100 ile çarpın isterse volvonun saçı olsun kağıt gibi yırtılır,parçanazı bulamazlar onun için dikkatli kullanın.
Aracın sasesı,darbe anındakı katlanma noktaları ve aırbaglerın zamanında acılması saç kalınlıgından daha onemlıdır.Son zamanlarda Vw,Seat,Audi,Opel vb markaların kaporta garantılerını 12 yıla cıkarmalarının nedenı kaportanın kalınlıgı degıl,tamamen galvenızlı govdeye sahıp olmalarıdır.
en kalını amerika daki ''Zenci'' lerin bındıgı araclar olması lazım....
Belair'e yazık olmuş... Bir de ''İsveç çeliği'' muhabbeti var. Solingen bıçağı gibi...
0.5-1.0 mm arasındadır.
Ne kadar sac, o kadar ağırlık demek. Aracın her yeri aynı sacdan yapılmıyor tabi. Deformasyon bölgeleri farklı, taşıyıcı platform farklı saclardan imal ediliyor. Bu saclar RULO halinde ALCOA, Nippon Steel, veya Thyssen-Krupp gibi dünyaca ünlü ve meşhur markalardan geliyor, kesiliyor, ıstampaya giriyor, preslenip kaynakla birleştiriliyor, sonra her türlü yağ, toz ve kiri çözen bir sıvıyla yıkanıyor, paslanmayı önleyici bir katmanla kaplanacağı havuza daldırılıyor, statik elektrik verilip 360 derece çevriliyor ve tabaka her yerde aynı olduğunda statik elektrik kaldırılıyor, kuruyor, üzerine astar, boya ve vernik atılıyor, sonra müştemilatların montajına geçiliyor.
En ince sacı alırsın, galvanize eder, arkasına honeycomb grid (petek şebeke) eklersin, al sana Berlin duvarı kadar sağlam sac. Taşıyıcı görevi görmeyen parçaları camelyafı, polikarbon gibi suni ve sentetik malzemelerden de yapabilirsin. Aracı tamamen alüminyumdan yapmak da mümkün, hiç paslanmaz. Gerçi Anadol da paslanmıyordu ama inekler yiyordu bir süre sonra.
Evlerimizde kullandığımız tencere ve çaydanlıkların yapıldığı saçlar var. 18/10 CrNi (Krom Nikel) kaplama saçlar çok dayanıklı ve serttir. Geçmişte mutfak eşyaları atölyemiz vardı. oradan biliyorum. Fakat bu sacı arabaya uygulamak epey zahmetli ve pahalı bir iş. Uygulanabilseydi çarpışmalarda araba çarptığı yeri bıçak gibi keserdi heralde.
audi üst modellerin kaportasını (s8 gibi) çelik yerine aluminyumdan imal ediyordu. tabii bu kapı ve pencerelerde kullanılan aluminyum doğrama türü bir malzeme değil; özel bir alaşım. hala öyle mi bilmiyorum. bir de çok üst düzeu spor araçların kaportasının karbonfiberden yapıldığını biliyorum.
bana göre aracın sağlamlığını ve güvenliğini sac kalınlığından ziyade sacın sağlamlığı ve esnekliği, darbe emiş özellikleri vs. etkiler. ancak konu hakkaten çok teknik bir konu olduğu ve malzeme bilimi konusunda pek de bilgim olmadığı için fazla yorum yapılabilecek bir konu değil.
otomotiv imalat işinde çalışan bir malzeme muhendisi ile karşılaşırsam ilk soracağım sorulardan birisi hangi markanın sacı daha sağlam diye sormak olurdu heralde. çünkü konu hakkında karşılaştırma testlerinde veya otomobil dergilerinde hemen hemen hiç bir bilgi yer almaz nedense.
sac'a niye takıldınız böyle? "kalın sac güvenli olur" mantığıyla mı? bir çok aksamda plastiğe geçiliyor. onları nasıl ölçeceğiz?
quote:
Orijinalden alıntı: Atl@s
Teknoloji farkı ortada en güzel şekilde anlatan bir video
quote:
Orijinalden alıntı: aya
sac'a niye takıldınız böyle? "kalın sac güvenli olur" mantığıyla mı? bir çok aksamda plastiğe geçiliyor. onları nasıl ölçeceğiz?
Merak duygusundan dolayı Arabalarla ilgili konuşurken bir arkadaşım bu soruyu yöneltti kalınlıkla fln bir alakası varmıdır diye ben de bu sefer iyice merak etmeye başladım böyle bir konu açma ihtiyacı duydum sevgili üyelerin güzel fikir ve yorumlarını öğrenmek için herkes için bilinmesi gereken faydalı bir konu diye düşünüyorum. Plastik kısımlar belli zaten tamponlar vs.ler onların hiçbir güvenlikte ve sağlamlıkta önem taşıdığını düşünmüyorum bu yüzden fazla ilgimi çekmedi.
o zaman plastik çamurluklardan hiç haberiniz yok demek ki...
örneğin renault serisine, mercedese, nissana ve bir çok markaya daha bakınız. şöyle yanlarından geçerken ön çamurluklarına bir iki tıklayıp seslerini bir dinleyin...
Artık günümüzün monokok şasileri, direnci kesme adına çok başarılı işler yaptığı için zannediyorum ki bu şasiyi kullanan araçların sacları daha incedir.
quote:
Orijinalden alıntı: Taner Göde Gerçi Anadol da paslanmıyordu ama inekler yiyordu bir süre sonra.
Anadolu ineklerin yediği şehir efsanesidir Taner Bey
quote:
Orijinalden alıntı: Zoom-Zoom
quote:
Orijinalden alıntı: Taner Göde Gerçi Anadol da paslanmıyordu ama inekler yiyordu bir süre sonra.
Anadolu ineklerin yediği şehir efsanesidir Taner Bey
Taner Abi'nin bu olayı canlı canlı izlemiş olduğunu düşünüyorum..
85-90 lı yıllarda firmalar reklamlarında 0.8 mm lik saç kalınlığını reklamlarda vurguluyorlardı..