aynen çok doğru demişsiniz hocam. en azından beyaz tenliysen amerikada white olarak geçiyorsun ama avrupa öyle değil. |
avrupalıların hümanist insanlar olmaması (2. sayfa)
-
-
medya sürekli bizi kötülüyor adamlar hergün doğuluları nasıl daha kötü gösterebilirim derdindeler.
-
Avrupa'nın kapsayıcı yüksek kültürünü - ciddi bir kısmı zaten aleni veya örtülü ırkçı olan - bir avuç elit meydana getirdi ve Avrupa milletlerine kapitalizm ve liberalizm çerçevesinde meşru ahlak anlayışı ve söylemi olarak dayattı yoksa Avrupa halkları dediğiniz gibidir. Bizden yalnızca birkaç beden üstün veya daha geniş kafaları, bir de bizde çok daha noksan kalan normatif bir terbiyeleri ve had bilme duyguları var; onun haricinde çoğunluğu rahatlıkla kötücül, kalleş, avam ve ırkçı kategorisine düşerler. Hatta bu korkunç bir bileşim meydana getirir; kötülüklerini genelde samimiyetsiz bir kibarlıkla maskelerler ve öyle icra ederler. Avrupa'nın aslında tek iyi yanı halkı değil, orada belirli bir sistem olması ve - ekstrem sağ ile ekstrem sol egemen değilken - eleştiri kültürüne izin verilmesi. Yoksa bence de Avrupa bünyesinde bastırılmış, inceltilmiş, çağın konjonktürüne adapte olmuş bir Hitler yatıyor. İnsanoğlu genlerinin ve kültürünün evrimi uyarınca ne yazık ki çok egoist ve irrasyonel derecede kabileci bir varlık; aslında bu hiçbir yerde pek değişmedi.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
7 yıldır Krakow'da yaşıyorum ben. Erasmuslar, öğrenciler, tatiller falan filan dahil ettiğin zaman Polonya'daki 13'üncü yılım. Bu sürenin tamamında Krakow'da yaşadım, ama Polonya'nın büyük şehirlerinin hepsini ziyaret ettim. Krakow ve çevresindeki bütün küçük köy ve kasabayı biliyorum. Lehçe'yi "iki bira alabilir miyim?" seviyesinde konuşuyorum. Bunları neden anlattım:
Bahsettiklerini de çok iyi anlıyorum, çevremde gördüm benzerlerini. Fakat bunlar ırkçılık değil. Polonya zenofobik bir ülke. Kendilerinden olmayanı pek sevmiyorlar ve buna Polonyalı ateistler, eşcinseller de dahil... Yabancıya soğuklar özetle. Buna ek olarak, doğu Avrupa ülkesi, burada gülümsemek için bir sebep yoksa insanlar gülümsemiyor. O bağlantıyı kendin kurman gerekiyor, çünkü insanlar Türkiye'deki gibi sıcak kanlı ya da iletişime açık değil. Bunun tam tersi bir örnek, son yıllarda burada Türk dizileri çok meşhur. Bu nedenle, özellikle Türk erkeklerine karşı ciddi bir pozitif bakış var (evde oturup dizi izleyen kesim için konuşuyorum). Şimdi bahsettiğin örnekleri biraz açıklayayım kendi tecrübeme göre.
3 yıldır aynı mahallede yaşıyorum. Sürekli aynı "bakkala" gidiyoruz alışveriş yapmaya. Markette çalışan Polonyalı kasiyerle benim aram çok iyi. Buraya taşındığımdan beri her gittiğimde, İngilizce olarak, gününün nasıl geçtiğini sorarım, havadan sudan, o akşam yapacağım yemekten muhabbet ederiz. Ben markete her gittiğimde muhabbet edip, şakalaşıp, eğlenirken, Polonyalı kız arkadaşımla böyle bir iletişimleri yok. Muhabbetleri "iki ekmek, bir süt" seviyesinde. Bana sıcaklar ama Polonyalıya soğuklar...
Aynı güler yüzlü insanlar sürekli gittiğim süpermarkette de karşıma çıkıyor. Kaç kere Biedronka'da (Bilmeyenler için not: Biedronka, Polonya'daki indirim market zinciri) kasiyerle muhabbet edip de marketten "hoşçakal, haftaya görüşürüz" diye ayrılan birini gördün? Mesela, alışveriş yaptığım tenis mağazasında benim ismimi biliyorlar, bana özel indirim yapıyorlar. Yıllardır uğramadığım bisiklet mağazasına arkadaşlarım gidince hala "Real RocknRolla nerede, bıraktı mı sporu, selam söyle" muhabbeti yapıyorlar. Bu yaz sürekli oynadığım tenis kortuna bir süre sonra tekrar gidince "ne oldu niye gelmiyorsun artık" diye sordular son gittiğimde. Tesiste ismimi biliyorlar, hangi kortta oynamayı sevdiğimi biliyorlar, tenisten sonra sürekli gittiğim restoranda hangi masaya oturmayı sevdiğimi, hangi biradan kaç tane içtiğimi biliyorlar... Bu iletişimi kuramayan insanlar ülkeyi ırkçı olarak görüyor, çünkü Türkiye'deki gibi "gel bir çayımızı iç, nereden geldin anlat, hesabı da ödeme sen misafirsin" diyecek kimse yok burada.
CV konusu biraz daha farklı. Müdür pozisyonunda çalışıyorum, takım yönetiyorum, işe alım yapıyorum, sözleşme feshediyorum. CV'sinde takıma uyum sağmayacak birini gördüğüm zaman, tecrübesi, geçmişi ne kadar iyi olursa olsun aramıyorum. Bu nereli olduğuyla ilgili de olabilir, konuştuğu diller de olabilir, Polonya'da kaç sene yaşadığı da olabilir. Onun dışında, Polonya mühendisler için doğru bir ülke değil. Mühendis pozisyonlarının çoğunda Lehlerle iletişim zorunluluğu olduğu için Lehçe bilgisi istiyorlar. Eğer başvurulan pozisyon giriş seviyesi bir pozisyonsa, overqualified olduğu için mühendisler baştan eleniyor. Kafası çalışan değil, denileni yapacak çalışan istiyorlar o pozisyonlara çünkü. Ben de mühendisim fakat yıllardır farklı bir alanda çalışıyorum.
Son olarak da "Polonya yaşanılacak değil, basamak olarak kullanılacak ülke" cümlen. Benim gözümde tam tersi. Çoğu kişi ilk adımı atmak daha ucuz olduğu için tercih ediyor. Günlük giderler euro bölgesindeki ülkelerden pek de farklı değil fakat gelir çok daha düşük burada. Para biriktirmek çok daha zor. Kapalı bir kültür olduğu için sosyal olarak tutunmak çok daha zor. Atıyorum, Almanya'daki seviyede vasıfsız işçi ihtiyacı yok. Olanlara verilen maaş çok düşük. İklim zor, kiralar pahalı... Eğer yurt dışında gidip, atıyorum iki yıl zorluk çekeceksem, bunu daha zengin bir ülkede, Euro kazanarak yaparım.
edit:
Alıntı
metni:Ayrıca kavga-gerginlik durumlarında eğer teke tek ise oldukça korkak, kesinlikle kavgaya yanaşmayan ama senden kalabalık olduklarında hiç sebep yokken kavga çıkarıp seni dövmeye çalışan bir zihniyet de var Polaklarda Mesela bak bu çok ilginç bir örnek. Kim bir ülke insanını anlatırken kavga ve gerginlik durumlarını örnek verir ki. Normal yaşayan bir insanın hayatı boyunca karşılaşmayacağı bir durum bu. Kavga hayatın bir parçası değil normalde. Belki de hayata bakış açınız nedeniyle böyle tecrübe ettiniz ülkeyi ve insanını.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Real RocknRolla -- 29 Şubat 2024; 11:39:42 >
-
Yazılanlara katılıyorum, 2 yıldır ben de Krakow'da yaşıyorum, benzer pozisyondayız, hiç lehçe öğrenmedim.
Polonyalılar zor insanlar, hala zorluk çekiyorum, ben de onlara benzedim. sürekli uğradığım yerlere selam verip, teşekkür etmeyi kestim o soğuk tavırlardan sonra. İnsan sürekli gördüğü insanla biraz samimiyet kurar yahu.
Buradaki Türk nüfusu son zamanlarda artmaya başladı, bir ara uygun zamanda bira içelim hocam
-
Söyledikleriniz çok doğru bende zaten yazdığım mesajlarda kavga, ırkçılık gibi olaylarla karşılaşmadım ama çevremdeki insanların sebepsiz yere yaşadığını çok gördüm diye belirttim. "Polonya zenofobik bir ülke. Kendilerinden olmayanı pek sevmiyorlar" bu da zaten kendilerini otomatik olarak itici, hümanist olmayan bir konuma sokuyor, konu başlığında belirtildiği gibi. Yeni nesil daha farklı, daha açık görüşlü tabi ama 35 yaş üstü kesimin çoğunluğu böyle.
Yani diyorsun ki mühendis arkadaş kendi alanı ile alakalı olan pozisyona uygun değildi ama hiçbir mühendislik geçmişi olmayan, ingilizce-lehçe eğitim veren öğretmen o pozisyona uygundu o yüzden mülakat daveti aldı? komik
Bu saydıklarım sadece aklıma ilk gelen örnekler bunlara benzer bir çok olay var, tabi ki ülkenin tamamı böyle değil, çok kaliteli insanlar da mevcut, önceki mesajlarımda belirttiğim gibi Polonya uzun yıllar yaşanıp hayat kurmak için çok iyi bir seçenek değil ama kesinlikle Türkiye'den kat kat iyiler, başka seçeneğin yoksa Polonya güzel, daha iyi ülkeye geçme imkanın varsa arkana bile bakmadan Polonya'dan taşın, bunu Polonyadaki arkadaşlarıma da söylüyorum devamlı konuştukça.
-
Alıntı
metni:teşekkür etmeyi kestim o soğuk tavırlardan sonra. İnsan sürekli gördüğü insanla biraz samimiyet kurar yahu. Benim tavsiyem davranışlarını değşitirmemen yönünde olur. Ben de böyleydim birkaç sene önce. Bu değişim bilinçli bir şekilde de olmadı, yavaş yavaş, biraz da o zamanki ilişkim nedeniyle, kendi sevdiğim gibi bir yaşamdan uzaklaştım. Polonyalılar gibi yemeye, içmeye başladım. Sosyal yaşamım Polonyalılar gibi olmaya başladı. Sonra bir gün durup geriye bakınca anladım hayatımın ne kadar zevksiz bir hale geldiğini. Daha doğrusu, benim zevk almadığım bir şekle evrildiğini gördüm.
Ondan sonra karar verdim kendim gibi yaşamaya. Hayat kalitem de onunla beraber artmaya başladı. Aynı markete 10 kere girdim, 10 kere "nasılsınız" diye sordum, 11'incide o gelince "nasılsın" diye konuya girdi mesela.
Alıntı
metni:İnsan sürekli gördüğü insanla biraz samimiyet kurar yahu. Durum biraz da bu. Kurmuyorlar. Kurma ihtiyacı da hissetmiyorlar. Sen kurmaya çalışınca da başta çok garip geliyor. Bazen şaşırıyorlar, bazen saçmalıyorlar. Ama bir süreden sonra alışıyorlar.
Bira için de mesaj gönderiyorum. Gelecek hafta çok yoğunum ama ondan sonrası için bir şeyler ayarlarız.
-
Alıntı
metni:Yani diyorsun ki mühendis arkadaş kendi alanı ile alakalı olan pozisyona uygun değildi ama hiçbir mühendislik geçmişi olmayan, ingilizce-lehçe eğitim veren öğretmen o pozisyona uygundu o yüzden mülakat daveti aldı? komik Aynen öyle diyorum. Yukarıda da yazdığım gibi, işe alımlar tek bir düzlemde "Diploması düzgün, alın bunu" şeklinde yürümüyor. Arkaplanda çok fazla değişken var. Eğer çok büyük bir firma değilse, yani işe alım için ilk adımları HR değil de müdür atıyorsa, nedeni budur. Ben pazarlama müdürü olarak çalışıyorum örneğin, takıma son alınanların pazarlama ile uzaktan yakından alakaları yok. Ama iletişim becerileri kuvvetli ve öğrenmeye açık insanlar. Takıma iyi uyum sağlayacakları da kesindi. Tecrübeli olmadıkları için de biraz daha ucuza çalışıyorlar ;)
Fakat recruiter'ların iş bilmediği gerçeği de var. Eğer büyük firmalardan biriylse, işe alımı ajanslar vs. yapıyorsa, sırf ajandaya mülakat ekleyip takvimlerini doldurmak için de böyle bir iş yapmış olabilirler.
Alıntı
metni:daha iyi ülkeye geçme imkanın varsa arkana bile bakmadan Polonya'dan taşın, bunu Polonyadaki arkadaşlarıma da söylüyorum devamlı konuştukça. "Daha iyi ülke" ama nasıl daha iyi ülke?
-
ya benim demek istediğim avrupada yaşayan arkadaşlarımda aynısını bana diyor eşgal ve suça meyilli göçmenlere ve mültecilere bir şey yapmıyorlar hatta onları seviyorlar ama iyi huylu zeki çalışkan göçmen veya mülteciyi baya baya eziyor bu avrupalılar o yüzden diyorumki avrupadan uzak durun aga.
-
Avrupa'nın muhafazakarı da sosyal demokratı da yeşilcisi de iki yüzlüdür. İnsan haklarından, uluslararası hukuktan, demokrasiden dem vururlar ama iş kendilerine geldiğinde spekülasyona başvururlar.
-
Amerika çok mu hümanist? Evet Avrupa hümanist değildir doğru ama Amerika'nın onlardan aşağı kalır yanı yok.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X