

    Alsancak, denizin yakınıdır, bu nedenle biraz Deniz Restoran'dır; mezelerin kucağında.
    Üstünde İzmir Palas; önünde deniz, bir gün mutlaka, kalmalıyız otelin saltanat odasında...

    ***

    Alsancak, Büyük Efes Oteli'dir benim gönlümde hep; Swiss'e alışamadım bir türlü.
    Mesela Karaca, ne çok özel, vaktinde ne hoş mekanı vardı, Yeni Asırcıların toplandığı...

    ***

    Alsancak, tam Yeni Asır'dır; gazetedir, can can'dır çünkü; görünmek, bakılmak ister kentli.
    Eskiden Yeni Asır'ın meyhane baskısını dağıtırdı evlere, mekanlara, bizim sevimli Pinokyo...

    ***

    Alsancak, unuttum sanmayın, biraz da Venedik Pizza'dır, orada pizzaların kralı bulunur.
    Sosyetenin yan sahası; nazik garsonlar, ki her yemek sonrası, limonçello ikramı vardır... 

    ***

    Alsancak sinemaları, kapananların yerinde yeller eserken; İzmir sineması kalbimin ortası.
    Karaca'da film izlemek az sürprizdir, insanda sanki karanlıkta bir ses doğurur...

    ***

    Alsancak, okullardır; Atatürk Lisesi, oğlum orada okumuştu, İzmir'in 'marşlı' Galatasaray'ı.
    Cumhuriyet Kız Meslek Lisesi, kurslar ile kızların güzel enstitüsü, güzel kızlar enstitüsü...

    ***

    Alsancak, hep güzel insanlıdır; sembol isimler, eskiler, yeniler; sürekli yenilenen efsaneler.
    Ah çocukken transfer etmişti Buca'dan Piriştina'yı; güzel adam, güzel başkan, Alsancaklı...

    ***

    Alsancak; kültür, öykü, roman, deneme, yazı, edebiyattır; köprüleri atar, insanı sarıp sarmalar.

    http://www.buyukaltay.org/home.php?page=yazilar&tur=makale&makaleId=107



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi umuts35 -- 19 Ocak 2013; 22:14:29 >







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.