|
Dünya 2027'de 5G çağına girecek
-
-
Bizde 4.6G ye geçeriz.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Biz de 3g'ye geri döneriz.
Hızlı büyüdük, her evde 2 araba oldu, lüks yaşadık masalları anlatıyorlar ya son günlerde bazı sorumsuz yetkililer. Demek ki olması gerekenden ilerideyiz.
-
Vodafone gibi 4.5G de 12 ile 16 megabit mi verecekler acaba 😀
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
500 megabit verseler ne olacak ki 10-20gb gibi komik kotalar koyduktan sonra.
-
O tarihin 2027 olmasının sebebi sözde liboş özde maal olan abd senatörleridir. "Ama sadece biz dinleyecektik milleti, bizim dinleme yapmamıza engel oluyolla" diye ağlaya ağlaya engellediler teknolojinin yayılımına
Şimdiye çoktan tüm dünya 5gye geçmişti.
En sıradan telefonlar bile hazır bu teknolojiye
Misal bizim zekiler neden hala huawei'den getirmezler bu teknolojiyi.
%1500 vergi alıyorsun zaten, e sal bizi satışlar artar vergi haracın da artar
-
Huawei firmasını oyun dışı bırakmaya çalışmasaydınız 2022'de bile dünyanın her yerinde 5G aktif olurdu.
-
12 16 gorebiliyorsan şükret. Ben 4 5 üstü goremedim, zor kaçtımquote:
Orijinalden alıntı: abdispowerr
Vodafone gibi 4.5G de 12 ile 16 megabit mi verecekler acaba 😀
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Vodafonede yaşadığım bölgede hiç sorun olmadı şuan pazar akşamı ve kullanımın yoğun olduğu saatlerde dahi 70 mbit vs görüyorum. Telefonda aslında sabit hız verseler sınırsız tadından yenmez... Mobil cihazda birşey download etmeyeceksek 15 ile 20 mbit hız fazlasıyla yeter.quote:
Orijinalden alıntı: abdispowerr
Vodafone gibi 4.5G de 12 ile 16 megabit mi verecekler acaba 😀
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
çoktan 5g yaygınlaşmalıydı askeriye 5g yi 20 sene önce kulllanıyormuş şuan 6.7g lerde hatta 8g lerde olabilirler ram ddr 6.7.8 lerde olabilirler sınır yok onlara halka kısa kısa sanki yeni icat etmişler yersen.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Bu gerilik ile zor geçeriz.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sebastian Insane -- 6 Aralık 2021; 0:12:9 >
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
bizi teğet geçer. biz de 100mbps bile bulunmaz nimet gibi sunuluyorken.
-
Ulan Biz Azerbaycanda 4G-yi bulamıyoruz,bunlar 5G diyorlar...
-
Biz de tabiki iki bin yirmi üç 2023
-
5G gelse nolacak nasıl yaygınlaşacak daha şehir merkezlerinde 4.5g çekmezken? İnternet paketlerini söylemiyorum bile 6gb 10gb paketlerle olmaz bu hızlar...
-
5G çok ses getiren, magazinselleşmiş bir konu. Konuda da bazı yorumlar gördüm. Biraz bilgi vermek istiyorum 5G ile alakalı.
Öncelikle Türkiye teknik anlamda 5G'ye hazır, onu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Hakeza test sahalarında şuan yayınlar var. Belki Vodafone transmisyon konusunda fiberle bağlı baz istasyonlarında Telekom ve Turkcell'den epey geride olduğu için başlangıçta zorluk çekebilir. Kısaca istendiği taktirde yarın tüm yurtta DSS ile 4G spektrumu üzerinden, yoğun sahalarda da N78 ile 5G yayınına başlayabilir operatörler.
Lakin her şey teknik değil. Önümüzdeki en büyük engel regülasyonlar. Burası karışık ve uzun bir konu. Öncelikle en önemli regülasyon, frekans tahsis ihalesi. Bilmeyenler için kısaca izah edeyim, mobil operatörlerin her biri farklı bir frekans aralığından yayın yapabilir ancak hangi operatörün hangi aralıktan yayın yapacağının belirlenmesi için kamu ihale açarak elindeki spektrumu satar (yani havayı ) hem de operatörlere kullanıcılacak mobil nesil için lisans satar. Operatörler de bu spektrum içerisinde yer kapmak için ihalede yarışırlar. Ülkemizdeki en son ihale Ağustos 2015'te 4.5G için yapılan frekans tahsis ve yetkilendirme ihalesi oldu. Operatörler ihale sonunda kamudan 3.96 milyar EUR değerinde frekans satın aldılar. Bu çok yüksek bir bedel. Nitekim operatörlerin o dönemki mevcut finansalları bu bedeli ödemeye yetmeyeceği için borçlanma yoluna gittiler. 2015'i takip eden yıllarda Lira'nın hızlı değer kaybı borçlarının büyük kısmı yabancı para cinsinden olan operatörleri gerekli korunma işlemleri yapılıncaya değin epey bir hırpaladı, epey zarar kaydetmelerine sebep oldu. Bugün ise 2015'e kıyasla çok daha elverişsiz bir ekonomik ortam mevcut. Ayrıca operatörler finansallarını kur riskinden arındırmak için hedge oranlarını epey kıstılar, katiyen borçlanmak istemeyeceklerdir. Devlet ise ihaleyi yapsam da ballı paraları cebe indirsem hesabı yapıyorsa burada iş tıkanmış oluyor. Operatörler bir daha böyle maliyetli bir ihale sürecinin içerisinde yer almak istemiyorlar en azından kısa vadede. Bu sebeple farklı senaryolar, farklı lisanslama modelleri gündeme geliyor. Nasıl bir orta yol bulunacak artık hepimiz görürüz ilerleyen süreçte.
Regülasyon kapsamındaki diğer bir husus ise devletin yerlilik oranı inadı. Telekom'un iştiraki Argela, Netaş ve Aselsan ULAK Haberleşme A.Ş. ünvanlı bir şirkete sahipler. ULAK 2013'te yerli mobil haberleşme donanımları üretilmesi amacıyla kurulmuş bir şirket. Şuan 4G için BBU olsun, RRU olsun üretiyorlar hatta core sebeke için ÇINAR adlı bir SDN ürünleri de var aynı Argela'nın ProgRAN'ı gibi. Amiyane tabirle şuan ULAK, sıfırdan bir baz istasyonu üretebiliyor. Hatta Gümüşhane'de Telekom'un tüm sahaları ULAK istasyonlarından oluşuyor. Ancak burada hem teknik hem de ticari açıdan iki ayrı risk var. İlki ULAK haliyle bir Huawei kadar, Ericsson kadar know-how'a, teknolojiye sahip olmadığı için ULAK'ın performansı rakiplerine kıyasla daha düşük, bu sebeple operatörler mümkün mertebe ULAK tercih etmek istemiyorlar, ULAK daha çok kırsalda ve Evrensel Hizmet Fonu sahalarında kullanılıyor. İkincisi ise ULAK'ın hissedarlarından birisi Aselsan, ne var bunda diyebilirsiniz. Uluslarası pazarda hem tamamen kamu sahipliğinde hem de askeri teknoloji üreten bir şirket ULAK hissedarlarından birisi olduğu için ULAK'a çekince ile bakılıyor buna ülkemizin dış dünyadaki imajını da ekleyerek hesap edin, telco'lar ikinci bir Huawei krizi istemeyeceklerdir.
Bu iki sorun ULAK yeterince hızlı gelişmesine engel, devlet ise görece yüksek bir yerlilik oranına ulaşılmadan 5G'nin kullanıma açılmasını istemiyor, operatörler ise bir an önce hizmet vermenin derdinde. Bence operatörler haklı. Bu da süreci zorlayan başka bir konu.
Gelelim diğer bir hususa. Huawei. Önce yanlışları düzeltmek isterim. Öncelikle Huawei engellenmeseydi şuan dünyanın her yerinde 5G olur muydu? Kısmen haklı, kısmen haksız bir söylem. Evet Huawei BAN 5G'ye dönüşüm sürecini bir miktar uzattı ve maliyetleri uçurdu ancak doğrudan 5G'ye geçişi 5 sene geciktirdi demek de haksızlık olacaktır çünkü Nokia'nın da Ericsson'ın da 5G ürünleri halihazırda mevcut. Huawei meselesine forumda genelde ABD'nin ticari hilesi olarak bakılıyor bu çok da doğru bir söylem değil aslında, yani haklılık payı olabilir ancak işin daha derinine odaklanmak gerekiyor. Öncelikle Huawei 5G konusunda doğrudan ABD'li şirketlerin rakibi değil çünkü RAN yani baz istasyonu kısmında büyük ölçekli bir ABD'li şirket yok. RAN pazarı dünyada ekseriyetle 3 şirketin elinde. Huawei, Ericsson ve Nokia. Ericsson ile Nokia Avrupalı şirketler. Ee tabi Huawei yalnızca RAN ürünleri üretmiyor. DSLAM'ından core router'ına dek üreten bir şirket, bu alanda ABD'li şirketler ile rekabet içinde. Ancak burada dikkate değer bir husus var. Çin otokrasi ile yönetilen anti-demokratik bir ülke. Huawei ise RAN konusunda Ericsson ve Nokia'dan epey ileride performans açısından fiyat açısından da daha ucuz, hakeza diğer network ürünlerinde de fiyat avantajı bariz. Yani dünyadaki devlet için, şirketler ve bireysel kullanıcılar için Huawei'yi tercih etmek için epey fazla sebep mevcut. Huawei eğer telekomünikasyon sektöründe ağır bir piyasa hakimiyeti kurar ise Çin devleti ve Çin Komünist Partisi ile organik ilişkileri olduğuna dair kuvvetli şüphelerin olduğu bir şirket dünya için çok büyük bir politik tehdit oluşturabilir. Ben ABD'nin Huawei ambargosunun altında yatan motivaayonun bu olduğuna inanıyorum.
Peki Huawei krizi bizim ülkemizi ve 5G sürecini nasıl etkileyebilir? Öncelikle Huawei tehdidini teknik açıdan ikiye ayırmak gerekli. Erişim altyapısı ve core network. Erişim altyapısı son kullanıcı ile iletişime gecen son kısımdır. Mesela evlerimizde kullandığımız DSL internet için DSLAM, FTTH internet için OLT, mobil internet içinse baz istasyonlarını örnek verebiliriz. Core network ise adından menkul olduğu üzere kullanıcı doğrulamalarının yapıldığı, IP tanımlandığı, internet, tv, ses gibi hizmetlerin sunulduğu asıl cihazlardan oluşur. Huawei krizinde asıl endişenilen husus core network kısmı. Erişim kısmında bu kadar büyük bir endişe yok çünkü iddia edilen casusluk faaliyetlerinin bu seviyede gerçekleşmesi daha zor. Ülkemizde Huawei'nin hem erişimde hem de core'da en büyük kullanıcısı Turkcell. Sabit tarafta eski kurulumlar hariç hep Huawei. Mobilde de Marmara bölgesi haricinde tamamen Huawei kullanıyorlar. Core'da da Huawei'yi ağırlıkla kullanıyorlar yanlış bilmiyorsam. Vodafone mobilde tamamen Huawei, sabit erişimde Nokia kullanıyorlar (görsüklerim, Nokia dışında kullanıyorlar mı emin değilim), core'da ise onlarda da Huawei ağırlıkta bildiğim kadarıyla. Türk Telekom ise diğerlerine göre daha dengeli kullanan operatör, Huawei'yi oran olarak da en az kullanan onlar. Sabitte ve mobilde ağırlıklı olarak Nokia kullanıyorlar bununla birlikte ZTE ve Huawei de kullanıyorlar. Core'da da Avrupalı ve ABD'li üreticiler bildiğim kadarıyla ağırlıkta. Mevcut durum bu şekilde.
Ülkemizde henüz Huawei BAN yok. Gelir mi? Gelebilir de, gelmeyebilir de, bu biraz ülkemizin politik eğilimiyle de alakalı olacaktır. Şayet olası bir Huawei BAN, yalnızca yeni şebekeleri ve core şebekeyi değil erişim şebekesini de kapsayacak şekilde geriye dönük şekilde yapılırsa aynı İngiltere'de olduğu gibi, böyle bir durumda ülkemiz için içinden çıkılamaz bir sorun oluşması yüksek bir ihtimal. Bir ihtimal Telekom yüksek bir maliyeti göze alarak Huawei'yi şebekesinden çıkartabilir ancak devlet desteği olmadan böyle büyük bir maliyetin altından kalkmak epey zor. Turkcell ve Vodafone'un ise Huawei'yi şebekesinden kısa ve orta vadede çıkartabilmesi ise neredeyse imkansız.
Yani Huawei BAN gelecekse bunun bir yol haritası kesinlikle olmalı.
Bir de işin diğer yüzü var. Huawei kullanmak, en azından çekirdek şebekede/omurgada Huawei kullanmak gelecekte bir takım politik risklere gebe. Özellikle ABD'nin Huawei kullanmaya devam eden şirketlere olası bir yaptırım kararı alması şebekeden Huawei'yi çıkarmaktan çok daha maliyetli olacaktır.
Riskleri ve regülasyonu bitirdik. Bu aşamada akıllara şu soru gelecektir. "Madem bu kadae regülasyon var, bu kadar sorun ve risk var. O zaman neden 5G'de bu kadar ısrarcıyız, 5G'yi değerli kılan nedir, her şey Speedtest'te yüksek hızlar görmek, Instagram'da sörf yapmak için mi?" Cevap hayır ama öncelikle evet 5G son kullanıcı için çok da önemli değil. 5G son kullanıcı için çok önemliymiş gibi pazarlanıyor ama aslında 5G'nin değer katacağı alan endüstri. 5G'yi diğer nesillerden ayıran önemli bir nokta var. 5G yalnızca bir mobil nesil değil, ayrıca bir ekosistem. IoT, silicing, narrow band, sanallaştırma, arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, big data, işletme/fabrika içi kapalı ağlar, düşük gecikmeli otomasyon sistemleri hayatımıza 5G ile giriyor, aslında daha doğru bir ifadeyle bu kavramlarını hepsi 5G ile birlikte gelmiyor ama 5G ile birlikte anlam kazanıyor. Özellikle silicing, narrow band ve sanallaştırma hem operatörlerin işletme maliyetlerini düşürecek hem de Huawei krizi gibi riskleri azaltacak. Ayrıca bu teknolojiler telekomünikasyon sektörü dışında da önemli bir kullanım alanı bulacak.
Son kullanıcı tarafında ise hayatımızda çok şey değişmeyecek. FWA yani Turkcell Superbox gibi ürünler için daha büyük bir genişleme alanı açılacak. 4G'de bir baz istasyonunun air capacity denilen yayın kapasitesi (network kapasitesi ile karıştırılmamalı, istasyonun fiberle beslenip beslenmemesiyle bir alakası yok) en iyi koşullarda genellikle 2Gbps'i geçemiyor, çoğunlukla ise istasyonların air capacity'leri 500-600Mbps'ler seviyesinde. Mobilde işin doğası gereği tüm bu air capacity o istasyona bağlı tüm kullanıcılae tarafından ortak kullanılır, bu da düşük air capacity sebebiyle 4G'de FWA çok da verimli değil. 5G ile beraber air capacity (4G spektrumunu kullanan DSS hariç) 10Gbps'leri aşacak 20Gbps'ler bile görülebilir hale gelecek. Bu da FWA ürünlerini daha mantıklı ve verimli hale gelecek. Ancak 5G'nin de en azından şimdilik sabit interneti ikame edemeyeceğini belirtmek de gerek.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
-
Karşim en son 2020de 5gye geçiyorduk ben ondan sonrasını kaçırmışım.Bu arada söyleyin şu 3gyi düzgün versinler elektrik kesilince eve bağlanan 100mb kotalı internetimi kullanırkenki zamanlarım aklıma geliyor please…
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
5G internet keyfi 1GB internet paketi sadece 50 lira
500 megabit verseler ne olacak ki 10-20gb gibi komik kotalar koyduktan sonra.
|
Bizde 4.6G ye geçeriz.
|
Biz de 3g'ye geri döneriz. Hızlı büyüdük, her evde 2 araba oldu, lüks yaşadık masalları anlatıyorlar ya son günlerde bazı sorumsuz yetkililer. Demek ki olması gerekenden ilerideyiz. |
Huawei firmasını oyun dışı bırakmaya çalışmasaydınız 2022'de bile dünyanın her yerinde 5G aktif olurdu.
|
Vodafone gibi 4.5G de 12 ile 16 megabit mi verecekler acaba 😀
|
5G çok ses getiren, magazinselleşmiş bir konu. Konuda da bazı yorumlar gördüm. Biraz bilgi vermek istiyorum 5G ile alakalı.
Öncelikle Türkiye teknik anlamda 5G'ye hazır, onu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Hakeza test sahalarında şuan yayınlar var. Belki Vodafone transmisyon konusunda fiberle bağlı baz istasyonlarında Telekom ve Turkcell'den epey geride olduğu için başlangıçta zorluk çekebilir. Kısaca istendiği taktirde yarın tüm yurtta DSS ile 4G spektrumu üzerinden, yoğun sahalarda da N78 ile 5G yayınına başlayabilir operatörler. Lakin her şey teknik değil. Önümüzdeki en büyük engel regülasyonlar. Burası karışık ve uzun bir konu. Öncelikle en önemli regülasyon, frekans tahsis ihalesi. Bilmeyenler için kısaca izah edeyim, mobil operatörlerin her biri farklı bir frekans aralığından yayın yapabilir ancak hangi operatörün hangi aralıktan yayın yapacağının belirlenmesi için kamu ihale açarak elindeki spektrumu satar (yani havayı ) hem de operatörlere kullanıcılacak mobil nesil için lisans satar. Operatörler de bu spektrum içerisinde yer kapmak için ihalede yarışırlar. Ülkemizdeki en son ihale Ağustos 2015'te 4.5G için yapılan frekans tahsis ve yetkilendirme ihalesi oldu. Operatörler ihale sonunda kamudan 3.96 milyar EUR değerinde frekans satın aldılar. Bu çok yüksek bir bedel. Nitekim operatörlerin o dönemki mevcut finansalları bu bedeli ödemeye yetmeyeceği için borçlanma yoluna gittiler. 2015'i takip eden yıllarda Lira'nın hızlı değer kaybı borçlarının büyük kısmı yabancı para cinsinden olan operatörleri gerekli korunma işlemleri yapılıncaya değin epey bir hırpaladı, epey zarar kaydetmelerine sebep oldu. Bugün ise 2015'e kıyasla çok daha elverişsiz bir ekonomik ortam mevcut. Ayrıca operatörler finansallarını kur riskinden arındırmak için hedge oranlarını epey kıstılar, katiyen borçlanmak istemeyeceklerdir. Devlet ise ihaleyi yapsam da ballı paraları cebe indirsem hesabı yapıyorsa burada iş tıkanmış oluyor. Operatörler bir daha böyle maliyetli bir ihale sürecinin içerisinde yer almak istemiyorlar en azından kısa vadede. Bu sebeple farklı senaryolar, farklı lisanslama modelleri gündeme geliyor. Nasıl bir orta yol bulunacak artık hepimiz görürüz ilerleyen süreçte. Regülasyon kapsamındaki diğer bir husus ise devletin yerlilik oranı inadı. Telekom'un iştiraki Argela, Netaş ve Aselsan ULAK Haberleşme A.Ş. ünvanlı bir şirkete sahipler. ULAK 2013'te yerli mobil haberleşme donanımları üretilmesi amacıyla kurulmuş bir şirket. Şuan 4G için BBU olsun, RRU olsun üretiyorlar hatta core sebeke için ÇINAR adlı bir SDN ürünleri de var aynı Argela'nın ProgRAN'ı gibi. Amiyane tabirle şuan ULAK, sıfırdan bir baz istasyonu üretebiliyor. Hatta Gümüşhane'de Telekom'un tüm sahaları ULAK istasyonlarından oluşuyor. Ancak burada hem teknik hem de ticari açıdan iki ayrı risk var. İlki ULAK haliyle bir Huawei kadar, Ericsson kadar know-how'a, teknolojiye sahip olmadığı için ULAK'ın performansı rakiplerine kıyasla daha düşük, bu sebeple operatörler mümkün mertebe ULAK tercih etmek istemiyorlar, ULAK daha çok kırsalda ve Evrensel Hizmet Fonu sahalarında kullanılıyor. İkincisi ise ULAK'ın hissedarlarından birisi Aselsan, ne var bunda diyebilirsiniz. Uluslarası pazarda hem tamamen kamu sahipliğinde hem de askeri teknoloji üreten bir şirket ULAK hissedarlarından birisi olduğu için ULAK'a çekince ile bakılıyor buna ülkemizin dış dünyadaki imajını da ekleyerek hesap edin, telco'lar ikinci bir Huawei krizi istemeyeceklerdir. Bu iki sorun ULAK yeterince hızlı gelişmesine engel, devlet ise görece yüksek bir yerlilik oranına ulaşılmadan 5G'nin kullanıma açılmasını istemiyor, operatörler ise bir an önce hizmet vermenin derdinde. Bence operatörler haklı. Bu da süreci zorlayan başka bir konu. Gelelim diğer bir hususa. Huawei. Önce yanlışları düzeltmek isterim. Öncelikle Huawei engellenmeseydi şuan dünyanın her yerinde 5G olur muydu? Kısmen haklı, kısmen haksız bir söylem. Evet Huawei BAN 5G'ye dönüşüm sürecini bir miktar uzattı ve maliyetleri uçurdu ancak doğrudan 5G'ye geçişi 5 sene geciktirdi demek de haksızlık olacaktır çünkü Nokia'nın da Ericsson'ın da 5G ürünleri halihazırda mevcut. Huawei meselesine forumda genelde ABD'nin ticari hilesi olarak bakılıyor bu çok da doğru bir söylem değil aslında, yani haklılık payı olabilir ancak işin daha derinine odaklanmak gerekiyor. Öncelikle Huawei 5G konusunda doğrudan ABD'li şirketlerin rakibi değil çünkü RAN yani baz istasyonu kısmında büyük ölçekli bir ABD'li şirket yok. RAN pazarı dünyada ekseriyetle 3 şirketin elinde. Huawei, Ericsson ve Nokia. Ericsson ile Nokia Avrupalı şirketler. Ee tabi Huawei yalnızca RAN ürünleri üretmiyor. DSLAM'ından core router'ına dek üreten bir şirket, bu alanda ABD'li şirketler ile rekabet içinde. Ancak burada dikkate değer bir husus var. Çin otokrasi ile yönetilen anti-demokratik bir ülke. Huawei ise RAN konusunda Ericsson ve Nokia'dan epey ileride performans açısından fiyat açısından da daha ucuz, hakeza diğer network ürünlerinde de fiyat avantajı bariz. Yani dünyadaki devlet için, şirketler ve bireysel kullanıcılar için Huawei'yi tercih etmek için epey fazla sebep mevcut. Huawei eğer telekomünikasyon sektöründe ağır bir piyasa hakimiyeti kurar ise Çin devleti ve Çin Komünist Partisi ile organik ilişkileri olduğuna dair kuvvetli şüphelerin olduğu bir şirket dünya için çok büyük bir politik tehdit oluşturabilir. Ben ABD'nin Huawei ambargosunun altında yatan motivaayonun bu olduğuna inanıyorum. Peki Huawei krizi bizim ülkemizi ve 5G sürecini nasıl etkileyebilir? Öncelikle Huawei tehdidini teknik açıdan ikiye ayırmak gerekli. Erişim altyapısı ve core network. Erişim altyapısı son kullanıcı ile iletişime gecen son kısımdır. Mesela evlerimizde kullandığımız DSL internet için DSLAM, FTTH internet için OLT, mobil internet içinse baz istasyonlarını örnek verebiliriz. Core network ise adından menkul olduğu üzere kullanıcı doğrulamalarının yapıldığı, IP tanımlandığı, internet, tv, ses gibi hizmetlerin sunulduğu asıl cihazlardan oluşur. Huawei krizinde asıl endişenilen husus core network kısmı. Erişim kısmında bu kadar büyük bir endişe yok çünkü iddia edilen casusluk faaliyetlerinin bu seviyede gerçekleşmesi daha zor. Ülkemizde Huawei'nin hem erişimde hem de core'da en büyük kullanıcısı Turkcell. Sabit tarafta eski kurulumlar hariç hep Huawei. Mobilde de Marmara bölgesi haricinde tamamen Huawei kullanıyorlar. Core'da da Huawei'yi ağırlıkla kullanıyorlar yanlış bilmiyorsam. Vodafone mobilde tamamen Huawei, sabit erişimde Nokia kullanıyorlar (görsüklerim, Nokia dışında kullanıyorlar mı emin değilim), core'da ise onlarda da Huawei ağırlıkta bildiğim kadarıyla. Türk Telekom ise diğerlerine göre daha dengeli kullanan operatör, Huawei'yi oran olarak da en az kullanan onlar. Sabitte ve mobilde ağırlıklı olarak Nokia kullanıyorlar bununla birlikte ZTE ve Huawei de kullanıyorlar. Core'da da Avrupalı ve ABD'li üreticiler bildiğim kadarıyla ağırlıkta. Mevcut durum bu şekilde. Ülkemizde henüz Huawei BAN yok. Gelir mi? Gelebilir de, gelmeyebilir de, bu biraz ülkemizin politik eğilimiyle de alakalı olacaktır. Şayet olası bir Huawei BAN, yalnızca yeni şebekeleri ve core şebekeyi değil erişim şebekesini de kapsayacak şekilde geriye dönük şekilde yapılırsa aynı İngiltere'de olduğu gibi, böyle bir durumda ülkemiz için içinden çıkılamaz bir sorun oluşması yüksek bir ihtimal. Bir ihtimal Telekom yüksek bir maliyeti göze alarak Huawei'yi şebekesinden çıkartabilir ancak devlet desteği olmadan böyle büyük bir maliyetin altından kalkmak epey zor. Turkcell ve Vodafone'un ise Huawei'yi şebekesinden kısa ve orta vadede çıkartabilmesi ise neredeyse imkansız. Yani Huawei BAN gelecekse bunun bir yol haritası kesinlikle olmalı. Bir de işin diğer yüzü var. Huawei kullanmak, en azından çekirdek şebekede/omurgada Huawei kullanmak gelecekte bir takım politik risklere gebe. Özellikle ABD'nin Huawei kullanmaya devam eden şirketlere olası bir yaptırım kararı alması şebekeden Huawei'yi çıkarmaktan çok daha maliyetli olacaktır. Riskleri ve regülasyonu bitirdik. Bu aşamada akıllara şu soru gelecektir. "Madem bu kadae regülasyon var, bu kadar sorun ve risk var. O zaman neden 5G'de bu kadar ısrarcıyız, 5G'yi değerli kılan nedir, her şey Speedtest'te yüksek hızlar görmek, Instagram'da sörf yapmak için mi?" Cevap hayır ama öncelikle evet 5G son kullanıcı için çok da önemli değil. 5G son kullanıcı için çok önemliymiş gibi pazarlanıyor ama aslında 5G'nin değer katacağı alan endüstri. 5G'yi diğer nesillerden ayıran önemli bir nokta var. 5G yalnızca bir mobil nesil değil, ayrıca bir ekosistem. IoT, silicing, narrow band, sanallaştırma, arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, big data, işletme/fabrika içi kapalı ağlar, düşük gecikmeli otomasyon sistemleri hayatımıza 5G ile giriyor, aslında daha doğru bir ifadeyle bu kavramlarını hepsi 5G ile birlikte gelmiyor ama 5G ile birlikte anlam kazanıyor. Özellikle silicing, narrow band ve sanallaştırma hem operatörlerin işletme maliyetlerini düşürecek hem de Huawei krizi gibi riskleri azaltacak. Ayrıca bu teknolojiler telekomünikasyon sektörü dışında da önemli bir kullanım alanı bulacak. Son kullanıcı tarafında ise hayatımızda çok şey değişmeyecek. FWA yani Turkcell Superbox gibi ürünler için daha büyük bir genişleme alanı açılacak. 4G'de bir baz istasyonunun air capacity denilen yayın kapasitesi (network kapasitesi ile karıştırılmamalı, istasyonun fiberle beslenip beslenmemesiyle bir alakası yok) en iyi koşullarda genellikle 2Gbps'i geçemiyor, çoğunlukla ise istasyonların air capacity'leri 500-600Mbps'ler seviyesinde. Mobilde işin doğası gereği tüm bu air capacity o istasyona bağlı tüm kullanıcılae tarafından ortak kullanılır, bu da düşük air capacity sebebiyle 4G'de FWA çok da verimli değil. 5G ile beraber air capacity (4G spektrumunu kullanan DSS hariç) 10Gbps'leri aşacak 20Gbps'ler bile görülebilir hale gelecek. Bu da FWA ürünlerini daha mantıklı ve verimli hale gelecek. Ancak 5G'nin de en azından şimdilik sabit interneti ikame edemeyeceğini belirtmek de gerek. |
Benzer içerikler
- video edit programı
- whatsapp kilit koyma
- ipad whatsapp
- instagram arama geçmişi silme
- instagram şifremi unuttum
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X