Şimdi Ara

Edgar Allan Poe ve H.P. Lovecraft

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
31
Cevap
0
Favori
3.134
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Merak ettim aranızda okuyan varmıdır okuyan varsa yorumu nedir

    İki yazarda yurtdışında iyi biliniyor ama ülkemizde "H.P. Lovecraft'ın kitapları var mı?" dediğimde "O ne bilgisayar kitabımı" cevabını veren var

    İki yazarında tüm öyküleri Dost Yayınei tarafından çevrilmiş her biri 3er cilt şeklinde.

    Edgar Allan Poe'nun hikaye tarzı değişiyor. Bir bakıyorsun komik bir hikaye, bir bakıyorsun ders veren, bir bakıyorsun hüzünlü. Ama genelde gotik hikayeler yazarı diye geçiyor.

    H.P. Lovecraft ise korku-gerilim yazarı. 10 sayfada sizin tırsmanızı sağlayabiliyor. Yanılmıyorsam Poe'dan ilham almıştı.

    Neyse ya okuyan varmıdır onu merak ettim







  • Okuyan ve tavsiye eden var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kinslayer

    Okuyan ve tavsiye eden var.
    Poe nun tüm öyküleri 5 cilt halinde ithaki yayınevi tarafında da basıldı, ayrıca birçok yayınevinin çeşitli baskıları da var, şiirleri de ayrıca yayınlanmıştır.
    Kanımca Amerikan edebiyatının en iyi 5’ nin içinde olduğunu söyleyebilirim, Baudelaire onun için “Çağımızın en güçlü yazarı” demiştir. Ölümü ise hala tartışmalıdır, günümüz araştırmacıları bir tren yolculuğu başlangıcında rahatsızlanıp endokardit nedeniyle öldüğünü, bir kısmı ise beyin tıkanıklığı nedeniyle öldüğünü söyler. 20-30 yıl önce sınırlı çeviri şartlarında “Morg Sokağı Cinayeti” ile Türkiye’de tanındı, zamanla tüm eserleri çevrildi, “Kuzgun”, “Kızıl Ölümün Maskesi” eserleri etkileyicidir

    KUZGUN
    Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
    O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
    Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
    Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
    "Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
    Başka kim gelir bu zaman?"

    Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
    Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
    Işısın istedim şafak çaresini arayarak
    Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan,
    Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan,
    Adı artık anılmayan.

    İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
    Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
    Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
    "Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
    Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
    Başka kim olur bu zaman?"

    Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
    "Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan
    Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
    Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
    Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
    Kapıyı açtığım zaman.

    Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
    Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
    Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
    Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan,
    Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
    Yalnız bu sözdü duyulan.

    Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
    İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
    İrkilip dedim: "Muhakkak pancurda bir şey olacak;
    Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
    Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
    Başkası değil rüzgârdan..."

    Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
    Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman.
    Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
    Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
    Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
    Kaldı orda oynamadan.

    Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
    Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
    "Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
    Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından;
    Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından?"
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
    Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
    İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
    Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
    Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
    Adı "Hiçbir zaman" olan.

    Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
    O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
    Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
    Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan
    Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
    "Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
    İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
    Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
    Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
    Hiç -ama hiç- hiçbir zaman."

    Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
    Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
    Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
    Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
    Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
    Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman."

    Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
    Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
    Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
    Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
    Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
    Değmeyecek hiçbir zaman!

    Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
    Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
    "Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da
    Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
    İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    "Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
    Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
    Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
    Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
    Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    "Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle;
    Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
    Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
    Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan,
    O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?"
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin!
    Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
    Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
    Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan!
    Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!"
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde
    Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
    Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
    Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
    O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
    Kalkmayacak - hiçbir zaman!




    Edgar Allan POE

    Çeviri : Ülkü TAMER


    Poe nun pek tanınmadığı ülkemizde Lovecraft’ın bilgisayar yazarı sanılması doğal
    Bir keresinde Lautreamont’ nun “Maldoror’un Şarkıları” nı sorduğumda kitapçıdakiler gülüşmüş, “Bizde şarkı kitabı yok demişlerdi”, “Homeros’un son kitabı geldi” diyen kitapçı bile gördüm

    Lovecraft’ tı da okudum ama bende hep şaşkınlık yaratmıştır, etkileyicidir ama eserleri daha devam etmesi lazım derken birden bitiverir, bu kadar mı sorusunu hep şaşkınlıkla sormuşumdur. Cthulhu Mitosu’su ünlüdür

    İlgililer için;

    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=68812&sa=100540574
    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=83029&sa=100540574

    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=56025&sa=100540650
    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=36734&sa=100540650




  • quote:

    Orijinalden alıntı: as74

    Poe nun tüm öyküleri 5 cilt halinde ithaki yayınevi tarafında da basıldı, ayrıca birçok yayınevinin çeşitli baskıları da var, şiirleri de ayrıca yayınlanmıştır.
    Kanımca Amerikan edebiyatının en iyi 5’ nin içinde olduğunu söyleyebilirim, Baudelaire onun için “Çağımızın en güçlü yazarı” demiştir. Ölümü ise hala tartışmalıdır, günümüz araştırmacıları bir tren yolculuğu başlangıcında rahatsızlanıp endokardit nedeniyle öldüğünü, bir kısmı ise beyin tıkanıklığı nedeniyle öldüğünü söyler. 20-30 yıl önce sınırlı çeviri şartlarında “Morg Sokağı Cinayeti” ile Türkiye’de tanındı, zamanla tüm eserleri çevrildi, “Kuzgun”, “Kızıl Ölümün Maskesi” eserleri etkileyicidir

    KUZGUN
    Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
    O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
    Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
    Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
    "Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
    Başka kim gelir bu zaman?"

    Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
    Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
    Işısın istedim şafak çaresini arayarak
    Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan,
    Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan,
    Adı artık anılmayan.

    İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
    Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
    Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
    "Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
    Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
    Başka kim olur bu zaman?"

    Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
    "Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan
    Dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
    Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
    Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
    Kapıyı açtığım zaman.

    Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
    Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
    Sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
    Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan,
    Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
    Yalnız bu sözdü duyulan.

    Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
    İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
    İrkilip dedim: "Muhakkak pancurda bir şey olacak;
    Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
    Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
    Başkası değil rüzgârdan..."

    Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
    Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru açtığım zaman.
    Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
    Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
    Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
    Kaldı orda oynamadan.

    Gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
    Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
    "Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
    Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından;
    Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından?"
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
    Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
    İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
    Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
    Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
    Adı "Hiçbir zaman" olan.

    Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
    O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
    Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
    Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan
    Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
    "Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
    İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
    Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
    Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
    Hiç -ama hiç- hiçbir zaman."

    Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
    Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
    Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
    Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
    Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
    Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman."

    Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
    Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
    Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
    Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
    Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
    Değmeyecek hiçbir zaman!

    Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
    Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
    "Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da
    Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
    İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    "Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
    Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
    Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
    Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
    Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    "Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle;
    Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
    Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
    Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan,
    O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?"
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin!
    Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
    Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
    Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan!
    Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!"
    Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."

    Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde
    Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
    Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
    Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
    O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
    Kalkmayacak - hiçbir zaman!




    Edgar Allan POE

    Çeviri : Ülkü TAMER


    Poe nun pek tanınmadığı ülkemizde Lovecraft’ın bilgisayar yazarı sanılması doğal
    Bir keresinde Lautreamont’ nun “Maldoror’un Şarkıları” nı sorduğumda kitapçıdakiler gülüşmüş, “Bizde şarkı kitabı yok demişlerdi”, “Homeros’un son kitabı geldi” diyen kitapçı bile gördüm

    Lovecraft’ tı da okudum ama bende hep şaşkınlık yaratmıştır, etkileyicidir ama eserleri daha devam etmesi lazım derken birden bitiverir, bu kadar mı sorusunu hep şaşkınlıkla sormuşumdur. Cthulhu Mitosu’su ünlüdür

    İlgililer için;

    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=68812&sa=100540574
    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=83029&sa=100540574

    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=56025&sa=100540650
    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=36734&sa=100540650

    Alıntıları Göster
    dost kitabevinin çıkarttığı Toplu Eserleri var 3 cilt halinde onda Cthulhu'nun Çağrısı var mı? yoksa ayrı bir kitap mı o?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mertblade

    dost kitabevinin çıkarttığı Toplu Eserleri var 3 cilt halinde onda Cthulhu'nun Çağrısı var mı? yoksa ayrı bir kitap mı o?

    Alıntıları Göster
    Bu yazarların sağlam bir çevirisini bulmak gerçekten çok zor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mertblade

    dost kitabevinin çıkarttığı Toplu Eserleri var 3 cilt halinde onda Cthulhu'nun Çağrısı var mı? yoksa ayrı bir kitap mı o?

    Cthulhu'nun çağrısında 7-8 öyküsü var sadece. Aynıları 3 ciltlik toplu eserler kitabında var.
    Sakın benim gibi 4ünüde alıp sonra birini geri vermekle uğraşmayın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sekobro

    quote:

    Orijinalden alıntı: mertblade

    dost kitabevinin çıkarttığı Toplu Eserleri var 3 cilt halinde onda Cthulhu'nun Çağrısı var mı? yoksa ayrı bir kitap mı o?

    Cthulhu'nun çağrısında 7-8 öyküsü var sadece. Aynıları 3 ciltlik toplu eserler kitabında var.
    Sakın benim gibi 4ünüde alıp sonra birini geri vermekle uğraşmayın

    ahahhaha tamamdır teşekkürler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: DMUKKS

    Bu yazarların sağlam bir çevirisini bulmak gerçekten çok zor.

    Her iki çevirmen de (Dost KÖRPE, Hasan Fehmi NEMLİ) oldukça iyi çevirmenlerdir, yalnız kişisel olarak Dost Körpe çevirilerini daha iyi bulurum
  • quote:

    Orijinalden alıntı: as74

    quote:

    Orijinalden alıntı: DMUKKS

    Bu yazarların sağlam bir çevirisini bulmak gerçekten çok zor.

    Her iki çevirmen de (Dost KÖRPE, Hasan Fehmi NEMLİ) oldukça iyi çevirmenlerdir, yalnız kişisel olarak Dost Körpe çevirilerini daha iyi bulurum

    Alıntıları Göster
    Bu Lovecraft'ı kaç yıldır merak ediyorum ben de.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Jack Rabbit Slims

    Bu Lovecraft'ı kaç yıldır merak ediyorum ben de.

    Alıntıları Göster
    poe çok iyi yazardır bir kaç öyküsünü okudum lovercraft'ı henüz okumadım ancak aşırı tırtırıcı olduğunu duydum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: oguz_19811981

    poe çok iyi yazardır bir kaç öyküsünü okudum lovercraft'ı henüz okumadım ancak aşırı tırtırıcı olduğunu duydum.

    Alıntıları Göster
    Poenun tüm öykülerini okudum neredeyse. Şeytanla Asla Başının Üzerine Bahse Girmeydi sanırım bir de Berenice hala unutamadığım hikayelerindendir...

    Lovecraftı Poe kadar sevmedim açıkcası. Cthulhu mitosu fena değil. Yine de Cthulhu da çok sarmadı açıkcası. Lovecraftın Ktulunun çağrısı adlı kitabında bulunan şu müzikli hikayeyi çok sevmiştim. Karışık yazdım bu arada kusra bakmayın. Okuyalı bir hayli oluyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aelin-uial

    Poenun tüm öykülerini okudum neredeyse. Şeytanla Asla Başının Üzerine Bahse Girmeydi sanırım bir de Berenice hala unutamadığım hikayelerindendir...

    Lovecraftı Poe kadar sevmedim açıkcası. Cthulhu mitosu fena değil. Yine de Cthulhu da çok sarmadı açıkcası. Lovecraftın Ktulunun çağrısı adlı kitabında bulunan şu müzikli hikayeyi çok sevmiştim. Karışık yazdım bu arada kusra bakmayın. Okuyalı bir hayli oluyor.

    Alıntıları Göster
    Lovecraftı ilk defa duydum :S ama bi ingiliz dili edebiyatı ögrencisi olarak Adger Allan Poe hikayeleri okuduk.Hikayelerinin incelenmesi zordur, zor bi yazar.Hikayelerini çok severim ama ders dışında okumak daha eglenceli, konu onları incelemeye gelince bayagı bir terletiyor insanı :) Diliniz varsa mutlaka orijinal dilinde okumayı tercih ediniz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: yurtik

    Lovecraftı ilk defa duydum :S ama bi ingiliz dili edebiyatı ögrencisi olarak Adger Allan Poe hikayeleri okuduk.Hikayelerinin incelenmesi zordur, zor bi yazar.Hikayelerini çok severim ama ders dışında okumak daha eglenceli, konu onları incelemeye gelince bayagı bir terletiyor insanı :) Diliniz varsa mutlaka orijinal dilinde okumayı tercih ediniz.

    Alıntıları Göster
    Lovecraft seçtiği dalla ve ilginç yaşamıyla hep belli kapalı bir kitlenin ilgisine mazhar oldu. Fakat asla gözardı edilmemesi gereken, yaratıcılığı takdiri hak eden bir yazar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kinslayer

    Lovecraft seçtiği dalla ve ilginç yaşamıyla hep belli kapalı bir kitlenin ilgisine mazhar oldu. Fakat asla gözardı edilmemesi gereken, yaratıcılığı takdiri hak eden bir yazar.

    Alıntıları Göster
    Cthulhu'nun Çağrısı'nı yakın bir zamanda alıp okumayı düşünüyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rodin

    Cthulhu'nun Çağrısı'nı yakın bir zamanda alıp okumayı düşünüyorum.

    Alıntıları Göster
    Edgar Allan Poe tanıdığım en çok acı çeken yazardır, o kadar acı çeken bir yazarın kötü yazmasını bekleyemezsin zaten, bence tereddütsüz oku
  • quote:

    Orijinalden alıntı: photo sir

    Edgar Allan Poe tanıdığım en çok acı çeken yazardır, o kadar acı çeken bir yazarın kötü yazmasını bekleyemezsin zaten, bence tereddütsüz oku

    Alıntıları Göster
    evde kızıl ölümün maskesini buldum var mı okuyan nasıl kitap?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: unforg1ven

    evde kızıl ölümün maskesini buldum var mı okuyan nasıl kitap?

    Alıntıları Göster
    Poe iyidir, okuyun.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: noctis in dies

    Poe iyidir, okuyun.

    Alıntıları Göster
    "H.P. Lovecraft'ın kitapları var mı?" dediğimde "O ne bilgisayar kitabımı" cevabını veren var....
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-63EBFC49B

    "H.P. Lovecraft'ın kitapları var mı?" dediğimde "O ne bilgisayar kitabımı" cevabını veren var....


    Alıntıları Göster
    buyrun arkadaşlar! buradan da yakın;

    "Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar açtım. Amacıma ulaştığımı sandım bir an. Kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada! Bir yanılgıydı! İki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. Ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim. Çirkin suratlı, gözleri karanlık gözevlerine gömülmüş insanlar gördüm; kayanın sertliğini, dökme çeliğin katılığını, köpekbalığının kan dökücülüğünü, gençliğin küstahlığını, canilerin mantıksız öfkesini, ikiyüzlülerin ihanetlerini, en olağanüstü oyuncuları, rahiplerin kişilik gücünü ve dışardan bakınca en içe kapalı, dünyaların ve göklerin en soğuk yaratıklarını aşıp geride bırakmışlardı; ahlakçılar bitkin düşmüştü, yüreklerindekini görmeye, tanrının amansız öfkesini başlarına yağdırmaya çalışırken. Hepsini bir arada gördüm; kimi zaman, belki de bir cehennem cini tarafından kışkırtılmış, dondurucu bir sessizlikte gözlerine hem yakıcı hem kinli bir pişmanlık acısı sıvanmış durumda, annesine daha şimdiden başkaldıran bir çocuk benzeri en sıkı yumruklarını havaya kaldırdıklarını, bağırlarının gizlediği o alabildiğine adaletsiz ve dehşet yüklü, tutkulu ve düşman düşüncelerini ortaya çıkarma yürekliliğini gösteremediklerini ve bağışlayıcı tanrıyı merhametten kederlendirdiklerini gördüm; kimi zaman, günün her anında, yediden yetmişe insanlara, soluk alan her şeye, kendilerine ve tanrıya karşı mantıksız ve akıl almaz lanetler yağdırırlarken, kadınları ve çocukları kötü yola düşürürlerken, vücudun edep yerlerini kirletirlerken gördüm onları. O zaman, sularını yükseltir deniz, tekneleri dipsiz derinliklerinde yutar; kasırgalar ve depremler yerle bir ederdi evleri; veba, türlü türlü hastalıklar kırıp geçirirdi ailelerini. Ama insanlar anlamaz bunları. Yeryüzündeki davranışları yüzünden utançtan kızarırken, sararırken de gördüm onları; ama pek ender. Kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi ikiyüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı, sana yakarıyorum: İyi bir insan göster bana!.. Lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir."

    -les chants de maldoror-




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-63EBFC49B

    buyrun arkadaşlar! buradan da yakın;

    "Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar açtım. Amacıma ulaştığımı sandım bir an. Kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada! Bir yanılgıydı! İki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. Ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim. Çirkin suratlı, gözleri karanlık gözevlerine gömülmüş insanlar gördüm; kayanın sertliğini, dökme çeliğin katılığını, köpekbalığının kan dökücülüğünü, gençliğin küstahlığını, canilerin mantıksız öfkesini, ikiyüzlülerin ihanetlerini, en olağanüstü oyuncuları, rahiplerin kişilik gücünü ve dışardan bakınca en içe kapalı, dünyaların ve göklerin en soğuk yaratıklarını aşıp geride bırakmışlardı; ahlakçılar bitkin düşmüştü, yüreklerindekini görmeye, tanrının amansız öfkesini başlarına yağdırmaya çalışırken. Hepsini bir arada gördüm; kimi zaman, belki de bir cehennem cini tarafından kışkırtılmış, dondurucu bir sessizlikte gözlerine hem yakıcı hem kinli bir pişmanlık acısı sıvanmış durumda, annesine daha şimdiden başkaldıran bir çocuk benzeri en sıkı yumruklarını havaya kaldırdıklarını, bağırlarının gizlediği o alabildiğine adaletsiz ve dehşet yüklü, tutkulu ve düşman düşüncelerini ortaya çıkarma yürekliliğini gösteremediklerini ve bağışlayıcı tanrıyı merhametten kederlendirdiklerini gördüm; kimi zaman, günün her anında, yediden yetmişe insanlara, soluk alan her şeye, kendilerine ve tanrıya karşı mantıksız ve akıl almaz lanetler yağdırırlarken, kadınları ve çocukları kötü yola düşürürlerken, vücudun edep yerlerini kirletirlerken gördüm onları. O zaman, sularını yükseltir deniz, tekneleri dipsiz derinliklerinde yutar; kasırgalar ve depremler yerle bir ederdi evleri; veba, türlü türlü hastalıklar kırıp geçirirdi ailelerini. Ama insanlar anlamaz bunları. Yeryüzündeki davranışları yüzünden utançtan kızarırken, sararırken de gördüm onları; ama pek ender. Kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi ikiyüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı, sana yakarıyorum: İyi bir insan göster bana!.. Lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir."

    -les chants de maldoror-

    Alıntıları Göster
    Dün izledeğim Supernatural bölümü H.P. Lovecraft ile ilgiliydi, bugün de bu konuyu gördüm. Madem iki günde iki kere karşıma çıktı başlayayım bir yerden okumaya.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.