Şimdi Ara

Bu evin tek erkeği sensin

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
8
Cevap
0
Favori
408
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bize bakmalısın.


    Bizim karnımızı doyurmalısın.


    Bütün sorumluluk sende olmalı.


    Erkeklik gerçekleştirmelisin, güçlü olmalısın.


    Gerekirse taşı sıkıp suyunu çıkaracaksın.


    Koca adam oldun evlen artık


    Çünkü pipin var.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bisikletçi76 -- 10 Ağustos 2021; 16:34:9 >



  • so what?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • 01001101 kullanıcısına yanıt

    What it means so what?


    What the fucking bro?

  • yani?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Evlen, evlen" yok mu ?

  • 01001101 kullanıcısına yanıt

    Yani sırf pipisi var diye erkek denen canlıya bir baskı ve abartılı sorumluluklar yükleniyor.


    İrem İçelyoutube
    Kadına gösterilen şiddet ve Türkiye’de kadınların yaşadığı sıkıntılar hiçbir koşulda kabul edilemez, bu videonun amacı erkeklerin gösterdikleri şiddet içerikli davranışların nedenlerini ortaya koymak ya da şiddet davranışlarını açıklamaya çalışmak değildir. Erkeğin “erkek olmak”la alakalı yaşadığı baskıyı ve stresi ele alabilmektir.Toplumsal cinsiyet eşitsizliği söz konusu olduğunda genel olarak çalışmalar kadınların yaşadığı eşitsizlikler üzerinden yapılmaktadır; birçok ülkede olduğu gibi kadınlar toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle sorun yaşamakta, haksızlığa uğramakta ve mağdur olmaktadır, bu tartışılmaz bir gerçektir. Fakat mevcut olan iki cinsiyetinde toplum içerisindeki eşitsizlik nedeniyle mağdur olduğu unutulmaması gereken bir noktadır. Hatta sadece kadının sorunuymuş gibi görülen sorunların sadece kadın cinsiyetiyle alakalı olmadığına dikkat çekmek gerekmektedir. Erkek cinsiyetine yüklenen kalıp yargıların erkeği olumsuz etkilediği ve pek çok zamanda bu kalıp yargılar nedeniyle kadınların da olumsuz etkilendiği unutulmamalıdır. Erkeğin omzuna yüklenen ve sadece erkek olduğu için beklenen davranışlar kültürden kültüre değişiklik göstermekte fakat erkek cinsiyetinin üzerinde yarattığı baskı değişmemektedir. Videonun içeriği Hacettepe Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü mensubu araştırmacıları ve gerçekleştirilen “Türkiye’de Erkek Olmak: Üniversite Öğrencilerinin Yaşadığı Zorluklar” araştırmasından elde edilmiştir. Araştırma verilerini kullanmamıza izin veren Arş. Gör. Öznur Bayar ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ederiz. İlgili araştırmaya ulaşmak için künyeyi inceleyebilirsiniz: Haskan Avcı, Ö., Koç, M., Bayar, Ö. ve Yüce, E. (2016). Türkiye’de erkek olmak: Üniversite öğrencilerinin yaşadıkları zorluklar. HUMANİTAS, 4(8), 115-129.
    https://www.youtube.com/watch?v=QknrLzRfbTw



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bisikletçi76 -- 10 Ağustos 2021; 16:35:17 >
  • Bisikletçi76 kullanıcısına yanıt
    günümüzde yaşanan sorunlara bir bakış açısından yaklaşılmış.

    günümüzde yaşanan dönüşüm ve getirdiği sorunlar, daha derin boyutlara sahip tabii ki.

    aslında tarihin hemen her devrinde kabileleri ya da aileleri tehdit eden şu ankinden daha zor sorumluluklar da olmuş, ve sorumluluklar erkekler tarafından sahiplenip çözülmüşler.

    açıkçası erkeklerin sorunlarla yüzleşmek ya da onları çözmekle ilgili pek bi sorunları olduğunu düşünmüyorum. çoğu erkek, kabilede ya da ailede zaten "sorun çözen" kişi olmaktan gurur bile duyar.

    günümüzde benim gözüme çarpan ciddi sıkıntılardan biri, erkeklere fazlaca sorumluluk yüklemesinden ziyade, günümüz sisteminin erkeğe "mükafatı" vermiyor olması.

    tarih boyunca erkekler sorun çözücülük işini babalarının hayrı için yapmadılar, karşılığında genç yaştaki karşı cinslerle evlenip seks ve çocuk sahibi olma ödülünü aldılar.

    şu anki dedeleriniz, amcanız, babanız ve diğer büyükleriniz, hangi şartlarda evlenmişler bir bakın. çoğu şu şartlarda evlendirildiler:

    1- kendileri 18-22 yaş arasıydılar evlenirken, evlendikleri kız da 17-20 yaş arası idi.
    2- kendilerinin maddi-manevi pek bi güçleri yoktu evlenirken, babaları destek çıktı, ve sonra güçlenip ailenin babası rolünü üstlendiler.

    tarih boyunca bu böyle oldu. şu anki devir hariç.
    şu anki sistem erkeği çok daha ileri yaşa kadar bekar kalmaya, ve evlenirken de çok daha ileri yaştaki kızlarla evlenmeye zorluyor.
    şu anki sistem erkeğe çocuk sahibi olmayı garanti etmiyor, çocuk kadının hakkı sayılıyor, kadın herhangi bir neden göstermeden çocuğu alıp götürebilme hakkına sahip ve çocuğu gasp edilen erkek ise faturaları ödemeye zorlanıyor.

    tarih boyunca "evlilik" erkeğe genç bir kadınla seks, ve çocuklar elde etme vaadine sahip idi.
    artık değil. modern nikah sözleşmesi erkeğe çocukları kadının kendi malı gibi görüyor. babayı ailenin bir parçası olarak saymıyor.

    ben 35 yaşında, çalışan bir bekar erkeğim. kendimce orta halli bir evim, 2015 model de orta halli bir otomobilim var. ailem ve tüm çevrem benim "evliliği reddeden" biri olduğumu iddia ediyorlar ve bunu anlamlandırabilmek için şu yöntemlere başvuruyolar:

    1- bu çocuk acaba eçcinsel mi?
    2- bu çocuk acaba evliliğin sorumluluğundan kaçacak kadar sorumsuz birisi mi?

    bunları düşünürken şunu akıllarına getirmiyolar:

    1- benim küçük yaştan beri kız arkadaşlarım oldu, ama, annemle-babamın evlendikleri yaşta, dedemle-ninemin evlendikleri yaşta, ve tüm atalarımın evlendikleri yaşta, bize evlilik şansı sunulmadı, çünkü günümüz sisteminde 4 senelik üniversite + askerlik derken 27'den önce evlenebilen erkek nadir. bunun nedeni erkeklerin artık seks yapmayı sevmiyor olmaları değil, bunun nedeni son 25 sene içinde gelen yeni sistemde artık erkeklere 18-20 yaşında evlilik şansı asla sunulmuyor olması.
    2- "günümüz erkekleri evliliğin sorumluluğundan mı kaçıyolar, kendi babaları-dedeleri kadar cesur değiller mi?" sorusunu soran birisi ilk önce evliliğin erkeğe ne sunduğunu düşünüp sonra bu soruyu tekrar sormalı.

    geçenlerde kadın bir psikoloğun yazısını okudum. kendisi günümüz erkeklerin "erkekliklerini kaybettiklerini" yazmaktaydı. bu düşüncesini temellendirmek için de gerçek bir hikaye anlatıyor, hikaye şu: kendisinin 30'lu yaşlardaki bir arkadaşı, üstelik bu kişi okumuş ve iyi bir işte çalışan bir kadın olmasına rağmen, evlenecek adam bulamıyormuş. hangi erkeğe: "seninle evlenmek istiyorum" derse desin, erkekler evliliği reddediyolarmış. ve bu durum doğada görülmemiş bir şeymişmiş.

    bu psikoloğun bu yargıya vararken düşünmediği şeyler ise şunlar:
    1- bir erkeğin o kadınla evlenmeyi istemiyor olması, o erkeğin evlenmeyi hiç düşünmüyor olması anlamına gelmez.
    2- o kadın 30'lu yaşlarına kadar evliliği talep etti de partner mi bulamadı?

    aynı kadın eğer 31'inde değil de 23'ünde "evlenmek istiyorum" deseydi, adamlar onu kabul edeceklerdi.
    ancak modern kültür insanlara şu yalanı aşıladı:
    1- normal ve doğru olan şey herkesin kendi yaşıtıyla evlnmesidir
    2- normal ve doğru olan şey 20'lerin başlarında evlilik yapmamaktır, 27-35 yaş arası dönem evlenmek için ideal olgunluk dönemidir.

    bu yalanlarla beyni yıkanmış kişiler tabii ki bir kızın 30'a kadar evliliği pek istememesini de göz ardı ederler, ve aynı kızın 31 yaşında kendi yaşıtı bir koca bulamadığında erkekleri suçlamayı da adet edinirler.

    lisedeki kız arkadaşımla ikimiz de 20 yaşındayken evlenmemize izin verilseydi, ikimiz de evlenmeyi seçerdik.
    ama ben nizami bir şekilde askerden döndüğümde (normal tecil ile gittim) yaşım 27'ye dayandı, birçok erkek gibi ben de kızların ilgi artışını hissettim çünkü o yaşlar zaten kızlar için neredeyse "uzatmalar" oluyor.
    ancak ben önümdeki tehlikeli sözleşme ve ağır sorumluluklar girdabına, 30'a merdiven dayamış ve ilk çocuk sonrası kilo alacak karşı cinsler için girmek istemedim.

    not: ayrıca ben 3 tane kız kardeşime üniversite okurlarken düzenli para yolladım yıllarca. paylaştığınız videoda: "biz senin kız kardeşleriniz, bize de bakacaksın" demesi de sanki benim durumu anlatmış. işin ilginci, babam hiçbir çocuğuna üniversite okurken para yollamadı ve tüm sorumluluğu bana yani tek erkek çocuğuna yıktığı halde, şu anda beni evliliği reddetmekle, yani "anormal biri olmakla" suçluyor.

    bana "anormal" diyen babam, kendisi evlenirken, kendi babasından hediye olarak ev aldı, evet kendisine ev hediye edildi. sonra da kendisine bağlar-bahçeler-arsalar miras kaldı. babam kendi babasıdan bir servet aldı BEDAVADAN. ama hepsini sattı, yedi. bana miras kalacak hiçbir şey bırakmadığı gibi, çocuklarının üniversite masraflarını da bana dayadı. buna rağmen babam hâlâ bu anormal olanın ben değil "benim içinde doğduğum koşullar" olduğunu göremiyor ve "yeni moda çıktı, gençler evlenmemeyi matah bir şey zannediyolar" gibi laflar söyleyerek dangalak dangalak dolanıyor ortalıkta. sorsan: "bizim nesil çok sorumluydu, şimdiki gençlik aylak" der, bu lafına kanıt olarak da beni yani tüm kardeşlerini üniversite masraflarını yıllarca ödemiş ve kendisi de babasından beş kuruş para almadan çalışarak üniversite okumuş kişiyi örnek gösterir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 01001101 -- 10 Ağustos 2021; 18:25:55 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.