Benim bukalemunum var ama bir türlü besin kaynağının ne olduğunu bulamadım.Sürekli canlı sinek avlamaktan müthiş bir sinek avcısı oldum.Bana yardım edin dostlarım.
Aldığın yere sormadın mı onu yaw
quote:
Orijinalden alıntı: Tyrael
Aldığın yere sormadın mı onu yaw
Bukalemun Beslenmesi ve Bakımı:
Bukalemunların evde beslenmesi zorcadır, zira bukalemunlar esaret altında uygun koşullar sağlanmadıkça fazlaca yaşayamazlar. Özellikle Akdeniz ve Ege bölgesinde yaşayan kişilerin haricindekilerin bukalemun beslemeleri pek doğru değildir. Zira bu bölgelerin dışında kalan bölgelerin iklimi bukalemunlar için fazla serttir.
Bukalemunlar böcek yiyerek beslenirler, yaşayabilmeleri için gerekli olan günde en az 20-30 canlı sineği veya hamam böceğini ona sağlamak doğal ortamda mümkünse de ev içinde mümkün olamayabilir. Günde en azından 20-30 canlı sinek veya bulamazsanız, 7-8 orta boy canlı çekirge, yada 10 kadar ufak canlı hamamböceği ile beslenmelidir. Bu da sağlanamazsa en azından balıklar için üretilmiş; Kurutulmuş karidesler bukalemuna verilmelidir ama yine de buna ilaveten, mutlaka canlı yem verilmesi gerekir. (Bukalemunların esarette yaşayamamasının en önde gelen sebebi, beslenme sorunlarıdır) Çünkü bukalemun, bu miktardaki (ki bu minumum ihtiyactır) böceği hatta daha da fazlasını, uzun dili sayesinde doğada çok kolay yakalayabilir, ancak bu miktardaki böceği ona canlı (Eğer sinek ise yarı sersemlemiş) olarak temin etmek, hak verirsiniz ki oldukca zordur.
Normal bir kertenkele için yapılmış terraryum bukalemuna ufak gelecektir, ayrıca terraryumu yan ve üst kenarlarını sinek telinden yaparsaniz bulakemun ölebilir, çünki onun doğal olarak sinek yakalayabilmesi gereklidir. Sinek teli ile yapilmis bir kafese sinek giremeyeceğinden, Bukalemun canli yiyecek bulamayacaktir. Eger bir terraryum yapmak niyetindeyseniz, yan ve üst kenarlarını sinek teli değil, Bukalemunun kaçamayacaği kücüklükte bir kümes teli kullanmaniz daha uygun olacaktır.
Ancak daha önce de anlatıldığı üzre bukalemunlar esarette fazla yaşayamazlar yine de yaşayabilmesi için, en az 1 metre x 1 metre x 1.5 metre boyutlarında oldukca büyükçe bir terraryum gereklidir. Bunun içinde hayvanın rahatca tırmanabileceği büyüklükte bitkiler ve saksı içinde ufak ve dalları bulunan bir ağaç olmalıdır ki tırmanıcı olan bukalemun, rahat edebilsin.
Terraryum Gündüz 24-25 gece 18-19 derece ısıda olmalı nem %50-70 arası olmalıdır terraryuma ısı ve ışıklandırma için UVA veya UVB ampulu takılmalı yoksa düşük Watt'lı bir ampul (60 Watt) konulmalıdır. Geceleri ise beyaz ışık veren bir ampul yakmak hayvanların sağlığını kötü etkileyeceğinden 120 Watt'lık bir kırmızı ampul kullanılmalıdır. Terraryum öğle sıcağında ve 30 derecenin üzerinde asla doğrudan güneşe konmamalıdır. Terraryum'un içinde ufak bir su kabi, hayvanın altına girip sığınabileceği bir gölgelik, gereklidir. Ancak eğer yeterli bakımı sağlayamayacaksanız, bu hayvanları doğal ortamından koparmanız hiç doğru olmaz. Eğer evde böcek yetiştirmek isterseniz:
Toprak bir kabın içine kuyu yada havuz suyu koyun (klorsuz) ve içine küçük patates parçaları, bir avuç prinç ve bez parçaları atın, bir hafta içerisinde suyun içinde böcekler ve larvalar oluşacaktır, kabin üzerini bir sinek teli ile örtün ki hem hava alsın hem böcekler kaçamasın. Kertenkelenize lavralardan verebilirsiniz. Ayrıca yine küçük böcekler, hamam böceği yavruları, örümcekler ve çekirgeler de verebilirsiniz.
Yine kertenkele ve bukalemunlar için bir sinek tuzağı hazırlayabilir, bununla yakaladığınız böcekleri bukalemununuza verebilirsiniz bunun için bir kartonu veya kalınca bir kağıdı huni gibi kıvırıp ataç ile sabitleyin yada seloteyp ile yapıştırın yapmış olduğunuz bu huniyi bir kavanozun üzerine oturtun.
Kavanozun içine bir muz parçası yerleştirin ve balkona koyun bir iki gün sonra muz çürüdükçe sinekler kavanoza girecek ama çıkamayacaktır kavanozu bukalemunun bulunduğu terraryumda açarak sinekleri ona verin.
Terraryumu temiz tutmanız ve sıkça temizlemeniz gereklidir, terraryumdaki, ölmüş böcekleri ve dışkıları temizlemelisiniz. Terraryumu dezenfekte etmek için, Nolvasan (Chlorhexidine diacetate). kullanılabilir. Hayvanın bedeninde açılan yara veya çizikleri tedavi etmek içinse Betadine (povodine/iodine) veya Baticon kullanabilirsiniz.
Ayrıca hayvan yeterince beslenemezse ölecektir eğer verdiğiniz yiyecekleri yemezse bunu anladığınız an onu mutlaka bulduğunuz doğal ortama serbest bırakın. (Tabii eğer kış ayıysa onu kış ortasında doğaya bırakmayın)
quote:
Orijinalden alıntı: Deep Impact
Bukalemun Beslenmesi ve Bakımı:
Bukalemunların evde beslenmesi zorcadır, zira bukalemunlar esaret altında uygun koşullar sağlanmadıkça fazlaca yaşayamazlar. Özellikle Akdeniz ve Ege bölgesinde yaşayan kişilerin haricindekilerin bukalemun beslemeleri pek doğru değildir. Zira bu bölgelerin dışında kalan bölgelerin iklimi bukalemunlar için fazla serttir.
Bukalemunlar böcek yiyerek beslenirler, yaşayabilmeleri için gerekli olan günde en az 20-30 canlı sineği veya hamam böceğini ona sağlamak doğal ortamda mümkünse de ev içinde mümkün olamayabilir. Günde en azından 20-30 canlı sinek veya bulamazsanız, 7-8 orta boy canlı çekirge, yada 10 kadar ufak canlı hamamböceği ile beslenmelidir. Bu da sağlanamazsa en azından balıklar için üretilmiş; Kurutulmuş karidesler bukalemuna verilmelidir ama yine de buna ilaveten, mutlaka canlı yem verilmesi gerekir. (Bukalemunların esarette yaşayamamasının en önde gelen sebebi, beslenme sorunlarıdır) Çünkü bukalemun, bu miktardaki (ki bu minumum ihtiyactır) böceği hatta daha da fazlasını, uzun dili sayesinde doğada çok kolay yakalayabilir, ancak bu miktardaki böceği ona canlı (Eğer sinek ise yarı sersemlemiş) olarak temin etmek, hak verirsiniz ki oldukca zordur.
Normal bir kertenkele için yapılmış terraryum bukalemuna ufak gelecektir, ayrıca terraryumu yan ve üst kenarlarını sinek telinden yaparsaniz bulakemun ölebilir, çünki onun doğal olarak sinek yakalayabilmesi gereklidir. Sinek teli ile yapilmis bir kafese sinek giremeyeceğinden, Bukalemun canli yiyecek bulamayacaktir. Eger bir terraryum yapmak niyetindeyseniz, yan ve üst kenarlarını sinek teli değil, Bukalemunun kaçamayacaği kücüklükte bir kümes teli kullanmaniz daha uygun olacaktır.
Ancak daha önce de anlatıldığı üzre bukalemunlar esarette fazla yaşayamazlar yine de yaşayabilmesi için, en az 1 metre x 1 metre x 1.5 metre boyutlarında oldukca büyükçe bir terraryum gereklidir. Bunun içinde hayvanın rahatca tırmanabileceği büyüklükte bitkiler ve saksı içinde ufak ve dalları bulunan bir ağaç olmalıdır ki tırmanıcı olan bukalemun, rahat edebilsin.
Terraryum Gündüz 24-25 gece 18-19 derece ısıda olmalı nem %50-70 arası olmalıdır terraryuma ısı ve ışıklandırma için UVA veya UVB ampulu takılmalı yoksa düşük Watt'lı bir ampul (60 Watt) konulmalıdır. Geceleri ise beyaz ışık veren bir ampul yakmak hayvanların sağlığını kötü etkileyeceğinden 120 Watt'lık bir kırmızı ampul kullanılmalıdır. Terraryum öğle sıcağında ve 30 derecenin üzerinde asla doğrudan güneşe konmamalıdır. Terraryum'un içinde ufak bir su kabi, hayvanın altına girip sığınabileceği bir gölgelik, gereklidir. Ancak eğer yeterli bakımı sağlayamayacaksanız, bu hayvanları doğal ortamından koparmanız hiç doğru olmaz. Eğer evde böcek yetiştirmek isterseniz:
Toprak bir kabın içine kuyu yada havuz suyu koyun (klorsuz) ve içine küçük patates parçaları, bir avuç prinç ve bez parçaları atın, bir hafta içerisinde suyun içinde böcekler ve larvalar oluşacaktır, kabin üzerini bir sinek teli ile örtün ki hem hava alsın hem böcekler kaçamasın. Kertenkelenize lavralardan verebilirsiniz. Ayrıca yine küçük böcekler, hamam böceği yavruları, örümcekler ve çekirgeler de verebilirsiniz.
Yine kertenkele ve bukalemunlar için bir sinek tuzağı hazırlayabilir, bununla yakaladığınız böcekleri bukalemununuza verebilirsiniz bunun için bir kartonu veya kalınca bir kağıdı huni gibi kıvırıp ataç ile sabitleyin yada seloteyp ile yapıştırın yapmış olduğunuz bu huniyi bir kavanozun üzerine oturtun.
Kavanozun içine bir muz parçası yerleştirin ve balkona koyun bir iki gün sonra muz çürüdükçe sinekler kavanoza girecek ama çıkamayacaktır kavanozu bukalemunun bulunduğu terraryumda açarak sinekleri ona verin.
Terraryumu temiz tutmanız ve sıkça temizlemeniz gereklidir, terraryumdaki, ölmüş böcekleri ve dışkıları temizlemelisiniz. Terraryumu dezenfekte etmek için, Nolvasan (Chlorhexidine diacetate). kullanılabilir. Hayvanın bedeninde açılan yara veya çizikleri tedavi etmek içinse Betadine (povodine/iodine) veya Baticon kullanabilirsiniz.
Ayrıca hayvan yeterince beslenemezse ölecektir eğer verdiğiniz yiyecekleri yemezse bunu anladığınız an onu mutlaka bulduğunuz doğal ortama serbest bırakın. (Tabii eğer kış ayıysa onu kış ortasında doğaya bırakmayın)
Alıntıları Göster
Yaw deep bende geçen hafta yavru tavşan aldım ama süt içiremedim bi türlü 3 haftalıkmış.
Gittim bi kilo havuç aldım ama, Havuç yemiyo sadece lahana yiyo bide ekmek yiyo bunda bi gariplik varmı?
Bide durmadan havaya zıplıyo kerata
quote:
Orijinalden alıntı: Drazy
Yaw deep bende geçen hafta yavru tavşan aldım ama süt içiremedim bi türlü 3 haftalıkmış.
Gittim bi kilo havuç aldım ama, Havuç yemiyo sadece lahana yiyo bide ekmek yiyo bunda bi gariplik varmı?
Bide durmadan havaya zıplıyo kerata
Alıntıları Göster
Deep benimde akvaryumda sorun var yaw . Akvaryum eskiden taş gibiydi 1 senedir beslediğim lepistesler vardı. Bu hafta sonu yeni motor ısıtıcı aldım beyaz taş aldım koydum hepsini yeni çiklet balığı almıştım 4 dene onları koydum aynı gece 4 üde öldü. Sora lepistesleri koydum onlarda ertesi gece öldü (7 tane yavru) 1 senedir yaşıyolardı akvaryumu yeniledim öldüler . Yeni aldığım taşlardan olabilirmi acaba yıkamıştım ama karıştırdıkça suya beyazlaştırıyo bulanıklaştırıyodu şimdi onları alıp eski taşları koydum. Haftasonu yine çiklet almayı düşünüyorum ama ya onlar da ölürse diye korkuyorum.
quote:
Orijinalden alıntı: Drazy
Yaw deep bende geçen hafta yavru tavşan aldım ama süt içiremedim bi türlü 3 haftalıkmış.
Gittim bi kilo havuç aldım ama, Havuç yemiyo sadece lahana yiyo bide ekmek yiyo bunda bi gariplik varmı?
Tavşan yavruları genelde 21-28 günlükken ya da 350-400 g canlı ağırlığa ulaştıklarında sütten kesilebilir. Yavrular için ısı çok önemlidir, 18-20 °C olmalıdır.
Orta ağırlıktaki ırklarda günlük olarak 60-110 g kaliteli protein içeren konsantre yem + ad libitum kaliteli kuru ot yeterlidir. Sütten kesilen yavruların rasyonlarına % 10 oranında yağsız süt tozu katılması faydalıdır. Eğer pelet rasyon kullanılacaksa günde 110-170 g verilir. İyi beslenen bir yavru birinci hafta doğum ağırlığının 2 katına, 2 aylıkken de 28 katına ulaşmaktadır.
Damızlık olarak büyütülen yavrulara % 99 yonca peleti (% 15-16 HP) + % 1 tuzdan oluşan bir rasyon verilebilir. Hayvanlar şişmanlamayacak şekilde beslenmelidir, çünkü şişman olanlarda sık sık dölverimi problemleri görülür.
ÖKSÜZ YAVRULARIN BESLENMESİ: Dişi doğum esnasında veya daha sonra ölürse kalan yavruları ya az yavrulu başka bir dişiye verilir ki bu uygulama en pratik olanıdır ya da aşağıdaki şekillerde suni olarak beslenirler.
1. İlk iki hafta boyunca inek veya keçi sütü ya da ticari süt ikamesi verilir. Bunlar vücut ısısında olmalıdır ve damlalıklı şişe veya oyuncak bebek biberonu ile içirilirler.
2. Daha sonra süte ilave olarak taze çayır, ezilmiş yulaf gibi katı yemler verilir.
3. Yavrular yaklaşık 17 günlük olduklarında süt bir kabın içine konur ve az miktarlarda büyütme yemi verilir.
4. Yem miktarı derece derece artırılır.
quote:
Orijinalden alıntı: Tyrael
Deep benimde akvaryumda sorun var yaw . Akvaryum eskiden taş gibiydi 1 senedir beslediğim lepistesler vardı. Bu hafta sonu yeni motor ısıtıcı aldım beyaz taş aldım koydum hepsini yeni çiklet balığı almıştım 4 dene onları koydum aynı gece 4 üde öldü. Sora lepistesleri koydum onlarda ertesi gece öldü (7 tane yavru) 1 senedir yaşıyolardı akvaryumu yeniledim öldüler . Yeni aldığım taşlardan olabilirmi acaba yıkamıştım ama karıştırdıkça suya beyazlaştırıyo bulanıklaştırıyodu şimdi onları alıp eski taşları koydum. Haftasonu yine çiklet almayı düşünüyorum ama ya onlar da ölürse diye korkuyorum.
Alıntıları Göster
quote:
Orjinalden alıntı: Tyrael
Deep benimde akvaryumda sorun var yaw . Akvaryum eskiden taş gibiydi 1 senedir beslediğim lepistesler vardı. Bu hafta sonu yeni motor ısıtıcı aldım beyaz taş aldım koydum hepsini yeni çiklet balığı almıştım 4 dene onları koydum aynı gece 4 üde öldü. Sora lepistesleri koydum onlarda ertesi gece öldü (7 tane yavru) 1 senedir yaşıyolardı akvaryumu yeniledim öldüler . Yeni aldığım taşlardan olabilirmi acaba yıkamıştım ama karıştırdıkça suya beyazlaştırıyo bulanıklaştırıyodu şimdi onları alıp eski taşları koydum. Haftasonu yine çiklet almayı düşünüyorum ama ya onlar da ölürse diye korkuyorum.
walla bilemeyeceğim ama taşlardan olmasa gerek...
quote:
Orijinalden alıntı: Deep Impact
quote:
Orjinalden alıntı: Tyrael
Deep benimde akvaryumda sorun var yaw . Akvaryum eskiden taş gibiydi 1 senedir beslediğim lepistesler vardı. Bu hafta sonu yeni motor ısıtıcı aldım beyaz taş aldım koydum hepsini yeni çiklet balığı almıştım 4 dene onları koydum aynı gece 4 üde öldü. Sora lepistesleri koydum onlarda ertesi gece öldü (7 tane yavru) 1 senedir yaşıyolardı akvaryumu yeniledim öldüler . Yeni aldığım taşlardan olabilirmi acaba yıkamıştım ama karıştırdıkça suya beyazlaştırıyo bulanıklaştırıyodu şimdi onları alıp eski taşları koydum. Haftasonu yine çiklet almayı düşünüyorum ama ya onlar da ölürse diye korkuyorum.
walla bilemeyeceğim ama taşlardan olmasa gerek...
Alıntıları Göster
ya deep bende de beta balığı var.. takılıyo tek başına işte.. küçük bir fanusta yaşıyor .. hep ayn yemi yemekten balık sıkılmaz dimi..
quote:
Orijinalden alıntı: Deep Impact
TAVŞAN YAVRULARIN BESLENMESİ:
Tavşan yavruları genelde 21-28 günlükken ya da 350-400 g canlı ağırlığa ulaştıklarında sütten kesilebilir. Yavrular için ısı çok önemlidir, 18-20 °C olmalıdır.
Orta ağırlıktaki ırklarda günlük olarak 60-110 g kaliteli protein içeren konsantre yem + ad libitum kaliteli kuru ot yeterlidir. Sütten kesilen yavruların rasyonlarına % 10 oranında yağsız süt tozu katılması faydalıdır. Eğer pelet rasyon kullanılacaksa günde 110-170 g verilir. İyi beslenen bir yavru birinci hafta doğum ağırlığının 2 katına, 2 aylıkken de 28 katına ulaşmaktadır.
Damızlık olarak büyütülen yavrulara % 99 yonca peleti (% 15-16 HP) + % 1 tuzdan oluşan bir rasyon verilebilir. Hayvanlar şişmanlamayacak şekilde beslenmelidir, çünkü şişman olanlarda sık sık dölverimi problemleri görülür.
ÖKSÜZ YAVRULARIN BESLENMESİ: Dişi doğum esnasında veya daha sonra ölürse kalan yavruları ya az yavrulu başka bir dişiye verilir ki bu uygulama en pratik olanıdır ya da aşağıdaki şekillerde suni olarak beslenirler.
1. İlk iki hafta boyunca inek veya keçi sütü ya da ticari süt ikamesi verilir. Bunlar vücut ısısında olmalıdır ve damlalıklı şişe veya oyuncak bebek biberonu ile içirilirler.
2. Daha sonra süte ilave olarak taze çayır, ezilmiş yulaf gibi katı yemler verilir.
3. Yavrular yaklaşık 17 günlük olduklarında süt bir kabın içine konur ve az miktarlarda büyütme yemi verilir.
4. Yem miktarı derece derece artırılır.
Alıntıları Göster
quote:
Orjinalden alıntı: Deep Impact
TAVŞAN YAVRULARIN BESLENMESİ:
Tavşan yavruları genelde 21-28 günlükken ya da 350-400 g canlı ağırlığa ulaştıklarında sütten kesilebilir. Yavrular için ısı çok önemlidir, 18-20 °C olmalıdır.
Orta ağırlıktaki ırklarda günlük olarak 60-110 g kaliteli protein içeren konsantre yem + ad libitum kaliteli kuru ot yeterlidir. Sütten kesilen yavruların rasyonlarına % 10 oranında yağsız süt tozu katılması faydalıdır. Eğer pelet rasyon kullanılacaksa günde 110-170 g verilir. İyi beslenen bir yavru birinci hafta doğum ağırlığının 2 katına, 2 aylıkken de 28 katına ulaşmaktadır.
Damızlık olarak büyütülen yavrulara % 99 yonca peleti (% 15-16 HP) + % 1 tuzdan oluşan bir rasyon verilebilir. Hayvanlar şişmanlamayacak şekilde beslenmelidir, çünkü şişman olanlarda sık sık dölverimi problemleri görülür.
ÖKSÜZ YAVRULARIN BESLENMESİ: Dişi doğum esnasında veya daha sonra ölürse kalan yavruları ya az yavrulu başka bir dişiye verilir ki bu uygulama en pratik olanıdır ya da aşağıdaki şekillerde suni olarak beslenirler.
1. İlk iki hafta boyunca inek veya keçi sütü ya da ticari süt ikamesi verilir. Bunlar vücut ısısında olmalıdır ve damlalıklı şişe veya oyuncak bebek biberonu ile içirilirler.
2. Daha sonra süte ilave olarak taze çayır, ezilmiş yulaf gibi katı yemler verilir.
3. Yavrular yaklaşık 17 günlük olduklarında süt bir kabın içine konur ve az miktarlarda büyütme yemi verilir.
4. Yem miktarı derece derece artırılır.
saol kardeş
quote:
Orijinalden alıntı: james_earl_cash
ya deep bende de beta balığı var.. takılıyo tek başına işte.. küçük bir fanusta yaşıyor .. hep ayn yemi yemekten balık sıkılmaz dimi..
Alıntıları Göster
quote:
ya deep bende de beta balığı var.. takılıyo tek başına işte.. küçük bir fanusta yaşıyor .. hep ayn yemi yemekten balık sıkılmaz dimi..
aynı yemi yemekten sıkılmaz ama sen arasıra sokağa çıkar gezdir keretayı..
yeni arkadaşlarla tanıştır..
quote:
Orijinalden alıntı: Drazy
quote:
Orjinalden alıntı: Deep Impact
TAVŞAN YAVRULARIN BESLENMESİ:
Tavşan yavruları genelde 21-28 günlükken ya da 350-400 g canlı ağırlığa ulaştıklarında sütten kesilebilir. Yavrular için ısı çok önemlidir, 18-20 °C olmalıdır.
Orta ağırlıktaki ırklarda günlük olarak 60-110 g kaliteli protein içeren konsantre yem + ad libitum kaliteli kuru ot yeterlidir. Sütten kesilen yavruların rasyonlarına % 10 oranında yağsız süt tozu katılması faydalıdır. Eğer pelet rasyon kullanılacaksa günde 110-170 g verilir. İyi beslenen bir yavru birinci hafta doğum ağırlığının 2 katına, 2 aylıkken de 28 katına ulaşmaktadır.
Damızlık olarak büyütülen yavrulara % 99 yonca peleti (% 15-16 HP) + % 1 tuzdan oluşan bir rasyon verilebilir. Hayvanlar şişmanlamayacak şekilde beslenmelidir, çünkü şişman olanlarda sık sık dölverimi problemleri görülür.
ÖKSÜZ YAVRULARIN BESLENMESİ: Dişi doğum esnasında veya daha sonra ölürse kalan yavruları ya az yavrulu başka bir dişiye verilir ki bu uygulama en pratik olanıdır ya da aşağıdaki şekillerde suni olarak beslenirler.
1. İlk iki hafta boyunca inek veya keçi sütü ya da ticari süt ikamesi verilir. Bunlar vücut ısısında olmalıdır ve damlalıklı şişe veya oyuncak bebek biberonu ile içirilirler.
2. Daha sonra süte ilave olarak taze çayır, ezilmiş yulaf gibi katı yemler verilir.
3. Yavrular yaklaşık 17 günlük olduklarında süt bir kabın içine konur ve az miktarlarda büyütme yemi verilir.
4. Yem miktarı derece derece artırılır.
saol kardeş
Alıntıları Göster
Yaw bu akvaryumda motor gece gündüz 24 saat açık mı durması lazım? Öle diyolar peki balıklar nası uyucak? bide görüntü çok kötü oluyo yaw akvaryum küçükcük motor açıkkken su tazzikli dolaştığı için balıklar akıntı en az nerdeyse oraya dolulşuyo ortalık bomboş kalıyo .
quote:
Orijinalden alıntı: Tyrael
Yaw bu akvaryumda motor gece gündüz 24 saat açık mı durması lazım? Öle diyolar peki balıklar nası uyucak? bide görüntü çok kötü oluyo yaw akvaryum küçükcük motor açıkkken su tazzikli dolaştığı için balıklar akıntı en az nerdeyse oraya dolulşuyo ortalık bomboş kalıyo .
Alıntıları Göster
Tyrael ; lepistesler ile ilgili bilgi..
Latince İsmi: Poecilia reticulata Yaşadığı Bölge: Orta Amerika Büyüklük: Erkekler 3cm, dişler 6cm. Renk: Kırmızı, mavi, sarı, beyaz, pembe... Su Sıcaklığı: 25°-28°C pH: 7-8.5 Su Sertliği: Orta-Yüksek Üremesi: Canlı doğururlar, yavrulaması ve yavruların büyütülmesi kolaydır.
Lepistesler gerek barışçıl yapılarıyla, gerekse kolay üretilmeleriyle akvaryum severlerin gönüllerinde ve akvaryumlarında taht kurmuşlardır. Pek çok hobicinin ilk başladığı balık olmuştur. Akvaryumda doğal seleksiyonla çok değişik renk ve biçimlerde lepistesler üretilmiştir. Erkekleri dişilerin yarısı kadar olup dişilerden daha gösterişlidirler. Gebelik süresi yaklaşık 28 gün olup bu süre sıcaklık ve genetik faktörler yüzünden 21-40 gün arası değişebilmektedir. Aynı dişilerin erkekler tarafından devamlı kovalanmaması için dişi sayısını erkek sayısının 2 katından fazla tutmakta fayda var. Balıklar 3 aylık olduklarında cinsel olgunluğa ulaşırlar.
quote:
Orijinalden alıntı: Deep Impact
Tyrael ; lepistesler ile ilgili bilgi..
Latince İsmi: Poecilia reticulata Yaşadığı Bölge: Orta Amerika Büyüklük: Erkekler 3cm, dişler 6cm. Renk: Kırmızı, mavi, sarı, beyaz, pembe... Su Sıcaklığı: 25°-28°C pH: 7-8.5 Su Sertliği: Orta-Yüksek Üremesi: Canlı doğururlar, yavrulaması ve yavruların büyütülmesi kolaydır.
Lepistesler gerek barışçıl yapılarıyla, gerekse kolay üretilmeleriyle akvaryum severlerin gönüllerinde ve akvaryumlarında taht kurmuşlardır. Pek çok hobicinin ilk başladığı balık olmuştur. Akvaryumda doğal seleksiyonla çok değişik renk ve biçimlerde lepistesler üretilmiştir. Erkekleri dişilerin yarısı kadar olup dişilerden daha gösterişlidirler. Gebelik süresi yaklaşık 28 gün olup bu süre sıcaklık ve genetik faktörler yüzünden 21-40 gün arası değişebilmektedir. Aynı dişilerin erkekler tarafından devamlı kovalanmaması için dişi sayısını erkek sayısının 2 katından fazla tutmakta fayda var. Balıklar 3 aylık olduklarında cinsel olgunluğa ulaşırlar.
Alıntıları Göster
deep bende bir öküz arkadaş var hoca bi boynuzları eksik geçengün hatunlara laf atarken yakalanmış bi güsel dayak yemiş ogün bu gün dür yemek yemiyo bu öküze ne verelim yaşaması için ne yapalım biçare dostum varsa latince bir ismi bide bu öküzün onuda yazarmısın lütfen
quote:
Orijinalden alıntı: grafiker
deep bende bir öküz arkadaş var hoca bi boynuzları eksik geçengün hatunlara laf atarken yakalanmış bi güsel dayak yemiş ogün bu gün dür yemek yemiyo bu öküze ne verelim yaşaması için ne yapalım biçare dostum varsa latince bir ismi bide bu öküzün onuda yazarmısın lütfen
Alıntıları Göster
quote:
Orijinalden alıntı: Drazy
Alıntıları Göster
Deep bilgi için çok saol. Ama lepistesler rahmetli oldu . Şimdi çiklet beslemeyi düşünüyorum. Onlar hakkında bişiler yazarsan sevinirim(chiclid galiba latincesi ). Balıkları alıpta öldürmek istemiyorum.
quote:
Orijinalden alıntı: Tyrael
Deep bilgi için çok saol. Ama lepistesler rahmetli oldu . Şimdi çiklet beslemeyi düşünüyorum. Onlar hakkında bişiler yazarsan sevinirim(chiclid galiba latincesi ). Balıkları alıpta öldürmek istemiyorum.
Alıntıları Göster
quote:
deep bende bir öküz arkadaş var hoca bi boynuzları eksik geçengün hatunlara laf atarken yakalanmış bi güsel dayak yemiş ogün bu gün dür yemek yemiyo bu öküze ne verelim yaşaması için ne yapalım biçare dostum varsa latince bir ismi bide bu öküzün onuda yazarmısın lütfen
grafiker napıyon öküzü be yaw demeyeceğim tabiiki..
iyi fikir arkadaş kurbanda kesersin 1 hissede ben girerim.
yaparsın bir kıyak kardeşine dimi?
latince ismi öküzikus boynuzikus not: yazıldığı gibi okunur...
tyrael senin için başka bilgiler: biraz uzun ama iyi gelir:
Televizyonlarda, restorantlarda, arkadaşlarımızda gördüğümüz akvaryumlar genelde hoşumuza gider ve biz de bunlara benzer hatta daha güzel bir akvaryum kurmak isteriz. Ancak kendimize güvenemediğimizden mi, daha önceden balık yaşatmayı deneyip beceremediğimizden mi, akvaryum bakımından korktuğumuzdan mı bilinmez, bir şekilde, ilk defa ya da tekrar denemekten çekiniriz. Bu yazımda daha çok yeni akvaryum almış, yeni akvaryum alacak ya da daha önce akvaryumculuk serüvenini hüsranla tamamlamış hobicilere bu hobinin aslında düşündüğükleri kadar zor olmadığını örneklerle açıklamaya çalışacağım. Tabi diğer hobicilerde bu makaleden bilmediği temel bilgileri öğrenebilirler. Onlar içinde çok faydalı bilgiler içerdiğini düşünüyorum.
İlk etapta balıklarımızı koymak için bize bir akvaryum gerekiyor. Elinizde akvaryum varsa bu yazıyı okuduktan sonra uygun olup olmadığına karar verin, mümkünse elinizdekini kullanın yoksa değiştirin. Öncelikle küçük cam kaplar olan fanuslar hakkındaki düşüncelerimi belirtmek istiyorum. Bu kadar küçük hacim balıkların içinde barınması için yeterli değildir. Zaten bu tip kaplarda jopon balığı, lepistes gibi balıklar beslenemez. Olsa olsa beta ve gurami gibi labirentli dediğimiz su üstünde köpükten yuva yapan oksijeni su üstünden alan balıklar beslenebilir. Ama bu balıklar bu küçük kaplarda çok sağlıksız ve hareketsiz olacaklardır. Size bu küçük kaplarda balık beslemeden önce küçük kapta yetişen betayla, büyük bir akvaryumda yetişen beta arasındaki farka bakmanızı istiyorum. Bu ikna olmanız için yeterli olacaktır.
Akvaryumculukta bir diğer önemli nokta ben yaptım oldu mantığından uzaklaşmaktır. Unutmayın size öneriyi veren kişinin akvaryumundaki, balık türü, sayısı, boyu, filitrasyon düzeneği, ışık, sıcaklık, kum, pH gibi değerler farklı olacağından uyguladığınız etki, sizin akvaryumunzda aynı tepkiyi vermeyebilir. Felanca şunu yapıyor bir şey olmuyor zihniyeti şu ana kadar işe yaramamıştır. Emin olun ki yaramayacaktır da. Bilim ve tekniğin ışığında yapılan uygulamalar her zaman daha büyük yüzdeyle başarı sağlamıştır.
Akvaryum seçimi konusunda önerim, size uygun olan, alabileceğiniz en büyük akvaryumu almanız. Genel yargının aksine büyük akvaryumların bakımı hem daha kolaydır, hem de içindeki her türlü canlı daha çabuk gelişir ve daha sağlıklı olur. Akvaryum için vaz geçilmez bir diğer malzeme filtrelerdir. Pek çok filtre türü olmakla birlikte orta düzey akvaryumlar için en uygunu dış filtredir. Fiyatı daha pahalı olsa da, hem estetik görüntü, hem daha iyi filitrasyon, hem de daha sağlıklı bir akvaryum için dış filtreyi tercih etmelisiniz. Zaten iç filtre alsanız da biraz daha bilinçlendiğinizde zaten dış filtre alacaksınız. Bu yüzden en iyi seçim dış filtre olacaktır. Biraz da dış filtre ekipmanlarını tanıtmak istiyorum. Elyaf: Öncelikle mekanik filitrasyon için elyaf kullanmalısınız. Sudaki kaba pislikleri ve tortuları tutar. İçfiltrenin süngeriyle hemen hemen aynı işi görür. Aktif Karbon: Akvaryumdaki ilaç kalıntıları, ağır metaller gibi zararlı maddeler sudan aktif karbon yardımıyla uzaklaştırılır. Aktif karbon her zaman kullanılmaz. Aktif karbonu; akvaryumunuzda hastalık için ilaçlama yaptıktan ve ilacın kullanım süresi dolduktan sonra, su değişimini takip eden 24-48 saat içinde suda kullandığınız ilaçtan kalan çözünmüş bulunan kimyasal maddeleri uzaklaştırmak için filtreniz içinde kullanmanız gerekir. Suyunuz kullandığınız yemlerden kaynaklanan renk değişimi veya su değişimini düzenli yapamadığınızdan kaynaklanan hafif koku ve renk değişimine bağlı oluşumlar nedeniyle de aktif karbon kullanabilirsiniz. Fakat bu sebepten kullandığınız aktif karbonun süresi su hacminize ve suyun durumu göz önüne alınarak bir ayı geçmemelidir. not: Aktif karbon bir kere kullanıldıktan sonra kesinlikle bir daha kullanılamaz . Aktif karbon alırken özellikle bilinen kaliteli markaları tercih etmenizi veya piyasada satılan gümüşlü olarak tabir edilen ve insanların içmesi için su arıtma sistemlerinde kullanılan ufak parçacıklı gümüşlü aktif karbon kullanmanızı öneririz. Asya kökenli aktif karbonlar malesef akvaryumlarda sizin istediğiniz verimi sağlayamamaktalar. Substrat: Akvaryumdaki bakterilerin yerleşmesi için geniş alanlı filtre malzemesidir. Seramik borucuklar: Filtreye gelen suyu filtrenin her köşesine eşit olarak yaymak için kullanılır. Üzerinde bakteriler için de alan bulundurur. Mercan kırığı: Sert suyu seven balıklar için bazi hobiciler filtrelerine mercan kırığı koymaktadır. Bu mercan kırığı zaman içinde yavaş yavaş çözünerek suyu sertleştirip uygun duruma getirmektedir. Torf: Bu malzeme içinde çürümüş yaprak, ağaç kalıntıları gibi yapıları barındırmakta ve Diskus, Neon, Kakadu gibi yumuşak suyu seven balıklar için suyu uygun duruma getirmektedir. Suda koku ve kahverengi sarı arası bir renk yapabilmektedir. Akvaryum için önemli bir diğer ekipman ısıtıcıdır. Beslediğimiz balıkların çoğu tropikal olduğu için oda sıcaklığı akvaryum için yeterli olmayacak, üstelik sabah - akşam arasındaki fark çoğu balığı rahatsız edecektir. BU yüzden akvaryumunuzun hacmi ve akvaryumun bulunduğu ortamın sıcaklığına göre uygun güçte bir ısıtıcı alın. Geriye balık, bitki kum ve dekorasyon malzemeleri kaldı. Bunlar akvaryumunuza daha sonra gelecek. Bunlar tamamen sizin seçiminize kalmış. İşi hobi yapan taraf da bunlar zaten. Ancak işin püf noktası da bu elemanları birbirine uyumlu seçmek. Önceden alacağınız balığı belirleyiniz ve internette balık hakkında araştırma yapınız. Balık için hangi tip kum uyumlu? Seçtiğiniz balık bitkilerle ile uyumlu mu? Nasıl su şartları istiyor? SU şartlarını ayarlamayı yazımızın sonraki bölümünde okuyacaksınız.
Akvaryumumuzu, ısıtcımızı, motorumuzu aldık, eve getirdik. Artık işin büyük bölümünü bitirdik. Ya da öyle sanıyoruz! Çoğu hobici daha ilk başlamasında yanlış yönlendirilme ve bilinçsizlik yüzünden pek çok balık öldürerek daha işin başında bu hobiden vaz geçiyor. Bu yazıyı yazmamdaki temel amaç akvaryum hobisine başlarken yeni hobicilere birazcık bilincin yanında sistemin nasıl döndüğünü elimden geldiğince izah ederek, tüm dünyada yaygın olan bu hobiyi her akvaryum severe içine sindirterek yaptırmak. Peki bu nasıl olacak? Akvaryum, içinde farklı canlı çeşitlerini bulunduran, baktıkça içimizi ferahlatan bizim zihnimizde kurduğumuz su altı dünyasını canlandırmaya çalıştırdığımız bir biyo ortamdır. Madem böyle biz de bu ortamı en iyi şekilde kurabilmek için önce zihnimizdeki su altı dünyasının detaylarına; yani işin biyolojik ve kimyasal kısmına bakalım. Doğada Allah pek çok canlı türü yaratmıştır. Bu türler birbirinden farklı özellikleri nedeniyle ayrılırlar. Bu özelliklerden birisi de boşaltım sistemidir. Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum. İnsanlar vücutlarındaki yıkım sonucu oluşan amonyağı kanda gezmesi, yüksek oranda zehirli olduğu için, çok tehlikeli olan amonyağı üre yaparak idrarla vücudundan uzaklaştırır. Eğer amonyağı direk uzaklaştırmaya çalışsaydı, vücut hücrelerinin daha az etkilenmesi için idrardaki amonyağın çok seyreltik (birim hacimdeki miktarı çok daha düşük) olması gerekirdi, bunun için de çok su gerekirdi. Allah onlara öyle yetenekte yaratmıştır. Kuşlara baktığımızda uzun göçlerde çok daha fazla suya ihtiyaçları olduğu için amonyağı önce üreye, üreyi de daha az zararlı olan ürik aside çevirerek ürik asidi daha az suyla dışarı atarak vücutlarındaki suyu maksimum derecede korurlar. Gelelim akvaryumdaki konuklarımız olan balıklara. Tatlı su balıklarının su sıkıntısı olmadığı için vücutlarındaki zehirli amonyağı aynen suya bırakırlar. Gölde veya akarsuda bu durum tabi ki bir sorun teşkil etmez. Oradaki bakteriler er geç amonyağı kullanıp daha az zehirli nitrit ve en az zehirli olan nitrata dönüştüreceklerdir. Ancak akvaryumda bu kadar çok suyumuz olmadığı için işimiz zor. Akvaryumdaki amonyağı balıkları zehirleyecek seviyeye gelmeden derhal bakterilerce daha az zehirli nitrite, nitritin de nitrata çevirilmesi gerek. Şebeke sularımız bakterilerin ölmesi için klorlandığı için zararlıların yanında yararlı bakteriler de ne yazık ki ölmekte. Ancak tam steril olmadığından çok minik miktarda kalmaktadır. Akvaryumun biyolojik döngüsünü oturtmak için bu bakterilere ihtiyacımız var. O zaman önce baş düşman kloru akvaryumdan uzaklaştırmamız gerekecek. Akvaryumdaki su iyi bir havalandırma ile 2 günde klordan arınacaktır. Farklı markaların klor gidericileri de bulunmakta. Bu klor gidericiler kloru bağlamanın yanı sıra içindeki B vitaminleriyle de balığa hem direnç sağlamakta hem de stresi azaltmakta. Yalnız bu noktaya dikkat çekmek istiyorum; bunlar su hazırlayıcıdırlar ilaç değil! 2 günün sonunda akvaryum suyumuz klordan arındırılmış olacak (Eğer su hazırlayıcısı kullandıysanız 1 saat sonra arındırılmış olacak.). Su klordan arındı ama henüz bakterimiz yok. Bunun için bir kaç seçenek var. 1.si ve benim önerim bakteri kültürü eklemeniz. Hem çok daha kısa sürede hem de gerekli her tür bakteri risksiz olarak akvaryumunuza eklenecektir. 2. seçenek ise akvaryumcudan biraz oturmuş su alıp akvaryumunuza aşılamanız. Ancak akvaryumcuların akvaryumlarında hastalık riski olduğundan tavsiye etmemekteyim. 3.sü ise beklemek; 40 gün içinde sistem kendiliğinden oluşur. Bir de akvaryumculuğun vaz geçilmez mavi ilaçları vardır. Yukarıda da su hazırlayıcıların ilaç olmadığını belirtmiştim. Nasıl ki biz hasta olmadığımızda ilaç kullanmıyorsak, akvaryuma da hastalık yokken ilaç atmamalıyız. Çünkü o ilaç akvaryumdaki iyi ve kötü neredeyse bütün bakterileri öldürürek yarattığınız biyo ortamı sıfırlar.
Yeni balık aldığınızda gidip bütün balıkları birden almayın, yavaş yavaş dayanıklı balıklardan başlayarak getirip akvaryuma ekleyin. Balığı alırken gayet iyi izleyin. Kuma, kayaya sürtünüyor mu? Üzerinde yara, pul kalkması, beyaz noktalar var mı? Ani hareketler yapıp silkelenmeye çalışıyor mu? Yüzgeçleri kısık veya eksik mi? Bu özellikler gösteren balığı almayın. Yok alıp düzeltirim derseniz de muhakkak karantina akvaryumu kurup burada ilaç tedavisi yapıp düzelttikten, bir miktar da gözledikten sonra akvaryuma alın. Sonra dikkat etmeden akvaryuma eklediğiniz hastalıklı bir balık tüm balıklarınızı kaybetmenize neden olabilir.
Artık sistemi kurduk. Sıra bakımını yapmakta. Biliyorsunuz akvaryumunuzda balıklarla birlikte bakterilere de bakıyorsunuz. Bu yüzden su değişimlerini dikkatli yapmak zorundayız. Peki suyu niye değiştiriyoruz? Çünkü amonyak nitrite, nitrit daha az zehirli nitrata dönüştü. Ancak nitrat az da olsa zehirlidir ve balıkların büyümesini ve üremesini olumsuz yönde etkiler. Nitratı sudan uzaklaştırmanın en iyi yolu su değişimidir. O zaman suyumuzu değiştirelim. Suyu direk çeşme suyundan doldurduğumuz taktirde klor her şeyi mahvedecek. Bu yüzden bir bidonda suyu 2 gün havalandırıp öyle değiştirin. Bir de yeni ekleyeceğiniz su klorsuz ancak bakterisiz de olduğu için üçte birden fazla su değiştirmeyin yoksa bakterisiz kalabilirsiniz. Benim görüşüm haftada bir olmak üzere üçte birlik su değişimi yeterli olacaktır. Akvaryumdan suyu hortumla, dipteki pislikleri kumun üstünden, kumu da almayacak şekilde, yavaşça emerek uzaklaştırmanız daha faydalıdır. Camdaki yosunları bir süngerle silerek haftada bir temizleyebilirsiniz. Ya da bu işi sizin için severek yapacak vatoz balıklarından alabilirsiniz. Bir de akvaryumunuzun ışığı tercihinize göre 8-12 saat arası açık kalmalı. 24 saat ışığı açık bırakmayınız. Unutmayın biz doğayı taklit etmeye çalışıyoruz. Ayrıca akşamları ses yapıyor diye filtrelerin fişini çekmek de bakterilerin ölümüne neden olur ve sabah kalktığınızda balıklarınızı ölü bulabilirsiniz. Çünkü oksijensiz suda oksijenli bakteriler barınamaz ve ölürler.
Balık, bitki, kum seçimi hakkında fazla yorum yapmayacağım bunlar tamamen kişisel zevke kalmış, ancak önerim; önce almak istediğiniz balıkları belirleyip size, yani akvaryumunuzun büyüklüğüne, tecrübenize ve onlara ayıracağınız zamana uygun olup olmadıklarını özellikle internetten araştırmanız, akvaryumunuzda çok fazla tür beslemeniz, alacağınız balıkların yaşadığı ortamın özelliklerine bakarak ona uygun kum, kaya, ağaç kökü, bitki ve su şartları hazırlamanız. Bir de sıkça sorulan akvaryumuma kaç balık koyabilirim sorusuna genel bir yanıtım olacak. 5cm'i geçmeyen balıklar için 1 cm 1 lt kuralı geçerlidir. Örneğin 100cmx30cmx40cm bir akvaryumunuz var. ve 5 cm lik balık almak istiyorsunuz. 100x30x40=120000cm3=120dm3=120lt. 120lt/5cm=24 balık. Öyleyse bu balıklardan 24 tane alabilirsiniz. Ancak bu balıklar birbiriyle anlaşan örneğin neon gibi sürü balıklarıysa alabilirsiniz. Bu her durumda geçerli değildir. Örneğin erkekleri agresif olan cüce ciklitlerde 24 balık koyarsanız ne kadar iyi bakarsanız bakın bu akvaryum 2 erkeği kaldırabileceğinden 2 en güçlü erkek kalana erkekler birbirini öldürecek veya ölümcül yaralanmalara yol açacaklardır. Çünkü erkek balık belli bir alanı kendine bölge edinir ve diğer balıklara bu bölgede yeri yoktur. Yani olay yine balığın size uygun olup olmadığını araştırmaya kalıyor. Alacağınız balığı iyi derecede tanımadan almayın.
Akvaryum bakımında bir diğer önemli nokta ise beslenme. Akvaryumda beslediğiniz balıkların beslenmelerinin de birbirine uygun olması gerekmektedir. Örneğin bir etçil ile bir otçul balığı yan yana koymanız beslenmede sorun yaratacaktır. Balıklara yiyebileceği boyutlarda ve 2 dakika içinde bitirebildikleri kadar yem verin. Yenmeyen yemler suyu bozar. Balığınıza arasıra canlı yem vermeniz hem üremelerine hem kondüsyonlarını arttırmaya hem de hızlı gelişmelerine yardımcı olacaktır. Ancak canlı yemin temiz olması çok önemlidir. Tubifex (siyah kurtlar) gibi lağım kenarlarından çıkan ve sağlıksız koşullarda yetişen yemler bırakın balıkları, sizin sağlığınızı bile ciddi şekilde bozabilir. Üzerlerinde pek çok çeşit parazit ve bakteri bulundurmaktadırlar. Kolay temin edilebilirlik ve temizlik açısından bakılınca en uygun canlı yem artemiadır. Boyu küçük ama besleyici değeri büyüktür. Özellikle her tür yavru balık için yeri doldurulamaz bir besindir. Yem konusunda bir başka alt başlık açık yemler. Açık yemler genelde besin değerini az da olsa zamanla yitirler özellikle de yapısındaki vitaminler çok çabuk bozulabilmektedir. Bu yüzden açık yem almamanızı öneririm. En iyisi sizin aldığınız son kullanma tarihin gördüğünüz kapalı yemler olacaktır.
Akvaryum severlerin en çok merak ettikleri ve hakkında en çok soru sordukları konuya geldik. Balıklarımızın üretilmesi. Çoğu hobicilerin balığı yaşatmaktan sonraki ilk hedefi balıkları yavrulatabilmektir. Uygun su koşulları ve uygun ortam hazırlandığı taktirde balıklarda problem yoksa ve balık yetişkinse üreme gerçekleşir. Hatta pekçok balık, ortam ve su koşulları uygun olmasa bile yavrulayabilmektedir. Hobicilerin en çok yavru aldığı 2 balıktan biri canlı doğuran türü olan Lepistes, diğeri ise sert mizaçlı Amerikan Zebradır. Üreme konusundaki önerim uygun şartları hazırlayıp, sabırla beklemektir. Bir balığı alırken, özellikle yeni başlayanlar için önerim, balığı sadece yavrulatmak için değil başarılı bir şekilde bakıp, büyütmek için alın.
Şimdi işin kimyasal kısmına bir göz atalım. Genelde kafaları karıştıran pH terimine bir açıklama getirmek istiyorum. pH sudaki hidrojen ve hidroksil iyonlarının molaritesinin eksi logaritması alınarak hesaplanan bir değerdir. İyi düzey kimya bilmeyenler için bu tanım karmaşık ve anlaşılmaz gelebilir. ph 0-14 aralığında bir değerdir. pH'ın 7'den küçük olduğunda asit, 7'den büyük olduğunda bazik, 7 olduğunda ise nötr olduğunu bilmek bize şu aşamada yeterli olacaktır. Bizim beslediğimiz balıklar çoğunlukla nötre yakın sularda yaşar. Ancak bazı türler daha farklı şartlar gerektirmekte. Örneğin Güney Amerika Balıkları asidik su isterken (pH 5.5-7), Afrika kökenli Cichlidler ve diğer balıklar bazik su ister (pH 7-8.5). pH'ı ayarlamak için öncelikle bir pH ölçer almalısınız. Elektronik olanların maliyeti yüksek olduğundan ilk aşamada sıvı olanları seçebilirsiniz. Piyasada farklı markaların gerek pH yükseltici-alçaltıcısı gerekse pH ölçer sıvısı bulunmakta. pH ve sıcaklık için Önemli bir nokta belirtmek istiyorum. Bu değerlerin ani değişmesi balıklar için öldürücüdür. Bu değerlerde ani oynamalar yapmayın. Örneğin akvaryumun suyunun sıcaklığını 2 derece arttıracaksanız bunu, hergün yarım derece olmak üzere 4 günde arttırın. Unutmayın pH ve sıcaklığın sabit olması yüksek ya da alçak olmasından daha önemlidir. Bu değerlerden özellikle pH gözünüzü korkutmasın. Örneğin bir Malawi Cichlid'i için illa ki pH yükselticisi ve pH ölçer almanız gerekmez. Bunun yerine filtrenize mercan krırıkları koyarak hem genel sertliği hem pH'ı biraz yükseltebilirsiniz. Ancak pH yükselticisi ve pH ölçer ile daha bilinçli olarak ve doğaya daha hakim olarak, uygun değerleri yakalayabilirsiniz. Bunun sonucunda balığınızın gelişmesi daha iyi, renkleri daha parlak ve üremesi daha kolay olacaktır. Buna rağmen pH 7 civarında Malawi Cichlid'i olmaz diye bir şey yok, ancak durumlar ortada bu noktada seçim sizin. Su kimyası hakkında daha fazla bilgiyi buradan bulabilirsiniz.
Yazımızın sonuna geldik. Umarım bu yazı size akvaryum hobisinin hem ne kadar zor hem ne kadar kolay olduğunu gösterip, size evinizde bir doğa köşesi oluşturmaya yöneltmiştir. Doğayı bilinçli olarak taklit etmek bu işin en büyük çözüm noktası. Bunu başardığınız taktirde; evinizde huzurlu bir şekilde akvaryumunuza bakacak ve betonarme binalar arasında kendinize küçük bir doğa meydana getirmiş olacaksınız.
quote:
Orijinalden alıntı: Deep Impact
quote:
deep bende bir öküz arkadaş var hoca bi boynuzları eksik geçengün hatunlara laf atarken yakalanmış bi güsel dayak yemiş ogün bu gün dür yemek yemiyo bu öküze ne verelim yaşaması için ne yapalım biçare dostum varsa latince bir ismi bide bu öküzün onuda yazarmısın lütfen
grafiker napıyon öküzü be yaw demeyeceğim tabiiki..
iyi fikir arkadaş kurbanda kesersin 1 hissede ben girerim.
yaparsın bir kıyak kardeşine dimi?
latince ismi öküzikus boynuzikus not: yazıldığı gibi okunur...
tyrael senin için başka bilgiler: biraz uzun ama iyi gelir:
Televizyonlarda, restorantlarda, arkadaşlarımızda gördüğümüz akvaryumlar genelde hoşumuza gider ve biz de bunlara benzer hatta daha güzel bir akvaryum kurmak isteriz. Ancak kendimize güvenemediğimizden mi, daha önceden balık yaşatmayı deneyip beceremediğimizden mi, akvaryum bakımından korktuğumuzdan mı bilinmez, bir şekilde, ilk defa ya da tekrar denemekten çekiniriz. Bu yazımda daha çok yeni akvaryum almış, yeni akvaryum alacak ya da daha önce akvaryumculuk serüvenini hüsranla tamamlamış hobicilere bu hobinin aslında düşündüğükleri kadar zor olmadığını örneklerle açıklamaya çalışacağım. Tabi diğer hobicilerde bu makaleden bilmediği temel bilgileri öğrenebilirler. Onlar içinde çok faydalı bilgiler içerdiğini düşünüyorum.
İlk etapta balıklarımızı koymak için bize bir akvaryum gerekiyor. Elinizde akvaryum varsa bu yazıyı okuduktan sonra uygun olup olmadığına karar verin, mümkünse elinizdekini kullanın yoksa değiştirin. Öncelikle küçük cam kaplar olan fanuslar hakkındaki düşüncelerimi belirtmek istiyorum. Bu kadar küçük hacim balıkların içinde barınması için yeterli değildir. Zaten bu tip kaplarda jopon balığı, lepistes gibi balıklar beslenemez. Olsa olsa beta ve gurami gibi labirentli dediğimiz su üstünde köpükten yuva yapan oksijeni su üstünden alan balıklar beslenebilir. Ama bu balıklar bu küçük kaplarda çok sağlıksız ve hareketsiz olacaklardır. Size bu küçük kaplarda balık beslemeden önce küçük kapta yetişen betayla, büyük bir akvaryumda yetişen beta arasındaki farka bakmanızı istiyorum. Bu ikna olmanız için yeterli olacaktır.
Akvaryumculukta bir diğer önemli nokta ben yaptım oldu mantığından uzaklaşmaktır. Unutmayın size öneriyi veren kişinin akvaryumundaki, balık türü, sayısı, boyu, filitrasyon düzeneği, ışık, sıcaklık, kum, pH gibi değerler farklı olacağından uyguladığınız etki, sizin akvaryumunzda aynı tepkiyi vermeyebilir. Felanca şunu yapıyor bir şey olmuyor zihniyeti şu ana kadar işe yaramamıştır. Emin olun ki yaramayacaktır da. Bilim ve tekniğin ışığında yapılan uygulamalar her zaman daha büyük yüzdeyle başarı sağlamıştır.
Akvaryum seçimi konusunda önerim, size uygun olan, alabileceğiniz en büyük akvaryumu almanız. Genel yargının aksine büyük akvaryumların bakımı hem daha kolaydır, hem de içindeki her türlü canlı daha çabuk gelişir ve daha sağlıklı olur. Akvaryum için vaz geçilmez bir diğer malzeme filtrelerdir. Pek çok filtre türü olmakla birlikte orta düzey akvaryumlar için en uygunu dış filtredir. Fiyatı daha pahalı olsa da, hem estetik görüntü, hem daha iyi filitrasyon, hem de daha sağlıklı bir akvaryum için dış filtreyi tercih etmelisiniz. Zaten iç filtre alsanız da biraz daha bilinçlendiğinizde zaten dış filtre alacaksınız. Bu yüzden en iyi seçim dış filtre olacaktır. Biraz da dış filtre ekipmanlarını tanıtmak istiyorum. Elyaf: Öncelikle mekanik filitrasyon için elyaf kullanmalısınız. Sudaki kaba pislikleri ve tortuları tutar. İçfiltrenin süngeriyle hemen hemen aynı işi görür. Aktif Karbon: Akvaryumdaki ilaç kalıntıları, ağır metaller gibi zararlı maddeler sudan aktif karbon yardımıyla uzaklaştırılır. Aktif karbon her zaman kullanılmaz. Aktif karbonu; akvaryumunuzda hastalık için ilaçlama yaptıktan ve ilacın kullanım süresi dolduktan sonra, su değişimini takip eden 24-48 saat içinde suda kullandığınız ilaçtan kalan çözünmüş bulunan kimyasal maddeleri uzaklaştırmak için filtreniz içinde kullanmanız gerekir. Suyunuz kullandığınız yemlerden kaynaklanan renk değişimi veya su değişimini düzenli yapamadığınızdan kaynaklanan hafif koku ve renk değişimine bağlı oluşumlar nedeniyle de aktif karbon kullanabilirsiniz. Fakat bu sebepten kullandığınız aktif karbonun süresi su hacminize ve suyun durumu göz önüne alınarak bir ayı geçmemelidir. not: Aktif karbon bir kere kullanıldıktan sonra kesinlikle bir daha kullanılamaz . Aktif karbon alırken özellikle bilinen kaliteli markaları tercih etmenizi veya piyasada satılan gümüşlü olarak tabir edilen ve insanların içmesi için su arıtma sistemlerinde kullanılan ufak parçacıklı gümüşlü aktif karbon kullanmanızı öneririz. Asya kökenli aktif karbonlar malesef akvaryumlarda sizin istediğiniz verimi sağlayamamaktalar. Substrat: Akvaryumdaki bakterilerin yerleşmesi için geniş alanlı filtre malzemesidir. Seramik borucuklar: Filtreye gelen suyu filtrenin her köşesine eşit olarak yaymak için kullanılır. Üzerinde bakteriler için de alan bulundurur. Mercan kırığı: Sert suyu seven balıklar için bazi hobiciler filtrelerine mercan kırığı koymaktadır. Bu mercan kırığı zaman içinde yavaş yavaş çözünerek suyu sertleştirip uygun duruma getirmektedir. Torf: Bu malzeme içinde çürümüş yaprak, ağaç kalıntıları gibi yapıları barındırmakta ve Diskus, Neon, Kakadu gibi yumuşak suyu seven balıklar için suyu uygun duruma getirmektedir. Suda koku ve kahverengi sarı arası bir renk yapabilmektedir. Akvaryum için önemli bir diğer ekipman ısıtıcıdır. Beslediğimiz balıkların çoğu tropikal olduğu için oda sıcaklığı akvaryum için yeterli olmayacak, üstelik sabah - akşam arasındaki fark çoğu balığı rahatsız edecektir. BU yüzden akvaryumunuzun hacmi ve akvaryumun bulunduğu ortamın sıcaklığına göre uygun güçte bir ısıtıcı alın. Geriye balık, bitki kum ve dekorasyon malzemeleri kaldı. Bunlar akvaryumunuza daha sonra gelecek. Bunlar tamamen sizin seçiminize kalmış. İşi hobi yapan taraf da bunlar zaten. Ancak işin püf noktası da bu elemanları birbirine uyumlu seçmek. Önceden alacağınız balığı belirleyiniz ve internette balık hakkında araştırma yapınız. Balık için hangi tip kum uyumlu? Seçtiğiniz balık bitkilerle ile uyumlu mu? Nasıl su şartları istiyor? SU şartlarını ayarlamayı yazımızın sonraki bölümünde okuyacaksınız.
Akvaryumumuzu, ısıtcımızı, motorumuzu aldık, eve getirdik. Artık işin büyük bölümünü bitirdik. Ya da öyle sanıyoruz! Çoğu hobici daha ilk başlamasında yanlış yönlendirilme ve bilinçsizlik yüzünden pek çok balık öldürerek daha işin başında bu hobiden vaz geçiyor. Bu yazıyı yazmamdaki temel amaç akvaryum hobisine başlarken yeni hobicilere birazcık bilincin yanında sistemin nasıl döndüğünü elimden geldiğince izah ederek, tüm dünyada yaygın olan bu hobiyi her akvaryum severe içine sindirterek yaptırmak. Peki bu nasıl olacak? Akvaryum, içinde farklı canlı çeşitlerini bulunduran, baktıkça içimizi ferahlatan bizim zihnimizde kurduğumuz su altı dünyasını canlandırmaya çalıştırdığımız bir biyo ortamdır. Madem böyle biz de bu ortamı en iyi şekilde kurabilmek için önce zihnimizdeki su altı dünyasının detaylarına; yani işin biyolojik ve kimyasal kısmına bakalım. Doğada Allah pek çok canlı türü yaratmıştır. Bu türler birbirinden farklı özellikleri nedeniyle ayrılırlar. Bu özelliklerden birisi de boşaltım sistemidir. Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum. İnsanlar vücutlarındaki yıkım sonucu oluşan amonyağı kanda gezmesi, yüksek oranda zehirli olduğu için, çok tehlikeli olan amonyağı üre yaparak idrarla vücudundan uzaklaştırır. Eğer amonyağı direk uzaklaştırmaya çalışsaydı, vücut hücrelerinin daha az etkilenmesi için idrardaki amonyağın çok seyreltik (birim hacimdeki miktarı çok daha düşük) olması gerekirdi, bunun için de çok su gerekirdi. Allah onlara öyle yetenekte yaratmıştır. Kuşlara baktığımızda uzun göçlerde çok daha fazla suya ihtiyaçları olduğu için amonyağı önce üreye, üreyi de daha az zararlı olan ürik aside çevirerek ürik asidi daha az suyla dışarı atarak vücutlarındaki suyu maksimum derecede korurlar. Gelelim akvaryumdaki konuklarımız olan balıklara. Tatlı su balıklarının su sıkıntısı olmadığı için vücutlarındaki zehirli amonyağı aynen suya bırakırlar. Gölde veya akarsuda bu durum tabi ki bir sorun teşkil etmez. Oradaki bakteriler er geç amonyağı kullanıp daha az zehirli nitrit ve en az zehirli olan nitrata dönüştüreceklerdir. Ancak akvaryumda bu kadar çok suyumuz olmadığı için işimiz zor. Akvaryumdaki amonyağı balıkları zehirleyecek seviyeye gelmeden derhal bakterilerce daha az zehirli nitrite, nitritin de nitrata çevirilmesi gerek. Şebeke sularımız bakterilerin ölmesi için klorlandığı için zararlıların yanında yararlı bakteriler de ne yazık ki ölmekte. Ancak tam steril olmadığından çok minik miktarda kalmaktadır. Akvaryumun biyolojik döngüsünü oturtmak için bu bakterilere ihtiyacımız var. O zaman önce baş düşman kloru akvaryumdan uzaklaştırmamız gerekecek. Akvaryumdaki su iyi bir havalandırma ile 2 günde klordan arınacaktır. Farklı markaların klor gidericileri de bulunmakta. Bu klor gidericiler kloru bağlamanın yanı sıra içindeki B vitaminleriyle de balığa hem direnç sağlamakta hem de stresi azaltmakta. Yalnız bu noktaya dikkat çekmek istiyorum; bunlar su hazırlayıcıdırlar ilaç değil! 2 günün sonunda akvaryum suyumuz klordan arındırılmış olacak (Eğer su hazırlayıcısı kullandıysanız 1 saat sonra arındırılmış olacak.). Su klordan arındı ama henüz bakterimiz yok. Bunun için bir kaç seçenek var. 1.si ve benim önerim bakteri kültürü eklemeniz. Hem çok daha kısa sürede hem de gerekli her tür bakteri risksiz olarak akvaryumunuza eklenecektir. 2. seçenek ise akvaryumcudan biraz oturmuş su alıp akvaryumunuza aşılamanız. Ancak akvaryumcuların akvaryumlarında hastalık riski olduğundan tavsiye etmemekteyim. 3.sü ise beklemek; 40 gün içinde sistem kendiliğinden oluşur. Bir de akvaryumculuğun vaz geçilmez mavi ilaçları vardır. Yukarıda da su hazırlayıcıların ilaç olmadığını belirtmiştim. Nasıl ki biz hasta olmadığımızda ilaç kullanmıyorsak, akvaryuma da hastalık yokken ilaç atmamalıyız. Çünkü o ilaç akvaryumdaki iyi ve kötü neredeyse bütün bakterileri öldürürek yarattığınız biyo ortamı sıfırlar.
Yeni balık aldığınızda gidip bütün balıkları birden almayın, yavaş yavaş dayanıklı balıklardan başlayarak getirip akvaryuma ekleyin. Balığı alırken gayet iyi izleyin. Kuma, kayaya sürtünüyor mu? Üzerinde yara, pul kalkması, beyaz noktalar var mı? Ani hareketler yapıp silkelenmeye çalışıyor mu? Yüzgeçleri kısık veya eksik mi? Bu özellikler gösteren balığı almayın. Yok alıp düzeltirim derseniz de muhakkak karantina akvaryumu kurup burada ilaç tedavisi yapıp düzelttikten, bir miktar da gözledikten sonra akvaryuma alın. Sonra dikkat etmeden akvaryuma eklediğiniz hastalıklı bir balık tüm balıklarınızı kaybetmenize neden olabilir.
Artık sistemi kurduk. Sıra bakımını yapmakta. Biliyorsunuz akvaryumunuzda balıklarla birlikte bakterilere de bakıyorsunuz. Bu yüzden su değişimlerini dikkatli yapmak zorundayız. Peki suyu niye değiştiriyoruz? Çünkü amonyak nitrite, nitrit daha az zehirli nitrata dönüştü. Ancak nitrat az da olsa zehirlidir ve balıkların büyümesini ve üremesini olumsuz yönde etkiler. Nitratı sudan uzaklaştırmanın en iyi yolu su değişimidir. O zaman suyumuzu değiştirelim. Suyu direk çeşme suyundan doldurduğumuz taktirde klor her şeyi mahvedecek. Bu yüzden bir bidonda suyu 2 gün havalandırıp öyle değiştirin. Bir de yeni ekleyeceğiniz su klorsuz ancak bakterisiz de olduğu için üçte birden fazla su değiştirmeyin yoksa bakterisiz kalabilirsiniz. Benim görüşüm haftada bir olmak üzere üçte birlik su değişimi yeterli olacaktır. Akvaryumdan suyu hortumla, dipteki pislikleri kumun üstünden, kumu da almayacak şekilde, yavaşça emerek uzaklaştırmanız daha faydalıdır. Camdaki yosunları bir süngerle silerek haftada bir temizleyebilirsiniz. Ya da bu işi sizin için severek yapacak vatoz balıklarından alabilirsiniz. Bir de akvaryumunuzun ışığı tercihinize göre 8-12 saat arası açık kalmalı. 24 saat ışığı açık bırakmayınız. Unutmayın biz doğayı taklit etmeye çalışıyoruz. Ayrıca akşamları ses yapıyor diye filtrelerin fişini çekmek de bakterilerin ölümüne neden olur ve sabah kalktığınızda balıklarınızı ölü bulabilirsiniz. Çünkü oksijensiz suda oksijenli bakteriler barınamaz ve ölürler.
Balık, bitki, kum seçimi hakkında fazla yorum yapmayacağım bunlar tamamen kişisel zevke kalmış, ancak önerim; önce almak istediğiniz balıkları belirleyip size, yani akvaryumunuzun büyüklüğüne, tecrübenize ve onlara ayıracağınız zamana uygun olup olmadıklarını özellikle internetten araştırmanız, akvaryumunuzda çok fazla tür beslemeniz, alacağınız balıkların yaşadığı ortamın özelliklerine bakarak ona uygun kum, kaya, ağaç kökü, bitki ve su şartları hazırlamanız. Bir de sıkça sorulan akvaryumuma kaç balık koyabilirim sorusuna genel bir yanıtım olacak. 5cm'i geçmeyen balıklar için 1 cm 1 lt kuralı geçerlidir. Örneğin 100cmx30cmx40cm bir akvaryumunuz var. ve 5 cm lik balık almak istiyorsunuz. 100x30x40=120000cm3=120dm3=120lt. 120lt/5cm=24 balık. Öyleyse bu balıklardan 24 tane alabilirsiniz. Ancak bu balıklar birbiriyle anlaşan örneğin neon gibi sürü balıklarıysa alabilirsiniz. Bu her durumda geçerli değildir. Örneğin erkekleri agresif olan cüce ciklitlerde 24 balık koyarsanız ne kadar iyi bakarsanız bakın bu akvaryum 2 erkeği kaldırabileceğinden 2 en güçlü erkek kalana erkekler birbirini öldürecek veya ölümcül yaralanmalara yol açacaklardır. Çünkü erkek balık belli bir alanı kendine bölge edinir ve diğer balıklara bu bölgede yeri yoktur. Yani olay yine balığın size uygun olup olmadığını araştırmaya kalıyor. Alacağınız balığı iyi derecede tanımadan almayın.
Akvaryum bakımında bir diğer önemli nokta ise beslenme. Akvaryumda beslediğiniz balıkların beslenmelerinin de birbirine uygun olması gerekmektedir. Örneğin bir etçil ile bir otçul balığı yan yana koymanız beslenmede sorun yaratacaktır. Balıklara yiyebileceği boyutlarda ve 2 dakika içinde bitirebildikleri kadar yem verin. Yenmeyen yemler suyu bozar. Balığınıza arasıra canlı yem vermeniz hem üremelerine hem kondüsyonlarını arttırmaya hem de hızlı gelişmelerine yardımcı olacaktır. Ancak canlı yemin temiz olması çok önemlidir. Tubifex (siyah kurtlar) gibi lağım kenarlarından çıkan ve sağlıksız koşullarda yetişen yemler bırakın balıkları, sizin sağlığınızı bile ciddi şekilde bozabilir. Üzerlerinde pek çok çeşit parazit ve bakteri bulundurmaktadırlar. Kolay temin edilebilirlik ve temizlik açısından bakılınca en uygun canlı yem artemiadır. Boyu küçük ama besleyici değeri büyüktür. Özellikle her tür yavru balık için yeri doldurulamaz bir besindir. Yem konusunda bir başka alt başlık açık yemler. Açık yemler genelde besin değerini az da olsa zamanla yitirler özellikle de yapısındaki vitaminler çok çabuk bozulabilmektedir. Bu yüzden açık yem almamanızı öneririm. En iyisi sizin aldığınız son kullanma tarihin gördüğünüz kapalı yemler olacaktır.
Akvaryum severlerin en çok merak ettikleri ve hakkında en çok soru sordukları konuya geldik. Balıklarımızın üretilmesi. Çoğu hobicilerin balığı yaşatmaktan sonraki ilk hedefi balıkları yavrulatabilmektir. Uygun su koşulları ve uygun ortam hazırlandığı taktirde balıklarda problem yoksa ve balık yetişkinse üreme gerçekleşir. Hatta pekçok balık, ortam ve su koşulları uygun olmasa bile yavrulayabilmektedir. Hobicilerin en çok yavru aldığı 2 balıktan biri canlı doğuran türü olan Lepistes, diğeri ise sert mizaçlı Amerikan Zebradır. Üreme konusundaki önerim uygun şartları hazırlayıp, sabırla beklemektir. Bir balığı alırken, özellikle yeni başlayanlar için önerim, balığı sadece yavrulatmak için değil başarılı bir şekilde bakıp, büyütmek için alın.
Şimdi işin kimyasal kısmına bir göz atalım. Genelde kafaları karıştıran pH terimine bir açıklama getirmek istiyorum. pH sudaki hidrojen ve hidroksil iyonlarının molaritesinin eksi logaritması alınarak hesaplanan bir değerdir. İyi düzey kimya bilmeyenler için bu tanım karmaşık ve anlaşılmaz gelebilir. ph 0-14 aralığında bir değerdir. pH'ın 7'den küçük olduğunda asit, 7'den büyük olduğunda bazik, 7 olduğunda ise nötr olduğunu bilmek bize şu aşamada yeterli olacaktır. Bizim beslediğimiz balıklar çoğunlukla nötre yakın sularda yaşar. Ancak bazı türler daha farklı şartlar gerektirmekte. Örneğin Güney Amerika Balıkları asidik su isterken (pH 5.5-7), Afrika kökenli Cichlidler ve diğer balıklar bazik su ister (pH 7-8.5). pH'ı ayarlamak için öncelikle bir pH ölçer almalısınız. Elektronik olanların maliyeti yüksek olduğundan ilk aşamada sıvı olanları seçebilirsiniz. Piyasada farklı markaların gerek pH yükseltici-alçaltıcısı gerekse pH ölçer sıvısı bulunmakta. pH ve sıcaklık için Önemli bir nokta belirtmek istiyorum. Bu değerlerin ani değişmesi balıklar için öldürücüdür. Bu değerlerde ani oynamalar yapmayın. Örneğin akvaryumun suyunun sıcaklığını 2 derece arttıracaksanız bunu, hergün yarım derece olmak üzere 4 günde arttırın. Unutmayın pH ve sıcaklığın sabit olması yüksek ya da alçak olmasından daha önemlidir. Bu değerlerden özellikle pH gözünüzü korkutmasın. Örneğin bir Malawi Cichlid'i için illa ki pH yükselticisi ve pH ölçer almanız gerekmez. Bunun yerine filtrenize mercan krırıkları koyarak hem genel sertliği hem pH'ı biraz yükseltebilirsiniz. Ancak pH yükselticisi ve pH ölçer ile daha bilinçli olarak ve doğaya daha hakim olarak, uygun değerleri yakalayabilirsiniz. Bunun sonucunda balığınızın gelişmesi daha iyi, renkleri daha parlak ve üremesi daha kolay olacaktır. Buna rağmen pH 7 civarında Malawi Cichlid'i olmaz diye bir şey yok, ancak durumlar ortada bu noktada seçim sizin. Su kimyası hakkında daha fazla bilgiyi buradan bulabilirsiniz.
Yazımızın sonuna geldik. Umarım bu yazı size akvaryum hobisinin hem ne kadar zor hem ne kadar kolay olduğunu gösterip, size evinizde bir doğa köşesi oluşturmaya yöneltmiştir. Doğayı bilinçli olarak taklit etmek bu işin en büyük çözüm noktası. Bunu başardığınız taktirde; evinizde huzurlu bir şekilde akvaryumunuza bakacak ve betonarme binalar arasında kendinize küçük bir doğa meydana getirmiş olacaksınız.
Alıntıları Göster
tamam bilader ozamana kadar 2,5 ay var galiba birazdaha ot verip semermesini bekleyecez