Şimdi Ara

BYD: “Türkiye'de elektrikli araç pazar payı yüzde 15’e ulaşacak” (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
123
Cevap
2
Favori
2.179
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
6 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • tartekin kullanıcısına yanıt


    Byd hibriti geçiş teknolojisi olarak görüyor. Zaten öyle olmasa 98 hp 110 tork 2 tonlık aracı kim alır?

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >




  • ygb kullanıcısına yanıt

    Bence yanlış görüyor..Devir hybrid araç devri..ileride elektriklinin ne olacağı da meçhul..Gümbür gümbür Hidrojenli araçlar geliyor..Toyota 5 seneye kalmaz bu işi çözer

  • tartekin kullanıcısına yanıt
    Byd baş bilim insanı

    Yılda 4,3 milyon adet araç satan firmada işin başında, teknolojiye yön veren adam.
    Hidrojenli araç filan geldiği yok hocam. Toyota 10 yıldır katı hal batarya çıkaracak ama bakınca elde avuçta bir şey yok. Tabi yine kendin bilirsin :)

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • ygb kullanıcısına yanıt

    Adam şirket politikasını açıklıyor, tartışılmaz Tanrı kelamı değil..baş bilim insanı imiş ne alaka?? bildiğin tüccar işte..bana salt elektrikli araç uymuyor..anladığım kadarı ile dünyada da bu konuda yalnız değilim pekBYD: “Türkiye'de elektrikli araç pazar payı yüzde 15’e ulaşacak” Ürün gamını sadece elektrikli araç üzerine kuruyorsa kendi bilir elbet..Anladığım kadarı ile mevcut platformları sırf elektrikli araçlara uygun ..yoksa diğer Çinli ve Avrupalı markalar gibi hybrid ve plug-in hybrid de üretirlerdi

  • tartekin kullanıcısına yanıt
    Saygılar :)

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • ygb kullanıcısına yanıt

    Saygılar bizden:)

  • Söylemesine gerek yok belli zaten

  • tartekin kullanıcısına yanıt

    Toyotanın çözebileceği hemen hiç bir şey yok. Toyota ve Honda 2002'den bu yana FCEV yanı hidrojen yakıt hücreli otomobil satıyor. Toyota TCHV, Honda FCX, Honda FCX Clarity, Toyota Mirai, Hyundai IX35 FCEV vs. olmak üzere 23 yıldır hidrojen yakıt hücreli otomobil satılıyor ve satışları her geçen yıl artacağına düşüyor.


    2024 Toyota Mirai:

    New Toyota Cars For Sale | New Car Prices


    Mirai: Leading the Way in Fuel Cell Electric Vehicles | Toyota.com


    İçten yanmalı otomobiller (ICEV) gayet güzel iş görürken, önce neden elektrikli otomobil (BEV ve FCEV) kavramı hayatımıza girdi onu anlamamız gerekiyor: Küresel ısınma. Bilim adamlarının giderek artan uyarılarıyla hükümetler CO2 emisyonlarının azaltılması gerektiğini anladılar. Tek neden bu değil elbette ama ana ve başat neden bu. Dünya anormal bir hızda ısınıyor ve bilim adamları bu ısınmanın ana kaynağının atmosfere her yıl saldığımız 10 milyar ton CO2 ve CH4 sera gazı olduğundan oldukça eminler.


    O halde ne yapmak gerek? en önemli CO2 kaynaklarının üzerine gidip emisyonları azaltmak gerek. En önemli sera gazı kaynakları: fosil yakıtlı elektrik santralları, fosil yakıt kullanan ulaşım araçları, büyükbaş hayvancılık, Üretimde fosil yakıt kullanan sanayi tesisleri, fosil yakıt kullanan bina ısıtma sistemleri vb. Şu an hepsinin üzerine az çok gidiliyor ama burası otomobil forumu olduğu için biz sadece otomobillerle ilgili kısmını görüyoruz.


    İşte BEV (pilli elektrikli) ve FCEV (yakıt hücreli elektrikli) burada devreye giriyor. Hidrojen yanınca ortaya yanma ürünü olarak H2O çıkıyor. Buraya kadar çok güzel. Aslında su buharı en kuvvetli sera gazıdır ama fazlası atmosferde tutunamadığından fazlalığı bir sorun oluşturmuyor. Hidrojenin sorunu elde edilme yöntemi. Hidrojen doğada daima başka elementlerle bağ yapmış olarak bulunuyor, tek başına hidrojen madeni/yatakları diye bir şey yok. O halde hidrojeni bu bileşiklerden elde etmek gerekiyor. En büyük hidrojen kaynağı su. Suyu elektrik kullanarak elektroliz yöntemiyle ayrıştırmak mümkün. Ancak bu yöntemin verimi %70 civarında ve çok maliyetli. Ayrıca kullanılan elektrik temiz kaynaklardan gelmiyorsa H2 üretmenin bir anlamı da kalmıyor. Bu nedenle günümüzde çeşitli amaçlarla kullanılan hidrojenin %95'i doğalgazdan reformasyon denilen bir teknikle elde ediliyor. Doğalgaz su buharı ile 700 dereceye kadar ısıtılarak ve sıkıştırılarak elde ediliyor ve bu süreçte havaya bolca CO2 salınıyor. Bu yöntemle üretilmiş hidrojenin sera gazlarını azaltmada hiç bir etkisi yok, aksine kendisi sera gazı (CO2) emisyonuna yol açıyor.


    İkinci sorun verim. FCEV yani hidrojen yakıt hücreli elektrikli otoların verimi inanılmaz düşük. Aşağıda FCEV ve BEV verim karşılaştırması var:

    BYD: “Türkiye'de elektrikli araç pazar payı yüzde 15’e ulaşacak”

    Tablodan görüleceği üzere kaynaktan tekerleğe verim kıyaslamasında BEV verimi %73 iken FCEV verimi %22 gibi inanılmaz düşük, hatta benzinli otomobilerden bile düşük.


    Üçüncü sıkıntı hidrojen -253 derecede sıvılaştırılıyor ve sızdırmazlığı çok yüksek özel üretim tanklar gerektiriyor yoksa sadece 1 proton ve 1 elektrondan oluşan en küçük element olan hidrojen kolayca dış ortama sızabiliyor.


    Dördüncü sıkıntı hidrojen çok yanıcı. Hidrojen dolu tankerlerin yollarda dolaşması, otomobillerin içinde olması, şehir içinde yakıt istasyonlarında bulunması ekstra yangın güvenliliği ve dolayısyla ek maliyet getiriyor.


    Beşinci sıkıntı. İstasyon maliyeti. Sıvılaştırılmış hidrojen çok özel şartlarda depolanmak zorunda olduğundan istasyon maliyetleri 10 milyon dolar civarında. O yüzden yatırımın geri dönüş oranı çok uzun ve çoğu yatırımcıya o yüzden cazip gelmiyor.


    Altıncı olarak hidrojen yakıt hücresi üretimi hem çok zahmetli hem de pahalı bir proses. Hücrenin anot ve katotunda platin kullanılıyor ve çok sık bakım gerektiriyor.


    İlave sebepler de var ama daha fazla uzatmak istemiyorum.


    Sonuç olarak şu anki haliyle hidrojenin otomobillerde pek bir geleceği yok. Geleceği olabilmesi için öncelikle temiz enerji kullanılarak üretilmesi gerekiyor. Temiz olarak üretildiğinde ise prizdeki elektrikten çok daha pahalıya geliyor. O yüzden elektrik kullanarak hidrojen üretip, sonra bu hidrojeni arabada tekrar elektrik üretmek için kullanmak yerine o elektriği aracısız, doğrudan arabaya vermek çok daha mantıklı oluyor. Kulağı tersten tutmanın bir anlamı yok.


    Toyota ise zaten hidrojen üreticisi değil, depolayıcısı değil. O sadece bir otomobil üreticisi. Hidrojen zincirinde sadece bir halka Toyota. Toyotanın yapabileceği tek şey FCEV verimini arttırmak ve içten yanmalı motorlarda benzin yerine hidrojen kullanma tekniklerini geliştirmek ama hidrojenin temel sorunu bu değil ki! Temel sorun hidrojenin temiz ve ucuz üretiminin şu an mümkün olamayışı ve Toyota hidrojen üretiminin hiç bir yerinde yok. Hidrojenin önündeki sorunu çözecek olan Toyota değil, hidrojen üreticileri. Eğer bir gün hidrojen üreticileri hidrojen üretmenin temiz ve ucuz bir yolunu bulabilirlerse belki o zaman hidrojenin OTOMOBİLLERDE geleceğinden söz edebiliriz. Ancak hidrojenin enerji depolama medyumu olarak büyük bir potansiyeli var. Mesela güneş panellerinin gündüz ürettiği elektrik hidrojen olarak depolanabilir. Nükleer santralların ve rüzgar türbinlerinin, HES'lerin ürettiği fazla elektrik toprağa akıtmak yerine hidrojen olarak depolanabilir. Hidrojen bu amaçla kullanıldığında sanayide kullanım bulabilir ama bu yolla üretilecek hidrojenin 2 milyar ulaşım aracının ihtiyaçlarına cevap verecek kadar çok olacağını sanmıyorum.


    Kısacası otomobillerde ben bir hidrojen geleceği göremiyorum. Günümüz şartlarında BEV FCEV'den kat kat daha temiz ve çok daha az sera gazı emisyonuna yol açıyor ama sanayide hidrojen kullanımı mümkün olabilir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 28 Ocak 2025; 16:31:59 >




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Güncellemeler bitti inşallahBYD: “Türkiye'de elektrikli araç pazar payı yüzde 15’e ulaşacak” 

  • tartekin kullanıcısına yanıt

    Valla aklıma geldikçe ekledim. BYD: “Türkiye'de elektrikli araç pazar payı yüzde 15’e ulaşacak” Aslında ekleyecek başka şeyler de sonradan aklıma geldi ama zaten uzun bir mesaj oldu. Bilirsin uzun mesajlar bu forumda pek okunmaz, daha fazla uzatmak istemedim ama meramımı anlatabildim sanırım.

  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Faydalı bir çalışma..derin konular..hidrojenin geleceği elbette tartışmalı ama ben elektrikli araçların geleceğini pek de parlak görmeyenlerdenim..Mild , Full en fazla Plug-in Hybrid yeterli..Her zaman alternatif enerji kaynağı olması tercihim olur..Benzinli araç kullanıyorum ,kısmetse bu sene değiştireceğim ,büyük ihtimal mild veya full hybrid olacak..sonrasına ileride bakacağım artık

  • tartekin kullanıcısına yanıt

    Petrol baronları ile bilim dünyası arasında üzeri örtülü bir savaş var. Sorun, elektrikli, hibrit veya hidrojenli araba sorunu değil. Sorun bundan çok daha derin. 2024 yılında 1,5 derece sınırını aştık. Oysa 1,5 derece sınırına 2050 yılında ulaşmamız öngörülüyordu. Gidişat iç açıcı değil ama petrolden para kazananlar (yalnızca petrol üreticileri ve satıcıları değil, geleneksel otomobil ve taşıt üreticileri de bu gruba dahil) güçlü tarafı oluşturduğu için şimdilik onların sözü daha fazla geçiyor. Hükümetler de arada kalmış durumda. Dünya ekonomisi neredeyse petrol, kömür ve doğalgaz üzerinde dönüyor. Hükümetler petrolden vazgeçme konusunda radikal adımlar atarlarsa bir çok ekonominin çökeceğinin farkındalar. O nedenle yavaş ve kademeli bir geçiş yapma peşindeler ancak bu küresel ısınmanın 50 yıl sonra bir doğa felaketine dönüşmesine engel olmayacaktır muhtemelen. Ne var ki kimse 50-100 yıl sonrasını düşünmek istemiyor. İnsan denilen varlık daima ve daima kısa vadeli çıkarlarını uzun vadeli tehditlere öncelemiştir. Bugün de olan bu.


    Şu an ocak ayındayız, yılın en soğuk ayı... Bulunduğum şehirde sıcaklık gece 7 derecenin altına düşmedi. Oysa çocukluğumda gündüz bile eksileri görürdük. Küresel ısınma bir mit değil, sıcak bir gerçek. Benim yaşım küresel ısınmanın adım adım gelmekte olduğunu görmeye ve yaşamaya yetecek kadar büyük. Sorun yazların daha sıcak olması değil, kışların daha sıcak olması. Yaşım arttıkça yaşımla paralel kışların sıcaklığı da arttı.


    Yaş itibarıyla ben küresel ısınmanın getireceği felaketi görmeyeceğim ama bugün doğan çocuklar o felaketi yaşayacaklar. Yine yaş itibarıyla küresel ısınmayı hiç umursamasam da olur ama vicdanım rahat bırakmıyor.


    Ulaşımda CO2 emisyonlarını en az azaltan teknoloji elektrik motoru ve batarya kullanmak. Diğer seçenekler emisyonları BEV kadar azaltamıyor. Belki biyoyakıt bir seçenek olabilir ama ne hibrit otomobiller ne de bugünkü haliyle hidrojen BEV'e alternatif olabilir.


    Fakat insanlar araba alırken küresel ısınmayı düşünmüyor, akıllarına bile getirmiyorlar. Araba alırken bütün baktıkları yürütme maliyeti ve sürüş konforu yani uzun menzil, anlık menzil yenileme (depoyu doldurma) ve km başına maliyet. Böyle olunca BEV çoğu insana cazip gelmiyor. Kimse konforundan vazgeçmek istemiyor, çocukları ve torunları için bile.





  • Elektrikli araçların yaygınlaşırsa yapacağı en büyük iyilik şehir emisyonlarını çok ciddi azaltmak. bu çok çok önemli bir mesele ve elektrikli otomobil bu anlamda gerçekten çok hayat kurtaracak ve sağlık giderlerinde de önemli düşüşler olacaktır. pandemide bile hatırlarsınız şehirlerde hava nasıl düzelmişti, camdan bakınca insan görebileceği mesafelere dahi şaşıyordu. egzoz emisyonlarının düşmesi ile başlayan pandemi dönemi hava temizliğini detaylı bir analizi var aşağıda,



    BYD: “Türkiye'de elektrikli araç pazar payı yüzde 15’e ulaşacak”
    BYD: “Türkiye'de elektrikli araç pazar payı yüzde 15’e ulaşacak”ındependent türkçe
    Prof. Dr. Mustafa Öztürk | Kovid-19 pandemi sürecinde hava kalitesinin iyileşmesi (1)
    https://www.indyturk.com/node/191106/t%c3%bcrkiyeden-sesler/kovid-19-pandemi-s%c3%bcrecinde-hava-kalitesinin-iyile%c5%9fmesi-1



    Küresel ısınma meselesinde ise artık yapılacak bir şey olduğu sanmıyorum. bu durağa 500metre kalmış yüz milyar tonluk bir trene daha yeni fren yapmaya başlamak gibi bir durum. genel olarak toplumda taviz verilmesin diye bu şekilde beyanatlarda bulunulmuyor etik bulunmadığı için ama bilim adamları asıl meselenin endüstri emisyonları olduğunun ve acımasızca kapital kafayla üretim devam ettikçe aslında yapılacak pek bir şey olmadığının farkında. elektrikli otomobilin dayatılmasında da son yıllarda fazlaca radikalleşmiş sol liberalizmin de etkisi olduğunu inkâr etmemek gerekir, biraz fazlaca her elma aynı sepete konuldu pek otomotiv sektörü ile işi olmayan popülist siyasiler tarafından. sonuçta insan var yılda 4-5bin km yol yapıyor-yapmıyor veya devamlı durmadan uzun yol gidiyor, hobi araçları var, küçük şehir otomobilleri ölüm döşeğinde mesela yüksek maliyetli elektrikli araç ısrarı yüzünden, bu insanlara da elektrikli otomobil satmaya çalışmanın kullanım koşulları ve mesafe gözetilmeden herkese ama herkese elektrikli otomobil ittirmenin çevreye bir faydası da yok. yani bu konuda elektrikli otomobil satışları artmıyor diye pek dertlenmenizi önermem ama evet, şehir emisyonlarını azaltabilmek çok kıymetli bir başarım olur.


    Türkiye'de durum zaten iyi, bizim bu garip Ötv sistemi elektrikli otomobillere neredeyse uygulanmayınca onlara çok güzel bir headstart verdi. bizde bu şekilde giderse satışlar epey artacaktır.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SuperVeloceJota -- 28 Ocak 2025; 20:50:29 >




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Kesinlikle, İstanbul'da yaşıyoruz, kış değil sanki bahar ayı. Kışın bu kadar sıcak olması yazın yaşayacağımız aşırı bunaltıcı sıcaklar konusunda ben düşündürüyor, ürkütüyor. Sıcaklardan uyku uyuyamadığımız günlerden, dışarı adım atamayacağımız günlere doğru gideceğiz galiba. İşin kötüsü bunun sonu da yok, umursamazlık bizi daha da kötüye götürecek. Bunun komplo teorisi falan olduğunu sananlar var forumda halkın içinde vs. İşin ironik kısmı buna komplo teorisi çekenlerin kendilerinin çeşitli komplo teorilerine inanmaları. Sonumuz hayrolsun.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kartal Göz kullanıcısına yanıt

    Komplo teorisi sananların çoğunun ya yaşları küçük, iklimdeki son 50 yıldaki değişimin farkında değiller ya da mevcut verileri gerçek niyetlerini bilemediğimiz insanlarca çarpıtarak yaygınlaştırılan dezenformasyona inanmış kişiler. Bunda sosyal medyanın etkisi çok büyük. Sosyal medyada prim kasmak ya da dikkat çekmek isteyen, genel inanışa aykırı durmayı seven tiplerin yarattığı ve yaydığı dezenformason bir avuç iklim bilimcinin sesinden çok daha gür duyuluyor toplumda. Medyanın derdi zaten gerçeğe ulaşmak değil, daha çok satmak, tık ve reklam almak. Mesela medyada şöyle bir algı oluşturuluyor. Yapılan anketlere göre bilim adamlarının %97'si, iklim bilimcilerin %99'u küresel ısınmayı gerçek buluyor. Fakat medya, yayınladığı tartışma programlarında küresel ısınmayı savunan bir bilim adamı ile reddeden bir başkasını karşı karşıya getiriyor. İzleyenler de sanıyorlar ki bilim camiası bu konuda 50/50 bölünmüş durumda.


    Aynı şeyi bizim medyada da görüyoruz. Bir gün TV'ye Osman Müftüoğlu'nu çıkarıyorlar ve hoca bilimsel tıp literatürüne göre konuşuyor. Ertesi gün Canan karatay soytarısını çıkarıyorlar, o da bilimsel tıbbı reddeden şeyler saçmalıyor. İzleyenler bakıyorlar. İkisi de prof. Böylece ya birini ya diğerini ikna edici bulup onu izliyorlar. Medyanın yaptığı tam bir terbiyesizlik.


    İklimlerin değiştiği en çok bitkilerden belli oluyor. Bitkilerin davranışları değişmeye başladı. Ben 45 yıl öncesine dönerek bir örnek vereyim: Doğduğum yerde ben çocukken 4-5 metre kazınca su çıkardı. Köylerde böyle su kuyuları vardı. İnsanlar 4-5 metre kazar, su çıkınca oraya bir kuyu yapardı. Emekli olunca doğduğum şehre geri döndüm. Şimdi artezyen kuyusu açılıyor, 40 metre kazıldığı halde su çıkmayan yerler var. Hesap et durumu. Keza yine çocukken Köylüler yazın ortasında, hem de temmuzda eşek sırtında kar satarlardı, insanlar kar alır, vişne şurubuyla kar helvası yapardı. Sıcak havada dondurma niyetine yenirdi. Şimdi artık dağların zirvelerinde bile kışın kar olmuyor.


    Ve dünyadan haberi olmayan toy andavallar küresel ısınma palavra diyor.





  • Byd bakti Tr de kar marji guzel, yapistirip geciyor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • tartekin kullanıcısına yanıt
    Faydalı çalışma dediğiniz, elektrikliden (EV) başka hiçbir araç olmamalı, kullanılmamalı diyen bir bakış açısından başka birşey değil.

    EV'nin verimi çok yüksek, hidrojenin verimi inanılmaz düşük diyor örneğin. Orada bahsettiği "verim" hem fiziksel hem sosyal olarak, EV'de düşük, bu bir bakış açısıdır:

    EV bataryası 25 derecede fabrika değerlerini tutturabiliyor. Hava 5 dereceye düştü. Aradaki 20 derecenin ısı sığası ile orantılı olarak batarya elektrik üretme kapasitesini yitirir.

    Ayrıca 100 kW gibi hızlı (DC) şarj olan batarya 10kW ile şarj olana göre daha az enerji tutar. Sürekli hızlı DC şarj olmak, yavaş (AC) şarja göre bataryayı daha hızlı yıpratır.

    Bunlar fiziksel verimsizliklerdi. Ancak asıl olay sosyal verimsizlikte: 50% şarj için DC (bataryayı daha cok yıpratan) şarjda yarım saat beklemek.

    Benzinli yada orada eleştirdiği hidrojende de depoyu %50 doldurma için beklediğin süre 1 dk. Sosyal departmana bakmıyor arkadaş.

    Ben arkadaşlarımla gezmeye cıktığımda o değerli anda benzinciye uğrayabilirim. Fakat bir şarj istasyonunda bırak yarım saat, 10dk bile duramam.

    Dedim ya, herşey bakış açısı.

    Adamın uzun uzun anlattığı öteki şıklara hiç girmiyorum..

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt
    Faydalı bir çalışma derken arkadaşın emeğine saygı olarak yazdım ,zaten ben de o görüşlere katılmadığımi belirttim..Yani bana değil de kendisine yazarsanız daha verimli bir diyalog olur

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • tartekin kullanıcısına yanıt
    Doğru dediniz fakat esasen size yazmamıştım onu. Arkadaş, elektrikli aracın karanlık yönlerini anlattığım için beni blokladı, kendisine yazamadığım için sizin mesaj üzerinden gittim

    Sonradan başka konularda elektrikli araçların eksiklerinden bahseden başkalarını da 2-3 mesaj sonra blokladığını gördüm.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • berkandinçay B kullanıcısına yanıt
    Anladım)) Demek benim gibi elektrikli ye karşı olanların kendisine gösterdiği saygıyı o başkalarına gosterememis..Fanatiklik yapacak bir şey yok aslında..İsteyen istediğini kullansın...ben hyibrid ten ötesine gitmem..gidene de dur demem

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.