Şimdi Ara

Asgari ücretlinin kandırılması

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
479
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • İki tane beğendiğim yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Çok beğendim pişman olacağınızı düşünmüyorum.


    Yazı 1 :


    "

    ozellikle 2018'de hizini arttiran genel olarak ucretlerin alim gucu bakimindan deger kaybina ugramasi, ki bu surec aslinda 2012 yilinda baslamisti, kendisini 2021 ve 2022 yillarinda artik sosyal sorun olarak gosterme noktasina kadar ilerledi. oncelikle isim geregi sonrasinda da icinde bulundugum sosyal cevre hasebiyle farkli sektorlerde calisanlarin, beyaz yaka maaslarina oldukca hakimim. ortadaki durum cok acik ve net sekilde beyaz yaka maaslari, 2018'den bu yana alim gucu cinsinden neredeyse %40'lara varan iyilesmeler soz konusu. bunu beyaz yaka kendi yasam standartlarinin artisinda cok iyi gozlemliyorlar ve bu yuzden de genel olarak dusuk gelir grubuna sahip insanlarla beraber ayni seritte gosteriyorlar kendilerini. 2018-2019 civarinda x lira maas alan beyaz yakalinin ust ceyrek grubuna mensub olanlarinin tl bazinda maaslari en az 2-3 kat artti. maaslarini da dolar bazinda cok minimal duzeyde arttirdilar ya da cok minimal duzeyde dolar kurundaki artisin gerisinde kaldi. ote yandan hizmet tarafinda ise dolar artisini yakalayamadi fiyatlar. yani kabaca sunu demek istiyorum, bir berber 2019'da 60 liraya yaptigi tirasi, bugun 200 liraya yapamiyor, 130-140 lira civarinda yapiyor. benzer sekilde kozmetik hizmetler, danismanlik ucretleri, masaj, hobi amacli alinan kurslar, resim kursu, dans kursu gibi alanlarda benzer artislar soz konusu degil. dolayisiyla 2018-2019 doneminde bu hizmetlerin hepsini kullanan bir beyaz yaka bugun ayni hizmetlere ulasirken eski fiyatlar ile maasi orantilandiginda bugun daha fazla para cebinde kaliyor. doalyisiyla da bu bahsi gecen kesim icin tasarruf orani neredeyse %40-%50 bandina cikmis vaziyette. hatta rakam da vererek konusacagim. bu konuda ozellikle asgari ucret alan arkadaslarin gunumuzun ekonomik sartlarinda yalniz olduklarinin bilincinin gelistirilmesi uzerine yaziyorum bu yaziyi. asgari ucret zamlarina karsi olanlarin da ekseriyetle bu beyaz yaka calisanlarindan geldigini de unutmayin. sizi destekleyen kimse yok. gercekten yalnizsiniz.


    cok yakin bir arkadasim aselsan'da calisiyor ve orada orta ust duzey yonetici. 2018-2019 doneminde nette ikramiyeleriyle beraber yaklasik 11.000 turk lirasi maas aliyordu. bugunku maasi ise 30-31 bin tl civarinda. genel olarak yaptigi harcamalari cinsinden bir alim gucu endeksi olusturduk ve alim gucu %20'ye yakin bir alim gucunde artis saglamis. daha onceden oturdugu eve verdigi kira, ki genel olarak bu hep boyledir, maasinin %30-35'i iken, bugun ise %15'ler civarinda. 2018 yilinda cok rahat sekilde 500 euro tasarruf ettigini soylerken bugun ise bu tasarrufu evli olmasina ragmen 1000 euro seviyesinin uzerine cikmis. zaten buradan da cok rahat anlasiliyor ki bu kesim icin ciddi bir refah artisi soz konusu. calistigi pozisyonda ise sadece 1 promosyon aldi.


    bir baska ornek de telekom sektoru icin verilebilir. turk telekom'da calisan bir kidemli uzman, cok yakin bir arkadasim yine, kendi ifade ettigi rakamlari soyluyorum, 2019 yilinda 10 bin lira civari alirken, yeni yapilan zamla beraber maasi 22 bin lira seviyelerine cikiyor. yine aldigi bir promosyon var. ayni sekilde kira/maas orani %35 civari iken, yani 3500 lira kira odedigi eve bugun 8 bin lira degil 6 bin lira civari bir para oduyor. dolar bazinda yerinde duran maaslar yukarida da dedigimiz gibi ulkede her hizmetin bedeli en az dolar artisi kadar artamadigi icin bu kesimin refahi sadece sadece ulkenin ekonomik dengesizliginden oturu artmis oluyor. bugun 30 bin lira maas alan bir calisana enflasyon duzeltmeesi olarak %20'lik bir zam yapildiginda asgari ucretin 1.5 kadar bir artis soz konusu oluyor ve oturdugu evin kirasi da ayni oranda artsa dahi, yani 6 bin liradan 7200'e ciksa, arada yaklasik 4800 liralik bir fark direkt olarak refahina ekleniyor. bu ekonomik calkantinin faturasi direkt olarak devlet memurlarina, emeklilere ve asgari ucret alan insanlarin sirtina yuklenmis vaziyette. bu yuzden benim bu hesabi ortaya koymak boynumun borcu. isteyen inanir isteyen inanmaz. fakat inanmamak daha olasi, cunku bu asgari ucret alan grubun genellikle etrafinda bu tur ust duzey beyaz yaka calisan olmadigi icin ve bu insanlarla sokakta belki denk gelse de arkadaslik iliskisi kuramadigi icin asil olan bitenden haberi olmuyor. bu arada bu maas zamlarinin en muteazı olanlarindan soz edildiginin de ozellikle vurgulanmasi gerekiyor. bunun benzerlini cogaltmak mumkun, ozel bankalar, buyuk holdingler, finans sektoru, yazilim, demir-celik, madencilik, otomotiv ve beyaz esya sektoru icin de ayni durumlar soz konusu. iste bu her sektorun, en onde giden, sektor lideri sirketlerini dusunun, buradaki arkadaslarimdan aldigim bilgilere gore durum anlattigim sekildedir.


    dikkat ederseniz, genellikle gelir grubu iyi olan insanlarin asgari ucret zamnlarina cok sert tepki gosterdiklerini gorursunuz. bunun da temel sebebi herhangi bir ekonomik ya da finansal kestirim veya zekadan oturu degil, aradaki farkin kapanmasindan duyduklari rahatsizlik ote gelir. kisacasi beyaz yaka asgari ucret ile calisan insanlari insan gibi gormezler. buradan da belki benim bu dediklerime bakarak, beyaz yaka maasini kiskanan biri oldugumu ileri surebilirler. bu konu hakkinda cok net sekilde sunu diyebilirim, bu bahsettigim beyaz yakanin degil sadece kendisi, kari-koca beraber bir araya gelip butun omurleri boyunca kazanbilecekleri parayi bugunden ellerine alsalar, icinde oturdugum evi almalarinin imkani yok. zaten belli bir kisim da benim maasli calismadigimi biliyor. bunlari anlatirken de lutfen sinirlenmeden, ya da kisisel olarak bana onyargi olusturmadan dediklerime kulak vermeniz acisindan soyluyorum. sagda solda beyaz yakanin "enflasyon var ya, hayat cok zor" soylemlerine aldirmayin. o insanlar sizin, kendileriyle ayni kaderi paylastiginizi dusunmelerinizi istiyorlar ve dolayisiyla takiyye yaparak, kendi durumlarinin farkinda olunmasini istemiyorlar. daha onceden de soyledigim gibi asgari ucret ve beyaz yaka maas arasindaki farkin 2-2.5 kat olmasi gerektigini soylemistim. bu gorusumu hala savunuyorum. bugun asgari ucret minimum 10 bin lira net olmasi gerekir.


    bu tabii ki beyaz yakanin refahindan calacaktir. zaten bu tepkiler de bu yuzden geliyor. fakat daha buyuk bir demografiyi olusturan bu emekliler, memurlar ve asgari ucretli calisanlar, belki asgari ucretin bu denli yukseltilmesi sebebiyle genel olarak bir enflasyona da sebep olacaktir fakat asgari ucretilinin refahini arttirmadan bu ulkede ne yazik ki kimse huzurlu sekilde bir hayat suremez. toplumsal duvarlar git gide daha da kalinlasir. beyaz yaka cok daha ust duzey bir hayata erisirken ote yandan asgari ucretlinin gecim sikintisi cekmesi, faturalarini odeyememesi, eksik beslenmesi ve bunlarin hepsinin toplami o kesimi daha da asagi iter. ote andan beyaz yakanin da durumunu anliyorum, bu konulari konustugum arkadaslarimin buyuk cogunlugu zaten anneden babadan durumu iyi olan insanlar ve benimle ayni fikre sahipler. kendi arkadas cevremde sayilari nispeten daha da dusuk de olsa bir de egitimsiz anne babanin cocuklari olanlar var, bunlar bir sekilde elde ettikleri bu prestijli oldugunu dusundukleri konumlari asiri acimasizca savunuyorlar. cunku kendilerini sinif atlamis olarak goruyorlar ve asiri hircinlar. ellerindeki kazanimlar gidecek diye cok endiseliler. bunu da anlamak gerekiyor tabii ki. hayati boyunca, ozellikle de cocuklugunda, cok zor bir donem gecirmis, kimi zaman evde gida eksikligi yasamis bu cocuklar, bugun kendilerini hayattan oclerini aldiklarini dusunuyorlar. bu konuda empati kurmak gerekiyor onlarla da fakat bu durumun boyle gitmeyecegini de iyi sekilde anlatilmasi gerekiyor.


    bugun cin'de dahi mega zenginlerden ciddi paralar topluyor cin devleti ve bunu orta sinifi guclendirmek icin yapiyor. turkiye'nin sosyo-ekonomik seraiti daha bir farklidir. bundan 40 sene once bir isci cok rahatlikla cocuklarinin gecimini saglayabilirken, bugun ise birakin bir aile gecindirmeyi, bir aileyi doyurma noktasinda bile yetersiz. bu aradaki farkin toplandigi, katma degeri yuksek ciktili isleri kendisine istigal alani secmis sirketlerin elinde biriktirdigi kapital, aslinda bu bahettigimiz beyaz yakanin eline geciyor. kisacasi o sirketler aslinda paranin anlamini bir nevi yitirmis vaziyetteler ve ne olursa olsun bu daha da fazla kazanmak icin ellerinden geleni yapiyorlar. bu noktada da en buyuk bagli oldulari bu beyaz yaka calisanlarini kaybetmemek adina, mega paylasimlar yapiyorlar. bunda bir gariplik yok temel anlamda. fakat gariplik surada: turkiye bugun dunya standartlarinda hernagi bir cikti uretebilen bir ulke degil. cok nish sektorlerde ornegin cam sektorunde gercekten bir dunya devi. keza yine savunma sanayii benzer sekidle, var olani yeni yeni yapiyor aslinda bu savunma sanayiinde de olsun, sanayi uretiminin en sofistike alanidir savunma sanayii. fakat teknoloji alaninda ozellikle, ulkemizde ne bir apple, ne bir tesla, ne bir amazon buna benzer bir sirketimiz yok. eger sirketler bu atilimi gerceklestirceklerse ayni bir donem cin de oldugu gibi bu gelir makasinin ne kadar acildigi en azindan bir donem onemsenmeyebilir cunku genel olarak ekonominin iyice kendisini toplamasi ve ardindan da bu refahin herkese yayilmasi gerekir. bir donem de bu bedeli birinin odemesi gerekir. mesela simdi asgari ucretli oder daha sonra isler toplarlandiginda da beyaz yaka bundan feragat eder. bu zaten boyle olmalidir. fakat bugun turkiye'de boyle bir donusum oldugunu soylemek mumkun degil. sadece dunyayi sarsan bir pandemi ve ekonomilerin bundan cok buyuk olcude etkilenmesi ve bundan tesadufen faydalanan bir kesim var.


    bu noktada acikcasi ben gidisati begenmiyorum. cunku bu sekilde gitmesi durumunda belli bir kesim, dusuk gelir grubundan, tamamen yalniz kalarak, caresiz bir hayat yasayacak. bu noktada da kimse goz gore gore acliktan olecek hali yok, numayis soz konusu olacaktir. eger devlet bu konuda bir onlem almazsa da bu numayisin faturasi cok agir olur. bu yuzden en azindan bu tur kargasalarin engellemesi adina, basta seyyanen de olsa asgari ucret artisinda ciddi bir politika gudulmesi gerekir. bu temmuz ayinda aciklanacak asgari ucret zamlarinin cok uzerinde bir ucret arttimi gerekmektedir. buna karsilik da yine bir sekilde devletin kontrolunde olan bu beyaz yakanin calistigi sektorlerde de maas zamlarinin oldukca cuzi tutulmasi gerekmektedir. butun bunlari sahsima yapialcak, kiskanc, fakir, egitimsiz, hazimsiz, aptal vs vs gibi tepkiler pahasina yaziyorum. simdiye kadar da dogrulari konusmaktan imtina etmedim. vicdanim hep rahat yasadim. boyle de yasarim. benim icin sorun degil.


    son bir kez daha soylemek istiyorum, asgari ucret ile calisan ya da iste asgari ucretin civarinda ucret alan arkadaslar yani kisacasi 10 bin lira ve alti ucret alan insanlarin kandirildiklarinin farkina varmalari gerekiyor. bu egitimmis, kariyermis, buyuk bedeller odemisler filan bunlara kulak asmayin. turkiye'nin en iyi universitelerinde akademisyenlik yaptim, yurtdisinda universitelerde calistim, bu isler neredeyse buyuk olcude tesaduf isidir. yani bugun ortalama zekada birini cevirin, roketsana sokun, turkcell'e sokun, herhangi bir bankaya sokun, 1 senede oodtu, boun ortalama mezunlarinin cikardigi ise yakin is cikarir. o seviyelere cikmis insanlarin bir cogu emin olun hasbelkader cikiyor. aralarinda dahi cocuklar tabii ki var, buradan insanlari kucumsedigim de dusunulmesin. fakat o dahi cocuklar zaten turkiye'de kalmiyor bunu demek istiyorum. bugun beyaz yakanin da "ben ulkeyi terk edecegim" tantanasina bakmayin. sizi bu sekilde gazliyorlar. hicbiri bir yere gidemez. bu rahati avrupa'da ya da amerika bulamaycaklarini biliyorlar. adlari gibi biliyorlar. bugun avrupa'da turkiye'de aldiklari maasin aynisini ancak alabileceklerini biliyorlar fakat avrupa turkiye'den cok daha pahali. kim bugun moda'da otururken kalkip berlin'e ev share edecegi bir hayatin icine girmek ister? kimse istemez! o yuzden etrafinizda insan secerken de dikkat edin derim. bu konu uzerine aylardir yazmak istiyorum, cok vicdani muhasebe yaptim, fakat insanlarin saf duygularinin kullanildigini gormek artik agir geliyor. biliyorum, bircoklari buyuk ekonomik zorluklar yasiyorlar ve sitemlerinde de bastan sona haklilar. fakat yanlarinda sandiklari bircok insanin da aslinda onlari kandirdiklarinin farkinda degiller. dedigim gibi benim kisisel olarak kimsenin kazandigi parada gozum yok, cunku benim boyle bir sorunum yok. umarim, burada yazanlari objektif bir sekilde degerlendirirsiniz ve oyle kabul edersiniz.


    edit: eksisozluk disindan bir arkadasimizin yazdiklarina dokunmadan direkt olarak alintiliyorum. durumu cok iyi izah ediyor:


    "hocam yazınız çok güzel. ekşi hesabım olsa altına ben de yazacaktım. biz bize olduğumuz için şöyle bir özet geçebilirim. bir alman ilaç firmasının teknik müdürüyüm. homeoffice çalışıyorum. türkiye ofisimiz istanbul'da, berlin'de yaşama opsiyonum da var ancak eşimin isi olduğu için şu an buradayiz. son yapılan zamla birlikte asgari ücretle aramda gerçekten uçurum oldu. belki birçok arkadaşa garip gelebilir ancak gerçekten aldığım para beni rahatsız ediyor. örneğin şirket aracım mercedes c, yaşadığım cevrede fazlasıyla dikkat çekiyor ve göze batıyor. bu makas açılmaya başlarsa önümüzdeki yıllarda güvenlik sorunu da yaşayabileceğimi yavaştan hissetmeye başladım. evet aldığım para euro bazında hiç bişi değil. arkadaşlar diyor ya hani avrupa'da bok olsam diye, ispanya'da bana verilecek maaş olan yaklaşık 3-4.000€ ile munich ya da berlin'de şu anki konforum ile yaşayamayacağım aşikar. birim para hesabıyla o iş olmuyor. evet elektroniğe, imported products'a daha kolay ulaşırım ama sağlık, gıda, doğalgaz ve elektrik faturalarını ödemek hiç de kolay olmayacaktır. çocuğuma okulunda mülteci gözüyle bakılması o psikoloji ile büyümesi de cabası. neyse toparlayayım ben anadolu üniversitesi mezunuyum ve geldiğim pozisyonda çalışma sebebi tamamen niş bir alanda tecrübemin olması ve doktoramın olması. doktorayı tabii ki eleyici bir faktör olarak sayabiliriz ancak bugün hiç bir ilaç firmasının üst yönetim kadrosu john hopkinslilerden vs. oluşmuyor. tamamen şans ile beyaz yaka bu uçuruma sahip oldu ve bi hınç ile asgari ücretle aralarındaki farkın daha da açılmasını istiyorlar. bu durumda ben önümüzdeki yıllarda türkiye'yi brezilya'ya benzeteceğim. ağır sanayisi olan, bölgede söz sahibi bir ordusu olan bir ülke, yoğun nüfus, halk favelalarda %5'lik kesim havuzlu villalarda ve financial district gökdelenlerinin rezidanslarında yaşayacak."


    kisacasi denmek isteneni, yine aslinda vicdan sahibi, olan bitenin farkinda olan, o beyaz yaka icerisindeki asil elit kesim anliyor. bir hirsla halki ezip, bundan egosantrik keyif pesinde gezenler degil. gercek liyakat sahipleri, olan bitenin farkinda."


    Yazı 2:

    "

    artırılması kesinlikle elzem olan ücrettir. mamafih düz zam yapılarak, refah sönümlemekten başka bir işlevi kalmamış günümüz sermaye birikim modeliyle reel olarak artma ihtimali kalmamış bir ücrettir.


    vitruvius'un bahsettiği mühendislerden biri de benim. ben sevmediğim işi hiçbir zaman yapmadım, para için hiç yapmadım. mühendisliğe bir iş olarak değil zevk aldığım bir eylem olarak baktım. böyle bakan insanların yaptıkları işin kalitesine de saygı duydum. siha'lardan atılan mam-l füzesinin güdüm algoritması mesela. mühendisliğe farklı gözlerle bakan insanlar için tam bir sanat eseridir. başka biri için gıyabında cirit'i uçuran mühendis işte budur dendiğini gördüm. o adamın mesela parayla hiçbir alakası yok. para için o kalitede iş yapamazsın. motivatör olarak parayı koyduğun işte kalitenin cam tavanı vardır.


    diğer taraftan düşününce de, şirket de o adamın hakkını vermeye kalksa ödeyemez. yani ödeyecek gücü olur ama ödemesinin gerçekçiliği yok. çalıştığı sürece şu anki ücretine bir sıfır daha eklenmesi gerekir ki bu 7 haneli ücretlere çıkarması demek olur. bu karakterler ve zekalar istisnadır toplum genelinde. şirketler bu insanların üzerinde yürürler ve iş çıkarırlar. nasıl ki ülkeler en zeki ve çalışkan %2-3'ünün sayesinde ayakta kalıyorsa aynısını kurumsal şirketler için de düşünebilirsiniz.


    bu insanlar çok büyük bir değerdir ama azdırlar. sadece zeka ve çalışma disiplini değil karakter de başat rol oynar. stabil olmayan ekonomide sürekli değişen ücretleri kafaya takmadan mühendislikten zevk alacak beyin budur. şirketin geneli ise 15 yıl tecrübeli cfd mühendisi olup riemann problemi nedir bilmeyen yöneticiliğe hevesli vasat tiplemelerden müteşekkildir.


    buraya kadar kurumsal şirketlerin genel tiplerini anlattım. şimdi de düşük asgari ücretin herkesin hayatını nasıl cehenneme çevirdiğinden bahsedeyim. ben bu ülkenin insanlarından genel olarak uzak durmayı seçtim. izole yaşadım, doğru dürüst dışarıda yemek yemeyi bile sevmedim. çünkü insanlar hep gergin ve mutsuzlar. bunun nedeni bıçak gibi keskin olan gelir dağılımı adaletsizliğidir.


    bu asayiş sorunları yaratır, müşteri kazıklamayı kafasında rasyonelleştiren esnaf yaratır, siyasi kutuplaşmaya zemin yaratır. kısacası, maddi manevi zarar görmenizin işten bile olmadığı bir toplumsal düzen yaratır. insanları ahlaken yargılarken hiçbir zaman içinde oldukları sosyoekonomik düzeyden azade bir şekilde bakmadım olaya. yani türk esnafı şerefsiz batılılar melek değil. bu kadar keskin farkı hangi topluma koysanız o toplumun insanları birtakım ahlak kurallarını eğip bükerek kendilerini aklamaya zihnen çalışırlar. çünkü adalet bir duygudur ve zemini vicdanınızdır. o aklamayı yapamazsanız o eylemi gerçekleştiremezsiniz. sizin gibi düşünenlerle organize olamazsınız. organize olamazsanız siyasi parti kurup iktidara yürüyemezsiniz. böyle uzar gider bu.


    asgari ücretle tek başına bu ülkede kadın olarak çocuk büyüten iyi insanlar da tanıdım burada ben. her şeye rağmen bir ahlaksızlığı zihninde aklamaya çalışmadan yaşayabilen. bu insanların hep benden çok daha güçlü olduğunu düşündüm. çünkü ben asgari ücretle geçinmek zorunda kalmakla sınanmadım. dolayısıyla sınanmadığım bir günahın masumu da değilim.


    işyerindeki yöneticimle babamı birbirine çok benzetiyorum. ikisi de dar gelirli işçi/memur ailenin 3-4 kardeşli çocukları. sürekli bir gıda için rekabetin içinden gelmişler. hiyerarşiye sorgusuz bir sadakatle bağlılar. kıt kaynaklı bir aileden gelip doktor olduğu için harcamaya, yemeye, rahat yaşamaya düşkünlüğü hala çok fazla.


    bense doktor bir çiftin tek çocuğu olarak gıda ya da oyuncak için rekabet yaşamadan büyüdüm ama şımartılmadım da. fizik ve matematik derslerine karşı koyamadığım derin bir merakla çalıştım. ilkokul üçüncü sınıfta kareköklü sayılar, ortaokulda karmaşık sayılar, lisede diferansiyel denklemler çalışmamın başka bir izahı yok.


    peki ben bugün neredeyim? tuzu kuru bir mühendis olarak asgari ücretin dokuz katını kazanıp huzurdan nasibimi alamadığım bir ülkede içime kapanmışlığımın zirvesindeyim. yurt dışına gitmek çözüm mü? belki o da ırkçılıkla uğraşmak isterseniz. kıt kaynaklardam gelip kendi çıkarını ölümüne savunan, tüm derdi yönetici/müdür/direktör c level olmak olan harcayarak ve harcadıklarını göstererek beğeni kasmaya çalışan insanları aşağılamıyorum, küçümsemiyorum ve anlıyorum da. çünkü o çetin mücadelede huzurun önemini kavramak çok az zihne nasip olacak bir gelişim gerektiriyor. bu zor bir şey ama benim için babamdan daha kolaydı, yöneticimden de daha kolaydı ama benim için de başkalarına göre zor olduğu kişiler de var elbet çünkü türkiye bir entelektüel için mükemmel bir sosyal laboratuvar.


    bense mevcut işimde ne kadar dayanırım bilmiyorum. evli değilim, çoluk çocuk yok, para harcama iştahım yok, asgari ücretin dokuz katını kazanıyorum buna rağmen oturduğum evi alma ihtimalim yok, ailemden kalacak mal varlığı en son hesapladığımda 48 yıllık maaşımı geçiyordu. toplumsal huzuru parayla satın alamazsınız. ben asgari ücretin dokuz katını kazandığım bir ülkede yaşamak istemiyorum. hiçbir zaman yaşamak isteyeceğimi de sanmıyorum. çünkü hiyerarşik normlarla insanları ezerek mutlu olamıyorum, su2 koduna exact riemann çözücüsü eklersem ya da cfd tabanlı dinamik aerodinamik katsayılar için yeni regresyon modeli geliştirirsem mutlu olabiliyorum, ve acı ama gerçek insanların hepsinden tiksiniyor ve bundan gurur duyuyorum."








  • Asgari ücret konusunda yaklaşım bence asgari ücretin arttırılması değil şirketlerin insanları asgari ücretten yüksek ücretlere çalıştırılacağı ortamın sağlanması olmalı. Çünkü bunun gerçekleşebilmesi toplumsal refahın artmasıyla mümkün. Ancak böyle olursa alınan ücretlerin bir kıymeti olur. Rakamları büyütmenin enflasyonu körüklemekten başka bir işe yaramadığı daha önce görüldü. Hem konuda bahsi geçen beyaz yakalı olarak isimlendirilen bu grup toplumun yüzde kaçlık kesimini oluşturuyor acaba? Sanıyorum bir hayli az Biz de bu gruba dahil olabilir miydik? Belki evet. Belki de yazıldığı gibi bolca şans gerekiyor. Her neyse... Ortada bir adaletsizlik olduğu aşikar. Fırsatlara ulaşmak daha adil olmalı.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • su2 koduna exact riemann çözücüsü eklersem ya da cfd tabanlı dinamik aerodinamik katsayılar için yeni regresyon modeli geliştirirsem mutlu olabiliyorum, ve acı ama gerçek insanların hepsinden tiksiniyor ve bundan gurur duyuyorum."



    çok iyi tam benim kafada  

  • merhaba çok beğendiğim bir video bugün denk geldim konu ile ilgili yardımcı olacağına eminim.


    Sözlük Globalyoutube
    🎥 Bizler İnci Sözlük, İnci Caps, Uludağ Sözlük gibi sosyal medyada milyonlarca kitleye sahip platformların içinde yer alan 'Sözlük Global' kanalıyız. 📎 Kendini, mesleğini ve çalışmalarını izleyiciye aktarmak isteyen kişileri stüdyolarımızda ve kendi mekanlarınızda ağırlamakta ve 'Sözlük Global' kanalımızda bu programları yayınlamaktayız. Hukukun İncisi'nin bu bölümünde 'Avukat’ Alperen ÇAKMAK konuğumuz oldu. “Sözlük Global" bağlantılı olduğumuz sosyal medya hesapları aşağıdadır! TWİTTER 🌎 https://twitter.com/****?s=08 https://twitter.com/incisozluk?s=08 https://twitter.com/uludagsozluk?s=08 https://twitter.com/incisozluktv?s=08 İNSTAGRAM 🌎 https://instagram.com/****?utm_me... https://instagram.com/sozlukglobal?ut... https://instagram.com/uludagsozluk?ut... 🔔Bölüm hakkında yorumlarınızı bizlerle paylaşabilirsiniz! 👉Abone olmayı unutmayın!
    https://www.youtube.com/watch?v=W38I4LbOCro
  • Güzel yazıymış. Yazının özellikle 1. bölümünde asgari ücretin artışına karşı çıkan tipler için yapılan tespitler hoşuma gitti. Asgari ücret artmasın her şeye zam geliyor sonra diyen kansızlardan forumda da var, yazıyı okurken onları anımsadım. Enflasyonun asıl sebebinin hatta sebebininin asgari ücret ve civarında çalışanlar olmadığı çok belli zaten. Yani dışa bağımlılık ve erimekten pula dönmüş TL'den kaynaklı aşırı yüksek maaliyet artışından kaynaklanıyor bizim yüksek enflasyon. Bu kendine beyaz yaka diyen tayfa illa ki bunları da biliyordur, bilmiyorsa da o yakalarını kesip atsın zaten. Buna rağmen yanlış para politikaları ve yanlış dış politikaları eleştireceği yerde asgari ücretlilerin maaşlarının yüksek olduğunu söyleyip onlar ölsün bitsin de bizim refahımız artsın diyen net kansızdır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Asgari açıklanmış
    2 ay önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.