Şimdi Ara

An'ın harâretine kapılmak.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
16
Cevap
0
Favori
291
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Şu sıralar insanın keyifsizliğinin, hatalarının belki de mutluluklarının; kişinin An'ın harâretine kapılmasından dolayı ortaya çıktığını düşünmeye başladım. Bu harâretin sonucu veya sebebi, benlik farkındalığının azalması/yok olması ve carpe diemci bir tasavvurla yaşaması oluyor.

    Örneğin izlenen bir filmde doğranan bir adamı görünce istemsiz verilen tepki, komik olduğu varsayılarak izlenen bir videoda farkında olunmadan yapılan anlamsız gülümseme, başkalarıyla konuşurken farkındalığın azalması ile gelişen vasat tepkiler... örnekler arttırılabilir. İnsanın bu dalış içinde geçirdiği vakit arttıkça robotlaşmaktan kurtulması da o kadar zor oluyor.

    Peki insanın her zaman belirli düzey farkındalığını koruması onun her zaman içten pazarlıklı ve hesaplı olmasını zorunlu kılar mı? Kişiden kişiye değişir bence. Çünkü kendi/başkası ayrımının her zaman farkındalığını yaşayan birinin alalede davranması pek mümkün gözükmüyor. Tabi ben/öteki üzerinden kurulan bir farkındalık gerçek bir farkındalık mıdır tartışılır.

    Siz ne düşünüyorsunuz? Herkesin anda erimeye çalıştığı ve yoğunlaştığı zamanlarda metâneti korumak mı, yoksa sürüye uymak mı?







  • Doğal insanın ne kadar iç sesi varsa hiper gerçekliğin insanının o kadar iç sesi yoktur.Boşluk/difference insanı üretime zorlar
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Doğal insanın ne kadar iç sesi varsa hiper gerçekliğin insanının o kadar iç sesi yoktur.Boşluk/difference insanı üretime zorlar
    Açar mısın
  • quote:

    Herkesin anda erimeye çalıştığı ve yoğunlaştığı zamanlarda metâneti korumak mı, yoksa sürüye uymak mı?


    Metaneti nasıl koruyoruz?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-097A15BC3

    quote:

    Herkesin anda erimeye çalıştığı ve yoğunlaştığı zamanlarda metâneti korumak mı, yoksa sürüye uymak mı?


    Metaneti nasıl koruyoruz?
    Metânete yakın bir kelime olarak soğukkanlılık seçilebilir. Eğer çoğu kişi gibi anda erimeyi seçersen mutluluğu da mutsuzluğu da yaşayabilirsin ama metânet hem eylemsel hem ruhsal olarak kendine biçtiğin kaftan gibi olmanı zorunlu kılar. Mesela insanların çoğu bir mekandan bir mekana geçerken kolaylıkla kasvete bürünebilir. Hatta günün belli saatlerinde daha kasvetli olur. Veya garip şekilde keyifli de olabilir, bunlar farkındalığın az olmasıyla olur diye düşünüyorum. Ve hatalar da muhtemelen bu zamanalarda yapılıyordur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E57029DB9 -- 24 Şubat 2019; 23:59:46 >




  • Anın hararetine kapılmaktan, keyif ve haz peşinde hayat yaşamak olduğunu anladım. Böyle bir hayat anlamsız çünkü böyle bir hayat yaşayanların hayatı özenilecek halde değil. Ya obezitelikten ya da uyuşturucu ve alkolden ölüyorlar.
    Filmlere tepkimiz ise; psikolojide, bazı şeyleri taklit etmekle duygu durumumuz da değişiyor. Onunla açıklanabilir.
    Alaleda değil alelade.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • başarılı olmanın anahtarı anı yaşamaktır. odaklanma. ama sınırsız olarak anı yaşamak özellikle günümüzde insanı fırıldağa çevirir. onun için insan ana hatlarla sınırları çizip anı yaşamalı
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mhmt042

    başarılı olmanın anahtarı anı yaşamaktır. odaklanma. ama sınırsız olarak anı yaşamak özellikle günümüzde insanı fırıldağa çevirir. onun için insan ana hatlarla sınırları çizip anı yaşamalı
    Oo reyis pergel felsefesi
  • An'ı uyku hali olarak tanımlayalım. Uykuya geçiş yakaza hali. Bu haldeki kişinin gerçeklik hissi.

    Bu anın verdiği bi haz acı ya da realiteye isyan ettirecek o koyu duygusal yapılanma esnasındaki fikir oluşması denen an.

    Öyle ki dokundum desen öyle ağlasan hakikat.

    Bence bilincin kapanıklığı anını dönüşün de Mümkün atı kesişimi ile yaşayan kişinin yoğunluğu yüksek bi duyguyla oluşan ansallıkları, hayatın içindeki yaşanan her şeyden daha çok ikna edici.

    Zira bu yoğunluk dünyada yok. Aşık olduğun kadının sana karşı duygularının en yoğun karşılığı onu içinde büyüten kimsenin karşılıksız karşılığı olarak karşında. Tesiri altında kaldığın ruya onun kendisinden bile saygı değer ve sevilen.

    ......

    An'ın harareti kendisini büyüten adamın bu sorumluluğu taşımayan bir guruha karşı çözümü üretilmeyen inkisarı.

    Kim o 'ben' i ben gibi tanır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 25 Şubat 2019; 11:15:47 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 40 kibriti olan bir kız olsa ayazda
    Her birini yaktığında görse ısıtan ruya
    Her birini yaksa kalsa sondaki
    İyiydi Ondan öncekinde uyanmamak bir daha



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 25 Şubat 2019; 11:37:42 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • @IntelligentDesign, çok güzel bir gözlem yapmışsın ve gayet doğru.Hakikâtten bir parça koparmışsın ve geri kalan tüm yorumlar teferruattan ibâret.

    Ben de bir teferruat ekleyim o zaman şöyle:

    Bu âna kapılma olayını ben de insanlarda (toplum olarak) gördüm.Hattâ bana göre tüm sistem bunun üzerine kurulmuş.İnsanlar işe gidiyor, karşısında bir kız gördü mü güzel konuşuyor, korktuysa kaçıyor vs. Genelden özele bunların hepsi bence hayvanî kökenlerimizden geliyor; yani hayatta kalmak için âna odaklanıyoruz bence.
    Umuyorum ki zaman içinde büyük çerçeveden bakabileceğiz ve ânı bu kadar ciddiye almayacağız.İşte o zaman derdimiz ve tasalarımız azalacak, daha hızlı gelişip, daha mutlu olacağız.O zaman bir "hoca", kendi mesleğini abartıp bizi notla korkutmayacak, o zaman bir polis kendini dünyanın hakimi sanıp bir başkasını dövmeyecek-kendinde büyük bir güç olduğunu düşünmeyecek, o zaman çiftler birbirini aldatacak bir ilişkiye hiç başlamayacak gibi...

    Diğer taraftan carpe diem'e ben de senin gibi yanlış açıdan bakardım (yani zevk açısından).Öyle bakarsan bu basit "ânı yaşa" kavramı saçma; ancak olaya acıdan kaçma yönünden bak.
    Bence carpe diem; gereksiz acılara takma, hoca veya polis dediklerinin sana yaptığı eziyetlere takma, yarının tasasını derdini bugünden çekme, ânı yaşa demek...

    Ve bu âna fazla kapılan ve sistemde sürüklenen basit mahlûklar için yapacak bir şey yok ne yazık ki, dediğin gibi çoğu iki yüzlü oluyor.Bir gün bir şeye çok kızıp linç ediyorlar, diğer gün konu kendileri olunca "âna değil, büyük çerçeveden bakın" deyip kendilerini aka çıkarıyorlar...




  • Demek istediğimi anlatamamışım. Ân'ın hâraretine kapılmak derken kişinin kendine inşâ ettiği gerçeklikten kopup bulunduğu anın içinde kaybolmasından bahsediyorum. Bunun ufak örneklerini verdim, böyle zamanlarda kişi bir silkelenmeyle kendinin ve ne yaptığının farkına varabilir. Carpe diemci anlayış bu dalışı kutsayan anlayıştır, odaklanmak değildir. Bunun zevklere dalışla da ilgisi olmak zorunda değil, bu hâraret her zaman için mümkün. Ve bu anlardan çıkıp kendinize geldiğinizde o daldığınız anları zihin bulanıklığı şeklinde hissedersiniz. En azından bende öyle oluyor. Bilmiyorum belki anlatılmak için fazla deneyimsel bir konudur. Ama bahsettiğim odaklanmak veya hazza dalmakla alakalı değil.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E57029DB9 -- 25 Şubat 2019; 21:3:49 >
  • Alkol almak gibi belki bazen iradeyi başka bir şeye teslim etmek insana rahatlatıcı geliyordur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Asus gl702 -- 25 Şubat 2019; 22:13:16 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Asus gl702

    Alkol almak gibi belki bazen iradeyi başka bir şeye teslim etmek insana rahatlatıcı geliyordur.
    Evet insanın her zaman gerçeğin (kendi gerçekliğinin) farkında olarak yaşaması çok enerji gerektiren bir şey muhtemelen. Bu yüzden bir koruma olarak bu dalışlara girmek zorunlu oluyor.
  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    gerçekten de terim uyduruyorsun bi konu açmştın ama pek tutmuyor gibi
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.