Şimdi Ara

Domino's Pizza insanları salak yerine koyuyor (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
166
Cevap
1
Favori
43.963
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
192 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Zaten pizzaları kötü yemeyin.
  • Geçen ay Dominos ile tamamen vedalaştım. Adamlar kendi sitelerinden sipariş verenleri takmıyor siparişi getirmedikleri halde sipariş tamamlandı notu düşüyorlar, şikayet edince de 2 tane buz gibi pizza yolluyorlar... Yemeksepetinde bunu yapmaya maçaları yemiyor tabii. Özetle: ALMAYIN
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Huseyin-ZST

    Teoride bir pizza Dominos'da 43-45TL.

    "Bir pizza alana bir pizza bedava" diyorlar. Bunu dediklerinde legal olarak bir pizza 45TL, öbür pizza ise "promosyon" oluyor.

    "İki pizza parasına 5 pizza" deyince de yasal manada yalan söylememiş oluyorlar.

    Amerikan tipi pazarlama oyunlarına hoş geldiniz. Bunlarla anca düşük IQ'lu, beyni yağ bağlamış, etrafında çevrilen fırıldakları göremeyen Amerikan Obez Orta ve orta alt sınıfına pazarlama yapılır. Bu kalabalığın varlığı, bütün dünyada nispeten daha zeki olan herkes için problem oluyor. Tüketimin merkezi ABD olduğu için, ABD'de gelişen "pazarlama stratejileri" tüm dünyaya yayılıyor. Ancak, bu stratejiler, bu düşük IQ'lular da düşünülerek geliştiriliyor. Aynı pazarlama konseptini sen alıp, ayakta adam tikecek derecede fırıldak olan Türk halkına dayayınca absürt oluyor. Yer mi Türk halkı onu? Dükkandan içeri girerken kuruş farklarını falan hesaplıyor oluyor...

    Ben gülüyorum. Sen sinirleniyorsun... Sonuçta alışmadık götte don durmuyor. Bu global firmaların biraz daha "think globally act locally" pazarlama stratejilerine girişmesi lazım. Bu sadece Anadolu ateşi pizza ve "tandır!" çıkararak olmuyor. Kısaca yerel ürün yetmez. Pazarlama stratejisi de yerel olmalı.

    ----------------------

    Bunların yaşandığı tek yer buralar da değil. Mağazaların yağtığı envai çeşit deneyden, ne gibi stratejilerin başarıyı arttırdığı devamlı test ediliyor. Bunun deneyini yapıp, başarı elde edenler ABD'de gene. Öyle ki, bu ders konusu haline geliyor zamanla. Retail Management dersi almış birisi bir markette ideal düzenleme konularını görüyor. Sonuç? Sonuç şu, ABD'de mağazaların 1970'lerde uygulamaya başladıkları bu çakallıklar ders konusu oluyor zamanla. Bunu okuyan ve sağda solda görenler bunu 20 yıl gecikmeli Türkiye'ye getiriyor. "Göz hizasındaki ürünler daha hızlı satılır. Üretici orada yer almak istiyorsa ürünü daha ucuza vermeli veya raf parası vermeli" gibi konseptler türüyor. "Makarnanın yanına ketçap koyalım." "Benzer ürünleri de bir arada tutalım; ama yemek malzemeleri art arda reyonlarda, sonra temizlik malzemeleri yapmayalım. Biraz karıştıralım. Bütün dükkanı gezsin dursun itin oğlu!" gibi konseptler... Ancak gene, Türkiye burası. Olmuyor. Oraya göz hizasına Süperfresh ton balığı dayıyorsun. Gözler Dardanel'i arıyor, buluyor... Reyonlar arası tutarsızlık var Migros'ta. Gezmiyorum. Türk'üm ben. Emperyal bir geçmişim var. Hizmet almayı severim. Bir çalışana "bilmem ne nerede?" diyorum. Ne oldu stratejine? Sana kapak oldu. Keşke herkes bunu yapsa. O çalışanları darlasa. Durmadan bir şey sorsa...

    Migros bir de bokunu çıkardı. Sürekli aldığın marka, hop kayboluyor, başka bir şey geliyor falan... Basit bir şey arıyorsun mesela. Dijon hardalı... Sadece Kühne'ninki duruyor. O da başarısız. Envai çeşit marka vardı. O ay yok mesela... Çok gıcık ediyor bu durum beni. Salak yerine konduğumu hissediyorum. Artık çok basit, migros gibi bir yerde olması gereken basit bir ürünü bulamazsam, tüm alışverişimi ortada bırakıp çıkıyorum. Size de tavsiye ederim. Uğraşsınlar dursunlar. Maliyet kalemi olun onlar için. O zaman bu "çakallığın" getirdiği ek karı, sizin bu tepkinizin sebep olduğu işgücü kaybı götüreceği için bu çakallıktan uzak duracaklardır.

    Okulunu okudum lan ben bunun! Dağdan gelmiş bağdakini öpecek. Neyse... O yüzden daha yerel marketleri tercih ediyorum. Ankara'da Çağdaş rulez! Migros gibileri de zamanla ayak uydurur muhtemelen.

    -------------------------

    Özet: Siyaset, toplumsal hafıza, bilim, sanat gibi konularda tam bir ebleh olabiliriz; ama gündelik yaşam zekası (pratik zeka) konusunda çok çok iddialı bir halkız. O yüzden Amerigan tipi pratik zeka yoksunu insanlara hitap eden pazarlama stratejilerini alınız ve bir tarafınıza sokunuz. Zekamıza hakaret etmeyiniz. Türk halkının yüksek pratik zekasına uygun pazarlama stratejileri ile geliniz...

    Alıntıları Göster
    'okulunu okudum lan ben bunun'

    amerikada yasayan, isletme ve ekonomi uzerine master yapmis biri olarak..

    soylediklerinin yarisi yalan yanlis sacma sapan seyler.

    isletme master i yaparken, hicte pazarlama stratejileri dersinde, yapilan bu uyanikliklardan bahsetmediler.

    amerikada insanlari kandirmak degil insanlarin hayatlarini kolaylastiracak yonde adimlar atilir.

    sen ben Turkum yermiyim laaan diyorsun.. vallahi oyle birde yiyorsun ki.. dibine kadar amerikan olmussun, daha ne olacan ? ictigin sutun tohumu bile amerikan, yedigin bugday bile amerikan.

    Turklerin bu cok bilmis halleriyle gurur duyuyorsun, cok guzel ama bu bilmislik seni ve sizi iki adim ileri goturemiyor.. niye acaba ? cok ise yarayan birsey olsaydida bugun TL dolarin 6 kati olsaydi...


    gecelim bos muhabbetleri.. Amerika lilara dusuk IQ lu diyeceksin, sonra kalkip onun com adresinden girip burada ahkam keseceksin. onun instagrami ile aksam esine dostuna ictigin kahvenin sekerlimi sekersizmi oldugunu soyleyip, arabanda actigin dusuk IQ muzikleri ile storyinde paylasim yapacaksin..

    ve bunlarin hepsini DUSUK IQ lu Amerikalilar sayesinde yapacaksin.


    edit: sapina kadar TURKUM, ama bu dusuk IQ lu insanlarin kendini pazarlama stratejilerine de bir ayar oluyorum.




  • Orta boy pizza 39 diyip kabul eden adamlar var hey Allah'ım...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bi kaç sene önce eve servis bol malzemos 17 tl di şimdi zam gele gele 26 tl yaptılar. bi ara kampanya vardı küçük boy pizza tavuk topları kola + orta boy istediğin pizza 21 tl di o zaman alıyordum ama şimdi bi orta boya 26 tl vermem lahmacun alıyorum
  • Öncelikle baktıgınız ürünler kampanyalı , çıkan sonuç da normal ! Yani dominos insanları kandırmıyor...

    Başka yorumları da okudum 1 kampanyasız orta boy pizzaa 40 tl olur mu diyosunuuz ?
    Dolar 6 lira olursa , 1 orta boy pizza da 39 tl - 40 tl olur ! Çünki o pizzanın için de ki ithal edilen malzemeleri saymacagım bile , hamur yapmak için neye ihtiyacamız var ? Un a un neyden yapılıyor bugday dan dimi ? Türkiye de buğdayı yurt dışından ithal ediyor :) Yani kısaca normal durum !

    Gece saat 12 den sonra bakkala , tekel gidin 50 lira ile litrelik kola , yabancı cips, ıvır zıvır alın 50 lira yı uzatın , alacagınız para üstünü görünce yüzünüz de gülümseme olucak , ben ne aldım ki 50 liranın yarısından fazlası elimden gitti diyeceksiniz :)


    Bundan daha kötüsü de olucak herkes şimdiden hazırlıklı olsun !
  • Bu kadar yüksek paraları bu pizzalara veren salaktır zaten

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • K.B.V. kullanıcısına yanıt
    Bizimkisi 30 dakikayı geçti 45 dakikayı buldu. Aradım şubeyi tınlamadılar. Pizza geldi sonra müşteri hizmetlerini aradım adamlar parayı geri getirdi...

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • dominos un şubeleri hepsi kafasına göre çalışıyor.

    Edirne'de bol malzemos büyük boy siparişi verdim tıklım tıklım sucuk , salam vardı kalın hamurdu
    bolu'da aynı siparişi verdim resmen domates yedim, hamuru da kalın değildi

    resmen kafalarına göre iş yapıyorlar bi standartları yok
  • Firma kendini kurumsallık dışına çıkardı

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • tropeus77 T kullanıcısına yanıt
    Yav ben de aynı şeyi söylüyorum alım güçleri daha fazla ama 40 birime pizza sadece türkiyede yazan adamın dünyadan haberi yoktur olay bu.

    Şimdi 20 sene önce 1 pizza 45 milyon birim paraydı diycek çomarın biri çıkıp işte o zaman 45 birim diyen adamın bir cevabı olmayacak çünkü 45 birim yazan adamın dediği şeyin ekonomik bir manası yok önemli olan alım gücü onu demek istedim. İsterse pizza 500 birim olsun ister 1 birim önemli olan alım gücüd0r.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Inferno10 -- 28 Ağustos 2018; 15:5:9 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Pizzaları hiç doyurucu değil + bir kere yediğimde içinden kadın saçı çıkmıştı o pizzayı çöpe attım o günden beri dominos'dan pizza almıyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Inferno10

    Yav ben de aynı şeyi söylüyorum alım güçleri daha fazla ama 40 birime pizza sadece türkiyede yazan adamın dünyadan haberi yoktur olay bu.

    Şimdi 20 sene önce 1 pizza 45 milyon birim paraydı diycek çomarın biri çıkıp işte o zaman 45 birim diyen adamın bir cevabı olmayacak çünkü 45 birim yazan adamın dediği şeyin ekonomik bir manası yok önemli olan alım gücü onu demek istedim. İsterse pizza 500 birim olsun ister 1 birim önemli olan alım gücüd0r.
    almanyada iki orta boy kek falan tatlı bişeyler falanda var.. 20 birim paraya...

    Domino's Pizza insanları salak yerine koyuyor




  • tropeus77 T kullanıcısına yanıt
    Ne anlamaz adamsın yazmayı da bilmiyorsun. Diyorum ki çek cumhuriyetinde isveçte mesela adamların parası bizden daha değersiz ama ekonomileri bizden daha iyi maaşlarıyla bizim aldıgımızdan çok daha fazlasını alabiliyorlar. Yani birim parayla aldığına değil maaşına oranla aldığına bakacaksın diyorum hala boş boş ısrar ediyorsun aynı görüşte olmamıza rağmen tamam dostum haklısın.

    Domino's Pizza insanları salak yerine koyuyor

    Al bak mantığınıza göre İsveç'in ekonomisi bizden kötü hadi bakalım



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Inferno10 -- 28 Ağustos 2018; 15:37:40 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Inferno10

    Ne anlamaz adamsın yazmayı da bilmiyorsun. Diyorum ki çek cumhuriyetinde isveçte mesela adamların parası bizden daha değersiz ama ekonomileri bizden daha iyi maaşlarıyla bizim aldıgımızdan çok daha fazlasını alabiliyorlar. Yani birim parayla aldığına değil maaşına oranla aldığına bakacaksın diyorum hala boş boş ısrar ediyorsun aynı görüşte olmamıza rağmen tamam dostum haklısın.



    Al bak mantığınıza göre İsveç'in ekonomisi bizden kötü hadi bakalım
    sen özürlümüsün? asgari ücret tarafından yazayım.. almanyada asgari ücret 1500 euro veya birim para..
    20 birim paradan 75 tane pizza yerken, sen 1600 asgari ücretinle 40 birim paradan 40 tane pizza yiyebiliyorsun.. yani dominosun burada kazık olduğunun göstergesidir.. ve buda alım gücünü etkiler haliyle.. anlayabilirsen cevap bu.. istersen açarım iyicene gizli akpli..




  • tropeus77 T kullanıcısına yanıt
    Önce bir okumayı yazmayı öğren, aynı şeyi söylüyoruz dediğin şey alım gücü asgari ücrete oranla aldığın şey. Ne boş bir adamsın sen.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tavuk sucuguyla sıvanmış, salçalı ramazan pidesi için ne yorumlar yapılmış, akla zarar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Inferno10 kullanıcısına yanıt
    O zaman 40 liraya pizza yiyoruz dediğinde saçma sapan ötmeyeceksin.. zırvala sonrada üste çık.. doluda senmisin şimdi..

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • nanoona N kullanıcısına yanıt
    Bak, ben sana tek kelime etmedim. Ne sana, ne temsil ettiğin herhangi bir kitleye doğrudan kötü bir şey söylemedim. Sen abuk subuk hakaretamiz konuşuyorsun. Ayıp oluyor. Her işletme okulunda aynı şey okutulmuyor. Bu ilkokul değil. Üniversite.

    Bazı işletme okullarında "Retail management" diye bir SEÇMELİ ders vardır. Düzgün işletme okullarında bol bol seçmeli ders olur. Kendi yönlenmek istediğin alana göre seçmelilerden toplayarak mezun olursun. Yani, işletme okuman bu dersleri görmeni gerektirmiyor. Hatta, okuduğun okul çok iyi bir okul olsa da, bu alana çok yönelmemiş bir okuldur belki. Böyle bir seçmeli dersi bile olmayabilir. Bu konuların master programları bile var. "İşletme ve ekonomi üzerine master" nedir aga bu arada? Merak ettim. MBA mi? Tam adı ne? Okul ne? Meraktan soruyorum. Çevirip sana laf sokmayacağım.

    Ek olarak, belli bir gelişmişlik seviyesinde, belli bir eğitim seviyesinde insanlar için Amerika'da yaşamak bir artı olay değil ki? İstersen zaten yapabileceğin bir şey. Ağabeyim 7 yıl yaşadı. İyi kazandığı için kaldı. Sosyal ortamını hiç mi hiç sevmiyordu. Döndü şimdi. Burada. İki kuzenim orada. En iyi arkadaşım orada. Benim Delaware'de şirketim var. Orada Newyork'da, Manhattan'da yapılan yüksek katlı bir binaya dış cephe malzemesi veriyorum hali hazırda. Dış cephe malzemesi üreticisiyim. Yaşadığın memleketten alınmış iki ayrı patentim var. Biri yapay taş üreten bir tesis üzerine, diğeri bir çimento teknolojisi... Patent pending falan değil ha, paten granted. Bayağı böyle fiyonklu falan belgemi aldım...

    Kısaca, biliyorum bu işleri. Oraları da biliyorum. Amerika'yı Amerika yapan şey ne? Dipçik gibi eğitebildiği, muhteşem bir biçimde sivrilttiği %1-%3'lük bir kesim. Amerika tamamen elitist eğitim üzerine kurulu bir bilim geliştirme, teknoloji geliştirme yuvası. Sermaye de var. Girişimcilik de var. Amerika'yı Amerika yapan şey bu. Temel özgürlükler gelişmiş. Hukuku güvenilir. Devlet güvenliği sınırına değmezsen hiç olmazsa, hukuku çok güvenilir. Olayı bu. 300 milyon nüfusu ile %3'ü dipçik gibi olan ABD, 9 milyon bilim adamı, sanatçı, o-bu... Toplumu bir sonraki aşamaya geçirecek ilericileri fazla fazla yetiştirebiliyor. Gelişim de bununla sağlanıyor. Yani, Amerika'yı bir Finlandiya ile, Norveç ile, İzlanda ile falan kıyaslama. Gülerler adama. Toplum eğitimi konsepti ABD'de net biçimde çökük (bizimki kadar olmasın). Fransa'da bile Amerikalı'ya yaklaşım farklıdır. "Parasını yolalım kazların" şeklindedir. Özellikle Paris'de hissedilir. Amerikan orta sınıfı gezmeye gelir Paris'e. Yanına bir Amerikalı aile oturur. Senin masana gelen yemeklere göz atar. Merakına yenik düşer: "ooo that seems interesting!? What's that?" diye sana sorar. Türkiye'de de, Fransa'da da, ABD'de düzgün bir restoranda da, bu bir görgüsüzlüktür. Yan masaya gelen yemeği yan masaya sormak... Ama aile sevencendir. İyi niyetlidir, güler yüzlüdür. Anlatırsın "This is some kind of a snail, and this jar is some kind of a pickle. This is a dish from genuene French cuisine; but it has high amount of garlic." Teşekkür ederler. Sonra başlar abi, "hatun kim," "ooo ne zaman evlendiniz!?" "Hayırlı olsun!" "Mutlu yıl dönümleri!" "Gelin fotoğrafınızı çekelim..." Yemekle fotoğraf çektirmek istemiyorum belki? ama kırmıyoruz Amerikalıları. Onlar gibi, yemeklerimizle fotoğraf çektiriyoruz.

    İyi niyetli insanlardır, ama neticede, var bir görgüsüzlük şimdi. Tabii ki Türkiye ile kıyas kabul etmez. Çok daha gelişmiş bir toplum. Ama Türkiye'den Paris'e gidebileni, Amerikadan Paris'e gidebilenini görgü açısından ikiye böler.

    Neyse, bu %3'lük kesim ülkeyi ileriye taşırken, milyonlarca ara adama ihtiyaç var. Memurluğunu yapacak, üretiminin devamlılığını sağlayacak, gündelik işlere koşacak, muhasebesini tutacak. Buna da orta sınıf diyoruz zaten.

    Peki alt sınıf ne işe yarıyor ABD'de? Alt sınıf varlığı ile orta sınıfın ödünü koparmak için var. Üst sınıfa ilişmesin diye. Şaka bu şaka... Yazılan geyikle, şakayı ayırt edebildiğini düşünüyorum. Hatta bu şaka benim de değil. Büyük bir üstad var. Komedyen. Öldü adamcağız. George Carlin. ABD'li. Onun esprisi.

    Neyse, ABD'de "public education" yer yer fena sıçık olduğu için, ABD'nin gelişmiş bölgelerinden tamamen kopuk hayatlar yaşayan da milyonlar var. Bu milyonlar da pazarlama stratejilerinin bir parçası. Ve çok ciddiyim, kusura bakma, bu milyonları ayakta uyutur ortalama bir Türk insanı.

    Dünyanın her yerinde aptalların ve cahillerin zekilerin ve okumuşların hayatını mundar etme sorunu yaşanmaktadır. ABD de bir istisna değil. ABD'nin açık ara bilim, sanat, kültür vs. vs. konularında bizi tokatlamasının sebebi o %3, %5'dir. Bunu unutma. Abuk subuk konuşmadan önce de bir dilinin ayarı olsun. Düşük IQ'lu falan muhabbetleri yakışmıyor. Efendi efendi anlat. "Katılmıyorum aga" de. Ben sana hakaret mi ettim?

    Daha nazik olalım birbirimize. 10.000km öteden bana sövmeye girme şu foruma. Benim yazdığım açıktır. Pazarlama stratejileri gayet açık ve net bir biçimde ortadadır. Kitapları vardır. Ders kitabı bile vardır. Bir markette aradığın bir şeyi bulmak için gezmen gerekiyorsa bu kastidir. Sana marketi gezdirmek amaçlanır. Göz hizana konan malların üreticilerinden o raflara yerleşim için ek para alınır. Bazı ürünler kasti olarak saklanır, alternatif markalar öne çıkarılır, o markalardan promosyon parası alınır. Bunlar sadece birkaçı. Yavaş yavaş, bu yaklaşımlar ABD'de tepki çekmeye başlamıştır. Dikkat edersen, şimdi "millenials" (1995 ve sonrasında doğan nesil) sağ olsun, "dürüstlük" moda. Pazarlama stratejileri sadeleşiyor. Sürdürülebilirlik yeni gözdemiz falan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 28 Ağustos 2018; 18:31:43 >




  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.