Şimdi Ara

Düşünsenize; 1. Dünya Savaşı öncesi ve devamında Padişah, 5. Mehmet değil de Atatürk olsaydı...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
84
Cevap
0
Favori
1.891
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • hiç bir toprak kaybetmeden Osmanlı'nın son sınırlarında Türkiye Cumhuriyeti olurduk belki de... tabiii o saray baskısında ve saçmalıklarında Atatürk, Atatürk olarak yetişebilir miydi orası büyük bir "?".




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E19076E5A -- 15 Kasım 2020; 9:47:43 >



  • Toprak sahada kazanılır Osmanlı'nın son sınırlarını koruyacak gücü yoktu çünkü Osmanlı son zamanlarında 19 devletle 25 cephede 12 küsür sene savaştı. Bu şartlar altında da tükendi, yenilgilerin de asıl sebebi buydu ikmalinle, lojistiğinde, askerinle, ekonominle tükenmek. Son sınırlarını nasıl koruyacaksın ki bu şartlarda?

    Atatürk'ü Atatürk yapan şey Harbiye'de aldığı eğitim ve cephelerde edindiği tecrübedir. Libya'yı Enver Paşa ile beraber kat kat büyük bir orduya karşı milislerle savundu vermediler İtalyanlara, Balkan savaşı başlayınca Osmanlı tükendi orada cepheyi bıraktı. Atatürk burada gayri-nizami harbi öğrendi. Çanakkale Savaşı'nda düşman arşivlerine yenilgi sebebi olarak girecek kadar başarılıydı, Kurtuluş Savaşı'nda ikmalini Ermeni ve Yunan ordusundan yapacak kadar stratejikti. Bütün bu şartlar ve çok daha fazlası Atatürk'ü, Atatürk yaptı.

    Cepheden uzak sarayda takılarak Atatürk olunmaz, Atatürk Milli Mücadeledeyken padişah 5. karısına nikah kıyıyordu.

    Gene bir gün Atatürk hakkında bir benzer yorumda bulunmuştunuz ve gene birisi size benzer bir soru sormuştu Atatürk'ün hataları ile ilgili hemen hemen bu arkadaşın sorduğu soru ile aynı soruydu, siz bu sefer misyoner okullarının kapatılması ile ilgili bambaşka bir cevap vermiştiniz şimdi aynı soruya bambaşka bir cevap veriyorsunuz.

    Atatürk'ün siyasi hatalarını aramak için sürekli farklı farklı şeylerden bahsedip duruyorsunuz, ortada ne bir tutar var ne bir dayanak. Sadece ve sadece Atatürk'ün büyük hatalarının olduğu iddia edip duruyorsunuz.

    Kemalizmin saltanat rejiminden demokrasiye geçmek için en iyi yol olduğunu savunan Maurice Duverger neyi gözden kaçırmış da bu çıkarımı yapmış merak ettim yada François Georgeon neden etkisinin Latin Amerikalara kadar uzandığından bahsedip, övmüş, hatta hayranlık derecesinde ilgilenmiş Kemalizm'de?

    Neden bu siyaset bilimci insanların dedikleri ile sizin iddialarınız tamamen zıt?

    Atatürk Milliyetçiliğine yarı-faşizm demek, milliyetçilik ilkelerine safsata demek tamamen alt dayanağı olmayan yorumlar. Sizi rahatsız eden şey Türk milliyetçiliği sanırım, milliyetçiliğin şeklinde değil Türk milliyetçiliğinin her ne şekilde olursa olsun, kendisinden rahatsız oluyorsunuz anladığım kadarıyla.

    Arkadaşlar kusura bakmayında bir tane Neo çöp Osmanlıcı Mısırgil çocuğuna 40 tane mesaj atıp laf anlatmaya çalışıyorsunuz. Kurduğu cümlelerin düşüklüğüne, cümlelerindeki anlatım bozukluklarına, gramer bilgisine bakmanız bile yeterlidir.


    Dunning-Krueger sendromunu bu tipteki insanlar için çok önemli bir psikoanalitik buluştur.

  • Amaç zaten padişahlığı sona erdirmek Osmanlıyı yok etmekti. Dolayısı ile kendisini de tahtan indirirlerdi Ali Velioğlu gelirdi ulu önder derlerdi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Novagate -- 15 Kasım 2020; 16:50:51 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Toprak sahada kazanılır Osmanlı'nın son sınırlarını koruyacak gücü yoktu çünkü Osmanlı son zamanlarında 19 devletle 25 cephede 12 küsür sene savaştı. Bu şartlar altında da tükendi, yenilgilerin de asıl sebebi buydu ikmalinle, lojistiğinde, askerinle, ekonominle tükenmek. Son sınırlarını nasıl koruyacaksın ki bu şartlarda?

    Atatürk'ü Atatürk yapan şey Harbiye'de aldığı eğitim ve cephelerde edindiği tecrübedir. Libya'yı Enver Paşa ile beraber kat kat büyük bir orduya karşı milislerle savundu vermediler İtalyanlara, Balkan savaşı başlayınca Osmanlı tükendi orada cepheyi bıraktı. Atatürk burada gayri-nizami harbi öğrendi. Çanakkale Savaşı'nda düşman arşivlerine yenilgi sebebi olarak girecek kadar başarılıydı, Kurtuluş Savaşı'nda ikmalini Ermeni ve Yunan ordusundan yapacak kadar stratejikti. Bütün bu şartlar ve çok daha fazlası Atatürk'ü, Atatürk yaptı.

    Cepheden uzak sarayda takılarak Atatürk olunmaz, Atatürk Milli Mücadeledeyken padişah 5. karısına nikah kıyıyordu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Atatürk'ün ne yapacağını bilmek zor ama yemen gibi yerlerde Türk askerinin ölmesine izin vermezdi, hatta Yemen türküsü var bilirsiniz ve hatta Türk çocuğu arap çölleri için kanını dökmeyecek dememiş miydi?

    Atatürk Musul ve Kerkük'ü bırakmazdı Arap ve İngilizlere. Hatta Tunceli isyanı çıkmasaydı oraları almak için ordu hazırlık içindeydi.

  • Atatürk Musul ve Kerkük'ü İngilizlere bıraktı demiş yukarıdaki arkadaş, doğruluk payı nedir?
    Ayrıca şu an arap çöllerinde bizim değil İngilizlerin olması bizim oralarda olmak istemeyeşimizin bir sonucu olabilir mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bugün "Arap çöllerinde" yer alan Suudi Arabistan'ı hangi devlet kurdu bilen var mı peki?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Atatürk padişah olsa idi Osmanlı hanedanlığı farklı olurdu dostum. Bu da fatih gibi önemle padişahlar olmaz demektir. Dediğin şey çok uçukça. Keşke japonların başında cengiz han olsa da onlar fetih yapsa gibi bir şey dedin sen.

  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Atatürk'ü Atatürk yapan kısmen kapalı kutuda yaşayan bir saraylı olmaması, Balkanlarda yetişmiş ve İstanbul dahil gittiği her yeri yakından deneyimlemiş bir harbiyeli ve çeşitli cephelerde görev almış bir subay olması. Atatürk bir Osmanoğlu olsaydı muhakkak ki aynı performansı ve esnekliği gösteremezdi. Bir ilahi monarkın sözgelimi monarşisini lağvedip cumhuriyet kurması bir oksimoron niteliğindedir. Zaten bu alternatif tarih senaryosunda Atatürk bir saraylı olduğu için büyük ihtimalle aynı vizyona ve ideallere de sahip olmazdı. Çar Büyük Petro gibi kökten bir çağdaşlaşmacı hükümdar olsaydı da (ki muhtemelen öyle olurdu) ideolojisi doğal olarak cumhuriyetçi olmazdı; saray ve monarşi endeksli olurdu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • padişah düzeninde cumhuriyet olur mu hiç.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Novagate

    Bugün "Arap çöllerinde" yer alan Suudi Arabistan'ı hangi devlet kurdu bilen var mı peki?

    Türkiye hariç Orta Doğu haritasını -Mısır ve Sudan da dahil olmak üzere- baştan sona İngiltere çizdi.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-ED4010EAB

    Türkiye hariç Orta Doğu haritasını -Mısır ve Sudan da dahil olmak üzere- baştan sona İngiltere çizdi.



    Alıntıları Göster

    Evet ne zaman çizdi, Osmanlı'dan sonra çizebildi. Türklerin Arap çöllerinde işi yoksa İngiltere'nin işi olur tabi gayet normal.

    İngiltere, Mısır ve Sudan dahil baştan sona Ortadoğu haritasını çizmiş, ama Türkiye'yi çizmemiş mi.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Atatürk'ün işlediği çok büyük günahlar ve siyasi hatalar???

    Neymiş onlar acaba?

    Günah kısmını geç. O tanrısına göre değişir.

    Siyasi hatası neymiş onu çok merak ettim.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Novagate

    Evet ne zaman çizdi, Osmanlı'dan sonra çizebildi. Türklerin Arap çöllerinde işi yoksa İngiltere'nin işi olur tabi gayet normal.

    İngiltere, Mısır ve Sudan dahil baştan sona Ortadoğu haritasını çizmiş, ama Türkiye'yi çizmemiş mi.



    Alıntıları Göster

    İngiltere Sevr'i çizdi. Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye bunu kabul etmedi. Türkiye haritasını İngiltere çizseydi Misakımilli yerine Sevr haritasını görmüş olurduk. İngiltere'nin isteği doğuda Ermenistan, Batıda Yunanistan, Boğazlara İngilterenin liderlik ettiği bir komisyon, Antalya ve Konya'da İtalya, Çukurova ve Şanlıurfa ovalarında Fransa idi. İngiltere çizseydi bu olacaktı, evet kısmen İngiltere, Türkiye aleyhine faaliyetlerde oldu ama Misakımilli İngiltere'ye bir ölçüde engel oldu.


    Yoksa Türkiye için Sevr, ölümden beter bir antlaşmaydı. İngiltere çizseydi tam anlamıyla, bugün hiperenflasyonla 2 farklı dil konuşabilen, her gün pirinç ve hamur yiyen bir nevi Haitililer olacaktık.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-ED4010EAB

    İngiltere Sevr'i çizdi. Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliye bunu kabul etmedi. Türkiye haritasını İngiltere çizseydi Misakımilli yerine Sevr haritasını görmüş olurduk. İngiltere'nin isteği doğuda Ermenistan, Batıda Yunanistan, Boğazlara İngilterenin liderlik ettiği bir komisyon, Antalya ve Konya'da İtalya, Çukurova ve Şanlıurfa ovalarında Fransa idi. İngiltere çizseydi bu olacaktı, evet kısmen İngiltere, Türkiye aleyhine faaliyetlerde oldu ama Misakımilli İngiltere'ye bir ölçüde engel oldu.


    Yoksa Türkiye için Sevr, ölümden beter bir antlaşmaydı. İngiltere çizseydi tam anlamıyla, bugün hiperenflasyonla 2 farklı dil konuşabilen, her gün pirinç ve hamur yiyen bir nevi Haitililer olacaktık.



    Alıntıları Göster

    Sevr zaten hiçbir zaman yürürlüğe girmedi, o ülkeler hiçbir zaman hiçbir yeri Sevr'e göre işgal etmedi. İngiltere boydan boya Ortadoğu'yu baştan başa çizmiş ama Türkiye'yi çizememiş savaşmadan da çıkmış gitmiş ne güzel helal olsun :)


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Novagate

    Sevr zaten hiçbir zaman yürürlüğe girmedi, o ülkeler hiçbir zaman hiçbir yeri Sevr'e göre işgal etmedi. İngiltere boydan boya Ortadoğu'yu baştan başa çizmiş ama Türkiye'yi çizememiş savaşmadan da çıkmış gitmiş ne güzel helal olsun :)



    Alıntıları Göster

    Sevr yürürlüğe konulamadı çünkü Müdafaa-i Hukuk grubu ile Misakımilli Mebusan meclisinden geçirildi. Bunun üzerine İngiltere, mebusları tutukladı Maltaya sürdü, sonra İstanbulda bir kışlayı bastılar, onlarca askeri yatakta uyurken şehit ettiler. Kuvayı İnzibatiye bunları bastırabilirdi, başka şeylerle uğraşmak yerine. İngiltere savaşmadan çekildi , 1915'te acı bir ders aldılar Çanakkalede çünkü. Onun yerine Yunanistan piyonunu öne sürdü, neden savaşsın ki ''İngiliz öleceğine Yunan ölsün'' mantığını işletti. Ne de olsa kurnaz İngiliz mantığı.





  • https://seyler.eksisozluk.com/54-belgelik-bir-arsiv-taramasiyla-ingiliz-devlet-belgelerindeki-sevr-gercekleri

    Al şu belgeleri oku. Sevr'in ne olduğunu adam gibi öğren. Mustafa Kemal'in büyüklüğünü gör.

    Burası Facebook çöplüğü değil. Belgesiz, delilsiz konuşulmaz.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-ED4010EAB

    Sevr yürürlüğe konulamadı çünkü Müdafaa-i Hukuk grubu ile Misakımilli Mebusan meclisinden geçirildi. Bunun üzerine İngiltere, mebusları tutukladı Maltaya sürdü, sonra İstanbulda bir kışlayı bastılar, onlarca askeri yatakta uyurken şehit ettiler. Kuvayı İnzibatiye bunları bastırabilirdi, başka şeylerle uğraşmak yerine. İngiltere savaşmadan çekildi , 1915'te acı bir ders aldılar Çanakkalede çünkü. Onun yerine Yunanistan piyonunu öne sürdü, neden savaşsın ki ''İngiliz öleceğine Yunan ölsün'' mantığını işletti. Ne de olsa kurnaz İngiliz mantığı.



    Alıntıları Göster

    İşte aynı şeyi söylüyoruz Sevr yürürlüğe konulmadı diyoruz.

    Bu arada İngiltere rahatça mebus tutukluyor, Malta'ya sürüyor, rahatça kışla basıp onlarca askeri şehit edebiliyor ama bizimkilere tek kurşun atmaya gelince atmıyor çekiliyor :)


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Türkiye Cumhuriyeti devletinin de jure (resmi) ideolojisi her zaman için Atatürkçü prensipler iken de facto (uygulamadaki) ideolojisi iktidarda kimlerin bulunduğuna göre ciddi farklılık göstermektedir. Türk halkının ise bir topluluk haliyle homojen veya monolitik bir yapı olmadığı için net bir şekilde adlandırılabilecek türde resmi bir ideolojisi bulunmaz; "Türk - İslam sentezciliği" ise Mukaddes Roma İmparatorluğu misali yalnızca bünyesinde farklı ideolojik kutupları barındıran bir şemsiye ad olarak kullanılabilir veya çok daha isabetli bir kullanımla MHP'nin - Ülkücülüğün ideolojisinin bir diğer adıdır; Türkçülükle İslamcılık düşün akımlarının esasında aşırı ve radikal bir kombinasyonudur. Türkiye'deki en popüler görüş böylesi şoven ve aşırı uç bir duruştan ziyade "modernist Türk İslam sentezi" olarak adlandırılabilir ama böylesi bir adlandırma dahi çok indirgemeci olacaktır ve bu adlandırmanın siyasi spektrumunun gerek Atatürkçü - Kemalist seküler mevzilere gerekse de aşırı İslamist gayriseküler mevzilere kadar uzandığı gerçeğini kolaylıkla atlamamıza yol açacaktır. Atatürkçülük siyasi öz itibariyle yukarıdaki mesajda lanse edildiği gibi çok militarist, gayri milli ve gayri dini bir ideoloji olsaydı Atatürkçü cumhuriyet Türkiye'de lağvedilir, Atatürk kişiliği ise Rusya'daki destalinizasyon (Stalinsizleştirme) tarzında bir sürece tabi tutulurdu ama böyle bir şey olmadı ve en gayriseküler muhafazakâr fraksiyonlar dahi söylemlerinde ve imajlarında Atatürk'e özel bir yer açmak durumunda kalıyorlar. Bir yandan İzmir İktisat Kongresi'nde ve "vicdanı hür, aklı hür nesiller" söyleminde açık olduğu üzere Atatürk'ün idealde milli (yerli) liberal toplum ve milli (yerli) kapitalizm görüşü vardır ve Atatürk esasında askerin siyaset yapmasının (milletvekili olmasının) yasaklanmasını sağlayarak militarizm değil; açıkça sivillik yanlısı olduğunu belli etmiştir. Cumhuriyet devrinde Atatürk askeri değil sivil giyim tarzıyla da bunu yansıtır. İsyancılara ise 20.yüzyıl Ortadoğusu'nda hiçbir devlet adamının bomba ve kurşun yerine çiçek atması beklenemezdi. Politika bir salt akıl, çıkarları gözetme ve otorite yerleştirme işidir; düpedüz elinde ahlaki edim kılavuzuyla hareket etme mevzusu değil. Faşizm ise Atatürk'ün genel itibarıyla milli - sosyal liberal ve demokrat zihin yapısıyla, Atatürk'ün sivil tarzıyla bağdaşmayan devletperest ve gerçekten de militarist bir İtalyan ideolojisidir. Faşizmin özünü La Dottrina del Fascismo (Faşizmin Doktrini) olarak bilinen ünlü bir kitapta bulabilirsiniz. İkinci Dünya Harbi öncesi ve esnasında İtalya'nın agresif yayılmacılığının temeli olmuş saldırgan devletperest bir ideolojiyle "Yurtta sulh, cihanda sulh" prensibini benimsemiş bir siyasi ilkeler silsilesini bir tutmak mantıksızlıktan başka bir şey değil. "Yurtta sulh, cihanda sulh'tan" Balkan Antantı ve Sadabad Paktı gibi barışa hizmet eden sonuçlar çıkarken İtalyan faşizmi bir dünya savaşına sürükleniyor; Etiyopya, Arnavutluk ve Yunanistan'ı işgal ediyor. Sonunda İtalya'nın kendisi de Batılı müttefiklerce işgal ediliyor.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.