Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (49. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
190.291
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 4748495051
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • The Oil Situation Is Really Bad
    By Dave Cohen, on November 12, 2009

    "Mavi hapı seçersen hiçbirşey olmamış gibi yatağında uyanırsın ve artık her neye inanmak istiyorsan ona inanırsın. Kırmızı hapı seçersen sana sadece ve sadece gerçekleri gösterebilirim. Ve tavşan deliğinin aslında nerelere uzandığını görürsün" Morpheus, Matrix filminden.


    Gerisi aşağıdaki linkte:

    http://www.aspousa.org/index.php/2009/11/the-oil-situation-is-really-bad/
  • aslında sitenin kendisini vermek daha doğru en azından araştırma yapmak isteyenler bakabilirler.

    http://www.aspo-usa.com/
  • http://www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2009/11/16/AR2009111601598.html?wpisrc=newsletter

    Yiyeceğe ulaşmakta güçlük çekenlerin sayısı artmış. Henüz başlamadık. Anlaşılan birçoğu, henüz yarış başlamadan yitip gidecek.
  • kuantum mekaniği ve davranışları aslında anlaşılması gerçekten zor konudur . Bunu kendileri de kabul etmektediğr ancak bu yıl içinde en azından atom boyutunda önemli gelişmeler oldu. Kuantumk bilgileri bir noktadan diğer noktaya aktarıldı buna uzay yolu dizesindeki ışınlanma veya ingilizcesi teleportation olarak adlandırılmakta. Bu önemli adımdan sonra bilgiyi aktarmak mümkün hale gelirse çok ciddi gelişmelerin olacağı aşıkardır. Kuantum zıplaması bu olsa gerek.

    http://www.livescience.com/strangenews/090123-teleportation-atoms.html




  • Zamanında konuşmuştuk arka sayfalarda, güzel haber..

    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/12969647.asp?gid=229

    Yeni binalarda kombiler tarih oluyor, merkezi ısıtma başlıyor

    Türkiye'de 5 Aralık'tan itibaren inşa edilecek binalarda merkezi ısıtma sistemi zorunlu hale gelecek. Bu uygulama ile yıllık 2 milyar dolar tasarruf sağlanacağı tahmin ediliyor.


    Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği (KBSB) Başkanı Ali Eren, yönetmeliğin 1000 metrekare inşaat alanını geçen tüm binaları etkileyeceğini söyledi. Eren, şu sıralar yönetmeliğe son şeklinin verildiğini vurgulayarak; BEP yönetmeliği şu anda Başbakanlık’ta son düzenlemelerin yapıldığı aşamada. Sayın Başbakanımız için enerji verimliliğinin büyük önem taşıdığını göz önünde bulundurarak, yönetmeliğin doğalgazda tasarrufu ön plana alan değişikliklerle yürürlüğe girmesi için gereken tüm hassasiyetin gösterileceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.


    Umarım varolan evlerdeki bütün kombilerin merkezi sisteme geçmeleri için de bir şeyler yapılır..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: hazardousmen

    Zamanında konuşmuştuk arka sayfalarda, güzel haber..

    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/12969647.asp?gid=229

    Yeni binalarda kombiler tarih oluyor, merkezi ısıtma başlıyor

    Türkiye'de 5 Aralık'tan itibaren inşa edilecek binalarda merkezi ısıtma sistemi zorunlu hale gelecek. Bu uygulama ile yıllık 2 milyar dolar tasarruf sağlanacağı tahmin ediliyor.


    Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği (KBSB) Başkanı Ali Eren, yönetmeliğin 1000 metrekare inşaat alanını geçen tüm binaları etkileyeceğini söyledi. Eren, şu sıralar yönetmeliğe son şeklinin verildiğini vurgulayarak; BEP yönetmeliği şu anda Başbakanlık’ta son düzenlemelerin yapıldığı aşamada. Sayın Başbakanımız için enerji verimliliğinin büyük önem taşıdığını göz önünde bulundurarak, yönetmeliğin doğalgazda tasarrufu ön plana alan değişikliklerle yürürlüğe girmesi için gereken tüm hassasiyetin gösterileceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.


    Umarım varolan evlerdeki bütün kombilerin merkezi sisteme geçmeleri için de bir şeyler yapılır..


    ah hocam ah şimdi yaramı deştin işte.

    Daha yeni aklımıza gelmesi ne büyük bir israf . Hadi milletin parası bol veririm diyor devletin de mi parası çok dünya para verip ithal ediyoruz. Dünya kaynaklarını daha çabuk tüketiyoruz ve bunun sonucunda zincirleme reaksiyonu tetikliyoruz.

    Sovyet blokununneredeyse tamamı merkezi ısıtma ile ısınıyor ve adamlardaki kaynak dünyaya satılıp gelir elde ediliyorken .Oturmuş yatırım yapmışlar merkezi sistem yapmışlar tasarruf etmişler şimdi bunun getirisini topluyorlar. Biz ise tarlada ekemediğimiz binbir zorlukla kazandığımız paraları 2 komşu anlaşamıyor diye merkeziden kombi zırvasına çeviriyoruz. işte asıl lüks olan budur




  • quote:

    Orijinalden alıntı: jay jay justified

    http://www.washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2009/11/16/AR2009111601598.html?wpisrc=newsletter

    Yiyeceğe ulaşmakta güçlük çekenlerin sayısı artmış. Henüz başlamadık. Anlaşılan birçoğu, henüz yarış başlamadan yitip gidecek.

    Fakirlik ve dolayısıyla açlık heryerde az çok var. Kuzey Kore'nin tamamı uzun süredir aç. Afrikada bir çok ülkede çoğunluk aç. İskandinav ülkeleri hariç her yerde açlıktan ölümler oluyor. Hep oldu. Açlıktan ölmek için açlık grevi yapmak gerekmiyor. Yetersi beslenme nedeniyle hastalanan ve iyileşemediği için ölen herkes açlıktan ölmüş sayılır. Bir de yanlış beslenmeden dolayı(kalp, kolesterol, şeker vb.) hastalanıp ölenler var ki, her yıl milyonlarca insana tekabül ediyor.
    Türkiye'de 13 milyon kişi fakirlik, 1 milyon kişi açlık sınırının altında. Fakir olan kısım da doğru düzgün beslenemediği için aslında aç sayılır. Üstüne üstlük en çok çocuk sahibi olanlar da bu 14 milyonluk grupta. Yani bu sayı büyük bir hızla artıyor. Bu da yoksulluğu ve açlığı üreme yoluyla artırdığımız anlamına geliyor.
    Açlıktan ölümler ne zaman başlayacak diye bir soru gereksiz olur, açlıktan ölümler geçen iki yüzyıldaki nüfus sıçramasından beri var. Artarak devam edecek. Biz tokuz, bizi ilgilendirmez de diyemeyiz, çünkü sayıları yeterince artınca ensemize vurup ekmeğimizi alacaklar, ki bu da bir süredir düşük şiddette gerçekleşiyor.
    Velhasıl Dünya kaç insanı taşıyabilir gibi bir soru da anlamsız oluyor, çünkü şu anda zaten taşıma sınırının üstünde. Kitlesel ölümlerden belli.




  • bakınız afyon merkezi isitem kapasitesi ve ısıtma ilşe şehir nasıl bir hale sokuluyor. Benzerlerinin hızla diğer beleiyelerde de yapılması ve kaynak çeşitliliği lazım. Büyük şehirlerimizde de yine benzer ısıtma yapılabilir bununla ilgili ankara ve izmirde büyük kaynak mevcutç. Doğalgaz kenarda alternatif olarak drusun. Bir miktar baz ısıyı jeotermalden neredeyse bedavaya alalım(işletme maliyeti hariç) eksik kalanını doğalgaz ile MERKEZİ olarak sıtarak tamalayalım ve aylık fatıraya yansıtalım. Çok ısınmak isteyen radyatörün vanasını çok açar ve buna göre faturalandırılır. Günümüzde elektronik diye bir şey var her şey denetlenenip buna göre organinazyon yapılabilir.

    http://www.afjet.com.tr/

    http://akuiibf.aku.edu.tr/pdf/5-2-isl02.pdf



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 17 Kasım 2009; 15:05:20 >




  • Bu konunun müptelası olmamak elde değil... Başından beri takip ediyorum görülüyorki meseleler iç içe geçmiş durumda... Peak Oil ile tetiklenen ruhumuzdaki bu sancı, kuantum fiziğine, açlığa, savaşlara, oradan kaçınılmaz mecrasına yöneliyor... Benim görebildiğim kadarıyla insanın asıl sorgulaması gereken "Ben neyim?" sorusu... Yaşamak zorunda olduğumuzu hissediyoruz fakat hayat sonsuz değil... Ayrıca, imkan olsa da sonsuzluk iksirini verseler bu fizyoloji ile bu tabiat kanunları ile aklıbaşında hiç kimsenin kabul edeceğini sanmıyorum... Eni konu 100 yıllık bir insan ömrüne sahip olmanın bile ağırlığını taşıyamıyoruz, hemen hepimiz karşılaştığımız zor durumlarda kendimizi öyle çaresiz, öyle zayıf hissediyoruz ki ölümü bir kurtuluş olarak görüyoruz. Bir yerde ve bir şekilde hayatımız sona erecek, asıl sancı bu bence... İnsan ölümsüzlük iksirini mi arıyor? Bir sonsuzluk senfonisi mi bestelemeye çalışıyoruz?

    Yetersiz beslenmenin de bir açlıktan ölüm olduğunu kabul etmeyecek kim vardır? Peki ama yeterli beslenme nasıldır, standardı nedir? Bu konuda bile ittifak etmek imkansız. Görülüyor ki meselelere tersinden baktığımızda neyin doğru neyin yanlış olduğuna kesin ve tartışmasız karar verme imkanı bulunmuyor. Dünyada doğruluğu veya yanlışlığı %100 ispatlanmış bir kavram var mıdır?

    Fakat tartışmak, doğruyu yani ışığı aramak... İşte hepimizin ihtiyaç duyduğu tek şey.




  • bravo sana erzurumlu , tüm mesele doğruyu bulmak ve hedeflemek . Ulaşmak değil çünkü ulaşınca yeni hedefler beliriyor.

    Belki alakasız konular gibi duruyor ancak hepsi özünde insan aklında veya bilinçaltında yatan temel konuyu gösteriyor.
    Huzur bulmak , huzurlu yaşamak

    bilgi ve tecrübe artıkça huzurlu yaşamdan uzaklaşıyoruz çünkü yanlışları ve bize dayatılan mutlak olmayan doğruları sorgular hale geliyoruz , aslında istemesek de daha duyarlı bir organizmaya ulaşıyoruz , bazıları ''entellektüel bilinç ''diyor .İşte bu seviyede mutluluk ve huzur kavramları diğer etmenleri baskılıyor ve varolmak istiyor. Aslında hep var ama varlığını size hissettirmek istiyor.

    Çocukluğunuzu düşünürseniz ve kendi gözünüzden o yaştaki ana babanızın bakış açısını değerlendiriseniz şimdiki bakış açısı ile fark olduğunu bilecek veya hissedeceksiniz. Aslında algı ve karar ,çocuklukta maksimum haz veya üzüntü şeklinde kendini var ederken yaş ilerledikçe üstüne filtre takarak kendini derinlere itiyor. Kendimize korkular yaratıyor veya zihnimizin beklentileri ile yaşadıklarımın uyuşmaması durumunda yeni hedefler yaratıyoruz. Bunları kabul etmesek de hepsi huzur için yapılıyor .

    işte peak oil kavramı özünde mühendislik ve hesap kitap ile kesin olması gereken kavramlar iken şu anda farklı açılardan bakıldığında sanki iyimserler kötümserler olması gerektiği gibi bir bakış açısı oluyor.

    evrenin işleyişi de peak oil kavramının çok üsütnde bir algı veya bilinçlilik isteğini bize sakin bir zihinde sunuyor. Herkes bu duyguları zaman içinde yaşar kimi büyük bir umutsuzluk anı olduğunda bir yakınını kaybettiğinde veya çaresiz kaldığında hisseder . Kimi adım adım geldiği gözüken gerçekleri hissettiğinde , derin bir iç çatışma yaşar. Kimi belki farklı mekanizma ile son noktada bir huzur veya huzursuzluk yaşar. ben yaşamıyorum diyen varsa işte incelenmesi gereken vaka asıl budur.

    quote:

    Orijinalden alıntı: Erzurum lu

    Bu konunun müptelası olmamak elde değil... Başından beri takip ediyorum görülüyorki meseleler iç içe geçmiş durumda... Peak Oil ile tetiklenen ruhumuzdaki bu sancı, kuantum fiziğine, açlığa, savaşlara, oradan kaçınılmaz mecrasına yöneliyor... Benim görebildiğim kadarıyla insanın asıl sorgulaması gereken "Ben neyim?" sorusu... Yaşamak zorunda olduğumuzu hissediyoruz fakat hayat sonsuz değil... Ayrıca, imkan olsa da sonsuzluk iksirini verseler bu fizyoloji ile bu tabiat kanunları ile aklıbaşında hiç kimsenin kabul edeceğini sanmıyorum... Eni konu 100 yıllık bir insan ömrüne sahip olmanın bile ağırlığını taşıyamıyoruz, hemen hepimiz karşılaştığımız zor durumlarda kendimizi öyle çaresiz, öyle zayıf hissediyoruz ki ölümü bir kurtuluş olarak görüyoruz. Bir yerde ve bir şekilde hayatımız sona erecek, asıl sancı bu bence... İnsan ölümsüzlük iksirini mi arıyor? Bir sonsuzluk senfonisi mi bestelemeye çalışıyoruz?

    Yetersiz beslenmenin de bir açlıktan ölüm olduğunu kabul etmeyecek kim vardır? Peki ama yeterli beslenme nasıldır, standardı nedir? Bu konuda bile ittifak etmek imkansız. Görülüyor ki meselelere tersinden baktığımızda neyin doğru neyin yanlış olduğuna kesin ve tartışmasız karar verme imkanı bulunmuyor. Dünyada doğruluğu veya yanlışlığı %100 ispatlanmış bir kavram var mıdır?

    Fakat tartışmak, doğruyu yani ışığı aramak... İşte hepimizin ihtiyaç duyduğu tek şey.




  • Savaş öncesi diplomasi çareleri... Çıkmaz yol..

    http://m.cnnturk.com/Haber/552072

    quote:

    ABD Başkanı Barack Obama, Çin'i ziyaret ediyor. Çin Devlet Başkanı Hu Cintao ile görüşen Obama, "Pekin ile hasım değiliz" mesajı verdi, Çin'in para biriminin değerini yükseltmesi çağrısında bulundu. Obama, Pekin'de turistik gezi yapmayı da ihmal etmedi.

    Amerika ile Çin arasında yeni dönem açılabilir mi?

    Amerikan Başkanı Barack Obama, yeni bir dönemi başlatma amacıyla Çin'de.

    Obama, Pekin'de Çin Devlet Başkanı Hu Cintao ile görüştü. "Çin ile hasım değiliz, Pekin'in yükselişinden memnunuz" mesajı verdi.

    Ancak Washington ile Pekin'nin anlaşamadığı pek çok başlık var.

    Obama yönetimi, Çin'in para birimi Yuan'ın değerini bilinçli olarak düşük tutmasından rahatsız. Obama, "Yuan'ın değerini yükseltin, küresel ekonomiye zarar verin" dedi.

    Amerika'nın bazı Çin mallarına sınırlama getirmesine tepki gösteren Pekin yönetimi ise, Washington'u ekonomide korumacı politikalarını durdurmasını istedi.

    Amerika ve Çin, Obama ziyareti sırasında bir de ortak bildiri yayımladı.

    Bildiride taraflar, nükleer silahlarını birbirlerine yöneltmeyeceklerini taahhüt etti. Uzay güvenliğinin pekiştirileceğini açıkladı.

    Küresel iklimle mücadele konusunda da sözler verildi.

    Ve dünya meseleleri...

    Obama, Çin'in Tibet'in sürgündeki lideri Dalay Lama ile yeniden diyalog kurması gerektiğini söyledi. Pekin ve Washington, Kuzey Kore'ye de nükleer müzakerelere geri dön çağrısı yaptı.

    Taraflar, İran nükleer programı konusunda da hem fikiriz mesajı verdi.

    Obama, ziyareti sırasında turistik gezi yapmayı da ihmal etmedi. Amerikan Başkanı, Pekin'deki yasak şehri de ziyaret etti.


    20 gün sonra COP15 var...

    Oradan ortak karar çıkıp çıkmayacağını göreceğiz... Eğer oradan karar çıkmazsa o zaman diplomasi kapısı kapanıyor ve gerisini biliyorsunuz zaten..
     Dünya Petrol Krizi - Peak Oil


    Kararın çıkmasını umalım..

    Obama ''nükleer silahları'' birbirimize yöneltmeyeceğiz derken acaba kaç nükleer başlık Çin'e fırlamaya hazır bir durumda bekliyordur merak ediyorum..

    Sanırım tarihçiler ABD Çin'e saldırmazdan evvel ABD başkanının Çin'e yaptığı son ziyaret olarak bu görüşmeyi not düşeceklerdir tarihe..




  • kombilerle ilgili bir haber de ben ekleyeyim kritik noktaları bold yapıyorum.
    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Türkiye'de 5 Aralık 2009'dan itibaren inşa edilecek binalarda merkezi ısıtma sistemi zorunlu hale gelecek. Bu uygulama ile yıllık 2 milyar dolar tasarruf sağlanacağı tahmin ediliyor.


    Binalarda Enerji Performansı (BEP) Yönetmeliği, 5 Aralık 2009 tarihinden itibaren düzenlenerek uygulamaya girecek.

    Kazan ve Basınçlı Kap Sanayicileri Birliği Derneği (KBSB) Başkanı Ali Eren, Bayındırlık Bakanlığı sorumluluğunda hazırlanan yönetmeliğin çeşitli yönleriyle diğer bakanlıkları da ilgilendirdiğine işaret etti.

    Eren, "Yönetmelik şu anda Başbakanlıkta son düzenlemelerin yapıldığı aşamada. Sayın Başbakanımız için enerji verimliliğinin büyük önem taşıdığını göz önünde bulundurarak, yönetmeliğin doğalgazda tasarrufu ön plana alan değişikliklerle yürürlüğe girmesi için gereken tüm hassasiyetin gösterileceğine inanıyoruz" diye konuştu.

    Yönetmelik çerçevesinde, yeni yapılan bin metrekare ve üzerindeki binalarda merkezi ısıtma sisteminin zorunlu hale getirilmesinin büyük önem taşıdığını belirten Eren, bu uygulamanın özellikle ekonomik anlamda bir rahatlama sağlayacağının altını çizdi.

    Eren, "1989 yılında Türkiye'nin doğalgaza geçmesiyle birlikte, bireysel ısınma sistemleri, yani kombiler, hızla Türkiye pazarına girerek, yaygınlık kazandı. Avrupa ülkelerinde karbondioksit emisyonlarının düşürülmesi ve gaz tasarrufu amacıyla merkezi ısıtma sistemleri ile ilgili düzenlemeler yapılırken, Türkiye'de trend tersine ilerleyerek konvansiyonel kombi satış rakamları ile Avrupa'nın ikinci büyük pazarı konumuna geldi" şeklinde konuştu.

    Her yıl 2 milyar dolarlık katkı...

    Türkiye'de yılda ortalama 400 bin adet yeni konut inşa edileceği varsayıldığında, BEP yönetmeliği doğrultusunda sadece bu binalarda merkezi ısıtma sistemi kullanılması ile yıllık 500 milyon dolar tutarında tasarruf elde edileceğini bildiren Eren, "BEP yönetmeliğinde yer alan merkezi sistem zorunluluğunun mevcut binaları da kapsayacak şekilde düzenlenmesi durumunda söz konusu tasarruf 4 katına çıkarak, ülke ekonomisine her yıl 2 milyar dolar katkı sağlayacak" dedi.

    2008 yılı sonu itibarıyla Türkiye'de çalışır durumda 5 milyon 300 bin adet kombi bulunduğunu ve her yıl yaklaşık 500 bin adet kombi satıldığını kaydeden Eren, kombi ısıtma sistemlerinin, merkezi sistemlere oranla yüzde 10-30 oranında daha fazla doğal gaz tükettiğine işaret etti.


    Eren, bu farkın yıllık ortalama 1 milyar dolara denk geldiğini ifade eden Eren, "Halihazırda kullanılan kombilerin 500 milyon dolar tutarında bakım masrafını ve her yıl 500 milyon dolarlık yeni kombi satışını da göz önüne aldığımızda, ülke olarak mevcut sistemde yıllık zararımızın 2 milyar dolar olduğu ortaya çıkıyor. Atatürk Barajı'nın maliyetinin 4 milyar dolar olduğunu düşünürsek, her iki yılda bir Atatürk Barajı kaybediyoruz" dedi.


    BEP yönetmeliğinin uygulamaya girmesiyle birlikte binaların enerji performanslarına göre sınıflandırılacağını söyleyen Eren, "Bu sınıflandırmada önemli etkenlerden biri de karbon salımı. Yeni yapılan binaların yanı sıra mevcut konutlarda da merkezi ısıtma sistemine geçiş sağlanırsa, yıllık karbon salınımında 10 milyon tona baliğ olan bir düşüş sağlanabilir" diye konuştu




  • feleketlere yeterince hazır mıyız acaba , basit bir yağmuru bile kaldıramayan ülkemizin ciddi bir küresel felekette ne yapabilceğini merak ediyorum.
    ========================================
    ilgili bir yeni haber;

    Yeni bir araştırma, Avrupa'ya son buzul çağı sadece 6 ay içinde geldiğini ortaya çıkardı.

    Daha önceki araştırmalarda, 13 bin yıl önceki son buzul çağının gelmesinin 10 yıllık bir süreç içinde olduğu iddia edilmişti.

    Ancak bilim adamları, şimdi bu sürecin 20 kat daha hızlı olduğunu gösteriyor.

    Daily Mail'deki habere göre, araştırmanın başkanı Jeoloji bilimleri profesörü William Patterson, Kuzey Yarıküre'nin, Körfez akıntısının aniden yavaşlamasıyla donduğunu, buzulların kuzey kutbundan yüzlerce kilometre güneye yayıldığını söyledi.

    "Britanya'yı kuzey kutbuna götürüp bırakmak gibi..."

    Patterson, bunun o dönemde yaşayanlar açısından çok ani olduğunu belirterek, "Bu olay, Britanya'yı alıp birkaç ay içinde kuzey kutbuna götürüp bırakmak gibi bir şey" dedi.

    Araştırması New Scientist dergisinde yayımlanan Patterson'un bulguları, Batı İrlanda'daki Lough Monreagh gölünden çıkarılan çamur birikintileri üzerinde yapılan incelemelere dayanıyor.

    Patterson, bu bölgeyi, "bilimsel anlamda dünyadaki en iyi çamura sahip" yer olarak tanımlıyor.

    Patterson, çamur tabakalarını hassas bir robot bıçağıyla 0,5 milimetre kalınlıkta kesti. Her bir tabakanın üç aylık çökeltiyi gösterdiği belirtilerek, böylece bu tabakalar arasındaki değişikliklerin bu çok kısa zaman dilimlerindeki ısı değişimini göstermede kullanıldığı bildirildi.

    Araştırma sonucunda Patterson, ısının birden bire düştüğünü ve göldeki bitki ve hayvanların birkaç ay içinde hızla yok olduğunu belirledi.

    Müteakip buzul çağı 1300 yıl sürmüş ve muhtemelen Kanada'daki Agassiz gölünün sularının aniden boşalarak buz gibi sularının Kuzey Atlantik ve Kuzey Buz Denizine yayılmasıyla ortaya çıkmıştı.

    Bu olay, körfez akıntısını bozmuş ve buzulların oluşmasına yol açmıştı. Bazı bilim adamları, Grönland buzulları erirse bunun okyanus akıntılarını bozabileceğini ve benzeri bir etkide bulunabileceğini söylüyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Erzurum lu

    Fakat tartışmak, doğruyu yani ışığı aramak... İşte hepimizin ihtiyaç duyduğu tek şey.

    Bu bilince erişmek önemli bir şey sanırım.

    "Değiştirebileceğim bir şey yok, neden ilgileneyim?"

    Bunu çok dinledim. Bir çoğumuz dinlemişizdir. Hazard, Jay Jay, zizim eminim bol bol duymuştur bunu. Neyi değiştirebileceğimiz tartışılır, ama etkileyemeyeceğimiz olayları ve sistemleri öğrenmek kimine göre var oluş nedenimiz. Değilse bile en azından dünyaya yemek uyumak pislemek ve üremek için gelmedik. Ne için geldiğimiz üzerine rivayet muhtelif. Ama mutlak huzura eremeyeceğimiz belli. Nereden belli? Bir kere yaratık olarak çelişkilerle doluyuz. Zihinsel faaliyetler, bedensel ihtiyaçlar ve duygular çoğu zaman çatışıyor. Birbirimize huzur vermemiz imkansız gözüküyor. (En basitinden bir Tragedy Of The Commons'da anlatılan, "ben tüketmezsem rakibim tüketecek" olarak özetlenebilecek ikilemin üstesinden gelemiyoruz. Ya da benzeri; "ben saldırmasaydım o saldıracaktı". Yukarıda liderlik sisteminin hayvanlarda başarılı olmasına rağmen insanlarda başarılı olamadığından bahsetmiştim. Bunun da nedeni lider olmak için hırslı insan tipinin, aynı zamanda başkalarını ezmek, egosunu tatmin etmek gibi güdülenmelere sahip olması. Yani liderler bencil olmak zorunda. Çünkü toplumun çıkarını kendi çıkarının önüne koyan insanlar liderliğe heveslenmiyor. İkilem burada. Dolayısıyla kişisel zindeliği(fitness) yüksek olan bireyler toplumsal zindeliği azaltıyor, toplum zarar görüyor.)
    Kısacası hayat asla yakalayamayacağımız şeyleri kovalamakla geçecek. Farkında olmasak bile.

    Kombilerden varoluşa kadar konu epey dağıldı ama bu kaybet-kaybet mukadderatı önemli. Yazmadan edemedim.




  • Bu daha başlangıç...
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12974141.asp?mnID=12974141
    2005 civarında bütçe açığı 1-2 milyara düşünce ekonomist gazeteci güruhu histeri krizine girip hükümeti alkışlamaktan elleri su toplamıştı. Şimdi 50 milyar. Borç ise GSMH'nin %50'sine doğru koşar adım ilerliyor. Israrla, tekrar: Bunlar iyi günlerimiz.

    Not: Yukarıda 14 milyon olarak yazdığım yoksul nüfusu 16 milyon olarak düzeltiyorum. Kaynak: CIA World Factbook
  • http://www.sahibinden.com/3800_metre_kare_deniz_manzarali_imarli_mustakil_tek_tapu-59WQQaXQQ11675014WQQpXQQdisplayitem?keyword=anamur


    Şöyle bir yer için ne diyorsunuz?


    Yaz kış akan kaynak suyu varmış.
    Toroslardan gelen tertemiz su.
    (Uygun bir debi varsa arazinin eğiminden faydalanarak bir borudan akıtılarak gerekirse bir alternatör bile döndürülebilir)
    Yılın 8-9 ayı cayır cayır güneş alan bir yer. Bol elektrik üretilebilir.
    Hazır yetişmiş ağaçlar. 4 dönüme yakın arazi.
    10 km ileride gelişmiş bir ilçe Anamur.
    Şehire hem uzak hem yakın bir yer.

    Ve muhteşem bir manzara.
    Mevcut ev biraz masrafla istenilen koşullara getirilebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ihg70 -- 8 Haziran 2010; 1:58:30 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ihg70

    http://www.sahibinden.com/3800_metre_kare_deniz_manzarali_imarli_mustakil_tek_tapu-59WQQaXQQ11675014WQQpXQQdisplayitem?keyword=anamur


    Şöyle bir yer için ne diyorsunuz?


    Yaz kış akan kaynak suyu varmış.
    Toroslardan gelen tertemiz su.
    (Uygun bir debi varsa arazinin eğiminden faydalanarak bir borudan akıtılarak gerekirse bir alternatör bile döndürülebilir)
    Yılın 8-9 ayı cayır cayır güneş alan bir yer. Bol elektrik üretilebilir.
    Hazır yetişmiş ağaçlar. 4 dönüme yakın arazi.
    10 km ileride gelişmiş bir ilçe Anamur.
    Şehire hem uzak hem yakın bir yer.

    Ve muhteşem bir manzara.
    Mevcut ev biraz masrafla istenilen koşullara getirilebilir.











    anamur bölgesi oldukça bakir ve güzel bir yerdir . Anamurdan mersine kadar zaten balta girmemiş orman misali yolları bile yapılmadığı için daha reyting almayan ender bölgelerimizden biridir.Mersin antalya karayolu bitince arz patlaması yaşayabilir.

    ANCAK ,
    dün 2012 filmine gittim. Zaten bildiğimiz şeyleri bir abartmışlar ,bir abarmışlar bu kadar olur.En ufk bir doğruluk payı varsa filmde bir tek everestin tepesi kurtuluyor . Bilginiz ola




  • ihg70;

    Hocam Anamur iyi hoş da, o sıcağın üstüne o kadar nem çekilmez diye düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla nemli hava, Akdeniz'in kıyı yapısı gereği sahil şeridinde toplanıyor ve nefes almak bile zorlaşıyor yaz günlerinde. Sırf bu yüzden Ege her daim cazibesini korumakta benim için.

    nlty2000;

    Bahsettiğin konu o kadar önemli ki, çevremde mücadele etme isteğini kaybetmiş kimselerin hemen hemen hepsi bunun arkasına sığınmaktalar. Yani "yapılabilecek bir şey yok, bu böyle gider, değiştiremeyiz" durumunu gözümün içine baka baka yan gelip yatmak için bir sebep olarak kullanıyorlar. Nedense bende ters etki yapmış durumda. Belki ben ölene kadar bir şey değişmeyecek, fakat öldükten sonra beni bir şekilde tanıyanların "vay şerefsiz, yemiş-içmiş-s.çmış ömrü boyunca" demesini istemem. Niye dedirteyim ki bunu? Hiçbir sebep yok bence. Onlara da zevkle tamamlayacakları işler bırakmak isterim. Ama sanırım insanlar büyülenmişler. Zevkten dört köşe bir vaziyette bana bakıp "boşuna uğraşıyorsun" diyorlar. Çok garip...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    ANCAK ,
    dün 2012 filmine gittim. Zaten bildiğimiz şeyleri bir abartmışlar ,bir abarmışlar bu kadar olur.En ufk bir doğruluk payı varsa filmde bir tek everestin tepesi kurtuluyor . Bilginiz ola


    Hüseyin Rahmi nin güzel bir eseri vardır; "KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ" diye... okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

    İnsan, insan... Dün de bugün de
  • quote:

    Orijinalden alıntı: vezir

    Kuantum zıplaması bu olsa gerek.

    http://www.livescience.com/strangenews/090123-teleportation-atoms.html


    Neden olmasın ?

    "Sıçramalı Evrim" gibi bir şey olsa gerek




  • 
Sayfa: önceki 4748495051
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.