Şimdi Ara

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
15
Cevap
0
Favori
1.383
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • ASELSAN



    Bu yazımızda, Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Erdem Bıyık staj-101 köşesi için Aselsan’da yaptığı stajı anlattı.

    -Neden ASELSAN?

    +Bir elektronik ve elektronik mühendisliği öğrencisi olarak özellikle savunma sanayi alanında staj yapmak istedim. Çünkü ülkemizde elektrik ve elektronik mühendislerinin çalışma alanlarına baktığımızda savunma sanayi başlarda geliyor. Bu alandaki işleri, çalışma şartlarını, yapılan projeleri ve kullanılan sistemleri görmek istedim. ASELSAN da ülkemizdeki başlıca savunma sanayi şirketlerinden biri. Farklı yerleşkelerdeki binlerce çalışanıyla ASELSAN’da farklı alanlarda pek çok proje bir arada yürütülüyor.

    -Stajda tam olarak ne yaptın, hangi bölümdeydin ve ne tarz işler verdiler? Kaç gün sürdü? Çalışma saatleri nasıldı ve yordu mu?

    +Stajımın süresi üniversitemin zorunlu kıldığı süre olan 20 gündü. ASELSAN’da şu 5 sektör başkanlığı bulunuyor:

    Haberleşme ve Bilgi Teknolojileri Sektör Başkanlığı,
    Mikroelektronik Güdüm ve Elektro-Optik Sektör Başkanlığı,
    Radar ve Elektronik Harp Sistemleri Sektör Başkanlığı,
    Savunma Sistem Teknolojileri Sektör Başkanlığı ve
    Ulaşım, Güvenlik, Enerji ve Otomasyon Sistemleri Sektör Başkanlığı.
    Stajyerler staj kabul formunda da belirtildiği üzere bu birimlere yönlendiriliyor. Yer olarak ana yerleşke olan Macunköy, Akyurt, Gölbaşı ve Teknokent’te staj yapılabiliyor. Ben stajımı Akyurt yerleşkesindeki Mikroelektronik Güdüm ve Elektro-Optik Sektör Başkanlığına bağlı Güdümlü Sistemler Tasarımı müdürlüğünde yaptım.

    ASELSAN’ın tüm yerleşkelerinde mesai 07.30’da başlıyor ve 16.30’da bitiyor. 12.15-13.15 arasında da öğle arası var. Staja başlamadan önce katıldığım Kariyer Forum isimli etkinlikte ASELSAN’dan gelen bir yetkili bu saatlerin çalışanlar arasında yapılan bir anket ile belirlendiğini söylemişti. ASELSAN’ın Ankara’nın her yerine servisi olması nedeniyle ulaşım oldukça kolay oldu. Yalnızca ilk gün ulaşımı kendimiz halletmemiz gerekiyordu. Yerleşkemin uzak olması ve mesainin erken başlaması nedeniyle servisimin son durağına gidiyor olmama rağmen her gün 06.45’te durakta olmam gerekiyordu. Dolayısıyla çalışma saatleri biraz yordu diyebilirim.

    Ulaşım harici sağlanan olanaklardan bahsetmek gerekirse: Staj boyunca istediğim 1 gün izin hakkım vardı ancak ben kullanmadım. Ayrıca her sabah kahvaltı olarak hamur işi bir ürün çıkıyor: poğaça, çörek, simit, kurabiye, kek vs. Bitmediği sürece istediğiniz kadar yiyebiliyorsunuz ☺ Mesai saatleri içinde sürekli olarak kahve, bergamotlu veya bergamotsuz çay da içebiliyorsunuz. Ayrıca öğle yemeği de çıkıyor, bana sorarsanız çıkan yemekler gayet lezzetliydi. Ama çıkan yemeklerden hoşlanmayanlar için Macunköy ve Akyurt tesislerinde Liva pastanesi de var. Gölbaşı ve Teknokent’teki durumu bilmiyorum bu konuda.

    Stajın ilk 4 günü tüm stajyerler Macunköy’e gidiyor. Bu 4 gün kayıt işlemleri ile insan kaynakları ve iş güvenliği eğitimleriyle geçiyor. Art arda seminerlere girilen bu kısım bir hayli yorucu ve sıkıcı. Eğitimlerde gösterilen çoğu şey staj sırasında karşınıza bile çıkmıyor ama orada 500’e yakın stajyer olduğu düşünülürse anlatılan her şey birilerine denk geliyor olabilir. Ve zaten bu eğitimlerin verilmesi yasal zorunluluk. Bu yüzden her ne kadar hoşa gitmese de ilk 4 gün sabretmek gerekiyor. Dördüncü gün öğleden sonra stajyerler otobüslerle Macunköy’den yerleşkelere gönderiliyor ve asıl staj kısmı başlıyor. Tüm stajyerler sorumlu bir veya birkaç mühendisliğin yönlendirmesi ile belirli projelerde çalışıyorlar. Yani staj kesinlikle boş geçmiyor.

    Ben stajım boyunca 2 farklı projede çalıştım. Staj başlangıcındaki seminer ve dilekçelerde gizli olması gereken bilgilerin kesinlikle dışarıyla paylaşılmaması gerektiği defalarca söylendi. Benim çalıştığım projeler, benimle ilgilenen mühendislerden öğrendiğim kadarıyla, gizli projeler değillerdi. Dolayısıyla burada kısaca özetleyebilirim: İlk ve en uzun süre çalıştığım proje elektronik cihazların iletişimi ile ilgiliydi. Farklı üreticilerin ürettiği silahların aynı standarda göre iletişim kurmasını isteyen Amerikan Savunma Bakanlığı, daha önce yayınladığı standartları da kullanarak, bir standart geliştirmiş. Ben bu standarda göre kodlanmış bir verinin yeniden anlamlı hâle getirilmesi ve anlamlı verinin kodlanması için kullanılabilecek 2 ayrı program yazdım. Bu programları yazarken hızlı olması açısından (girdi dosyaları epey büyüktü) C++ programlama dilini kullandım. ASELSAN’dan dışarı bilgi sızdırılmaması için bilgisayarlarda genel olarak internet bağlantısı yoktu. Dolayısıyla programı yazarken internetten bir şeyi öğrenmem gerektiğinde telefonumu kullanmak zorunda kaldım ama bu çok sorun olmadı. Çalıştığım diğer proje ise birden çok güdümlü füzenin uçaktan aynı anda fırlatılabilmesi ile ilgiliydi. Her bir füze için ayrı ayrı hesaplanan ve bir dokuzgen ile ifade edilen “atış yapılabilir bölge”lerin kesişiminin yine bir dokuzgen olarak ifade edilmesi gerekiyordu. Bunun modellemesi ve algoritmasının oluşturulmasıyla ilgili çalıştım.

    -ASELSAN diyince insan askeri disiplini olan bi yer bekliyor, sence öyle bir ortamı mı vardı?

    +Bu soruyu stajın farklı evrelerinde farklı cevaplardım sanırım. İlk 4 gün Macunköy’deyken Eğitim Müdürlüğü çalışanları ile ortam epey (beni ve diğer pek çok stajyeri sıkacak derecede) disiplinliydi. Yemeğe topluca gitmek, çoğu yerde bulunamayacak kadar güzel olan çimlere oturmamak vs. gibi uygulamalar art arda girdiğimiz seminerlerle birlikte bizi bir hayli sıktı. Yemekhanenin kapasitesi göz önüne alınarak bazı birimlerin yemek saati 12.15-12.45 olarak, bazıları 12.45-13.15 olarak belirlenmişti. Biz ikinci gruptandık. 12.33’te yemeğe gittiğimizde hiç sıra olmamasına rağmen 12.45’e kadar bize yemek vermemeleri beni epey şaşırtmıştı. Ancak daha sonra yerleşkelere dağıldığımızda böyle bir ortam kalmadı. Gizliliğe verilen önem hariç herhangi bir sıkı uygulamayla karşılaşmadım.

    -Stajın sana neler kattığını düşünüyorsun?

    +Çalışmalarım sırasında okuldaki bazı derslerde (EEE102 Introduction to Digital Circuit Design, EEE212 Microprocessors, CS201 Fundamental Structures of Computer Science I, MATH110 Discrete Mathematics) öğrendiğim bilgileri kullanma şansı buldum. Projeler hariç böyle bir fırsatı bulmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Zaman zaman benle ilgilenen mühendislerin yönlendirmeleriyle çalışmalarımda önemli değişkilikler yaptım ve böylece onların bazı problemlere nasıl yaklaştığını görme şansı buldum. Ayrıca çalışmalarımın belli aşamalarında bana başka mühendislerin de katıldığı sunum ve toplantılar yaptırdılar. Bunların da tecrübe kazanmak açısından çok derece yararlı olduğunu düşünüyorum.

    -Şirket içindeki hiyerarşi nasıldı? Genelde stajyerlerin ezildiğinden bahsedilir, böyle bir durum var mıydı?

    +Akyurt’ta birimimizin müdürü ve yaklaşık 20 kişilik bir mühendis kadrosu vardı. Bulunduğum müdürlükteki tek stajyer bendim. Diğer pek çok müdürlükte stajyer sayısı birden fazla oluyor, bu biraz şansa bağlı. Akyurt’ta bulunduğum bu süre içinde kesinlikle herhangi bir ezilme, aşağılanma yaşamadım. Bana iş arkadaşlarıymış gibi davrandılar. Bu konuda ASELSAN’da staj yapmayı düşünen arkadaşların kesinlikle bir tereddütü olmamalı.

    -Çalıştığın insanlar nasıl insanlardı?

    +Zaten ASELSAN’da staj yapan bir elektrik ve elektronik mühendisi adayı olduğum düşünülürse diğer insanların da mühendis olduğunu bilmek zor olmaz. Daha spesifik olmak gerekirse: Çoğu elektrik ve elektronik mühendisiydi. İkinci olarak bilgisayar mühendisleri vardı. Onları da makine ve sistem mühendisleri izliyordu. Diğer birimlerde de genel olarak durum böyleydi. Bunların haricinde endüstri mühendisleri ile kontrol ve otomasyon mühendisleri de bulunuyordu bazı müdürlüklerde. Üniversite olarak bakarsak mühendislerin çoğu Bilkent, ODTÜ, Hacettepe ve İTÜ mezunuydu. Çoğu ya yüksek lisans mezunuydu ya da yüksek lisans yapıyorlardı. Aralarında 10-15 senedir ASELSAN’da çalışanlar da vardı. Müdürümüz de bir elektrik ve elektronik mühendisiydi ve uzun süredir ASELSAN’da çalıştığını öğrenmiştim.

    Genel olarak işini yapan, başarılı ve eğlenceli insanlardı diyebilirim. İş aralarında, toplantılarda bulduğumuz muhabbet fırsatlarında yer yer eğlendim yer yer tecrübelerini bana aktardılar. Bu yüzden o müdürlükte staj yaptığım için kendimi şanslı sayıyorum.

    -ASELSAN’da staj yapmayı düşünen insanlara ne önerirsin?

    +Açıkçası öneri anlamında verebileceğim çok şey yok sanırım. ASELSAN’da işler kurallı bir şekilde ilerlediğinden aklınızda pek soru işareti olmayacaktır. Küçük bir öneri olarak staj raporunuzu staj yaparken yazmaya çalışın diyebilirim. Çünkü gizlilik kuralları nedeniyle raporunuzu danışman mühendisinizin ve Macunköy’deki Eğitim Müdürlüğünün onaylaması gerekiyor. Bunlar da nadiren de olsa zaman alabilen şeyler. Ayrıca staj devam ederken raporu yazmak bilgiler taze olduğu için daha kolay oluyor.

    Klasik olacak belki ama, stajdan olabildiğince yararlanmaya çalışın. Orada çalışan mühendisler sorularınıza mutlaka cevap vermeye çalışacaktır, yararlı bilgiler edinirsiniz ve böylece verimli bir staj dönemi geçirmiş olursunuz.

    Ve son olarak: Çok geç yatmayın, mesai epey erken ☺

    -Staj için aradıkları özellikler nelerdi?

    +Staj başvuruları online olarak yapılıyor. Dolayısıyla o staj başvuru dönemini kaçırmamak gerekiyor öncelikle. Aradıkları koşullar:

    3. sınıftan 4. sınıfa geçmiş olmak, (Irregular öğrenci iseniz 3. sınıfın 1. döneminden 3. sınıfın 2. dönemine geçerken de ASELSAN’da staj yapabiliyorsunuz, ben bu şekilde staj yaptım.)
    4 üzerinden yanılmıyorsam 2.5 ve üzeri ortalama,
    Stajın zorunlu olması.
    Bu koşulları sağlıyorsanız sizi aynı bölümden diğer insanlarla (elektrik ve elektronik, bilgisayar, makine) bir sıralamaya sokuyorlar. Bu aşamada gördüğüm kadarıyla: Bilkent Üniversitesi ve ODTÜ’den başvuran çoğu aday (hatta elektrik ve elektronik mühendisliği öğrencilerinin muhtemelen tamamı) staj için kabul alıyor. Ancak diğer pek çok üniversiteden de (Hacettepe, İTÜ, Turgut Özal, TOBB, vs.) stajyerler vardı.

    -Tamamdır, ilgin için IEEE ailesi olarak teşekkür ederiz.







  • up
  • VESTEL

    Vestel Stajı

    Bu yazımızda, Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Rahmetullah Çağıl Staj-101 köşesi için Vestel’de yaptığı stajı anlattı.

    -Neden Vestel?

    +Vestel’e gittim çünkü büyük bir şirketti. Başvurduğum yerlerden kabul edenler arasında Vestel’i seçmemin sebebi içlerinden en büyüğü olmasıydı. Vestel’i biraz daha araştırmış olsaydım gitmek için daha fazla sebebim olurdu. Örnek vermek gerekirse birçok Avrupalı veya Uzak Doğulu şirketin Avrupa ve Asya kıtasına giden televizyonları Vestel’de üretiliyormuş ve saymam doğru olmayabilir ama bunların çoğunluğu büyük saygın şirketlerdi. Bunlar üçüncü sınıf markaların aksine adını her televizyon tamircisinde görebileceğiniz markalardı.

    -Stajda tam olarak ne yaptın, hangi bölümdeydin ve ne tarz işler verdiler? Kaç gün sürdü? Çalışma saatleri nasıldı ve yordu mu?

    +Beni şirketin High-End fabrikasındaki araştırma ve geliştirme(arge) merkezine yerleştirdiler. Yerleştiğim kısımda donanım tasarımından sorumlu olan ekiplerden birinin yanlarında çalıştım. Bizim ekip Digital Signage ve OPS ağırlıklı çalışıyordu. Digital signage kavramı aslında etrafımızda kullandığımız veya gördüğümüz birçok şeyde kullanılır. Evinizdeki televizyon ya da notebook’undaki ekranından tutun da Times Meydanın’daki dev ekranlara kadar tüm görüntü gösteren elektronikleri kapsıyor. Staj kapsamında genellikle yaptıkları işleri inceledim, yazılan raporları ve şematikleri okudum. Biraz önce bahsettiğim o büyük şirketlerden birinin kendi Japonya’da ürettiği ürünlerden birine benchmarking testi yaptım ve bunun hakkında detaylıca bir rapor hazırladım.Bol bol lehim isleri verdiler, artık gözüm kapalı mikroişlemci çıkarıp takıyordum desem çok yanlış bir ifade olmaz. Bunun dışında fabrikayı bol bol gezmek zorunda kaldık çünkü tasarlanan ürünlerin ismini sayacağım her yerden geçerli not alması gerekiyor. Bu yerler, Reliability Center, fabrikanın diğer ucundaki Arge ve diğer ucundaki güvenlik. Evimize gelen ve kullandığımız ürünlere nasıl işkence yapıldığını gözlerimle gördüm. Mesela, ürünleri yıldırım düşmesi simülatörü filan var, ya da günlerce -20 gibi sıcaklıklarda bekletiyorlar. Staj toplamda 21 is günü sürdü ama haftasonlarıyla birleştirirsek bir aydan uzun bir süre sürdü.

    Çalışma saatlerine gelecek olursa Vestel’in sıkıntılı yanlarından birisi bu. Mesai başlangıcı saat sabah 8 ve çıkış saat akşam 6 olarak belirlenmiş ve eğer araban yoksa personel servisiyle gelmek zorundasınız, ki onlar da çok erken kalkıyorlar. Mesaiye yarim saat-kırk dakika kala fabrikada oluyordum. Yetişebilmek için en geç sabah 6.30da kalkmam gerekiyordu. O bakımdan kesinlikle yorucu oluyordu.

    -Stajın sana neler kattığını düşünüyorsun?

    +Stajın bana kattığı en önemli şey sanırım dev bir şirketin nasıl işlediğini görmek oldu. Nüfusu bizim üniversiteden büyük bir sirket düşünün. Tabi ki küçük şirketlere göre birçok verimsizlik veya yavaş isleyen mekanizmalar var ama bu boyda bir şirketin herhangi bir şekilde isleyebiliyor olması bile bence etkileyici. Bunun yanında iş hayatinin öğrenciliğe gore farklarını gördüm. Her şirkette böyle olmadığına eminim ama şirketle ilgili dertler şirket saatlerinde geçerli oluyordu. Bunun da şöyle bir güzelliği var, mesainin sonuna kadar dayanabilirsen ertesi sabaha kadar kafana takacak çok bir şeyin olmuyor.

    -Şirket içindeki hiyerarşi nasıldı? Genelde stajyerlerin ezildiginden bahsedilir, böyle bi durum var mıydı?

    +Hiyerarşinin tamamını gözlemleme fırsatım olmadı ama gördüğüm kadarıyla da kimse birbirine hiyerarşideki yerini hissettirmiyordu. Mühendislerden ya da yönetimden kimse stajyerim diye beni ya da alt kademelerdeki insanları ezmediler, en azından benim şahit olduğum kadarıyla, birimlerin üstlerindeki amirler de o birimlere genelde çok babacan tavırlarla yaklaşıyordu ve hatta yönetimin bazı gerçekçi olmayan taleplerine karşı kendi mühendislerine evlatları gibi arka çıkıyorlardı. Her stajyer arkadaş benimle ayni şeyleri söylemiyordu, belki de ben bulunduğum ekipten dolayı şanslıydım.

    -Çalıştığın insanlar nasıl insanlardı?

    +Çalıştığım insanların hepsi bana göre müthiş insanlardı, hiçbir sorumu yanıtsız bırakmadılar, fırsat buldukça bana hep yapabilecek bir iş verdiler. Sıcak bir ortam vardı, sürekli bizim ofisten, başka ofislerden birileri bir şeyler ikram ediyordu.

    -Vestel’de staj yapmayı düşünen insanlara ne önerirsin?

    +Vestel de staj yapmak isteyen arkadaşları uyarmak istediğim bir husus var ki, fabrikanın bulunduğu yer Manisa. Başta ne sıkıntı olabilir ki diye düşündüm ama özellikle hayatınız boyunca küçük bir şehirde yaşamadıysanız bu size biraz farklı geliyor ve biraz eksiklik hissediyorsunuz. Bunun yanında sıcakların etkisi de çok büyük, ve bir diğer düşünülmesi gereken şey ise konaklama. İzmir veya Manisa’da kalacak rahat bir yeriniz yoksa alternatiflerinizi tekrar bir gözden geçirin derim. Gerçi Vestel konaklama yeri sağlıyormuş ama benim gittiğim staj donemi için o imkan yoktu, dolayısıyla onların sağladığı yerler nasıldır bilemiyorum. Vestel’le ilgili başka bir tavsiyem de şu olabilir ki aslında bu tavsiye genel bir hayat tavsiyesi de sayılabilir, sorunlarınızla ilgili iletişim kurun. İnsan kaynakları yerinden memnun kalmayan veya başka sıkıntıları olan stajyerlerle çok güzel ilgileniyordu. Etrafta, sağda solda özellikle ekşisözlük’te okuduğum olumsuz şeylerden dolayı Vestel’e çok gergin gitmiştim ama sonrasında ilk günden fark ettim ki gereksiz endişe yapmışım. Son olarak da sunu söylemeliyim, Vestel çok büyük sayılarda ev elektroniği üreten bir şirket ve gördüğüm kadarıyla öncelikleri teknolojide öncü olmak ya da mevcut teknolojinin sınırlarında arge yapmak değil. Eğer arge yapmak istiyorsanız Vestel’de staj sizi pek memnun etmeyebilir. Mühendisliğin sıkıcı taraflarının ağırlıkta olduğu bir şirket ama ortamın güzelliği en azından bir aylık staj süresi için o eksiği kapatmaya yetiyor.

    -Staj için aradıkları özellikler nelerdi?

    +Açıkçası ondan çok emin değilim. Stajyer elemesi iki aşamalı oluyor. İlk aşamayı neye gore geçtiğimi bile bilmiyorum çünkü çevremde geçemeyen yanlış hatırlamıyorsam yoktu. İkinci asama içinse 3-5 dakikalık bir video mülakatı yapıyorlar. Ama bu mülakat bir insanla yapılmıyor. Önceden seçilmiş soruları kameraya karşı cevaplandırıyorsun. Bu sorularsa bence insanın okulda öğrendiği herhangi bir şeyi ölçmeye yönelik sorular değildi. (Örneğin: Hayatın şimdiye dek en çok etkilemiş olan teknoloji nedir gibi sorular) O yüzden tam olarak ne arıyorlardı bilemiyorum, belki tipine bakıp karar veriyorlardır, ama tabi Vestelin kariyer fırsatları için kurmuş olduğu bir site var ve en basta herhangi bir staj başvurusunda isteyecekleri tüm temel bilgileri cv’n ile birlikte yüklüyorsun bu siteye.




  • arkadaşlar ayrıntılı bilgiyi bu siteden karşılayabilirsiniz


    http://ieeebilkent.org/prof-mete-atature-roportaji/
  • MEZUNLAR

    1-)
    Büşra Nurdan Kılınçoğlu, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği 2015
    Korn Ferry Hay Group, Danışman

    Lise: Meram Fen Lisesi

    Kariyerine Accenture bünyesinde strateji analisti olarak başlayan Kılınçoğlu, şimdi yönetim danışmanlığı alanında çalışıyor.

    “Bilkent Üniversitesi, sunmuş olduğu akademik ve sosyal olanaklarla beni geleceğe çok iyi hazırladı. Henüz lisans öğrencisiyken kendimi uluslararası platformlarda ifade etme olanağı buldum. Üniversiteden ne istediğini bilen biri olarak mezun oldum. Bilkent mezunlarının iş hayatında ne kadar başarılı olduklarını gördükçe üniversitenin bize katmış olduğu vizyonun önemini daha iyi anlıyorum.”



    2-)
    Gizem Gürkan, Makine Mühendisliği 2013
    FNSS, Uluslararası İş Geliştirme Uzmanı

    Lise: Ankara Hacı Ömer Tarman Anadolu Lisesi

    Mezun olduktan hemen sonra uluslararası satış mühendisi unvanıyla Vestel’de çalışmaya başlayan Gürkan, kariyerine savunma endüstrisinde devam ediyor.

    “Bilkent’in bize sadece teknik bilgi değil, sosyal donanım da katmış olması iş hayatında çok fark ediyor. Öğrenciyken yaptığımız araştırmalar, projeler ve sunumlardan gelen tecrübe bizi farklı kılıyor; profesyonellik, hız ve özgüven işyerinde bizleri öne çıkarıyor.”



    3-)
    Büke Yolaçan, Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri 2013
    Neomore Consulting (Finlandiya), SAP Danışmanı

    Lise: Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi

    Yolaçan, iş yaşamına ve Oulu Üniversitesi’ndeki lisansüstü çalışmalarına yazılım geliştirme alanında devam ediyor.

    “Yazılım alanının öncü ülkelerinden Finlandiya’da, temelini Bilkent’te aldığım eğitimin ne kadar doğru bir tercih olduğunu gördüm. Üniversitenin profesyonel hayatıma katkılarını zamanla daha iyi anlıyorum.”



    4-)
    Gözde Engüzel, Endüstri Mühendisliği 2012
    QNB Finansbank, Strateji ve CEO Ofisinden Sorumlu Md. Yrd.

    Lise: N. Salih İşgören Lisesi

    Engüzel, Ocak 2018’de Marketing Türkiye dergisi tarafından geleceğin yıldız pazarlama profesyonelleri arasında gösterildi. Mezuniyetinden bu yana QNB Finansbank’ta çalışıyor. Ayrıca Koç Üniversitesi’nde MBA yapıyor.



    Can Aydınhan, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği 2009
    Vestel, Pazarlama Uzmanı

    Yüksek Lisans: Bilkent Üniversitesi
    Lise: MEV Özel İzmir Fen Lisesi

    Lisans eğitimini takiben üniversitemizde MBA yapıp Vestel’in yönetici adayı programına katılan Aydınhan, şirketinde satın alma uzmanı olarak göreve başlamıştı. Mayıs 2016 itibarıyla cep telefonu ve mobil ürünler pazarlama uzmanlığına atandı.

    “Bilkent’te almış olduğum eğitim hayatımın her alanında ayrıcalıklı olmamı sağladı.”




  • Gizem G. Sevgi, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı 2008
    LinkedIn, Pazarlama Çözümleri Uzmanı

    Yüksek Lisans: California Üniversitesi, Los Angeles
    Lise: Özel Beykent Lisesi

    “Bilkent Üniversitesi’nde çok aktiftim. Dört farklı öğrenci kulübünde yöneticilik pozisyonundaydım. Özellikle Dış Ticaret Kulübü ve Basın Yayın Kulübü’ndeki başkan yardımcılığı ve genel sekreterlik dönemlerimle gurur duyuyorum. Mezun olunca Türkiye’den iyi iş teklifleri almış olsam da amacım ABD’ye gitmekti. Hedeflerimi her zaman en üstte tuttum. Sürekli kendimle yarıştım. Önemli olan üniversite yaşamında neler yapıp kendine neler kattığındır.”




    Başak Tektemur Altay, Moleküler Biyoloji ve Genetik 2007
    SysBioSim B.V. (Hollanda), Kurucu Genel Müdür

    Yüksek Lisans: Bilkent Üniversitesi, Tilburg Üniversitesi
    Lise: Ankara Çankaya Milli Piyango Anadolu Lisesi

    MBA ve uluslararası işletme yüksek lisans eğitimleri sonrasında Hollanda’da bir kariyer inşa etmeye karar veren Altay, biyoteknoloji ekseninde araştırma-geliştirme (ar-ge) hizmetleri veren KeyGene ve NovaVeth firmalarında iş geliştirme, strateji ve operasyon müdürlüğü yaptı. 2014’te sistem biyolojisi alanında faaliyet gösteren SysBioSim’i kurdu. Özellikle ilaç endüstrisi, fonksiyonel gıda endüstrisi ve akademik dünyayla ar-ge içerikli proje işbirlikleri gerçekleştiriyor.

    “Bilkent’te almış olduğum eğitimin kariyerime ve bilim-teknoloji alanında girişimcilik yapabilmeme çok büyük katkısı oldu. Biz ürün geliştirme süreçlerini iyileştirerek ilaç şirketlerinin daha etkin ilaçları daha kısa sürede ve daha düşük bütçelerle geliştirebilmelerine katkıda bulunuyoruz. Bilimsel yaklaşımlar geliştirebilmek ve sıkı yönetmeliklere bağlı ilaç sektörüne sunabilmek için ciddi bir teknik altyapıya, özgüvene ve yönetim melekelerine ihtiyaç var. Bilkent’in bu konularda bana kattığı çok şey var.”




    Murat Boğazkesenli, Bilgisayar Mühendisliği 2006
    Make Brokerage, Kurucu Müdür

    Yüksek Lisans: Bilkent Üniversitesi
    Lise: Şükrü Sarıkaya Anadolu Lisesi

    Murat Boğazkesenli, girişimciliğiyle dikkat çeken bir mezun. Tekstil ve reklam üzerine çalıştı, bir medya şirketi kurdu. İşletme yüksek lisansı yaptı. 2015’te ise Make Brokerage firmasını kurarak enerji aracılığı alanına adım attı. 2016’da ilk kez düzenlenen Enerji Ticareti ve Tedariği Zirvesi’nde ise en iyi aracı firma ödülünü kazandı.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Hacettepe tıp fakültesi
    geçen yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • 8-)
    Ümit Akbey, Kimya 2005
    Aarhus Üniversitesi (Danimarka), Öğretim Üyesi

    Doktora: Max Planck Institute for Polymer Research
    Lise: Aksaray Fen Lisesi

    Doktora derecesini aldıktan sonra Leibniz Institute for Molecular Pharmacology’de araştırmalarda bulunan ve 2014’te Aarhus Üniversitesi’nde öğretim üyeliğine başlayan Yrd. Doç. Dr. Akbey, çekirdek manyetik rezonansı, yapısal biyoloji, protein ve sinir sistemi hastalıklarının yapısal nedenleri, yüzey kimyası, süpramoleküler kimya ve fiziksel kimya alanlarında bilimsel çalışmalar yürütüyor.

    “Bilkent Kimya’daki laboratuvar çalışmalarımız, bilime olan aşkımızı erkenden başlattı. Aldığım eğitimin dünya standartlarını neredeyse aştığını doktora sırasında iyice anlamıştım; çünkü dünyanın dört bir yanından bilim insanlarıyla çalışırken hiç zorluk çekmemiş, hep bir adım önde olmuştum.”




    9-)
    Can Bayram, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği 2005
    Illinois Üniversitesi, Urbana-Champaign (ABD), Öğretim Üyesi

    Doktora: Northwestern Üniversitesi
    Lise: İzmir Fen Lisesi

    IBM Thomas J. Watson Research Center’da araştırmacı olarak çalıştıktan sonra UIUC Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyeliği yapmaya başlayan Yrd. Doç. Dr. Bayram’ın akademik ilgi alanını mikroelektronik ve fotonik başlıkları oluşturuyor.



    10-)
    Şebnem Burcuoğlu, Uluslararası İlişkiler 2004
    Yazar

    Yüksek Lisans: Boğaziçi Üniversitesi
    Lise: Özel MEF Lisesi

    Milliyet ile Vatan gazetelerinin kurumsal iletişim direktörlüğünü yaptıktan sonra kariyerine yazar olarak devam eden ve bugüne dek üç kitabı yayımlanan Burcuoğlu’nun “Kocan Kadar Konuş” roman serisi sinemaya da uyarlandı.

    “Hayatımın en güzel dört yılı Bilkent’te geçti. Son romanım Şekerfare’nin Ankara’da geçmesinin başlıca sebebi Bilkent’tir. Üniversite hayatını doyasıya tecrübe etmek isteyen her öğrenci için eşsiz bir okuldur Bilkent.”


    11-)
    Duygu Kuzum, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği 2004
    California Üniversitesi, San Diego (ABD), Öğretim Üyesi

    Doktora: Stanford Üniversitesi
    Lise: Ankara Fen Lisesi

    Yrd. Doç. Dr. Duygu Kuzum, Pennsylvania Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmalarını sürdürürken MIT Technology Review tarafından dünyanın 35 yaş altı en yenilikçi 35 genç bilim insanı arasında gösterildi. Bir çalışması Nano Letters dergisine kapak oldu. Akademik kariyerine öğretim üyesi olarak devam ettiği UCSD Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde insan beyninin dokusunu ve sinaptik hesaplama becerisini taklit edebilen nanoelektronik aygıtlar geliştiriyor.

    “Bilkent Elektrik-Elektronik’teki eğitim, dünyanın en iyi üniversiteleriyle aynı seviyede. Doktoraya geçişte bunun büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum.”




  • DAHA VE FAZLASI


    http://w3.bilkent.edu.tr/www/mezunlar/




    bulabilirsiniz. Hayalinizdeki limana ulaşmanızı temenni ederim.
  • BİLKENT BİLGİSAYAR MEZUNU


    Bu dönem Bilkent bilgisayardan mezun oldum(Burslu girdim 2.71 ortalamayla mezun oldum. Hatta burada bitirme projeme B alırsın dediler A aldım :p). Kız arkadaşımda elektronikten mezun(burssuz girip başarı bursu aldı, 3.53 ile mezun oldu). Tecrübelerimle anlatıyım sana.

    Bilgisayar mühendisliğinde 1. sınıftan 3. sınıfa doğru doğrusal artan bir baskı+yoğunluk+sinir harbi yaşarsın. 4. sınıfta da etrafında proje yapabileceğin iyi bir arkadaş tayfası varsa 3. sınıfla aynı gider ya da baskıyı biraz düşürebilirsin(aksi durumunda 4. sınıfta sıkıntı).

    Öncelikle geçmişte bildiğin çoğu şey bir yere kadar senin işine yarayacak. Kodlama konusunda iyi olman, projelerde sana maksimum proje notunun %10'u ile %50'si arası bir puan getirir. Geri kalan puanlar ise projeye dair yazacağın raporlar ve yapacağın sunumlardan gelecek. Ki emin ol 4. sınıfta yazdığım kadar raporu, 4 senede kod olarak yazmak zorunda kalmadım(250 A4 sayfası rapordan bahsediyorum).

    Günde 5 saat çalışmak seni bir yere kadar götürür ama notuna etkisi maksimum bir harf notu olur. Çünkü bazı dersler ciddi anlamda sınıfına düştüğün hocaya bakar(ingilizce, türkçe, tarih, humanity). O yüzden bu dersleri alırken üst sınıflardan hocalar hakkında bilgi alarak hedefine bir adım daha yaklaşabilirsin. Hoca konusunu geçtikten sonra diğer önemli kısım, dersin projesi varsa ve proje gruplarını siz belirleyebiliyorsanız; iş yapacağına güvendiğin kişilerle birlikte yap. Kimi derslerde bunu yapmazsam benim başıma gelen şey gelir sana da. Projenin tüm raporlarını yazarsın(grup 4 kişidir bir de) ve diğer 3'ünün projenin kodunu+sunumunu yazmasını istersin. Raporlar yazılır, 2 kişi kodu yazar ve son kişi oyun oynadığı için sunum yapmayıp onu da senin üstüne atar(hunharca notunu düşürdüm orası ayrı =)).

    Ödev/Quiz vs. için günlük çalışmaların yeterli olur. Zaten kimi derslerden her hafta quize giriceksin(ama strese girmeye gerek yok onlar içinde =)). Yalnız kopya işine(kopya alma/verme) mümkün mertebe ya hiç girme, giriyosan da arkanda hiç bir iz bırakmayacak şekilde gir. Çünkü okulda belki de kopya konusuna en hayvani takıntısı olan bölümdür(Kopyanın k'sını çekmediğim bir derste, disipline verilmişliğim var. Suçsuz olduğumu ispatlayan belgeyi çerçeveletip mezun olduğum gün ilgili hocaya teslim ettim o ayrı =)).

    Bilgisayar Mühendisliği, Elektroniğe göre daha zordur. Çünkü ciddi anlamda sınırlarını zorlamanı beklerler. Aynı gün/hafta içinde kaç quiz/ödev/proje/sınav olduğu hiç bir hocayı ilgilendirmez. Kendine ait bir görev olmayan her gün hocalara uygundur. Yani ciddi ciddi baskıyı bir yerlerinde hissedeceğini bil bu bölümü istiyorsan. Baskıyı hafifletmek istiyorsan da kesinlikle birinci sınıftan adam akıllı bir olası proje arkadaşı listesi oluştur. Ayrıca kimi derslere günde 5 değil 25 saat çalışsan yapamayabilirsin. O zaman da kafanı çok yorma, çünkü büyük ihtimal çok büyük sıçışlara girmediğin müddetçe dersi geçersin(ama yüksek bir notla mı orası senin o ders için ne yapabildiğine bakar =))

    Elektronik konusunda kız arkadaşımdan gözlemlediğim kadarıyla ölümcül kolay. Günlük 5 saat çalışmayla, özellikle matematiğe yeteneğinde varsa o bölümde +3,50 ortalama yaparsın. Yani benim onlarca işim olduğu haftalarda bir tane ödev teslim edip, sonra "hadi dışarı çıkalım" demişliği çok =) Ama şu var ki elektroniğin bitirme projelerinden su altı radyosu yapmalı olan(2 proje yapıyolar) ciddi anlamda sinirlerini bozmuştu. Hatta 4 senelik okul hayatında o bitirme projesinden daha çok uğraşıp emek verdiği ve emeğinin karşılığını tam olarak alamadığı derstir.

    İkisini eğitim ve mezun olduktan sonra sana kazandıracakları açısından karşılaştırmak gerekirse:

    - CS'te 1. sınıftan 4. sınıfa kadar her sene en az 1 proje yaparsın. Bu yaptığın projeleri hakkıyla yapıp kıyıda köşede sakla. Sonra da CV'ne yaz. Elektronikte bu kadar sık proje yapılmıyor(saydığımız kadarıyla 6 tane proje yapmış toplamda).

    - Elektroniğin projelerinde kendinden bir şey katabilme imkanın yok. Sana bir proje kağıdı veriyolar. Orda ne isteniyosa aynen onu yapıyorsun. Bilgisayarda kimi derslerde aynı mantıkla proje yapsan da çoğu zaman konuyu sana bırakıyolar(Çok uçmanı engellemek için sınırlandırabilirler tabi =))

    - CS'te Çoğu zaman, dersler işin teorisini öğrenmek üzerine kurulu. Eğer dersin bir de lab kısmı varsa aynı zamanda pratiğini de öğretiyorlar. Ama lab'ı yoksa pratiğini büyük ihtimal ödev ya da proje olarak sen öğrenmek zorunda kalırsın. Kısaca bu bölümde hiç bir şeyi hocalardan beklemeyeceksin(Özet olarak derste kod göstermez, ama ödev/projesinde kod isterler). Elektronikte çoğu dersin yanında ekstra labı da oluyor. Teorisini öğretip, pratiğini öğrenmen için ortam sağlıyor.

    - CS'te alacağın hiç bir matematik dersini ileriki derslerde kullanmayacaksın. Kullanacaksan da o dersin %1lik bir kısmına tekabül eder. Yine de matematik derslerinin çoğu 4 kredidir. Otur çalış. Gelecekte belki işine yarar =) Elektronikte ise hayatın matematikle geçiyor.

    - Diğer okulları çok bilemem ama bitirme projesi konusunda Bilkent Bilgisayar öğrencilerine özgürlük tanır. Yani kimi okullarda sadece hocaların verdiği projeleri yapman beklenir senden. Ama Bilkent'te hocalardan proje konusu alabileceğin gibi hocalarla konuşup kendi projeni yapabilirsin. Elektronikte ise 2 bitirme projesi yapıyorsun ve konusu sabit. Herkes aynı projeyi yapıyor(Su altı telsizi ve elektrik santrallerine dair bir nane).

    - Bir projeden yüksek not almak istiyorsan, sürekli hocanın yanına gidip soru sor =) Öncesinde asistana gidip salakça hatalar mevcutsa onları tespit edip düzeltmen ama daha iyi olur =) Elektronik asistanları CS asistanlarına göre daha anlayışlıdır daha insandır. Kimi CS asistanlarını dövmemek için sabrının limitlerini zorlayacaksın.

    - UĞUR GÜDÜKBAY(CS'te) isimli hocadan uzak dur. Minimum 60-70 arası bir not alacağın kağıda 30 puan verir. İtiraz edersen puanını düşürüp, sınıfta bırakmakla tehdit eder.

    - Her iki bölümünde hocaları iyidir. En az iki hocayla aranı iyi tut. Eğer yüksek lisans yapmak istersen bu o hocaların kapısını vurursun =)

    Yazdıklarımı ikinci kez okuma huyum yoktur da nokta atışı sorular sorarsan cevap vermeye çalışırım.

    Fizik konusunda da YAPMA-ETME derim. Her 3.5 ortalama MIT giremiyor önce onu aklında tut. Ve fizik bölümünün iyi hocalarından birinin gözüne girersen de o hocalar seni yurt dışına göndermek yerine kendi yanlarında çalıştırmak için ikna eder =)(İki tane nanoteknoloji grubu var okulun. Biri NANOTAM diğerinin adını da unuttum valla. Ama başlarındaki hocalar kavgalı =))




  • up
  • j
  • up

    Doların halini görüyorsunuz en azından yurt dışında 4-5k dolar/euro alırsınız. Türkiye'de bir doktordan 5 kat fazla kazanırsınız. Bu parayı da ülkemizde yaz aylarında getirerek ülkemizin ekonomik alanda katkı yaparsınız
  • up
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.