Şimdi Ara

“Bu kız kimi istiyor?..”

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
1.708
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Çok mutlu anılara imza atmış bir nikâh memuresiyim. Enteresan anılarım var. Nice sevinçlere nice hüzünlü beraberliklere şahit oldum. Ama içlerinden biri var ki halen hafızamda.
    Hatıramı okurken masal ya da bir hikâye kitabından öykü anlattığımı zannetmeyin.
    Hayır, bu ne bir hikâye ne bir masal kitabından alınmıştır. Tamamen yaşanmış hatıradır.
    Bir genç kız vardı. Daha yeni mezun olmuştu tıp fakültesinden. Tanıdığı yakın çevresi, komşuları, herkes bu kızı oğluna almak sevdasıyla yanıp tutuşuyordu.
    Öyle ya, zenginlik dersen onda, mal mülk onda, boy pos desen onda. Güzellik onda, zekâ onda. Üstelik bir evin bir kızı.
    Meslek mi? Canım bu devirde doktorluktan daha iyi meslek mi olur? Bundan iyisi can sağlığı demişler. E böyle dört dörtlük bir kızı kim gelin etmek istemez?
    Herkes böyle bir gelini olsun ister istemesine ama bakalım bu kızın gönlünde kim var? Bu kız kimi isteyecek? Öyle ya, bir de kendisine sormak gerekmez mi?
    Derken onca taliplisini elinin tersiyle iten genç ve güzel doktor kız, diye diye bir taksi şoförüne “peki” deyiverir.
    Ailesi bu söze inanmaz. Şaka zannederler. İş ciddiyete binince annesi küplere biner:
    -Sen aklını mı oynattın kızım? Senin gibi bir doktor taksi şoförüyle evlenir mi?
    -Neden evlenilmesin anne? Ben onunla evlenmek istiyorum.
    -Kızım sen bir doktorsun. Bizim belli bir çevremiz var. Eğitimlisin, kültürlüsün. Bu ne yakışık almaz ısrardır canım?
    -Ne söylersen söyle anneciğim. Beni ikna edemezsin. Ben bu kararı pat diye vermiş değilim. Enine boyuna düşündüm. Sonra da gönül rahatlığıyla kararımı verdim.
    -Madem bir taksici için bizi ailemizi, sosyal çevremizi, itibarımızı beş paralık etmekten hiç çekinmiyorsun. Şunu bil ki biz de gözünün yaşına bakmaz, seni evlatlıktan reddederiz.
    -Ne ederseniz edin, beni o taksi şoföründen vazgeçirtemezsiniz.
    -Kızım bizim fark edemediğimiz ne özelliği var? Ne buluyorsun o şoförde sen?
    Doktor genç kız bu soruyu bekliyordu. Gerçekten enteresan olan, belki çok genç kızın düşünüp de açıklayamadığı, belki çok erkeğin gizliden gizliye arzulayıp ulaşamadığı duyguları açıklamaktan çekinmedi:
    -Anneciğim o genç, bizim çevremizde tanıdığımız, entel havalarında uzun saçlı, kulağı küpeli, sakız çiğneyen kadınsı gençlerden değil. O kız arkadaşından bir “aferin” alabilmek veya onu bir kerecik olsun güldürebilmek için okul çıkışında, otobüste, şurada burada maymunlara bile taş çıkartacak kadar şaklabanlık yaparken çevresinde kendisini tiksinerek seyreden insanları bile fark edemeyen palyaço ruhlu gençlerden değil.
    O, duruşuyla oturuşuyla sözleriyle tam bir Anadolu erkeği. Yani hiçbir şekilde kadınlaşmamış net bir delikanlı. Ben onu tanıyana kadar çevremdeki erkeklerden de erkek milletinden de nefret ediyordum.
    Bana göre kadın, nasıl kadınca hareketleriyle güzel olursa, erkek de erkekçe hareketleriyle erkekleşir. Bana göre erkek dediğin “yiğit” olmalıdır. “Ciddi” olmalıdır. “Vakur” olmalıdır. Paralı olmuş, şöhretli olmuş veya şusu varmış busu varmış hiç önemli değil. Evet, size göre o bir taksi şoförü. Sizin bildiğiniz anlamda hiçbir özelliği yok. Ama bir özelliği var. Erkek... Ben bu özelliği, milyonlarla milyarlarla değişmem. Ben kadın isem erkek olanla evlenirim...

    Annesi kızına diyecek bir şey bulamıyor ama kızın bu garip fikirlerini efsunlamışlar, büyülemişler diyerek kocasına açıyor.
    Bunun üzerine aile genç doktor kıza yoğun bir baskı uyguluyor. Ama beklemedikleri bir sonuçla karşılaşıyorlar. İdealist bir yapıya sahip genç kız bir gün akşam eve gelmiyor.
    Ailesinin karşı gelmesine rağmen, ısrarla bir taksi şoförüyle evlenmek isteyen genç doktor kız, evi terk etmiştir. Peki, ne olacaktır şimdi?
    Ailede herkes kızın akıbetinden endişe etmeye başlamıştı. Ama hepsi iyi biliyordu ki, bu kız gitse gitse, o sözü edilen taksi şoförüne gitmiştir.
    Doktor kızın ailesinin üzerine bir kâbus gibi çöken bu taksi şoförü de kimdi? Nereden rastlamıştı? Nasıl da cezbetmişti biricik kızlarını? Onlara göre işin en korkunç ve acı tarafı da bu konuda en ufak bilgilerinin olmayışıydı.
    Düşünebiliyor musunuz? Doktor hanım kız kendi kararını kendi vermiş... Tamam, ama bu işin resmiyet yönü nasıl hallolacak? Bu iki genç, kara kara bu durumu düşünüyor. Mutluluklarına da tek gölge bu durum: Evliliğin resmen olması...
    Genç kız değil mi bu? Gelinlik giymek isteyecek elbette. Damat bu, davul çaldırmayacak mı düğünde?
    Derken damadın bir arkadaşı olayı öğrenince arkadaşına diyor ki:
    “-Al yengeyi getir bize. Burada bir bayan nikâh memuru var. Ona yaptırırız.”
    Gençler geliyor. Damadın, ev sahipliği yapan arkadaşı bütün resmi muameleleri de tamamlıyor.
    Biz genelde, nikâhı kıyılacak olan gelin ile damadı önceden tanımayız. Hatta yaz günleri o kadar çok nikâh kıyılır ki personel olarak akşama kadar birbirimizle görüşemediğimiz günler bile olur.
    Ama bu enteresan bir evlilikti. Bu gençleri tanımak istedim. Geldiler. Mutlulukları gülücüklerine yansıyan bu çiftin hikâyelerini dinledim. Bu arada doktor kızın ev telefonunu, amacımı belli etmeden öğrendim. Nikâh günlerini belirledim. Onları gönderdikten sonra hemen telefona sarıldım. Kendimi tanıttım.
    Günlerdir kızlarını arayan bu aile gözyaşları içindeydi. Ne isyan edebiliyor ne sevinebiliyorlardı. Epeyce bir tatlı dil döktükten sonra anneyi nikâha gelmeye ikna ettim. Ama nikâh anına kadar kızının bundan haberi olmayacaktı. Bu iş tamamdı. Ama maceraperest bu geline ben de bir sürpriz yapmalıydım.
    Gelinlik bulundu, kınalar yakıldı. Derken nikâh günü ve saati geldi. Gelin ile damat el ele, konuk oldukları evin sahibi beyle birlikte geldiler. Gelini aldım, odamda süsledim. Salona çıkardım. Masaya oturdular. Ama gelinle damadın sevinç çığlıkları, gözyaşı sadece gelinlik giymek içindi. Hâlbuki onu daha büyük bir sürpriz bekliyordu.
    Tam sorularımı soracaktım ki birden bir çığlık koptu. Gelin kızın annesi benim sandalyemin arkasında görünmüştü. Kızın çığlığı doldurdu salonu:
    -Anneee?
    -Kızııım!
    Anne kızın birbirine öyle bir sarılması vardı ki bu manzarayı görmeyenlere anlatabilmek kelimelerle mümkün değildi. Neşe, gözyaşı ve sevinç hepsi bir aradaydı.
    Bu enteresanlıklar içerisinde ben de hayatımın en heyecanlı nikâhını kıydım. Kendilerine nasihatlerin en güzelini verdim.
    O günden sonra çifti bir daha görmedim. Bu hatıra eğer onların mutluluk dolu gözlerine çarparsa eminim onlar da buruk bir tebessümle Sabiha ablalarını hatırlaya-caklardır.
    Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Annesi gelirken, kızına bir hasır çanta dolusu mücevher getirmişti. Evet, bir çanta dolusu mücevher... Annesi, yine de evladına dayanamamış alelacele geldiği nikâha ancak bu kadarını (!) getirebilmişti.
    Şimdi bir kez daha anladım ki iki gönül bir olunca samanlık seyran oluyormuş gerçekten.
    Onlar birbirine kavuşmuştu ya varsın kollarında boynunda takıları olmasın. Ama arada yaşanan böyle bir sevgi beraberinde bu takıları da getirmişti.
    Evlilik hazırlığındaki tüm genç kızlara, damat adayı tüm delikanlılara böylesi mutluluklar dilerim.

    Sabiha A.-Ankara



    Kaynak







  • quote:

    Orjinalden alıntı: i Am Not Dead



    Ne var okumak mı zor geldi?

    Güzel paylaşım sağol.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Bu kızlar niye böyle?
    4 yıl önce açıldı
    Bu kız kim?
    3 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.